28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Çarşamba 24 Ağustos 2016 10 Çocuk ruhunda Suriye sınırının o yakası, bu yakası Bu mesleğin her dalına bulaştım; siyasete de daldım, gezi röportajlarına da, çapraz bulmacaya da... İnanmayacaksınız ama acemilik yıllarımda ne görev verilirse yaparken yıldız falı yazmışlığım bile var. Ancak dış haberler sayfasından hep uzak durdum. Diplomasi dilinin incelikleri ile gerçeğin çıplak yüzü arasında at koşturmak, klavye şakırdatmak benim harcım değil. Dün Cumhuriyet Yazıişleri Suriye düğümünün kördüğüme dönüştüğü CerablusKarkamış’ta olup bitenleri haberleştirmek, art arda yığılan haberleri, izlenimleri, analizleri buluşturmak gibi zorlu bir işe koyuldu. Sonucu elinizde tuttuğunuz gazetede okuyacaksınız. Bana gelince... Çok bilinmeyenli bir denkleme benzeyen sorulara yalın bir cevap aradım. Suriye’de besbelli ki 46 yıldır iktidarı elinde tutan ve iktidara geldiğinde Arap halklarını “Birlik, özgürlük ve sosyalizm” hedefi ile coşturan, özgüven kazandıran, umut saçan BAAS rejiminin sonu yakın. “Arap halklarının birliği, özgürlük ve sosyalizm (İştirakiyyun)” hedefi yerini çoktan bir polis devletine ve yarı askeri diktatörlüğe terk etmişti. “Arap baharı”nın Tunus’ta, Mısır’da diktatörleri devirişinin yarattığı coşku Suriye’de çürümüş BAAS rejiminden kanlı bir cevap aldı. O gün bugündür Suriye iç savaş yaşıyor. HHH Kendisi petrol zengini olmasa da Ortadoğu’nun petrol okyanuslarını kontrol altında tutabilmek için Suriye, küresel sermayeyi elinde tutan ülkeler için yakıcı önem taşıyor. İç savaşta Suriye halkının mutluluğuna, huzuruna, esenliğine giden bir çıkış yolu aramak, yerini çoktan ABD’nin AB’nin, İran’ın, Çin’in ve “stratejik derinlik” safsatasına sarılmış Türkiye’nin kirli ve kanlı hesaplarına terk etti. Irak’ta BAAS iktidarının nimetlerini yitiren Sünni Arapların saflarından doğan ve profesyonel cihatçı çetelerin katılımıyla semirmiş IŞİD belası da bu dev boyutlu kargaşaya eklemlendi. Sonuç: Bugünkü Suriye... ABD, geleceğin Suriye’sini dinbaz ve kontrol dışı IŞİD’e yer vermeden oluşturmak hesabında. Bunu Suriye Kürtlerinin başat siyasal örgütü PYD’nin askeri gücü olmadan kotaramayacağının bilincinde. ÖSO adı verilen yamalı bohça örgütlenmenin askeri anlamda “kıymeti harbiyesi”nin olmadığının da farkında. O yüzden Kürtlere destek veriyor. Ama nereye kadar? İş bitince, IŞİD püskürtülünce Kürtlere dönüp “Buraya kadar” derse kimse şaşırmayacak. İran, Nusayrilerle dinsel hısımlığının da etkisiyle Esad’ı harcamadan bir çözüm aramakta. AB, “Ortadoğu petrollerinin Batı’nın sanayi metropollerine akışı aksamasın da nasıl bir çözüm olursa olsun” hesabıyla manevralar yapmakta. Rusya, ABD’den tümüyle kopmuş bir Suriye peşinde... HHH Türkiye ise... Türkiye ise uzun Suriye sınırında bir Kürt şeridini önlemeyi Suriye politikasının ana ekseni olarak seçmiş; “Tamam IŞİD kötü. Ben de artık kabul ediyorum. Ama öteki Sünni cihatçıları destekleyeyim ki sınır boyu Kürt bölgesine dönüşmesin” demekte. Bu karman çorman ve artık uluslararası bir soruna dönüşmüş Suriye sorununda ben ise yalın bir soruya cevap arıyorum. Suriye’nin Türkiye sınırı boyunca bir Kürt kantonları zinciri oluşması iyi midir kötü mü? Kötüyse neden kötü? Bana iyi olur, sınır güvenliği sağlanır, cihatçı çetelerin tehdidi yok edilir gibi geliyor. Ama dedim a dış politika benim aklımın ermediği bir alan. Soruyu kendime sorup cevabı kendi kendime aramakla yetineyim... 58 kişiden 13’ünün durumu ağır Gaziantep’te geçen cumartesi gecesi düzenlenen 31’i çocuk 54 kişinin yaşamını yitirdiği canlı bomba saldırısında yaralanan 94 kişiden tedavisi tamamlanan 39 kişi taburcu edildi. 13’ü ağır 58 kişinin tedavilerinin halen sürdüğü ifade edildi. Saldırıda yaşamını yitiren 8 kişinin kimlik tespit çalışmaları ise sürüyor. lDHA O SOKAKTAKİ İZLER SİLİNİYOR Büyükşehir belediyesi ekipleri patlamanın meydana geldiği Beybahçe Mahallesi’nde 54 kişinin öldüğü canlı bomba saldırısında zarar gören ev ve işyerlerinde onarım çalışması yapıyor. BİLYE YARASI Patlamanın olduğu sokakta kaldırıma oturmuş çocukların sohbetine kulak misafiri olduk. Birinin annesi kurbanları görmesin diye gözlerini kapatmış, diğerinin babası onu ölenler arasında aramış. Babasına ben buradayım diye bağırmış, duyuramamış... CHP LİDERİ GAZİANTEP’E TAZİYE ZİYARETİNDE BULUNDU Kılıçdaroğlu: Ciddi bir istihbarat zafiyeti var Gaziantep’te geçen cumartesi gecesi bir kına gecesine düzenlenen ve 54 kişinin yaşamını yitirdiği bombalı saldırının ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, beraberindeki heyetle Gaziantep’e giderek ailelelere taziye ziyaretinde bulundu. Kılıçdaroğlu, “Bu olaylar olmadan önce istihbarat bilgisini alıp olayları topluma, insanlara yaşatmadan önlenmesi lazım. Görülen o ki ciddi bir istihbarat zafiyeti var, ciddi bir yönetim boşluğu var. Umarız hükümet bütün bunlardan ders çıkarır. Eğer Ankara’da bir iddianameye IŞİD’in Gaziantep’te düğünde saldırı yapabileceği delilleri varsa yine bomba patlıyorsa ciddi istihbarat zafiyeti vardır. Bu istihbarat ile Türkiye’nin terör olaylarını çözme şansının olmadı ğı anlaşılıyor”dedi. Patlamanın olduğu sokağın ya kınında bulunan taziye çadırlarını da ziyaret eden Kılıçdaroğlu, yaşamını yitirenlerin yakınlarına başsağlığı dileklerini iletti. Kılıçdaroğlu, daha sonra geçen cuma günü Bitlis’te şehit olan Uzman Çavuş Adem Özen’in ailesini Dumlupınar Mahallesi’nde ziyaret ederek taziyede bulundu. l DHA BAŞSAĞLIĞI DİLEDİ, DUA ETTİ FATMA ŞAHİN KEMAL KILIÇDAROĞLU Kılıçdaroğlu başkanlığındaki CHP heyetini Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ve STK temsilcileri karşıladı. Kılıçdaroğlu ve beraberindekiler Şahinbey ilçesi Beybahçe Mahallesi’ndeki kına gecesinde canlı bomba saldırısında yaşamını yitirenler için aynı mahallede bulunan Pervarililer Derneği’ne giderek taziye ziyaretinde bulundu. Ziyarette Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin de terör saldırısında yaşamını yitirenler için taziye dileğinde bulunup, dua etti. Gaziantep’e giden MHP’li heyetin izlenimleri Belki bu çocuğum kurtulur diye diğer oğlumun cenazesine gidemedim SELDA GÜNEYSU Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın başkanlığında Gaziantep’e giden MHP’li heyetin bölgede edindiği izlenimler yürek burktu. MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın izlenimlerini şöyle paylaştı: “Ersin Arslan Devlet Hastanesi’nde yaralı yakınları ile görüştük. Hastanede iki ağır yaralı vardı. Birisinin elleri kınalıydı. Henüz yeni yakılı olduğu belliydi. Üzerinden çok zaman geçmemişti. Çok üzücü bir görüntüydü gerçekten. Bir de 56 yaşlarında ağır yaralı bir çocuk vardı. Annesi başında bekliyordu. Diğer oğlunu da saldırıda kaybetmişti. ‘Belki bu çocuğum kurtulur diye, diğer oğlumun cenazesine gidemedim’ diyordu. Siirt’ten göç etmiş bu aile. Anne, ‘Terörden kaçtık, savaştan kaçtık, buraya yer leştik, terör bizi yine burada buldu’ diye isyan ediyor.” Gaziantep’in, kültürel birliktelik anlamında Türkiye’nin en önemli illerinden biri olduğuna dikkat çeken Yalçın, “bölgede gerginlikler olduğuna” dikkat çekerek, “Tedbir almak gerekiyor. Daha önceki Gaziantep’te yapılan iki terör saldırısının da ağustos ayına gelmesi de ilginç. Ağustos Gaziantep’in terör ayı durumuna geldi” dedi. Saldırıya ilişkin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “failin bir çocuk olduğunu” açıkladığını ifade eden Yalçın, şunları kaydetti: “Vali, kesin konuşmuyor. Bütün delillerin toplandıktan sonra ve DNA’ların incelenmesinin ardından net bilgilere ulaşılacağını kaydediyor. Bir iddianın motosikletli birinin düğüne gelerek bombayı patlattığı, diğer bir iddia ise arabadan inen birinin eylemi gerçekleştirdiği yönünde.” ‘Tarihimizin en büyük yenilgisi’ Kılıçdaroğlu, NTV canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. nDIŞ POLİTİKA ”Akdeniz’de Rusya’nın tek bir yeri vardı. Şimdi çok daha güçlü bir konumda Rusya Suriye’ye yerleşti. Amerika da yerleşti. İran yerleşti. Dışarıda kalan sadece Türkiye oldu. Cumhuriyet tarihinin en büyük yenilgisini yaşadı Türkiye dış politikada. Şimdi bunu telafi etmeye çalışıyorlar.” nSURİYE “Hükümet Suriye’yi Irak gibi düşündü oysa değildi. Biz Türkiye’nin yabancı bir ülkeye silahlı güç göndermesini doğru bulmayız. Suriye sıradan bir ülke değil orada Rusya var ABD var İran var. Uluslararası hukukun dışına çıkmamalıyız.” nİSRAİL Türkiye ile İsrail arasında im zalanan normalleşme anlaşmasına ilişkin “20 milyon dolara Türkiye’nin itibarı satılmıştır. Gazze ablukasını Türkiye resmen tanıdı. Sanki biz İsrail’in gemilerini batırdık. Tam bir teslimiyet” ifadelerini kullandı. nFETÖ “Duruşmaların halka açık ol masını istiyoruz. Yani televizyondan yayımlanmasını istiyoruz. Asıl bu işin siyasi ayağı ortaya çıkmadan Türkiye gerçek anlamda terörle mücadele edemez.” nBEŞTEPE “Adli yılın açılışının Cum hurbaşkanlığı’nda yapılması yargının bağımsızlığına, tarafsızlığına gölge düşürür.” haber EDİTÖR: ELİF TOKBAY Her şeyin olağan gittiği bir ülkede veya şehirde çocukların kendi aralarındaki sohbetlerini hepimiz aşağı yukarı tahmin edebiliriz. Çocuk sohbetleri nin ana gündem maddesi oyuncaklar, oku duğu ya da izlediği çizgi kahramanlar, gezip gördüğü yerler yeni keşfettiği kavramlardır çoğunlukla. Peki ya terö rün gölgesinde yaşayan ya da terörü bütün dehşetiyle yaşamış, etmiş çocuklar ne konuşurlar aralarında bir çoğumuz bilmiyordur. Biz de öyle... Ta ki Antep saldı rısında patlamanın olduğu Mİlkinyuasr e sokakta kaldırım taşlarına oturmuş çocukları dinleyinceye kadar. Dün öğlen saatlerinde Beybahçe Ma hallesi 91007 No’lu sokak ta patlamanın olduğu evin önündeyiz. So kakta neredeyse yetişkin yok gibi. Patlama dan zarar görmüş evler terk edilmiş. Sokak ta sadece çocuklar var. Patlama anına iliş kin anılarını anlatıyorlar birbirlerine. Ben buradayım baba O meşum gecede birçoğu sokağın iki tarafından sıra sıra dizilmiş katliam mağdurlarını görmüşler. Bir tanesi “Annem ben görmeyeyim diye gözlerimi kapattı” diyor. Bir diğeri babasının ölenler arasında kendisini aradığını, “Ben buradayım baba” diye bağırmasını duymadığını söylüyor. Annesinin kendisini bulup babasına gösterdiğinde ise babasının kendisine sarılarak ağlamasını anlatıyor. Her çocuk arkadaşlarına kaç yakınını kaybettiğini parmak hesabıyla ve isimlerini sayarak aktarıyor. Yakınını kaybetmeyenler de evlerindeki hasar tespit raporunu sunuyor arkadaşlarına. Yaşı 78 yaşlarında, sarı kafalı, kırmışzı tişörtlü olan biraz abartmış olacak ki, yanında oturan aynı yaşlardaki arkadaşı tarafından dirseğiyle dürtülerek “Atma oğlum sizin ev buraya uzak. Bizim evde bile o kadar eşya kırılmadı” diyerek uyarılıyor. Sarı kafalı oğlan hemen savunmaya geçiyor: “Ama biz de yakınlarımızı kaybettik. Ölenlerin hepsi sadece senin akraban mı? Onlar bizim de akrabamız.” Bak duvarlarda bir sürü delik Acılarını yarıştıran çocuklar sonra yerlerinden kalkıp düğün evinin karşısındaki Suriyelilere ait evin yerinden fırlamış pencerelerinden içeriye bakıp bu kez patlamaya yol açan bombanın içeriğini konuşmaya başladıklarında irkiliyoruz. Yaşça diğerlerinden daha büyük olan ve sol alnında hafif bir yara izi olan çocuk bombanın parça tesirli olduğunu söylüyor. “O ne demek ula” diye soran diğerlerini bilgiç bilgiç aydınlatmaya koyuluyor: “Abim anlattı, bombanın içine bilye ya da çivi koyuyorlarmış. Bomba o zaman daha iyi patlıyormuş. Evleri bile yakabiliyormuş. Bak duvarlarda bir sürü delik açılmış. İşte bu delikler o yüzdenmiş.” Vantilatör nasıl kırılmadı? Diğerleri ilk kez duydukları bu bilgiyi dikkatle dinliyorlar. Sonra yine Suriyelilerin evinin içini gözetlemeye devam ederek, odanın ortasında bir tek serinlemek için konulan vantilatör ile duvarda asılı olan bir çocuk pantolonuna takılıyorlar. Pantolonun ölen Suriyeli çocuğa ait olup olmadığını tartışıyorlar. Ve o patlamada diğer eşya kırılırken nasıl olup da vantilatörün kırılmadığına kafa yoruyorlar. Onları orada bırakıp taziye evi olarak kullanılan Şahinbey Belediyesi’nin sosyal tesislerine gidiyoruz. Kadınlar ağlaşırken orta yerde koşuşturan, halının üzerinde taklalar atan boy boy çocuklar. Küçükler olan bitenin farkında değiller. Yaşı biraz daha ileri olanlar meraklı gözlerle ağlaşan kadınları süzüyor. Annelerinin boynuna sarılarak, gözyaşlarını silerek kendilerinde teselli etmeye çalışıyor. Oğlum ne bu korku! Akşam Gaziantep Havalimanı’nda bekleme salonunda tanık olduğumuz bir olay terörün çocuklar üzerindeki etkisini bir kez daha gözümüze sokuyor. Genç bir anne, 1011 yaşlarında bir oğlan çocuğu bir de henüz okul çağına gelmemiş bir kız çocuğu uçak saatini bekliyorlar. Giyimleri kuşamlarından, aksansız Türkçelerinden patlamanın olduğu mahallenin sakini olamayacakları belli. Oğlan sürekli annesiyle didişiyor. Anne sonunda patlıyor: “Oğlum yeter! Hayatında ilk kez uçağa binmiyorsun. Ne bu korku? Yeter sakin ol. Hiçbir şey olmayacak. Ne bombası ne patlaması, geçti gitti. Sakin olmaya çalış tamam mı?” Uçağa bomba koydularsa... Kendilerini izlediğimizi görünce, kadın anlatmak ihtiyacı duyuyor: “Patlamanın olduğu yere bizim evimiz biraz uzakta. Belediyenin yaptırdığı sitede oturuyoruz. Ama bomba sesini biz de şiddetli bir şekilde duyduk. Çok korktu. Bir de sabaha kadar süren siren seslerinden etkilendi. Tutturmuş şimdi ya uçağa da bomba koydularsa ya da uçağı füzeyle düşürürlerse diye. Bir şey değil kardeşini de korkutacak.” İşte bir terör eyleminin çocuk üzerindeki etkilerinden bölük pörçük enstantaneler. Bombanın açtığı fiziksel yaralanmalar bir süre sonra iyileşir. Ya çocuk ruhundaki travmalar nasıl iyileşecek ya da nasıl izler bırakacak? Düşünmemiz gereken konulardan biri de bu galiba. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear