26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazar 26 Mart 2017 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK Üniversiteler çölleşti haber 11 CHP’nin ihraç edilen akademisyenlerle ilgili raporunda, çok sayıda bölümün fiilen kapatıldığı üniversitelerdeki baskı ortamının 12 Eylül’ü aştığı vurgulandı CHP, OHAL KHK’leri ile ihraç edilen akademisyenler için harekete geçerek bir rapor hazırladı. İhraçlar nedeniyle bölümlerin kapanma noktasına geldiğinin belirtildiği raporda, en çok ihracın sosyoloji, siyaset ve uluslararası ilişkiler bölümlerinden olması dikkat çekti. CHP öncelikli olarak akademisyenlerin görevlerine iadeleri için çalışma yürütecek. Akademisyenlerin sorunlarının çözümüne dönük yol haritası belirlenecek. Genel Başkan Yardımcıları Selin Sayek Böke ve Zeynep Altıok Akatlı, “İhraç Edilen Akademisyenler, Çölleştirilen Üniversiteler” başlıklı bir rapor hazırladı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na sunulan raporda; OHAL ile üniversitelerde yaratılan baskı ortamının 12 Eylül’ü aştığı, KHK’lerle üniversitelerdeki rektörlük seçimlerinin kaldırıldığı “rektör atamalarının Saray’a bağlandığı” vurgulandı. Rapora göre AKP’nin 20022010 arası 10 yıllık döneminde YÖK Kanunu’nda 15, YÖK Personel Kanunu’nda 19 kez değişiklik yapıldı. Böylece son derece sınırlı olan akademik, idari ve mali özerklikler daha da daraltıldı. OHAL’de 21 KHK ile 8 farklı dalga yaşandı. Rapor şu bilgiler verildi: 15 üniversite kapandı: 191 üniversitenin 15’i KHK ile kapatıldı. Bunların tamamı AKP iktidarında kurulan, kapsamı, müfredatı ve kapasitesi sınırlı kurumlardı. Kapatılan üniversitelerde 64 bin 533 öğrenci ve 2 bin 805 öğretim elemanı vardı. 15 üniversiteden “ODTÜ’deki toplam akademik kadro kadar akademisyen” ihraç edildi ve ODTÜ öğrenci sayısının yaklaşık iki katı kadar öğrenci mağdur oldu. 4 bin 811 ihraç: 112 üniversiteden toplam 4 bin 811 akademisyen ihraç edildi. 16’sı başka bir göreve iade edildi. “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzalayan 312 akademisyen ihraç edildi. En çok imzacı Sosyoloji ve Siyasetten: Sosyoloji ve siyaset bilimi bölümlerinden 19’ar, gazetecilik bölümlerinden 14, iktisat bölümlerinden 13, hukuk bölümlerinden 10, kamu yönetimi bölümlerinden 10 akademisyen ihraç edildi. Bölümler kapanma noktasında: Çok sayıda bölüm ihraçlarla birlikte fiilen kapandı. Ankara Üniversitesi Tiyatro, Eğitim Bilimleri fakülteleri, Ege Üniversitesi Felsefe ve Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin tüm bölümleri en ağır kayıpları veren bölümler oldu. Ankara Üniversitesi Tiyatro Bölümü’ndeki 11 hocanın 7’si ihraç edilince, bölüm çalışmalarına devam edebilsin diye coğrafya dalından öğretim üyesi görevlendirildi. İletişim Fakültesi’nde 108 öğretim üyesinden 25’i ihraç edildi. Emekli hocalara ders yok: İhraçlar sonrası üniversitelerde bütçe yetersizliği gerekçe gösterilerek çok sayıda emekli öğretim üyesinin dışarıdan verdiği dersler iptal edildi. İhraçlar yargısız infaz “OHAL KHK’leri ile üniversiteler tam anlamıyla çölleştirilmektedir” denilen raporda, ihraçların hiçbirinde herhangi bir soruşturmanın olmadığı vurgulandı. İsimleri rektörlükler tarafından YÖK’e bildirilen, YÖK tarafından da hükümete iletilen akademisyenlerin okullarından uzuklaştırıldığı belirtilen raporda, “Akademisyenlere savunma hakkı tanınmamış, en ufak bir delil önlerine konulmamış, Barış İçin Akademisyenler Bildirisi’ne atılan imzalar gerekçe gösterilmiştir. İhraçlar yargısız infaz niteliğindedir” ifadeleri kullanıldı. l ANKARA / Cumhuriyet ESKİŞEHİR’DE ÖĞRENCİLERE SORUŞTURMA AÇILMASINA VE TÜBİTAK’A TEPKİ ‘Bilimsel çalışma ihraç edilemez’ ZEHRA ÖZDİLEK KHK ile ihraç edilen Barış Akademisyenleri’ni uğurlamak için bir araya gelen Anadolu Üniversitesi öğrencilerine soruşturma açılmasının ardından, hocalar öğrencileri hakkındaki soruşturmaların derhal geri çekilmesini istedi. Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde ihraç edilen Fidan Güneş Gürgör, öğrencilerinin kendilerini uğurlamasına bile tahammül edilemediğini belirterek, “Onlara inat her süreçte yanımızda olan, sesimiz olan öğ rencilerimizin her zaman yanında olmaya ve birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi. KHK ile Anadolu Üniversitesi’nden ihraç edilen Araştırma Görevlisi Fidan Güneş Gürgör, barış bildirisine imza atan akademisyenler olarak neredeyse bir yılı aşkın süredir işsizlik ve baskı ile mücadele ettiklerini belirterek özel sektörde çalışmalarının önünün kesildiğini söyledi. Birçok özel kuruma da baskı yapıldığına değinen Gürgör, son olarak TÜBİTAK’a bağlı Ulusal Akademik Ağ ve Bilgi Merkezi Müdürlüğü’nün (ULAKBİM), ULAKBİM DergiPark ile ULAKBİM TR veri tabanlarında bulunan tüm dergilerden, ihraç edilen akademisyenleri bünyelerinde görevlendirmemelerini istediğini anımsattı. Gürgör, “Bizim sadece kurumumuz ile ilişiğimiz kesilmiştir, bilimsel çalışmalarımız ihraç edilemez. TÜBİTAK söz konusu siyasi, keyfi ve hukuksuz işlemini geri almalıdır. Bizi işsizliğe mahkum ederek sesimizi kısmaya çalışanlara inat öğrencilerimizle, akademisyen dostlarımızla ve ailelerimizle insanlığın, barışın, vicdanın sesi olmaya devam edeceğiz” dedi. Yüksel Caddesi’nde eylem yapan TAYAD’lı ailelere müdahale eden polis, açlık grevindeki Nuriye Gülmen ve Semih Özakça ile onlara destek veren Esra Özakça, Acun Karadağ ve Veli Saçılık’ı da gözaltına aldı. Açlık grevinde de gözaltı İşlerini geri almak için başlattıkları eylemi açlık grevine dönüştüren Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’ya destek günden güne büyüyor KHK ile mesleğinden ihraç edildikten sonra Ankara Yük de olduğum için beni bırakmadı. Sonra hepimizi aldılar” di sel Caddesi İnsan Hakları Anıtı yor. Gülmen, gözaltına alındı önünde “İşimi geri istiyorum” diye ğında polis aracında fenalaşmış; rek başlattıkları oturma eyleminin 11 kişinin gözaltında tutuldu ardından süresiz ve dönüşümsüz açlık grevine giren akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih DİLEK ŞEN ğu aracın kapısı 2 saat boyunca açılmamış ve açlık grevindeki Gülmen’in tansiyonu düşmüş. Özakça pek çok kez darp edilerek gözal Gülmen, “Gözaltına alırken çok şiddetli tına alındı. Onlara destek veren KHK ile saldırıyorlar. ‘Öldürecek misiniz, ne ya ihraç edilen öğretmenler Esra Özakça ve pıyorsunuz? Açlık grevindeler’ diyenleri Acun Karadağ ile “Hayata Dönüş” ope de alıyorlar. Sürükleyerek götürüyorlar. rasyonunda Burdur Cezaevi’nde doze İki bacağımdan, iki kolumdan çuval gibi rin kepçe darbesiyle kolu kopan sosyo taşıyıp araca atıyorlar” diyor. Sağlık du log Veli Saçılık da birçok defa gözaltına rumunun iyi olduğunu söyleyen Gülmen, alınıp serbest bırakıldı. 18. gününe giren “Sanatçılar, aydınlar, vekiller öncesinde açlık grevine destek günden güne büyü de geliyorlardı. Ama şimdi daha etkili bir yor; anıta posta yoluyla mektuplar geli destek var. Hem desteğin hem de sahip yor, bu “açık adrese” milletvekilleri, şair lenmenin artacağına inanıyoruz” diyor. ler, sanatçılar ziyarette bulunuyor. Yaşadıklarını gazetemize anlatan aka Hanzala ile aynı nezarette demisyen Nuriye Gülmen, caddedeki di Açlık grevindeki öğretmen Semih ğer eylemlere yapılan müdahalelerde Özakça da, eylemleriyle kararlılıklarını kendilerinin de gözaltına alındığını söy kanıtladıklarını söyleyerek, “Alanda her lüyor. Gülmen, “TAYAD’ın basın açıkla gün onlarca insan oluyor. Biz orada olsak ması bizimle ilgili değildi, ama polis ge da, olmasak da Yüksel’deki direniş süre lip ‘dağılmamızı’ istedi. Veli Abi ile iki cek. Polis artık ne yapacağını bilmiyor, mizi alacaklardı. Acun da açlık grevin şaşkın durumda. Tutuklansak dahi gre vi sürdüreceğiz. Greve başlamadan önce TBMM çıkışında gözaltına alındık. Aynı nezarethanede IŞİD sorumlusu Ebu Hanzala da vardı. Ona davrandıkları gibi bize davranmadılar. Gözaltıların sürmesi de bize düşman olduklarını gösteriyor” diyor. Öğrencilerimi özledim Öğretmen Acun Karadağ ise önceki günkü müdahale sırasında Gülmen’i ‘savunduğu’ için gözaltına alınmış. Karadağ, kalp hastası olduğu için gözaltındayken genelikle ayrı bir araçta tutulduğunu söylüyor: “Onlara saldırdıklarında tepkisiz kalmam mümkün değil, sarılıyorum. Karadağ, çok özlediği öğrencilerine kavuşacağına inanıyor. Öğrencilerinden bahsederken sesi titriyor: “Öğrencilerimi çok özledim. Onlar için de üzülüyorum. Biz öğrencilerimize düşünmeyi öğreten öğretmenleriz. Gericilerin eline çocuklarımızı bırakamayız.” Karadağ, gözaltına alınan 75 yaşındaki Perihan Pulat’ın da ‘havasız’ bir araçta tutulduğunu anlatıyor: “Halka gösteriş yapıyorlar. Kalp hastası ve yaşlıları koruyor gibi yapıyorlar.” Bir gün mutlaka döneceğiz Bu nasıl adalet? İtiraf edelim, önümüzdeki referandum sürecinde “Evet” ve “Hayır” eşit şartlarda yarışmıyor. Evet için devlet imkânları, tüm medya kanalları, muazzam bir ekonomik güç, belediyeler, bağlar, bahçeler, mobilize olmuş durumda. Hayır’cılar ise ha bire gözaltına alınıyor, toplantılarına izin verilmiyor, konferansları iptal ediliyor. Hayır videosu çeken 22 yaşındaki öğrenci Ali Gül’ün tutuklanması, adeta her şeyin sembolü. Selahattin Demirtaş içeride. HDP’de “Hayır”ın yüzü olması planlanan Ayhan Bilgen ve Meral Danış Beştaş tutuklu. Gazeteler zapturapt altında. Üniversiteler keza. Aslında CHP dışında kimsenin doğru dürüst “Hayır” mitingi yapmasına izin yok. Sosyal medyada referandumda “Hayır” diyecek kesimlere yönelik baskıları okudukça, bazen içimde büyük bir isyan dalgası oluşuyor. “Böyle baskıyla babam da seçim kazanır” diyorum. “Erkekseniz eşit koşullarda yarışın” cümlesi geliyor dilimin ucuna. 70 yıllık çok partili sistem tecrübesi olan bir ülkenin demokratik rekabet kurallarını bu ölçüde hiçe saymasına kahroluyorum. Ama sonra kendimi frenliyorum. Neden? Feministler bu “Erkeksen...” ile başlayan cümlelere çok kızdığı için... Meseleyi erkeklik, korkaklık meselesi yapmak doğru değil, diyorlar. Haklılar da. Zira, nedir Allah aşkına bu erkeklikkadınlık kriterleri? Yapma Aslı; bu seviyelere inme diyorum kendi kendime. Yine de Evet kampanyasının başarılarını, bitmek bilmeyen organizasyonlarını okurken, aklıma yıllar önce bir işadamının böbürlenerek anlattığı bir anı geliyor. Efendim, bu falanca işadamı, bir gün falanca solcu öğrenciyle tartışmış. Çok feci kızmış. Adamlarına “Tutun bunu!” demiş ve iki kolundan kıskıvrak yakalattığı genç adama tekme tokat girişmiş. Bunu da, sanki büyük bir cesaret örneği gibi orada burada anlatıyor. Gerçeklikten o kadar kopmuş ki, bunu anlatırken, genç bir adamı üç kişiyle zapt ettirdikten sonra dövmüş olmayı bir marifet sanıyor. Peh! Yahu nereden geldik şimdi buraya? Evet ve Hayır oylarının eşit şartlarda güreşmediği noktasından. Bu hafta TRT’de Evet ve Hayır kampanyalarına ayrılan orantısız zaman dilimleri, gazetelerde yayımlandı. Her seçimde olduğundan daha da komik bir uçurum var artık. Ama asıl sıkıntı, TRT dışında medyada ve kamusal alanda yaşanan dram. Hayır kampanyasının doğru dürüst hiçbir haber kanalında yer almaması; Anadolu’daki baskılar; ciddi geçinen haber kanallarının “yasaklılar” listesiyle yayın yapmaya mecbur oluşu; CHP’nin azıcık, HDP ve MHP muhaliflerinin ise neredeyse tamamen ekranlardan men edilmiş olması. Daha da ötesinde; devletin kolluk güçleri ve yargının Hayır’a karşı tutum almış olması. Bütün bunlar, tartışılamaz gerçekler. Demokrasi açısından, acıklı anlar. Ama dedim ya; şimdi çıkıp “Bu nasıl erkeklik?” demek olmaz. O zaman feministler kızıyor. O zaman başka bir terminoloji bulmak lazım. “Adaletin bu mu” desek nasıl? Ama memlekette adaleti de pek takan yok. Bunlar artık “kutsal” kavramlar değil. Sahi, kim, neyi ipliyor artık onu da kestirmek güç. Hadi diyelim “erkeklik” kavramı anlamsızlaştı. Ama onur, namus, eşitlik, adalet, hakkaniyet gibi kavramlar da değersizleşmiş halde. Kimse utanmıyor, sıkılmıyor, üzerine kondurmuyor. O zaman biz niye bir arada yaşıyoruz? Hiçbir gerekçe gösterilmeden ihraç edilen öğretmen Beşer’in kariyeri ödüllerle dolu SELİN GÖRGÜNER Mehmet Beşer, KHK ile mesleğinden ihraç edilen binlerce öğretmenden biri. Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinde 11 yıl 10 ay boyunca beden eğitimi öğretmenliği ve idarecilik yaptı. Çocukların okuması, spora yönelmesi için mücadele etti. Meslek yaşamı boyunca 7 teşekkür, 2 takdir, 2 başarı belgesi ve 1 aylıkla ödüllendirildi. Öğrencileriyle katıldığı turvunalardan 11 teşekür belgesiyle döndü. Voleybol alanında başarılı öğrencilerin yetişmesi için kurduğu kulüp, geçen hafta yıldızlar kategorisinde Şanlıurfa il şampiyonu oldu. 2004’ten bu yana ilçede, ilde ve bölgede dereceler elde etti. Mehmet Beşer, 7 Şubat’ta hiçbir gerekçe gösterilmeden ihraç edildi. İhraç edildiğini arkadaşlarından öğrendiğini belirten Beşer, “Çok büyük şaşkınlık hissettim. O gece sabaha ka dar yatamadım. Dik durdum, kimseye yaşadıklarımı hissettirmemeye çalışıyorum. O kadar emek, o kadar çaba o kadar eziyetten, o kadar başarıdan sonra ihraç edilmek insanın onurunu kırıyor. Yaptıklarımdan da daha yapacaklarım da asla taviz vermem” dedi. Eşinin ev hanımı olduğunu ve çalışmadığını, 3 ve 5 yaşındaki iki çocuğu olduğunu söyleyen Beşer, “Çocuklarım ihraç edildiğimi bilmiyor. ‘Baba nereye gidiyorsun?’ dediklerinde ‘işe gidiyorum’ diyorum. Eşim çok kötü etkilendi. ‘Önce sen güçlü ol ki ben senden güç alayım’ dedim. O zor süreci atlattık, şimdi ihraç edilen arkadaşlarıma güç veriyorum” dedi. Öğrencilerinin de bu durumdan olumsuz etkilendiğini vurgulayan Beşer, “Yanıma gelmekten çekiniyorlar. Ben idarecilik de yaptım çocukların Anadolu Lisesi’nde, Fen Lisesi’nde okuması için mücadele ettim. Onlar da şaşkın ve üzgün” di ye konuştu. İmkânsızlıklar içinde başarılar elde ettiklerini anlatan Beşer, “2004’ten bu yana ilçede 23 Nisan’da, 29 Ekim’de törenlerde alanın sorumlusu bendim. 29 Ekim’de bando ekibi, halk oyunları ekibi çıkarttım, Folklor ekibi TRT Şeş’e de çıktı. Çalıştırdığım takım Türkiye 7’ncisi oldu. Sıfır imkânla, kendi çabalarımızla başardık. O çocuklar 2. ligde 5. grupta mücadele ediyor. Playoff’u kıl payı kaçırdık çünkü ihraçtan sonra ne ben ne çocuklar konsantre olamadık” dedi. Hukuku bekleyeceğiz Hukuki olarak girişimlerde bulunmak istediğini anlatan Beşer, “AİHM önce iç hukuk yollarını tüketin diyor. Üyesi olduğum Eğitim Sen, Bölge İdare Mahkemesi’ne başvuracak. KHK ile ihraç edilenlerle ilgili biliyorsunuz komisyon kurulacak. Oradadan çıkacak sonucu bekleyeceğiz. Keşke müfettişler soruştursa, mahkemeler yargılasaydı. Bir suçumuz olsaydı da cezamızı çekseydik. Birgün mutlaka döneceğimiz” dedi. AKP’li başkan belirledi Eğitim Sen Ceylanpınar temsilcisi Ata Daş yaşanan ihraçların hukuksuz olduğunu belirterek “AKP’li Belediye Başkanı Menderes Atilla, ötekileştirme ve baskı uyguladı. Devlet Hastanesi’nde görevli bir doktor, terörle ilişkilendirilerek hedef gösterildi ve delil olmadan ihraç edildi. İhraçların belediye başkanı ve AKP ilçe yönetimi tarafından yapıldığına dair ciddi bilgiler var. Açıklanmadan ihraç edeceklerini duyuyorduk. Önce ben sonra 12 arkadaşım ihraç edildik. Kendisi de bunu inkâr etmiyor. Kendisine ulaşan ailelere, ‘Daha devamı da gelecek’ demiş” ifadelerini kullandı. Kamu emekçilerine 34 günde 32. müdahale Aydın’da son çıkartılan KHK ile ihraç edilen eğitimcilerin başlattığı oturma eylemine polis yine müdahale etti. 34 gündür kent meydanında “İşimi, ekmeğimi geri istiyorum” yazılı önlükler giyerek oturma eylemi yapan eğitimciler, polis tarafından 32’nci kez müdahale edildi. Polis müdahalesinde Yücel Karaosman, Savaş İlhan, Ali Gün, Gülten Erdem, Seyit Pak, Erdoğan Polat, Öznur Özağaç ve Mehtap Özdemir adlı eğitimciler yaka paça gözaltına alındı. Gözaltına alınan kamu emekçileri, sağlık kontrollerinin ardından il emniyet müdürlüğüne götürüldü. l Yurt Haberleri C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear