24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 13 Eylül 2016 EDİTÖR: TAMER KAYAŞ TASARIM: İLKNUR FİLİZ haber 7 Hukuksuzluk ‘engel’DUYULMAYAN ADAMIN PROPAGANDA DAVASI anayasa mahkemesi’ne taşındı Yasadışı slogan atmak, uyarıya rağmen dağılmamak, polise taş, molotof atmak... İddianamedeki suç fiilleri böyle sıralanmış. İlhan ise hiçbiriyle suçlanacak durumda değil. İşitme engelli, ‘dağılın’ uyarısını duyamaz. Slogan atamaz. Çünkü konuşamıyor. Molotof attığının tespit edilemediği, savcının iddianamesinde yazıyor. Şimdi özgürlüğün tadını çıkarıyor. “İş olsun çalışayım, başka bir şey istemiyorum. Bir de istiyorum ki, birlik olalım. Türk, Kürt bir olalım. Konuşalım, sorun çözülsün” diyor. tanımadı Mehmet Tahir İlhan, sekiz çocuklu bir ailenin en büyüğü. 43 yaşında. Üç kardeşi gibi doğuştan işitme en gelli. Konuşamıyor ve duyamıyor. Aile siyle anlaştığı işa ret dili başka. Özel eğitim almadığı için işitme engelliler al HİLAL KÖSE fabesini bilmiyor. 6 çocuk babası. Bü yük oğlu bu yıl üni versiteye başlayacak. İlhan’ı bu yazının konusu yapan olay ise hu kuk fakültelerinde ders olarak okutulacak nitelikte olan davası. ‘Örgüt propagandası yaptığı’ iddi asıyla yargılandı. Dosyasına delil olarak konulan şey, grup içindeki bir saniyelik görüntüsüydü. Kit leyi yönlendirdiği bile iddia edil di. 3.5 yılını içeride geçirdi. Şart lı tahliye ile mart ayında özgürlü ğüne kavuştu. İlhan’ı Mersin’deki evinde ziyaret ettik. Kardeşi Mür şit İlhan’ın tercümanlığında, ce zaevi günlerini konuştuk. “Allah kimseyi düşürmesin” diyor. Ceza evinin ilk birkaç ayını ağlayarak geçirmiş. Derdini kimseye anlata mamanın sıkıntısını çok çekmiş. Koğuştakilerin baskısıyla temizlik yapmış, bulaşık yıkamış.... Dosya sı şimdi Anayasa Mahkemesi’nde. ‘Çocuk kalmış adam’ Mürşit’e göre, abisi, yerinde duramayan yapısı nedeniyle hapse düştü. Bir yanı hep çocuk kalmış bir adam o. Aklına estiğini yapan, yükleme işi varsa çalışan, yoksa da sürekli bir yerlere gidip gelen... Öyle ki; röportaj için sözleştiğimiz saatte buluşamadık. Mürşit, “Birazdan gelirler” dediyse de, “Ben biraz dolanıp gelirim” diye ‘Tercüman abimi anlamadı’ Duruşmalarda kendini iyi savundu mu? Adalet yerini buldu mu? Dosyada bu soruların yanıtı da yok. Mürşit, “Tercüman abimin söylediklerini anlamadı ki... Ben tercüme edeyim dedim kabul etmediler” diyor. Abisi içerideyken avukatıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Bu haksızlığın peşini bırakmamaya kararlı: “Abim, şimdi ‘keşke çadıra gitmeseydim’ diyor. Şevket Sümer Mahallesi’nde o dönem her gün savaş vardı... İşin başından beri söylediğim tek bir şey var abim haksızlığa uğradı. Çok ağır ceza aldı.” ortadan kaybolmuştu. Durduğu yerde canı sıkılıyor çünkü. Röportajın sonunda, ellerini havaya kaldırıp “Hadi eyvallah” deyip çıktı, hızla gözden kayboldu. Mürşit, “Çocukken de böyleydi. Köyden çıkıp giderdi. Sıcak kanlıdır. Biri bir şey istesin sonunu düşünmez. Kendini korumaz” diyor. 1 saniyelik görüntü İlhan’ın yolunu adliyeye düşüren olay, 2011 milletvekili seçimleri sürecinde yaşandı. YSK, Emek Barış ve Demokrasi Bloğu’nun 7 bağımsız adayının, adaylığını iptal etmişti. Karar, bağımsızları destekleyen her kesim tarafından protesto ediliyordu. Mersin’de, 24 Nisan 2011 günü saat 23.30 sıralında, Okan Merzeci Bulvarı’na barikat kuran, slogan atan, 60 kişilik gruba polis müdahale etmişti. İlhan, bu grubun içinde yer aldığı gerekçesiyle gözaltına alındı. Feci şekilde dövüldü. Sabah yüzü gözü şişmiş bir şekilde bırakıldı. Birkaç gün sonra, tutuklandı. Polis tutanağına göre, üzerinde, kenarı işlemeli çiçek desenli eşarp, yarım limon, ‘görevli’ yazılı yaka kartı vardı. 20 Nisan’da BDP il binası önünde yapılan basın açıklamasında görüntülenmişti. Tutanaktaki tespit şöyleydi: “Görüntünün 00.02.16 saniyesinde Mehmet Tahir İlhan isimli şahsın grup içinde yer aldığı görüldü...” Bir saniyelik görüntüyle dört ayrı suçtan yargılandı: “Görevi yaptırmamak için direnme, örgüt üyeliği, örgüt propagandası, izinsiz gösteri.” İddianamede, sağır dilsiz olduğu unutulmuştu. Örgüt elebaşı ve lehine, başkalarının attığı slo ifadesi birden değişiyor. Ne kadar ganlardan sorumlu tutuldu. Uya kötü günler geçirdiği, mimiklerin rıya rağmen dağılmamakla suç den, el kol işaretlerinden anlaşı landı. Savcı, YSK kararını protes lıyor: “Her gün kavga dövüş olur to çağrısının Kandil’den geldiği du. Ben kimsenin dediğinden bir ni savunuyordu. Protestoların işe şey anlamıyordum. Kimse de beni yaramasıyla, YSK’nin kararının anlamıyordu. Zorla temizlik yap kaldırılmasıyla ilgilenmiyordu. İl tırdılar. Beni rahat bıraksınlar di han, bu dosyadan 8 yıl 9 ay hap ye mecburen para veriyordum. se mahkum edildi. İlhan’ın diğer Çok sıkıntı çektim.” En çok gök dosyasının konusu ise BDP’nin yüzüne bakmayı özlediğini söylü ‘Demokratik Çözüm Çadırı’na git yor. Mürşit, araya girip, çocuk gelenler belgesmiş olması. Adana 8. Ağır larını göstererek, “On Ceza Mahkemesi’ ları özledin değil nin gerekçeli ka mi? Onlar için rarındaki tespit şöyle: “Çadırlar kurulduklarından beri PKK adı Başına Belgesel yönetmeni Ender Yeşildağ, Mehmet Tahir İlhan’ın başına gelenleri, ‘Duyulmayan’ adlı belgeselinde anlattı. Yeşil el oldu çok çalışacaksın bundan sonra” diye vurgulu na gerçek dağ, İlhan’ın evinde, cezaevi önün yor. Abi leştirilen de, sebze halinde çekimler yaptı. sinin ye eylemlerin İlhan’ın ailesiyle, avukatı Tugay niden merkezi oldu.” Bek’le görüşmeler yaptı. Bel başını ‘be İlhan, ‘örgüt adına gesel, festivallerde gös laya’ sokması suç işlediği’ gerek terilecek. dan korkuyor is çesiyle 4 yıl 2 ay hapse ter istemez... Çün mahkum edildi. Bu dosya kü, tahliye için çok ça Yargıtay’da temyizde. balamış. “Derdimizi kimseye ‘Herkes gidiyordu’ anlatamadık” diyerek, şunları anlatıyor: “Kürkçüler Cezaevi’nde Savcılar da yargıçlar da, görüşe her gittiğimizde ağlıyor İlhan’ın fiziksel engelini, olayla du. Çok zor alıştı. ‘Ben niye bur rın boyutunu algılayabilecek du dayım? Ben bir şey yapmadım’ rumda olup olmadığını tartışma diyordu. Arkadaşları en ufak ha dı. İlhan ise herkesin yaptığı şey reketini yanlış anlıyordu, kav leri yaptığını, tutuklanmayı bek ga ediyorlardı. Kendini anlatama lemediğini söylüyor: “Sebze ha yınca sinirleniyordu. İhtiyaçla linde çalışıyorum. İşten çıkar rını gardiyanlara iletmek için de dım, canım sıkılırdı, çadırın oldu arkadaşlarına muhtaçtı. Cezae ğu yere giderdim. Kalabalık olu vinde olduğu sürede bir kere bile yordu. Ne olsa ‘herkes gidiyor’ di tercüman getirmediler. Ailesine yordum. Eylemin olduğu gün ar biz baktık. Ben, 50 bin lira har kadaşlarımı gördüm. Yanlarına gi cadım. İçeride çok parası gidiyor der gitmez, gazlı müdahale başla du. Boncuk işlemeyi öğrendi, 300 dı. Benim zaten dilim yok, kula liralık boncuk alıyordum. Yarısı ğım yok.” Cezaevini sorunca yüz nı başkaları alıyordu... ” Savcı bayram tatilindeGörüşmeleri kısıtlanan Altan kardeşlerin avukatları endişeli: Darbe soruşturması kapsamında geçen cumartesi günü gözaltına alınan Ahmet ve Mehmet Altan kardeşlerin avukatları yazılı açıklama yaptı. Altan kardeşlerin avukatları Av. Veysel Ok ve Av. Ergin Cinmen hukuki durumundaki belirsizliğinden endişe duyduklarını belirterek dosyayla ilgili gizlilik kararından dolayı sadece basına yansıyan bilgileri bildiklerini kaydetti. Çağlayan Adliyesi’ne gittiklerinde soruşturma Savcısı Can Tuncay’ın bayram tatiline çıkmış olduğunu belirten Ok ve Ergin itirazlarını inceleyecek sulh ceza yargıcını da bulamadıklarını kaydetti. Yaptıkları ortak açıklamada avukatlar, “Müvekkillerimizle avukat görüşü Savcılıkça kısıtlanmıştır. Gayriciddi suçlamanın mahiyeti itibarı ile gözaltı işlemini haklı kılacak bir şekilde toplanması gereken hiçbir kanıt bu lunmamaktadır. Müvekkillerimizin yargı önüne ne zaman çıkacağı konusu belirsizdir. Her iki müvekkilin de sağlık ve hukuki durumu ile ilgili olarak tarafımıza hiçbir bilgi verilmemektedir. Yaşanan bu durum başta Anayasa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Ceza Muhakemesi Kanunun ilgili hükümlerine aykırı bulunmaktadır” ifadelerini kullandı. Avukatlar savcılıktan sızdırılan, haberlerden çıkmış bilgilere göre müvekkillerinin “subliminal mesajlar” vermek suretiyle suçlandıklarını belirtti. Ahmet ve Mehmet Altan 14 Temmuz 2016 tarihinde, bir televizyon programında ortaya koymuş oldukları düşünceleri nedeniyle, programdan iki ay geçtikten sonra, konuşmaları gerekçe gösterilerek 10 Eylül’de tarihinde sabaha karşı ikamet adreslerinden gözaltına alınmıştı. l İSTANBUL/Cumhuriyet Sağlık sorunları bulunan yazar Aslı Erdoğan, iki defa kelepçelenerek hastaneye götürülmek için cezaevinden çıkarıldı ama muayene ettirilmeden geri getirildi. Muayene işkencesi Kapatılan Özgür Gündem gazetesinin Yayın Danışma Kurulu üyesi, yazar Aslı Erdoğan’ın kaldığı Bakırköy Kadın Cezaevi’nden hastaneye götürülmek üzere iki kez çıkarılmasına rağmen, muayene ettirilmeden geri getirildiği ortaya çıktı. Yazar arkadaşı Ayşegül Tozeren’e mektup gönderen Aslı Erdoğan, “Kelepçeleyip (İlk kez kelepçelendim) hastaneye götürdüler. Ringden bile indirmeden, geri getirdiler! Bugün de kapıdan çevirdiler” ifadelerini kullandı. Gazetemize konuşan Tozeren “Kontrolleri için iki kez hastaneye götürmeye çalışmışlar. İlk sefer ring aracına alıyorlar, sonra geri getiriyorlar. Diğerinde ise kapıya çıkartıp geri getiriyorlar. Bu hasta olan biri için uygun değil. Mektup bana bugün (dün) ulaştı. Geçen hafta yaşandığını tahmin ediyoruz” dedi. Erdoğan’ın avukatı Erdal Doğan ise hastaneye götürülürken yaşananların işkenceye dönüştüğünü belirterek,“Erdoğan’ın sağlık sorunları nedeniyle İstanbul Tabipler Odası’na başvurmuştum. Son ziyareti işkenceye dönüştü. Elleri kelepçeli ring arabasına bindirilip, sonra ‘muayenehane saati bitti, götüremiyoruz’ diyorlar. Erdoğan’ın pankreastan kaynaklanan enzimler ve şeker nedeniyle diyete ihtiyacı var. Boyun fıtığı nedeniyle de, özel bir yastığa ihtiyacı var. Sağlık sorunları olan bir yazara bunu yapmak, sağlık sorunlarını derinleştirir” ifadelerini kullandı. l İSTANBUL / Cumhuriyet TYS ve PEN’den destek OHAL bıçağı aydınlar üzerinde bileniyor Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) ve PEN Türkiye Merkezi, muhaliflere yönelik gözaltılar ve açığa almalara tepki gösterdi. TYS’nin açıklamasında “Sağın sağa darbesinden türeyen ‘yeni sağ dikta’, OHAL bıçağını aydınlar üzerinde bilemeyi sürdürüyor. Aslı Erdoğan’ın, Necmiye Alpay’ın tutuklanmasından sonra sıranın başka aydınlara geleceğini öngörmüştük” denildi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Oyuncular tiyatrolarından, akademisyenler üniversitelerinden, gazeteciler kalemlerinden koparılıyor. İktidar ‘ye ni Türkiye’ adıyla başlattığı cadı avını büyüttükçe büyütüyor. Bilinmelidir ki yazarlarımız yalnız değildir.” PEN: Yanınızdayız PEN Türkiye Merkezi’nin açıklamasında da, darbe girişimi sonrası pek çok yazar, şair, gazeteci, akademisyen ve öğretmenin gözaltına alınması, açığa alınması ya da ihraç edilmesi “büyük yanlışlık” olarak nitelendi. “İfade özgürlüğü elinden alınanların yanındayız” denilen açıklamada daha çok mağduriyet yaratılmadan yanlıştan dönülmesi istendi. l Kültür Servisi Uçan Süpürge’den kampanya Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği, çevirmen Necmiye Alpay ile birlikte yazar Aslı Erdoğan için, kitaplarını, cümlelerini okuma ve internette paylaşma kam panyası başlattı. Çağrı metninde “Yapmanız gereken, sadece Aslı’nın bir kitabını elinize alıp kamera karşısına geçmek ve bu kitaptan seçtiğiniz biriki paragrafı okumak” denildi. DIŞ BASIN Guardian: Türk ‘kan davasında’ yeni tutuklamalara öfke Darbe girişiminin ardından gözaltılar, tutuklamalar, gazete kapatmalar, kamuda devam eden görevden almalar, el çektirmeler dış basında yankı bulmayı sürdürüyor. Guardian’da, Ahmet ve Mehmet Altan kardeşlerin gözaltına alınmaları “Türk ‘kan davasında’ yeni tutuklamalara öfke” başlığıyla duyuruldu. Britanya’nın Times gazetesinde tarihçi Michael Burleigh imzalı makalede, Türkiye’deki darbe gi rişiminin başarısız olmasının ardından ABD’lilerin rahat bir nefes aldığını, ancak daha sonra “başarısız bir darbenin başarılısı kadar tehlikeli olabileceğini keşfederek” yeni bölgesel müttefiklere ihtiyaç duyduğunu anladığı belirtildi. Financial Times (FT) gazetesi ise 15 Temmuz’un ardından yaşanan süreci mercek altına aldı. Gazete, “Tasfiyeler Stalin Rusya’sı ve McCharty dönemi ABD’si ile kıyaslanıyor” yorumu yaptı. BAŞSAĞLIĞI Bağdagül Kurç’un eşi, Gülfikar Kutur, Merhume Gülhanım Kurç, Yaşar Kurç, Züleyha Kurç, merhum Hüseyin Kurç’un babaları, Sevgili amcam, MUHLİS KURÇ’U yitirdik. 13 Eylül 2016 Salı günü (bugün) Karacaahmet Sultan Dergahı’ndan Hakka uğurlayacağız. MEHMET ERZİNCAN CHP KADIKÖY BELEDİYE MECLİS ÜYESİ C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear