24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 21 Şubat 2017 6 Muhalife TCK sopası! haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ZARİFE SELÇUK Erdoğan partili cumhurbaşkanı olduğunda yine tarafsız cumhurbaşkanına hakareti düzenleyen madde ile korunacak, eleştiren muhaliflere hapis cezası bile verilebilecek Anayasa değişikliğinin 16 Nisan’da kabul edilmesi halinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “par tili” sıfatını kazanması, “cumhurbaşka nına hakaret” suçunun uygulanmasın da soru işaretlerine neden oldu. Anaya sa Mahkemesi’nin “Devletin saygınlığı nı temsil ediyor” gerekçesiyle iptal et mediği Türk Ceza Yasası’nın “cumhur başkanına hakaret” suçunu düzenleyen 299. maddesi, 16 Nisan’dan sonra “parti li cumhurbaşkanı”nı koru yacak. “Evet” çıkması du rumunda artık devletin ya nında partisini de temsil edecek ve siyasetçi kim liğiyle konuşacak olan ALİCAN ULUDAĞ Erdoğan’ın TCK 299. madde ile ayrıca koruma altına alınması çelişki yarattı. “Partili” Erdoğan’ı eleştiren muhalifler, 16 Nisan’dan sonra da 299. madde ile yine kıskaca alınacak. Anayasaya göre “tarafsız” olan Cumhur başkanı Erdoğan, 16 Nisan’da yapılacak referandum kapsamında yaptığı miting lerde “hayır” oyu vereceklere “gafiller” gi bi hakarete kaçan ifadelerle yüklendi. Şu an Erdoğan’a aynı ifadelerle karşılık vere cekler, Cumhurbaşkanı’na hakaret suçu kapsamında soruşturma geçirme tehlike si ile karşı karşıya. Ancak referandum so nucunda “evet” çıkarsa, Erdoğan’ın “taraf sızlığı” ortadan kalkacak ve partili cum hurbaşkanı sıfatını kazanacak. Bunun ya nında Erdoğan’ın anayasadaki “devletin başı” olma konumu da devam edecek. Re ferandum sonrası Erdoğan’ın hem partili hem de devletin başı olma durumu, yargı sal bir karmaşaya neden olacak. Çünkü tarafsız Cumhurbaşkanı’nı gö re hazırlanmış Türk Ceza Yasası’nın 299. maddesi Cumhurbaşkanı’na hakaret su çunu düzenliyor. Cumhurbaşkanına haka ret edenler 4 yıla kadar hapisle cezalandı rılıyor ve buna ilişkin suçlarda tutuklama kararı verilebiliyor. Hatta Anayasa Mah kemesi, Cumhurbaşkanı’na hakaret su çunu düzenleyen maddenin iptal istemini reddederken, Cumhurbaşkanı’nın devle ti temsil ettiğine vurgu yapmıştı. Gerekçe de, bu kural ile devletin başı olan ve dev leti temsil eden Cumhurbaşkanı’nın şah sında devletin saygınlığına yönelik sal dırının önlenmesi ve cezalandırılması nın amaçlandığı ifade edildi. Devleti tem sil eden Cumhurbaşkanı, 16 Nisan’dan sonra partisini de temsil edecek ve artık çok daha rahat konuşabilecek. Yani, par tili cumhurbaşkanı olarak artık hiçbir sı nır olmadan siyasi açıklamalarda bulu nacak. Buna karşılık muhalifler, siyaset çi Erdoğan’ı ağır sözlerle eleştirirse yar gı yine devreye girebilecek. TCK’nin 299. maddesi yürürlükte olduğu için savcı lar, Erdoğan’a yönelik her eleştiri sonrası Cumhurbaşkanı’na hakaret soruşturması açabilecek, hatta tutuklama kararı çıkabi lecek. Bu durumda sadece Erdoğan’ın ko nuştuğu, ancak buna karşı söz söyleme nin “suç” olduğu bir dönem başlayacak. 301. madde de devrede Ayrıca artık “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi”ne geçileceği için TCK’nin 301. maddesi kapsamında “hükümeti aşağılama” suçu da artık Erdoğan’a yönelik sözler üzerine uygulanabilecek. Bu suçun cezası da 2 yıla kadar hapsi öngörüyor. l ANKARA Gürkan: ‘Evet’in işi ‘Hayır’a göre daha zor Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan, “Baskılar karşısında ‘hayır’ı örgütlemenin zor olduğunu düşünerek çalışırken, sağlam gerekçeleri olmayan ‘evet’in işinin daha zor olduğunu görüyoruz” dedi. AKP’ye oy veren seçmenin de kararsız ve tereddüt içinde olduğuna dikkat çeken Gürkan, bunun sebebini ise “18 madde içinde, işçi sınıfının örgütlenme hakkı, pazarlık hakkının, barış talebinin güvence altına alınması, Kürt sorununun demokratik çözümü, inanç özgürlüğü, laiklik talebini karşılayan bir madde yok” diye açıkladı. l ADANA/Cumhuriyet ‘Hayır’ı pozitif anlatın’ CHP Gençlik Kolları’nın davetlisi olarak Türkiye’ye gelen ve Şili’de Pinochet’nin yenildiği referandumda ‘hayır’ kampanyasını yürüten Ferrada, referanduma ilişkin tavsiyelerde bulundu ZEHRA ÖZDİLEK CHP Gençlik Kolları’nın “Hayır” kampanyasını inceleyecek ve onlara referandum sürecinde atmaları gereken adımlar konusunda destek verecek olan Eugenio Garcia Ferrada, “Türkiye’de pozitif bir kampanya yürütülmeli, çünkü kampanya sadece seçimleri kazanmak için değil seçimlerden sonrası içinde çok önemli. Türkiye’nin lehine bir kampanya olması gerekiyor. Birbirlerine karşı olan bir kampanya yürütülmemelidir, çünkü sonrasında ülke kaos altında olabilir” dedi. Şili’de, Augusto Pinochet’yi yenen ‘hayır’ kampanyasının yaratıcısı Eugenio Garcia Ferrada (65), Türkiye’deki referandum sürecinde ‘hayır’a ilişkin tecrübelerini anlatmak üzere CHP Gençlik Kolları’nın davetiyle Türkiye’ye geldi. CHP’ye ilham veren ‘No’ filmine esin kaynağı olan reklamcı Ferrada, Türkiye’nin Şili tarafından sevilen ve saygı duyulan bir ülke olduğunu belirterek anahtar görevi gören bir coğrafi yapısı olduğunu söyledi. Yaşadığı deneyimleri aktarmak için Türkiye’de olduğunu anlatan Ferrada, “1988 yılında gençler ‘Hayır’ denmesinde büyük ‘Kararsız gençleri ‘Hayır’a davet edeceğiz’ Polat Otel’de Garcia Ferrada’nın katılımıyla gerçekleşen basın açıklamasında konuşan CHP Gençlik Kolları Genel Başkanı Emre Yılmaz da Şili’de kullanılan dile yakın bir dil kullanacaklarını belirtti. Ferrada ile kampanyalarının 6 gün süreceğine değinen Yılmaz, “Evet cephesinin provokasyonlarına gelmeyen, süreç içerisinde daha rasyonel işler yapabilen parti merkezi göreceksiniz. 1834 yaş arası seçmenin bugün inanılmaz derecede kararsız olduğu ve ‘Hayır’a meyilli olduğunu bizler gördük. Kadınlar da önemli rol oynayacak” dedi. etki sahibi olmuştu. Şili o dönemde geleceğini belirleyecekti. Gençler şu anda geleceği şekillendirecek kişiler. Çünkü degişikliklere sahip çıkmak için kendilerinde o enerjiyi bulabilirler. Burada da aynı şekilde olduğunu düşünüyorum. Gençlerin bazıları daha tam olarak kararını verememiş durumda. Karar verebilmeleri için fikir sahibi olmaları gerekiyor. Gençlerin özgür olacağı bir ülke yaratılmasının olabilitesi yüksek. Bu değişiklik bir değer katar. CHP Gençlik Kolları bunu yapmayı hedefliyor” dedi. ‘Politik olmamalı’ Yürütülecek kampanyanın politik olmaması gerektiğini dile getiren Ferrada, “Şili’de hayır kampanyasını yürütürken çok sert bir dil vardı. İnsanlar fikirlerini söylemekte çekiniyordu. İnsanların Augusto Pinochet’le devam edip etmeme konusunda kafası karışıktı. Korkanlara ‘Hayır’ın geleceğimiz için önemli olduğunu ve onun şekillendireceğini anlatmaya çalıştık. Onların geleceği için böyle bir şey yapmamız onların kafalarındaki soru işaretlerini kaldırdı. Duygusal bir bağ kuruldu” ifadelerini kullandı. Ferrada, CHP Gençlik örgütüyle farklı şehirlere giderek onların düşüncelerini dinleyeceğini ve kendi düşüncelerini de aktaracağını söyledi. Cumhuriyet’e yönelik baskıları da değerlendiren Ferrada, “Bence hiç kimse kendi fikirleri doğrultusunda susturulmamalı. Bugün birine yarın bir diğerine engel olurlar. Bu bir döngü halinde devam eder. Halkın en önemli şeylerinden biri de kendi görüşlerini dile getirmesidir” ifadelerini kullandı. BAKIRKÖY’DE 150 STK HAYIR DEDİ Bakırköy’de faaliyet gösteren yaklaşık 150 Sivil Toplum Kuruşu (STK), Dernek, Vakıf ve Kulüp temsilcileri, Bakırköy Kent Konseyi tarafından düzenlenen programda bir araya geldi. Programa katılan STK temsilcileri kısaca görüşlerini belirterek 16 Nisan’da yapılacak referandumda ‘Hayır’ oyu vereceklerini belirtti. Aralarında Türk Ocakları, Bakırköylü Girişimci Kadınlar, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Türkiye Genç lik Birliği, Atatürkçü Düşünce Derneği, Rumeli Yönetici ve İşadamları Derneği, Türk Anneler Derneği, DİSK, Belediyeİş ve Tüm Bel Sen sendikalarının da bulunduğu yaklaşık 150 STK, Dernek, Vakıf ve Kulüp Temsilcisi sokakta aktif olarak referandum sürecini yakından takip edeceklerini ve değiştirilmek istenen 18 maddenin neler getireceğini büyük bir kararlılıkla halka anlatacaklarını söyledi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Aksünger: Her oyun takipçisiyiz CHP referandum sürecine ilişkin oy güvenliği çalışmalarına hız verdi Tehdit eden başsavcı için soruşturma izni İstanbul Barosu, Antalya Cumhuriyet Başsavcıvekili Cevdet Kayafoğlu hakkında, “Kamu görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme” gerekçesiyle suç duyurusunda bulunulduğunu açıkladı. Açıklamada, Kayafoğlu’nun Twitter hesabından “Referandumda hayır diyeceklerin dikkatine: Vereceğiniz hayır oyu aynı zamanda PKK’ya destek oyudur” şeklindeki paylaşımları yüzünden suç duyurusunda bulunulduğu belirtildi. HSYK 3. Dairesi ise Kayafoğlu hakkında soruşturma yapılmasına izin verdi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Erdal Aksünger CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdal Aksünger, referandum sürecinde oy güvenliğine ilişkin çalışmalara hazır olduklarını belirterek, “Referandum yarın yapılsa hazırız. Her bir oyun takipçisiyiz” dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdal Aksünger, YSK tarafından siyasi partilerle paylaşılan seçmen listeleri üzerinde veri madenciliği çalışması yaptıklarını ve seçmen listesinden düşen veya ikameti değişen tüm vatandaşların durumunu tek tek incelediklerini açıkladı. Şüp heli buldukları her kaydı örgütle paylaşarak yerinde denetim yaptıklarını kaydeden Aksünger, “Tüm vatandaşları hem kendileri, hem de komşuları açısından askı listelerini kontrol etmeye davet ediyoruz” dedi. Türkiye’de seçim güvenliği açısından CHP’nin anahtar rol oynayacağını vurgulayan Aksünger, YSK tarafından kullanılan SEÇSİS hakkındaki dedikoduların vatandaşların moralini bozmaması gerektiğinin altını çizerek, her vatandaşın üzerine düşen görevi yerine getirmesi halin de SEÇSİS’e sadece toplama işlemi yapmak kaldığını, bu aşamada da CHP Seçim Takip Sistemi’nin her bir sandıktaki her bir oyun karşılaştırmasını yapmak için hazır olacağını bildirdi. 16 Nisan günü sabah erken saatlerden sonuçlar açıklanana kadar her aşamada sandık başında olmak gerektiğini vurgulayan Aksünger, Türkiye genelindeki 165 bine yakın sandıkta hem siyasi partilerin, hem de her bir vatandaşın “görevli” olduğunu unutmaması gerektiğini söyledi. l ANKARA (Cumhuriyet) İki okur arasında mektuplaşmadan birkaç sahne BEHZAT D: Bizler gerçekten bilim sevgisi ve heyecanıyla bu konuları tartışaduralım, bu haftaki gözlemlerim ümidimi iyice kırdı. İş peşinde önce İstanbul, ardından Almanya, sonra yine İstanbul ve nihayet yarın Dallas’a dönmek üzere yoğun bir seyahat programım vardı. 27 yıldır ABD’de ve bunun 22’sini ABD vatandaşı olarak yaşayan ve neredeyse dünyanın her yerine gitmiş biri olarak, bir ilk yaşadım. Çoğu kendi çocuklarıyla Almanca konuşan, ellerinde poşetler dolusu duty free feşmekânı taşıyan, buram buram sigara kokan, ama ilk bakışta eli yüzü düzgün insanlar uçağa biniş anı geldiğinde birbirlerini ite kaka ancak tek kişinin geçebileceği kapıya saldırdılar! Stuttgart Havaalanı’ndan geçtiyseniz bilirsiniz. Kapı 108, havaalanının en uzak uç noktasındaki son kapıdır. THY orayı kullanır. O kaotik anda anladım ki, THY’ye o en son kapıyı verenler rezaletin mümkün olduğunca gözden uzak gerçekleşmesini amaçlamışlar... Sevgili Doğan Kuban Hoca’nın Herkese Bilim Teknoloji’nin çok büyük zevk alarak okuduğum yazısında bahsettiği gibi, aklı ve düşünce yapısı ortaçağda felce uğramış Osmanlı’nın ve onu canlandırmaya amaçlı krav(atlı) akıncı zihniyetindeki bir kitlenin günlük hayattaki davranış biçiminin farklı olmasını beklemek oldukça iyimser bir beklenti olmaz mı? ‘Memurum işini bilir’ ALİ H.: Almanya veya başka bir yabancı yer, Türkler, kendilerini “baskıcı” yabancı ahlakından kurtulmuş hissettiklerinde bambaşka insanlar oluyor. Haklısınız, olay ailede başlıyor. Eskiden “İstanbul efendisi” denilen insanlar vardı. Onlar toplum içinde nasıl davranılması gerektiğini bilirlerdi… Özal’ın “Benim memurum işini bilir”, “Anayasayı bir defacık delmekle bişşeycik olmaz” gibi demeçleri zaten “acaba zıvanadan çıksam mı çıkmasam mı” diye dolmuş, taşmakta olan bardağı taşıran sözler olmuştu, sonra tut tutabilirsen. Ahlaki aşınma (erozyon) o kadar hızlı oldu ki, tahmin edemezsin. İktidarın ikinci veya üçüncü yılıydı. Yeni açılan sahil yolunda trafik ışığında durmuş bekliyordum. Önümde bir servis minibüsü. Refüjde İBB’nin tonla para harcayarak diktiği laleler. Bir “başı bağlı bacımız”, laleleri yoluyor. Hava güzel cam açık. Ağzımı açtım, iki laf edeceğim, “bulaşmayayım” dedim, sustum. Ama servis minibüsünün şoförü dayanamadı, başı bağlı bacımıza “Utanmıyor musun?” diye bir soru yöneltti. “Başı bağlı bacımız”, eğilmiş durumunu hiç bozmadan başını yan çevirip minibüs şoförünü azarladı: “Ne yani, benim çalma hakkım yok mu?” Çalmak bir hak. Gel buradan yak. 17/25 Aralık olaylarına şaşmamak gerek. Toplumun ahlak olarak getirildiği yer burası. Benim için ülkenin nereye gideceği o zaman berraklaştı. Bu ahlak ve toplumsal mantığın daha da yaygınlaşması ve milli bir kimlik olması için üçbeş çocuk isteniyor. Belki de bir KHK ile, “75 yaşını geçenlerin malımülkünün yarısı devlete kalır” gibi bir kural çıkartılacak, yeni gelir kapısı yaratmak için. Bu amaçla, referanduma bile gidiliyor! Eğer kendimizi hâlâ “genç” hissediyorsak, Atatürk’ün “Gençliğe Hitabe”sindeki son cümleyi (muhtaç olduğun kudret, …) akılda tutmak yeterli olmalı. Ben genetik çalışmaya koyulayım. Şu virüs için…. Enseyi karartmayalım BEHZAT D.: Karamsar olmayalım! Eskilerin deyişiyle enseyi karartmayalım. Yüz yıl önceki musibet bugünkünden katıyla kötüydü. Ama çoğunluğun ümidini kestiği bir anda mucize gerçekleşti. Hem de o kadar kısa bir sürede gerçekleşti ki rahmetli dedem gibi cephede yaralanıp sakat kalanlar dışında pek çok kişi bunun nasıl yapıldığını anlamadı ya da unuttu ve dolayısıyla yeni nesil, nasıl kurulduğunu görmedikleri, anlamadıkları bir ülkeyi ve kolayca elde ettikleri bu muhteşem mirasın değerini kavrayamadılar. Hatta çıkıp o mirası bırakanları aşağılayıcı bir tutumu prensip bile edindiler. O sayede, ahlak yoksulu vatan haini saltanatın densiz torunu hanımefendi, utanmadan bu mirastan pay talep etme cüretini bile gösterebildi. TV ekranımı sonra sildim ama ekranda hâlâ tükürük izi var! Ben Basra cephesinden sakat dönen bir Kuvayi Milliyecinin torunuyum. O günün zor şartlarında öz halamın, öz üç teyzemin açlık ve sefalet yüzünden çocuk yaşta öldükleri bir ailenin ferdiyim. Ve bunları unutmam imkânsızdır. Her bir musibetin çaresi, her yokuşun bir inişi, her gecenin bir gündüzü vardır. Yeter ki buna inanıp gerekenleri elbirliği ile yapalım. Bu ülke kuru gürültüye bırakılacak bir ülke değil! Bilim insanı olarak yapacak çok işimiz, verecek çok katkımız olacak. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear