26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumartesi 30 Temmuz 2016 6 haber TASARIM: FUNDA YAŞAR ERDOĞDU Atatürk’ün ölümünden bu yana Türkiye Cumhuriyeti’nin önündeki en önemli engellerden biri de siyaset önderlerinin “nabza göre şerbet verme” alışkanlığını birkaç önder dışında gelenekselleştirmesi olmuştur. “Nabza göre şerbet verme” gerçekleri ve doğru olanı söylemek yerine kimi kişilerin ya da birlikteliklerin hoşuna gideceği sanılan ‘Nabza Göre Şerbet’ Süreci... le özetlendi. Sırası gelmişken CHP’yi suç lamak için kullanılan ve adı da bilinmeyen tek parti yöneticisinin, gazetede manşet olduğu ileri sürülen “Halk plajlara akın etti vatandaş denize giremiyor” yaklaşımını da anımsatayım. Bu başlığı atan gazete bugüne kadar bulunmadıysa da AKP’nin yaklaşımı da benzer mantığı ve onları yönlendirmek amacıyla söylenen sözleri tanımlamak için tim Bakanı Ahmet Özel, Anka miş, 1957 seçimlerinde CHP Si yansıtıyor sanırım. “Halk istiyor” cümlesiyle va kullanılan bir deyimdir. HHH ra Üniversitesi Rektörlüğü’nden Feyzioğlu hakkında soruşturma vas milletvekili olarak eylemli siyasal yaşamına başlamıştır. tandaşların tümünün istediği anlatılmak isteniyor. Oysa gerçeği Andığım deyim siyaset tarihimize Prof. Dr. Turhan Feyzioğlu (19221988) tarafından armağan edilmiştir. 1955 yılında 33 yaşında profesör olan Feyzioğlu, 1956 yılında Siyasal Bilgiler Fakültesi (Mülkiye) dekanı olmuştur. 195657 ders yı açılmasını istemiştir. Üniversite senatosu ise konuşmanın bilimsel olduğu yanıtını vermiştir. Bugünle karşılaştırıldığında, senatoların, öğretim üyelerinin görüş açıklamalarına kızılmasına bile “Emriniz olur” demesini vurgulamak gerektiği kanısındayım. An HHH Bu uzunca girişi, hem akadmik yaşamın getirildiği durumu, hem de Adalet ve Kalkınma Partisi’nin, ardılı olduğunu söylediği Demokrat Parti’nin yöneticilerinin üniversite anlayışı ile ne kadar uyumlu olduğunu göster yansıtmıyor. Madem, halkın isteği çok önemli, öteki isteklerini de dikkate almak gerekmez mi? Halk pahalılıktan, terörden, korku ortamından, torpilden, betonlaşmadan, ormanların yok edilmesinden, parklara AVM di lının açılışında yaptığı konuşma kara Üniversitesi Senatosu’nun mek için yaptım. kilmesinden de yakınıyor. da öğrencilere görev aldıklarında “nabza göre şerbet vermemelerini” öğütlemiş; özgürlükten, akademik güvenceden söz etmiştir. Konuşma, Demokrat Parti (DP) iktidarını rahatsız etmiş, Milli Eği yanıtı üzerine Milli Eğitim Bakanı, o dönemde de geçerli olan “görülen lüzum üzerine” gerekçesiyle Feyzioğlu’nu bakanlık emrine almıştır. Feyzioğlu bu uygulama üzerine üniversiteden istifa et HHH “Nabza göre şerbet verme” geleneğinin son örneklerinden biri de “idam cezası” oldu. Kullanıma açılmasının gerekçesi de “Halk istiyor” cümlesiy Ama bu saydıklarımın götürüsü, son hainlere uygulanması olanaksız idam cezasının ise sadece oy da olsa getirisi var. İşte “nabza göre şerbet verme” bu yaklaşıma deniyor. Tahliye umudu ZEHRA ÖZDİLEK arbe girişimi nedeniyle tutuklanan er ve erbaşla D SİLİVRİ’DEN “Bir haftaya çıkarılacaklarınırınaileleriSilivri Cezaevi önündeki kaygılı bekleyişlerinin 14. İZLENİMLER duyduk. Açıklama bekliyoruz”gününde dün çocukla rını kapalı görüş ile gö rebildi. Çocuğuyla, eşiyle veya karde Can erok şiyle görüşen ailelerin yüzlerine baktığımız da kiminde mutluluk kiminde ise derin bir en dişe okunuyordu. Mutlu er aileleri çocukları nı iyi gördükleri için sevinçliydi. Üzgün er ai lelerden birisi ise oğlunun bir grup er ile bera ber çırılçıplak soyulup dövüldüğünü, psikoloji sinin şu an iyi olmadığını söylüyordu. 15 Temmuz’daki darbe girişiminde üst rüt belilerin emriyle birliklerinden çıkan yüzler ce er ve erbaş tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne gönderilmişti. Aileleri ise 14 gündür Siliv ‘Darbe olduğunu ben anlattım’ri Cezaevi’nin önünde çocuklarını görmeyi ve umut olacak küçücük bir haberi bekliyordu. Oğlu B.A. ile görüşen Aynur Atkın oğlunun moralinin yerinde olduğunu belirterek başlarındaki komutanın 15 Temmuz gecesi durumun farkına varır varmaz onları arabanın içinde saklayıp sabah polise teslim ettiğini dile getirdi. Anne Atkın, “Görüş saatini beklerken oğlumu görünce ağlarım dayanamam diyordum. Ama onun iyi olduğunu görünce ben de iyi oldum” diye konuştu. Serhat Coşan’ın babası Nevzat Coşan oğlunun Gaziosmanpaşa’daki karakolda bir grup er ile beraber çırılçıplak soyulup dövüldüğünü belirterek şu an çok kötü durumda olduğunu söyledi. Baba Coşan oğlunu olaydan sonra ilk adliyede gördüğünü o zaman durumunun çok kötü olduğuna değinerek psikolojisinin iyi olmadığını dile getirdi. Coşan Baba Yusuf Güven de oğlunu 14 gün sonra ilk kez gördüğüne değinerek çocuğunun suçsuz olduğunu belirtti. Oğluyla 15 dakika görüşebildiklerini belirten Güven 14 gündür dışarıda kaldıklarını söyledi. Güven, “Avukatlar en kısa zamanda çıkacaklar diyor. Kesin bir şey yok. Çocukları tatbikat var diye kandırmışlar. Anlayamamış darbe olduğunu, ben anlattım” dedi. Mustafa Ceylan’ın abisi Mehmet Ceylan da kardeşine ilk zamanlar çok kötü davra nıldığını belirterek şu an durumunun iyi olduğunu söyledi. Ceylan kardeşinin çok zayıfladığını dile getirerek, “Albayları o gece ‘sık lan o..çocuğu’ demiş kardeşim sıkmayınca dövmüş. Olanlara anlam veremiyor” dedi. Kapalı görüşte eşi Uzman Çavuş İsrafil Koçum ile görüşen Hülya Koçum, 2 yaşındaki kızı İsranur’un babasını görüp dokunamayınca çok ağladığını belirterek eşinin de olayın şokundan hâlâ çıkamadığını kaydetti. ‘İlk uyarıda teslim olmuş’ Tayfun Y.’nin abisi ise kardeşinin kendilerini görünce moralinin yerine geldiğini belirterek ‘kardeşinin ne olup bittiğinin farkında olmadığını’ dile getirdi. Adını vermek istemeyen er abisi, “Polislerin kendilerine iyi davrandığını söyledi. 1520 kişilik bir koğuşta kalıyorlarmış. İçerideki ihtiyaçları gideriliyormuş. Bir haftaya kadar çıkarılma ihtimalleri varmış” dedi. Kuleli Askeri Lisesi’nde kardeşinin aşçı olarak askerliğini yaptığını belirten abi Safi Yılmaz, karde 10 gündür dışarıda yattıklarını belirterek, “Karakoldayken dövmenin yanısıra bir de kafalarına silah dayamışlar. Kiminin dudağı patlamış, kiminin kolu kırılmış. Oğlumun çok zoruna gidiyor. Vatan haini ‘Anne ateş etmedim’ Ertuğrul Çeliker’in annesi Zahide Çeliker oğlunun FSM’de siviller tarafından bıçaklandığını söyledi. Çeliker, “Oğlum ‘anne ben ateş etmedim içiniz rahat olsun’ dedi. Bir şinin nöbet dahi tutmadığını belirtti. Kendisini görünce kardeşi Soner Yılmaz’ın ağladığını belirten abi Yılmaz “Bir haftaya ka dedikleri için üzülüyor. Gö hafta içerisinde çıkarılacaklarını duy dar serbest bıra rüş anında da gardiyan ba duk. Yetkililerin açıklama yapmasını kılacakları söy şımızda bekledi” dedi. bekliyoruz” ifadelerini kullandı. leniyor” dedi. Gözaltı: Büyük operasyonTutuklu: 18 bin 44 9 bin 677 15Temmuz kanlı darbe girişiminin ardından Türkiye’nin birçok yerinde Fethullah Gülen Cemaati’ne yönelik operasyonlarda binlerce kişi gözaltına alındı, yüzlerce kişi ise tutuklandı. İçişleri Bakanı Efkan Ala, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alınanların sayısının 18 bin 44 kişi olduğunu açıkladı. Başlatılan soruşturma kapsamında tutuklu sayısının 9 bin 677, pasaportu iptal edilenlerin sayısının da 49 bin 211 kişi olduğunu belirtti. İSTANBUL: Mahkemeye sevk edilen asker, polis, hâkim ve savcıların da arasında bulunduğu 2 bin 289 kişi tutuklandı. İstanbul Adalet Sarayı’nda görevli 135 hâkim ve savcıdan mahkemeye sevk edilen 74’ü tutuklandı. 35 hâkim ve savcı ise adli kontrol kararıyla serbest bırakıldı. İZMİR: İzmir Emniyeti Terörle Şube Müdürlüğü ekipleri, dün sa bah saatlerinde çok sayıda adrese eş zamanlı baskın düzenledi. Darbe girişiminin ardından açığa alınan 200 polise yönelik operasyonda 160 kişi gözaltına alındı. MUĞLA: İzmir Tire’de yakalanıp kente gönderilen ve “FETÖ’nün Bodrum İmamı” olduğu öne sürülen “Asım” kod adlı Çağrı Acar gözaltına alındı. Emniyet Müdürlüğü’nde sorguları tamamlanan 14 kişi, önceki gün Bodrum Adliyesi’ne sevk edildi. 14 kişinin tamamı dün Nöbetci Sulh Ceza Hâkimliği’nce tutuklandı. BURDUR: CHP Burdur Milletvekili Mehmet Göker’in girişimiyle Tefenni Asliye Hukuk Mahkemesi’ne yapılan itiraz sonucunda mahkeme, CHP Gençlik Kolları Başkanı Erdem’in adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına karar verdi. Kararın ardından Erdem dün tahliye edildi. MANİSA: Manisa İl Halk Sağlığı Müdürü görevinden önceki gün itibarıyla açığa alınan, eski TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın eşinin kuzeni Ziya Tay, dün gözaltına alındı. MERSİN: Gülen Cemaati’ne yönelik soruşturma kapsamında gözaltına alınan 18 kişi dün sağlık kontrolünden geçirildikten sonra Mersin Adliyesi’ne götürüldü. EDİRNE: Edirne Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, Gülen Cemaati’ne yönelik soruşturma kapsamında polislerden sorumlu olduğu belirlenen ‘emniyet imamları’na operasyon düzenledi. Akdeniz Üniversitesi’nde operasyon, 100’den fazla gözaltı: Operasyonlar kapsamında polis dün Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğü’nde başlattığı operasyonda 100’ü aşkın üniversite çalışanını gözaltına aldı. Eski valiye ters kelepçe: Bursa’da, emekli vali Şahabettin Harput, eski İl Emniyet Müdürü Ali Osman Kahya, Celal Sönmez ve eski İl Milli Eğitim Müdürü Atilla Gülsar’ın da aralarında bulunduğu 98 kişi gözaltına alındı. Boydaklar’a gözaltı Darbe girişiminin ardından Fetullah Gülen Cemaati’ne yönelik operasyonda Kayseri Sanayi Odası Başkanı ve Boydak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Boydak, Yönetim Kurulu üyesi Şükrü Boy dak ve yöneticilerden Halit Boydak dün sabah polis tarafından gözaltına alındı. Mustafa Boydak’ın eşi Aliye Boydak 3 gün önce, Boydak Holding CEO’su Memduh Boydak ise geçtiğimiz aylarda tutuklanmıştı. Mezarlar Ne kadar sevimsiz olsa da hiç kimsenin dışında kalamayacağı bir konu. Eninde sonunda herkesin fiziksel varlığından geriye kalan her ne ise mezar adı verilen bir çukura konulacak. Yaşamı sona eren kişinin ille de bir mezarı olmalı mı? Yakılmasını, küllerinin de yaşarken sevdiği bir yere savrulmasını isteyenler az değil. Onlara gıpta ettiğimi gizleyemem. Bizde bu konuda bir uygulama bildiğim kadarıyla henüz yok. Oysa olmalıdır. Bundan başka, tıpkı resmi nikâh gibi, dinsel olmayan defin törenleri de olmalıdır. Yaşarken herhangi bir dinsel inancı olmayan kişinin, ölümünde dinsel törenle uğurlanmasından daha ikiyüzlü bir şey olamaz. Ölümde bile yalanın objesi oluyoruz. İnanan kişinin inancına uygun bir törenle son yolculuğuna uğurlanmasından herhangi bir nedenle yoksun kalması ne kadar hüzün verici bir haksızlıksa, inanmayanın herhangi bir inancın ritüeliyle uğurlanması da aynı ölçüde hüzün verici bir haksızlık, ondan da kötüsü ikiyüzlülüktür. Ölümde bile kurtulamadığımız bir yalan ve ikiyüzlülük. HHH Ölüm sonrasında başlıca uğurlama yöntemi toprağa verilme olduğuna göre mezar ve mezarlıkların yaşamlarımızda ister istemez önemli bir yeri var. Çocukluk çağlarımızda büyükanne, büyükbaba, daha sonra anne, baba mezarları yaşamlarımızdaki yerlerini alıyor. Annemin ve babamın mezarları Karacaahmet’te… Ziyaretlerimin giderek seyrekleştiğini itiraf etmeliyim. Bir şiirimde söylediğim gibi “güç geliyor/ aldanıp bir an/boşluğa dokunmak..” Yine de, her gidişimde yolumu mutlaka kaybetsem de, o mezarlar kalbimdeki yerlerinde, yerli yerindeler… Benim sıram gelinceye kadar da hep öyle kalacaklar. HHH Mezarlarda ve mezarlıklar da sadeliği seviyorum. Örneğin bizim Nâzım’ın mezarının da bulunduğu ünlü Novodeviçye Mezarlığı’nda en çok etkilendiğim, Anton Çehov’un bir genç kız mezarı gibi temiz, gösterişsiz, bir kır çiçeği sadeliğindeki mezarı olmuştur. Tıpkı yaşarkenki kendisi gibi… Ulusların simgesi olan anıtkabirlere, panteonlara diyeceğim olamaz. Fakat taş yığınlarından ibaret kibirli aile mezarlarını acınası buluyorum. Bunlarla ölüme meydan okunacağı, ölümün alt edileceği sanılıyorsa, pek zavallı bir düşünce. Tam tersine, insan alçakgönüllü olduğu ölçüde doğayla bütünleşiyor, ölecek olmak duygusu giderek doğallaşıyor, ürkütücülüğünü yitiriyor… HHH Din görevlileri, kendileri de sıradan ölümlüler oldukları halde, sanki insanüstü güçleri varmışçasına, insandaki ölüm korkusunu sömüre gelmişlerdir. Herhangi bir dinsel inanışın doğuşundan bir zaman sonra ortaya çıkan bu gibi türedilere, din tüccarı, din bezirgânı demek daha doğru olur. Günümüz Türkiye’sinde kimi siyasetçilerin de bu bezirgânlar arasına katıldığını görüyoruz. Kendilerinde insanların nerede, nasıl gömüleceklerine karar verme hakkını görüyorlar. Din görevlisi bezirgânların dinsel tören yapmama tehdidine, şimdi bunların mezarlık belirleme tehdidi ekleniyor. Bunun bir adım ötesi katli vaciptir, linç edile, derisi yüzüle, leşi itlere atıla fetvaları ve buyruklarıdır. HHH Bir zamanlar bu ülkede bir komutan, ülkesine saldırıp buradaki savaşta can veren düşman askerlerinin annelerine seslenerek, “İçiniz rahat olsun, çocuklarınız burada bizim çocuklarımızla koyun koyuna yatacaklardır” anlamında, ruh asaletinin yüceliklerinde sözler söylemişti. Bugün akbaba ruhlu birileri, ölüleri cezalandıracak kadar alçalıyor. Havacılık terimleriyle söyleyecek olursak, böylesine bir alçalma yükseklik kaybı değil, yere çakılma, bir başka deyişle de insan olma erdemini bütünüyle yitirmiş olmaktır. 15 Temmuz darbe girişimi gecesi protestolarda yaşamını yitiren yurttaşlar için Saray’da düzenlenen anma programında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım’ın gözyaşlarını tutamadığı görüldü. ‘Hakaret davalarını geri çekeceğim’ Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi protestolarda yaşamını yitiren yurttaşlar için Saray’da düzenlenen anma programında idam tartışmalarına ilişkin, “Hükümetin yapacağı bir şey var, bu talebi alır parlamentoya taşır, parlamento bunu tartışır bu yolda verilen karara da herkes uyar” dedi. Açtığı hakaret davalarını bir defaya mahsus olmak üzere geri çekeceğini açıklayan Erdoğan, “Ben bu vesile ile şu ana kadar şahsıma her türlü saygısızlığı, hakareti yapanları bir kereye mahsus affederek, davalarımı geri çekiyorum” ifadelerini kullandı. ‘Bu bir milat’ Erdoğan, idam tartışmaları ile ilgili olarak, “Ne diyor herkes? İdam idam idam. Burası demokratik parlamenter sistemle yönetilen bir hukuk devleti. Öyleyse burada hükümetin yapacağı bir şey var, bu talebi alır parlamentoya taşır, parlamento bunu tartışır. Bu yolda verilen karara da herkes uyar” diye konuştu. Açtığı hakaret davalarını bir defaya mahsus olmak üzere geri çekeceğini açıklayan Erdoğan, “Bir milat olarak, ben de bu vesi le ile şu ana kadar şahsıma her türlü saygısızlığı, hakareti yapanları bir kereye mahsus affediyorum, davalarımı geri çekiyorum” dedi. Erdoğan Gülen Cemaati’nin mazisinin 40 yılı bulduğunu belirterek, “Tüm Türkiye, bir ve beraber olarak 40 yıllık hazırlığı, 40 yıllık birikimi, 40 yıllık sinsi hesabı 20 saate kalmadan geri püskürttü. 40 yıldır bunlar işte bugüne ulaşmak için çalıştılar” dedi. ‘Batı’dan kimse gelmedi’ OHAL kararlarına karşı yurtdışından gelen tepkilere de değinen Erdoğan, “Bu attığınız adımlar sebebiyle, endişeliyiz diyorlar. Siz işinize bakın ya. Kalkıp bir tane taziyede bulunacak, ardından da 9 nasihat vereceksin. O aklı kendine sakla! Ne AB’den ne Avrupa Konseyi’nden ne batıdan, kalkıp da buraya taziye için gelen bir kişi yok. Sadece FETÖ ile değil, Suriye’de, Irak’ta, Libya’da oynanan oyunu da bozacağız. Dünyanın her yerinde oynanan oyunları bozacağız. Bunların hiçbiri ülkemizde yaşananlardan bağımsız değildir, hepsi aynı senaryonun farklı sahnelerinden ibarettir” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear