28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cuma 10 Mart 2017 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Kılıçdaroğlu: Belediye başkanı bile denetlenir CHP lideri, belediye başkanlığı ile başkanlık sistemini aynı tutan Başbakan Binali Yıldırım’a ‘Ne getirdiklerinin farkında değiller’ dedi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, belediye başkanlarına seslenişinde, Başbakan Binali Yıldırım’ın anayasa değişikliğini anlatırken kullandığı “Başkanlık Sistemi ile Belediye Başkanlığı arasında fark yok’’ ifadelerine yanıt verdi. Kılıçdaroğlu, “Belediyeler 7 kocalı Hürmüz gibi, denetleniyor, başkan denetlenmiyor. Belediye başkanı belediye meclisini feshedemez, doğrudan meclis üyesi seçemez. Başkan bırakın belediye meclisini, TBMM’yi gerekçesiz feshedebilir, isterse belediyeleri kapatabilir. Ne getirdiklerinin, Türkiye’yi nasıl bir felaketin içine sürüklediklerinin farkında değiller’’ dedi. Kılıçdaroğlu, CHP’li belediye başkanlarını Genel Merkez’de topladı. Kılıçdaroğlu’nun yaptığı konuşmadan satırbaşları şöyle: Tepeden aşağı çift başlılık: Çift başlılık, bir anayasal kurum olacak. Başkan, hem Türkiye, hem de parti genel başkanı olacak. Çift şapkası olacak. Sadece tepede değil, aşağıda da çift başlılık olacak. Bugün yürürlükteki yasaya ve anayasa göre; partinin genel başkanını ilde il başkanı temsil eder. Cumhurbaşkanı’nı ise ilde vali temsil eder. Yeni değişiklikle il başkanı da vali de Cumhurbaşkanı’nı temsil edecek. Daha derin bir gerilimin içine Türkiye sokulacak. Derin yarılma: Diyelim ki seçim oldu; Meclis’te çoğunluğu olan değil, başkası başkan seçildi. O zaman derin bir yarılma olacak. Başkan ayrı bir partiden, Meclis’in çoğunluğu ayrı bir partiden olacak. Asıl tehlikeli gerilim o süreçte başlayacak. Terör bitecek aldatması: Türkiye’yi 15 yıldır bir parti yönetiyor. İstedikleri kanunu çıkarıyorlar, kararı alıyorlar. Ayrıca terörü bitirme konusunda her yasa değişikliğine evet dedik. Engelleyen mi oldu? Tam tersi “Terörü bitirmek için bize düşen ne görev varsa desteğe hazırız” dedik. Şimdi “Terörü bitireceğiz” aldatması içinde anayasa değişikliğini vatandaşa kabul ettirmek istiyorlar. Bu aldatmaya da vatandaşların düşmemesi lazım. 7 Kocalı Hürmüz benzetmesi: 30 Ekim 2016 Başbakan Binali Yıldırım Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda “Basit olarak anlatırsak, Başkanlık Sistemi ile Belediye Başkanlığı sistemi arasında fark yok” diyor. Vallahi bunlar ne getirdiklerini bilmiyorlar. Çok basit bir soru: Belediye başkanı, 7 Kocalı Hürmüz gibidir. İçişleri Bakanlığı, Sayıştaş, Başbakanlık Teftiş Kurulu, Maliye Bakanlığı denetler. 24 saat CHP’li belediyelerde denetim vardır. Bakanlık sistemini denetleyecek bir organ yok. Binali Bey üstelik belediyede çalışmış, ne olduğunu da bilmiyor. Kendi belediyeleri hiç denetlenmediği için sanıyorlar ki ‘Hayır kucaklaşma demektir’ MAHMUT ORAL CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel, İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu dün Diyarbakır İl Başkanı Mehmet Sayın ile birlikte basın toplantısı düzenledi. Diyarbakır’da büyük bir hüzün, mutsuzluk ve ciddi bir huzursuzluk gördüklerine dikkat çeken Özel, anayasa referandumuna değinerek, “Evet’i isteyenler bir kutuplaşmayı, ötekileştirmeyi, sürtüşmeyi kullanarak ve bundan sonrası için de körükleyerek devam ediyorlar. Ancak 16 ‘Televizyonda tartışalım’ CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bir programda yaptığı yorumun ardından iktidar kanadından gelen “anayasayı bilmediği” yönünde iddialara, “Televizyonda tartışalım” çağrısıyla yanıt verdi. Önceki gün Sakarya’da soruları yanıtlayan Kılıçdaroğlu iktidarın “anayasayı bilmediği” yönündeki eleştirilere, “Eğer ben bilmiyorsam, ne kadar güzel, ellerine çok önemli bir fırsat veriyorum. Arzu ettikleri bir televizyon programına çıkarız, kim doğruyu kim yanlışı söylüyor vatandaş da karar veriyor. Öğrenir vatandaş da” yanıtını verdi. l İKLİM ÖNGEL/SAKARYA Nisan günü kullanılacak ‘hayır’ oyları kutuplaşma yerine kucaklaşma imkânını, gözyaşı yerine yeniden bir umudu, umutsuzluğun yerine yeniden bir yaşama sevincini, kardeşliği müjdeleyebilir. Umutsuzluk, küskünlük ve kırgınlığın bir karşılığı olarak sandığa gitmemek ‘evet’ oyu atmak demektir. Bu kutuplaşmaya, gözyaşının sürmesine evet demek demektir” dedi. Başbakan Binali Yıldırım’ın OHAL’in 3 ay daha uzatılacağı yönündeki açıklamasına tepki gösteren CHP’li Tanrıkulu ise OHAL ilan edildiğinde Başbakan Yardımcısı Nu man Kurtulmuş’un, “Bir ay bilemediniz bir buçuk ay sonra kaldıracağız, 3 ay bile kullanmayacağız” sözlerini anımsattı. Tanrıkulu, “9 ay bitiyor 3 ay daha uzatacaklar. BaşbakanYıldırım Ankara’da ne söylemişti, ‘OHAL koşullarında biz halk oylaması yaptırtıyoruz dedirtmeyeceğiz’ demişti. Ama OHAL’in baskı anlamına geldiğini, ifade özgürlüğü engellenmesi anlamına geldiğini bildikleri için bu şartlarda yapacaklar. O nedenle sonuç ne olursa olsun onun meşruluğu her zaman tartışılacaktır. Ama benim hayır çıkacağı konusunda da bir kuşkum yok” diye konuştu. Yarkadaş: O kişi AKP’li CHP milletvekili Barış Yarkadaş, önceki gün Sakarya’da CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun yanına gelerek Atatürk ilkelerini saymasını ve bir anayasa maddesini soran Yakup Çoruh adlı kişinin AKP’li olduğunu belirtti. Yarkadaş, “AKP’li olmadığını söyleyen Çoruh’un sıkı bir AKP’li olduğu ortaya çıktı. Çoruh, sosyal medya hesabında başta Tayyip Erdoğan olmak üzere birçok AKP’li siyasi ile çekildiği fotoğraf paylaşmış. Erdoğan ile çekildiği fotoğrafı Facebook hesabına koyan Çoruh, profiline ise ‘Devletime ve reise hizmette sınırsızım, bu uğurda bir gün herkes kim olduğumu anlayacak’ notunu düş Çoruh’un Facebook profilinde Erdoğan’la çektirdiği fotoğraf bulunuyor. müş. Genel başkanımızı karşılamadan bir gün önce ise Sakarya Valisi Hüseyin Avni Coş’u makamında ziyaret ettiği bir fotoğrafı paylaşmış. Olayın provokasyon amaçlı olduğu açık” dedi. hiçbir belediye denetlenmiyor. Siz belediye meclisini feshetme yetkisine sahip misiniz? Başkan, bırakın belediye meclisini TBMM’yi feshedebilir. Üstelik hiçbir gerekçe göstermeden. İzinsiz özel kalem bile atayamazsınız: Siz özel kalem müdürü tayin ederken İçişleri Bakanlığı’ndan izin almıyor musunuz? Bakanlıktan izin almadan özel kalem tayin edemiyorsunuz. İzin almadan genel sekreter bile tayin edemiyorsunuz. Cumhurbaşkanı özel kalem müdürü atamak için izin istiyor mu? Hayır. Nasıl oluyor da belediye başkanlığı ile getirilen başkanlık aynı oluyor. Bunlar hiç mi okumuyor, hiç mi bakmıyor yasalara. Belediye başkanlarının ne kadar başkan yardımcısı tayin edeceğine kanun sınır koymuş. Peki Başkan? İstediği kadar yardımcı atayabilir, sonu yok, keyfe keder. Nasıl aynı diyorlar, aklım almıyor. Anayasa değişikliği sürecinde vatandaşı kandırmak bu kadar kolay mı? Belediye başkanlıklarını da kapatabilir: Siz bulunduğunuz beldenin idari yapısını değiştirebiliyor musunuz, yetkiniz var mı? Yok ama başkanın var. Muhtarlıkları nasıl kapatabiliyorsa belediye başkanlıklarını da kapatabilir. Devlette kim müsteşar olacak, nitelikleri ne olacak onu ancak başkan tayin edecek. İster amcasının oğlu olsun, ister kızı olsun herkesi başkan yardımcısı yapabilir. ‘Kanıt toplayın’ Kılıçdaroğlu, belediye başkanlarının “Vali ve kaymakamlar devlet imkânlarını kullanarak evet propagandası yapıyorlar, bunu görüyoruz” şikâyeti üzerine “Fotoğraf çekin, tutanak tutun, kayıt altına alın, belgeleyin. Biz de bunlardan bir rapor oluşturalım, İçişleri Bakanlığı’na gönderelim. Konuyu Meclis’e taşıyalım” karşılığı verdi. l ANKARA / Cumhuriyet ‘Sorumlusu Bahçeli’dir’ ABİDİN YAĞMUR Mersin’in Silifke ilçesinde önceki gün uğradıkları saldırının ardından basın toplantısı düzenleyen MHP Milletvekili Yusuf Halaçoğlu ve Bağımsız Milletvekili Ümit Özdağ, saldırdan“Ülkücü hiçbir şeyi yarım bırakmaz” diyen MHP lideri Devlet Bahçeli ve güvenlik önlemlerini almayan Silifke Emniyet Müdürü’nün sorumlu olduğunu söyledi. Özdağ ve Halaçoğlu, saldırıya karışanlar ve saldırıyı öven AKP’li Mehmet Metiner ve Burhan Kuzu hakkında suç duyurusu yapacaklarını bildirdi. Özdağ, “Bahçeli, ‘Ülkücüler bir işi yarım bırakmaz’ diyerek, Sayın Sinan Oğan’a yapılan saldırıyı yarım kalmış bir saldırı olarak nitelendirmiştir. Şimdi bazıları üzerine vazife çıkartmış ve İstanbul’da gerçekleştirdikleri saldırıyı Silifke’de tamamlamak istemişlerdir. Emniyet Müdürü’nün olayların bu hale gelmesinde açık görev kusuru vardır” dedi. Halaçoğlu ve Özdağ, Mersin Gazeteciler Cemiyeti’nde basın toplantısı düzenledi. Halaçoğlu ve Özdağ’a ikinci saldırı girişimi Mersin’in Silifke ilçesinde önceki gün bir düğün salonunda konuşma yapmak üzere bekledikleri sırada 100 kişilik ülkücü grup tarafından saldırıya uğrayan Ümit Özdağ ile MHP milletvekili Yusuf Halaçoğlu’nun dün akşam da Mersin’in Mezitli ilçesinde katıldığı toplantıya ülkücü oldukları belirtilen bir grup girmek istedi. Toplantının yapıldığı düğün salonunda önceden önlem alan çevik kuvvet ekipleri yaklaşık 150 kişilik grubu engelledi. Bahçeli: Sabrımızı zorlamayın MHP lideri Devlet Bahçeli partili muhaliflere tepkisini Twitter’dan sürdürdü. Bahçeli “Yine aynı noktadayım ülkücü yaparsa yarım bırakmaz, uyarıyorum sabırları zorlamanın sonu iyi değildir” dedi. Muhaliflere saldırıları oyun olarak nitelendiren Bahçeli şöyle konuştu: “Birisi dümenden kürsüye saldırtır, birisi ışıkları söndürtür. Her yer tiyatro. Partimizle uzaktan yakından ilgisi olmayan kişilerin, ayağımıza dolaşıp tahrike yeltenmeleri kalleş bir kumpastır. Yüzsüzlüğün âlemi yoktur” dedi. ‘Suç işlemeyi övdü’ Öte yandan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Bahçeli’nin “Bir ülkücü başladığı bir işi yarım bırakmaz” sözleri için “Bu cümlesini maalesef kanunlara itaatsizlik, tahrik, teşvik suçu işlemeye ya da suç teşkil edecek bir hareketi genel olarak övmek şeklinde yorumluyorum” dedi. haber 5 ‘Erdoğan ve liderlik’ Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski Başbakan Yardımcısı ve danışmanı Yalçın Akdoğan, LiderSiyasi Liderlik ve Erdoğan başlıklı bir kitap neşretmiş, kitabın tanıtım yazılarına göz atarken, liderlik mevzuu üzerine bir kez daha değinme ihtiyacı duydum. Malum, ‘liderlik’, otoriter ve dahi totaliter siyaset biçimi ile doğrudan bağlantılı bir mevzu. Kuşkusuz, lider veya liderlik denilince her durumda otoriter, totaliter rejimden söz edilemez. Nihayetinde, en demokratik rejimler çerçevesinde de ‘siyasi liderlik’ ve de onun ‘karizmatik’ boyutundan söz etmek mümkün. Ancak, halihazırda yaygın olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’a atfedilen liderlik tanımı, sıradan bir siyasi liderlik ve bir siyasetçinin karizmatik vasıflarının çok ötesinde bir gönderme. Siyasi liderlik ve onun bir adım ötesinde karizmatik liderlik dediğimiz olgu, birbirinin devamı olan iki aşamada inşa olunuyor. Birinci aşamada, özellikle krizli, çalkantılı dönemlerde, toplumun geniş bir kesimini etkileme, peşinden sürükleme gibi vasıflara sahip kişilerin öne çıkması, geniş toplumsal destek kazanması süreci. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi yürüyüşünün bu zeminde gerçekleştiği inkâr edilemez bir gerçek. İkinci aşamada, ise bu seyir içinde güçlenen ‘lider’in etrafında bir ‘liderlik kültü’nün ve iktidar yoğunlaşmasının oluşması, oluşturulması söz konusu oluyor. Bu süreçte, bir yandan karizmatik kişiliğin doğal çekim gücü, diğer yandan ise bu kişiliğin yüceltilmesi, yüceltiliş biçimi ile yeniden üretilmesi söz konusu oluyor. Erdoğan şahsı etrafında oluşan liderlik kültü, şimdi ikinci aşamasında, kimisi sahiden karizmatik kişiliğinin büyüsüne kapılmış olduğu için, kimisi gücü karşısında korkusundan, kimisi ise yeni oluşan siyasi gerçeklik çerçevesinde kendine yer açmak için ‘lider’i yüceltme çabasına girişiyor. Malum, ‘lider’lik, ancak modern siyaset ve ‘kişisellik’ çerçevesinde karşılık bulabilecek bir kavram ve olgu. Bu nedenle, muhafazakâr ve dindarlık iddialı bir çevrenin, liderliğe geleneksel, dinsel bir anlam kazandırma çabası beyhude bir ça ba. Geçmişe gönderme yapmak için ‘siyasetnameler’e müracaat etmenin faydası yok, zira siyasetnamelerde söz konusu edilen, toplumu etkileme gücü ile seçilmiş siyasetçiler değil, geleneksel yollar ile, mesela babadan kalma saltanat ile iktidar sahibi olan ‘idareci’de (hükümdar sultan, emir) olması gereken vasıflar. İkincisi, dini dünya görüşü, ‘kişiliğin’ öne çıkmasına yol veren bireysellik kültü ile taban tabana zıt bir istikamette. Tüm geleneksel idare biçimlerinde, ister Hıristiyan, ister Müslüman dünyada, ‘idareci’ isterse imparator olsun, kişiliği değil, konumu itibarıyla dini korumakla vazifeli ve bu vesile ile dinsel meşruiyete sahip sayılıyor. İstediğiniz kadar, ‘dava’ sahipliğini bu çerçeveye sıkıştırmaya çalışın, dava denilen modern ideolojiden ve onun açılımlarından başka bir şey değil. Nitekim, mezkur kitapta da, ‘ideoloji’, ‘devrimcilik’, hatta ‘protest karakter’ gibi kavramlara yer verilmiş. Bu uzun mevzuyu, şu daracık yerde daha fazla dallandırıp budaklandırmak mümkün değil, izninizle, son zamanlarda çokça lafı geçen, iktidar çevresinin ‘Ulu Hakan’ı II. Abdülhamid döneminden bir örnek ile, Erdoğan’a ‘kişisel manevi ve mistik cazibe atfeden’ anlayışla, o dönemin zihniyet farkının altını çizmeye çalışarak noktalayayım. II. Abdülhamid, Mısır’da İngilizlere karşı çıkan milliyetçi (‘devrimci’ veya protest de denebilir) ayaklanmanın önderi Urabi Paşa’ya isyandan vazgeçmesi için nasihat heyetleri ve mektuplar göndermiş idi. Bunlar arasında, Feraşeti Şerife vekili Ahmet Esat Efendi’nin mektubunda, Urabi Paşa’yı şöyle uyarıyor: “Siz diyorsunuz ki, ‘biz hak üzerineyiz, kimsenin gücünden korkmayız, kalp sahipleri tarafından müjdelendik’. Fakat bunlar gizli sırlardır. Cenabı Hak’tan başka bu sırları kimse bilemez…. Diyorsunuz ki, ‘Mısır halkı benim bu kıtadan çıkacağımı bilseler beni parça parça ederler, beni bu kıtanın hayat sebebi biliyorlar.’ Bu söz yanlış ve günahtır. Zira Cenabı Hak her vücutta mevcuttur. Böyle bir vücut ise vücudu vahidle muammer olmadığı gibi birinin ademi ile harab olmaz.” (zik.Dr. Ramazan Balcı, II. Abdülhamid ve Mısır, İstanbul 2011, Ek VI) ‘Evet’e ‘töre’li savunma SELDA GÜNEYSU MHP, 16 Nisan’da yapılacak anayasa değişikliği referandumunda ‘evet’ kampanyasını ‘töre’yle anlatıyor. MHP, referandum kampanyası için hazırladığı kitapçıkta, anayasa değişiklik teklifine ilişkin ‘töre’ vurgusunun yapılması da dikkat çekici. Kitabın, ‘Anayasa değişikliğinin esasları ve yeni sistemin temel nitelikleri’ başlığının altında da Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin “Kalıcı nitelikli bir milli mutabakatın şart olduğu görünüyor, fiili durum ve açmazın bir an önce sonlanarak, töreye uygun devlet düzeninin devamını ertelenemez bir hedef olarak görüyoruz” sözleri yer alıyor. ÜMİT KOCASAKAL: Başkanlık sisteminin isim babası Gülen İstanbul Barosu’nun eski Başkanı Ümit Kocasakal, Eğitimİş Konya Şubesi tarafından Konya’da düzenlenen ‘Neye evet, neye hayır’ adlı konferansa katıldı. Kocasakal, CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt, sendika ve CHP üyelerinin katıldığı konferansta 95 yıl önce saltanat ve tek adamlık vesayetinin sonlandırılarak egemenliğin millete veril diğini belirtti. Egemenliğin tekrar milletten alınarak, tek adama verileceğini ifade eden Kocasakal, ‘cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi’nin isim babasının da Fethullah Gülen olduğunu ileri sürdü. Kocasakal, “Dünyada böyle bir sistem yok. Ben merak ediyordum, bunun isim babası kim diye. Fethullah Gülen, belgesi de var, sene 1997” dedi. l DHA YÜKSEKOVA AKP’li başkanın ağabeyi saldırıda yaşamını yitirdi Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde AKP Esendere Belde Başkanı ve ağabeyi, silahlı saldırıya uğradı. Saldırı sonucu başkanın ağabeyi yaşamını yitirdi. Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde AKP Esendere Belde Başkanı Tayfun Ayhan ve ağabeyi Murat Ayhan dün akşam kimliği belirsiz kişiler tarafından silahlı saldırıya uğradı. Saldırı sonucu yaralanan Tayfun ve Murat Ayhan, Yüksekova Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Buradaki müdahalenin ardından Hakkâri Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Murat Ayhan kurtarılamayarak, yaşamını yitirdi. İlçe merkezinde operasyon başlatıldı. l Haber Merkezi C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear