24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 27 Eylül 2016 6 10 şehit, 10 yaralı haber EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY Derik: Karayoluna kurulan bombalı tuzakta 4 asker şehit oldu Şırnak: Güvenlik noktasına roketatarlı saldırıda 6 asker şehit Mardin Derik’te dün sabah askerleri ve korucuları taşıyan araca karayolunda kurulan bombalı tuzakta 4 asker şehit oldu, 6 güvenlik görevlisi yaralandı. Şırnak’ta öğleden sonraki saldırıda ise güvenlik noktasındaki askerlere roketatar ve uzun namlulu silahlarla düzenlenen saldırıda 6 asker şehit oldu, 1 asker yaralandı. Van Başkale’deki saldırıda ise 3 korucu yaralandı. İlk saldırı haberi dün sabah Mardin’den geldi. DerikKızıltepe karayolunun Derik girişindeki Tepedağ köyü mevkiinde PKK’lilerce yola döşenen patlayıcı, 09.30 sıralarında asker ve korucuları taşıyan minibüsün geçişi sırasında infilak ettirildi. Patlamada, 1 asker olay yerinde, 3 asker hastanede şehit oldu. İkinci saldırı Şırnak Uludere karayolu üzerinde bulunan cezaevi yakınlarında güvenlik noktasında bulunan askerlere yapıldı. Öğle saatlerinde bir grup PKK’li tarafından roketatar ve uzun namlulu silahlarla saldırı düzenlendi. Çıkan çatışmada 6 asker şehit oldu, 1 asker yaralandı, 1 PKK’li öldürüldü. Bölgede çatışma ve operasyonun sürdüğü belirtildi. Van’da 2.5 ton patlayıcı Van’ın Erciş İlçesi’nde dün akşam belediye binası önüne PKK’liler tarafından park edilen 2.5 ton patlayıcı yüklü kamyon bulundu. Güvenlik önlemlerinin ardından patlayıcı imha edildi. Derik’teki bombalı saldırı sonrası araç hurdaya döndü. Sedat Yıldız Ömer Faruk Darbaş Enes Kaya Mustafa Alpaslan Tolga Özdinç Süleyman Güneri Mehmet Alda 11 gün sonra evlenecekti Derik’teki saldırıda Mustafa Alpaslan (28), Ömer Faruk Darbaş (22), Sedat Yıldız (28) ve Enes Kaya (26), Şırnak’ta ise Yunus Çiçek (22), Tolga Özdinç, Süleyman Güneri (23), Mehmet Alda ve ismi açıklanmayan iki asker şehit oldu. Şehit Mustafa Alpaslan’ın Adana Kozan’daki evine kara haber gitti. Şehidin önümüzdeki hafta izne geleceği ve nişanlısı ile 8 Ekim’de düğün yapacağı öğrenildi. Şehit Ömer Faruk Darbaş’ın acı haberi Çorum’a ulaştı. 3 yıl önce göreve başlayan şehidin ağabeyinin de Diyarbakır’da polis olduğu ifade edildi. Şehit Sedat Yıldız’ın acı haberi Osmaniye’deki ailesini yasa boğdu. Şehit haberini aileye tek katlı kerpiç eve giden yetkililer verdi. Şehit Enes Kaya’nın Konya’daki ailesi, acı haberle sinir krizi geçirdi. Kaya’nın 2 yıl önce göreve başladığı öğrenildi. Tolga Özdinç’in Adana’da yaşayan bir yıllık eşi Funda Özdinç acı haber ile yıkıldı. Mehmet Alda’nın (23) Kayseri Melikgazi ilçesinde yaşayan ailesine acı haber yetkililer tarafından verildi. Şehit Alda’nın 10 gün önce akrabası olan Aslı Alda ile nişanlandığı belirtildi. l DHA Kılıçdaroğlu: Artık yeter! CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Şırnak ve Mardin’de şehit olan 10 asker için, “Neden bu tablo annelerin önüne konuyor? O annelere ne anlatacağız? Ne isKemal Kılıçdaroğlu tiyorsanız yapalım. Bu dursun artık yeter” dedi. 84. Dil Bayramı Töreni öncesinde açıklama yapan Kılıçdaroğlu, “Terörü bitirmek için her türlü katkıyı verelim dedik. Yasa değişikliği, anayasa değişikliği hay hay buyrun yapın. 10 eve ateş düştü. Milletin, devletin başı sağ olsun. İyi de bunu ne zaman ve nereye kadar söyleyeceğiz, kim bu işin sorumlusu? Bu işin sorumlusu siyaset kurumudur. Ülkeyi kim yönetiyor? Nereye gidecek bu ülkenin hali? Varsa bir sorun getirin çözelim, ne istiyorsanız yapalım. Bu dursun artık yeter” diye konuştu. JİTEM’i bilmiyormuş! Emekli Tuğgeneral Veli Küçük, Musa Anter cinayeti/JİTEM Ana Davası’nda tanık olarak ifade verdi. Küçük, Anter cinayetini de basından bildiğini ileri sürdü JİTEM (Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele) ana dosyası ile birleştirilen Musa Anter cinayetine ilişkin açılan davada tanık olarak dinlenen emekli Tuğgeneral Veli Küçük, “Ben Jandarma İstihbarat Gruplar Komutanlığı’nı kurdum. Ancak bunun JİTEM ile bir ilgisi yok. JİTEM’i bilmiyorum. JİTEM’in olup olmadığını Jandarma Genel Komutanlığı’na sorun” iddiasında bulundu. Telekonferans... Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen Musa Anter/JİTEM Ana Davası’nın duruşmasına tutuksuz sanık emekli Albay Savaş Gevrekçi, Musa Anter’in oğlu Dicle Anter ile taraf avukatları katıldı. Davanın tutuklu sanığı Hamit Yıldırım ise cezaevinden SEGBİS ile duruşmaya bağlandı. Duruşmada gelen evraklar okundu. Buna göre Ankara Savcılığı, Cem Ersever cinayetine ilişkin soruşturmanın devam ettiği, 10 klasör olduğu için mahkemenin tam olarak hangi konu ‘Yeşil’i de tanımıyormuş Veli Küçük l “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım’ı tanıyıp tanımadığına ilişkin soruya ise Veli Küçük, şöyle yanıt verdi: “Sakallı diye geçermiş. Jandarma istihbaratta çalışmak istemiş. Ben kesinlikle karşı çıktım. Örgütten gelenleri çalıştırmıyordum. Nerede çalıştığını bilmem. Onu hiç görmedim. Hiç görüşmedik. İstihbarat gerçeğe dayanır. Senelerce örgütün içinde çalışan bir kişi gelirse bunun vereceği bilgilere itibar etmem.” Duruşma verilen ara kararların ardından 28 Aralık’a ertelendi. da bilgi istendiğinin bildirmesini talep etti. Geçen duruşmada eski MİT KontrTerör Daire Başkanı Mehmet Eymür, 1990’lı yıllarda Güneydoğu’da işlenen bazı faili meçhul cinayetler ve olaylarla ilgili Veli Küçük’ü uyardığını iddia etmişti. Dün İstanbul’dan telekonferans yoluyla duruşmaya bağlanan Veli Küçük, tanık ifadesinde Musa Anter cinayetine iliş kin “Basından duyduğum kadarıyla bilgim var” dedi. ‘İtirafçı kullanmadık’ JİTEM’in sorulması üzerine Küçük, şöyle konuştu: “Bu konuda bilgim yok. Benden o dönem Jandarma İstihbarat Gruplar Komutanlığı’nın kurulması istendi. Bunu isteyen dönemin Jandarma Genel Komuta nı Burhanettin Bigalı ile İçişleri Bakanı Mustafa Kalemli’ydi. Ben o zaman Van Jandarma Alay Komutanı’ydım. Tamamen yasal şekilde kurulan bu birimde görev yapanlar tamamen rütbeliydi. Bunlar sivil olarak görev yapıyordu. Ancak hiçbir şekilde itirafçıları kullanmadık. Görevimiz istihbarattı, terörle mücadele etmek değildi. Bu kurum da 1991’de lağvedildi. JİTEM yapılanmasıyla ilgili hiçbir bilgim yoktur. Benim kurduğum komutanlıkla bir ilgisi bulunmamaktadır. Yasal veya gayri yasal JİTEM’in varlığını Jandarma Genel Komutanlığı’na sormalısınız” dedi. Mehmet Eymür’ün iddialarının sorulması üzerine ise Veli Küçük, “Ben 1981’de Nusaybin Tabur Komutanıyken Mehmet Eymür de Mardin MİT Bölge Başkanı’ydı. Zaman zaman görüşmelerimiz olmuştur. Ancak bana bu konuda sözler söyleyip söylemediğini hatırlamıyorum” ifadesini kullandı. l ANKARA/Cumhuriyet Taştekin: Polis delil üretiyor Kitabı ‘suç delili’ sayıldı, gazeteci örgüt propagandasıyla suçlandı DİLEK ŞEN Diyarbakır’da açığa alınan Eğitim Sen üyesi öğretmenlerden 24’ü geçen hafta gözaltına alındı, 7’si ise önceki gün tutuklandı. Öğretmenlerin evlerinde yapılan aramalarda, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın “Kapitalist Uygarlık” adlı kitabının yanı sıra gazeteci Fehim Taştekin’in “Rojava: Kürtlerin Zamanı” kitabı suç delili sayıldı. Kitabın “örgüt propagandası” içerdiği öne sürüldü. Gazetemize konuşan gazeteci Fehim Taştekin, “Hukuksuzluk o kadar ağırlaştı ki artık ‘Bu kadarı da olmaz’ demeyi bıraktık. Ortada suç olmayınca tutuklamayı kafaya koydukları insanları suçlayabilmek için suç ihdas ediyorlar. Yasal olarak basılmış ve kitapçılarda satılan bir kitap nasıl suç delili olabilir? Bir gazetecilik kita Fehim Taştekin ve ‘suç delili’ sayılan kitabı ‘Rojava: Kürtlerin Zamanı’. bı neden suç delili olsun? Ama bu soruların anlamı yok. Ev baskınlarında kitapların başlıklarına ya da yazarlarına bakarak suç vehmetme alışkanlığı bizim hukuk mekanizmalarında maalesef yeni değil. Kâh cehaletten kâh hoyratlıktan. Polis ya da savcı gözaltına aldığı kişiyle ilgili bir algı oluştur mak istiyor, ortada delil yoksa delil üretmesi gerekiyor. Yaptıkları hukuk ve adalet açısından sadece skandal değil suç. Tutanakta Rojava’nın adını bile yanlış yazmışlar. Nereden tutsan elinde kalacak bir vaka” dedi. Kitabın “Kürtlerin hikâyesine ve bugüne dair bir durum tespiti” ol duğunu vurgulayan Taştekin, “Hakikat her zaman birilerinin keyfini kaçırır. Bu konuda yapabileceğim bir şey yok. İktidar rahatsız olacak diye tanıklık ettiğim olayları birilerinin keyfine göre tahrif edemem” diye konuştu. ‘Cadı avındayız’ “İfade özgürlüğü ağır baskı ve saldırı altında” diyen Taştekin sözlerini şöyle sürdürdü: “Tepemizde sallanan bir Demokles’in kılıcı var. Sesini çıkartırsan darbecisin, itiraz edersen PKK’lisin! Bu paranoya o kadar kesifleşti ki bu iklimde özgürce tartışmak, fikir üretmek mümkün değil. Diktatöryal rejimler susturmak ve boğun eğdirmek için hassasiyetler üretir ve topluma sunar. Bu cinnet haline giden bir yolculuktur. Maalesef Türkiye böyle bir yola girmiş durumda. Bir cadı avındayız.” Yaşanmaz dev İstanbul’u nasıl dağıtacağız? İstanbul’un nasıl yaşanmaz hale geldiğini anlatmak için, geçen cumartesi ve pazar günleri trafikte yaşadığımız kaostan bahsetmeliyim. Cumartesi günü öğleüzeri iki kitabım, Aziz Sancar ve Nobel’in Öyküsü ile yaşadığımız darbenin gelişini haykıran Çatışmanın Anatomisi üzerine tartışma için aldığımız davete doğru yola çıktık. İstikamet Şile. Asla bilemeyeceğim bağlantı yollarında çakılıp kaldık, mesela ikinci köprüye çıkış mümkün değil. Otoyollarda arabalar gıdım gıdım ilerliyor. AVM’lerin önünden geçiyoruz. Arabalarda dolaşan simitçiye sorduk ne oluyor diye.. Cumhurbaşkanı için yollar kesilmiş (Niye helikopter kullanmaz!) Kurtuluşumuz 40 dakika aldı.. İstanbul her an dört tekerlek üzerinde Sadece cumartesi mi, pazar sanırım daha beter. O gün öğleyin sevgili Cem Say’ın genç yaşta kaybettiğimiz eşi Prof. Arzu Say’ın cenaze töreninden Levent’ten dönüyorum. Her yer kalabalık, yollar, metrolar, minibüsler, otobüsler.. Zincirlikuyu metrobüsünde bekleme halindeyiz. Ne kalabalık! Metrobüsler geç geliyor, üstelik de hepsi tıkış tıkış. Yarım saat bekliyoruz binebilmek için! Saat 45’ten sonra Kadıköy kilit. Milletin arabası var ya, binip gezecek, gidecek. Fenerbahçe maçı için yollar kesilmiş. Her maç zamanı benzeri durum. Bir de üzerine milletin arabasıyla pazar gezisi! Kadıköy çevresinden herhangi bir yöne gitmek mümkün değil. Batu ve arkadaşı akşam 67’de Bauhaus’a gitmek için yola çıktılar, çakılıp kaldılar. Millet kontağı kapatmış sağda solda atıştırıp bira içiyor! Kadıköy’den Metro’ya bindiler. Trafiğin temel nedeni Pazar günü ne gecesi var ne gündüzü insancıkların, sürekli koşuşturma halindeler. İlk gençlik dönemimde pazar günleri çalışma yasağını anımsadım. Dükkân açmak yasaktı! Devlet sopasıyla insanlar dinlenmek zorundaydılar! Trafik ve kalabalık, şüphesiz ki aynı zamanda ekonomik faaliyete boğulmuş büyük bir kentin yaşanmaz çilesi. Siz istediğiniz gibi yollar yapın, köprüler, bağlantı yolları… boşa kürek çekiyorsunuz. İstanbul’un bu trafik çilesinin kaynağı şüphesiz ki salt arabalar değil. İstanbul’un tüm Türkiye’nin ekonomik merkezi olması. Bu merkez tüm ekonomik faaliyetleri buraya çekiyor. Bu da insan çokluğu demek. İnsan çokluğu ise giderek çoğalan araba sayısı demek, binek ve ticari. Araba yoğunluğu, daha geniş yollar, daha çok köprü, daha çok yan yollar, yeni ve durmadan yeni çevre yolları demek.. 4. köprü ne zaman? Soruyorum: Dördüncü köprü ve dördüncü çevre yolu için ne zaman kazmayı vuruyorsunuz? Ülkemizin milli geliri yollara gömülüyor. Yollar, köprüler milli geliri büyütmüyor, azaltıyor, ayrıca milletin parasını ütüyor.. Üretmiyor bir şey, katma değer, sürekli iş alanları, aş işekmek yaratmıyor. Tüm bunlar enine boyuna 200 km’ye ulaşan İstanbul için şüphesiz daha çok otomobil demek. Bunun bir milli gelir artışı yarattığını düşünmeyin. Kaosun yarattığı benzinmazot, zaman israfının ve psikolojik yıpratmasının günlük, aylık, yıllık zararını hesap eden var mı? Üçüncü köprünün ve Kanal İstanbul gibi zırvalıkların İstanbul’a yükleyeceklerini hesap eden var mı, ekonomik faaliyet, rant ve kenti ve insanları tüketmesi açısından? İstanbul önümüzdeki 5 yıl içinde ne kadar daha yaşanmaz hale gelecek. Bu ülkenin bilimcileri, ekonomistleri yok mu? Borsa çıkacak, inecek, dolar ne olacak, Fed kararları bizi şöyle etkileyecek yorumlarının dışında, ciddi bir ekonomik değerlendirme?! İstanbul dağıtılmalı İstanbul’da toplanan ekonomiyi Anadolu’ya dağıtmadığınız sürece, kamunun milyarları durmadan toprağa gömülüp gidecek ve yoksullaşıp duracağız. Herkese Bilim Teknoloji’nin gelecek sayısındaki yazıya bakıyorum: İstanbul’un ihracattaki payı yüzde 52.1, ithalattaki ise yüzde 56.2 (2014). Yani Türkiye’nin 158 milyar dolar ihracat 82 milyar doları İstanbul’a ait. 242 milyar dolar ithalatın 136 milyar doları da. İstanbul, hizmetlerin yüzde 31’ini, sanayi ve gayrisafi katma değerin yüzde 27’sini üretiyor. İstanbul demek Türkiye’nin yüzde 30’u demek… Bizi izleyin, önerileri tartışmaya açacağız.. Düzeltme: 1) Geçen perşembe günkü anayasamızın birinci maddesi: Kimse aç kalamaz başlıklı yazımda, yoksul sayısı yanlışlıkla 27 milyon küsur olarak verdim. Doğrusu 16.7 milyon kişi olacaktır, özür dilerim. 2) Ayrıca dünkü yazımda “Cihat Dora..” olarak geçen isim, Cihat Kora Anadolu Lisesi olacaktır. Tahir Elçi Saniye Ekti 76 yaşındaki Saniye Ekti, Elçi öldürülmeden birkaç dakika önce yanındaydı. Saniye Nine’ye gözaltı 76 yaşındaki Saniye Ekti, Diyarbakır’ın Hazro ilçesine bağlı Helhel köyünde pazar günü evinde gözaltına alındı. Hazro Jandarma Komutanlığı’na götürülen Ekti, gece saatlerinde serbest bırakıldı. Ekti, tarihi Dört Ayaklı Minare önünde 28 Kasım 2015’te basın açıklaması yaptıktan sonra öldürülen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin yanına giderek “Yeter çatışma istemiyoruz” demişti. Elçi, birkaç dakika sonra öldürülmüştü. ABD’den güvenlik uyarısı! ABD’nin Adana Konsolosluğu, kentteki otellere yönelik detaylı ve dikkate değer potansiyel terör tehditleri gözlemlendiğini duyurarak vatandaşlarına bu tesislerin müşterisi olmak konusunda dikkatli olmaları çağrısında bulundu. ABD Dışişleri Bakanlığı’na bağlı Denizaşırı Güvenlik Danışma Konseyi’nin (OSAC) internet sitesinde yayımlanan açıklamada, bakanlığın ABD vatandaşlarını Türkiye’deki artan terör tehdidine karşı uyarmaya devam ettiği belirtildi. Açıklamada, “ABD vatandaşları Türkiye’nin güneydo ğusuna yolculuk etmekten kaçınmalı, ülkeye ve ülkenin içindeki seyahatlerini de dikkatlice değerlendirmeli. Bakanlık, devam eden OHAL’in ve Ankara, İstanbul, Gaziantep ile güneydoğu Türkiye’nin genelindeki terör olaylarının etkilerini gözlemlemeye devam ediyor” denildi. OSAC, 9 Eylül’de dünya genelinde yayımlanan uyarıyı hatırlatarak, teröristlerin Türkiye de dahil olmak üzere Avrupa genelinde büyük spor olaylarını, restoranları, kafeleri, tiyatroları, pazar yerlerini, havacılık ve ulaşım servislerini ve kamu hedeflerini hedef aldığı belirtildi. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear