26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Çarşamba 1 Mart 2017 6 Hürriyet’i tehdit ettiCumhurbaşkanı Erdoğan’DAN ‘KarargÂh rahatsız’ manşetine SERT tepki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hürriyet gazetesinin “karargâh rahatsız” manşetine ilişkin olarak, “Burada atılan başlık bir terbiyesizliktir, seviyesizliktir. Böyle bir başlığı atmaya bu gazetenin ne yönetimi, ne patronaj kadrosu muktedir değildir, olamaz. Bizi kendi içimizde kim birbirimize düşürmeye çalışıyorsa bunun bedelini ağır ödeyecektir” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pakistan ziyareti öncesinde Atatürk Havalimanı’nda düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin sorulara yanıt verdi. Hürriyet gazetesinden Hande Fırat imzalı “Karargâh rahatsız” başlıklı haberi değerlendiren Erdoğan, “Bu gazetede ön sayfada atılan başlık tabii içeride atılan başlık, çok çok daha çirkindi. ‘7 soruya 7 cevap’, öbür tarafta ‘Karargâh rahatsız’ gibi ifadeler bizleri rahatsız ettiği gibi Türk Silahlı Kuvvetlerini hayda hayda rahatsız etmiştir. Burada yapılan atılan başlık bir terbiyesizliktir, seviyesizliktir. Böyle bir başlığı atmaya bu gazetenin ne yönetimi, ne patronaj kadrosu muktedir değildir, olamaz. Bu işin hukuki süreci neyse şu anda bazı adımlar atılmış vaziyette. Bizler bunun takipçisi olacağız. Herkes yerini ve konumunu bilecek” dedi. Artık öyle bir şey yok Haberde yer alan “Cumhurbaşkanı nereye giderse, Genelkurmay yanında” gibi ifadelere tepki gösteren Tayyip Erdoğan, “Dünyanın tüm liderleri ülkemize geldikleri zaman yanlarında Genelkurmay Başkanlarını da, güvenlikle ilgili yetkililerini de alır gelirler. Sorduğun zaman ‘yok amiral gemisiymiş’, ‘yok şuymuş’ gibi hava atarlar. Bizi kendi içimizde kim birbirimize düşürmeye çalışıyorsa bunun bedelini ağır ödeyecektir. Bizler şu anda bir ekonomik zirve toplantısına gidiyoruz. Bunun içinde savunma vardır, ticaret alanları vardır. Bunları biz görüşürken bu işin sorumlusu olan kişilerin bizim yanımızda olmasından daha doğal ne olabilir. Her zamankinden daha fazla birliğe beraberliğine kardeşliğe ihtiyacımızın olduğu dönemde bu tür yaklaşımları kusura bakmasınlar affedilir bulmuyorum” diye konuştu. AKAR SİVİL KIYAFETLE Erdoğan, Pakistan ziyareti öncesinde Atatürk Havalimanı’nda düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin sorulara yanıt verdi. Akar’ın sivil kıyafetle toplantıya katılması dikkat çekti. Şimdi Hedefimiz Rakka Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile önceki gün Beylerbeyi Sarayı’nda yapılan görüşmenin sorulması üzerine Tayyip Erdoğan, “Malum El Bab operasyonunun tamamlanması sürecine yönelik yapılan bazı çalışmalar var. Türkiye Amerika Rusya arasındaki bu görüşmelerde nerelere geldik, bundan sonra onlarla yapılacak, görüşmelerde ne durumdayız, onların bir değerlendirmesini yapma fırsatı bulduk. Malum El Bab operasyonu tamamlandı. Bizim buradaki hedefimiz Cerablus, Dabık, El Bab ve ondan sonra da koalisyon güçleri ile mutabık kalmamız halinde Münbiç ve Rakka’ya yönelik atılacak adımlar var. Bunları uzaktan seyretmek gibi bir durum içerisinde olamayız. Artık hem masada, hem arazide olacağız. Bunları dost ve müttefik ülkelerimize de söyledik” ifadelerini kullandı. “Fırat Kalkanı” operasyonunda gelinen son nokta ve Suriye’de bundan sonra atılacak adımlarla ilgili bir soruya da Erdoğan, “Başından beri bu süreci Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile beraber yürüttük. Burada 3 başlık uygulamada olmalı. Eğitdonat, terörden arındırılmış güvenli bölge, uçuşa yasak bölge. Bunu Amerikalı dostlarımızla ne yazık ki anlaşamadık çünkü onlar eğitdonat fikrine bir yere kadar olumlu bakarken, uçuşa yasak bölge olayına sıcak bakmadılar, hatta terörden arındırılmış güvenli bölge olayına ‘gayet güzel’ demiş olmalarına rağmen bu konuda adım atmadılar. Biz burada yalnız kaldık. Bizim kesinlikle PYD ve YPG’den kimse ile beraber olmamız mümkün değil. Bunlarla birlikte böyle bir mücadele içine girmeyiz. Çünkü biz bir terör örgütünün di ğer terör örgütünün karşısı gibi görmemiz mümkün değil. Terör örgütlerinin biri iyi biri kötü diye bir şey olmaz. Şimdiki safha daha önce belirlediğimiz Münbiç’tir. Fırat’ın doğusuna kesinlikle PYD ve YPG’nin geçmesi gerekir. Türkiye olarak bizim burada kalma derdimiz yok” dedi. Türk Silahlı Kuvvetleri’nde başörtüsü yasağının kalmasına ilişkin bir soruya ise Tayyip Erdoğan, “Temennimiz odur ki hazırlanan bu noktadaki mevzuata göre hanım kardeşlerimiz de kendilerinin inanç hürriyetinden, bu noktadaki emek noktasında iş temini noktasındaki özgürlüklerinden her yerde ifade edebilmesidir. Bundan sonraki süreçte tüm bu mağdur hanım kardeşlerimiz bundan istifade etmek suretiyle tüm kurumlarda yerlerini alacaktır” diye yanıt verdi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Hürriyet Editoryal hata Hürriyet gazetesinde Hande Fırat imzasıyla yayımlanan “Karargâh rahatsız” başlıkla ilgili habere ilişkin Hürriyet gazetesi tarafından yapılan açıklamada, “Bu başlığa böyle bir anlam yüklenmesi aklımızın ucundan dahi geçmemiştir. Böyle bir kasıt kesinlikle söz konusu değildir. Kasıt bu olmamakla birlikte ‘Karargâhta rahatsızlık’ başlığı maksadı aşan bir editoryal hata olarak görülebilir. Bunun için üzgünüz” denildi. Habere ilişkin sert tepki ve açıklamalar üzerine dün Hürriyet gazetesi tarafından yazılı açıklama yapıldı. 25 Şubat 2017 tarihinde birinci sayfadan yayınlanan “Yedi Eleştiriye Yedi Yanıt” manşetiyle yayımlanan haberin tümünün Hande Fırat’ın soruları üzerine Genelkurmay Başkanlığı tarafından kurumsal “bilgilendirme”ye dayandırılarak kaleme alındığı belirtilerek, “Bu haberin iç sayfada aktarılışında yazı işleri tarafından ‘İddia ve eleştiriler 7 konuda yıpratıyor’ başlığının üstünde kullanılan ‘Karargâh Rahatsız’ ifadesi Genelkurmay Başkanlığı’nın ilgili açıklamasında da belirtildiği gibi, bilgilendirmede yer almamıştır. Hürriyet’in haberindeki ‘rahatsızlık’ ifadesi, Genelkurmay Başkanı’nı hedef alan söz konusu iddia ve eleştirilerin yarattığı durumu açıklamak amacıyla kullanılmıştır. Ancak maalesef haberimiz yayımlandıktan sonra gördük ki bu ifade, Genelkurmay’da hükümete karşı bir rahatsızlık varmış şeklinde de anlaşılabilmektedir” denildi. Başlığa böyle bir anlamın yüklenmesinin akıllarının ucundan dahi geçmediğine dikkat çekilen açıklamada, “Böyle bir kasıt kesinlikle söz konusu değildir. Kasıt bu olmamakla birlikte ‘Karargâhta rahatsızlık’ başlığı maksadı aşan bir editoryal hata olarak görülebilir. Bunun için üzgünüz. Ordumuzun yıpratılması, iç siyasete çekilmeye çalışılması her Türk vatandaşının reddetmesi gereken bir durumdur. Ordumuzun seçimle işbaşına gelmiş sivil iradenin emrinde olması demokrasimiz için vazgeçilmez bir şarttır” ifadelerine yer verildi. Yaşanan bu gelişmeler, Doğan Grubu’nun borsada işlem gören hisselerini de sarstı. Doğan Holding ve Hürriyet Gazetecilik’in hisseleri yüzde 9’dan fazla değer kaybetti. lİSTANBUL/Cumhuriyet Genelkurmay’dan ‘KarargÂh rahatsız’ haberine açıklama ‘Içerik dikkatle düzenlendi’ Genelkurmay, Hürriyet gazetesinde yer alan ve AKP sözcülerinin yanı sıra Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın sert tepki gösterdiği “Karargâh rahatsız” haberi hakkında açıklama yaptı. Açıklamada, iddialarla ilgili yapılan bilgilendirme içeriğinin dikkat ve hassasiyetle düzenlendiği, “Karargâh rahatsız, Karargâhta rahatsızlık, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde rahatsızlık” gibi ibarelerin söz konusu dahi olmadığı, açıklamaların TSK ile hükümet arasında bir sorun varmış gibi yansıtılmasının olayı saptırmak olduğu dile getirildi. Hürriyet’te 25 Şubat’ta yayımlanan “7 soruya 7 yanıt” başlıklı habere Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Pakistan yolculuğu öncesinde sert tepki göstermesinin ardından Genelkurmay Karargâhı’ndan yazılı bir açıklama yapıldı. Genelkurmay internet sitesinden yayımlanan açıklamada, son zamanlarda Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın şahsı üzerinden mesnetsiz, maksatlı, TSK’yi yıpratmaya, ülke güvenliği için yapılan mücadelenin gölgelenmeye çalışıldığının üzüntüyle müşahade edildiği dile getirildi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “TSK’ye ve Genelkurmay Başkanı’nın şahsına yönelik eleştiri kisvesi altında iftiraya varan iddialar ile ilgili bir basın mensubuna bilgilendirmede bulunulmuş ve bu hususlar 25 Şubat 2017 tarihinde yayımlanmıştır. Yapılan değerlendirmenin içeriği, dikkat ve hassasiyetle düzenlenmiş, ‘Karargâh Rahatsız, Karargâh’ta Rahatsızlık, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde Rahatsızlık’ gibi ibareler söz konusu dahi olmamıştır. Sorulan sorulara özetle, ‘TSK’nin iç politika malzemesi haline getirilmemesi, şahsi işlerden uzak tutul ması gerektiği’ ifade edilmiştir. Kararlılık ve azimle terörle mücadele edildiği, Fırat Kalkanı Harekâtı’nın başarıyla tamamlandığı bir dönemde bu tür iddia ve iftiralarla gündemi bulandırma çabalarını esefle karşılıyoruz. Bu açıklamayı TSK ile devlet ve hükümet arasında bir sorun varmış gibi yansıtmak, olayı saptırmaktır. Cevap verilen eleştirilerin muhatapları bellidir.” l ANKARA / Cumhuriyet Hulusi Akar ACI KAYBIMIZ Melahat ve Hamza Masaracı’nın oğulları çok değerli varlığımız ALİ AKAY MASARACI’yı kaybetmiş olmanın derin üzüntüsü içindeyiz. Cenazesi 1 Mart 2017 Çarşamba günü (bugün) Levent Camii’nde kılınacak öğle namazının ardından Ayazağa Yeni Mezarlığı’nda defnedilecektir. KARDEŞLERİ: GÜLİN TOSUN, KAMİL MASARACI YEĞENLERİ: KEREM, OYA, BORA BAŞSAĞLIĞI Çalışma arkadaşımız KAMİL MASARACI’nın sevgili ağabeyi ALİ AKAY MASARACI vefat etmiştir. Ailesine ve tüm sevenlerine başsağlığı dileriz C Çalışanları İstanbul Üniversitesi, İleşitim Fakültesi, Gazetecilik Bölümü’nden almış olduğum öğrenci kimlik kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. YİĞİT DİKMETAŞ İstanbul Bilim Üniversitesi’nden aldığım Yüksek Lisans Geçici Mezuniyet Belgesi’nin aslını kaybettim. Hükümsüzdür. ALİHAN ATİLE AKUT yaz 2930’a gönder, 10TL bağış yap, bir can da sen kurtar! haber EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: ZARİFE SELÇUK Soruyorum Diyanet’e: Gezer mi kapı önünde terlik? “P ayitaht Abdülhamid” dizisini izlerken çok acayip bir reklam filmi de çıktı karşımıza. Dizinin sponsoru olan Gezer Terlik, başlangıçta ve aralarda seyrimize sunduğu reklamla bu toplumda gündelik hayatın içinde ciddi anlaşmazlık kaynağı olan bir kültürel pratiği alenen teşvik etti. Gezer’in reklam filmi, bir apartman dairesinin kapısının önüne boca edilmiş mebzul miktarda terlik çiftleriyle açılıyor. Sonra bir hanımefendinin eve yaklaşan terlikli ayaklarını görüyoruz. Kapının tam önünde, belli ki eviçi için elde getirilmiş bir başka terlik çiftini giyip eve giriyor. Koridorda yürüdüğü terliği ise kapının önüne (elbette hepsi “Gezer” olan!) diğer terliklerin arasında bırakıyor. Tabii reklamın “Payitaht Abdülhamid” dizisi eşliğinde karşımıza gelmiş olması, anlamlandırma çabasını daha da kışkırtan bir nokta!.. Şöyle ki elimizde güvenilir bir araştırma, istatistiksel bir veri olmasa bile kısmi gözlemler eşliğinde bu alışkanlığın bir “gelenek”le, üstelik dine göndermeyle meşrulaştırma yoluna gidilen bir gelenekle bağının kurulduğunu öne sürebiliriz. Ve bu doğrultuda söz konusu pratiğin makro ölçekte 150 yıldır devam eden “kültürel değişme” maceramızda karşı karşıya kalınan toplumsal gerilim, sürtüşme ve çatışmaların gündelik hayatın içinde, mikro ölçekli bir izdüşümüne kaynak oluşturduğu da düşünülebilir. Yelpazenin bir ucunda evin içinde bile ayakkabıyla dolaşmayı veya konuklarını dolaştırmayı tercih eden, hiç kuşkusuz sınırlı oranda bir toplum kesimimiz vardır. Diğer uçta da dışarıda giydiği ayakkabısını, terliğini evin kapısının eşiğinden dahi içeri sokmaktan kaçınan hatırı sayılır bir toplum kesimimiz var. Ve bu tercihler, açık konuşmak gerekirse, alafrangalıkalaturkalık, modernlikgelenekçilik ve (hiç gücenilmesin) gâvurlukdindarlık ikiliklerine de oturtulma cihetine gidilmektedir. O yüzden Abdülhamid gibi İslâm’la, İslâmcılıkla en vurgulu şekilde özdeştirilen bir padişahı yücelten dizinin içinde böylesi bir reklamın sıkça karşımıza çıkmasını rastlantıdan öte bir durum olarak düşünmek de çok yadırganmamalıdır. Bir Müslüman dışarıda gezdiği ayakkabıyla, terlikle evde dolaşmaz; aynen cami gibi evine de kutsi bir önem verir ve bunları içeri sokmayıp kapının dışında bırakır; buna karşı çıkanlar kendi değerlerine yabancılaşmış, İslâm’ın “harîm” (kutsal sayılan, öyle her önüne gelenin görmesine izin verilmeyen şey ya da yer) kuralından bihaber gafillerdir... Zahir, böyle demeye getiriliyor. Peki, ama ayakkabılarımız, terliklerimiz de (dışarıda giyilsin, giyilmesin) aslında “harîm”imizin bir parçası değil midir? Karımızın, kocamızın, kızımızın, oğlumuzun, evimize misafir gelmiş kadınlıerkekli ahbabımızın ayakkabılarını veya terliklerini tüm hararetleriyle kapının önünde herkese teşhir etmek, ahlâken, edeben ve dinen ne kadar doğrudur acaba?.. Bu soru, açık açık sorulamıyor. Çünkü bu “sorun”, genelde komşu şikâyetleri doğrultusunda apartmansite yöneticilerinin terlik ve ayakkabı yanı sıra kapı önüne hiçbir şey (çocuk arabası, süs, çiçek, hatta paspas) bırakılmaması şeklinde aldığı kararlarla üstü örtük şekilde çözülmeye çalışılıyor. (Hoş, bunu da çok kaale alan olmuyor, herkes bildiğini okumaya devam ediyor.) Fakat şimdi Gezer Terlik, hem de “Abdülhamidi sâni” gibi “İslâmi gelenek”le en tepeden özdeş birinin ruhunu şâd etmeye dönük dizinin sunumuna apartmanlarda kapı önüne çifter çifter terlik (ayakkabı) bırakma “geleneği”ni de eklemliyor ve bu pratiği meşrulaştırıyor. Elbette bu simgesel buluşma, algısal semere de verecektir: Müslüman mahallesinde salyangoz satılmayacağı gibi, Müslüman sitesinde de terlikayakkabı kapıdan içeri sokulmaz hesabı!.. Gerçekten öyle mi acaba?.. İyisi mi olur olmaz her şey için fetva istenen resmi din kurumumuzun kapısına bu defa da biz dayanalım ve soralım Diyanet’e: Apartman ve sitelerdeki ortak yaşam alanlarında komşuların rızasını dahi almaya gerek duymaksızın kapıların önüne tozuyla çamuruyla, teriyle kokusuyla, çizmesiyle topuklusuyla ayakkabı (ayrıca da terlik) bırakmak makbul müdür, mekruh mudur? C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear