24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazar 9 Nisan 2017 10 AKP bir karar ver: Trump mı, Putin mi? AKP iktidarının karman çorman, allak bullak, yönsüz, yönelimsiz, ilkesiz, bazen kırmızı görmüş boğaya, bazen süt dökmüş kediye benzeyen, ya “zik” yapan, ya “zak” yapan ve bir türlü dümdüz ilerlemeyi beceremeyen dış politikası üstüne derinlikli bir analiz yapmamı beklemiyorsunuz değil mi? Ben haddimi bilirim. Bu mesleğin her dalına bulaştım ama dış haberler servisine hiç uğramadım. Uğramaya da niyetim yok. Ama siz de farkındasınız, Türkiye’nin dış politikası ile iç politikası birbirinin içine geçti. “Zaten iç içe olmaları gerekir. Bir ülkenin dış politikası ile iç politikası birbirinden ayrılabilir mi” diye itiraz etmeyin. Ben iç içe geçti derken uyumlu bir iç içelikten söz etmiyorum. Dilerseniz iç içe yerine bulamaç, aşure filan gibi sözcükler yerleştirin... Ve bu duruma şaşmayın. Türkiye’nin her türlü politikasının (politika?) derin bir diplomasi deneyimiyle yuğrulmuş, demokrasi kültürü çok gelişmiş, uluslararası hukuk ilkelerinin ve insanlığın evrensel değerlerinin ulaştığı düzeyi tam anlamıyla içselleştirmiş bir zat tarafından belirlendiğini unutmayın. (Durup dururken niye gülümsediniz şimdi siz? Neyse...) O zaman da kaçınılmaz olarak bazen Şam’da Emevi Camii’nde namaz kılma hedefine kilitlenilir, bazen “kardeşim Esed” denir, bazen de “Yıkacağım seni”... Bu koşullarda kimileri AKP organına dönüşmüş, kimileri bunu da aşıp “Reis organı” olmakta karar kılmış medya kurumlarının yiğitleri bir oraya, bir buraya savruluyorlar. Bir gün önce Putin’i bağırlarına basıp, Avrupa Birliği’ne ana avrat düz gidip, Trump Amerikası için de “Yav şu Suriye Kürtleriyle iş bağlamaktan vazgeç, yoksa fena olacak” diye rica ile tehdit arası cümleler düzerken, ertesi gün Trump, Suriye rejiminin önemli bir askeri üssünü sabaha karşı bombalayıverince ve Rusya buna açıkça karşı çıkınca tükürdüklerini şapur şupur yalamak zorunda kalıyorlar. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden Rusya ve belki de Çin vetosu geleceği ve bu yüzden de Suriye’ye karşı yaptırım kararı çıkmayacağı anlaşılınca Trump “Benim bir marifet göstermem lazım. Dünya benim ABD devletinin direksiyonuna geçtiğimi artık anlasın” hesabıyla vur emri verdi ve ABD füzeleri Suriye’yi vurdu ya hem AKP organı medya, hem Reis organı medya anında Trump’ı övmeye ve Putin Rusya’sına saydırmaya başladılar... HHH Bizim mahallede internet de Türkiye’nin dış politikasına döndü. Bir geliyor, iki gidiyor, bir daha geliyor ve “Tümüyle gitti bu meret” derken yine geliyor. Bu yazıyı noktalayıp hemen yollamazsam sizi, “Aydın Engin’in yazısı elimize geçmediğinden yayımlayamıyoruz” diye bir açıklama karşılayacak. Zaten başta da söyledim, niyetim haddimi aşıp bir dış politika yazısı döktürmek filan değil sadece aynı meslek grubunda yer alma bahtsızlığına uğradığım AKP ve Reis organı medya yiğitlerinin yürekler acısı halini tırmıklamaktan ibaretti. İnternet izin verse biraz daha tadını çıkarırdım ama bugünlük bununla idare edeyim; idare edin... l 18 İLDE KURULDU Terör suçları için 23 yeni mahkeme Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 1. Dairesi, terör suçlarına bakmak üzere 18 ilde 23 yeni ihtisas mahkemesi belirledi. HSYK 1. Dairesi’nin konuya ilişkin kararı, Resmi Gazete’de yayımlandı. Daire, mahkemelerin iş yoğunluğu, davaların niteliği ve kapsamı doğrultusunda bu suçlara bakmak üzere ilave ihtisas mahkemelerinin belirlenmesi gerektiğine ilişkin talepleri görüştü. Bu çerçevede, kurulu olup faaliyete geçirilmesine karar verilen Adana 12 ve 13, Antalya 9 ve 10, Batman 3, Bursa 9 ve 10, Denizli 5, Edirne 3, Elazığ 3, Eskişehir 4, Hatay 3, Isparta 3, İzmir 14 ve 15, Kahramanmaraş 3, Kayseri 4, Kocaeli 5, Konya 7 ve 8, Manisa 3, Mersin 8 ve Sivas 3. Ağır Ceza mahkemelerinin terör suçlarıyla ilgili davalar bakımından ihtisas mahkemeleri olarak belirlenmelerine karar verildi. l ANKARA / Cumhuriyet EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN haber S evgili arkadaşım Güray, Nerede, nasıl, ne zaman tanıştığımızın başkaları için önemi olmasa gerek. O nedenle anlatmaya gerek görmüyorum. İçerdekilere yazmak için özel tanışıklık da gerekmiyor değil mi! Arkadaşın, dostun olarak yazıyorum. Sadece sana değil, içerdeki düşünce tutuklusu, hükümlüsü tüm insanlara yazıyorum. Faşist darbe dönemlerinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nden atılmış solcu, sosyalist, Kemalist askerlerin derneği Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği’nin (ADAMDER) kurucu başkanı emekli üsteğmen olarak yazıyorum. HHH Azizim Güray, Bu coğrafyada ne günahlar işlendi ki içerde hep birileri var. Memleketin tapusunu gasp etmiş zorbaların içerdekilerle, dışardakilerle derdi hiç bitmedi, bitecek gibi de görünmüyor. Kavganın bugünkü etabında sizler içerdesiniz. Kavganın hangi yılı olursa olsun, içerdekilere hep selam yollandı. Şimdi sizlere selam yolluyoruz. Hani, damdan düşenin halinden damdan düşen anlar derler ya! Benim mektubum, selamım da o hesap. HHH 1970’li yıllarda Kara Harp Okulu’nda Cumhuriyet okuyan Harbiyeliler öğrenciydik. Ülkemizde sosyalist aydınlanmanın resmi/gayriresmi silahlı çeteler tarafından terörize edildiği yıllardı. Sağ/sol kutuplaşması Harbiye’ye de yansımıştı. Kutuplaşmanın en önemli bir vesilesi de okunan gazete idi. Cumhuriyet okuyanlar solcu, Tercüman okuyanlar sağcı olurdu. Lakin Cumhuriyet okumak o yıllarda yaşam pahasına tehlikeliydi. Harbiye’de ise okuldan atılmak demekti. Buna karşın 1978 devresinin neredeyse dörtte üçü Cumhuriyet okudu. Cumhuriyet okuru Harbiyeliler, teğmen oldular ama yüzbaşı olamadılar. Bu laf ne anlama geliyor, dışarı çıktığında anlatırım. O yıllarda Cumhuriyet okuru Harbiyelilerin çektikleri sıkıntılar sadece Cumhuriyet’te yayımlanmıştı. Mustafa Ekmekçi’nin ruhu şad olsun, ışıklar içinde yatsın, yıldızlar yoldaşı olsun! Darbeden sonra sosyalist askerlerin yargılandığı davada yazılarıyla savunma tanığıydı Mustafa Ekmekçi! HHH Cumhuriyet okumak, sosyalist olmak kaderimizdi; 12 Eylül darbesinden son ra TSK’den atıldık. Ordudan atılmakla kalmadık, işkenceden geçirildik, tutuklandık, sıkıyönetim mahkemesinde yargılandık. Beraat ettikten sonra işsizler ordusunun neferleri olduk. Yargılandığımız THKP/C Üçüncü Yol davasının ilk duruşması tam da cezaevlerindeki tek tip elbise direnişine rastlamıştı. Lafı uzatmayayım. Cezaevindeki direnişten dışardakilerin haberi yoktu. Direnişi duyurmak için ilk duruşmada tek tip elbiseleri yırtıp attık. İşte o anda Cumhuriyet muhabiri Deniz Teztel vardı. Tarihe geçen o ünlü fotoyu çekti. O foto hâlâ faşist darbe döneminin simge fotosu olarak gazete sayfalarında televizyon ekranlarında hatırlatılıyor. Rahmetli Deniz’i saygıyla anıyorum. HHH Azizim Güray, Dedim ya, içerde hep birileri var. Memleketin tapusunu gasp etmiş egemen sınıf zorbalarının düşünen insanlarla, kalbi emekçilerle, ezilenlerle birlikte solda atanlarla derdi hiç bitmedi, bitecek gibi de görünmüyor. Nihai kavgaya kadar da içerde hep birileri olacak. Malum, ziyaretin kısa olanı makbuldür derler. Biz de ADAMDER olarak sizleri ziyaret etmek çabasındayız. Edirne’de tutuklu Selo ile görüşmemize izin vermedikleri gibi sizlerle görüşmeye de izin vermeyeceklerini elbette biliyoruz. 18 yıl önce Pınarhisar Cezaevi’nde “saray şartlarında misafirlik” günlerinde on binlerce ziyaretçisiyle görüşen zorba, bugün düşünce tutuklularına telden tele de olsa mendil sallamaya, el sallamaya izin vermiyor. Vermediği izin onun olsun! Kuşun kanadıyla da olsa birbirimize mendil sallarız, el sallarız! Mektubun da kısa olanı makbuldür diyorlar. Katılmıyorum ama Cumhuriyet editörünün altın makası eline aldığını hissediyorum. ADAMDER kurucu başkanı, emekli üsteğmen olarak yazdım. Meslektaşın ve Türkiye Gazeteciler Sendikası Disiplin Kurulu başkanı olarak da yazacağım. Sana ve düşünce tutuklusu tüm arkadaşlara bâki selamlar. Umut Nöbeti’ne katılan hâkime soruşturmaSAHİVSSUTYENKDMİA Yeni Akit, polis gibi internetten üç hâkimin Silivri önünde tuttuğu Umut Nöbeti’yle ilgili bilgi toplayıp savcılığa arz etti! HSYK, hâkim Karadağ hakkında disiplin soruşturması açtı ALİCAN ULUDAĞ HSYK, gazetemiz eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcimiz Erdem Gül’ün tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi önünde Umut Nöbeti tutan Ankara Hâkimi Mustafa Karadağ hakkında disiplin soruşturması başlattı. Yeni Akit’in haberi üzerine başlatılan soruşturma sürecinde, gazetenin yazı işleri müdürünün, polis gibi çalışıp topladığı bilgileri “arz olunur” diyerek savcılığa gönderdiği ortaya çıktı. Akit gazetesi, 14 Şubat 2016 tarihinde “Charlie’nin hâkimleri ‘casus nöbeti’nde” başlıklı bir habere imza attı. Can Dündar ve Erdem Gül için tutulan Umut Nöbeti’ne “Casus nöbeti” denilen haberde, bu nöbete yargı mensupları Ankara 11. Aile Mahkemesi Hâkimi Mustafa Karadağ, İstanbul Anadolu 31. Asliye Ceza Mahkemesi Hâkimi Tamer Akgökçe ve Cumhuriyet Savcısı Ali Hacı İbrahimoğlu’nun katıldığı anlatıldı. Umut Nöbeti hakkında soruşturma başlattığı öğrenilen Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, Akit’te yazı yazarak, söz konusu haber için bilgi istedi. Yeni Akit gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ali İhsan Karahasanoğlu, savcılığa söz konusu haberle ilgili bilgi verdi. Karahasanoğlu, bununla da yetinmeyip istihbarat polisi gibi Cumhuriyet, Radikal ve bir blog sayfasında yer alan Umut Nöbeti’ne ilişkin haber ve fotoğrafları derleyerek savcılığa teslim etti. Yazıda, “Gereği bilgilerinize saygı ile arz olunur” denildi. ‘Kanı uyandı’ Bakırköy Savcılığı, haberde adı geçen üç ismin hâkim olması nedeniyle durumu HSYK’ye bildirdi. İnceleme başlatan HSYK 3. Dairesi, müfettişin raporu üzerine söz konusu incelemeyi disiplin soruşturmasına çevirdi. Karadağ’dan savunma isteyen HSYK, söz konusu nöbete katılmanın “sanıklara destek ziyaretinde bulunarak görevinizi doğru ve tarafsız yapamayacağınız kanısı uyandı” dedi. Nurettin Yedigöl nerede? Cumartesi Anneleri, kaybedilen yakınlarının akıbetlerini sormak için dün 628’inci kez Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Anneler bu haftaki eylemlerinde 10 Nisan 1981 tarihinde gözaltında işkenceyle kaybettirilen Nurettin Yedigöl’ün akıbetini sordu. Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) İstanbul Temsilcisi Ümit Efe, arkadaşı Nurettin Yedigöl’le birlikte 36 yıl önce Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’nde gözaltında olduklarını söyleyerek “Ben ve birçok devrim ci kendisini gördük. Alınır alınmaz yoğun işkenceye başlanmıştı. Aynı odada işkenceye maruz kaldık. Nurettin’den bir daha haber alamadık. 36 yıldır bulmak için ifadeler verdik. Alanlarda konuştuk. Nurettin’e bu kadar yoğun işkence yapılması, onun devrimci bir insan olması ve 12 Eylül darbesine karşı çıkmasından kaynaklanmaktadır” diye konuştu. Eyleme CHP milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ve Hilmi Yarayıcı da destek verdi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Tedavisi bitmeden cezaevinde İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Cezaevi Komisyonu üyeleri hapishanelerdeki hak ihlallerine, hasta mahpusların sağlık durumuna ve F tipi hapishanelerdeki tecrit koşullarına dikkat çekmek amacıyla dün 263. kez Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Bu haftaki “F Oturma” eyleminde, özofagus (yemek borusu) kanseri olan hasta mahpus Fahri Işık’ın serbest bırakılması istendi. Ayrıca eylemde cezaevlerindeki açlık grevlerine dikkat çekildi. Ya pılan açıklamada, “Van T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda sekiz aydır hükümlü olarak bulunan Fahri Işık’a yaklaşık iki yıl önce özefagus kanseri teşhisi konuldu. Ameliyat oldu. Hastane raporunda özür oranı yüzde 84 olarak belirtildi. Tedavisi tam olarak bitmeden hakkında bulunan hüküm nedeniyle hapishaneye götürüldü. Bu nedenle tedavisi aksamaktadır. Hasta mahpuslar serbest bırakılmalıdır” denildi. l İSTANBUL / Cumhuriyet Emre İper Yavuz Yakışkan Alnımız ak, yanlış bir şey yapmadık Gazetemizin gözaltına alınan muhasebe çalışanı Emre İper ve ulaştırma görevlilerimizden Yavuz Yakışkan’ın Vatan Caddesi’ndeki Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ndeki işlemleri sürüyor. Yakışkan’ın, gözaltındaki dördüncü günü geride kaldı. İper hakkındaki dosyaya da gizlilik kararı bulunuyor. İper’in ve Yakışkan’ın neyle suçlandığı gazetemiz avukatlarına bile söylenmedi. Savcıların ifade almaya ne zaman başlayacağı ise bilinmiyor. Gazetemiz avukatları, dün İper ve Yakışkan ile görüştü. İper ve Yakışkan, avukatlarımız aracılığıyla gönderdikleri mesajda, “Bizim alnımız ak, yaptığımız yanlış hiçbir şey yok. Bu nedenle gazetemiz iyi olsun, arkadaşlarımız iyi olsun, bizim tek derdimiz bu. Bizi merak etmeyin” dediler. l İSTANBUL/Cumhuriyet 500 gündür faili meçhul MAHMUT ORAL Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, 28 Kasım 2015’te tarihi Dörtayaklı Minare önünde basın açıklaması yaptıktan sonra öldürüldü. Yarın, Elçi cinayetinin 500. günü. Ömrünü faili meçhuller ve cezasızlık politikası ile mücadeleye adayan hukukçu ve insan hakları savunucusu Elçi’nin dosyası tozlu raflarda bekliyor. Soruşturmada hiçbir ilerleme kaydedilemezken fail veya failler bulunamadı. Elçi’nin öldürülmesinin ardından geçen 500 günü gazetemize değerlendiren Diyarbakır Barosu Başkanı Ahmet Özmen, etkin soruşturma yürütülmediğini vurgulayarak, “Maalesef olay yeri incelemesi gibi en hayati konularda bile yeterince hızlı davranılmadı. Bunun dışında dosya üzerinde herhangi bir gizlilik kararı bulunmamasına rağmen soruşturma dosyası içinde bulunan evraklar, bilgi ve belgeler bizlere verilmedi. Biz bu bilgi ve belgelerden bir Diyarbakır Barosu Başkanı Ahmet Özmen, Tahir Elçi cinayetinde etkin soruşturma yürütülmediğini vurgulayarak katilleri yargı önüne çıkarmak için sonuna kadar mücadele edeceklerini söyledi. kısmını yalnızca birkaç gün önce görevlendirilen yeni savcıdan aldık. Yaptığımız ilk incelemede bu dijital verilerin, dosyanın seyrini etkileyecek, faili ortaya çıkaracak bir içerikte olmadığını düşünüyoruz. Elçi cinayetinin faillerinin bulunması ve dosyanın aydınlatılması, 1990’lı yıllardaki karanlık geçmişin son bulacağı gibi önemli bir anlam taşıyor. Devlet tüm imkânlarıyla bu soruşturma dosyasını derhal aydınlatmalı, sadece bir savcıya bırakmamalıdır. Bu aynı zamanda toplumsal barışın, Kürtlerle barışın da bir miheng taşıdır” dedi. Elçi cinayeti ile ilgili daha önce basına yansıyan bazı ifadelerin dosyaya konulduğunu öğrendiklerini belirten Özmen, “Bir kısım gözaltına alınan kimselerden alınmış ifadeler kendileri içinde uyumlu değil. Tam olay yerinin yaşandığı noktada bulunan Mardin Kebabevi’nin kamera kayıtları olduğunu bizzat ben, dönemin savcısına bildirdim. O delil oradan alındı ama ne yazık ki o günden bugüne o kemera görüntüleri henüz çözülmüş değil” dedi. Soruşturma dosyasının faili meçhul kalmaması için mücadele ettiklerini kaydeden Özmen “Tahir Elçi soruşturma dosyasının faili meçhul dosyalar kervanına katılmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Buna inancımız tamdır. Biz Tahir Elçi’nin katil zanlılarını bulacağız. Bu mücadeleyi sonuna kadar götüreceğiz, asla vazgeçmeyeceğiz” dedi. l DİYARBAKIR C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear