26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cuma 24 Mart 2017 EDİTÖR: Özgür özkü TASARIM: İLKNUR FİLİZ Muhtarlara anlattı haber 5 Kılıçdaroğlu, muhtarlara mektup göndererek neden ‘hayır’ denilmesi gerektiğini anlattı. Kılıçdaroğlu mektupta ‘İhtiyar heyeti dahi seçimle geliyor’ diye yazdı CHPGenel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’deki tüm muhtarlara gönderdiği mektubunda, muh tarlığın demok rasinin temeli ol duğunu belirte rek 16 Nisan’da da demokrasi İKLİM ÖNGEL nin oylanacağını kaydetti. Devletin tüm yetkile rinin tek bir ki şiye devredilip edilmeyeceğine ilişkin karar verileceğini söy leyen Kılıçdaroğlu, sandıkta “Tek adam mı, demokrasi mi?” diye sorulacağını kaydetti. ‘Devlete zulüm yaratır’ Tek adam rejimine onay istendiğini belirten Kılıçdaroğlu, tek adamın kim olduğu ya da kim olacağı ile hiç meşgul olunmadığını belirterek, “Kim olursa olsun tek adamın aklı milletin aklından üstün olamaz. Bu anayasa değişikliği ile bir kişiye hem devletin başı hem de partinin başkanı, hem hükümet, hem Meclis, hem de mahkeme olma yetkileri veriliyor. Devletin tüm yetkilerinin denetimsiz şekilde bir kişiye verilmesi millet için sadece zulüm yaratır” ifadelerini kullandı. İhtiyar heyeti örneği Getirilmek istenen yeni sisteme muhtarlık işleyişinden örnek veren Kılıçdaroğlu, “Sizinle birlikte mahallenin işlerini görecek ihtiyar heyetinin dahi seçimle gelmesi söz konusu iken, hükümet işlerini görecek bakanların ve Cumhurbaşkanı yardımcılarının seçimle gelmediği bir düzen kabul edilebilir mi? Başkana, milletin seçtiği Meclis’i canı istediğinde, gerekçe göstermeden fesh edebilme yetkisi vermek istiyorlar. Sizi ya da ihtiyar heyetini kaymakamın gerekçe göstermeden canı isteyince görevden alabilmesini ister misiniz? Başkana tek başına kararname çıkarıp bütün iradeyi istediği gibi düzenleyebilme yetkisi vermek istiyorlar. Örneğin başkan bir gece aklına esip de kararnameyle ‘bütün muhtarlıkları kaldırdım’ diyebilir. Bunu kabul eder misiniz?” sorularını sordu. ‘Daha güçlü Meclis’ Referanduma sunulan pakette terör, işsizlik gibi en önemli sorunların çözülmediğini söyleyen Kılıçdaroğlu mektubunu şöyle tamamladı: “Daha güçlü bir Millet Meclisi kurabiliriz. Mahkemeleri bağımsız, adaleti hâkim kılabiliriz. Güçlü, huzurlu, güvenli bir Türkiye yaratabiliriz. Biz demokrasi için hayır diyoruz. 17 Nisan günü de bu ülkede hep beraber yaşayacağız. Aramıza duvarlar örmeden, birbirimizi ötekileştirmeden, öfkeyi ve kavgayı büyütmeden, huzurlu, güvenli, geleceğe umutla baktığımız bir Türkiye istiyoruz. Gelin siz de hayır deyin!” l ANKARA FRENİ PATLAYAN OTOBÜS ÖRNEĞİ Annelere, “Freni olmayan bir otobüse siz evlatlarınızı bindirir misiniz?” diye seslenen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Freni olmayan bir sistem kuruyoruz. Çünkü üstünlerin hukukunu kuruyoruz. Hukukun üstünlüğünü değil. Neden, yetki verdiğiniz kişilerin hiçbiri hesap vermeyecek. İşadamları bir şey söylediği zaman hemen kapısı çalınır, kamu görevlileri, vergi müfettişleri, Sayıştay gelir. İstedikleri kadar denetleme yaparlar. Böyle bir düzen olur mu?” dedi. ‘Hesabını veremezsiniz’ Afyonkarahisar’da STK ve muhtarlarla bir araya gelen CHP lideri Kılıçdaroğlu, ‘evet’ çıkarsa Türkiye’nin sonu belli olmayan bir maceranın içine sürükleneceğini söyledi CHPGenel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, referandumda “evet” çıkarsa Türkiye’nin sonu belli olmayan bir maceraya sürükleneceğini belirterek, “Anneler özellikle size söylüyorum, evet oyu kullanmanın vebali ağırdır. Çocuklarınıza, torunlarınıza bunun hesabını veremezsiniz” dedi. Kılıçdaroğlu, referandum çalışmaları kapsamında Afyonkarahisar Ticaret Borsası (ATB) salonunda sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve muhtarlarla bir araya geldi. TBMM’nin kurulduğu 1920 ve Cumhuriyetin kurulduğu 1923’te tek adam yönetimi olmadığını, 1947’de de dünyada hiçbir örneği olmayacak şekilde Türkiye Cumhuriyeti’nin kendi iradesiyle çok partili döneme geçtiğini anlatan Kılıçdaroğlu, tüm İslam coğrafyasının da Türkiye’nin demokrasisini örnek aldığını anlattı. Şimdi bir yol ayrımına gelindiğini belirten Kılıçdaroğlu, “16 Nisan’da sandığa gideceğiz ve bir tercihte bulunacağız. Demokrasiyi mi istiyoruz, tek adam yönetimini mi istiyoruz? Bu tercihin sağı solu, AB partisi yok, bu tercihin sosyal demokrat, mütedeyyin, milliyetçi, ülkücüler, saadetçilerle de ilgisi yok. Bu tercih bir demokrasi tercihidir” dedi. Vebali ağır olur Evet çıkarsa Türkiye’nin sonu belli olmayan bir maceranın içine sürükleneceğini belirten Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Anneler özellikle size söylüyorum, evet oyu kullanmanın vebali ağırdır. Çocuk larınıza, torunlarınıza bunun hesabını veremezsiniz. 12 Eylül darbe anayasasına gittim, hayır oyu verdim. Bugün hayır oyu verdiğim için çocuklarıma gururla bunu anlatıyorum. Sizler de çocuklarınıza, torunlarınıza, ‘demokrasiyi kaldırmak istediler, ben izin vermedim, hayır oyu kullandım’ diyeceksiniz ve bu gururu çocuklarınıza torunlarınıza aktaracaksınız. Demokrasinin güvencesi sizsiniz. Siz nasıl çocuklarınıza sahip çıkıyorsanız, demokrasiye de öyle sahip çıkın.” l DHA GÖK: KARDEŞÇE YAŞANAN BİR ÜLKE İSTİYORUZ CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanı sıra milletvekilleri de referandum çalışmalarını tüm hızıyla sürdürüyor. Bu isimlerden biri olan CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, “Biz; ayrışan, parçalanan değil, birlik te, kardeşçe yaşanabilen bir Türkiye istiyoruz” dedi. CHP’li Gök, CHP Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümer ile birlikte Adana’nın Kozan ilçesinde partisinin ilçe başkanlığını ziyaret etti, esnaf ve halkla görüştü. Türkiye’nin bir yol ayrımına sürüklenmesinden dolayı derin kaygı duyulduğunu ifade eden Gök, “Bu başkanlık sistemi geçerse; Cumhurbaşkanı, kararnamelerle isterse Kozan’ı belde yaptım diyebilecek. 2019’u beklemeden yargıyı tayin edecek, meclisi feshedebilecek. Anayasalar insan hak ve özgürlüklerinin gözetilmesi içindir ama biz şu işe bakın ki; vatandaşın hakkı yerine Cumhurbaşkanı’nın koltuğunu konuşuyoruz” dedi. l ADANA /Cumhuriyet ‘Evet’ çıkarsa 17 Nisan sabahı kâbus olurCHP’Lİ TEZCAN, HEMEN YÜRÜRLÜĞE GİRECEK HÜKÜMLERE DİKKAT ÇEKTİ İKLİM ÖNGEL CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, madde madde anayasa değişikliğini sadeleştirerek alan çalışmalarında yararlanılması amacıyla örgütlere gönderdi. 18 maddelik değişiklik en net anlaşılacak şekilde özetlendi. Maddelerden bazıları şöyle: n Mahkemelerin bağımsızlığına “tarafsızlık” ekleniyor. n TBMM üye sayısı 600’e çıkıyor. n Milletvekili seçilme yaşı 18’e iniyor. n Başkan seçimi ile TBMM seçimi aynı günde yapılıyor. TBMM süresi beş yıla çıkıyor. n TBMM’nin bakanları denet leme yetkisi kalkıyor. n Gensoru, sözlü soru önerge si kaldırılıyor. n Başkan, parti başkanı ola biliyor, tarafsızlığı kaldırılıyor. Başkan adayı gözetme hakkı; siyasi parti gruplarına, son genel seçimlerde tek başına veya birlikte yüzde 5 almış partilere, yüz bin seçmene tanınıyor. Birinci turda başkan seçilememesi halinde ikinci turda yalnızca başkan seçimi yapılacağı düzenleniyor. n Başkan kararname ile yasa çıkararak düzenleme yapabiliyor. Yürütme yetkisi tek ba şına başkana veriliyor. Başbakan ve Bakanlar Kurulu kaldırılıyor. Başkana, başkan yardımcıları ve bakanları, üst kademe kamu yöneticilerini atama, görevine son verme, milli güvenlik politikalarını belirleme yetkisi veriliyor. n Başkanın yargılanabilmesi için; 301 oyla Meclis soruşturması istenmesi, 360 oyla soruşturma açılmasına karar verilmesi, 400 oyla Yüce Divan’a sevkine karar verilmesi şartı getiriliyor. 301 imzayla soruşturma istendikten sonra 360 oyla soruşturma açılmasına karar verilinceye kadar geçen sürede Meclis fesih yetkisi de vam ediyor. Fesih yetkisi soruşturma açıldıktan sonra kaldırılıyor. n Başkan, istediği kadar yardımcı ve bakan atayabiliyor. Yardımcı, vekâlet ederek tüm yetkileri kullanabiliyor. Yardımcı ve bakanlar vekil olamıyor. Başkana, kararname çıkararak bakanlıkların kurulmasına kaldırılmasına, görev ve yetkilerine, merkezi idarenin nasıl şekilleneceğine tek başına karar verip istediği düzenlemeyi yapma yetkisi veriliyor. Bölge yönetimleri kurulabilmesinin önü açılıyor. n Başkana gerekçesiz Meclis’i fesih hakkı, 360 oyla erken se çim alma yetkisi veriliyor. n OHAL süresince başkan, hiçbir sınırlamaya tabi olmadan temel hak ve özgürlükler, kişi hak ve ödevleri ile siyasi hak ve ödevlere ilişkin tüm alanlarda kararname ile düzenleme yapabiliyor. n HSYK 13 kişiye indiriliyor, 6’sını başkan atıyor, 7’sini Meclis. Sistem başkanın partisinin çoğunluğu alması üzerine kurgulandığından bu üyeler de başkanın arzusuna göre seçilecek. n Meclis’in bütçe yetkisi fiilen elinden alınıyor. Başkana yeni bütçe yapılmadan ülkeyi yönetme hakkı tanınıyor. l ANKARA Dünya ve Türkiye; vahim vaziyet İçinde bulunduğumuz vahim uluslararası durum karşısında, keşke, “İslama karşı yeni Haçlı seferleri”, “100 Plan” gibi safsatalar peşinde koşmak yerine çok özlemini duydukları Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş tarihini iyice öğrenseler, bu konularda o devrin adamlarının yazıp çizdiklerini okusalar, okuduklarını anlasalar, belki dış siyaset ufukları daha açık olurdu. Hiç olmazsa, “Ulu Hakan” diye dillerinden düşmeyen II. Abdülhamid’in dış politikası konusunda cidden malumat sahibi olsalardı, daha makul düşünmeye ve davranmaya başlarlardı. II. Abdülhamid’in Paris Sefiri ve Sultan’ın nazırlarından, “Mirat’ı Hakikat”in yazarı Mahmud Celaleddin Paşa’nın oğlu Salih Münir Paşa (Çorlu) anı ve yazılarının “Kırım’ı Nasıl Kaybettik?” başlıklı bölümünde, bu süreçte tesirli olan zihniyete ilişkin olarak, Reisülküttab Giridli Resmi Ahmed Efendi’ye gönderme yapmış. Resmi Ahmed Efendi bakın ne diyor: “ ‘Bizden ayrı dinden olanların umumen dünya yüzünden kaldırmak ve her zaman düşmanın burunu yere sürtüp haddini bildirmek vaciptir. Devletimiz bahtı alidir, ricali pişkindir, kılıcı keskindir. Dindar ve bahadır bir serdar ve beş vakit namaz kılar 12 bin askerle ta Kızılelma’ya kadar bile gideriz’ diyen ve seferi seyre gitmek gibi zannedip... ‘üç ayda gidip üç ayda geliriz. Gaza ederiz, mansıp alırız’ teranelerini tekrar eden kısa akıllılardı”. (Salih Münir Çorlu, Geçmiş Zamanlar, Hazırlayan İsmail Dervişoğlu, Kitabevi, 2013, 578) Halihazırda, aynı şeyi “sefer etmeyi dizi film çekmek zannetmek” olarak değiştirebiliriz, gerisi, aynı dünyayı tanımamak, diplomasi, siyaset bilmezliği dik durmak sanmak. Dahası, “göklerden gelen haber” ve “yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer” ile müjdelenmiş olmak, vehmi veya daha doğrusu kibri var. Gerçekte, belki de böyle bir kibrin cezası olan (zira Sünnetullah’ı bilemeyiz), bölgesel ve küresel ölçekte tam bir çıkmazın içine düşmüş vaziyetteyiz. Tüm bunlar, tüm dünya Türkiye’yi kıskandığı ve Türkiye’den korktuğu için değil, tabii ki hesapsız hamlelerin boşa çıkması, hatalardan ders alınmaması, dışardan gelen tepkileri ülke içinde itiraz edenleri susturmak kadar kolay zannetmek gibi sığ bir siyaset algısı ve icraatının sonuçları. Artık biz yazmaya utanıyoruz, yine de sorumluluk sahipleri üzerine alınmıyor ama mevcut tablo şu; küresel siyasal rekabetin iki büyük gücü ABD ve Rusya ile pek çok konuda karşı karşıya gelmiş, Avrupa ile köprüleri yakma noktasında, Suriye’de tam bir hezimet ve onun sonuçları, Suriye siyaseti nedeni ile İran ile gerilim ve nihayet Irak Bölgesel Kürt Yönetimi ve onun başındaki AK Parti müttefiki Barzani ile bile Kerkük dolayısı ile ekşimiş vaziyetteyiz. Bu şartlar altında Kuveyt Emiri’ne devlet nişanı vermek sadece trajikomik bir detay. Hem de Kuveyt, varlığını, “Osmanlı’yı batırdığı, bölgeyi cetvelle böldüğü için güya sürekli meydan okunan Batı emperyalizmine” borçlu ülkelerden biri olan Kuveyt! Hem mevzu sadece geçmiş zamanlara dair değil, Türkiye’nin elde kalan saydığı Sünni müttefikleri, halihazırda boğazlarına kadar Batı bağımlılığı içinde olan ve doğal kaynaklarını satıp parasını yemekten başka bir gücü, ehemmiyeti olmayan ve bu nedenle bugünden yarına ne yapacağı belli olmayan krallık ve emirlikler. Mesele sadece “İslam birliği” hevesi olsa bile, İslaminsan anlayışlarına uzak durmak gereken, hele Osmanlı mirasından söz edenlerin yanına bile yaklaşmaması gereken kültür, medeniyet fukarası yönetimler. İçeride bastırılıp, sindirilerek üzeri örtülen hatalar ve onların sonucu olan sorunlar, dışarıda birer birer ve cascavlak karşımıza çıkıyor, mesele bu. Yanlış anlaşılmasın, bu ülkede muhalif olanların sevineceği bir tablo değil, durum çok ciddi ve mevcut yönetim ve zihniyetin zaaflarının faturasını hep birlikte ödeyeceğiz. Ancak hal böyle diye, hep “düşmanlara sövme korosu”na davetlerine icabet etmek söz konusu değil, neden beşer hatası olan şeylere, doğal afet veya ilahi takdir muamelesi yapalım ki? CHP’Lİ BARIŞ Yarkadaş: TFF Başkanı yolu açtı, futbolun da tadı kaçtı CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, iktidar baskısının hayatın her alanında kendisini gösterdiğini, yeşil sahaların da bundan nasibini aldığını söyledi. 1. Amatör Küme takımlarından Elazığ Kovancılar Spor’un sahaya “EVET” pankartıyla çıktığı fotoğrafı sosyal medya hesabından yayımlayan Yarkadaş, TFF Başkanı Yıldırım Demirören’in istifa etmesini istedi. UEFA ve FİFA talimatlarına göre organizasyonlarda, kulüp veya sporcuların herhangi dini, siyasi simge veya işaret ile yazı taşıyamayacağını söyleyen Yarkadaş, “Futbol takımının sahaya çıktığı pankart tam bir skandaldır, rezalettir. Türk futbolunun tepe noktasında bulunan bir şahıs etik olarak tarafsızlığını korumalıdır. Kendisi futbol kulübü başkanı değil, futbol kulüplerinin başkanıdır. Yıldırım Demirören kendisine yazık etmiştir, Türk futboluna yazık etmiştir, leke düşürmüştür. Vakit geçirmeden istifa etmelidir” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear