24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumartesi 11 Haziran 2016 14 yorum TASARIM: SERPİL ÜNAY Cenazeler Geçen temmuz ayından beri cenaze kaldırıp duruyoruz. IŞİD’in Suruç bombası ile başlayan, iki genç polisin PKK tarafından öldürülmesi ile devam eden süreçte çok ağır bir bilanço ortaya çıktı. Gencecik şehitler birer birer önümüzden geçti. Son olarak kadın polisler, üstelik biri hamile kadın polis can verdi. Olukla kan döktüren “Hendekbarikat siyaseti” çöktü. Devletin açıkladığı sayılara göre son operasyonlarda PKK tam 6 bin 700 kayıp verdi. Olayların ekonomiye olumsuz yansıması da cabası. Geldiğimiz noktada anlaşılıyor ki terörü besleyenlerden “rasyonel” veya “vicdani” davranış beklemek boşuna. Onlar bildiklerini okuyacaklar. Biz de bir süre daha böyle bir “cinnet” halinin mahkumu olacağız. HHH Yıllar önce Nepal’in Başkenti Katmandu’da, yerel bir cenaze töreni izlemiştim. Kentten geçen ve Nepallilerin kutsal olduğuna inandıkları, neredeyse kurumuş bir derenin kenarında, bizim musalla taşına benzer sıra sıra taş masalar vardı. Masaların üzerinde de odun blokları dizilmişti. Kısa aralıklarla, aile grupları en beyaz giysileri içinde, ölülerini taşıyarak bu taşların üzerine koyuyorlardı. Sonra da birileri, odunları tutuşturuyordu. Ateşten yükselen alevler, üzerindeki cesedin tamamen yanmasına kadar sürdürülüyordu. Aile bireylerinin de, ceset iyice yanıp kül olsun diye, ellerindeki uzun kütüklerle onu alevlerin içine itmesi gerekiyordu. Nepalliler için hayatın bir parçasıydı bu manzara. Bizim gibi alışık olmayanlar içinse “vahşet” bile denebilir. Çıkan koku da cabası. Bir arkadaşımız, manzaraya bir dakika bile dayanamamış, kusarak uzaklaşmıştı bölgeden. HHH Dün Türk Lloydu’nun eski Genel Müdürü olan kayınpederi de kaybettik. Onun cenaze töreni için de, Karacaahmet Mezarlığı’na uğradık. Müslümanların cenaze törenleri daha bir farklı. Ölümün, ramazan ayında ve bir cuma günü gerçekleşmesi, bir ayrıcalık sayılıyor. Belediyeler, insanlara sağlıklarında pek sergilemedikleri şefkati, ölümde fazlasıyla ve göze sokarak veriyorlar. Hastalıkta gecikmesi muhtemel ambulanslar ölü evine çifter çifter gidiyor. Bunları şikâyet olsun diye yazmıyorum. Keşke devlet de, belediyeler de, politikacılar da, terörden medet umanlar da, Vezneciler’de masum insanların canını alan kadın canlı bomba da, biraz daha “rasyonel” ve “vicdani” düşünse. Daha çok canlıyı öldürmek, toplumu cenaze kaldırılırken bile kavga etmeye alıştırmak, parti liderine kurşun bırakmak, halkı daha büyük refaha kavuşturmaz. Olsa olsa, ülkenin adını listelerde biraz daha aşağı çeker, o kadar. Eğer yapılacak bir şey varsa, insanları öldürerek değil, insanlar yaşarken ve insanları yaşatarak yapmalı. HHH Bakın dün bir rakam açıklandı. Almanlar, çok fazla ölüm var diye tatil için önce Türkiye’den, sonra da Fas, Tunus gibi ülkelerden ayaklarını kestikleri için, Frankfurt Havalimanı’nın yolcu sayısı azalmış. Sadece Türkiye değil, Fas ve Tunus gibi ülkeler de IŞİD yüzünden çok ihtiyaç duydukları turizm gelirlerinden oluyorlar. Bir ülkenin geliri azalırsa, bu daha az eğitim, daha az refah ve daha fazla şiddete yol açar. Yani şiddet şiddeti getirir. Tıpkı cenaze törenlerinde yaşadığımız “kavgalar” gibi. Yarım Bu memlekette… Abuk sabuk konuşana, ağzından çıkanı kulağı duymayana, aklına eseni söyleyene, vık vık dedikodu edene, her şeye maydanoz olana, kuyuya attığı taş 40 akıllıca çıkarılamayana, ettiği söz baş göz yarana, avurdu yelli terelelliye, ben bildim sen kimsinciye, hem kel hem fodula, uçuk kaçık kibirliye, binmiş bir alamete gidiyor kıyametçiye, dilini tutamayana, nefret saçana, çam devirip sap yiyene… Kısaca “yarım akıllı” derler… Dublör Patlamadık yerimiz kalmadı. Usanç verici terane aynı: “Terör bataklığını kurutacağız.” O bataklığın nasıl yaratıldığı önemli. Çevresi ile kavgalı; Irak ile, Suriye ile, Rusya, Mısır, İran ile didişen, elini kolunu emperyalizmin ahtapot kollarına kaptırmış saray iktidarının yarattığı bir ortam var: Ülkede casuslar cirit atıyor. Her yeni kavgada, her yeni dengesiz çıkışta, Saray iktidarını uyarmak, cezalandırmak ya da yönlendirmek isteyen dış istihbarat örgütleri, ister adı PKK olsun, ister IŞİD; bir taşeron katillik merkezini kolaylıkla devreye sokabiliyorlar. Bu kirli hesaplaşmada, ölen yurttaşlarımıza verilen rol ise; uyarılmak, cezalandırılmak ya da yönlendirilmek istenenin dublörlüğü oluyor. Beynam’ın kurtuluşu TEMA Bahçelievler Sorumlusu Şevket Özgün’den gelen mektuptan söz etmiş, Beynam ormanının perişanlığını aktarmıştık. Ankara Büyükşehir Belediyesi yetkilileri bir yanıt gönderdi. Beynam ormanının belediyenin yetkisinde olmadığını belirtip diyorlar ki: “Burası halen Orman Bakanlığı sorumluluğunda. Ancak, biz buranın Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne devri için gerekli girişimlerde bulunduk. Mevcut yapıların ve alanın korunmasını içeren bir proje hazırlayarak Orman Bakanlığı’na sunduk. Eğer Orman Bakanlığı sunduğumuz projeyi onaylarsa alanı bize devredecek. O zaman  Beynam Ormanları ile ilgili eleştirileri Büyükşehir Belediyesi’ne yöneltebilirsiniz. Tabii eleştiri yapılacak bir konu bulabilirseniz.” Öyle anlaşılıyor ki, perişan Beynam ormanının kurtuluşu Melih Gökçek’e kalmış durumda. Zehra Üniversitesi’ne doğru Meclis’teki bir torba yasa tasarısı, Van’da Zehra Üniversitesi’nin kurulmasını, bir yıl içinde de Van Zehra Üniversitesi Güçlendirme Vakfı kurulmasını öngörüyor. Bilindiği üzere, Van’da Medreset’üz Zehra kurulması, Saidi Nursi’nin (Saidi Kürdi) isteğidir. Saidi Nursi kimdir? Kürdistan Teali Cemiyeti, Kürt Neşriyat Cemiyeti kurucusudur. Başkanlığını Mustafa Sabri’nin (1920’de Mustafa Kemal ve arkadaşları için ölüm fetvasını yazan kişi) yaptığı Cemiyeti Müderrisin kurucusudur. Ayrıca, yurt emperyalistlerin çizmesi altındayken bu cemiyet adına “kadın”ları diline dolayandır: “Karılar yuvalarından çıkıp beşeri yoldan çıkarmış, yuvalarına dönmeli. Bir meclisi ihvana (tarikata, cemaate) güzel karı girdikçe riya ile rekabet, haset ile hodgamlık (bencillik) debretir damarları! Yatmış olan hevesat, birdenbire uyanır.” Eğitimİş Başkanı Veli Demir ile söyleşiyorduk. Dedi ki: “Milli Eğitim Bakanlığı’nın adını Maarif Bakanlığı’na dönüştürecekler.” Kadın ve ulus düşmanlığı, kokuşmuş bir hortlak gibi üzerimizde dolaşıyor. Olaylar ve GOrUSler EDİTÖR: ÖZGÜR MUMCU ve SİNEM USER KARA posta@cumhuriyet.com.tr Madencinin bitmez çilesi ŞÜKRÜ KARAMAN Gazeteci Ekmek parası uğruna her an ölüm korkusunu hisseder, bir avuç kömür için can verirler. Mesai bitiminde eve geldiklerinde aileleri “bugünü de kazasız belasız atlattık” diyerek gizliden gizliye sevinirler. Çoğunun aldığı maaş asgari ücret ya da bunun bir miktar üzerindedir. Zonguldak’ta, Soma’da, Ermenek’te, Yeni Çeltek’te, Tunçbilek’te ve diğer bölgelerde kurtarıcı olarak sarılırlar işlerine. Çünkü yapacak başka bir iş yoktur buralarda. Ocakta iş bulabilenler şanslı sayar kendilerini. Kaçak olsun, kayıtlı olsun hiç dert edinmeden “iş bulabildik” diye sevinerek inerler ocağa. Madencilik onlarla özdeşleşmiş, ayrılmaz bir ikili oluşmuştur. Mecburdurlar evin geçimini sağlamaya, çoluğunun çocuğunun nafakasını çıkarmaya. Onların aldığı para katıksız alın terinin karşılığıdır. Bu denli zor koşullarda özveriyle çalışan kömür emekçileri çoğu zaman ücretini ya zamanında alamaz ya da eksik alır. Geçen günlerde Kilimli’de ücretlerini alamadıkları gerekçesiyle ocakta açlık grevi yapan işçiler gibi. Hakları ödenemez Hakkı, emeği ödenmeyecek kadar değerli olmasına karşın özellikle kaçak ocak çalıştıran işveren Çalışma yaşamının en zor mesleğidir kömür işçiliği. Her babayiğidin olası tehlikeyi, kazayı, grizu patlamasını göze alamayacağı çileli maden emekçileri, bu riskleri bile bile yeraltında, saatlerce gün yüzü görmeden kazma sallarlar. Madencilerin düzeltilmeyen çalışma koşulları, ücretlerinin ödenmemesi ve kayıt dışı çalıştırılma gibi sorunlar yasalara karşın hâlâ çözüm bekliyor. ler, aklınca uyanıklık yapıp ücretlerini vermez, mağdur eder onları. Zonguldak’ta kömür emekçileri 11 gün süren açlık grevleriyle çok önemli sorunu Türkiye’ye duyurmaya çalıştı. Aslında onların feryadı tüm maden emekçilerinin sorununu ortaya koyuyordu. Alacaklarının ödenmesi sözü karşısında açlık grevine son veren işçiler, günlerce kendilerini bekleyen ailelerine sağ salim kavuştu. Madencilerin sorunları Madencilerin, kömür emekçilerinin hâlâ düzeltilmeyen çalışma koşulları, ücretlerinin ödenmemesi veya eksik ödenmesi, kayıt dışı çalıştırılma gibi sorunlar yasalara karşın hâlâ çözüm bekliyor, bir türlü önlenemiyor. Soma’da 301 işçinin yaşamını yitirdiği iş cinayetinin ardından, hayata geçirilen yasal düzenlemelerin bazı işverenler tarafından uygulanmadığı açıkça görülüyor. O kazanın ardından çıkarılan yasa uyarınca işçilere iki asgari ücretin ödenmediği belirtiliyor. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 167, 176 ve 187 sayılı sözleşmeleri 20 yıl sonra kabul edilmesine karşın denetimlerin yine savsaklandığı, kaçak işyerlerinin hâlâ faaliyette olduğu, kural dışı fazla mesainin yaptırıldığı sendikalar tarafından açıklanıyor. Açıklamalar ocaklarda hâlâ eski düzenin sürdüğünü, tehlikenin devam ettiğini, en önemlisi ücretlerin aksadığını ortaya koyuyor. Denetimlerin önemi Eğer yasalar uygulanmayacaksa ne anlamı var? Yasaların kesintisiz uygulanması, denetimlerin hakkıyla yerine getirilmesi gerekmez mi? Türkiye’yi Avrupa şampiyonluğuna taşıyan iş cinayetlerinin en çok meydana geldiği kaçak maden ocaklarının, kayıt dışı işçi çalıştırmanın üzerine kararlı şekilde gidilmesi gerekmez mi? İlla Soma ve Ermenek’teki gibi kitlesel ölümlerin olması mı gerekiyor yasaların kâğıt üstünde kalmaması için? İşte ZonguldakKilimli’de 11 gün süren açlık grevi bu soruları bir kez daha hatırlattı. İyi ki hatırlattı. Madencilerin açlık grevinin mesajı alınacak mı, yoksa yine unutulacak mı? Ölümle her an burun buruna olan kömür işçiliği en zor ve saygı duyulması gereken meslektir. Onların hakkı öyle düşük ücretlerle ödenemez. 11 HAZİRAN 2016 SAYI: 33120 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Yayın Koordinatörü Murat Sabuncu Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Pınar Ersoy l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. lMuhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 03.24 03.16 03.49 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05.24 13.11 17.09 05.13 12.55 16.51 05.40 13.18 17.10 Akşam 20.44 20.25 20.44 Yatsı 22.35 22.11 22.25 KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI behicak@yahoo.com.tr MHP’de yine yargı yolu göründü MHP, parti içi muhalefetin 19 Haziran’da yapmayı planladığı “olağanüstü tüzük kurultayını” yakın takibe alacak. Muhalefetin, “Genel Başkan’ın inisiyatif almadan kurultay açılamayacağı” görüşünden hareketle 19 Haziran’daki kurultay için MHP’nin parti içi muhalefete dava açmayı planladığı belirtilirken parti yönetiminin kurultaydan sonra da muhalefet için “disiplin” mekanizmasını devreye sokacağı ileri sürülüyor. Genel merkez, “10 Temmuz tarihi dışında başka bir tarihte kurultay yapılması girişimini” de “korsan kurultay” olarak nitelendiriyor. Muhaliflerin 19 Haziran’da toplamayı planladığı kurultay, MHP’deki mahkeme sürecini yeniden başlatacak. 19 Haziran’da muhaliflerin yapacağı kurultaya katılmayacak olan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Kendisinin inisiyatifi olmadan kurultayının açılışının gerçekleşemeyeceğini” savunuyor. l SELDA GÜNEYSU/ANKARA kamilmasaraci@gmail.com.tr Hacettepe Üniversitesi’nden almış olduğum diplomamı kaybettim. Hükümsüzdür. NURCİHAN ÇELİK Alanya Merkez, denize 50 metre mesafede satılık ev dükkânlar TEL: 0532 120 29 72 Antalya Güzeloba 4+1+2 banyo satılık dublex daire TEL: 0532 799 11 99 C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear