28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 23 Ağustos 2016 EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY haber 3 Kaya Kızılkaya Kaya ve Kızılkaya tutuklandı İstanbul 8. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından “terör örgütü propagandası yaptığı” gerekçesiyle “geçici olarak” kapatılan Özgür Gündem Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Bilir Kaya ile Yazıişleri Müdürü İnan Kızılkaya, “PKK silahlı terör örgütü üyesi olmak” suçlamasıyla tutuklandı. Hakimlik, “Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak” suçundan tutuklanması talebini reddetti. 16 Ağustos’ta düzenlenen baskında gözaltına alınan İnan Kızılkaya ve Bilir Kaya, 6 günlük gözaltı sürecinin ardından dün savcılığa çıkarıldı. Savcı Umut Tepe tarafından ifadeleri alınan Kaya ve Kızılkaya, tutuklanması istemiyle nöbetçi Sulh Ceza Hâkimliğine sevk edildi. 6 yönetici aranıyor Gazetenin imtiyaz sahibi Kemal Sancılı, gazetenin eski yayın yönetmeni avukat Eren Keskin, Yayın Danışma Kurulu üyeleri Bilge Contepe, Filiz Koçali, Necmiye Alpay ve yazar Ragıp Zarakolu’nun firari olarak arandığı öğrenildi. l İSTANBUL/Cumhuriyet TEKEREK SERBEST ‘OHAL var herşeyi yaparız’ Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sosyal medya hesabından hakaret ettiği iddiasıyla gözaltı na alınan gazeteci Tuğba Teke rek serbest bırakıldı. P24 sitesinde yazan gazete ci Tekerek önceki gün Gayret tepe Emniyet Müdürlüğü önün de gözaltındaki yakınlarını bek leyenlerin fotoğ rafını çektiği sıra da sosyal medya hesabı üzerinden “Cumhurbaşkanı’na hakaret” ettiği id diasıyla gözaltına alındı. Dün adliye Tuğba Tekerek ye çıkarılan Tekerek, savcılıkta ifa desi alınmadan serbest bırakıl dı. Tekerek, Twitter’dan Cumhu riyet gazetesinin haberini pay laşmış, “Geldiğimiz nokta bu! Pek çok Kürt için Erdoğan artık ‘Katil Erdoğan’” diye yazmıştı. ‘Her şeyi yaparım’ Tekerek, sorguda kendisine “Kapatılan okullarla ilgili haber mi yaptın”, “Daha önce Taraf gazetesinde mi çalıştın” gibi sorular sorulduğunu kaydetti. Tekerek, “Polis memuru, ‘Sokakta olay görünce kafamı çevirip bakmıyorum. Yakınlarını düşünüyorsan sen de kafanı çevirip bakmayacaksın’ dedi” diye konuştu. Meslektaşlarının sayesinde dışarı çıktığını söyleyen Tekerek “Polisin dediği şu: OHAL var. Sana her şeyi yapabiliriz, evraksız sabaha kadar tutabiliriz’ dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet 7 İLDE KESİNTİ Bakım çalışmaları nedeniyle Ankara, Bartın, Çankırı, Karabük, Kastamonu, Kırıkkale ve Zonguldak’ın bazı ilçelerine yarın elektrik verilemeyecek. Parçalı Bulutlu Açık Sağanak Bulutlu Karlı Yağmur Karla K. Yağmur Sisli ‘Aslı İstanbul 31/23 Ankara Trabzon 29/24 Bursa 320/3 1 0 Atina 330/2 4 0 TARİHTE BUGÜN Kars 28/11 Adana 360/2 3 0 Berlin Artvin 330/2 2 0 Girne 260/1 8 0 1921: Sakarya Meydan 330/2 4 0 Muharebesi başladı. 32/18 Çanakkale 320/2 3 0 Londra 280/1 4 0 1925: Atatürk, Balıkesir 320/2 0 0 Moskova 280/1 7 0 Kastamonu’da şapkayı İzmir 33/24 Antalya 32/27 Mersin 33/27 Diyarbakır 39/23 Sivas 340/1 6 0 Erzurum 320/1 3 0 Eskişehir 310/1 8 0 Aydın 360/2 3 0 Gaziantep 380/2 2 0 Paris 320/1 6 0 Madrid 360/1 9 0 Amsterdam 260/1 5 0 Roma 320/2 0 0 New York 270/1 8 0 halka göstererek kıyafet devriminin ilk işaretini verdi. 1944: ABD savaş uçağı, İngiltere’nin Freckleton kentinde okulun üzerine Konya 340/2 1 0 Tokyo 300/2 4 0 düştü: 61 kişi yaşamını yitirdi. yalnız değildir’ Özgür Gündem gazetesine düzenlenen operasyonun ardından tutuklanan yazar Aslı Erdoğan için dün Bakırköy Kadın ve Çocuk Cezaevi’nin önünde nöbet tutulmaya başlandı ZEHRA ÖZDİLEK Özgür Gündem Gazetesi’nin Yayın Danışma Kurulu üyesi, yazar Aslı Erdoğan için dün Bakırköy Kadın ve Çocuk Cezaevi’nin önünde nöbet tutulmaya başlandı. Nöbete, Barış için Kadın Girişimi, Barış Bloku, TTB, CHP Kadıköy İnsan Hakları Komisyonu, İHD, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yetvart Danzikyan, yazar Murathan Mungan, Seray Şahinler, Gönül Kıvılcım, Sema Kaygusuz, Vivet Kanetti, Erol Önderoğlu, akademisyen Kıvanç Ersoy, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, HDP Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, TGS Başkanı Uğur Güç, Aslı Erdoğan’ın arkadaşları ve annesi Mine Aydostlu katıldı. Nöbet başladıktan sonra basın açıklaması yapıldı. İlk sözü alan Mungan, Aslı Erdoğan’ın bir an önce özgürlüğüne kavuşturulması için orada bulunduklarını belirterek devletin Kürt politikası nedeniyle tutuklandığını kaydetti. Mungan, bir Aziz Nesin hikâyesi içerisinde yaşadıklarını dile getirerek, “Bizler kalemi ve fikirlerinden başka hiçbir şeyi olmayan insanlarız. Tek gazeteci tipi yaratılmaya çalışılıyor Eminim Aslı hepimizin güçlü olmasını isterdi. Bir partim bir örgütüm, maddi odağım olmadan kalemimle yaşadım. Aydınların başka güvencesi yoktur. Pınar Selek’ten bombacı yaratamadılar, Aslı Erdoğan’dan da terörist yaratamayacaklar” ifadelerini kullandı. Hayatı karartılıyor CHP’li Tanrıkulu ise aydınların, yazarların yerinin cezaevi olmadığını vurgulayarak yazı yazmanın içeriye atılmak için yeterli sebep olduğunu belirtti. HDP’li Kerestecioğlu ise bir dönem Pınar Selek’in hayatının karartılmaya çalışıldığını belirterek şimdi de Aslı Erdoğan’ın hayatının karatılmaya çalışıldığını kaydetti. Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Uğur Güç de 72 gazetecinin cezaevinde olduğunu belirterek Özgür Gündem gazetesinde gözaltına alınan 22 kişiden 2’sinin tutuklandığını kaydetti. Güç, geçen aylarda Ahmet Nesin, Erol Önderoğlu, Şebnem Korur Fincancı için orada olduklarına değinerek bugün de Aslı Erdoğan için orada olduklarını belirtti. Akademisyen Ersoy, Erdoğan’ın kendisi içerideyken kendisi için nöbet tuttuğunu belirterek bugün de kendisinin onun için nöbet tuttuğunu belirtti. Erdoğan’ın annesi Mine Aydostlu kızıyla her zaman gurur duyduğunu belirterek, “Çünkü kızım hiçbir zaman insan haklarına aykırı bir şey gördüğünde arkasını dönmedi. Devamlı mücadele etti. Düşündü, derinliğini hissetti, gözlemledi ve yazdı” dedi. ‘Yalnız değilim’ Avukatı aracılığıyla Aslı Erdoğan dışarda bekleyen arkadaşlarına mesaj görderdi. Erdoğan, “Hayatım boyunca hep mağdurun yanında durdum. Mağdurun kim olduğunu ise sadece yüreğimle bildim. Ez an yirmi yıllık tutarlı bir şiddet karşıtlığının, bana uygulanan bir şiddetle karşılık bulması aslında beni hiç şaşırtmadı. Barışmak, savaşmaktan çok daha zordur ve savaşın şiddetlendiği dönemlerde, ilk suçlananlar barış savunucularıdır. Herkese, benimle dayanışan herkese, çok teşekkür ederim. Kendimi ilk kez yalnız hissetmiyorum” ifadelerini kullandı. Meslek örgütleri, milletvekilleri, akademisyenler, arkadaşları ve annesi, yazar Aslı Erdoğan’ın öz El yakmadangürlüğüne bir an önce kavuşturulması için cezaevi önünde nöbet tutup basın açıklaması yaptılar. yazılmazİZLENİM Her şeyin bugünkü PÖınğaürnç gibi keskinleştiği dönemler meselelerin özüne doğru sorulara götürüyor bizi. “İnsan neden yazar?” örneğin. Ne için, kim için? “İnsan ne için yaşar?” soru suna kadar yolu var bunun. Bakırköy’de bir cezaevi kapısının önündeyiz; en son başka bir “nöbette” görüşmüş olanlar selamlaşıp sarılıyor. Hatta akademisyen Kıvanç Ersoy gibi, gazeteci Erol Önderoğlu gibi bir müd det cezaevinde kalıp da onlar için dı şarıda “yalnız değildir” diye haykırılan lar da var. Ellerdeki karton afişlerde “Özgür Gündem susturulamaz”, “Öz gür düşünce susturulamaz” ile birlikte bolca “Aslı Erdoğan yalnız değildir” de var. Aramızdaki dikenli telli yüksek du varların ardında aynı uçakların, aynı su tankerlerinin gürültüsünü, bu slogan ları o da duyuyor belki ama Aslı Erdo ğan içeride yalnız. Tıpkı kimbilir ne za man kendisine “İnsan neden yazar?” sorusunu sorduğundan beri. Ne için yazacağına yalnız karar verdi. “El yakmadan yazılmaz. Oku duğum, benimsediğim, bir alın yazısı gibi üstlen diğim edebi bir cümle...” demiş bir yazısında da. Yazdıklarından, düşündüklerinden dolayı tu tuklanan içerideki başka biri olsaydı, Aslı Er doğan da dışarıda, bu insanların arasında olur du muhtemelen. İçerideki, o an ismini andığı ar kadaşı, meslektaşı, ahbabı, diğer içerdekiler den imtiyazlı ve çok özel biri olduğu için değil, bunun nedenini bildiğinden. Neden peki? Kor kutucu kılan ne? Sartre, her çağda yazarın so rumluluğundan söz ederken “adını koymanın” gücünden de söz eder. Bu bir mesuliyettir. Ça ğın hakikatlerini görmek, şahit olduğunu anlat mak, adını koymak bir güçtür, iktidarlar için ise risk. Çok güzel romanları, öyküleri var ama Er doğan bu gücünü Özgür Gündem’de kullanmayı Kerestecioğlu ve edebiyat “sektörü” içinde hijyenik bir kelimeler âlemiyle yetinmek yerine tam da bunları anlatmayı tercih ettiği için tutuklu şu an. Dün, Murathan Mungan hayatı boyunca tanıklık ettiği 12 Martları, 12 Eylülleri düşündüğünde bu kadar karanlık bir dönem yaşamadığından bahsetti; sözümüzü ve enseyi karartmamanın öneminden de. Bu dönemi ironisiyle bir Kafka romanına, bir Aziz Nesin hikâyesine benzetti. Erdoğan’ın dışında, kaleminden başka yaslanacak hiçbir şeyi olmayan herkes için mücadelenin lüzumunu o da andı. Kapının önündeki Özgür Gündem çalışanlarıyla sohbet ederken Aslı Erdoğan’ın anlattıklarıyla “köprü” vazifesi gördüğünden dem vuruyorlardı ve bunun yarattığı korkudan. Bir tarafı bir tarafa anlatmak da hayli güçlü bir metafor aslına bakarsanız; meselenin adını koyuyor. Gazeteci Kaya’ya gözaltı İHA ve Van TV Hakkâri muhabiri Mimar Kaya dün gözaltına alındı. Kaya, 24 Aralık’ta da şüphe üzerine polis tarafından çarşı merkezinde zırhlı araca bindirilerek gözaltına alınmış, vatandaşların tepki göstermesi üzerine polis kalabalığa plastik mermi ile sert müdahale etmişti. KAAN SAĞANAK KONUK YAZAR AYŞE KULİN Yazarı tutuklamak uçan kuşu vurmak gibidir Bir yazarı tutuklamak uçan kuşu vurmak gibidir. Kuş, kuş olmanın özgürlüğünü yaşarken, canevinden vurulunca, kanı içine akar. Bazı dinler, kanı içinde kalan av hayvanlarının yenmesini yasaklar. Ben, dinsel nedenlerle değil, kendi yaşam alanında özgürce yaşamakta, koşmakta, uçmakta olan bir yaratığın, sırf insanoğlunu eylemek için hayatının sonlanmasına tepkimden dolayı, yemem av etini. Bu gerekçeme kimi avcılar karşı çıkmıştır. Derler ki, av doğadaki dengeyi sağlar. İnanmayın! Uçan kuşu vurmanın sadece sevgisizlikle ilgisi vardır. Bir kuşu kafese tıkmanın da bencillikle! Ya bir yazarı kafese kapatmanın? İnsanoğlu, evrimi ya da yaratılışı sırasında içinde var olan öldürme, eziyet etme, intikam alma güdüsünü zaman içinde terbiye edebildiyse, daha üstün bir insana evriliyor. Bu toprakların insanı bizler, bırakın üstünü, makul insana evrilemiyor olmalıyız ki, doğumumdan bugüne, yetmiş beş yıldır, gelmiş geçmiş tüm iktidarlar, ülkenin kalem tutan ellerini, silah tutanlarla bir tutuyor; yazanlar, yazarlar tutuklanıp mahpuslarda sürünüyor! Bir yazarı tutuklamak, uçan kuşu vurmak gibidir. Hayatta kaldıysa, acısını içine akıtır, genişler, büyür, güçlenir, tanınır, ününe ün katar. Yarası öldürdüyse onu, namı sürer.... Tutuklayana ise, hiçbir faydası olmaz. Bir kara iz kalır ardında. Tıpkı bir uçağın dumanı gibi, zamanla dağılır sanırız, o kara izi. Ama doğada hiçbir şey kaybolmaz ki! Şu anda içeride binlerce, on binlerce tutuklu insan var. Ben sadece ikisini yakından tanıyorum. Biri, çocukluğumdan bir resim gibi, babası babamın can dostu, abisi ilkokulda sınıf arkadaşım. Nazlı ile beş yıl boyunca doğum günlerimizi birlikte kutlamışız, Ankara’da. Lise yıllarından itibaren yollar, okullar ayrılmış, siyasi görüşler ve duruşlar ters düşmüş. Fikirlerimizin, duruşlarımızın farklı olması, bizim birlikte büyüdüğümüz gerçeğini değiştirmemiş. Ben onun 27 Mayıs darbesinde mağdur olan babasından dolayı, askerlere hiç bitmeyen tepkisini anlayışla karşılamış, hayat boyu kendi doğrusunun arkasında durmasına ise saygı duymuştum. Darbe denince tüyleri diken diken olan Nazlı Ilıcak, şimdi darbeci şüphesiyle içeride. Buna kargalar gülüyordur da ben gülemiyor, abisi Ömer’i sık sık arayıp soruyorum, Nazlı’dan ne haber, kitap yollasam eline ulaşır mı diye. Hayır diyor abisi, yollama, vermezler. Neyse ki Nazlı, çetin cevizdir, çok şeye dayanır! Diğeri, Aslı Erdoğan ise meslektaşım. Birlikte, birkaç kez zamanın Kültür Bakanlığı tarafından Avrupa’nın değişik şehirlerine edebiyat okumaları yapmaya gönderildik. Bir şehirden diğerine yaptığımız tren yolculuklarında edebiyat ve hayat üstüne uzun sohbetlerimiz oldu. İki yazar başka ne konuşabilir ki! Aslı’nın ne bir dini tarikatın ne de bir çetenin üyesi olması mümkün, üstün zekâlı bir bilim insanıyken, yazmayı seçmiş bir genç kadın, o. Bende kırılgan ve yalnız bir insan hissi uyandırmıştı. Şimdi yalnız değil. Yanında duran milyonlar var. Ama ona bir şey olursa, vebali benim yapayalnız ve kadersiz ülkeme yazılacak yine. Uçan kuşları vurmayın beyler, kimseye faydası yok! C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear