24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 19 Temmuz 2016 4 Sokağın gücü ve tehlikesi Darbe önlendi. Ama “geçmiş olsun!” demek için vakit erkendir. Henüz geçen bir şey yok. Bir sürü tehdit var ki hâlâ sürüyor. Darbenin önlenmesinde, bunca yıldır alttan alta örgütlenme konusunda, böylesine başarılı olmuş olanların birbiri ardına bunca fahiş hatayı yapmış olanların da büyük katkıları olmuştur. Öyle anlaşılıyor ki, kendilerini köşeye sıkışmış hisseden cemaat kısa devre yapmıştır. TSK’nin bütünüyle darbecilere uymamış olması da büyük etkendir. Bir diğer etken de, sokağa davet edilen halkın desteğidir. Önceki darbe girişimlerinde olmayan yeni devreye giren bu unsurun üstünde durmakta ve halkın desteği olarak yorumlanan sokağa çok dikkat etmekte yarar var. İlk gelen haberler, sokakta büyük tehlikelerin de başıboş dolaşmakta olduğunu bildiriyor. Komutanının verdiği emri yerine getirmekten başka bir çaresi olmayan erlerin linç edilmesi, kimi gazetecilerin sokakta denetimden çıkmış güçlerin saldırılarına uğraması, bunlardan birinin Boğaz Köprüsü’nden aşağı atılmasına ramak kalması, hele hele gırtlağı kesilerek öldürülen asker görüntüsü, sokakta çok büyük tehlikenin kol gezdiğini gösteriyor. Bunlar önlenemediği takdirde, darbe de önlenememiş olsaydı, onlara benzer ve hatta beteri feci olaylar olabilir. Yandaşlarını örgütlemekte, denetlemekte, yönlendirmekte çok başarılı olan Tayyip Erdoğan, gerektiğinde onları frenlemekte de başarı gösteremezse, üstesinden gelemeyeceği vahim olaylarla karşı karşıya kalabilir. Sokağa dökülen halkın desteği bir lider için çok büyük güçtür. Ama o baş döndürü güç gibi, sokağa dökülmüş halkın kendisi de kontrol edilemediği takdirde, büyük bir tehlike oluşturabilir. Unutmayalım ki, kontrol edilemeyen güç aslında en büyük tehlikedir. HHH Halkın desteğinin kıymetini bilirken, onu doğru değerlendirmek, tek başına yanlışları doğru hale getirmeye, kimi icraatı tek başına meşru kılmaya yetmeyeceğini de unutmamak gerek. 12 Mart 1980 gününü hatırlayalım: O gün, Türkiye’nin yaşadığı en yıkıcı darbenin, demokrasinin yediği en ağır sillenin bir numaralı sorumlusu Kenan Evren bütün yurtta bir darbeci gibi değil de, adeta bir kurtarıcı, bir kahraman gibi karşılanmıştı. Hiç unutmuyorum, demokrasiden yana bir öğretmen o günlerde Evren için şöyle demişti: Allah benim ömrümden alsın da ona versin! Sonradan oğlunun peşinde, yıllarca hapishane hapishane dolaşırken pişman olacak olan Hoca Hanım’a o sırada Kenan Bey’in kurtarıcı olmadığını anlatmak mümkün olmamıştı. Evet, Kenan Evren halkın büyük desteğine sahipti, 12 Eylül’de herkes onu bağrına basıyordu. Aradan iki yıl geçtikten sonra kendisini yüzde 90’ın üstünde oy oranıyla Cumhurbaşkanlığı’na seçti. Ama bütün bunlar Kenan Evren’in icraatına meşruiyet kazandırmaya yetmediği gibi, eninde sonunda yargılanmasını da engelleyemedi. Ama bütün bunları o sıralarda anlatmak imkânsızdı, çünkü devletin egemeni olmasının yanı sıra, coşarak kendinden geçmiş olan sokağın da desteğini almış olan Kenan Evren, gücünün doruğundayken, hiçbir uyarıya kulak asacak durumda değildi. 13 yıldır girdiği bütün seçimleri kazanan, son olarak da kendine yönelik darbeyi, cesur, soğukkanlı ve kararlı tutumuyla akamete uğratmayı beceren Tayyip Erdoğan, şu anda şimdiye kadar az kişiye nasip olan bir gücün doruğunda. Dalga dalga fışkıran halk desteğini somutlaştıran sokak da bu güce güç katmakta... Şimdi bütün mesele Tayyip Bey’in durumu nasıl okuyacağı, sokağı nasıl kontrol edip yönlendireceği, gücünü hangi yönde kullanacağıdır. Bu konuda çok ciddi kaygılarım var, çünkü denetlenemeyen güç, toplumlar için de güç değil felakettir. Levent’teki otelde toplantı alarmı İstanbul’un Levent semtinde çok sayıda polis, 1. Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar’ın toplantı yaptığı otelde aldığı güvenlik önlemleri dikkat çekti. Özel Harekât polislerinin de görev aldığı önlemler nedeniyle bölgede trafik yoğunluğu yaşandı. haber LPMİRNEOŞÇRFG.UFİLRİANİŞŞCİTMAIRNLEICYRIO:İNİRKİ TİDAR EDİTÖR: SERKAN OZAN IşkencenIn IstIsnası olmaz TİHV Başkanı Fincancı, darbecilere yönelik işkence görüntüleri nedeniyle haklıyken haksız duruma düşülebileceğini, sanıkların ceza almadan kurtulabileceğini vurguladı Darbe girişiminde bulunan kişilerin halk ta rafından linç edildiği ni, gözaltına alınan rüt beli askerlerin ve erlerin işkence gördüğünü ZEHRA ÖZDİLEK ortaya koyan görüntüle rin ortaya çıkmasını değerlendiren Tür kiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Genel Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fin cancı, iktidarın söylemleriyle işkence yi ve linç girişimlerini meşrulaştırdığı nı belirtti. Haklıyken haksız duruma düşmeyi beraberinde getiren bir süreç yaşandı ğını belirten Fincancı, “Oysa bilinme li ki bir işkence mutlak yasak, hiçbir is tisnası yok. Kim olursa olsun ne suç iş lemiş olursa olsun işkence uygulanma sı kabul edilebilir bir durum değil. Meş rulaştırılacak hiçbir neden olamaz. Ay rıca kaldı ki işkence iddialarının ortaya atıldığı, üstelikte kanıtlandığı koşullar olduğu ortaya çıkarsa, işkence uygula Doktorlara rapor vermeyin uyarısı Türk Tabipleri Birliği ve İstanbul Tabip Odası, hastane yöneticileri tarafından doktorlara tıbbi belgeleme ve raporlama yapmamaları konusunda sözlü uyarılar yapıldığını açıkladı. Açıklamada, “Nasıl ki darbeci anlayışa karşı çıkmış ve her koşulda demokratik mekanizmaların işletilmesi gerektiğini savunmuşsak, aynı biçimde darbe girişimleri gerekçe gösterilerek hekimlerin hastaları ile olan ilişkilerine müdahale edilmesine de karşı çıkıyoruz. Dün olduğu gibi bugün de siyasal hesaplaşmada hekimlik değerlerinin çiğnenmesine izin vermeyeceğimizin bilinmesini istiyoruz” denildi. l İSTANBUL / Cumhuriyet nan insanların cezasızlığıyla da sonlanabilir bütün bu süreç. Çünkü hukuk sistemimizde hukuka aykırı elde edilmiş deliller delil olarak kabul edilmiyor” dedi. İdam geriye gidiş olur İdam tartışmaları ile ilgili de konuşan Fincancı, “İdam cezasının tekrar gündeme gelmesi tekrar geriye gitmek anlamına gelir. Hepimizin kendimiz için istediğimiz tüm hakları ne suç işlemiş olursa olsun bütün insanlar için istememiz gerekiyor” diye konuştu. İnsan Hakları Derneği (İHD) Başkanı Şenel Karataş ise darbeye de darbenin bir şiddet dalgasının önünü açmasına da karşı olduklarını belirtti. Karataş, “İşkenceye amasız karşı çıkan bir kurumuz. Facebook sitemizde de linç edilen şiddete maruz kalan kişilerin ve ailelerinin bize ulaşabileceğini paylaştık. Şu anda bize ulaşan çok kişi oldu. Linç girişimlerini kabul etmemiz mükün değil. Hangi durumda olursa olsun kimin, tarafında yapılırsa yapılsın, kime karşı yapılırsa yapılsın karşıyız” dedi. Gölbaşı’ndaki saldırıda yaşamını yitiren Emniyet Müdürü Münir Murat Ertekin’in cenazesi, Sivas’ta 20 bin kişinin katıldığı törenle uğurlandı. Ertekin’in özel harekat polisi beresini takan oğlu Furkan gözyaşlarına boğuldu. l LİSTELER YAYIMLANIYOR ‘Gözaltı sırası gazetecilere geldi’ iddiası Darbe girişiminin ardından özellikle hükümete yakın olduğu bilinen sosyal medya hesaplarından gözaltına alınacak gazetecilerin listeleri yayımlanmaya başladı. ‘Başkentçi’ adlı bir Twitter hesabında gözaltına alınacağı belirtilen 73 gazetecinin isminin yer aldığı bir liste yayımlandı. Listede yer alan gazetecilerden Yavuz Baydar basına baskıların renk ayrımı yapılmadan devam edeceğini belirterek, “Bundan tedirginlik duyuyorum. Gazeteler kapanabilir, kayyım atanabilir. Demokratik uzlaşma olacaksa medyanın önü açılmalı. Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın bu doğrultuda hiçbir açıklaması yok. Cadı avı için şu an zemin çok müsait. Derneklere, sivil toplum kuruluşlarına, muhaliflere baskılar artabilir. Eğer gerçekten demokrasiden bahsediyorsak gazetecilerin özgürce çalışmaşları sağlanmalı” dedi. Toplum tehlikede Hayko Bağdat listede adının olmasının komik bir durum olduğunu belirterek, “Umudumuz, büyük badireyi atlattıkça daha çok demokrasi için mücadele etmektir” ifadelerini kullandı. Atilla Dorsay kendisine yakıştırılan bir durum ya da suçun olmadığını dile getirerek, “Ama öyle bir dönemden geçiyoruz ki herkes gözaltına alınabilir ve bu durum neredeyse onur verici bir şey sayılabilir. Toplumda başlatılan cadı avı bizi çok kötü yerlere götürebilir. Son derece yanlış bir darbe girişimi sonucu büyük kitleler alabildiğine kışkırtılıp sokaklara salındı. Toplum için son derece tehlikeli olacağı bence kesin” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet Acı dört bir yanda Darbe girişimi sırasında yaşamını yitirenler toprağa veriliyor Darbe girişimi sırasında Ankara Gölbaşı Özel Harekât Daire Başkanlığı’na yönelik saldırıda yaşamını yitiren polis Hakan Yorulmaz Kırıkkale’de toprağa verildi. Yorulmaz’ın doğum gününde yaşamını yitirdiği, kız kardeşi Kübra’nın hafta sonu düğün yapmayı planladığı belirtildi. Yorulmaz’ın babası İsmail, annesi Hamide, kız kardeşi Kübra ve yakınları, cenazede gözyaşı döktü. Anne Hamide, “Ben oğlumu öldürülsün diye yetiştirmedim. Allah belanızı versin. Biricik oğluma kıydınız” diye haykırdı. Tabutuna duvak örtüldü Gölbaşı’nda yaşamını yitiren özel harekâtçı komiser yardımcısı Gülşah Güler(24), Hatay’ın Kırıkhan ilçesindeki Ulu Camii’nde düzenlenen törenle son yolculuğuna uğurlandı. Üzerine gelinlik duvağının örtüldüğü Gülşah Güler’in Türk bayrağına sarılı tabutuna kapanan anneannesi, “Dedene selam söyle, güle güle git güzel yavrum” diye ağıtlar yaktı. ‘Ciğerim’ diye ağladı Komiser Yardımcısı Kübra Doğanay(23), Kayseri’nin Yeşilhisar ilçesinde 8 bin kişinin katıldığı törenle uğurlandı. Annesi Hikmet ile kız kardeşleri Şerife ile Ayşe Nida, gözyaşı döktü. Annesi, kızının tabutunu “Ciğerim” diyerek okşadı. 4. sınıf Emniyet Müdürü Ufuk Baysan(42), Düzce’de toprağa verildi. Aileler birbirini teselli etti Polis memuru Yunus Uğur(26), Adana’da gözyaşlarıyla uğurlandı. Nişanlı olan Uğur için merkez Sarıçam il çesindeki Buruk Mezarlığı’nda düzenlenen törene, aynı saldırıda yaşamını yitiren ikiz polisler Ahmet ve Mehmet Oruç’un annesi Sanem Oruç da katıldı. Anne Sanem Oruç, ağıt yakan anne Asiye Uğur’un acısını paylaştı. Nişanlı Yunus Uğur’un kardeşi Furkan Uğur(17), üniformasını giydiği ağabeyinin ceketini zaman zaman öpüp kokladı. Patlamayı duyup çıktı Ankara Özel Harekât Daire Başkanlığı’na yapılan saldırıda yaşamını yitiren imam Mustafa Yaman’ın cenazesi, Bartın’da son yolculuğuna uğurlandı. Törene, çocukları 5 yaşındaki Sami ve 2 yaşındaki Mehmet Emin ile katılan Dilek Yaman (28), gözyaşı döktü. Gazetecilere o geceyi anlatan Dilek Yaman, “Eşim patlama olduğunu söyleyerek evden çıktı” dedi. Özel harekât Polisi Mustafa Aslan(47) ile emekli polis Serkan Göker(39) ve Beytullah Yeşilay’ın cenazeleri, Yozgat’ta toprağa verildi. Babaya veda Gölbaşı’ndaki saldırıda yaşamını yitiren 4. Sınıf Emniyet Müdürü Münir Murat Ertekin’in(47) cenazesi, Sivas’ta 20 bin kişinin katıldığı törenle uğurlandı, Ertekin’in özel harekât polisi beresini takan oğlu Furkan, babasını asker selamıyla karşıladı. Babasının cenazesinin peşinden giden Furkan, gözyaşlarına boğuldu. Gölbaşı’nda yaşamını yitiren özel harekât polisi Mehmet Karacatilki(32), Osmaniye’de son yolculuğuna uğurlandı. Babası Hamza, annesi Nuriye ve eşi Halime Karacatilki yakınları tara fından teselli edilmeye çalışıldı. Acı veda Gölbaşı’nda yaşamını yitiren özel harekât polisi Akif Altay için Burdur’da cenaze töreni düzenlendi. Eşi Gülsüm Altay, “Vatan sağ olsun. 25 senedir vatanımız için koştuk. En yüksek derecelere ulaştırdı” dedi. Gölbaşı’nda saldırıda yaşamını yitiren komiser yardımcısı Mehmet Demir(32), Gaziantep’te 4 bin kişinin katıldığı törenle son yolculuğuna uğurlandı. Demir’in babası Ahmet, annesi Fatma ve eşi Yeliz Demir ile 5 kardeşi gözyaşı döktü. Babası ‘dinleme’ mağduru Gölbaşı’nda yaşamını yitinen polis memuru Muhammet Oğuz Kılınç, Antalya’da gözyaşlarıyla toprağa verildi. Cenaze töreninde, anne Meltem Kılınç, oğlunun tabutuna sarılarak gözyaşı dökerken, baba Zeki Kılınç da eline aldığı oğlunun fotoğrafına sarıldı. Oğuz Kılınç, Antalya’da sahte belgelerle 2009 ile 2013 yılları arasında telefonları dinlenen 130 kişi arasında bulunan Emniyet Sen Genel Başkan Yardımcısı ve Polis Aileleri Birliği Asbaşkanı Zeki Kılınç’ın oğluydu. İnşaat işçisi köprüde öldü Boğaziçi Köprüsü’nde açılan ateşte yaşamını yitiren inşaat işçisi Recep Gündüz(27), Erzurum’un Tercan ilçesinde düzenlenen törenle son yolculuğuna uğurlandı. Yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı törende Gündüz’ün babası Yaşar Gündüz ve yakınları tabuta sarılarak gözyaşı döktü. l Yurt haberler l POLİSE SALDIRI Ankara’da çatışma: 1 ölü Darbe girişimi soruşturmasında 27 general ve amiralin sorgu işlemleri Ankara Adliyesi’nde sürerken, ekipleri alarma geçiren bir olay yaşandı. Adliye önünde silahlı bir kişinin varlığına yönelik telsiz anonsları geçmeye başlayınca özel harekât timleri harekete geçti. Zırhlı polisiaracı yolu kesti. Bazı araç sürücüleri de durdurulup yere yatırıldı. Ekipler operasyonla şüpheli şahsı gözaltına aldı. Silahlı kişinin boşanma davası olayı yüzünden adliyede olduğu belirtildi. Ankara’nın Altındağ ilçesindeki İrfan Baştuğ Caddesi üzerinde kimlik kontrolü yapan Yunus ekipleri ve güvenlik şube ekipleri, şüphelendikleri kişiyi durdurdu. Bu sırada şüpheli şahıs, belindeki silahı çıkartarak, 1 polisi silahla yaralayıp kaçmaya başladı. Yaşanan kovalamaca sırasında 1978 doğumlu Ünsal Turan’a ait aracı, sürücüyü rehin alarak gasp etti. Aracı gasp eden saldırgan, Çankaya Caddesi üzerinden Ankara Adliyesi istikametine kaçmaya başladı. Bu sırada araç sürücüsü Dışkapı Köprüsü üzerinde başka bir araca çarparak, saldırganın elinden kurtulmaya çalıştı. Bu sırada saldırgan, araç sahibi Turan’ı aracında vurarak öldürdü. Yunus ekipleriyle çatışmaya giren zanlı, daha sonra yaralı olarak ele geçirildi. Saldırı bir vatandaşın cep telefonundan saniye saniye görüntülendi. l ANKARA / Cumhuriyet C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear