26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Perşembe 18 Ağustos 2016 haber Tartışmalı şirket EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 11 Eski özel harpçi Adnan Tanrıverdi tarafından kurulan SADAT Uluslararası Savunma Danışmanlık Şirketi, kontgerilla eğitimi vermesi ve devlet tarafından denetlenmemesi ile tartışma yaratmıştı. Adnan Tanrıverdi, şirketinin amacını 2012’de şu ifadelerle anlatmıştı: “Türkiye’nin köklü askeri gelenekleri ve birikimini ihtiyacı olan ülkelere aktarmak. Kendi deneyimi ve birikimi olmayan ülkelerin silahlı kuvvetlerinin eğitim, strateji gibi ihtiyaçlarını karşılayacağız. Dünyada örneği çok. Türkiye’de ilk olacak.” SADAT’ı CHP’li vekiller soru önergeleriyle Meclis’e taşımış, “SADAT’ın ÖSO militanlarına sokak savaşı dersi verip vermediğini” sormuştu. HDP, SADAT’ı “bir tür kontrgerilla yapılanması” olarak tanımlamış, bünyesindeki da SADAT darbecinışmanlarınGüneydoğu’dakifailimeçgeneralle görüşmüşhullerleilişkisiolduğunuiddiaetmişti. Erdoğan’ın yeni başdanışmanı, Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi’nin kurucusu ve başkanı olduğu SADAT 15 Temmuz öncesi Genelkurmay’ı ziyaret etmiş SADAT heyetiyle 7 Mart’ta, Genelkurmay Plan Prensip Başkanı Korgeneral Salih Ulusoy görüştü. Tanrıverdi, görüşmede ele alınan konuları SADAT birimlerine iç yazışmayla duyurdu. Yazışmada “İslam Ordusu kavramının içinin nasıl doldurulacağı” konusu dikkat çekti. Suriye ve Libya’da iç savaşta yer alan gruplara nizami harp eğitimi verme ile tartışma konusu olan SADAT’ın kurucu yönetim kurulu başkanı Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi’nin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanlığına getirilmesi yeni tartışmalara yol açtı. SADAT, başta Tanrıverdi olmak üzere TSK’den emekli edilen ve atılan askerlerce oluşturulduğu için Genelkurmay’la yıldızları barışmayan savunma alanında faaliyet gösteren bir kuruluş konumundaydı. Ancak 15 Temmuz’a yakın tarihlerde Genelkurmay’la ilk resmi temasını kurduğu ortaya çıktı. 7 Mart’ta SADAT ilk kez resmi olarak Genelkurmay tarafından kabul edildi. SADAT heyeti, 7 Mart’ta Genelkurmay Plan ve Prensipler Başkanı Korgeneral Salih Ulusoy’la karargâhta görüştü. Ziyaret, SADAT’ın karargâha ilk resmi kabulü olmasının yanısıra 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Salih Ulusoy’un darbeci suçlamasıyla tutuklanması nedeniyle daha ilginç bir nitelik kazandı. SADAT’ın Genelkurmay tarafından ilk kez resmi olarak kabul edildiği, bizzat Adnan Tanrıverdi’nin kuruluşun iç birimlerine gönderdiği, Cumhuriyet’in ulaştığı bir yazıyla ortaya çıktı. Tanrıverdi’nin birimlere yönelik iç yazısı http://www.adnantanrıverdi.com/, http://www.assam. org.tr ve http://www.sadat.com.tr. hesaplarını paylaşan birimlere ulaştı. Suudi Arabistan’la İslam Ordusu Yazıda sözü edilen “TSK’dan çıkarılan askerlerin mağduriyetlerinin giderilmesine yönelik yasa teklifi” konusunun SADAT bünyesindeki ASDER’in yıllardır sürdürdüğü çalışmalar kapsamında gündeme geldiği anlaşılıyor. SADAT’la ilgili olarak Savunma Sanayi Hizmet Sektörünün oluşmasını sağlayacak yasa teklifi de bir süredir Tanrıverdi’nin açıklamalarında yer alıyor. GörüşADNAN TANRIVERDİ mede ele alındığı belirtilen “İslam Ordusu kavramının içinin doldurulması” konusunun ise o tarihlerde Suudi Arabistan’ın girişimiyle gündeme gelen ve Türkiye’nin de katılacağı belirtilen yeni oluşum çerçevesinde ele alınmış olabileceği belirtiliyor. Ulusoy darbe girişiminden tutuklu Görüşmeyi 15 temmuz darbe girişiminden sonraki gelişmeler açısından ilginç kılan yanı ise, SADAT’ı Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar adına kabul ettiği belirtilen Plan ve Prensipler Başkanı Korgeneral Salih Ulusoy’un “darbeci” suçlamasıyla tutuklanmış olması. Genelkurmay karargahındaki 6 J başkanından biri olan Ulusoy, darbe girişiminden bir hafta sonra tutuklanarak cezaevine konuldu. Ulusoy’un yine tutuk lu olan Genelkurmay Başkanı Orgene ral Hulusi Akar’ın yaveri Yarbay Le vent Türkkan’ın, ifadesinde “kesin ce maatçi olduğunu biliyo rum” ifadesi üzerine tutuklandığı belir tilmişti. Salih Ulusoy’un da ifadesinde dar beci olmadığını, 15 Temmuz gecesi ka rargaha gidip olan ları öğrenmeye çalış tığını, darbeyi önlemek için çaba sarfet tiğini an cak başa ramadığı nı anlat mıştı. SALİH ULUSOY Tanrıverdi’nin imzasını taşıyan yazısı talep mektubumuz çerçevesinde Genel 4 SADAT A.Ş. ile ilgili olarak, “Savun nın üst başlığında,“Genelkurmay ziyare kurmay Başkanı adına Genelkurmay Ge ma Sanayi Hizmet sektörünün” oluşma tinin duyurusu” ifadesi yer alıyor. “De nel Plan ve Prensipler Başkanının bizim sını sağlayacak yasa teklifi ile ğerli arkadaşlarım” diye seslendiği yazı le görüşmek istediğini, bu görüşme için 4 İslam Ordusu kavramının içinin na sında Tanrıverdi Genelkurmay görüşme Ankara’daki temsilcilerimizle bir ön gö sıl doldurulacağı hususu oluşturmuştur. sini şöyle anlatıyor: rüşme yapmak istediklerini bildirdi. Yasa tekliflerinin desteklenmesi Akar yoğundu Ulusoy’la çok samimi için gayret sarf edeceklerine dair vaat alınmıştır. “Dördüncü Ankara ziyaretimiz sırasın Hüseyin Uludağ Bey ve Yusuf Çağlada (18:22 Ocak 2016) Genelkurmay Baş yan Bey ile buluşmaları sağlandı ve ya 20 yıl sonra girdik kanımızı ziyaret etmek istediğimizi 04 pılan ön görüşme sonucuna göre 07 Saat 1200’de yemeğe geçilmiş, yemek Ocak 2016 tarihli ekli (4A) mektupla ta Mart 2016 tarihinde GNKUR Kararga sırasında da genel hususlarda istişare lep etmiştik. Genelkurmay Başkanımız hında ziyaret mektubunda yazılı heyet lerde bulunulmuştur. Ordumuzun mane dan taleplerimizi de (9.) ekteki talep lis ile GNKUR Genel Plan Prensip Başka vi değerlerle bezenmesi için düşüncele temizde belirtmiştik. GNKUR Özel Ka nı Korgeneral Salih Ulusoy ziyaret edil rimiz paylaşılmıştır. GNPP Başkanımız lem Müdürlüğü ile direkt temaslarımıza di. Ziyaret 11:0013:15 saatleri arasın tarafından tekrar görüşmek isteği ihsas rağmen, gündemin yoğunluğu nedeniyle da çok samimi ve sıcak bir ortam için ettirilmiştir. Genelkurmay Başkanımız 18:22 Ocak arasında ziyaretimiz müm de geçti. ile görüşme isteğimizin devam ettiğini kün olamamıştı. Ziyaret sırasında ağırlıklı olarak; belirtip, 20 yıl sonra girdiğimiz Genel 01 mart 2016 tarihinde GNKUR. 4 Yargıya kapalı ve açık idari işlem kurmay Karargahından içimiz rahat ola GNPP. BŞK’lığı(Genelkurmay Başkanlığı lerle TSK’dan çıkarılan askerlerin mağ rak ayrılınmıştır. İrtibatımız devam ede Plan Prensipler Başkanlığı) Genel Sekre duriyetlerin giderilmesi için hazırlanan cektir. Durumu bildirir, selamlarımı su teri telefonla şahsımı arayarak, randevu yasa teklifi ve narım.” l ANKARA Fikri Sağlar’a göre Tanrıverdi hamlesi, Muhafız Alayı’nın lağvedilmesinden bağımsız değil Erdoğan kendine muhafız alayı kuruyor “MİT ve devletle organik bağlantımız yok.” Sadat A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, 15 Temmuz kanlı darbe girişiminden üç HABER gün önce, RS FM’de Yavuz Oğhan’a böy ANALİZ le demişti. Faaliyetleri arasında gayri ni zamı harp kursu bu lunan Sadat’ı kur ma gerekçelerini, İs lam coğrafyasında ÇToiğkdeerm ki sorunlara çözüm bulma misyonu diye açıklayan Tanrıverdi, artık Saray’da. Diğer bir anlatımla Tanrıverdi, devletle organik bağı bulun madığını açıklamasından kısa süre son ra yaşanan darbe girişiminin ardından, devletin bir numaralı koltuğunda oturan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın baş danışmanı oldu. Sadat’ın, dört yıl önce kurulmasına karşın, yaz döneminde yeniden yoğun tartışılmasına, Sabahat Tuncel’in Lice’de köylülerin yakılma girişimi iddiasını “Sadat diye bir örgütten bahsediyorlar” sözüyle taşıması yol açmıştı. O dönem şirketin web sitesinde du yurduğu “hizmetleri”, mevzuat içinde ki hukuksal konumu, bu yapıda bir “pa ramiliter kadrolar eğitip yetiştiren şir ketin” mevzuata uygun olup olmadığı ve 2012’den bu yana TBMM’de CHP’li mil letvekillerinin cevapsız kalan soru önergeleri ve üç ayrı yazıda hatırlattık. Temmuzun ilk haftasında TBMM’ye yine kapsamlı bir soru önergesi veren isimlerden Mersin milletvekili Fikri Sağlar’a, önergesine yanıt alıp almadığını sorduk. Hayır almamıştı. Yani Meclis ve bakanlıklar üzerinden bir cevap gelmemişti. Ancak ilginç bir biçimde yanıtlar Sadat’tan ve web üzerinde geldi. Sağlar’a bu yanıtları nasıl değerlendirdiğini sorduğumuzda “Cevaplarda bir şey yok. Hiçbir şey yapmadıklarını, yasalar olsa daha iyi yol olacaklarını, eğitim vermediklerini söylüyorlar” diyerek başka bir değerlendirme yaptı. Sadat’ın iddialara konu hiçbir “hizmeti” yapmadığı halde neden başdanışmanlık görevini atandığının önemli bir soru olduğunu vurgulayan Sağlar’ın yorumları şöyle: Evren de kurdu, Özal da “Kenan Evren, MİT personeli olan damadı Erkan Gürvit vasıtasıyla, Köşk’te özel bir güç oluşturmuştu. O zamanlar pek çok bilgiler ortaya döküldü. Ardından Özal cumhurbaşkanı olduğunda bu yapıya bakarak kendince başka bir yapı kurmak istedi. Kutlu Savaş’ın içeriği hiç bilinmeyen istahbarat raporu vardır. Necdet Üruğ’la ilgili MİT raporu sonrasında, “Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde nasıl bir istihbarat teşkilatı olmalıdır” yönünde bir rapordur bu. Sağlar o dönem ANAP çevrelerinde “Abdullah Çatlı’nın İsviçre’de cezaevin den kaçırılışı, bu rapor çer çevesinde yeniden oluştu rulmaya çalışılan güçle ilgi lidir” denildiğini aktardı. Dünyada benzer örne ğin Kongo’da olduğunu belirten Sağlar, oradaki Cumhurbaşkanı’nın da ken di askeri yerine, bir İsrail firmasından özel askeri hiz met alarak yeni bir kuvvet Cumhuriyet SADAT’ın faaliyetlerini 12 oluşturduğunu ifade ediyor. Sağlar; Tanrıverdi’nin, Cum Temmuz’daki manşetinde duyurmuştu. hurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın içinde daha iyi göreceğiz. Ama Külliye başdanışmanı olarak atanmasının 15 Tem içinde yeni bir oluşum ihtimali dikkate muz kanlı darbe girişimi ardından Muha izlenmesi gereken bir gelişmedir.” fız Alayı’nın lağvedilme kararından bağımsız düşünülemeyeceği görüşünde. Erdoğan’ın, Tanrıverdi vasıtasıyla kendisine yeni bir “muhafız birliği” oluşturabileceğini belirten Sağlar, şöyle dedi: “Danışmanlık derken TSK içinde dünya bilgisi ve deneyimi çok zengin olan, çok çok iyi eğitim almış subaylar varken, İslam ülkelerine gayri nizamı Fikri Sağlar “Muhafız Alayı”ndaki FETO’cu yapılanmanın “Herhalde Ahmet Necdet Sezer döneminde gerçekleşmediğini”, bu istenmeyen yapının Abdullah Gül döneminde oluşmasının muhtemel olduğunu da söyleyerek “Gül, bu yapıyı istedi mi istemedi mi bilmiyoruz. Ama silahı elinde tutan güçler bir daha darbe harp eğitimi vermeyi misyon edinmiş ye kalkışmasın diye kendi arzunuza gö Tanrıverdi’nin danışman olması dikkat re işler yaparsanız, biliniz ki bu başkala çekici. Ne getirip ne götüreceğini zaman rının işine yarar” diye konuştu. Çıray: kendisine bağlı güç arzusu Sadat hakkında geçen ay soru önergesi veren diğer CHP milletvekili Aytun Çıray da Tanrıverdi’nin atanmasını şöyle değerlendirdi: “Birkaç ihtimal olabilir. Benzer bir olasılığa karşı Türkiye içinde doğrudan kendisine bağlı bir güçle müdahale etme arzusu. İkincisi Suriye’ye karşı kullanmayı düşünüyor olabilir. Ama böyle durumlarda devletler meşru kuvvetleriyle müdahale eder. Ve son olarak; eğer ordunun yeniden yapılanmasında bu ekibe danışacaksa, belli bir süre sonra bugün yaşadığımızdan daha büyük bir felaket yaşayacağız demektir.” Tiroidi patlamış ülke “Semptomlar çok açık. Subakut tiroidit olmuşsunuz” dedi doktor. Sub... ne? Bir haftadır süren boğaz ağrısı, aşırı sıcağa rağmen üşüme, geceleri ateşlenmeler derken, sıradan bir yaz gribi geçirdiğimi sanmıştım. Altından çapanoğlu çıktı. Tiroit denilen ve ademelmasının hemen altındaki o küçücük salgı bezi, adeta bir kumanda butonu gibi. Sadece bedendeki bütün hormonları değil, enerjiden uykuya, saç dökülmesinden iştah ve kilonuza kadar sayısız vücut fonksiyonunu da dengede tutuyor. Bozulduğunda hapı yutuyorsunuz. Anlayacağınız benimki pert olmuş. Doktor hanıma ‘tiroidit’ hastalığına neyin sebep olduğunu sorduğumda, “Virütik olduğu söyleniyor ama şu aralar adeta bir salgın gibi. Çok sık görüyoruz. Bu durumun Türkiye’de yaşananlarla ilgili olmadığını düşünmek çok zor” diyor. Tiroidit hastalığının özelliği, önce tiroidin aşırı hızlı çalışması ve beraberinde gelen kalp çarpıntısı, yorgunluk, kilo kaybı, sonra da tiroidin kendini tüketerek tamamen yavaşlaması. Neyse ki bu semptomların tümü, birkaç hafta içinde bitiyor. 15 Temmuz’dan bu yana yaşadığımız stres, korku, endişe ve bütün bunları 10’a katlayan 7/24 haber bombardımanını düşündüğümde, şaşırmıyorum. Uykusuz geceleri, darbe rüyalarını, ardından gelen kaosu... Hatta daha da geriye gidelim, son bir yıldır Türkiye’nin içine girdiği karanlık dönemi düşündükçe, “Eh sadece tiroit hastalığıyla yine iyi yırtmışım” diyorum kendi kendime... Cumhuriyet tarihinin en sarsıcı ve boğucu dönemlerinden birini yaşıyoruz. İyimser olmak için fazla neden yok. Türkiye, tiroidi bozulmuş bir ülke gibi, aşırı hızla girdiği Fetret Devri’nde, hem oradan oraya savruluyor, hem de kıstırıldığı kapandan çıkmak için debelenirken kendine daha da zarar veriyor. Etraf toz duman. İpler kimsenin elinde değil. Serbest savruluş. Görebildiğim kadarıyla ortak akıl falan yok. Ülke henüz dengesini bulamamış, panik ataklarını kontrol altına alamamış halde. Bunu yaşamak da, seyretmek de ayrı bir acı. Peki bütün bunları yazarken kendi hastalığımı neden gündeme getirdim? Öncelikle bu hastalığı tanıyın istedim. Doktorlar birçok tiroit hastasının grip ya da boğaz ağrısı diye yanlış teşhisle antibiyotiklere boğulduğunu anlatıyor. Özellikle kadınlar, tiroit meselesini ihmal etmemeli. İkinci amacım, Türkiye’nin içine girdiği bu yıkım sürecinin kalbinize, beyninize, hücrelerinize verdiği tahribat konusunda sizleri uyarmak. Siyasi bilinci yüksek, dünya meselelerini dert eden biriyseniz, yaşadığımız günlerin yükünü hissetmemeniz mümkün değil. İşte orada bir durun, kendinizi biraz kollayın. Teslim olmayın bu ülkedeki girdaba. Tabii ki yaşananlara bigâne kalın demiyorum. İzleyin, sorgulayın, yeri geldiğinde itiraz edin. Ancak ruh ve beden sağlığınızı da ihmal etmeyin. Hiçbir şey insandan daha değerli değil. Ara sıra kapatın o cep telefonlarını, o sevimsiz haber bültenlerini, kafa izni verin kendinize. Sevdiklerinizle olun, siyaset dışı işlerle de uğraşın. Yapabiliyorsanız, meditasyon, yoga ya da spor deneyin. Çünkü gerçek şu ki, bizler ne kadar endişelenirsek endişelenelim, Türkiye bu süreçten geçecek. Dengesi bozulmuş bir tiroit gibi kendini tüketecek. Bunu engellemeye ne sizin ne de benim gücüm yeter. Ama kendi vücudumuzu anlamaya, dinlemeye, zinde tutmaya gücümüz yeter. Etraftaki kötücül atmosferi eve sokmayın. Her şey çok kötü; bari kendinize iyi davranın. Geçenlerde uçakta bir adam oturdu yanıma. 38 ateşle ve halsiz bir biçimde izledim. Cep telefonunu çıkardı. Twitter’a baktı. Sonra kendi selfie’sini çekti. Onu WhatsApp’dan birilerine yolladı. Birine mesaj attı. Sonra Facebook’a baktı. İnternete girdi. Yine selfie çekti. Başka birine yolladı. Haberlere baktı. Hostesten telefonunu gizleyip uçak kalkana kadar aynı manik tempoyla devam etti. Ben bile yoruldum izlerken. İşte siz o adam olmayın. Biraz yavaşlatın hayatı... C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear