26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Perşembe 12 Ekim 2017 EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: SERPİL ÜNAY 28 8MİLYON KADININ Çalışan annelerYALNIZ MİLYONU ekonomiyiÇALIŞIYOR canlandırır KAGİDER ve Danone’ye göre, Türkiye’de çalışan 8 milyon kadından yüzde 40’ı çocuk sahibi olduktan sonra iş bırakmazsa, GSMH yüzde 30 oranında büyür Türkiye’de kadınlar ve erkeklerin ekonomiye eşit katılmasıyla kişi başına nin de kadınların çoğunun hamilelik döneminde veya çocuk doğar doğmaz işten ayrılması ol düşen Gayri Safi Milli Hasıla’nın duğunu kaydeden Çuhadaroğlu, (GSMH) yüzde 30 büyüyeceği “Anneler işi bıraktıkları ilk dö ifade edildi. Türkiye Kadın Giri nemde bir rahatlama yaşadık şimciler Derneği (KAGİDER) Baş larını ifade ediyor. En önemli kanı Sanem Oktar, Türkiye’de si hem çocuğa hem de kendile ki 28 milyon kadından yalnız rine ayıracak bolca zamanları ol ca 8 milyonunun çalıştığını söy duğunu düşünüyorlar. Fakat bel leyerek, “Ülke olarak kalkınmış li bir noktadan sonra ev içinde ve müreffeh bir Türkiye’de ya ki hayatın kısırdöngüsünün yo şanılacaksa, ülke nüfusunun ya rucu olmaya başladığını düşünü rısı, yani kadınların potansiye yorlar. Bunun yanı sıra çocukla linden yararlanmak zorundayız” rıyla birlikte geçirdikleri zaman dedi. Kadınların istihdama katı da hayal ettikleri gibi olmaktan lım oranının yüzde 28 düzeyin çıkıyor. Yani işten ayrılma mo de olduğunu dile getiren Oktar, tivasyonunun uzun vadede ya 8 milyon çalışan kadın sayısının nıltıcı olduğunu söyleyebili OECD ve AB ülkelerine oranla riz” dedi. çok düşük kaldığını aktardı. Kadınların işten ayrılma se ‘İşgücü önemli’ bepleri ise uygun ve güvenilir çocuk bakım alternatifleri bula Türkiye Kadın Girişimciler maması. “Kreş imkânı sağlansa Derneği (KAGİDER) ve Danone işe hemen geri dönerdim” diyen Türkiye’nin işbirliğiyle gerçek kadınların oranının yüzde 60 ol leşen Çalışan Annelerin İşe Dö duğunu ifade eden Danone Tür nüş Araştırması’na göre, Türki kiye Entegrasyonu Genel Müdü ye’deki kadınların evlendikten rü Gamze Çuhadaroğlu ise, “Ka ve çocuk sahibi olduktan sonra dınların istihdama katılması ka işten ayrılma oranlarının yüzde dar işgücü içinde tutulması da 40. Yüzde 60’ı ise çocuğuyla iste önemli. Uygun koşul diği şekilde kaliteli zamanı geçi ların sağlanması İstiyoruz ki tüm kadınlar çalışsın remeyip işine geri dönmek isti noktasında he yor. 3 ilde yapılan araştırmada pimize önemli annelerin yüzde 84’ü, işini bı sorumluluklar raktıktan sonra memnun oldu düşüyor” diye ğu sosyal statüsünü kaybet konuştu. mekten dolayı mutsuz ol l Ekonomi duğunu kaydetti. Oktar, Servisi “Çocuk sahibi olduktan sonra iş bırakmak zorun da değiliz. Aksine, ço cuklarımız yüzde 89 ora nında daha çok ayakla rı üzerinde durabilen bireyler olarak yetişiyor” Gamze Çuhadaroğlu dedi. Araştırmada elde et tikleri sonuçlardan biri Araştırmaya göre, ‘İyi ki annem ça lışıyor’ diyen ve an nesi çalıştığı için ayakları üzerin de durabilen bireyler olarak yetişen ço cukların oranı yüzde 89 ola rak gerçek leşti. Anne Sanem Oktar si çalışan ço cukların ka dın ve erkek lerin eşit oldu ğu konusunda daha belirgin bir algıya sahip olduklarını, annelerinin çalışmasıyla gurur duyduklarını ve kendilerine rol model olarak seçtiklerinin ortaya çıktığını belirten Sanem Oktar, “Mutlu bir çocuk yetiştirmek için annelerin kendinden vazgeçmesine gerek yok. Birini ya da diğerini seçmek zorunda değiliz” dedi. İş ve yaşam dengesinin çok önemli olduğunu, işyerlerinin anneleri destekleyici uygulama lar yapması gerektiğini dile getiren Oktar, “Bu, işyerlerine de iyi bir kazanım sağlayacaktır. İstiyoruz ki, Türkiye’deki tüm kadınlar çalışsın” diye konuştu. Öte yandan araştırmaya göre, babalar yüzde 22 oranıyla annelerin yıllık izinlerinin 2225 hafta sürmesini istiyor. İşini bırakmak isteyen annelere eşlerinin karşı çıkma oranı yüzde 2 iken; kararı destekleyen eşlerin yüzde 69’u oluşturduğu belirtildi. malzTeicmaeresti iysaipyamsaeytıinnÜRETTEÇİKCASİĞSTİRİNLIDEN GSM’cilerin 5 milyar TL borcu silinecek TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülen torba yasanın kabul edilmesi halinde Türk Telekom, Turkcell ve Vodafone’un yaklaşık 5 milyar liralık kamu borcunun silinmesi bekleniyor. CHP Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu, “Biz tüketici (abone) olarak her ay şirketlere ödediğimiz faturalarla Hazine’ye ödenmek üzere yüzde 15 Hazine payı ödüyoruz. Şirketler bu paraları Hazine’ye aktarmalı. Yoksa üç katı ceza ödemek zorundalar. Şimdi yapılan düzenlemeyle Hazine’den kaçırılan Hazine alacağında üç kata ceza uygulaması bir kata indiriliyor. Yani af geliyor. Bu yasayla vergi yükü gariban vatandaşın sırtına yüklenirken bu üç yabancı ağırlıklı telekom şirketinin milyarlarca lira borcu siliniyor” dedi. Telekom için mi? CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer de, “Hazine’nin 2012’ye kadar yapılan incelemelerinde yaklaşık 2.2 milyar liralık alacaklı durumda. 2017’ye kadar olan 5 yıllık süreç incelendiğinde bu rakamın tahmini 5 milyar lira olacağı söyleniyor” dedi. Çakırözer, Türk Telekom ortağı Hariri ailesi ve Oger’in ödeyemedikleri kredilerin torba tasarı ile muaf tutulacağı haberlerinin doğru olup olmadığına ilişkin bilgi istedi. l Ekonomi Servisi İHKİB Başkanı Hikmet Tanrıverdi, siyasi sorunlar nedeniyle hazır giyim ihracatında istenilen seviyeleri yakalayamadıklarını söyledi Sezai Hazır Hasan Süel Andrew Dunnett Çocuklar kardeşliğin dilinde bir araya geldi Türkiye Vodafone Vakfı, geçen yıl Habitat işbirliğiyle başlattığı ve şubat itibarıyla Suriyeli çocukları da dahil ettiği “Yarını Kodlayanlar” projesi kapsamında, Şanlıurfa’da yaşları 714 arasında değişen toplam 125 Türk ve Suriyeli çocuğun birlikte katılımıyla tam gün süren bir hackathon (kod yazılım yarışması) düzenledi. Kendilerine verilen konuyla ilgili olarak sınırlı bir zamanda yeni bir ürün ortaya çıkarmaya çalışan Suriyeli ve Türk çocuklar, “kardeşliğin dili” kod lama sayesinde birlikte düşündü ve üretti. Vodafone Grup Vakfı Direktörü Andrew Dunnett, Vodafone Grup Vakfı’nın dünya genelinde 27 ülkede yer aldığını ve sosyal projeler için yılda 45 milyon Sterlin yatırım yaptıklarını söyledi. Türkiye Vodafone Vakfı Başkanı Hasan Süel de “Bugüne kadar 11 ilde yaklaşık 4 bin çocuğumuza kodlama öğrettik. Hedefimiz, 201718 mali yılı sonuna kadar toplam 30 ilde 10 bin çocuğa ulaşmak” dedi. l Ekonomi Servisi İstanbul Hazır Giyim ve İhracatçıları Birliği Başkanı Hikmet Tanrıverdi, “Gelin ticaretimizi siyasetin malzemesi yapmayalım. Gelin karşılıklı çıkar temelinde ticari işbirliğimizi geliştirelim. Gelin ülkelerimiz arasında güven köprüleri inşa edelim” diye konuştu. Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) tarafından düzenlenen 10. İstanbul Moda Konferansı, ‘Why Turkey?’ sloganıyla birçok ülkeden yabancı alım heyetlerinin katılımıyla başladı. Konferansta konuşan Tanrıverdi, özellikle ek vergiler sonrası iç pazarın sıkışmaya başladığını anlatarak, “Herkes cazibe merkezinin sonuçlandırılmasını bekliyor. 2000 başvuru var ama insanlar da bekliyor olacak mı olmayacak mı diye. Olmayacaksa da söylensin insanlar yatırım yapsınlar” dedi. Tren kaçtı Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Şeref Fayat, “Siyasi ortama rağmen iyi durumdayız. Yıllık 17 milyar dolarlık hazır giyim ihracatımız var” ifadesini kullandı. Koton Yönetim Kurulu Başkanı Yıl maz Yılmaz da, “Dünyanın en pahalı kumaş ve hammaddesini kullanıyoruz. Hammadde ve kumaş üzerindeki vergi indirilmeli. Türkiye’nin hazır giyimcileri kahramanca mücadele ediyorlar. Türkiye’de kumaş stokçuluğu yok. Türkiye’de bu treni kaçırdık” dedi. LC Waikiki Üst Yöneticisi (CEO) Mustafa Küçük, tedarik altyapısında büyük sıkıntı çektiklerini anlatarak “Özellikle ek vergiler geldikten sonra markalar da Türkiye’ye yöneldiğinde ihracatçı arkadaşlar şikâyet ediyorlar siz piyasaya girdiniz biz ihracata mal yetiştiremiyoruz diye” şeklinde konuştu. l Ekonomi Servisi Hikmet Tanrıverdi ekonomi 9 İktidar ve korkusu “AKP kaybederse Türkiye kaybeder” ve “Her kim Gezi olayları ile FETÖ ihanetinin ilgisinin olmadığını söylerse ya cahildir ya kendisi de aynı ihanetin içindedir. Kim bölücü örgütün eylemleri ile DEAŞ’ın saldırılarının alakasının bulunmadığını iddia ediyorsa ya dünyadan bihaberdir ya da aynı dünyanın bir parçasıdır” iddiaları anlığımda bir kapıyı araladı. Bir partiyi bir ülkeyle özdeşleştiren, her şeyi her şeye bağlayarak, herkesin “bize” karşı komplo içinde olduğuna, bu durumu göremeyenlerin de ya cahil ya da hain olduğuna inanan anlayışın araladığı kapıdan dışarı, Alman sosyolog Klaus Theweleit’in, en son ne zaman okuduğumu bile unuttuğum, Male Fantasies (Erkek Fantezileri 1987) kitabı çıktı. Theweleit’in kitabı, I. Dünya Savaşı’ndan sonra, Almanya’da yenilgiyi, ateşkesi kabul etmeyen bazı düşük seviyeli aristokrat, Freikorps (gönüllü milisler) üyelerinin anı defterlerindeki notların analizine dayanıyor. Bu Freikorps üyeleri daha sonra Nazi partisinin kuruluşunda yer almış, bir kısmı Nüremberg Mahkemesi’ne kadar gelmiş. Kitabı yeniden okumaya üşendiğimden önce altını çizdiğim notları taradım, gözümün önünde bir şeyler belirmeye başladı. Şimdi paylaşacaklarım, belki sizin anlığınızda da kimi kapıları aralar. HHH Bu Freikorps üyeleri, Weimar Cumhuriyeti’ne (faşizm öncesindeki rejim) iki nedenle nefret duyuyorlarmış. Birincisi, Weimar’ın demokratik ortamında sıklaşan işçi hareketleri ve komün kurma çabaları. İkincisi de kadınların elde ettiği oy verme hakkı. Bu aristokrat üyeler, ait oldukları kültürel çevre, bu gelişmeleri adeta erkekliklerini hedef alan bir saldırı olarak algılamışlar: Komünizm mülklerini, toplumsal statülerini, kadın hakları da erkekliklerini tehdit ediyor, böylece ekonomik, siyasi ve cinsel bir iğdiş edilme (fallusu kırma) korkusu yaratıyormuş. Sanırım siyasal İslamın Cumhuriyet nefretinin de temelinde benzer bir korku yatıyor. Fiziki üretim araçlarından yoksun, ancak dini ilişki ağları ve kurumları içindeki varlıklarıyla ekonomik artığa ulaşabilen kesimin, ekonomik siyasi iktidarına laiklik son verdi. Kadınların oy verme hakkı da kadın üzerindeki mutlak cinsel iktidarlarına... Böylece, “fallus” iki kez kırılmış oluyordu. Ancak bunların bir kesimi Cumhuriyetle “ateşkesi” kabul etmeyerek yerel (mikro) iktidar alanlarına çekildi, muhafazakâr partilere yapışarak yaşayageldi. Bu kesimden ayakta kalabilenler, 60’ların sonunda, kapitalizmin yapısal krizinin Türkiye’yi de vurduğu, sınıf mücadelelerini keskinleştirdiği, komünist harekete canlılık getirdiği 70’li yıllarda yeniden ortaya çıkmaya başladılar. 1980’lerde, askeri diktatörlüğün Cumhuriyetin laik değerlerine yönelik saldırısının ve Özal neoliberalizminin toplumsal sonuçlarını vermeye başladığı 90’lı yıllarda, siyasal İslam, bağımsız bir siyasi hareket ve potansiyel iktidar (“fallus”) adayı olarak şekillenmeye başladı. Şimdi siyasal İslam AKP liderliğindeki rejimiyle, Cumhuriyet’ten kurtuluyorlar, yayınlarında, şeriat rejiminin ayrıntılarını tartışıyor. Ancak ya bir şey olur da “fallus” yine kırılırsa? Bu da bizi, siyasal İslamın tüm toplumu kendi “suretinden” yeniden üretme, aynılaştırma saplantısına getiriyor. Siyasal İslam için, aslında tek bir “öteki” var: Bu “öteki” aynılaştırma arzusuna direnen; siyasal İslamın dışında kalan herkesi kapsıyor Gerçekteyse bu “öteki” parçalıdır. Aynılaştırma projesini, kadın hakları ve feminist direniş, toplumun hâlâ laikliğe sadık yüzde ellisi, Kürt siyasi hareketi, komünistler, hatta bir “kâr makinesi” olarak sermayenin koyduğu sınırlar tehdit ediyor. Bu gerçekliği yadsımanın yalnızca bir yolu var o da, “her şeyin birbirine bağlı” ve direnen herkesin arkasında bu “öteki”nin üst aklının olduğuna inanmak. Bu da “Siyasal İslam”ı hep aynı soruyla meşgul olmaya mahkum ediyor: “Adamın arkasındaki adamın arkasında kim var?” Bu mahkumiyetten kurtulma çabası da “ötekini” yok etme saplantısını besliyor. Gerçekten korkutucu... Thaler: En riskli dönemde yaşıyoruz Davranışsal ekonomi alanındaki çalışmalarından dolayı hafta başında Nobel Ekonomi Ödülü’ne layık görülen Chicago Üniversitesi Profesörü Richard Thaler, mevcut durumda hiçbir kaygı belirtisi göstermeyen hisse senedi piyasalarının kendisini endişelendirdiğini vurgulayarak “Hayatımızın en riskli döneminde yaşıyoruz ve piyasalar şekerleme yapıyor gibi görünüyor. Bu durumu gerçekten anlamıyorum” dedi. Bloomberg International’a konuşan Thaler, piyasadaki düşük volatilite ve yatırımcılar arasında devam eden iyimserliğe şüpheyle yaklaştığını söyledi. l Ekonomi Servisi C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear