26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cuma 26 Ağustos 2016 EDİTÖR: TAMER KAYAŞ TASARIM: ZARİFE SELÇUK haber 5 CHP lideri, Şavşat Kaymakamlığı çıkışında gazetecilere “Allah’ın verdiği bir can. O da bu memleket için feda olsun” dedi. ‘Ucunda ölüm deKEMAL Kılıçdaroğlu, saldırıdan 4 saat sonra ARDANUÇ’TA konuştu olsa gideceğim’ Saldırının ardından zırhlı araçla sıkı güvenlik önlemleri altında getirildiği Karayolları 102. Şube binasında bir televizyon kanalına bağlanarak konuşan CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Benim açımdan bir sorun yok. Çatışma bölgesinden güvenlik güçleri çıkardılar. Karayolları binasındayım” dedi. Kılıçdaroğlu, partisinin resmi internet sitesinden yaptığı açıklamada, teröre karşı ortak mücadelenin önemini vurgulayarak, “Farklı siyasi görüşlerimiz olabilir ama teröre karşı ortak mücadele etmek hepimizin görevidir” dedi. “Terör saldırısı gerçekleşti” diye programlarını yarıda kesmenin doğru olmayacağını düşündüklerini ve rutin programlarını sürdüreceklerini ifade eden Kılıçdaroğlu “Olayların üzerine gideceğiz” dedi. Terör bizi yıldıramaz Daha sonra Şavşat Kaymakamlığı’na geçen Kılıçdaroğlu, buradan ayrılırken gazetecilere yaptığı açıklamada, “Terörün acımasızlığını biliyoruz. Sade yurttaşlar bununla çok yüz yüze geldi. Ben de bir Genel Başkan olarak yüz yüze geldim. Her zaman ve her ortamda teröre karşı ortak mücadele etmek konusunda azim ve kararlılığımızı göstermeliyiz. Bütün si İstanbul yasal partilerin ve sivil toplum kuruluşlarının ortak çaba harcaması lazım. Allah’ın verdiği bir can, o da bu memleket için feda olsun. Hiç kimse endişe etmesin. Biz mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz” diye konuştu. Helikopterle Ardanuç’a geçen Kılıçdaroğlu, “Siyasete girerken bir söz verdim. Her zaman, her ortamda halktan yana olacağım. Kim ne derse dersin, bu ülkeye barışı, huzuru, kardeşliği getirmek için sonuna kadar mücadele edeceğim. Cumhuriyeti kanla, gözyaşı ile kurduk. ANKARA’DA BÜYÜK KARŞILAMA, İSTANBUL’DA YÜRÜYÜŞ Birisi bize silah gösterecek, tehdit edecek. Biz de vazgeçeceğiz! Bir canımız var. O can, bu ülke ve millet uğruna feda olsun diyeceğiz. Hiçbir programımı iptal etmedim. Ne olursa olsun gideceğim. Vatandaşa söz verdim, ucunda ölüm de olsa gideceğim dedim” ifadelerini kullandı. Helikopterle Erzurum Havalimanı’na giden Kılıçdaroğlu, “Bir şehidimizin olması dolayısıyla çok özgünüm. Yarın (bugün) şehidimiz sonsuzluğa uğurlanacak. Ben de cenaze törenine katılacağım” dedi. Kılıçdaroğlu’nu Ankara’ya dönüşünde binlerce partili karşıladı. Esenboğa Havalimanı’Nda konuşan Kılıçdaroğlu, “Bu terör bizi asla yıldıramaz, kararlılıkla üzerine yürümeye devam edeceğiz. Hep birlikte olacağız, yan yana olacağız, Türkiye’yi aydınlık günlere kavuşturacağız” dedi. Kılıçdaroğlu için havalimanında olağanüstü güvenlik önlemleri uygulandı. Ankara Emniyeti tarafından Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın geçişlerinde güvenlik için uygulanan güzergâh tedbirlerinin aynısının uygulandığı gözlendi. İstanbul’da ise Kılıçdaroglu’na saldırı Taksim Tünel’den Galatasaray Lisesi önüne yapılan yürüyüşle protesto edildi. Yürüyüşe CHP milletvekilleri Engin Altay, Barış Yarkadaş, Gürsel Tekin, Dursun Çiçek, Sezgin Tanrıkulu, Enis Berberoğlu, Mahmut Tanal, İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat, Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü, Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç, Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar ve Avcılar Belediye Başkanı Handan Toprak ile partililer katıldı. CHP’liler sık sık “Halkın umudu Kılıçdaroğlu”, “Kılıçdaroğlu yalnız değildir”, “Baskılar bizi yıldıramaz” sloganları attı. Kılıçdaroğlu’na yönelik saldırıya memleketi Tunceli’de de tepki vardı. Seyit Rıza Meydanı’nda dün akşam toplanan CHP’liler saldırıyı protesto etti. ‘Saldırı demokrasiye’Hükümet ve siyasi partiler Kemal Kılıçdaroğlu’na suikastı kınadı Başbakan Binali Yıldırım, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik suikat girişiminin ardından “Kılıçdaroğlu’nun konvoyunun Artvin’de uğradığı silahlı saldırı ülkemizin demokratik istikrarına ve toplumun huzuruna yapılmış alçak bir terörist saldırıdır. Saldırıyı nefretle lanetliyorum” dedi. Bahçeli: Lanetliyorum MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Kılıçdaroğlu’na yönelik düzenlenen saldırıyı lanetleyerek, “İhanetin gözü kararmış ve azgınlaşmıştır. Türkiye’yi kimse kardeş kavgasına çekemeyecektir” dedi. HDP: Kınıyoruz HDP’den yapılan açıklamada saldırı kınanarak, “Yaşanan silahlı çatışmayı kaygı ile öğrenmiş bulunuyoruz. Bu vahim saldırıyı sert biçimde kınıyoruz. Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş, Kemal Kılıçdaroğlu’nu telefonla arayarak kendisine geçmiş olsun dileklerini iletmiş, saldırıyı kınamıştır” denildi. Ala: Saldıran kesin PKK İçişleri Bakanı Efkan Ala, “Saldırıyı yapan kesin olarak PKK” dedi. Saldırının ardından hükümetten ilk tepki Başbakan Yar dımcısı Numan Kurtulmuş’tan geldi. Kurtulmuş, sosyal medya üzerinden “Saldırıyı lanetliyorum” açıklamasını yaptı. Özel: Hedef Kılıçdaroğlu TBMM’de basın toplantısı düzenleyen CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, “Suikast girişimleri olabileceğine yönelik çeşitli uyarılar vardı. Genel başkanın konvoyuna yönelik roketatarla suikast girişimi olduğunu, genel başkanın saldırı yerine birkaç yüz metre mesafedeyken konvoy durduğunu anlıyoruz” dedi. Kılıçdaroğlu’nu hedef alan saldırının demokrasiye yapılmış bir saldırı olduğuna dik kat çeken Özel, “Terörün karşısında duran ana muhalefet partisi liderine yapılmış bir saldırıdır” ifadelerini kullandı. ‘TBMM toplanmalı’ CHP Genel Sekreteri Kamil Okyay Sındır, Meclis Başkanı İsmail Kahraman’a çağrıda bulunarak “Terörün çözüm yeri Meclis. Meclis derhal toplanmalı Terörü Araştırma Komisyonu’nun ivedi bir şekilde çalıştırılma Terörü Araştırma Komisyonu’nun ivedi bir şekilde çalıştırılma” dedi. Erol: Can güvenliği yok CHP Tunceli Milletvekili Gür AKP HEYETİNDEN CHP’YE ZİYARET AKP Genel Başkanları’ndan oluşan bir heyet CHP Genel Merkezi’ne gelerek geçmiş olsun ziyaretinde bulundu. AKP heyetinde Genel Başkan Yardımcıları Yasin Aktay, Hayati Yazıcı, Nükhet Hotar hazır bulundu. Ziyaret sonrasında CHP Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl, “15 Temmuz sonrası oluşan bu uzlaşma ve birlikteliğin de artık daha kalıcı olması en büyük temennimiz olacaktır” dedi. AKP’li Yazıcı da “Bu eylem birliğimize bütünlüğümüze karşı planlanmış ve amaçlanmıştır. İktidarıyla muhalefetiyle çok daha güçlüyüz” dedi. sel Erol, “Bu CHP konvoyuna saldırı değil, Kemal Kılıçdaroğlu’na suikast girişimidir. Üzüntü verici olan şu; hükümet yetkilileri eğer ölürseniz başsağlığı dileyerek kınama mesajı yayımlıyor, eğer sağ kalmışsanız da geçmiş olsun dilekleri iletiyor. Oysa hükümetin görevi bu ülkede 79 milyonun 81 ilde can güvenliğini sağlamaktır. Ne yazık ki hiçbir yurttaşımızın can güvenliği kalmamıştır, 81 ili terör örgütlerine teslim edilmiştir. Hükümet yetkililerini uyarıyorum. Bu iş böyle basite alınacak, konvoya saldırı olarak değerlendirmesi son derece çirkin bir değerlendirmedir” dedi. Fetih değil, stratejik operasyon ‘F ırat Kalkanı’ operasyonu Türkiye’nin stratejik/güvenlik öncelikleri doğrultusunda, ABD ve Rusya’nın bilgisi dahilinde Cerablus’a askeri operasyon düzenlemesi olayından ibarettir. Kimse bu olayın; Türkiye açısından Ortadoğu’da radikal değişimler yaratacak bir adım olduğu hayaline kapılmamalı. PYD’nin Fırat’ın Batı’sına geçmemesi konusunda, ABD başından beri Türkiye’nin tezini dikkate alıyordu, zira TürkiyeSuriye sınırında ‘Kürt koridoru’, hele hele PYD koridoru bölgesel dengeler açısından hiç kimsenin kolayca onaylayamayacağı radikal bir statüko değişimi demekti. PYD, Batılı müttefiklerinin böyle bir gelişmeye göz yumacağını sandıysa, yanlış hesap yapmıştı, olay bundan ibaret. Suriye’de at koşturmayan bölge ülkesi kalmamış ve dahası ABD öncülüğünde koalisyon güçleri bir yandan, Esad rejiminin onayı ile Rusya diğer yandan operasyon yaparken, PYD lideri Salih Müslim’in, Türkiye’nin Suriye’ye askeri müdahalesini uluslararası hukuka aykırı ilan etmesinin hiçbir karşılığı yok. Buna karşılık iktidarın İslamcı destekçilerinin bu olayı adeta bir fetih hamlesinin başlangıç adımı olarak görüp, göstermeye çalışmasının da bir karşılığı yok, bu sınırları belli bir operasyon, o sınır da halihazırda 40 kilometre. Operasyonda rol alan ÖSO’nun kimlerden oluştuğu, kimi, neyi temsil ettiği de hemen hemen hiçbir askeri çatışmaya girmeden Cerablus’u teslim alması da ayrı tartışma konuları. Şimdilik bu mevzuyu bir yana bırakalım. Kürt meselesi Diğer bir önemli konu, Türkiye’nin Kürt meselesini bölgesel siyaset çerçevesine endekslemesi, Kürtlerin bölgesel kazanımlarını öncelikli tehdit olarak algılayıp, bu yönde siyaset üretmesi. Kürt meselesinin, Kürtler ile barışın, bu çerçevede çözüm yoluna giremeyeceği açık. Ancak Kürt siyasetinin de, uzunca bir süredir benzer bir yaklaşım içinde olduğu da bir gerçek. Yok, Türkiye’de yaşayan Kürtler, bölgede yaşayanların kaderi ile hiç ilgilenmesinler, bigâne kalsınlar demiyorum, dahası ‘dememek lazım’ diye düşünüyorum. Ama barış süreci seyri içinde, bir noktadan sonra Rojava pazarlığının öne çıktığını biliyoruz. Bu süreç için de, Kürt siyasetinin Rojava’yı, Türkiye’nin demokratikleşmesi siyasetinin önünde gördüğünü, Rojava’nın önünün açılması umudu ile, Türkiye’de antidemokratik siyasetleri geçiştirdiğini de biliyoruz, zira bu gizli saklı bir konu değildi. Barışcı ve demokratik çözümden yana olan bizler, Türkiye’de iktidara, “önceliği Türkiye’de Kürt meselesinin halline verin, Kürtlerin bölgesel kazanımlarına karşı stratejilere öncelik vermek böylesi bir çözümü zorlaştırıyor” derken Kürt siyasetinin önceliği bölgesel kazanımlar olan bir strateji üretmesini sonuna kadar mazur görmek tam bir tutarsızlık olur. Türkiye’nin Kürtlerin bölgesel kazanımlarını tehdit öncelikli tehdit olarak algılaması da, Kürt siyasetinin bölgesel kazanımları öncelik olarak görmesi de, Türkiye’de Kürt meselesinin çözümünün bölgesel denkleme endekslemesi sonucunu verdi, bunu görmek lazım. İç ve dış siyaset hele hele Kürt meselesinde fazlasıyla bağlantılı, ancak dış (bölgesel) siyasetin toptan iç siyaseti belirlemesi çıkar yol değil idi, şimdi ne desek boş. Keşke, Kürt meselesinde iç ve dış siyaset ilişkisi, Türkiye ve Kürtlerin kazanımlarının örtüşmesi şeklinde bir seyir izleseydi, ancak her iki taraf açısından da bu yönde siyaset üretilemedi, bundan sonra ne olacak belli değil. Devamı böyle gelsin Sonuçta, Batılı müttefiklerinin desteğini fazla abartıp kısa vadeli sevinç yaşayan Kürt siyasetine karşı, şimdi de Batılı müttefikleri ile Fırat’ın Batısı konusunda mutabakat yakalayan iktidarı destekleyen İslamcı/milliyetçiler kısa vadeli sevinç ile sarhoş olmuş vaziyette. Meğer, savaş, dövüşe ne kadar hevesli imişler, meğer çocukluk hayallerini tanklar, toplar süsler, ergenlik öfkelerine savaşkanlık tercüman olurmuş, ‘fetih’ rüyasından hiç uyanamamışlar, dindarlık, muhafazakârlık hepsi hikâye, insanlık ve siyaset tasavvurları vurdulu kırdılı ‘Kara Murat’ filmleri kadrajı ölçüsündeymiş. Ortadoğu’da, Suriye’de yaşadıkları hezimetin büyüklüğü öfkelerini arttırmış ki, ‘kırk kilometre’de fetih hayalleri ile avunmak zorunda kalıyorlar. Bu ülkenin geleceği ne olacak, nasıl olacak, bu bölgede yaşayan her türden insan daha ne kadar felaketin dibini boylayacak kavrayan da yok, aldıran da. Çok şükür, iktidar siyaseti, halihazırda bu çizgiye mesafeli duruyor, umalım devamı da böyle gelsin. ŞEHİT ANNESİ: gözaltı kararı Fatih Çaybaşı Sen gelemedin ben geliyorum CHP konvoyuna yönelik sa dırıda şehit olan 24 yaşındaki jandarma er Fatih Çaybaşı’nın Erzincan’daki evine acı haber ulaştı. TOKİ Ermit Küme Evleri’nde oturan Zöhre Şevket Çaybaşı çifti haberi duyunca fenalaştı. Şehit ailesine sağlık ekipleri müdahale etti. Şehidin kardeşi Zeynep Çaybaşı da acı haberle gözyaşına boğuldu.Vali Ali Arslantaş ve Belediye Başkanı Cemaletin Başsoy ile CHP yetkilileri de şehidin evine giderek başsağlığı dileklerinde bulundu. Anne Zöhre Çaybaşı’nın, “Canım oğlum, sen bana gelemedin, ben seni almaya geliyorum” sözleri yürekleri dağladı. Babahan’dan skandal tweet Gazeteci Ergun Babahan’ın Kılıçdaroğlu’nun konvoyuna düzenlenen saldırının ardından twitter’dan paylaştığı mesaj, büyük tepki çekti. Babahan, “Faşizme destek veren herkes bedelini ödeyecektir. Buna Kılıçdaroğlu da dahil. Bu henüz başlangıç!” yazdı. Tepkiler üzerine tweet’inde saldırıyı övmediğini, saldırının sonuçlarını anlattığını savundu. Sosyal medaydaki paylaşımları ihbar kabul eden İstanbul Cumhuriyet Savcılığı, Babahan hakkında “suç ve suçluyu övmek” suçundan gözaltı kararı çıkardı. Babahan ise “Savcılar ifademi almak için OHAL’in bitmesini bekleyecekler” tweet’ini paylaştı. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear