26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazartesi 30 Mayıs 2016 4 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK Davutoğlu işte bu yüzden gitti: Başbakan, esas duruşta Gücünüz dilenciye mi yetti DHA muhabiri Fatih Ka raçalı Adana’dan yazmış: Zabıta ekipleri kenti dilencilerden temizlemek için özel sivil ekileri kurmuş, namaz vakitlerinde cami önleri ile bul var ve ana cadde lerde para isteyen dilencileri toplamaya Dilenciyi gizledik, zabıtalar ise solda. başlamış ve 47 ya Dilenciyi deşifre edip yanında şındaki C.K’yi dilenirken yaka poz vermek ne demek? lamış. Başka kentten geldiğini Bu fotoğraflar nedir? ve “bilet param yok” diye dilen 5 ayda 6 bin lira toplayan di diğini söyleyen C.K. belediyeye lenciyi, sanki milyonlarca liralık götürülmüş, çantasından 6 bin yolsuzluk yapmış gibi tanıtmak 745 lira çıkmış, parayı 5 ayda ne oluyor? kazandığını söylemiş, paraya Gidip büyük balıklarla uğra tutanakla el konulup memleke şın. tine gönderilmiş. Ayakkabı kutularını yakalayın. Tamam anladık, zabıta ekip Son bir soru: El konulan para leri görevlerini yapıyor ama... ne oldu? Survivor’da Damla sigara mı içti? Survivor’da yarışmacılardan Damla’nın sigara içerken görüntüleri dün yayımlandı. Bir izleyici görüntüleri çekip Youtube’da yüklemiş. TV8 ise bir açıklama yapmadı. Öncelikle Survivor gibi spora dayalı bir yarışmada sigaranın ne işi var? İkincisi, Cumhurbaşkanı’nın bu kadar kızdığı sigarayı Acun Ilıcalı nasıl ekrana taşır? Hani terör endişesi vardı? CHP milletvekili Enis Berberoğlu dün Twitter’da şöyle yazdı: “19 Mayıs’a güvenlik engeli, Yenikapı’da nutuk töreni için İstanbul’a işgal eziyeti. On gün arayla. Anlayın artık, mesele terör korkusu değil.” Prof. Ahmet Davutoğlu’’nun neden gittiği konusu hâlâ netleşmedi. Yok, Antalya EXPO’daki yolsuzluk iddiaları. Yok Erdoğan’ın ardından ABD ve Avrupa gezilerine çıkmak istemesi. Yok başkanlık sistemi için “Beklemeye aldık” lafları. Yok Erdoğan’ın istediklerini yerine getirmemesi. Aslında asıl gerek çe yandaki fotoğraf. Cumhurbaşkanı Er doğan, Diyarbakır’da konuşuyor, yanında da yeni Başbakan Binali Yıldırım var. Davutoğlu, böyle bir fotoğraf vermemişti. Böyle fotoğraf vermeyince de gidersin, yerini doldururlar. Memlekette adam mı yok? Adları ‘Havuz soytarıları’na çıktı Medyada dünün konusu, Melih Altınok ve Kurtuluş Tayiz’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uçağında gittikleri Diyarbakır’da, tören mangasındaki askerlerin karşısına geçmeleri oldu. Olay sosyal medyada çok büyük tepki görünce, Melih Altınok dün önce fotoğrafı Twitter hesabından kaldırdı, sonra da “Amaçları askerin moralini bozmak. Aynısını Genelkurmay Başkanı’na da yaptılar. Benimki askerlerimize samimiyet gösterip moral vermekti” diye yazdı. Askere moral vermek için bizde “Aç aç gösterileri” yapılır malum. Melih Altınok’un, nasıl bir “aç aç” morali vereceğini doğrusu anlamak zor. Kurtuluş Tayiz için ise eski bir çalışma arkadaşı şu yorumu yaptı: “Bu arkadaş, kime çalışır, hangi ‘derin güçlere’ payandalık yapar anlamak zor. Yıllar önce görüşleri PKK’ye yakınken, televizyonlarda konuşmasını isterdik, kabul etmezdi. Şimdi Havuz medyasına geçince, televizyonlardan inmiyor.” Kesin olan bir şey var ki, iki gazeteci de hak etmedikleri üne kavuştular dün itibarıyla. Ve gazeteport.com adını koydu: “Havuz’un soytarıları, asker denetledi. Atv’nin sabah şekeri Melih Altınok ve Akşam yazarı Kurtuluş Tayiz havalimanında protokol yolunda askerleri selamlarken fotoğraf çektirdi. İkilinin Instagram ve Twitter üzerinden paylaşılan fotoğraflarına tepki yağdı.” Böylece basın tarihimize geçen iki “Havuz mensubu”nu biz de kutluyoruz (!). Örtülü’den beslenen tahtakuruları Yeni Şafak yazarı Salih Tuna, Hasan Karakaya’nın boşluğunu doldurmaya soyundu sanki. Mustafa Karaalioğlu ve Karar gazetesi ekibini kastederek şunları yazdı hafta sonunda: Tahtakurusu malumunuz bir böcek türüdür... Kan emicidirler. Sadece karanlıkta iş görecek kadar sinsi ve kurnazdırlar. Çok soğuk havalarda, “uyuyan hücre” misali uyku durumuna geçerler. Hiç kan emmeden, kendi bünyelerini “örtülü ödenek” mesabesinde kullanarak en az bir yıl yaşayabilirler. MHP’de tarih kriziÇağrı heyeti ile genel merkez kurultay tarihini belirleme konusunda karşı karşıya geldi ÇAĞRI HEYETİ: Tarihi belirleme yetkisi bizde MHP’de, 1 Kasım seçimleri sonrası başlayan ve 6 aydır devam eden olağanüstü kurul tay tartışmasında, Yargıtay 18. Hukuk Dairesi’nin verdiği “onama” kararının ardından yeni bir döneme girildi. Kara rın ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, olağanüstü kurultay için 10 Temmuz’u işaret ederken çağrı heyeti ise “Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin kendilerine verdiği yetki yi baz alarak” tüzük ku rultayı için başka bir tarih belirlemeye hazırlanıyor. Heyet bugün son kararı vermek üzere toplanacak. SELDA GÜNEYSU Heyetin başka bir tarih belirleme olasılığı, “Genel merkez ile muhalifler ara sında yeni bir hukuk savaşı mı başlaya cak?” sorularını beraberinde getirdi. GENEL MERKEZ: Yetki Bahçeli’de, tarih 10 Temmuz Yetki divanda Cumhuriyet’e konuşan çağrı heyeti üyesi Ayhan Erel, “Yargıtay’ın, Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin verdiği tüzük kurultayına ilişkin kararı onadığını” belirterek, mahkemenin bu kurultay için çağrı heyeti görevlendirdiğini kaydetti. Bu nedenle tüzük kurultayı toplama yetkisinin çağrı heyetinde olduğunu söyleyen Ayhan Erel, şu görüşleri dile getirdi: “Hukukçularımızın yaptığı inceleme neticesinde de bugün bir araya gelip kararımızın ne olduğunu kamuoyu ile paylaşacağız. 19 Haziran tarihi çok uzak bir tarih değil ancak bu konuda son nokta da konulmuş değil. Hukuka göre, ‘genel başkan seçimli kurultayın yapılmasına tüzük imkân vermiyor.’ Kurultayı toplama yetkisi de bize verildiği için biz bir tarih belirleyeceğiz. Tüzük kurultayında oluşturulacak divan da seçimli kurultay için tarih belirleme yetkisine sahip olacak.” Parti yönetiminin “çağrı heyetince belirlenecek başka bir tarihi, kurultay tarihi için kabul etmeyeceği” ifade ediliyor. Bu durumda da parti içi muhalefetin atacağı adımların “yeni hukuki tartışmalara neden olacağına” dikkat çekiliyor. MHP’nin avukatı Yücel Bulut da Twitter hesabından “Tarih tartışmalarına son verilmesi ve mutabakatla bu kongrenin gerçekleştirilmesi hayatidir. Aksi durumda yaşanacak hukuki gelişmeler, aylar sürecek yeni tartışmaların önünü açabilecek ve kimseye bir fayda sağlamayacaktır” demişti. l ANKARA Erzurum’da büyük ilgi gören MHP başkan adayı Meral Akşener salonu tıklım tıklım doldurdu. Akşener eleştirdi ama yuhalattırmadı MHP Genel Başkan adayı Meral Akşener, Erzurum’da başbakan sloganları ile karşılandı. Bir düğün salonunda partililere seslenen Akşener, MHP’nin önce Kurultayı, ardından erken seçimi, sonra da iktidara geleceğini söyledi. Herkesin korktuğu, adalet kavramının ise yok olduğu, güçlülerin her dediğini yaptırdığı, herkesin yavaş yavaş, sinsi bir korkuyla sindirilmeye çalışıldığını belirten Akşener, Türkiye’nin üzerine kâbus gibi çöken o korku duvarını yıktıklarını ifade etti. Konuşmasında sık sık Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştiren Meral Akşener salondakilerin yuhalamasına da izin vermedi. AKP’ye ve Erdoğan’a yüklenen Meral Akşener, “17 25 Aralık ortada. 1999’da Sayın Cumhurbaşkanı hapisten yeni çıkmıştı. Demişti ki, ‘Eğer bir gün Tay yip Erdoğan’ın çoluğu, çocuğu Tayyip Erdoğan’ın kendi çok zengin olmuşşa bilin ki hırsızlık yapmıştır, hesabını sorun’. El hak doğru söylemiş” diye konuştu. 300 araçlık konvoy Erzurum Havalimanı’nda ‘Başbakan Meral’, ‘Erzurum seninle gurur duyuyor’ sloganları ile karşılanan Akşener, yaklaşık 300 araçlık konvoy eşliğinde şehir merkezine hareket etti. Akşener’in içinde bulunduğu otomobili, Can Dadaşlar Atlı Spor Kulübü sporcuları tarafından Teknik Üniversite Kavşağı’nda durduruldu. Aracından inen Meral Akşener, aralarında kadın ciritçilerin de bulunduğu sporcularla tek tek tokalaştı. Ciritçiler sevgi gösterisinde bulundukları Akşener’in makam aracına bir süre eskortluk yaptı. l Yurt Haberleri Muhaliflere ‘badem’ tepkisi Gbkrkyrhaklsyfi“ititiaareğaAntbalentnrtealHaıeuiiitlemrupişetlundemtYnalmdpa“ısyşae,nkığinleünleeBgnerniatıdanmiayum”fışaenclkeanmılnaasdamtkyesneudulş“eeınrşiümsreakulayrl‘rhnbmidaaerrbuaidk.znkdeenrBkatvueınlfenakuek‘rdıenismeaeaBduşlğ.At.rdılcnaeilaTnebçanztelslaPiMkauetueirMbnıünpıdrliızddriaykşyezmnntçanraalikiGideögelreaell’skıreşidnenalyitnlvemker.nenirieekiky”aedmçmlgaienğ”mnseaeşryaeeaiölgiiiamk‘rtrer’”aıaohnnlrntbleişsie.,yıolelçymlbliesş’eaetnçalAoıaayıBinakeeuöylakrşvmrıiıdlvyüyhi,uzeaernsyabesti“gudaaaercbayşlcaelkinubgüobeükkşmaypnarakuaydğaiklmeioanıalvntadninapig’işıdlrlMali’ln:euairelesaeupeııreır, Bitmeyen deney... Gardiyan elindeki copu tutuklunun kafasına indirdi. Aslında tutuklu bir şey yapmamıştı ama gardiyan ona kızıyordu. Tutukluydu işte. Suçluydu. İşe yaramazın tekiydi. Kendisi gardiyandı. Düdüğü vardı, copu vardı, yetkisi vardı. Tutuklu döndü, “Ne yaptım, neden vuruyorsun?”. Öteki gardiyan da geldi. Şimdi ikisi birden vuruyorlardı. Tutuklu çöktü kaldı. Öteki hücrede yatan tutuklu bağırıyordu: “Çıkarın beni buradan, artık dayanamıyorum.” Gardiyanlar gülüyorlardı. Akılları başlarına gelsindi, onlar tutukluydu, cezalarını görüyorlardı. Tutukluluklarının dördüncü gününde işler iyice kötüleşmişti. Bir tutuklu aşırı depresyona girmişti, yetkililer onu hastaneye kaldırdılar. 6. gününde deney sonlandırıldı. HHH Amerika’nın ünlü Stanford Üniversitesi’nde psikoloji profesörü Dr. Zimbardo ve ekibinin sosyal psikoloji deneyi 15 gün olarak planlanmıştı. Hepsi de üniversite öğrencisi olan deneklerin bir bölümü gardiyan, bir bölümü tutuklu olarak deneye katılmaya gönüllü olmuşlardı. Deneyin amacı, sosyal rollerin ve yetki sembollerinin sıradan insanların davranışları üzerindeki etkisini araştırmaktı. 1971 yılında yapılan bu deney psikoloji tarihine “Zimbardo ve ekibinin hapisane deneyi” olarak geçmiştir. 6. günde son verilen deney şoke edici gerçekleri ortaya koydu. Yetki verilen öğrenciler öyle gaddar gardiyanlar oldular ki deneyi planlayanlar şaşırdı kaldı. Tutuklu rolündeki öğrenciler ise suçlu olduklarını –neredeyse kabullenmişlerdi ve ruhsal çöküntü belirtileri gösteriyorlardı. Sonuç neyi gösteriyordu? Yetki verilenler kendilerini her şeyi yapabilir görüyorlardı. Yetkili olanlar kendilerini haklı sayıyorlardı. Yetkisiz olanlar durumu kabulleniyorlardı. Yetkisizler boyun eğmeyi, itaat etmeyi benimsiyorlardı. Durumun değişeceği, değişmesi gerektiği yetkililerin de, yetkisizlerin de aklına gelmiyordu. Bu sonuçlar deneyi planlayanların bile aklına gelmemişti ama gerçek işte buydu. HHH Deney Stanford Üniversitesi’nde bitmişti ama dünyada bitmemişti. Deney, İspanya’da Franko tarafından yinelendi. Almanya’da Hitler, İtalya’da Mussolini bu deneyi yeniden ülkelerine yaşattılar. Şimdi deney Türkiye’de uygulamaya konuyor. Gardiyanlar bir ellerinde yasamanın düdüğü, öteki ellerinde yargının copu olduğu halde “Hapisane Deneyi”ni uygulamaya koyuyor. Tutuklu hücrelerinin üstüne gerekli kartlar asıldı bile. Bir hücrenin üstünde “Gazeteciler” yazıyor. Ötekinde “Akademisyenler” yazılmış. Yanındakinde “Muhalifler” yazılı. Yanındaki hücrelerde, “Boyun eğmeyenler” levhası var. Hemen yanında; “İtaat etmeyenler”, “Başkanı Tanımayanlar”, “Hâlâ Akıllanmayanlar” sürüp gidiyor. Deney devam ediyor. Ediyor da, şimdi ne olacak? HHH Bu onursuzluk bile bile kabul edilecek mi? Bu rezilliğe göz göre göre alışılacak mı? Kendi köşesinde eşinen tavuklar gibi yaşamaya razı olunacak mı? Yoksa, ayağa kalkıp “asla böyle sürüp gidemez” mücadelesi yapılacak mı? Ve tarihin de gösterdiği gibi zalimler yenilecek mi? Bizim irademize bağlıdır ve Zafere ulaştığımız görülecektir... AYDIN’DAN AKŞENER’E Otobüsün üstüne beraber çıkardık MHP Genel Başkan Adayı Koray Aydın, genel başkan adaylarından Meral Akşener ile aralarında bir kırılma veya yol ayrımı olduğu yönündeki iddialarla ilgili “Kimseyle bir husumetimiz, kavgamız olmaz. Kimseyle bir yol ayrımımız olmaz” dedi. Koray Aydın CNN Türk’te soruları yanıtlayan Aydın, kurultay yapmak istedikleri Büyük Anadolu Oteli’nin önünde Akşener’in bir otobüsün üzerinden partililere tek başına hitap etmesini eleştirmesine ilişkin bir soruya, “Benim o gün yaptığım bir dikkat çekmedir. Bir uyarmaktır. Yanlış giden bir iş ve eyleme karşı bu işin yanlış olduğunu söylemektir. Ben bu uyarıyı yaparım. Bu hakkımın olduğunu düşünüyorum. Bundan bir mana çıkarmaya gerek yok. Biz o gün oraya beraber geldik. Otobüsün üstüne çıkacaksak beraber çıkardık. Bunun yanlış olduğuna vurgu yapan bir açıklama yaptım” dedi. l Haber Merkezi C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear