26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumartesi 21 Ekim 2017 2 haber EDİTÖR: FİGEN ATALAY TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Süre az, felsefe DİSİPLİNYÖNETMELİĞİ sorusu hiç yok! Üniversiteye bu yıl gireceklerin işi çok zor. Adaylar, hâlâ hangi derslere ağırlık vermeleri gerektiğini bilmiyor FİGEN ATALAY YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç’ın ilk açıklamasından sonra tarih ve coğrafya derslerini çalışmayı bırakan adaylar, dünden itibaren çalışma programlarını bu dersleri de aldı. Temel Yeterlilik Sınavı, sorular için verilen sürenin kısalığı ve hiç felsefe sorusu olmaması nedeniyle de eleştiriliyor. Aynı zamanda felsefe öğretmeni olan Eğitimİş Sendikası’nın eski genel sekreteri Şükrü Balun, lise kültürünün sınavda sorulacak konuların kapsamıyla sınırlı olduğunu belirterek, “Yükseköğretime giriş sınavında hangi konuları soruyorsak öğrencilere kazandırabildiğimiz genel kültür seviyesi de o kadar oluyor. Felsefe sormuyorsanız felsefeye dair bir genel lise kültürü oluşmaz. Tarih sormuyorsanız tarihe dair kültür oluş maz. Sınavın konu kapsamı gençliğin kültürel sınırlarını da oluşturuyor’’ dedi. Hem ortaöğrenimde hem yükseköğrenimdeki sınavların bu hale getirilmesinin, özellikle yoksul çocukların nitelikli eğitimden pay alamaması sonucunu doğurduğuna dikkat çeken Balun, önceki üniversiteye giriş sisteminde uygulanan 18 puan türünün doğru bir yöntem olduğunu söyledi. Balun, “Ne okuyacaklarına önceden karar veriyorlardı. Sağlıkla ilgili bir bölüm ona göre puan belirliyordu. 18 puan türü, gençlerin hedefli bir şekilde geleceğe hazırlanmasını sağlıyordu. Şimdiki sistem, öğrenciyi önce yüksek puan almaya sonra mesleğini seçmeye itecek’’ diye konuştu. Süre yeterli değil Fen Bilimleri Okulları Rehberlik Koordinatörü Cihan Yeşilyurt, son deği şiklikle adayların barajı daha rahat geçeceklerini ve bu sayede vakıf üniversitelerinin kontenjanlarını daha rahat dolduracaklarını söyledi. Yeşilyurt, yeni değişikliklerle ilgili şunları söyledi: “Sınav çocuk oyuncağı oldu, her gün bir açıklama yapıp bize tartıştırıyorlar. Öğrencilere tarih çalışmayın diyorduk şimdi çalışın diyoruz. Sınava tarih sorusu koymasalar, mahkemelik de olabilirdi. Çünkü ‘müfredattan soracağız’ deniyor ve müfredattaki bir ders yok sayılıyor. 80 soru için 90 dakika az. Adaylar zamanla yarışıyor, büyük bir zaman baskısı yaratacak bu durum. 100 dakika olsa daha iyi. Olan felsefeye oldu, hiç felsefe sorusu yok. Felsefe bölümü eşit ağırlıklı puanla alıyor yani hiç felsefe sorusu yapmadan bu bölüme girmek mümkün olabilecek. Puan türlerini yeniden gözden geçirebilirler.” Üniversiteye giriş için getirilen yeni sistemde coğrafya sorularının çok azalmasına, Türk Coğrafya Kurumu tepki gösterdi. Kurumun yönetim kurulu tarafından yapılan açıklamada, soru sayılarının, bu derslerin ortaöğretimdeki konumunu ve giderek ağırlığını belirlediğinden önemliönemsiz ders ve önemli önemsiz öğretmen ayrımları ortaya çıkacağı belirtilerek şöyle denildi: ‘’Bu durum COĞRAFYA önemsiz mi? da sağlıklı bir okul ikliminin ortadan kalkmasına neden olacaktır. Dolayısıyla ‘önemsiz’ bir ders addedilen coğrafya çok önemli hedeflere ulaşma şansını yitirecektir. Yitirilen bu şans topluma çok pahalıya mal olacaktır. Coğrafya derslerinde edinilen; toplumsal görev ve sorumluluk, yönetim becerisi, vatan millet insanlık sevgisi, doğa bilinci, dünya barışı, geleceği planlama, kaynakların kullanımı, üretim faaliyetleri, mekânın doğru kullanımı gibi birçok kazanımdan yoksun nesiller yetişecektir. Bu durumun sonucu hepimiz için kabul edilemez sonuçlar doğuracaktır. Bu yıl 75. kuruluş yılını kutlayan Türk Coğrafya Kurumu olarak coğrafya öğretimi açısından geri dönülemez sonuçlar yaratacak bu durumun telafi edilmesi konusunda gereğinin yapılmasını coğrafya akademisyenleri, öğretmenleri ve yurttaşlarımız adına talep etmekteyiz.’’ Geçen yılki sistemde YGS ve LYS’lerde toplam 50 coğrafya sorusu yer alırken, yeni sistemde toplam 17 soru sorulacak. ‘Paralel’ MEB: Maarif Vakfı Daha 1 yıl önce kurulan ve Bakanlığa yakın yetkilerle donatılan Maarif Vakfı’nın MEB ile imzaladığı bir protokol sayesinde yetkilerinin genişletildiği ortaya çıktı AKP’nin 17.06.2016’da kanun çıkararak kurduğu Türkiye Maarif Vakfı, aldığı yetkilerle CHP tarafından ‘Paralel Milli Eğitim Bakanlığı’ (MEB) tanımıyla eleştirilirken, 2 ay önce daha da güçlendirilmiş. 18/8/2017 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı ile Türkiye Maarif Vakfı arasında imzalanan 10 yıllık bir protokol, vakıfa ayrıca MEB’in personellerini kullanma ile burs/yardım toplama ve yapma imkânları tanıyor. Türkiye Maarif Vakfı’na devletin parasını kullanarak faaliyet gösterme hakkı veriliyor. MEB’in resmi internet sitesinin kuytularında yayımlanan ve bugüne kadar kamuoyu tarafından bilinmeyen protokol ile birlikte, Türkiye Maarif Vakfı’nın şu anki yetkileri ve o yetkilerin yarattığı soru işaretleri şöyle: Kriteri belirsiz yardımlar l Yurtdışında okulöncesi eğitim, ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretim kurumları açılabilecek. (Bu görev daha önce, bunun için bütçeden pay alan ve hesap verilebilirliği daha açık olan MEB’e aitti.) l Yaygın eğitim amaçlı kurs, etüt merkezi ve kültür merkezi kurulabilecek. (Bu maddedeki ‘yaygın amaç’ ifadesi, çocukların ne ile yüz yüze bıra Haciz memuru gibiMmşlmDfayııinareanlalıdzipnvke,EaırmvikeğdskaoaditeatkyeniivplfmaoderıacainmötğaBlımzyliğiaanseaıkaniilnpialkvsieFkınueliEalçırekTrbİigasnıÖnyeutmkukllviuouerrıatsykyltkldioauazYınrp.lı.lıp kılacağının bilinmemesi tehlikesi taşıyor.) l Tüm eğitim kademelerinde eğitim amaçlı burslar, defter, kitap, kıyafet, bilgisayar ve yazılım gibi eğitim materyalleri verilebilecek. (Protokolle birlikte verilen bu yetki, burs ve yardımların kimlere nasıl verileceği ve bu yardımların nasıl toplanacağına dair ciddi soru işaretleri barındırıyor.) Peki, YÖK neden var? l Kurumlarda görev üstlenecek okutman, danışman ve akademisyenleri yetiştirecek kurumları açabilecek. Bu kurumların eğitim programlarını düzenleyebilecek. (Oysa okutman ve akademisyen yetiştirme görevi YÖK’e bağlı üniversitelerindir. Bu durumda vakfın kuracağı kurumların nereye bağlı olacağı belirsiz.) l Protokol kapsamındaki faaliyetlerin (tüm eğitim faaliyetleri) yürütülmesi için Milli Eğitim Bakanlığı personel görevlendirecek. (MEB personeli görevlendirilecek ve personelin ücreti, bunun için devlet bütçesinden pay alan MEB tarafından karşılanacaksa, tüm bu faaliyetler neden sadece MEB tarafından yapılmadığı sorusu havada kalıyor.) l Bakanlığın yükümlülükleri bölümünde “vakıf ile varılacak mutabakat” çerçevesinde MEB, ilgili masraflardan kendi üzerine düşeni ödeyecek deniyor. (Protokolde muğlak bırakılan bu ifade, vakıf adına yapılacak olan okulun tüm parası/bir kısmı MEB tarafından verilebileceğini gösteriyor. Ya da burs ve eğitim materyali yardımının tamamı/bir kısmı MEB tarafından ödenebilecek.) AKP’nin arka bahçesi Vakfın dört üyesi cumhurbaşkanı, üçü ise Bakanlar Kurulu tarafından seçilen mütevelli heyeti, ‘tanıdık’ isimlerle dolu: Cumhurbaşkanı’nın atadıkları: 1. Prof. Dr. Ayşen GÜRCAN (Ahmet Davutoğlu başkanlığında kurulan Seçim hükümetinde 28 Ağustos 2015– 17 Kasım 2015 tarihleri arasında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı olarak görev yapmıştı. Ayrıca Cumhuriyet tarihinin ve seçim hükümetinin ilk başörtülü kadın bakanı olmuştur.) 2. Prof. Dr. Birol AKGÜN (Stratejik Düşünce Enstitüsü yöneticisi ve ENSAR BULUŞMALARI’nın vazgeçilmezkonuğu.) 3. Cahit BAĞCI (Eski AKP milletvekili) 4. Selim CERRAH (AKP Ankara milletvekili aday adayı, eski AKP Ankara İl Başkan Yardımcısı.) Bakanlar Kurulu’nun atadıkları: 5. Prof. Dr. Aşkın ASAN (Eski AKP Milletvekili) 6. Prof. Dr. Ahmet Emre BİLGİLİ (MEB Müsteşar Yardımcısı) 7. Osman Nuri KABAKTEPE (Saadet Partisi Gençlik Kolları’nın eski başkanı) YÖK, daha sert olacak! 35 yıllık disiplin yönetmeliğini kaldıran YÖK’ün yeni yönetmeliğinde, YÖK başkanına disiplin amiri olarak doğrudan soruşturma açabilme yetkisi verilecek. OZAN ÇEPNİ 12 Eylül Darbesi’nin bir ürünü olan Yükseköğretim Kurulu (YÖK), 1982’de darbe döneminde hazırlanmasının ardından defalarca değişikliğe uğrayan “Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği”ni kaldırdı. YÖK Genel Kurulu, Anayasa Mahkemesi’nin disiplin cezalarını YÖK’ün düzenlemesini öngören kanun hükmünü iptal etmesinin ardından Kasım 2015’te disiplin hükümleriyle ilgili yeni kararlar almıştı. Danıştay 8’inci Dairesi ise Temmuz 2016’da kanunda bulunmayan hükümlerin uygulanamayacağına karar vermişti. Yeni yönetmelik yolda Yargı sürecinin sonunda YÖK, eğitim torba yasası ile belirlenen yeni disiplin maddelerinin Aralık 2016’da Resmi Gazete’de yayımlanmasından yaklaşık 1 yıl sonra yönetmeliği kaldırdı. Kanunun yönetmelikten üstte olması nedeniyle boşluk olmadığı belirtilirken, YÖK’ün önümüzdeki günlerde OHAL döneminde hazırlanan kanunla belirlenmiş maddelerin yer aldığı yeni yönetmeliği yayımlanması bekleniyor. Kanunla sıkılaştırıldı Kanun kapsamında hazırlanacak yeni yönetmelikte disiplin cezaları uyarma, kınama, aylıktan veya ücretten kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması veya birden fazla ücretten kesme, üniversite öğretim mesleğinden çıkarma ve kamu görevinden çıkarma cezaları olarak belirlenecek. YÖK başkanına disiplin amiri olarak doğrudan soruşturma açabilme yetkisi verilecek yönetmelikte “boykot ve işgal eylemlerine katılmak”, kademe ilerlemesinin durdurulması; “intihal”, üniversite öğretim mesleğinden çıkarma, “Terör niteliğinde eylemlerde bulunmak veya bu eylemleri desteklemek” kamu görevinden çıkarma cezası kapsamında olacak. Zamanaşımı düzenlemesiyle yargı tarafından iptal edilen disiplin cezaları tekrar tesis edilebilecek. Yeni yönetmelikte “Yükseköğretim kurumları içinde siyasi parti faaliyetinde bulunmak veya siyasi parti propagandası yapmak” kınama cezasına neden olacak. l ANKARA C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear