26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 25 Temmuz 2017 haber EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 9 Savunmaya müdahale 11’i tutuklu 17 Cumhuriyet yazar, çizer, muhabir ve yöneticisi 9 ay sonra mahkemeye çıkarken Silivri Cezaevi idaresi suçlama konusu manşetlere, kitaplara el koydu, kravatları topladı Cumhuriyet’i susturma amacıyla yapılan soruşturma sonunda açılan davanın İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmasına Silivri F Tipi Cezaevi yö netiminin savunmaya yönelik müdahaleleri damgasını vurdu. Ce zaevi yönetimi Genel Yayın Yönetmeni Mu rat Sabuncu ile Cum KEMAL GÖKTAŞ huriyet Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Yar dımcısı ve İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay’ın savunma evraklarına el koydu. Cezaevi idare sinin bu tutumu nede niyle Sabuncu dünkü CANAN COŞKUN duruşmada savunma yapamadı. Bu arada ce zaevi idaresinin duruş madan bir hafta önce de hücrelerden kravatları topladığı ortaya çıktı. Hukuk tarihinde görülmemiş bi çimde gazetemizin yayın politikası ve buna bağlı olarak haber ve man şetleri suçlama konusu yapılan dava da 11’i tutuklu 17 Cumhuriyet yazar, çizer, muhabir ve yöneticisi 9 ay son ra dün ilk kez mahkemeye çıktı. İs tanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlayan duruşmaya basın ve siyaset dünyasının yoğun ilgisi vardı. Duruş ma salonunun yetersizliği nedeniyle güvenlik bariyerinin önünde izdiham yaşanırken birçok gazeteci duruşma ya güçlükle girebildi. Sarı basın kar tı olmayan gazetecilerin duruşmaya alınmaması ise tepki çekti. Şık’tan anlamlı yanıt Tutuklu 11 Cumhuriyet çalışanı salona getirildiklerinde alkışlarla karşılandı. Kimlik tespiti sırasında mal varlığı sorulan muhabirimiz Ahmet Şık, “Gurur duyduğum bir kızım var. Tek dikili ağacım kızım” diye yanıt verdi. Mahkeme başkanı Abdurrahman Orkun Dağ, duruşmadan önce sanıkların savunma haklarının birçok kutsaldan daha kutsal olduğunu belirterek duruşmanın sükunet içinde yürütülmesi isteğini belirtti. Yoğun kalabalık ve dar salon koşullarına rağmen duruşma herhangi bir aksama olmadan yürütüldü. Savunmaya engel Duruşma, Başkan Dağ’ın 302 sayfalık iddianamenin 2 sayfalık özetini okunmasının ardından savunma sırasını Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu’ya verdi ancak Sabuncu, cezaevinden gelirken suçlama konusu yapılan bazı haber ve manşetlerin yer aldığı gazete nüshalarının fotokopilerine el konulduğunu söyledi. Sabuncu “Savunmamda kullanacağım gazeteler elimden alındı. Bu nüshalar bana verilince savunma yapmak istiyorum” dedi. Bunun üzerine Başkan Dağ, savunmada ilk sırayı genel yayın yönetmeni olduğu için Sabuncu’ya vermek istediklerini ancak bunun mümkün olmadığını söyledi. Savunmalara bu yüzden vakıf yönetim kurulu üyeleri ile başlandı. Ancak ilk savunma yapan Akın Atalay da cezaevi idaresinin savunmasında kullanmak istediği Prof. Dr. İzzet Özgenç’in Örgütlü Suçlar kitabı ile yine alıntı yapmak istediği başka bir kitaba el koyduğunu söyledi. Atalay ayrıca duruşmadan bir hafta önce hücrelerinden kravatların toplandığını belirterek “Demek ki bizi kravat takacak saygınlıkta insanlar olarak görmüyorlar” diye konuştu. Ne hukuk ne vicdan… Gazetemizin avukatlarından Abbas Yalçın soruşturmanın başlamasından itibaren geçen 9 aylık süreçte yaşanan hukuksuzları özetleyen bir metin okudu. Yalçın, soruşturmada alınan kısıtlama kararı nedeniyle sanıklar ve avukatlarının suçlamalara gözaltı süresinin son gününe kadar bilgi edinemediğini belirterek “Avukat değil soruşturma dosyasına, savcılık koridoruna bile ulaşamadı. Sonra gözaltına alınanlara yıllar önce yaptıkları 250 TL’lik havale 250 bin TL denilerek soruldu ve bunu hatırlayıp yanıt verilmesi istendi. Haksız yere tutuklananlar şanslı ise 2 tanıdıkla aynı hücreye, şanssız ise tanımadığı 2 kişi ile bahtsız ise tek başına hücrede yatmak zorunda kaldılar. Başlarını kaldırıp gökyüzüne bile bakamadılar, çünkü tel örgü çekilmişti. Haftada 166 saatte 1 saat görüş izni verildi. Bu hikâyede ne vicdan ne hak ne hukuk var. Bu süreç ailelerle birlikte hepimize yaşatıldı” dedi. YOĞUN İLGİ İZDİHAM YARATTI İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde gö HDP Milletvekilleri Garo Paylan ve Filiz Kerülen dava öncesi güvenlik görevlilerinin restecioğlu katıldı. Davayı izleyenler arasında engellemesi nedeniyle birçok gazeteci duruş Uluslararası Kıdemli Avukatlar Projesi’nden ma salonuna giremedi, uzun uğraşların ardın Mariette Cauchi, PEN Belçika’dan Isabelle dan salonda kendine yer bulabildiler. Çok sa Rossaert, PEN Almanya’dan Regula Venske, yıda yabancı heyet ise salonun dışında kaldı. PEN İsviçre’den Maria Emilia Arioli, Uluslara Duruşmayı CHP Milletvekilleri Sezgin Tan rası Basın Enstitüsü’nden Steven Ellis, Hen rıkulu, Mahmut Tanal, Gürsel Tekin, Utku Ça ri Koponen, Barbara Trionfi ve Marty Stef kırözer, Onursal Adıgüzel, Ali Şeker, Atil fens, PEN Norveç’ten Jorgen Lorentzen, la Kart, Selina Doğan, Gamze İlgezdi, Zülfikar ECPMF’ten Nora Wehofsits, Uluslararası Ga İnönü Tümer, İbrahim Özdiş, Mehmet Tüm, İl zeteciler Federasyonu’ndan Mogens Blicher han Cihaner, Atilla Serter, Oğuz Kaan Salıcı, Bjerregård, Sınır Tanımayan Gazeteciler’den Musa Çam, Yakup Akkaya, eski CHP Genel Christian Mihr ve Erol Önderoğlu ile Avru Başkanı Altan Öymen, eski CHP’li Sabri Ergül, pa Parlamentosu milletvekilleri Arne Lietz ve Adliyede okur Rebecca Harms da yer aldı. Duruşma devam ederken saat 17.00 sırala rında özel güvenlikçilerin “koridoru başaltın” uyarıları üzerine CHP Kadıköy İlçe Başkanı Ali Narin, vatandaş olarak bekleme hakları olduğunu belirterek koridoru terk etmeyeceklerini söyledi. Bunun üzerine bir grup özel güvenlikçi hakaretler savurarak CHP’li grubun üzerine yürüdü. Bu sırada tartaklanan CHP Kadıköy üyesi Raci Metin yere düştü. Tarafları yatıştıran Ali Narin daha sonra yere düşen Raci Metin ve olaya tanık olan vatandaşlarla birlikte nöbetçi savcıya giderek özel güvenlikçiler hakkında şikâyetçi oldu. nöbeti Okurlarımız “Gazeteciler özgürlüklerine kavuşana kadar duruşma salonu önünde beklemeye, onlara destek olmaya devam edeceğiz” dediler SEYHAN AVŞAR ZEHRA ÖZDİLEK Gazetemiz tutuklu yazar ve yöneticileriyle dayanışmak için davayı izlemek isteyenler duruşma salonuna sığmazken adliye koridorlarında içeriden gelecek haberleri bekleyen Cumhuriyet okurları, tutuklu gazetecilerin tümünün serbest bırakılmasını istedi. Okurlarımız “Gazeteciler özgürlüklerine kavuşana kadar duruşma salonlarının önünde beklemeye, onlara destek olmaya devam edeceğiz” diyorlar. Gazetecilik yargılanıyor Emekli öğretmen Beyhan Çolak ilerleyen yaşına rağmen duruşma salonu önünde bekliyor. Duruşma için Kuzguncuk’tan kalkıp gelmiş. Çolak, çocukluğundan beri evlerine Cumhuriyet gazetesi alındığını söylüyor: “Şu an Almanya’da yaşıyorum. Orda konuşurken burda yaşadığım korkuyu yaşamıyorum. Gazetecilere yönelik ise burdaki gibi muameleler yok. Ufak tefek sansürler elbet vardır. Ama bu boyutta değil’’ diyor. Halkın haber alma hakkını savunduğu için adliyeye geldiği Atatürk fotoğrafıyla adliyeye gelen okurumuz duruşmayı bekledi. ni aktaran Çolak: “Bugün burada gazetecilik yargılanıyor.” ‘Bu dava benim’ Kadıköy’de İBB’ye ait hafriyat kamyonunun altında kalarak hayatını kaybeden Şule İdil Dere’nin annesi Neslin Aslan’da duruşma kapısında bekleyenler arasındaydı. Gözü yaşlı anne şunları söylüyor: “Adalete, hukuka olan inancım zaten azdı. Kızımın davasıyla ilgili İstanbul Valiliği suçluların yargılanmasına izin vermedi. Cumhuriyet davasında da uydurma bir iddianame yazılmış. Güçlü olanlar istediğini yaptırıyor. Diğerlerinin soru sormaya hakları yok. Bu dava da benim davam.” ‘Ödün vermedi’ 67 yaşında ki Rıza Paça ise duruşmaya yetişebilmek için sabahın erken saatlerin de Yakacık’tan yola çıkmış. Emekli başkomiser olan Paça, Cumhuriyet’i kuruluşundan beri hep baskı gördüğünü aktarıyor. Paça Cumhuriyet’in yok etmeye çalıştıklarını söyleyerek, “Cumhuriyet gazetesi kendi çizgisinden asla ödün vermedi” diyor. ‘Basın özgür olmalı’ Küçükyalı’dan duruşmayı izlemek için gelen emekli matbaacı Taçan Bahadır Gönenli (59) ise basının tüm dünyada özgür olması gerektiğini söylüyor. Gönenli 30 yıllık Cumhuriyet okuru olduğunu aktararak, “Tüm baskılara ve haber alma hakkımızı engellemelerine karşın buradayız. Cumhuriyet davasına giremedik ama burada desteğimizi sürdürüyoruz. Cumhuriyet gazetesine operasyon yapıldığında da desteğe gelmiştim” diyor. Sansürlü gazetecilik Çekmeköy’den gelen 22 yaşındaki Pırıl T. de sansürün kaldırılışının yıldönümünde sansürlenen gazeteci ve yazarların yanında olduğunu belirterek, “Gazetecilik öğrencisiyim. Türkiye’de gazetecilere yapılanlarından dolayı utanıyorum” diyor. l İSTANBUL TRT muhabirinin arkasına geçen yurttaşlar ellerindeki Ahmet Şık fotoğrafını ve “Gazetecilere Özgürlük” yazan dövizleri gösterdi. TRT ve A Haber’e tepki Gazetemizin yayın politikasının suçlama konusu edildiği davaya destek için gelen oyuncu Defne Halman ve beraberindekiler, “Nuriye ve Semih’e özgürlük” tişörtü ve Ahmet Şık fotoğrafıyla A Haber’in yayınını protesto ettiler. DİSK Basın İş örgütlenme sorumlusu Aydın Nadir de A Haber spikerine “Biz vatan haini değiliz, tamamı mı?” dedikten sonra elindeki Ahmet Şık fotoğrafını göstererek, “Bu arkadaşlar habercilik yaptıkları için burada yargılanıyorlar. Gazete cilik yaptıkları için 9 aydır tutuklular. Sen kim oluyorsun da vatan haini ilan ediyorsun?” diye sordu. Pankartlı protesto Davaya destek amaçlı gelen yurttaşlar, davanın görüldüğü Çağlayan Adliyesi’nde yayın yapan TRT Haber’e ellerinde tuttukları pankartlarla tepki gösterdi. Kamera karşısındaki TRT muhabirinin arkasına geçen yurttaşlar ellerindeki Ahmet Şık fotoğrafını ve “Gazetecilere Özgürlük” yazan dövizleri gösterdi. CHP’lilerden cumhuriyet davası ve basın bayramı Bugün tarihe geçecek gün CHP’li vekiller Cumhuriyet davası ve 24 Temmuz Basın Bayramı ile ilgili açıklama yaptı. l Sezgin Tanrıkulu: “Bugün, tarihimize geçecek bir dönüm noktası: bugün Cumhuriyet’in değerli gazetecileri yargılanıyor, bugün gazetecilik yargılanıyor, bugün Cumhuriyet yargılanıyor, bugün Türkiye Cumhuriyeti yargılanıyor. Sanık sandalyesinde, gazetecilik var. Düşünce, irade, halk, millet; ben, sen, o, biz, siz, onlar yargılanıyor. Tarih, zaten sadece ‘adil’ olanların, Türkiye Cumhuriyeti’nin gerçek gazetecilerinin adını yazıyor.” l Umut Oran: “Sansürün gerçekten kaldırılıp kaldırılmadığı bugün yapılacak Cumhuriyet duruşmasıyla ortaya çıkacak. ‘Bombadan tehlikeli’ dedikleri FETÖ kitabını yazan Ahmet Şık’ın FETÖ’cü diye tutuklanması dahi bu davanın, Türk milletinin aklıyla dalga geçildiğinin kanıtıdır. O kadar sembolik bir dava ki 9 aydır tutuklu olan gazetecilerin ilk duruşma günü olarak dahi 24 Temmuz belirleniyor.” l Şenal Sarıhan: “Adı ‘bayram’ olan 24 Temmuz günü 267 gündür tutuklu olan Cumhuriyet Gazetesi çalışanları yargı önüne çıkıyor. Bu yargılamanın hak ve adaletle sürebilmesinin temel koşulu yargının gerçekten bağımsız ve tarafsız olmasıdır. Biz yargıçların yalnızca hukukun ve vicdanın emriyle kararlar vererek, basın özgürlüğüne katkı sunacaklarını umuyor ve bu inançla 24 Temmuz’u kutluyoruz.” l İlhan Cihaner: “Saçma sapan, yargılama ve delil kurallarına uymayan hukuk, mantık ve kronolojiye uymayan çöp yığını bir iddianameyle karşı karşıyayız. Çok arttı bu durum. İddianameyi yazan savcı, FETÖ’ye üye olmaktan yargılanıyor. Çok tutarsız iddialar söz konusu. Davanın ilk günü olmasına rağmen iddianame çökmüş durumda.” l Utku Çakırözer: “Biz artık değil basın bayramını kutlamak, hatırlayamıyoruz bile. Her geçen yıl, bir önceki yıla oranla ülkemizde basın özgürlüğü ve medyanın en karanlık yılı olarak tarihe geçiyor. Birçok gazeteci yaptığı haberlerden dolayı sansüre uğruyor, hedef gösteriliyor, soruşturmaya uğruyor, işlerinden atılıyor. Haber alma özgürlüğü için mücadele veren basın emekçilerimiz cezaevlerinde.” l Cumhuriyet Şık’ın annesi: Yemek yaptım almadılar Tutuklu muhabirimiz Ahmet Şık’ın 70 yaşındaki anne si Fatma Şık da davayı izleyen ler arasınday dı. Fatma Şık, “Pek ümitli değilim. Yemekler Fatma Şık yaptım götürdüm, almadılar. İl han Cihaner araya girdi, yine al madılar. Mahkemeyi izledim, absürt bir dava, abidik gubidik şeyler var iddianamede. Hüse yin Gülerce’ler, Latif Doğan’lar... Onların beyanlarıyla Cumhuriyet gazetesini tutuklayamayacaklar. Yapamayacaklar, Cumhuriyet’i kapatamayacaklar” diye konuş tu. Duruşmada Ahmet’in yanına doğru gittiğini anlatan Şık, şöy le devam etti: “Oğlum oğlum di ye bağırdım. Sarsılmadım ama... İçim doldu ağlamak istedim ama kendimi sıktım. Tüm Cum huriyet gazetesi çalışanlarına tez elden adalet istiyorum.” l ZEHRA ÖZDİLEK/Cumhuriyet C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear