26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 18 Temmuz 2017 EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: ECE KURTULUŞ haber 11 Fransa’da OHAL’den ‘yumuşak despotizme’ geçiş mi? İNSAN HAKLARI DERNEĞİ’NİN 31. KURULUŞ YILDÖNÜMÜ Sıkıyönetimde başladı, OHAL’de devam ediyor AKP hükümetinin 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra, OHAL ilan edip, temel hak ve özgürlükleri askıya almasını koşulsuz veya biraz mızırdanarak destekleyenlerin sık başvurduğu örnek, Fransa’da OHAL’in Kasım 2015’ten beri düzenli aralıklarla uzatılmasıdır. Cumhurbaşkanı da hep bu örneği vermeyi ihmal et İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) 31’inci kuruluş yıldönümü nedeniyle yapılan açıklamada “Sıkıyönetimde kurulan dernek, 31 yıl sonra OHAL’e karşı mücadelesini sürdürmekte” denildi. Sultanahmet Meydanı’nda yapılan açıklamaya İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) İstanbul temsilcisi Ümit Efe ve İHD üyeleri katıldı. İHD üyeleri, “Çocuğu değil cezaevlerini kapatın”, “Hukuk dışı uygulamalara son verilsin”, “Halkın demokratik talepleri dikkate alınmalıdır”, “Kadın mahpuslar yalnız değildir”, “Nefret ve savaş söylemlerini durdurun” yazılı dövizleri taşıdı. Basın açıklamasını okuyan İHD Şube Başkanı Gülseren Yoleri, İHD’nin 30’uncu yıldönümünü bir darbe girişimi ile karşıladığını belirterek “Sıkıyönetimde kurulan bir dernek 31 yıl sonra OHAL’e karşı mücadelesini sürdürmektedir” dedi. Tek talebin ‘barış’ olduğunun altı çizen Yoleri, “Yaşam hakkı olmayınca da diğer tüm haklardan söz etmek mümkün olamamaktadır. Türkiye’de ifade özgürlüğü otoriter yönetimin yargı baskısı altındadır. Dolayısıyla Türkiye’de asgari standartlarda dahi demokrasiden söz edilemez. OHAL ve KHK rejimi bir karşı darbe rejimidir” diye konuştu. Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) İstanbul temsilcisi Ümit Efe ise, “Ne yazıkki biz bu ülkede bu derneği kurmak zorunda kaldık. Çıplak ayaklarla dikenli yollardan yürüyoruz. Sessizlik öldürür mücadele yaşatır” dedi. İHD İstanbul Şubesi’nde 31. kuruluş yıldönümü nedeniyle kokteyl verildi. Koktelyde konuşan Yoleri, “Kuruluşumuza giden yolda ilk yola girenler anneler olmuştu. Cezaevlerindeki çocuklarının yaşam hakkını korumak için canlarını ortaya koymuşlardı. Bu mücadelenin sonunda ‘İnsan Hakları Derneği’ ortaya çıktı” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet miyor. Halbuki bu iki uygulama arasında benzerlik kurmak için birçok gerçeği epey çarpıtmak gerekiyor. Fransa’da OHAL’in üst üste uzatılmasının nedeni, 2015 Kasım ayında gerçekleşen ve 130 kişinin ölümüyle sonuçlanan İslami Devlet militanlarının Bataclan saldırısından sonra başka saldırıların olmasıydı. Temmuz 2016 sonunda olağanüstü hali kaldırmaya hazırlanan Hollande yönetimi, 86 kişi nin ölümüyle sonuçlanan 14 Temmuz Fişleme geri döndü 2016 Nice saldırısı sonrasında, karar değiştirmek zorunda kaldı. O tarihten sonra da birçok kişinin ölümüne yol açan İslami Devlet militanları kaynaklı saldırılar oldu. Buna rağmen, Fransa’da OHAL, ilan edildiği günden beri insan hakları örgütleri, avukatlar, yargıç dernekleri, sol partiler tarafından eleştiriliyor. Yeni cumhurbaşkanı Macron, temmuz ayın Yönetmelik sil baştan değişti. Müfettişler hâkim ve savcıların sosyal ve kişisel özelliklerini hal kâğıdına, gizli fişlere yazacak ve dosyalayacak da OHAL’in son kez üç ay uzatılacağını ilan etti. Ama bunu yapmak için, bugün Fransız senatosunda görüşülmeye başlanacak olan “terörle mücadele ve iç güvenliği güçlendirme amaçlı” yasa 16Nisan referandumunun ardından üyeleri değişen Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK), Teftiş Kurulu Yönetmeliği’ni sil baştan yeniledi. Yönetmelikle daha önce kaldırılan, hâkim ve savcılar hakkında “hal kâğıdı” ve gizli “fiş” düzenlemesi uygulaması geri döndü. Müfettişler, denetlenen hâkim ve savcıların mesleki bilgi ve çalışmalarının yanı sıra “kişisel ve sosyal özellikleri”ni de araştıracak ve bunları hal kâğıtlarına işleyecek. Her hal kâğıdı hâkim ve taslağının kabul edilmesi önşartını koştu. Zurnanın zırt dediği nokta burası. Üç yüzden fazla öğretim üyesi ve araştırmacının imzasıyla yayımlanan bildiride, bu yasa tasarısı olağanüstü halin olağanlaştırılması olarak değerlendiriliyor. Yasa tasarısı, terörle mücadele amaçlı kalıcı nitelikte “önleme araçları” getiriyor. Bunlar, şüphe üzerine temel hakların bir kısmını askıya alma olanağı veriyor. Tam bu nedenle, Fransa’da tanınmış bir hukuk profesörü olan Mireille DelmasMarty, cezalandırma ile önlemeyi birbirinden tamamen ayı ALİCAN ULUDAĞ savcıların gizli sicil dosyasına eklenecek. Müfettişler ayrıca mahke me ve savcılıklarda görevli perso nel hakkında da gizli rapor düzenleyecek. Bu ra porda, personelin “Sosyal ve Ahlaki Durumu” da ele alınacak. 9 Nisan 2011 tarihinde Resmi Gazete’de yayım lanarak yürürlü Gizli araştırma yapabilecek ğe giren HSYK Teftiş Kurulu Yönetmeliği yürürlükten kaldırıldı. Müfettişler, “Tefahhus” adıyla gizli bir araştırma yöntemi kullanacak. Tefahhus, 16 Nisan referandumu sonrasında oluşturulan yeni yönetmelikte, “Müfettişin HSK, buna ilişkin denetim mahallinde yargı hizmetlerinin genel gidişatı, denetlediği hâkim ve savcıların mesleki nitelikleri hakkında sağlam ve güvenilir kaynaklara dayanarak yeni Teftiş Kurulu Yönetmeliği çıkardı. Yönetmelikle 2011’de kaldırılan hal kâğıdı objektif ölçüler içinde kalıp, uygulaması geri gizliliğe özen göstermek suretiyle yaptığı ciddi ve titiz bir inceleme ve araştırmadır” şeklinde tanımlandı. Hal kâğıdı, denetlenen ve değerlendirmeye tabi hâkim döndü. Hal kâğıdı, yönetmelikte “Denetlenen hâkim ve savcıların denetim dönemi içe ve savcılar için, kimliği, risindeki meslekî kişisel ve sosyal özellikleri, mesleki bilgi ve çalışması, gerekiyorsa açıklama, müfettişin kanaati ve sonuç bölümlerinden oluşacak. Hâkim ve savcılar hakkında düzenlenecek 3 numaralı bilgi ve çalışmaları ile kişisel ve sosyal özelliklerinin değerlendirilmesine yönelik formu” olarak fişin sonuç ve kanaat bölü tanımlandı. Mü münde “pekiyi”, “iyi”, “orta” ve “zayıf” şeklindeki dörtlü ölçek sistemine göre değerlendirme yapılacak. Adli ve idari yargıdan istinaflara kadar tüm hâkim ve savcılar fettişlerin görevleri arasında “hal kâğıdı” ve “3 numaralı fiş” düzenlemek eklen hakkında hal kâğıdı düzenle di. Ayrıca, müfet cek. Ancak Yargıtay başkan ve üyeliklerinden atanan bölge adliye mahkemesi başkanı, daire başkanı, başsavcısı hakkında hal kâğıdı tanzim edilemeyecek. tişlere, denetimler sonucunda gerek duymaları halinde cumhuriyet başsavcılığı, mahkemeler ve hâkimliklerde ça lışan yazı işleri müdürleri ve diğer personel hak kında gizli rapor doldurabilme yetkisi de verildi. Müfettişler, hâkim ve savcıların durumunu araştı rırken personelin de gizli ifadesini alabilecek. Gözlem, anket, görüşme Yönetmelikle, “Hâl Kâğıtları hakkındaki genel ilkeler” de belirlendi. Emekli olanlar hariç, meslekten ayrılanlar için de hal kâğıdı düzenlenecek. Hal kâğıdı düzenlenirken yalnızca dosya ve UYAP verileri değil, “gözlem” yöntemi de kullanılacak. Bu kapsamda müfettişin denetim mahallinde yargı hizmetlerinin genel gidişatı, denetlediği kişilerin mesleki nitelikleri ile kişisel ve sosyal özellikleri hakkında bilgi sahibi olmak amacıyla inceleme yapacak. Ayrıca anket, odak grup çalışması, görüşme, soru kâğıdı yoluyla meslektaş ve personel değerlendirmesi gibi yöntemler kullanılacak. l ANKARA İdil Eser, Nalan Erkem, Özlem Dalkıran, Günal Kurşun, Veli Acu, İlknur Üstün, Nejat Taştan, Şeyhmus Özbekli, Gizli tanık ihbarıylaAli Garawi ve Peter Steudtner 13 günlük gözaltı sonrasında savcılık sorgularının ardından adliyeye sevk edildi. tutuklama istemi Büyükada’da çevirmen olduğu belirtilen gizli tanık ihbarıyla gözaltına alınan 10 hak savunucusu, 13 günün ardından hâkim karşısına çıktı CANAN COŞKUN Büyükada’da gözaltına alınan 10 insan hakları savunucusu 13 günlük gözaltı süresinin ardından savcılık ifadelerinin alınmasından sonra dün tutuklama istemiyle Sulh Ceza Hâkimliği’ne sevk edildi. İstanbul Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nca yürütülen soruşturma kapsamında tutuklamaya sevk edilen Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Direktörü İdil Eser, savcılıktaki sorgusunda suçlama konusu yapılan Büyükada’daki toplantının Nisan ayında İnsan Hakları Ortak Platformu toplantısında kararlaştırıldığını, toplantı için önce Haziran ayında bir gün belirlendiğini, bayrama denk geldiği için Temmuz ayında yapılmasına karar verildiğini ifade etti. Eser, toplantının gizli bir şekilde yapıldığına ilişkin suçlamaya “Toplantı dar kapsamlı, çalışma atölyesi tabir edilen şekilde gerçekleştiği için mensup olduğumuz kuruluşlar vasıtasıyla herhangi bir çağrı yapma gereği duymadım” diye yanıt verdi. Nuriye ve Semih soruldu Eser’e savcılıkta Uluslararası Af Örgütü’nün ölüm orucundaki Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için düzenlenen ve 25 bin ki şinin imzaladığı “Nuriye Gülmen ve Semih Özakça serbest bırakılsın” acil eylemi de suçlama konusu yapıldı. Eser’e suçlama ile ilgili telefonundaki 23 Mayıs 2017 tarihli “Yarın acil eylem çıkacak Nuriye ve Semih için” mesajı gösterildi. Eser de, “Acil eylem ibaresi Uluslararası Af Örgütü’nün imza kampanyası yürütme şeklinden biridir. Kendilerinin kamuoyunca takip edilen durumlarıyla alakalı kampanya başlatılması için yaptığımız çalışmalarla ilgilidir” dedi. Polisten gizleme iddiası Dosyada çevirmen olduğu belirtilen gizli tanık ifadesinde yer verilen “verilerin polisten gizlenmesi” iddiasına ilişkin soruya ise Eser şöyle yanıt verdi: “Toplantıda dijital verilerin polisin eline geçmesi halinde nasıl gizli tutulabileceği veya şifrelenebileceği konularında herhangi bir konuşma gerçekleşmedi. Bu konuyu tanıklık yapan tercümanların yanlış anladığını düşünüyorum. Toplantıda konuşulan konu dijital verilerin nasıl korunacağı, uzaktan dijital veri yüklenmesinin nasıl önüne geçileceği konularıdır. Katılımcıların, sivil toplum örgütü çalışanları, bilişim uzmanı olan yabancı uyruklu şahıslara mensup oldukları kuruşların dijital verilerin güvenliğinin ne şekilde sağlanabileceği, bu verileri kötü niyetli üçüncü şahısların eline geçmesinin nasıl engellenebileceği konularında sorular sorduk. Raporların açıklanmadan önce birilerinin eline geçmesi halinde sıkıntı yaşayabileceğimizi düşündüğümüzden, ayrıca mağdurların verilerinin korunmasına önem atfettiğimizden bu şekilde sorular yönelttik. Ancak cevap alamadan polisler baskın gerçekleştirdi.” Uluslararası Af Örgütü’nün sosyal medya hesabına Murat Dicle kullanıcı adıyla atılan mesajla ilgili soruya ise Eser, “Kendisini gerilla doktoru olarak tanıtıp savaş cerrahisiyle ilgilendiği, mümkünse kuruluşumuza üye olmak istediği şeklinde mesajın provokasyon amacıyla atıldığını değerlendiriyorum. Kendisine herhangi bir cevap verilmedi” diye yanıt verdi. Yurttaşlık Derneği üyesi Özlem Dalkıran’a ise savcılık sorgusunda, katılımcılardan Ali Garawi’nin diğer katılımcılara yolladığı “Toplantı yolculuğunuz sırasında telefon, bilgisayar, her türlü dijital cihazınızı kapatın sadece vapur yolculuğunun tadını çıkarın” mesajı anımsatılarak, “Neden bütün dijital cihazları kapattırdınız” diye soruldu. Oysa gözaltı sırasında bilgisayarlar ve telefonların açık olduğu polisin tuttuğu tutanakta da belirtilmişti. rarak, önlemeyi münhasıran bir baskı hedefi haline getirmenin sakıncalarına işaret ediyor. Türkçesi 2012’de yayımlanan İnsanlığa Karşı Suç kitabının derleyenlerinden olan DelmasMarty’e göre, söz konusu önleme faaliyetleri fiilen cezalandırma demek. Keyfi olarak tanımlanma riski yüksek bir tehlikelilik hali üretiyor. Somut verilere dayalı suçluluktan ayrı bir “potansiyel suçlu” tanımı bu. İdare hukukunda yeni bir güvenlikçi baskı sahası yaratıyor. Masuniyet karinesi ilkesini askıya alırken, ceza hukuku açısından suçu olmayan ama makul şüpheli olarak damgalananların insanlık ailesinden tecrit edilmeleri anlamına geliyor. Bir insana işlediği suç nedeniyle ceza vermeyi değil, ileride işleyebileceği suçları engellemek için ona bazı müeyyideler dayatmayı öngörüyor yasa tasarısı. Terör şüphesiyle, “olağan hal”de de evde ikamet mecburiyeti, arama, idari kararla kapatma gibi kararların vali veya İçişleri Bakanı tarafından alınmasını mümkün kılıyor. Hele buna jandarma ve polise, izleme ve denetleme faaliyetlerinde, gerekirse özel güvenlik personelinin desteğini alma imkânı tanıması, işi bambaşka bir yere, güvenlik devletinin özelleştirilmesine götürüyor. DelmasMarty’e göre yasa tasarısı demokratik ilkelerin etrafından sessizce dolanıp, Tocqueville’in öngördüğü “yumuşak despotizme” gidecek yolu açıyor. Fransa’da OHAL, Anayasa Mahkemesi’nin bile denetlemeye cüret edemediği, darbe girişimi ile hiçbir ilgisi olmayan KHK’lerle, hiçbir temyiz imkânı olmayan son derece ağır idari kararlarla uygulanmadı. OHAL grevleri erteleme bahanesi yapılmadı. Buna rağmen, hükümeti sürekli kaldırma vaadi vermeye zorlayan ağır eleştirilerin hedefi oldu. Türkiye’de sürekli OHAL rejimini teşhir edip eleştirince, Fransa’da “aynı uygulamalara”(!) ses çıkarılmıyor diyen riyakârlara duyurulur. AKP’li Tezcan’ı protestoya hapis Mersin Üniversitesi Rektörü Ahmet Çamsarı’nın davetiyle 1 Kasım 2015 seçimleri öncesi üniversiteye giden AKP Mersin Milletvekili Yılmaz Tezcan, bir grup öğrenci tarafından protesto edilmiş, Tezcan’ın korumaları ve özel güvenlik görevlileri arasında yaşanan arbedenin ardından 8 öğrenci hakkında dava açılmıştı. Mersin 11. Asliye Ceza Mahkemesi, 6 öğrenci için beraat kararı vererken, ÖDP üyeleri Çağdaş Oğul Arı ve İbrahim Akyürek hakkında, “Görevli memurun görevini yapmasını engellemek” suçlamasından 6 ay 20 gün hapis cezası verdi. Arı ve Akyürek’in avukatları bölge istinaf mahkemesine itirazda bulundu ancak bölge mahkemesi talebi reddedince 2 öğrencinin cezası kesinleşti. Arı ve Akyürek, yürürlükteki infaz kanunları gereğince 3 günlüğüne cezaevine girecek, ardından adli kontrol şartlarından yararlanarak tahliye edilecek. l ABİDİN YAĞMUR / MERSİN C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear