24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 27 Haziran 2017 4 haber EDİTÖR: Alper İzbul TASARIM: İLKNUR FİLİZ AKP’de Strazburg çarkı İnsanoğlu ölümden beter “İ nsanlık, tarihin en büyük kıyımlarına yol açan, kitle imha silahlarının kullanıldığı iki paylaşım savaşını da yaşadığı 20. yüzyılda, maruz kaldığı yıkımların da etkisiyle, düşünsel alanda insanı kutsallar hiyerarşisinin en üst basamağına oturtacak düzeye erişti, bu düşünceyi yaşama geçirme mücadelesine girişti. Bu çağdaş uygarlığın ulaştığı en yüksek düzeydi. Türkiye 21. yüzyıla AKP’yi iktidara taşıyarak ve çağdaş uygarlıkla her türlü ilişkisini keserek, laik eğitimi hurafenin eline teslim ederek girdi. Birey, insanın onuru, kutsallığı, özgürlüğü ayaklar altına alınarak, hurafenin esiri, devletin kulu, dayatma kutsallar âleminin paryası mertebesine indirildi. HHH Toplumun bu gidişe karşı olan yarısından çoğu, devlet desteğini arkasına almış olan öbürünün aldırmazlığı, hatta tasvibi ve iktidarın baskısıyla susturulmakta, itilip kakılmakta, haklarından yoksun bırakılmakta, tutsaklığa, haksızlığa, zulme, zillete mahkum kılınmaktadır. 20. yüzyılda insanlık tarihinin en büyük hamlelerinden birini gerçekleştirmiş olan bir toplum, bu gidişe hayır diyebilmesini sağlayacak bütün olanakların teker teker alınmasını, Ortadoğu bataklığı mahlukatı arasında yer almaya itilmesini eli böğründe seyretmektedir. Oluşan toplumsal tepki, bütün çabalara karşın içinde debelenilen hamakat çukurundan çıkabilmeye yetmemektedir. HHH Bu hayhuy ortasında, iki genç Nuriye Gülmen ve Semih Özakça, haklarını arama, adalete ulaşma ve onurlarını kurtarma savaşını vermektedir. Bu savaşta mücadele ettikleri baskının büyüklüğüyle orantılı herhangibir güce sahip olmadıklarından, ellerindeki en büyük değeri, kendi yaşamlarını ortaya sürmüşlerdir ve onu da iktidarın ceberutluğu, toplumun aymazlığı, fütursuzluğu, sinmişliği karşısında yitirmek üzeredirler. Toplum cinayeti ya görmezden gelmekte ya umursamamakta ya da korkudan ses çıkaramamaktadır. İki gencini adım adım ölüme gönderen seksen milyonluk toplum, bu gençlerin gözlerindeki yaşam ışığı solarken, kendi hayatını yaşamakta, kendi tartışmalarını sürdürmektedir. Seksen milyonluk bir toplum iki genç insanını yaşatmayı bile beceremiyorsa, bu çağdaş dünyada söyler misiniz neyi becerebilecektir? Bugün bayram. Bugün insanlar birbirlerinin bayramlarını kutluyorlar. Ama bana sorarsanız bugün ortada kutlanacak hiçbir şey yok. Bugün zulüm ile savaşının alanında, ortaya yaşamlarını koymuş olan, adım adım ölüme giden Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın gittikçe ferleri sönen gözleriyle bakınca toplumumuza, görüyorum ki şu anda burada egemen olan insanlık ölümden beter.” Değerli okurlarım, elli yılı aşkın süredir yazıyorum. Biliyorum ki, yukarıdaki satırlar yazı değil, ne zaman Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için bir şey yazmak istesem, utanç ile karışık isyanım beni çileden çıkarıyor. Elimde olmadan öfke kusmamak için de kalemi dizgenlemeye çalışıyor ve vazgeçiyorum, böyle bıraktığım zaman da delidolu yazıyor kalem, bir sürü ipe sapa gelmez kelam. Utancıma ve çaresiz isyanıma verin! Affedin! VEFAT 27 Mayıs devriminin kurmay albayı ve Milli Birlik Komitesi’nin üyesi, Vakfımızın kurucu üyelerinden MUSTAFA KAPLAN’ı kaybettik. Cenazesi, 27.06.2017 Salı günü (bugün) Levent Camii’nden öğle namazının ardından Eski Kozlu Mezarlığı’na defnedilecektir. 1961 ANAYASASI VAKFI Türkiye’nin denetim sürecine alınmasının ardından AKPM’ye çektiği rest 3 ay sürdü DUYGU GÜVENÇ Demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanındaki ihlallerinin ardından 13 yıl sonra Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde (AKPM) yeniden denetim sürecine alınan Türkiye’nin Strazburg’a tepkisi 3 ay sürdü. Hükümet, AKPM ile ilişkilerini gözden geçirmekten vazgeçti. AKP ve MHP’li AKPM üyeleri, denetim kararının ardından protesto amacıyla ayrıldıkları Strazburg’a yaz oturumu için geri döndü. AK Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland’ın Türkiye’nin tep kisinin ardından Başbakan Binali Yıldırım ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüştüğü ve Konsey üyeliği ile AKPM’nin iki farklı kurum olduğunu belirterek, vekillerin dönmesinin önemine işaret ettiği öğrenildi. Ardından da AKP ve MHP’li vekillere Strazburg’a gitme emrinin bizzat Başbakan Yıldırım tarafından verildiği belirtildi. AKP’nin AKPM üyesi olan 10 milletvekili ile 1 MHP’li üye, nisan ayında Türkiye’yi denetleme sürecine alan kararın ardından Strazburg’dan ayrılmıştı. Ancak bu rest sadece 3 ay sürdü. Karara ilk anda sert tepki gösteren hükü met ise bu tutumunu sürdürmedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Kararı tanımıyoruz, karar tamamen siyasi” sözleri ve Dışişleri Bakanlığı’nın, “Denetim kararı Türkiye’nin, terörist darbe girişimi sonrasında Avrupa Konseyi ile kesintisiz yürüttüğü yapıcı ve samimi diyalog ve işbirliğini de göz ardı etmiştir. Bu durum Türkiye’yi AKPM ile ilişkilerini gözden geçirmeye mecbur bırakacaktır” açıklamaları havada kaldı. Erdoğan’ın Brüksel ziyareti sırasında AB ile ilişkileri yeniden canlandırmaya yönelik mesajlarının ardından bu tutumun Strazburg’da da sürdürülmesi önem taşıyor. Çünkü AB, kararlarında AK’yi temel alıyor. Hükümetin AKPM’ye dönme kararı, muhalefet milletvekillerinin yetki belgelerinin onayı açısından da önem taşıyordu. Yürüyüş Strazburg’da Yaz oturumu sırasında Türkiye ile ilgili bir gündem başlığı bulunmasa da başta CHP’nin ‘Adalet Yürüyüşü’nün oturumlarda gündeme gelmesi bekleniyor. CHP’li Haluk Koç dün yürüyüşü ilk olarak Sosyalist Grup toplantısında anlattı. Türkiye ile ilgili diğer kritik bir başlık da AİHM kararlarının uygulanmasına yönelik rapor olacak. l ANKARA Bayramın gündemi OHAL ve yürüyüş Siyasi partiler karşılıklı bayram ziyaretlerinde bulundu. CHP OHAL’in bitirilmesini isterken sorunların diyalog yoluyla çözülebileceğine işaret etti Siyasi partilerin, bayramın ikinci gününde birbirlerine yaptıkları bayram ziyaretlerinde OHAL, TBMM İçtüzüğü’nde yapılacak değişiklik ve CHP’nin “Adalet Yürüyüşü” konuşuldu. AKP, önceki yıllarda olduğu gibi HDP’yi ziyaret etmedi. AKP heyetini, CHP Genel Merkezi’nde Grup Başkanvekili Levent Gök ağırladı. 15 Temmuz darbe girişiminde siyasi partiler ve halkın Türkiye’de daha özgürlükçü, çağdaş ve bütün partileri de ortak paydada buluşturacak bir azim ve kararlılık sergilediğine dikkat çeken Gök, “CHP olarak, biz olağanüstü halin ilan edilmesine bu nedenle sıcak bakmadık, halen de bakmıyoruz. Biz sorunlarımızı görüşerek çözebileceğimiz inancındayız. Dolayısıyla Türkiye’nin bir an önce olağanüstü halden kurtularak, normal düzene geçmesi gerekiyor. Umarım 19 Temmuz’da biten olağanüstü halin süresi uzatılmaz” dedi. Bugünlerde en çok konuşulan kavramlardan birinin adalet olduğuna işaret eden Gök, bunun bir devletin ayakta kalmasının, bütün yurttaşlarını bir arada tutmasının başlıca koşulu olduğunu kaydetti. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun öncülüğünde “Adalet Yürüyüşü” başlattıklarını ve son derece seviyeli ve saygın bir yürüyüş yaptıklarını dile getiren Gök, yürüyüşte güvenliği sağlayan güvenlik güçlerine teşekkür etti. Gök, “Umuyor ve diliyorum ki Türkiye’de adalet herkes için tam ve eksiksiz uygulanabilir hale gelir” diye konuştu. AKP’li Murat Alparslan, OHAL’i gerektirecek önlemlere ihtiyaç duyulmamasının en büyük temennisi olduğunu anlatırken, “Ancak bu ihtiyacın varlığı olduğu sürece, bu konuda devletin ortaya koyacağı mücadelenin etkinliğinin sağlanabilmesi açısından da belki bir ihtiyaç olacaktır. Önümüzdeki günlerde siyaset kurumu bunu kendi içinde tartışacaktır” dedi. Alparslan, adaletin tesisi anlamında siyaset yapı MHP’den aKP’YE destek AKP’ye yapılan ziyaretleri, Genel Başkan Yardımcısı Fatih Şahin başkanlığındaki heyet karşıladı. MHP’li Emin Haluk Ayhan, referandumdan sonra yapılacak uyum yasaları ve iç tüzük değişikliğine destek vereceklerini MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ifade ettiğini anımsatarak, “Bu, Başkanlık Divanı’nda görüşüldü. Önümüzdeki dönem MYK’de de görüşülecek. Dolayısıyla bunun da bir çözüme kavuşturul ması, çözüm bulunması lazım” dedi. Ekonomik anlamda da bazı endişeleri nin olduğunu söyleyen Ayhan, milli gelirin dolar bazında düştüğünü, büyümenin istihdam yaratmadığını, işsizlik sorununun çözülemediğini, enflasyon probleminin hâlâ devam ettiğini söyledi. Ayhan, bu konularda MHP’nin tekliflerini TBMM’ye getireceğini, hükümetin getireceği teklifleri de destekleyeceklerini ifade etti. lan mekanizmalar üzerinden bir hassasiyet oluşturulmasının kendilerinin de arzusu olduğunu belirterek, “İnşallah bu konuda zaten bir kamuoyu dikkati çekildi” görüşünü dile getirdi. CHP’li Gök, TBMM İçtüzüğü değişikliğine ilişkin tartışmalara dikkat çekerek, muhalefetin sesini duyurabildiği, Meclis TV’nin de kesintisiz yayın yaptığı bir anlayış içinde İçtüzük değişikliğine hazır olduklarını, ancak muhalefetin sürelerinin kısaltılması, grup önerilerinin sınırlandırılması gibi anlayışların yasaların yapım sürecinde süreleri daha da uzatacağına dikkat çekti. Alparslan ise Gök’ün bu sözlerine “Hem TBMM Genel Kurulu’nda hem de kamuoyu önünde muhalefetin işlevsel olarak görevini yerine getirmesi bizim de arzumuz ama bunu yaparken aynı zamanda iktidarın hizmet üretme ve genel kurulun daha etkin ve verimli çalışması konusundaki talebini de bir şekilde anlayışla karşılamak lazım” yanıtını verdi. HDP’li Müslüm Doğan, CHP’yi ziyareti sırasında ‘Adalet Yürüyüşü’nü çok değerli bulduklarını belirterek, ülkede yaşanan ağır koşulların sona ermesi, barış iklimine dönülmesi ve demokratik siyasetin egemen olması gerektiğini söyledi. Eşbaşkanların ve milletvekillerinin tutuklu olduğunu anımsatan Doğan, TBMM İçtüzüğü’ne yönelik antidemokratik değişiklik girişimine direnilmesi gerektiğini vurguladı. CHP’li Levent Gök de, başlattıkları yürüyüşün Türkiye’de yaşanan bütün adaletsizlikleri kapsadığına dikkat çekti. l ANKARA/Cumhuriyet Bahçeli OHAL’i çok sevdi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin genel merkezinde gerçekleştirilen bayramlaşma etkinliğinde konuştu. 15 Temmuz darbe girişiminin bütün etkilerinin ortadan kaldırabilmek için OHAL uygulamasına geçildiğini ve devam etmesi gerektiğini söyleyen Bahçeli, şunları dile getirdi: “OHAL’i demokrasiye karşıt, özgürlüğe karşıt gibi algılayarak tamamen ortadan kalkmasını isteyenler, 15 Temmuz’un tesir alanı üzerinde tarafgir olanlardır. 15 Temmuz gerçekleşmiş olsaydı Türkiye’de parlamento kalacak mıydı, Türkiye Cumhuriyeti devleti ne hale düşecekti, adaletin ‘A’sından kim bahsedecekti, hangi adalet uygulanacaktı? O zaman böyle bir adalet için yürümenin hedefi neresi olacaktı? Bunları hep beraber dikkate almak lazımdır.” l ANKARA/Cumhuriyet Basın kuruluşları Erdoğan’ın ‘basın özgürlüğü’ açıklamalarına tepki gösterdi ‘Önce kendi ülkesine baksın’ Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan önceki gün, ‘basın özgürlüğü’ konusunda mesajlar vererek, El Cezire için çağrı yaptı. Türkiye’deki basın özgürlüğü taleplerini ise görmezden geldi. Basın kuruluşları ise Erdoğan’ın açıklamalarına tepki gösterdi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Turgay Olcayto, Adalet Bakanlığı’na her hafta rutin olarak Silivri’de tutuklu gazetecilerle görüşme talepleri için yazdıklarını ve cevap alamadıklarını anımsatarak “Bizim asıl sorunumuz içerideki gazeteciler ve bu arkadaşlar la temasımızın kesilmesi. Gazeteciler daha yargılanmadan tutuklanıyorlar. Çoğu suçunu dahi bilmiyor” dedi. Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç “El Cezire’nin kapatılması kabul edilemez. Ama Cumhurbaşkanı’nı Türkiye’ deki gazetecilerin daha çok ilgilendirmesi lazım. Sayın Cumhurbaşkanı’nın önce Türkiye’deki gazetecilerin ve tutuklu gazetecilerin hamiliğine soyunması gerekiyor” diye konuştu. TGS İstanbul Şube Yöneticisi Vural Nasuhbeyoğlu “Cumhurbaşkanı kendi yönettiği ülkesinde gazetecilere ses verse basın özgürlüğünün nasıl ayaklar altına alındığını görebilir. Onlarca gazeteci tutuklu, birçok gazeteci zamanını adliyede ve soruşturmalarla geçiriyor. Çağrıya gerek yok, kendi ülkesindeki durumun vahim olduğunu görebilir” dedi. DİSK Basınİş Sendikası yetkilileri de Erdoğan’ın açıklamalarıyla ilgili şunları söyledi: “Katar krizi de dön dü dolaştı, basın özgürlüğünü hedef aldı. Katar’a yönelik yaptırımlar El Cezire’ye yöneldi. Ancak bizi sevindiren bir gelişme yaşandı. Türkiye’de en yetkili ağızdan basın özgürlüğüne sahip çıkma çağrısı geldi. Hazır kör gözler görmeye, sağır kulaklar duymaya başlamışken hatırlatalım: Türkiye, gazeteciler için en büyük hapishane olarak anılıyor. Hazır duymaya başlamışken bize kulak verin. Gazeteciler özgür kalsın. Aksi takdirde bu sözler ‘Kul kendi ayıbına kördür’ diye yanıt bulacaktır.” Erdoğan ne demişti? Erdoğan, önceki gün gazetecilere açıklamalarda bulunmuş, “Şu anda basın özgürlüğü elinden alınan uluslararası bir medya kuruluşunun (El Cezire) bir defa faaliyeti engellenmek isteniyor. Buna karşı ne güne duruyorsunuz? Sesinizin çıkması lazım. Sesleri çıkmıyor” demişti. l İSTANBUL/Cumhuriyet Almanya o korumaları istemiyor 78 Temmuz’da Hamburg’da gerçekleştirilecek G20 zirvesinde liderlere eşlik edecek yabancı güvenlik görevlilerine silah taşıma izni verilirken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın korumalarına ilişkin yeni açıklamalar da birbirini izledi. Almanya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Martin Schaefer, düzenlediği basın toplantısında “Washington’da yaşananlara dahil olan kişilerin Türkiye Cumhurbaşkanı’na Hamburg’da eşlik etmeyeceğini varsayıyoruz” dedi. Schaefer, Die Welt’de yer alan, Berlin’in korumaların Türk heyetinden çıkarılması için Ankara’ya talebini ilettiği iddialarına ilişkin de “Ne doğrulayabilirim ne de reddedebilirim. Almanya hukuku ve yasalarına uyulmalı” yanıtını verdi. Bild gazetesine açıklama yapan Hamburg Polis Müdürü Ralf Martin Meyer de, Erdoğan’ın korumalarının kavgaya karışmaları ve göstericilere müdahale etmeleri durumunda gözaltı dahil tüm önlemleri alacaklarını söyledi. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear