24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Çarşamba 21 Eylül 2016 EDİTÖR: PELİN ÜNKER TASARIM: SERPİL ÜNAY İflaslar kurla katlandı ekonomi 9 İflasların günden güne arttığı ancak iflas ertelemenin OHAL kapsamında yasaklandığı ülkede en sıkıntılı sektörlerin başında kimya ve perakende geliyor Alacak sigortası alanında faaliyet gösteren ve hazırladığı raporlarla özellikle ihracat yapan şirketlere yol gös teren Euler Hermes’e göre Türkiye’de 16 bin şirket iflas edecek. Euler Hermes Türkiye Üst Yöneticisi (CEO) Özlem Özüner, Türkiye için iflas artışlarına yönelik yılsonu öngörülerinin 2015’e göre yüzde 8 olduğunu, bunun da 16 bin şirketin kapa nacağı anlamına geldiğini söy ledi. İflasların artmasındaki en önemli etkenlerden birinin tah silat zorluğu olduğunu ifade PELİN ÜNKER eden Özüner, en sıkıntılı sektörlerin kimya ve perakende oldu ğunu belirtti. Şirketleri en çok kur hareketleri etkiliyor. Özüner, başta iflas ertelemeleri olmak üzere son gelişmelere ilişkin Özüner’le son gelişme ler üzerine konuştuk. n OHAL’le yasaklanan İflas erteleyememe kalıcı olursa hangi sonuçları doğurur? İflas erteleme alınamaması durumunda şir ketlerin konkordatoya başvurması gerekecek tir. Konkordato için öncelikle borçlunun icra mahkemesine başvurup bir konkordato proje si vererek borçlarının belli bir yüzdesini öde yeceğini belirtmesi gerekir. Borçlunun, proje sine ayrıntılı bilançosunu ve gelir gider tablo sunu da eklemesi gerekir. Tahsilat zorlaştı n İflasların artmaması için ne önerirsiniz? Alacak yönetiminin ve alacak vadelerinin doğru yönetildiği durumlarda iflasları önlemek mümkündür. Alacak sigortası gibi, güvenli ticarete imkân sağlayan mekanizmaların kullanımının yaygınlaşmasının iflaslar konusunda da olumlu gelişmelere neden olmaktadır. “Şirketlerin hayat sigortası” olarak tanımladığımız alacak sigortası, şirketlere müşterilerini tanımasalar da onlarla güvenli ticaret yapma fırsatını veriyor. Euler Hermes olarak 100 yılı aşkın deneyimimizle veritabanımızda güncel olarak 40 milyonu aşkın firmayı takip ediyoruz. Danışman rolümüzle müşterilerimizin risk yönetimine de katkıda bulunuyoruz ve bizim limit verdiğimiz alıcılarla rahatlıkla ticaret yapabiliyorlar. Alacakların, bir şirketin bilançosunun yüzde 3040’ını oluşturduğunu göz önünde bulundurduğumuzda her ölçekten şirket için sabit kıymetler kadar alacaklarının sigortalanmasının ne kadar önemli olduğunu açıkça görebiliyoruz. Bu ürün, alacak yönetiminin yanı sıra sektör risklerinin de güvenilir bir şekilde yönetilmesini sağlıyor. Ödemelerde güçlük var 4 Perakende sektöründe Türkiye’ye özgü girişimci doygunluğu ve fiyat odaklı rekabet kâr marjlarını derinden etkiliyor; hane halkı tüketim eğilimlerine etki eden kur hareketleri ve bunun sonucundaki tüketim alışkanlarında yaşanan görece ufak düşüşler bile olumsuz etkiyi artırarak perakende sektöründeki birçok firmanın ödemelerini zamanında yapamamasına yol açıyor. 4 Elektronik, Hızlı Tüketim Malları, Tekstil gibi bazı sektörlerdeki perakende oyuncu sayısının iç talebi karşılamanın da ötesinde fazla sayıda oyuncu olduğu görülüyor ve söz konusu durum geçmişte gelişmiş ülkelerde yaşandığı gibi hali hazırda yaşanan konsolidas yonların da (örneğin şirket birleşmeleri ve satın almalar) artarak devam edeceği yönündeki öngörüleri destekliyor. 4 Kimya sektörü büyük oranda ithalata bağımlı bir sektör olması nedeni ile kurdaki değişimlerden çok çabuk etkileniyor ve Türk Lirası’nın değer kaybı ya da hızlı dalgalanmalar firmaların nakit akışını bozduğundan özellikle KOBİ ve Alt ve Orta Ticari sınıflandırmada yer alan özkaynak tabanı zayıf firmalarda derin etkiler bırakabiliyor. 4 Ayrıca finansör konumdaki banka, leasing ve faktoring şirketleri de dahil olmak üzere ticari hayatın içinde olan tüm aktörleri olumsuz etkilediği görülüyor. n Bu yıl iflaslar ne kadar artacak? Türkiye için iflas artışlarına yönelik öngörümüz 2015 yılına göre yüzde 8, yani 16 bin şirketin kapanacağını veya iflas edebileceğini öngörüyoruz. n İflasların artmasındaki etkenler neler? Genel olarak baktığımızda, en önemli etkenlerden birinin tahsilat zorluğu olduğunu görüyoruz. Tahsilat zorluğu, 44 ülkeden 22’sinde ciddi veya çok yüksek seviyede ve Türkiye, tahsilatın en zor olduğu ilk 20 ülke arasında 19’uncu sırada yer alıyor. Türkiye’de ödeme vadeleri ortalama 90 günün üzerinde seyrediyor. Alacaklarını garanti altına almak için, şirketlerin müşteriyi iyi tanıma yönünde daha fazla uğraşmaları gereken bir dönemdeyiz. Alacak sigortası şirketleri aynı alıcı için birden fazla sigortalıya limit verdiği için alıcıların ödeme performansını birçok kanaldan izleyebiliyor. Özlem Özüner Küresel iflaslar arttı n Türkiye dünyada kaçıncı sırada? İflaslar tüm dünyada artıyor. Şirketler likiditenin yoğun olduğu dönemde aşırı borçlanarak büyüdüler. Dünyada ekonomik büyüme oranları düşmeye başlayınca da alınan kredilerin geri ödenmesi döneminde sıkıntılar arttı. Gelişmekte olan ülkeler arasında Çin, Brezilya, Güney Afrika ve Türkiye en sıkıntılı olanlar. Global iflasların 2009’dan bu yana ilk kez 2016’da yüzde 1 artacağını öngörüyoruz. Asya Pasifik’te yüzde 13, Latin Amerika’da iflas artış beklentimiz ise yüzde 17. Batı Avrupa’da ise trend olumlu, bu yıl yüzde 5, gelecek yıl ise yüzde 3 azalış bekliyoruz. n İflaslar en çok hangi sektörlerde yaşanıyor? Ülkede, dünyadaki risk algısına para lel bir olmakla birlikte Türkiye ve diğer bazı gelişmekte olan ülkelerin de olduğu grupta ayrışmalar göze çarpıyor. Örneğin, Kimya sektörü ithalata bağımlı bir sektör olması nedeni ile kurdaki değişimlerden çabuk etkileniyor ve Türk Lirası’nın değer kaybı ya da hızlı dalgalanmalar firmaların nakit akışını bozduğundan özellikle KOBİ ve alt ve orta ticari sınıflandırmada yer alan özkaynak tabanı zayıf firmalarda derin etkiler bırakabiliyor. 12 yıl sonra yeniden devrede Son bir ay içerisinde Türkiye genelinde mali durumu bozulan ve borçlarını ödemekte zorlanan 15 şirket konkordato davası açtı. İflas erteleme başvuruları OHAL süresince yasaklanırken, borçlarını ödemekte zorlanan şirketler iflastan kurtuluşu konkardato davası açmakta buluyor. Hukuk çevreleri son 12 yıldır kullanılmayan konkordatonun OHAL yasakları ile birlikte yeniden gündeme geldiğini vurgularken, son bir ayda 15 firmanın konkordato için başvurduğu belirtiliyor. Kanun hükmünde kararnameyle (KHK) iflas erteleme talepleri 1 Ağustos 2016 tarihi itibariyla yasaklanmıştı. Konkordato, iflas ertelemeye göre uygulaması daha zor ve iflas riski daha yüksek bir yöntem olarak biliniyor. Hukuk terminolojisine ‘İflas anlaşması’ olarak da geçen konkordato, batık durumdaki bir şirketin borçlarını ödeyemeyecek duruma gelmesi ve bunu ilan etmesi sonrasında alacaklıları ile yaptığı bir anlaşma olarak tanımlanıyor. Borçlu bu anlaşma ile alacaklıların üçte ikisiyle anlaşarak borçlarının en az yarısını ödemeyi, kalanını ise belli bir plan takviminde ödeyeceğini taahhüt ediyor. Konkordato alacaklıların büyük bir kısmının rızası ile gerçekleşirken, İflas ertelemede ise Ticaret Mahkemesi’ne sunulacak iyileştirme projesi dikkate alınıyor. Piyasalar Merkez’e kilitlendi Piyasalar 2 büyük merkez bankasının bugün açıklayacağı faiz kararına odaklandı. Japonya Merkez Bankası (BOJ) faiz kararı sabah saatlerinde, Fed kararı ise akşam saatlerinde açıklanacak. Piyasa çevreleri ABD’deki Başkanlık seçimleri nedeniyle Fed’in bu toplantıyı da pas geçerek faiz artırımını aralık ayına öteleyeceğini öngörüyor. Gedik Yatırım Türev Ürünler Satış Grup Müdürü Halil Serkan Bulut, Fed’den bugün sürpriz beklemediğini vurgulayarak, “Fed faiz artışı için aralık sinyali verebilir. Yellen’in şahin duruş sergilemesiyle dolar endeksinde yükseliş, küresel piyasalarda bir miktar satış olabilir” dedi. Fed’den sürpriz bekleyen bazı piyasa çevreleri ise “Fed Aralık’ı bile işaret etse dolar sınırlı değer kaybeder ama bir sürpriz yaparsa dolar kuvvetli değer kazancı yaşayabilir” görüşünü aktardı. Uzmanlara göre, olası diğer bir senaryo ise zayıf gelen veriler sonrası Fed’in aralık ayında bile faiz arttırmama ihtimali. Bu gelişmenin de doların hızlı bir değer kaybına, borsa endeksi ve altın fiyatlarında çıkışa yol açacağı belirtiliyor. Merkez iyimser Merkez Bankası Beklenti Anketine göre, cari yıl sonu TÜFE beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 8.21 iken, bu anket döneminde yüzde 8.07’ye geriledi. l Ekonomi Servisi Şansı iyi kullanın önerisi Şimşek, “Bu, sektöre verdiğimiz ikin ci şanstır, sigorta şirketlerinin bunu iyi kullanması gereki yor. Nitekim bu dönemde suiistimalde bulunan, yüksek seviyede prim belirleyen sigorta şirketlerini de tek tek tespit ettik ve bu şirketlerden savunma talep ettik. Mevzuata aykırı hareket eden şirketlere idari ceza uygulayacağız” ifadelerini kullandı. Zorunluda dikiş tutmuyor Zorunlu trafikte fiyatlar gerilemeyince yeni bir model arayışına girildi. Şimşek, bu şan sın da kullanılmaması halinde Hazine’nin müdahale yetkisini kullanacağını belirtti. Başbakan Yardımcısı Mehmet şek, bu kapsamda bütün sigorta şir gortalının doğru ve güncel bilgiye eri Şimşek, yapılan kanuni düzenle ketlerine ait fiyatların bir sistemde gö şimleri ile mümkündür. Bunu sağlaya melere rağmen zorunlu trafik sigorta rülebileceğini, buna göre en düşük fi rak vatandaşlarımızın en düşük fiyat sı primlerinin arzu edilen seviyelere yat tercihine yapacağını kaydetti. ları seçmesi için bir anlamda yol gös inmediğini belirterek, vatandaşların daha düşük primlerden yararlanması amacıyla yeni bir model geliştirdiklerini açıkladı. Şimşek, sigorta şirketlerine ikinci bir şans verildiğini, şirketlerin bunu iyi kullanmaması halinde, Hazine’nin müdahale yetkisini kullanacağını dile getirdi. Vatandaşların daha düşük primlerden yararlanması amacıyla yeni bir model geliştirdiklerini anlatan Şim Giriş plaka ile Söz konusu uygulamanın şirketler arasındaki rekabeti artırarak, fiyat düşüşlerini hızlandıracağını belirten Şimşek, “Buradaki en büyük sorun vatandaşların tüm sigorta şirketlerinin uyguladığı zorunlu trafik sigortası primlerinden haberlerinin olmaması. Serbest piyasa şartları dahilinde sigorta priminin oluşması sigortacı ve si termiş olacağız. Bu çerçevede vatandaşların eylül sonu itibarıyla poliçe yenilemelerinde, Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezinin internet sitesinden (www. sbm.org.tr) sadece kimlik numarası ve plaka ile tüm sigorta şirketlerinin tekliflerini görmesi mümkün olacak. Vatandaşların en düşük fiyata yönlenmesi diğer şirketlerin de uyguladığı prim tutarlarını gözden geçirmesine neden olacaktır.” l Ekonomi Servisi 182 kişilik işe 4 bin 846 başvuru Burdur’da Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesinde Toplum Yararına Program (TYP) kapsamında okullarda hizmetli olarak çalıştırılacak 182 kişilik istihdam için 4 bin 846 aday başvurdu. Burdur’da Hüsnü Bayer Spor Salonu’nda noter hu zurunda yapılan kura çekimi öncesi konuşan İŞKUR Müdür Yardımcısı İsmail Taşçı, “TYP kapsamında 9 ay süreyle çalışacak 182 kişi için kura çekimi yapacağız. Kurada ismi çıkanlar 27 Eylül’de işe başlayacak ve 16 Haziran 2017’ye kadar çalışa cak” dedi. İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Hüseyin Çetinkaya da “İŞKUR İl Müdürlüğü ile imzalanan ‘Daha Temiz Okullar Projesi’ kapsamında 182 kişi istihdam etmeyi planladık” dedi. l Ekonomi Servisi Bu arada Çin ekonomisinde... 2008 küresel krizinin ardından merkez bankaları dünya para piyasalarına 12 trilyon dolara yakın taze likidite sundu. Para bolluğu hemen tüm ülkelerde faizlerin sıfıra değin gerilemesine ve varlık fiyatlarının şişmesine neden oldu. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu Yükselen Piyasa Ekonomilerinde yaşanan sıcak para bolluğu sayesinde yapay bir canlılık yaratıldı. Bu ülkelerde borçlanmaya dayalı ve özünde sürdürülemez nitelikli bir büyüme süreci sağlandı. Ta ki borç oranları kritik eşikleri zorlayana dek. Avrupa’da borç krizi böyle patlak verdi ve mülteci krizi altında yeni insanlık dramlarına dönüştü. Bu arada küresel piyasalarda eksi getiri oranına sahip varlıkların değeri neredeyse 10 trilyon dolara ulaşmıştı. Ucuz borçlanma olanakları finans dışı şirketleri de rantiyer spekülasyon balonunun içine sürükledi; sabit yatırımlar ve tasarruflar tüm dünyada geriledi; tüketim patlamasına dönüştü. Buraya kadar bu öyküyü artık yakından biliyoruz. Bilemediğimiz konu bu vurgun dünyasının ne zaman ve ne şekilde dengeye ulaşacağı... Dünya merkez bankalarının “başkanı” konumundaki BIS – Uluslararası Ödemeler Bankası bu hafta başında önemli bir uyarıda bulundu: dünya ekonomisinin motoru konumunda gösterilen Çin’in borçluluk oranlarının kaygı verici olduğunu ve finansal bir krizin tetikleyicisi olabileceğini savlayan bir değerlendirme yayımladı. BIS tarafından yayımlanan analize göre Çin ekonomisinin toplam borcu 25 trilyon dolara ulaşmış durumda. Bu rakam Çin milli gelirinin yüzde 250’si düzeyinde. Burada özellikle finans dışı şirketler kesimindeki borçluluğun hızlı artışı dikkat çekiyor. Ucuz döviz ve sıfıra yakın faiz maliyetlerinin cazibesine kapılan Çin şirketleri, ihracata yönelme yerine borçlanmayla beslenen ve giderek iç tüketim talebine dayalı bir büyümenin peşine düşmüş gözüküyor. “Dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisinin” performansının ardında aslında hızla artırılan borçluluğun yattığı anlaşılıyor. Çin’de kredi hacmi milli gelire oran olarak son sekiz yılda iki misli artış göstererek yüzde 255’e ulaşmış. Kredi hacmindeki hızlı artış ise özellikle inşaat ve altyapı hizmetler sektörlerinde tüketim patlamasını beslemiş. BIS, küresel piyasalarda bir kriz göstergesi olarak izlediği verilere dayanarak Çin ekonomisindeki çarpıklıklara dikkat çekmekte. Bunların başında da “kredi hacminin GSYH açığına oranı” sergilenmekte. BIS, söz konusu oranın Çin’de yüzde 30’u aştığını, oysa bu oranın “normal” eşiğinin yüzde 10 civarında olması gerektiğini savunuyor. 1997 Asya krizi öncesinde, örneğin, bu oran sadece yüzde 8 idi. Dolayısıyla BIS, durgunlaşmanın ötesinde, küresel piyasalarda Çin ekonomisinden kaynaklanabilecek bir finansal krizin öncü göstergelerinin kaygıyla izlenmekte olduğunu vurgulamakta. BIS’e göre faiz oranlarının artık sıfıra gerilemesi merkez bankalarının bundan sonra atabileceği adımların etkinliğini de sınırlıyor. Daha ötesi, Fed veya başka kaynaklı bir parasal şoka karşı dünya ekonomilerinin istikrar içerisinde bir tepki vermesinin artık çok zor olacağını savunuyor. HHH Söz konusu uyarıları Türkiye açısından da değerlendirmekte fayda olabilir. Türkiye’nin dış borcu 2000 yılında 118 milyar iken, bunun sadece 30 milyarı finans dışı özel şirketlere aitti. 2016’nın ilk üç ayı itibarıyla dış borçlarımız dört misli artarak 411 milyar dolara fırladı. Finans dışı özel şirketlerin dış borçları da benzer oranda artarak 130 milyar dolara çıktı. Borçlanmayla beslenen iç talebe dayalı büyümenin hem sürdürülemez nitelikte olduğunu, aynı zamanda da istihdamdostu olmayan bir sürece işaret ettiğini çok yakından biliyoruz. Dün açıklanan TÜİK verileri işsizlik oranının yüzde 10 bandının üstüne çıktığını belirtiyor. Dahası, “Temmuz darbesi” konulu resmi suçlamalar henüz başlamadı. İş Bankası’na 1.1 milyar dolar Türkiye İş Bankası, 16 ülkeden 29 bankanın katılımıyla 302 milyon ABD Doları ve 661 milyon Avro olmak üzere yaklaşık 1.1 milyar ABD Doları tutarında sendikasyon kredisi aldı. Böylece İş Bankası, 2016’da uluslararası piyasalardan toplam 2.4 milyar ABD Doları tutarında sendikasyon kredisi almış oldu. İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Yılmaz Ertürk, “Bu, 44. sendikasyon kredisi oldu. Bu kredi İş Bankası’na duyulan güveni bir kez daha teyit etmiş oldu. Yapı Kredi’den KOBİ paketi Yapı Kredi’nin kullanıma sunduğu “Sedir Dış Ticaret” paketiyle, dış ticaret üzerine faaliyet yürüten KOBİ’ler, hem bankacılık hem de dış ticaret işlemlerini bir yıl boyunca tek bir ücret ödeyerek gerçekleştirecekler. Yapı Kredi KOBİ ve Tarım Bankacılığı Grup Direktörü Aslı Düzenli, “Hedefimiz KOBİ’lere finansal desteği artırarak hem firmaları hem de faaliyet gösterdikleri sektörleri en iyi şekilde desteklemek” diye konuştu. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear