28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KULTUR Babylon Bomonti’de funk ve disco Hollandalı elektrofunk topluluğu “Kraak&Smaak”, 23 Eylül Cuma akşamı Babylon’da sezonun ilk canlı performansına imza atacak. Hollanda müziğinin sıra dışı ekibi “Kraak&Smaak”, funk, disco ve house ile sentezlediği dinamik ve eğlenceli tarzını, canlı performanslarına ve DJ setlerine de yansıtıyor. Kısa sürede ismini duyuran grup, Sziget SXSW, Coachella, WMC ve CMJ gibi dünyanın prestijli müzik festivallerinde yer aldı. Cumartesi 17 Eylül 2016 kultur@cumhuriyet.com.tr EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK Adele, Amy’e şarkı 15 Neşet Ertaş armağan etti Kartal’da anılacak İngiliz müzisyen Adele, yeni bestesi “Make You Feel My Love”ı ABD’nin Boston kentinde seslendirerek, parçayı sanatçının doğum gününde kendisine ithaf etti. Geçen perşembe akşamı binlerce hayranıyla buluşan ve önü müzdeki 10 yıl boyunca yeni doğan bebeğine odaklan 25 Eylül 2012’de yitirdiğimiz halk ozanı Neşet Ertaş, ölümünün dördüncü yılında Kartal’da anılacak. Kartal Belediyesi’nin anma programı 25 Eylül Pazar günü saat 20.30’da Hasan Âli Yücel mak için turneye çıkmayacağını açıklayan 28 yaşındaki sanatçı, yeni bestesinin, kendi bestelerini yazma yolunda “ilham kaynağı” olarak nitelediği Amy Winehouse’a 33’ncü yaşında bir armağan olduğunu açıkladı. Adele’in “dahi” olarak tarif ettiği Amy Winehouse, 2011’de 27 yaşında trajik biçimde hayata veda etmişti. l Kültür Servisi Kültür Merkezi’nde yapılacak. ‘Bozkırın Tezenesi’ Ertaş’ın an Adele Amy Winehouse ma gecesinde, Bozlak geleneğinin yeni kuşak temsilcilerinden İsmail Altunsaray, sazıyla ve sesiyle Ertaş’ın türkülerini seslendirecek. “Ahirim sensin”, “Zahidem”, “Gönül Dağı”, “Bir Bakışta Yaktın Beni” gibi birçok türküsüyle bilinen ozan, UNESCO tarafından da ‘yaşa ATOM BOMBASINI YAPAN İNSAN EN GÜZEL ŞİİRLERİ DE YAZDI Homo Sapiens ikilemleri... yan insan hazinesi’ olarak ni telenmiş ve 25 Nisan 2011’de İTÜ Devlet Konservatuarı kendisine Onursal Doktora unvanı sunmuştu. l Kültür Servisi Behiç Ak’ın ‘Hayvanlardan Tanrılara Sapiens’ adlı kitap İFSAK’tan ‘Ayın Fotoğrafı’ tan yola çıkarak çizdiği ‘Kim Kime Dum Duma’yı görünce, Borges’in ‘Atlas’ kitabındaki bir anlatısı düştü aklıma. geleneği Lal Laleş Aslı Erdoğan Ragıp Yavuz Çiğdem K. Schmidt Genco Erkal Necmiye Alpay Beral Madra İstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Kulübü’nün (İFSAK) 2016 2017 Ayın Fotoğraf Yarışması duyurusu yapıldı. Şartnamesi de belirlenen yeni sezonun yarışma konuları yazar ve şairlerin ünlü sözlerinden oluşacak. Katılımcılardan, yarışmalara Bertolt Brecht’den Sait Faik’e, Jean Baudrillard’dan Edip Cansever’e yazarların, şairlerin ünlü sözlerinden esinlenerek üretecekleri fotoğraflar getirmeleri bekleniyor. İFSAK’ın ilk yarışması, 10 Ekim’de düzenlenecek. Bilgi: www.ifsak.org.tr l Kültür Servisi Kesselring’in ‘Ahududu’su sahnede Tiyatrokare, 25. Sanat mevsimini Joseph Kesselring’in Dünya Tiyatrosu klasikleri arasına girmiş olan “Ahududu” (Arsenik Kurbanları) oyunuyla açıyor. Nedim Saban’ın uyarlayıp yönettiği ve daha önce Vasfi Rıza Zobu ile Çetin İpekkaya tarafından iki kez sahneye taşınmış oyun, kasım ayından itibaren yeni bir yorumla sahnelenecek. “Ahududu”’da, insanlığa büyük iyilik yaptıklarını sanan ve yalnızlığa çare bulduklarını düşünen iki yaşlı ‘deli’yi Ayşe Kökçü ile Oya İnci oynuyor. l Kültür Servisi Yıldız Savaşları’ndan ‘orijinal’ uyarısı Popüler bilim kurgu film serisi ‘Yıldız Savaşları’nın başrol oyuncusu Mark Hamill, bugün sanal veya gerçek müzayede piyasasında var olan “imzalı fotoğraflar”ının yüzde 50 ila 90’ının sahte olduğu uyarısını yaptı. BBC’ye konuşan sanatçı, “Şu anda dışarda gerçekten çok sahte imzalı resimler bulunuyor” derken, dolandırılan hayranlarının olduğunu bilmenin de kendisinin kalbini kırdığını dile getirdi. l Kültür Servisi Cumhuriyet’in, 1980’lerden bu yana belki de en sevdiğim, tiryakisi olup çıktığım sayfası, çizgi bant ya da bant karikatürlerin yer aldığı sayfadır. Gerçi yıllar öncesinin İsmail Gülgeç’inin, Piyale Madra’sının, Kemal Gökhan’ının ardından, bir süre önce Semih Poroy da “Harbi”sini alıp gitti. Neyse ki, Behiç Ak’ın “Kim Kime Dum Duma”sı ile Kâmil Masaracı’nın “Çizgilik”ini hâlâ izleyebiliyoruz o sayfada. Bu sayfa, birkaç yeni çizerle daha da güçlendirilse keşke. Gülmece, zorlu dönemlerin hem en keskin eleştiri kılıcı, hem de en sağaltıcı sığınağı değil midir? Asıl diyeceğim bu değil. İnsan denen tür Behiç Ak, 14 Eylül 2016 günlü Cumhuriyet’teki “Kim Kime Dum Duma”sında, yine gülümseterek ciddi bir şey söylemenin bir yolunu bulmuştu. “Hayvanlardan Tanrılara Sapiens: İnsan Türünün Kısa Bir Tarihi” adlı kitaba gönderme yaparak, entelektüel karakterine, “Umut verici bir kitap... Dünyayı kana bulayan, çevreyi mahveden insan denen türün bir gün ortadan kalkacağını söylüyor...” dedirtiyordu. Keskin ve acımasız bir yergi, incelikli ve haklı bir eleştiri, diye düşünürken, Borges’in “Atlas” kitabındaki bir anlatısı düştü aklıma. Şinto tanrıları Şinto tanrılarının Japonya’nın İzumo kentindeki bir buluşmasını anlatır Borges. Tanrılar, bir dağın yeşil doruğunda, çepeçevre çevrelenmiş oturuyor, insancıkları gözlüyorlardır. İçlerinden biri der ki: “Günler, belki de yüzyıllar önce, burada toplanarak Japonya’yı ve dünyayı yarattık. Balıklar, denizler, gökkuşağının yedi rengi, bitki ve hayvan soyları boy atıp gelişti. İnsanların sırtına çok fazla yük binmesin diye, onlara döl döş verdik, çocuklar verdik, çoğul günü ve tekil geceyi verdik... Oysa nasıl aygıtları, sabanı, anahtarı, çiçekdürbününü yarattıysa kılıcı ve savaş sanatını da öyle yaratmış olan insanoğlu, şimdi de tarihe son verebilecek görünmez bir silâh yarattı. Gelin, bu anlamsız eylem gerçekleşmeden, insanları yok edelim.” ‘İnsanlar yaşasın!’ Tanrılar kara düşüncelere dalarlar. Tam o sırada, başka bir tanrı der ki: “Haklısın, dediklerine bir sözüm yok. İnsanoğlu düşünüp taşınıp bu tüyler ürpertici silâhı yarattı, ama bir şey daha yaptı, on yedi hecenin kuşattığı bir boşluğu dolduran bambaşka bir şey daha yarattı.” Tanrı, on yedi heceyi tekdüze bir sesle okur. Sonunda, tanrıların en yücesi, yargısını verir: “İnsanlar yaşasın!” Böylece, insan soyunu kurtaran, bir “hayku” olur... Anlaşılan, Şinto tanrılarının en büyüğü yüce gönüllüymüş. Atom bombasını yapan da insan, o güzelim şiirleri yazan da, diye düşünmüş demek. Onlar ve onlar Ben de diyorum ki: Bize yıllardır o güzelim oyunları izlettiren, o benzersiz sesini sahneden ruhlarımıza üfleyen Genco Erkal da insan; onun “Nâzım ile Brecht” oyununu engellemeye kalkanlar da. Kırk yılı aşan bir süredir sahnelere emek veren Ragıp Yavuz da insan; onu Şehir Tiyatroları’ndan uzaklaştıran bilirbilmezler de. Murathan Mungan, Sema Kaygusuz, küçük İskender, Ahmet Telli gibi yazar ve şairleri Kürt diline kazandıran, Shakespeare’in tüm sonelerinin Kürtçe çevirisini yayımlayan, şair Lal Laleş de insan; onu hakkında hiçbir soruşturma ya da yargı olmadan öğretmenlikten açığa alanlar da. Yaratan ve engelleyen Kendini uzun zamandır Türkçe’nin sorunlarıyla boğuşmaya adayan, dilimizin sağlığını korumak için uğraş veren Necmiye Alpay da insan; ona hapishaneyi reva görenler de. Tüm yazdıklarında, insan ruhunun en çapraşık dolambaçlarında özgürce dolaşmayı göze alabilen Aslı Erdoğan da insan; ona parmaklıkların ardında eza çektirenler de. Çağdaş sanatın ülkemizde boy atıp kendini var etmesine katkıda bulunanların başında anılması gereken Beral Madra da insan; onu karalamaktan çekinmeyen ve beş yıldır sürdürdüğü Çanakkale Bienali’nin üstüne kalem çekilmesine yol açanlar da. Elde edilen buluntularıyla insanlık tarihini değiştiren Göbekli Tepe kazılarına 20 yıldan fazla bir süre emek veren Prof. Dr. Klaus Schmidt ile çalışma arkadaşı ve eşi arkeolog Çiğdem KöksalSchmidt de insan; Prof. Schmidt’in ölümünden sonra KöksalSchmidt’in Göbekli Tepe arşivinde çalışma yapmasına engel çıkaranlar da. Bu insanlık ikileminin en dehşetengiz örneklerine, Shakespeare ve Dostoyevski’nin yapıtlarındaki karakterlerde rastlanır. Şinto tanrılarının bağışlayıcılığına dönersek: Bağışlamak insana değil, tanrılara vergi... Taner Ceylan’ın ilk Londra Van Gogh’un ruh hastalığı sergisi ‘şiddet ve aşk’la dolu akademik olarak ispatlandı Sotheby’s’in New York’ta da bir şubesi bulunan S 2 Galerisi’nde açılacak sergi 28 Ekim’e dek görülebilir Amsterdam Üniversitesi’nce yapılan son araştırma, ressamın hayatının son bir buçuk yılında tekrar eden bir ‘psikoz’dan mustarip olduğunu ortaya koydu. Daha önce The Financial Times gazetesine verdiği bir söyleşide “Ben duygusal gerçekçilik yaratıyorum; konuyu sergilemelisiniz. Ancak izleyici resimleneni görmemeli” diyen güncel sanatçı Taner Ceylan, ilk kişisel Londra sergisini 23 Eylül’de açıyor. Sotheby’s’in New York’ta da bir şubesi bulunan S 2 Galerisi’nde açılacak sergi 28 Ekim’e dek yer alırken, sergide Ceylan’ın sanat tarihi, inanç tarihi ve toplumsal cinsiyet tarihini eleştirel bir bakışla kesiştirdiği yapıtlarına yer verilecek. Her bir eseri için en az aylar boyu emek veren Ceylan, yabancı eleştirmenlerce ABD’li ünlü yeni gerçekçi sanatçı Chuck Close ile karşılaştırılıyor. Sergide, Ceylan’ın kendisini yorumladığı “I Love You” isimli bir çalışması da bulunuyor. Yapıtlar ortalama 150 ile 250 bin sterlinlik fiyat aralığından meraklıların ilgisine sunuluyor. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi 1991 mezunu olan ressam, 2001 ve 2003 arasında Yedi tepe Üniversitesi’nde eğitim vermiş, 2001 ve 2006 arasında ise Time Out Istanbul dergisinin kültür sanat şefliğini yapmıştı. Sanatçının yapıtları halen Istanbul Modern Sanat Müzesi’nde koleksiyona dahil edilmiş bulunuyor. l Kültür Servisi Hollandalı ressam Vincent van Gogh ile ilgili olarak ülkenin başkentindeki Amsterdam Üniversitesi’nce yapılan son araştırma, ressamın hayatının son bir buçuk yılında tekrar eden bir ‘psikoz’dan mustarip olduğunu ortaya koydu. Sanatçının kendisini kulağını kesmeye kadar götüren 1888 tarihli olayın da yer aldığı akademik rapor, bu olayın stres ve alkolün etkisiyle meydana geldiğini belgeledi. Temmuz 1890’da kendini silahla öldürmek suretiyle intihara teşebbüs eden sanatçı hakkında, ‘şizofreni, ikili duygudurum bozukluğu ve frengi’ gibi türlü sağlık bozukluğu nedenleri ileri sürülmüştü. Üniversite üyesi sanat tarihi profesörü Louis van Tilborgh, New York Times gazetesine yapılan tartışmaların ‘çok çetin’ olduğunu bildirirken, tıbbi etik uzmanı Arko Oderwald ise Telegraph gazetesine, “Tek bir şey, Van Gogh’a olanları açıklamak adına oluşan bütün pencereyi bize tariflemez” yorumunda bulunmuştu. The Art Newspaper yayını da, geçen ay ünlü ressamın kesik kulağını teslim ettiği kişinin, bir çiftçi kızı olan Gabri elle Berlatier olduğunu haber vermişti. l Kültür Servisi C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear