26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Perşembe 9 Şubat 2017 12 Gazi bu kez bölündü1970’lerde başlayan mahallenin hikâyesi şimdilerde kentsel dönüşümle sürüyor haber EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: SERPİL ÜNAY 4 1970’lerin başında Karadenizliler ile Si 4 1993’teki Gazi olaylarından çok önce de 4 Yetmedi Gaziosmanpaşa ilçesinden alıp vaslılar tarafından ilk gecekonduların ya böyleydi. 70’lerde Laz Dursun adlı arazi Sultangazi Belediyesi’ne bağlandı. Şimdi pıldığı mahalle, Gazi adını almadan önce mafyasına karşı verilen mücadele ile baş de ortasından tünel geçiriliyor. Acele ka Elmabahçesi, Köpek Yaylası ya da Uğur layan ölümler, yürüyüşler ve karakolda mulaştırma kararı alındı. Mahalleli ile be gül Fabrikası’nın arkası diye tarif edilirdi. ölümlerle yazılan tarihi hiç değişmedi. Ga lediyeye haber bile verilmeden hem de... Gazi Mahallesi adını aldıktan sonra da adı zi’deki örgütlü güçten kurtulmak isteyen Tabelaları bile dikildi. Mahallelinin yaptı hep ölümler, operasyonlar ile anılır oldu. devlet mahalleyi iki kez böldü. ğı toplantıyı da kar maskeli polisler bastı. Adı konmadan önce herkes kendi durduğu konuma göre bölgeyi ta duğu yerlere tek katlı, iki göz ğı malzemeler piyasanın iki katınaydı. mak sokan bu genci ve kardeşlerini karagecekondularını dikerken bu Nakliye bedeli de piyasaya göre fahişti. kola çekti. Bilindik sorgulama yöntemleraları parselleyen Laz Dursun Bunu bilirlerdi bilmesine kimsenin gözü ri uygulanırken gözaltına alınanlardan bi rif ederdi. Karadeniz Mahal adlı birine de baçını verdiler yemezdi bu düzeni bozmaya. Aksi tak ri ellerinde kaldı. Ölen gencin hemşerileri lesi ve Sultan Çiftliği’ndekiler tabii. Laz Dursun, hazine ara tirde belediye zabıtalarından önce Laz ve akrabaları karakola yürüdü. Karakolu için “Su Deposu’nun yanı”, Ali zilerini kafasına göre parsel Dursun’un adamları kondularını başları kuşatma altına aldılar. Olaya Jandarma el beyköy civarındakiler için “Kö lemiş, konduculara kendi be na konduruverirdi. koydu ve asayiş normale döndü. pek Yaylası’nın arkası”, Küçükköy’dekiler için, “Şakir Zümre Tuğla Fabrikası’nın ilerisi Uğurgül Fabrikası’nın üstü”, Okmey Mİlkinyuasre lirlediği rayiç bedelle satıyordu. Karadenizliler’den sonra bu kez Okmeydanı’ndaki SivasHafikliler artık kendi ma Bu düzen yıllarca böyle işledi. Ancak bir gün Sivaslı bir genç bu düzene itiraz etti. Arsayı Laz Dursun’dan aldıktan sonra gecekonduları için ihtiyaç duydukla Ama sol örgütler mahalleye gelerek gecekonduculara destek verdi ve bir daha Laz Dursun benzeri mafyöz tipleri mahalleye sokmadı. Tapusuz ve sıvasız danı halkı için “Bizim köylülerin kondu hallelerinde yer kalmayınca köyden ye rı, briket, çimento, kereste, alçı ve kire evleri, çamurlu yolları, işsizi ve yoksu larının orası”, İstanbul sınırlarında otu ni gelen akrabaları için gecekondu yap mitleri gidip Küçükköy’deki başka bir lu bol olan bu mahalleyi, bağlı bulundu rup da henüz deniz görmemiş varoş ço maya başladılar buraya. Tabii yine Laz dükkândan aldı. Malzemeleri de pazarlık ğu ilçenin belediyesi bile unutup kade cukları için de yazın sıcaklarda göletin Dursun’un haracını ödeyerek. Haracı la anlaştığı başka bir at arabası ile getir rine terk etmişti. Çoktan hurdaya ay de patiskadan tumanlarıyla “çimmeye” ödemek de yetmiyordu. Laz Dursun, Ha di. Laz Dursun bunu haber alınca başka rılması gereken ve o da saatte bir gelen gittikleri Elmabahçesi’nin altıydı. zine arazilerini konduculara satarken larına kötü örnek olmasın diye cezasını otobüsleri de olmasa dış dünya ile bağ 1970’lerin ilk yarısında önce Karade iki de şart koyuyordu: “İnşaat malzeme kesti. Adamları bu genci öldürdü. Karde lantıları külliyen kesilecekti. Ama yaşlı nizliler gelip kondular bu alana. Tama lerini benden alacaksınız ve bu malze şi ve akrabaları da Laz Dursun’u... Ancak otobüsler sayesinde İstanbul’un merke mı Hazine arazisi olan bu geniş alanda meleri de benim at arabalarımla taşıya Gazi Karakolu, arazi mafyasından nema zi noktalarına ulaşamasalar da komşu şimdiki Zübeydehanım Mahallesi’nin ol caksınız.” Ancak Laz Dursun’un sattı landığı için kendilerinin de tekerine ço ilçelere kadar uzanabiliyorlardı. Gazi hapşırınca Okmeydanı zatürree İstanbul’un ilk gecekondu semtlerinden Okmeydanı ile Gazi Mahallesi arasında kan bağı vardır.1960’larda Ayvansaray’daki Çöpçüler Koğuşu’nda kalan Sivas Hafiklilerin ailelerini köylerinden getirme kararı sonrasında Arnavut Şevki’nin bostanını parselleyip yaptıkları gecekondular bugünkü Okmeydanı diye bilinen bölgenin temelini atmıştı. Hafiklilerin ardından bölgeye bu kez Alucralılar sökün eyleyince artık gecekondu yapacak alan kalmamıştı. Okmeydanı halkının sol örgütlerde faaliyet gösteren çocukları, bu kez Gazi Mahallesi’ni keşfetmiş, akraba ve hemşerilerini buraya yönlendirmişti. İşte bu nedenle Gazi ve Okmeydanı halkı hemen hemen aynı bölgenin aynı köylerinden yani Sivas’ın Hafik ilçesine bağlı köylerden gelen insanların ağırlıklı olarak oluşturduğu bir mahalledir. Okmeydanı’nda bir düğün ya da cenaze olduğunda Gazi’den otobüsler kalkar. Yakın akraba ve hemşeriler birbirini iyi ve kötü gününde yalnız bırakmaz. Tıpkı 11 Mart 1995 gecesi Gazide önce kahve taraması ardından da polisin katliamıyla başlayan olaylardaki gibi. Gazi olayları başladığında polis barikatlarına rağmen Okmeydanı halkı akraba ve köylülerinin imdadına yürüyerek gitmişti. Okmeydanı’nda olaylar olduğunda da gazi akın akın iner tepelerden. 1970’lerin ilk yarısında önce Karadenizliler gelip kondular şimdi Gazi Mahallesi olan alana. Tamamı Hazine arazisi olan alanda Devletin yatırımı karakolşimdiki Zübeydehanım Mahallesi’nin olduğu yerlere tek katlı, iki göz gecekondular birbiri ardına yükselmeye başladı. Tunceli de soluğu Gazi’de aldı 1994 yılında Tunceli’de köyleri boşaltılan ya da yakılan Tuncelili göçmenler de soluğu Gazi’de aldı. Çoluk çocuk otobüslere doldurulan Tuncelililerin o yıllarda İstanbul’da gittiği başlıca iki bölge vardı. Asya yakasında Sarıgazi, Avrupa yakasında ise Gazi Mahallesi meydanına inerlerdi. Kiminin hemşerileri kiminin akrabaları vardı. Gazi de. Bazılarının kimsesi yoktu. Ama bilirlerdi ki Gazi Mahallesi’nde kendilerini sahiplenecek birileri çıkardı. Öyle de oldu. Yeni gelen göçmenlere önce ev bulundu sonra da iş. 1994 yılında Gazi Mahallesi’nde köyleri yakılan Tunceli’den gelen yeni sürgünlerle bir dizi yapmıştık. Artık onlar Gazi’nin kıdemli sakini oldular sonradan gelenlere göre. Zira bu göçün ardı arkası kesilmedi. Tuncelilerden sonra Ağrı, Şırnak, Mardin ve Diyarbakırlılar geldi mahalleye. İlk başlarda inanç ve siyasi kimlik farklılığı nedeniyle aralarında husumet çıkabileceği sanıldı. Ama böyle düşünenler yanıldılar. Gazi halkı, her mağdura olduğu gibi onlara da kucak açtı. Herkes birbirine tahammüllü ve hoşgörülü davranmayı öğrendi. Mahalleli Gazi Karakolu ve Gaziosmanpaşa İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün mutat operasyonları da olmasa devletin hepten kendilerini unuttuğunu düşünecekti. Devlet Babanın hizmetleri gelmese de güvenlik güçleri sık sık ziyaret ediyordu kendilerini. Zaten devletin kendilerine ilk hizmeti, Gazi Karakolu olmuştu. 1970’lerin başında üç beş gecekonduyu kondurduklarında, devlet de bu konduların başına bir karakol konduruverdi. Sanki gelecekte olacakları biliyormuşçasına... Bunlardan biri de 90’lı yıllarda Alevi hareketinin önemli isimlerinden biri olan, ancak Gazi Mahallesi kurulduğunda örgütten arkadaşlarıyla gidip mahallede gecekondu yapımlarına destek olan Cemal Şener’di. Bir sohbetimiz sırasında Gazi Mahallesi’ndeki gecekondulaşmanın öyküsünü ve sol örgütlerin mahallenin kuruluşundaki katkısını şöyle anlatmıştı: “Yıl 1974. Orası boş bir araziydi. Minibüs, otobüs çalışmıyordu. Yapılan gecekonduları jandarma yıktı. Biz de gidip Jandarma’ya karşı direndik. Gecekondular birkaç kez yıkıldı. Hepimiz inşaat işiyle uğraşan akrabalarımızdan kum, çakıl, tuğla alıp götürdük. Halkı alıştırmak için devrimciler gidip bu gecekondularda oturdu. Önce Karadenizliler geldi bölgeye. Bizim yardım ettiklerimiz de Karadenizlilerdi. Sonra Sivaslılar geldi. Karadenizliler arazi mafyasını Sivaslılara karşı kullanmaya başladı. Ardından da Tuncelililer geldi. O zaman burası çamur deryasıydı. KaradenizliSivaslıTuncelili ve arazi mafyası arasında çatışmalar 23 yıl sürdü. İlk minibüs 1976’da işlemeye başladı. Mahalleyi kurduk. Ardından da kahveler kuruldu. Kahvelerde sol örgütlerin gazetelerini satar, gece de gidip yazılama ve afişleme yapardık. Orası güvenli iletişim ve halkla ilişkiler bürosu sol örgütler için.” 1973 yılında Küçükköy Belediyesi zaten parsellenmiş arazileri, halka dağıtmak için gazetelere ilanlar verdi. İlanlarda şöyle deniyordu “Belediyemize ait 3456 Numaralı gecekondu önleme bölgesindeki arsalar 775 sayılı kanun uyarınca kasabamızdaki dar gelirli vatandaşlara tevzi olunacaktır. Küçükköy Belediyesi hudutları içerisinde ikamet edip de evi veya arsası olmayan vatandaşların belediyemize müracatları ilan olunur” Cemal Şener’in dediği gibi 1975 yılının Ağustos ayında gecekonduları yıkılan halkı direnişe çağıran sol örgütler ile Jandarma arasında çatışma çıktı. Çatışma sırasında 4’ü kız 13’ü erkek olan sol görüşlü direnişçiler jandarma tarafından gözaltına alındı. Birkaç gün sonra da TSİP, gecekonduları yıkılanlara destek için Küçükköy Belediye Meydanı’nda devletin ve belediyenin konut politikasını eleştiren bir gös teri düzenledi. Gazi Mahallesi yıllar içinde aldığı göçlerle sürekli büyüyor, genişliyor ama yol, su, otobüs gibi hizmetlerden yararlanamıyordu. Devlet solcuların yuvası olarak gördüğü bu mahalleye yatırım yapmayı gereksiz buluyordu. Yine de hakkını yemeyelim Devlet Baba’nın. Hiç yatırımı yok dersek çarpılırız. Mahalleye iki konuda büyük yatırımları oldu. Karakol ve cami. Hem de bir tane de değil, iki, hatta üç tane birden kondurdu. Su ve kanalizasyon sorunu yıllarca sürdü. Su ve kanalizasyon şehitleri de verdi Gazi. 1 Ağustos 1987 tarihinde at arabasıyla su varilleri taşıyan Ekrem Şahin, yolda gördüğü ortaokul öğrencisi Oktay Türktan’a (13) adres sordu. Oktay Türktan, at arabasına bindi. Ancak araba geri döndüğü sırada, kasada bulunan su varilleri üstüne devrildi. Oktay’ın körpe bedeni varillerin ağırlığına dayanamadı ve oracıkta can verdi. 1988’de de Habibe Ertan adlı kadın mahallede su dağıtan tankerin altına kalıp öldü. Altyapı çalışmaları nedeniyle açılan çukurda üç çocuk öldü. Gazi Mahallesi yağmur kanalı, pis su kanalı, su, elektrik ve PTT şebekesi 1985 yılında yapıldı ve ilk kez tapu tahsis belgesi Özal tarafından 1985 yılında dağıtıldı. Ancak 1987 genel seçimlerinde mahalledeki sandıklardan SHP açık ara ile birinci parti çıkınca ANAP’lı belediyenin dozerleri soluğu Gazi’de aldı. Uğurgül Direnişi Mahallenin girişinde Uğurgül Televizyon Fabrikası vardı. Televizyon fabrikası dediysek bu fabrikada televizyon üretilmiyordu tabii ki. Yeni nesil bilmese de eskiler tüplü televizyonları bilirler. İlk çıkan televizyonlar tüplüydü ve o dönem televizyonların en büyük arızası bu tüplerin sık sık bitmesiydi. Hah işte Uğurgül Fabrikası da bu tüpleri üretiyordu. Tam tamına 650 işçi çalışıyordu bu fabrikada. DİSK’e bağlı Maden İş’in örgütlü olduğu fabrikada, patron, işçileri Türkİş’e bağlı ve Ülkücülerin yönetiminde olduğu TürkMetal Sendikası’na geçmeye zorluyordu. 1976 yılında Uğurgül Fabrikası’nın patronu iki işyeri temsilcisi ile dört işçiyi işten kovunca olanlar oldu. Fabrikanın 650 işçisi direnişe geçti. Patron Jandarma’yı çağırdı ve durumdan vazife çıkaran Jandarma da işçilere saldırdı. Elli işçi yaralandı bir o kadarı da gözaltına alındı. Bölgede Bereç Pil Fabrikası’ndaki grevden sonra en uzun grev Uğurgül’de oldu. 1980 darbesinin üzerinden bir süre sonra, Uğurgül’ün patronları gümrük kaçakçılığından Sıkıyönetim Mahkemesi’nde yargılandılar. Bu vartayı atlattılar gerçi ama bu kez de renkli televizyon modası başlayınca fabrika üretimini durdumak zorunda kaldı. 80’lerin ortasında da iflasını istedi. Çoğunluğu Gazi’de oturan işçiler, işlerini kaybettiler. Hem de yıllarca birikmiş maaşları ve kıdem tazminatlarını da içeride bırakarak. 17.06.1976 tarihli Cumhuriyet gazetesi Kalyon’un da acelesi var Acele kamulaştırmayla 3. köprü Kınalı bağlantı yolunun geçmesi planlanan Gazi Mahallesi’nde Kalyon İnşaat’ın iş makineleri çalışmaya başladı. CANAN COŞKUN Resmi Gazete’de yayımlanan acele kamulaştırma kararıyla 3. köprü Kınalı bağlantı yolunun geçtiği Gazi Mahallesi’nde iş makineleri çalışmaya başladı. Mahallelinin başlattığı hukuk savaşında, Danıştay 6. Dairesi devreye girdi. Danıştay, davalı Başbakanlık ile Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’ndan projenin sınır haritası, imar planları ve kamulaştırma dosyasını isteyerek, projenin acelelilik halini ortaya koyan nedenleri sordu. Ancak Kalyon İnşaat yargı kararını beklemeden iş makinelerini çalıştırdı bile. Şantiyenin kurulduğu ve yapılması planlanan tünelin başlangıç noktasında Mimar Sinan tarafından yapılmış ve dünya su mimarisinin başyapıtlarından kabul edilen Mağlova Kemeri’nin kalıntısı yer alıyor. Bakanlar Kurulu, 11 Ekim 2016 tarihli yazısıyla Kuzey Marmara Otoyolu Projesi kapsamında hazırladıkları listede yer alan Sultangazi, Eyüp ve Başakşehir’deki bazı taşınmazların acele kamulaştırılmasına karar vermişti. Karara göre Zübeydehanım Mahallesi’nde 868 No’lu parselin acele kamulaştırılması isteniyordu ancak Aralık 2016’da planlarda yer almayan, mahallede gecekonduların olduğu bir parselde zemin etüdü çalışmaları başladı. Zemin etüdünde görevli işçiler, ‘tünel’ yapımı için zemin etüdü yaptıklarını söyledi. Ancak tünel projesi de bu kararda yer almıyordu. Mahalleli de bunun üzerine İdare Mahkemesi’nde yürütmenin durdurulması talepli davalar açtı. Danıştay savunma istedi Konuyu ele alan Danıştay 6. Dairesi, davalı Başbakanlık ile Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’ndan Aralık 2016’da savunma istedi. Davaya konu faaliyetlerin acelelilik halini ortaya koyan nedenlerin açıklanmasını isteyen Danıştay, acele kamulaştırma kapsamında kalan taşınmazların otoyol projesi kapsamında hangi kullanımda kaldığını sordu. Karayolları 1. Bölge Müdürlüğü’nden bilgi alamadıklarını, 3. köprü inşaatı ile ilgili Garipçe’deki şantiyeye yönlendirildiklerini söyleyen üyeler, “Oradaki bir mühendis ile görüştük. Bize bir şeyin belli olmadığı, evlerin yıkılmayacağı söylendi. Evlerin 35 metre aşağısında bir tünel çalışması olacak ve evler yıkılmayacak öyle mi? Sert kayaların olduğu yerlerde de dinamit atılacağını söylediler. O dinamitler de bu evlere zarar verecek” diyor. ZEYTİNBURNU Belediye geri adım attı HAZAL OCAK AKP’li Zeytinburnu Belediyesi, Çırpıcı, Veliefendi, Sümer, Yeşiltepe, Seyitnizam ve Nuripaşa Mahalleleri’ni kapsayan ve bölge halkını başka yerlere göndermeyi içeren ‘kentsel dönüşüm’ teklifinde geri adım attı. Trampanın (takasın), sadece ilan edilecek sosyal donatı alanlarını kapsayacağı belirtildi. Cami, okul, sağlık tesisi gibi alanlarda evi olan mahalleli, belediye isterse, başka bir mahalleye hatta başka bir ile gönderilebilecek. Sert tartışmalar eşliğinde geçen protokole göre, trampanın söz konusu olduğu yerlerde, yurttaşlara, ülke genelinde TOKİ’den ev seçme teklifi götürülecek. Dönüşüm ifadesi çıkarıldı Zeytinburnu Belediyesi Meclisi’ne dün Zeytinburnu nüfusunun neredeyse yarısı anlamına gelen, altı mahalleyi kapsayan, tartışmalı trampa teklifi geldi. AKP’li Meclis üyeleri, tepkiler üzerine teklifteki bazı ifadeleri değiştirdi. Teklifteki, “Kentsel Dönüşüm Projesi gerçekleştirmesi için...” ifadelerinin yerine, “kentsel, sosyal ve teknik altyapı alanlarında projelerin gerçekleştirilebilmesi için...” sözleri eklendi. Böylece 6 mahalle bütünüyle kentsel dönüşüme sokulmamış oldu. Zeytinburnu Belediye Başkanı’na TOKİ ile protokol yetkisi veren tekliften, evleri cami, okul, meydan gibi alanlarda kalan yurttaşlar etkilenecek. Evi yıkılacak olanlara, öncelikle Türkiye genelinden TOKİ’den ev edinme teklifi sunulacak. Kabul etmeyenlere ise kamulaştırma bedeli verilecek. Teklif, CHP’li üyelerin ‘hayır’ oyuna karşın, oy çokluğuyla kabul edildi. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear