24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Perşembe 26 Ocak 2017 6 hükmBüunnduenkaaddıın‘knaanmune’KMAEOADDHĞIİNYADLOLUARRRI KHK’yle işinden atılan Betül Celep, OHAL mağduru kadınlar için nöbet tutuyor İstanbul’un en kanlı canlı semtlerinden Kadıköy’ün, belki de en çok insanın mekik dokuduğu Kalke don Meydanı’nda pirinçten küçük bir timsah heykeli vardır. Antik dönem de buralarda timsahlar var mıydı, bah si geçen kaynakta anılan kertenkeley di de, bir tercüme hatası mı yapıldı, ay rı mevzu. Bugünler de o timsahın önünde “Yaşasın kadın dayanışması” yazan renkli kartonlar var, hemen dibinde bir buket karanfil, bel PÖınğaürnç ki bir kutu su böreği, yedek şemsiyeler... Birbirine yapışık siyam timsahları, kadim Afrika kültü ründe demokrasinin simgesiymiş; çe şitlilikte birlik... “Tekçiliğin”, demokra si kelime dağarcığı kullanılarak daya tıldığı olağanüstü hal günlerinde, haf ta başından beri bir kadın, Betül Celep “İşimi geri istiyorum” yazan bir yelekle nöbet tutuyor bu meydanda. Demokrasinin çöküşe geçtiği dönemler, temel hak ve hürriyetleri talep etmenin kendiliğinden sivil itaatsizlik eylemlerine döndüğü zamanlar oluyor. Ders Betül Celep “İşimi geri istiyorum” yazan bir yelekle nöbet tutuyor Kalkedon meydanında. Can erok verdiği üniversiteden uzaklaştırılan Nuriye Gülmen 9 Kasım’da başlamıştı Ankara’daki nöbetine; farklı kentlerden benzer mağduriyeti yaşayanların böyle tekil direniş eylemleri birbirini izlemeye başladı. 6 Ocak’ta yayımlanan KHK’yle beş yıldan fazladır çalıştığı İstanbul Kalkınma Ajansı’ndaki uzmanlık görevinden atılan Betül Celep sadece işini mi geri istiyor? “Aslında sadece işlerimizi değil hayatlarımızı geri istiyoruz” diye cevap veriyor. “Atılmamıza neden olan koşulları değiştirmek, sesimizin kısılmasına karşı sesimizi yükseltmek asıl İlk harcanan kadınlar oluyor Betül Celep, gelenlere kendi yazdığı “Kanun Hükmünde Kadınname” isimli bir metni veriyor, zaten başından beri tüm kadınlar adına nöbet tuttuğunu söylüyor. Bu metinde tarih boyu direnen kadınlara dokunduktan sonra, OHAL sürecinin kadınları ayrıca mağdur ettiğinden söz etmiş. Eleman ayıklama “fırsatı” veren soruşturma süreçlerinde de, şu an maskelenmiş ekonomik krizin dayattığı maliyet düşürme zamanlarında da kadınların ilk harcananlar olduğuna inanıyor. Emeklilik hakkını birden yitiren, geçinebilmek için yeteneği ve birikimi altında işlere mecbur kalan, hatta evlatlık aldığı çocuğundan vazgeçmek zorunda kalan KHK mağduru kadınların hikâyelerini duymuş. Bu hikâyeleri biriktirmek, onların sesi olmak istiyor. Yaptığı işe çok inanan ve bunu gözlerinin ışıltısıyla karşısındakine hisset tiren bir kadın Betül Celep. “Ben de öğreniyorum. Anlatmayı, dinlemeyi, direnmeyi, polisle konuşmayı...” diyor. Kentin bir meydanını içten bir evsahibi gibi sahiplenmiş, belli ki çok sık duyduğu aynı sorulara sabırla cevap veriyor. Bizatihi bunun politik bir direniş olduğunu düşünüyor ve mutlaka birilerinde iz bırakacağını ve asıl büyük değişimlerin böyle küçük adımlarla gerçekleşebileceğini. önemli olan. Burada bulunmak bana güç veriyor. Kendimi işim olduğu zamandan daha iyi hissediyorum bir yandan. İçinden faşizm, o şu bu geçen öyle dev sloganlarım yok. Hem bu benim dilim değil, hem de kimseye ders verecek, parmak sallayacak konumda görmüyorum kendimi ” diyor. TÖ’cüleri ayıklamak” amacıyla hummalı bir çalışma yürüdüğüne dair haberler geliyordu zaten. Celep, “1725 Aralık hakkında ne düşünüyorsun?”, “MİT tır’ları meselesiyle ilgili fikrin ne?” gibi sorular eşliğinde herkesle tek tek görüşüldüğünü, isim ihbar etmele İstanbul Kalkınma Ajansı’ndan 29 Ekim’deki KHK’yle yedi, 6 Ocak’ta da Celep’le birlikte iki kişi işten atılmış. Celep, feminist kimliğinin, sendikası Koopİş’in işyeri temsilcisi olduğu zamandan beri hissettiği kurum içi mobbingin, KHK’de ismini görmesine uzanan süreçte etkili halay diye tutturabiliyor. Sarılıp tebrik edenler, “Allah bunların müstahakını versin” diye söyleyenen teyzeler... Bir de tabii KHK’yi şirket sanan, şu an yaşadığı ülkede OHAL olduğunu bilmeyen gençlere bu gezegende olanı biteni anlatmak gibi bir vazife de düşmüş ona. Feminist ve sendikacı 31 yaşındaki Celep, mezun olduğu ODTÜ Matematik Bölümü’nde araştırma görevlisi olarak çalıştıktan sonra İstanbul Kalkınma Ajansı’nda mesaiye başlamış. Kalkınma Bakanlığı’na bağlı bu ajanslarda 15 Temmuz sonrası “FE rinin istendiğini anlatıyor. FETÖ şüphelilerine iki aylık ücretsiz izin verilerek bu şüpheyi yok edecek bir şey yapmaları istenmiş. Bu ne olabilir? Mesela Gülen değil de başka bir cemaatten olduğunu, oranın ileri gelenlerinden birinin sözüyle kanıtlaması... Böyle bir “hukuki” işlem. olduğunu düşünüyor. Zaten “Kamu kurumlarında sosyalistlerin çalışmasını doğru bulmuyorum” cümlesini bir yöneticiden açıkça işitmiş. Çevre esnaftan Celep’e desteğe gelmiş herkese çay yollayan oluyor, aynı biçimde işsiz kalmış akademisyenler yanına uğruyor, genç öğrenci kadınlar Bu yazı yazılana kadar polisten fiziki bir müdahale görmemişti. Benzer eylemi yapanlara da aynı şey sorulmuştur muhtemelen, ona da geliyor: “Böyle bir zamanda bunu yapmaya korkmuyor musun?” yahut samimiyet derecesine göre kalıp değişiyor: “Kafayı mı yedin Betül?” Türkiye’ye geliyor May’e ‘ihlaller için uyar’ baskısı Britanya Başbakanı Theresa May Cumartesi günü Türkiye’yi ziyaret edecek Britanya Başbakanı Theresa May’e Türkiye’deki insan hakları ihlallerini gündeme getirmesine yönelik çağrılar artıyor. Independent gazetesi, insan hakları çevrelerinin May’e Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ihlaller hakkında endişelerini aktarması için “bulunmaz bir fırsatla” karşı karşıya olduğu, bunun “yaşamsal önemde” olduğu uyarıları yaptığını yazdı. Erdoğan’ın dünyada en çok gazeteci hapse atan lider olduğunu vurgulayan gazete, May’den açığa alınan, hapse atılan kamu çalışanlarını ve medyanın susturulmasını gündeme getirmesinin istendiğini belirtti. Uluslararası Af Örgütü Britanya temsilcisi Kate Allen, ziyaretin Erdoğan’a insan haklarının ayaklar altına alınmasını sorgulayan sorular yöneltmek açısından önem taşıdığını dile getirdi. Almanya ‘majesteye hakareti’ kaldırıyor Almanya, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın hakkında küfür şiiri okuyan bir komedyene dava açmasını sağlamış olan yasayı değiştiriyor. Alman hükümetinin yasa tasarısını onayladığını Twitter’dan duyuran Adalet Bakanı Heiko Maas, ”Majesteye hakaret, eskimiş bir çağdan kalma düşünce, artık bizim ceza yasalarımıza uymuyor” diye yazdı. Yabancı liderlere hakaretin suç olarak kalması, ama herhangi bir kişiye yönelik hakaretten farklı muamele görmemesine ilişkin değişiklik parlamentonun onayına sunulacak. Sendikalı işçi kıyımı mahkemeden döndü Sendikaya üye olduktan sonra işten çıkarılan işçi işe iade davasını kazandı HİLAL KÖSE Renault Otomobil Fabrikası’nda çalışırken, Birleşik Metal İş Sendikası’na üye olduktan sonra işten çıkarılan işçi sözcüsü Ayhan Özgür, İş Kanunu’nun 21. maddesi gereğince, işe iade davasını kazandı. Mahkeme, “İşveren tarafından yapılan feshin tamamen sendikal nedene dayandığı ve haksız olduğu anlaşılmıştır” dedi. Özgür’e sendikal nedenlerle çıkarıldığı için, 17 aylık maaşı tutarında tazminat ödenecek. Ayhan Özgür, 11 yıl emek verdiği Renault’ta Mayıs 2015’de başlayan ve 17.000 işçinin 13 gün boyunca şalter indirdiği eylemler sırasında, Türk Metal Sendikası’ndan istifa ederek, Birleşik Metalİş’e üye olmuştu. Fabrikada, Birleşik Metalİş’in ve işçilerin genel sözcüsüydü. 1 Mart 2016’da, bazı çalışanlara, işbaşı yapmama, işverinin emir ve talimatlarına uymama yönünde baskı yaptığı gerekçesiyle işten çıkarıldı. Özgür, sendikal tercihi nedeniyle işten çıkarıldığını belirterek dava açtı. Örnek olacak bir karar Bursa 5. İş Mahkemesi’nde görülen davanın gerekçeli kararında, Renault firmasının bazı işçileri sözcü olarak seçtiği belirtildi. Ayhan Özgür’ün ve diğer işçi sözcülerinin, fabrikanın çalışmaya devam etmesi yönünde yoğun gayret ler sergilediği vurgulandı. Türk Metal Sendikası’ndan istifa eden işçilerin, işveren sözlerini yerine getirmeyip, sözcülerle görüşmeyince, Birleşik Metalİş Sendikası’na üye oldukları anlatıldı. Kararda, “Türk Metal Sendikası temsilcilerinin çalışanlar tarafından sözcü olarak seçilen ve işverenin hakkını da koruyan Ayhar Özgür ve diğer sözcülerin isimlerini vererek işten çıkışlarını sağladığı, işyerinde Birleşik Metalİş Sendikası’na üye olmanın önüne geçilmesinin amaçlandığı anlaşılmıştır” denildi. Özgür’ün avukatı Zeycan Balcı, karara ilişkin, “Karar çok önemli. Sendika mücadelesi veren işçiler için örnek olacak” dedi. l İSTANBUL Af Örgütü’nden Çapraz için çağrı Adli Tıp Kurumu’nun bağırsakları dışarı lu da tutmuyor. Doktorlar defalarca çağrı yaptı. Çün da olan ve sağ kolunu kul kü bağırsakları kapanma lanamayan hasta tutuklu dan Sibel’in kol ameliyatı DBP’li İl Genel Meclisi üye da yapılmıyor” dedi. Ulus si Sibel Çapraz için “Cezae lararası Af Örgütü, Bakır vinde kalabilir” raporu ver köy Kadın Cezaevi’nde tu diği ortaya çıktı. Çapraz’ın tuklu bulunan Sibel Çapraz bir an önce ameliyat olması gerektiğini vurgulayan Avukat Banu Güveren, Demokrasi 3’e yaptığı açıklamada, “Sibel’in bakımı DBP’li meclis üyesi Çapraz, 27 Kasım 2015’te bir hendek operasyonu sırasında silah sesleri üzerine gittiği mahallede vurulmuştu. ile ilgili acil eylem çağrısı yaptı. Yayımlanan açıklamada, “Çapraz’ın yeterli tıbbi bakıma erişimi yetkililer tarafından engelle şimdi koğuş arkadaşları ta niyor. Çapraz’ın daha fazla rafından yapılıyor. Eğer ki ufak bir en gecikme olmadan ihtiyacı olan tedavi feksiyon kaparsa sakat bile kalabilir. ye erişiminin sağlanmasını talep ediyo Çapraz’ın sadece bağırsak değil sağ ko ruz” denildi. l Yurt Haberleri Cezaevi yangınında bir çocuk daha öldü Adana’da Kürkçüler Cezaevi Kampüsü’nde bulunan Adana E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda, 18 Ocak’ta iddaya göre koğuşlarını değiştirmek isteyen çocuk mahkumların çıkardığı yangında 3’ü ağır 6 çocuk mahkum ve 5 gardiyan dumandan zehirlendi.17 yaşındaki çocuk mahkum Muhammet Erdoğan 20 Ocak’ta yaşamını yitirirken dün de 7 yaşındaki çocuk mahkum Ferhat Kaya yaşamını yitirdi. Böylece yangında yaşamını yitiren çocukların sayısı 2’ye yükseldi. Durumu ağır olan 1 çocuğun ise tedavisinin sürdüğü belirtildi. l Yurt Haberleri haber EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Küreselleşme iyi mi kötü mü, kazananlar kaybedenler, ve Trump?! Bir rakam paylaşayım önce: ABD dış ticarette 760 milyar dolar açık veriyor. Önceki gün Samsun’da(*) Uğur Mumcu anmasında konuşurken, tartışmada küreselleşme konusunda şunu dedim: Küreselleşme gelişmekte olan bizim gibi ülkeler için büyük fırsatlar sundu, bundan yararlananlar var zarara uğrayanlar var. Mesela ABD zararlı... Samsun EMO Başkanı Mehmet Özdağ, toplantı sonrası, küreselleşme konusundaki sözlerin bazılarını şaşırttı dedi. 1015 yıl önce de yazmıştım: Küreselleşme bir fırsat ve bir tehdit. Fırsatları değerlendirmeyi bilen ülkeler bundan kârlı çıkar, yoksa ütülenler arasında yerini alır. Küreselleşme, şüphesiz ki neoliberalizm ile birlikte gelişti. Dünyada uluslararası şirketlerin, finans kapitalin egemenliği zirve yaptı. Bakın başka neler oldu: 1) Para bollaştı, trilyonlarca dolar azgınca dolaşmaya başladı. Pek çok ülke akıllı kullanabildiği ölçüde, bol ve ucuz dolardan yararlandı. 2) Üretim üsleri zenginrefah ülkelerinden emeğin ucuz olduğu ülkelere kaydı. Bu ülkeler ileri teknoloji üretimi ile karşılaştı. Yatırımlar ülkede işsizliği azalttı, milli gelirlerin gelişmesine kakıda bulundu. 3) Bu ülkeler kendi mühendislik, bilim ve teknoloji alanında bir birikime sahip olmaya başladı. 4) Üretim neden buralara kaydı? Küreselleşme dünyayı şüphesiz tek pazara dönüştürdü. Üretim büyük ölçeklerde yapılmaya başlandı. Rekabet ve yüksek kâr, maliyetin düşürülmesini dayattı. ABD’de birim maliyet mesela 10, 50, 100 ise bu ülkelerde 1’de. Maaşlar geriledi, açık arttı 5) ABD’den üretim önemli ölçüde çekilince, maaşlar geriledi, işsizlik arttı. 6) ABD dünyanın en büyük tüketim pazarı. Ticaret hacmi (alımalım) 3800 milyar dolar. Millet ABD’ye mal satmak ve dolar kazanmak için çırpınıyor. Bu, Amerikalıların kaliteli malı ucuza almalarına da yarıyor şüphesiz. Ama açık 760 milyar dolar. 7) Küreselleşmeden yararlı çıkanların başında Çin, Güney Kore.. İskandinav ülkeleri, tabii ki Finlandiya var! 8) Çin en kazançlı ülke. Bunu çok bilinçli ekonomik, bilimsel ve teknolojik politikalarla sağladı. Teknoloji şirketlerine büyük Çin pazarını gösterdi, ama şartlar koştu. Kendi bilimsel araştırmalarını ve ARGE’sini geliştirdi. Çin, müthiş bir “olay inceleme yeri”dir. Kapitalist silahla vurdu 9) Ertuğrul Özkök “Maocuların başarısı”nı küreselleşmeye bağlıyor. Doğrudur. Merkezi bir kumandayı elinde tutan, ama kapitalizmi ancak kapitalizmin araçlarıgereçleri ile alt edebileceğini gören bir üstakıl! İnsanın yaratıcılığını seferber ve teşvik etmeyen hiçbir ekonomi başarıya ulaşamaz. Tabii, nasıl ve kim için ekonomi konusu ve doğaekonomi ilişkisi tartışmaya açıktır ve konu katman katmandır. 10) ABD ütük durumda, Çin Kore saldırmakta. Trump işte bu durumu tersine çevirmek istemekte. Şimdi dünya ticaret kurallarını kendi lehine çevirmek için bastırıyor. Çin ile alışverişi büyük açık veriyor: Çin’e 116.7 milyar dolar mal satıyor, ama ithalatı 484.1 milyar dolar. İkinci büyük açığı AB ile: Alımı 430.9 mia dolar, satımı 273.9 mia dolar. Meksika ile ticareti 70 milyar açık veriyor (303.3 235.8). Sadece Almanya ile açığı 75 milyar dolar. (Hepsi 2015 rakamları.) Çok vatanlı şirketler mi? İki ucu pis bir değnek: ABD mesela ucuz emekle satın aldığı nitelikli malları kendi ülkesinde üretmeye kalksa, katbekat pahalı bir üretimi göze almak zorunda. Ama bunları dünyaya satması zor olacak. O takdirde ABD sadece kendi için mal üreten “kapalı ekonomi”ye mi geçecek!? Komik! Trump’ın politikası, pek çok Amerikan şirketini, ülkesinden tamamen kopartıp gerçekten de vatansız multi şirketler mi doğurtacak?! Arkasında “bir ülke” olmadan yaşayabilen şirketler dönemine mi geçeceğiz? Her bir parçası bir yerde, bu kez gerçekten çokvatanlı şirketlere doğru mu evrilecek iş? (*) EMO, ÇYDD, Samsun Akademik Elemanlar Derneği, Türkiye Enerji Su ve Gaz İşçileri Sendikası Samsun Şubesi ve Samsun Eğitim Derneği’nin ortak davetlisi olarak... NOT: Bir yazar, tartışmamıza maydanoz oldu: “..Kemalizme eleştirel yaklaşınca, gazetenin Kemalist yazarları başladılar ‘Atılsın, kapının önüne koyulsun’ falan demeye... Var ya...  Bunlar iktidara gelseler, tetikçi Cem Küçük gibi herifleri aratmazlar.” Ne fikir ahlakı ne tartışma adabı bunu yazdırır.. Raydan çıkmış, beden devrilmiş... Sözde, ağızlara tüketim için laf verecek. Bi cesaret, gazetende çok okunan bir temsilciyazar neden yazdırılmıyor’u araştır önce. Bakalım nereye varacaksın, korkma! C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear