Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Pazar 29 Mayıs 2016 12 Yerin yedi kat dibinde, Kilimli’de… Hiç yerin yedi kat dibine indiniz mi? Ben indim. İster meslek zorunluğu deyin, ister mesleğin sunduğu olanaklar, ayrıcalıklar, fırsatlar deyin. Ben indim… Hem Zonguldak’ta (Ne tuhaf, üstelik Zonguldak’ın Kilimli’sinde), hem Almanya’da Rurh bölgesinde, Duisburg kenti yakınlarında, “Glück Auf” köprüsünü geçtikten sonraki bir maden ocağında… “Glück auf” serbest çeviriyle “Bahtın açık olsun” demek. Yerin yedi kat dibinde çalışanın “açık baht”tan daha önemli nasıl bir dileği olsun ki? Biz yeryüzü insanları için “yerin yedi kat dibi” dipsiz bucaksız bir kuyu çağrıştırır. Çooook derin, çoook karanlık… 1977 yazında babadan değil, dededen madenci Namık Çavuş güldü: Nakıs 40’tan sonra yerin dibidir. İster nakıs elli, ister nakıs iki bin elli… “Nakıs 40” dediği eksi 40. Yani yerin 40 metre altı. Namık Çavuş devam etti: Şimdi nakıs bin üç yüzdeyiz… Belli etmedim ama çok korktum. Kilimli’deydik. Zonguldak merkeze bir cigara içimi. Bunca yıl sonra akılda kalan sokaklarında yürüyen, ocaktan yeni çıkmış, kirpiklerine, kulaklarının içine kadar kömür karasına bulanmış işçiler. Bir de Namık’ın tek katlı evinin oturma odasının duvarına asılı o unutulmaz fotoğraf. Meslek ustalarımızdan Fikret Otyam’ın objektifinden çıkma, bir akşamüstü göçükten ölüsü çıkmış bir arkadaşlarının kara tabutunu taşıyan kapkara giysili kömür işçileri… HHH Yine o fotoğrafın çekilebileceği günler yaşıyoruz. Yine Kilimli’deyiz… Kilimli’de, 28’i yerin yedi kat dibinde, gerisi ocağın ağzında 245 işçi, 2016 boyunca ödenmeyen ücretleri için direniyorlar. Yerin yedi kat dibindekiler son çareye başvurdular: Ölüme yattılar. Siz bu satırları okurken on ikinci gün dolmuş olacak. On iki gündür ölüme yatmış 28 kömür gözlü, kömür yüzlü kömür işçisi. (Ayrıntı istiyorsanız ve ayrıntıları izlerken öfkeden kavrulmayı göze alıyorsanız T24’te Yalçın Doğan’ın düşük profilli Başbakan’a seslendiği yazısını okuyun. Başka ayrıntıya ihtiyacınız kalmaz). Ocakları özelleştirilmiş ve sermayedar sınıfın olmayan insafına, günde beş vakit bilmem kaç rekat “Kâr, daha çok kâr, mümkün olduğu kadar çok kâr” diye böğüren ve yine de doymayan hırsına terk edilmiş kömür işçileri Bu işçiler beş aydır ücret alamıyorlar. Ocak paralel yapı destekçisi iddiasıyla patronlarından alınıp işleri iyi yürütsünler diye kayyıma devredilmiş. Kayyım işleri daha da yüzüne gözüne bulaştırmış. İşçiler umurlarında bile olmamış. “AKP’nin kıymetlisi” diye ünlenmiş Zonguldak Valisi içinse Kilimli’nin 245 kömür işçisi “245 düşman” demek. Yerin yedi kat dibinde ölüme yatmış 28 işçi ise “elebaşı düşman.” Ölüme yatmak kolay söylenen iki sözcükten ibarettir. Bilen bilir, çaresizliğin son aşamasıdır. Hak arıyorsun, hakkını istiyorsun, direniyorsun ve kapı, duvar, devlet, çevre, medya sağırdır. Ölüme yatmak son çaredir. Direnişçinin bedenini mermi yapıp namluya sürmesidir. Bu ülke Diyarbakır’da, Ankara’da, İstanbul’da, hapishanelerde ölüme yatmış ve ölmüş çocuklarını biliyor. AKP iktidarının dört duvarı olmayan bir hapishaneye dönüştürdüğü Türkiye’de şimdi ölme sırası Kilimli’nin 28 kömür işçisinde mi? Ve ölüme giden bu yolculuk bizler için bir gazete haberinden, bir TV görüntüsünden mi ibaret? BAHÇELİ’DEN YARGITAY’A TEPKİ: Yandaştay olma yolunda ilerliyor MHP Lideri Devlet Bahçeli, Yargıtay kararının “sübjektif esaslara, tek yanlı ve bulanık bir bakış açısına” dayandığını, “hukuken ve vicdanen ikna edici” bulmadıklarını belirterek, Yargıtay’a “Yandaştay” nitelendirmesinde bulundu. Bahçeli, Yargıtay 18. Hukuk Dairesi’nin MHP ile ilgili gerekçeli kararına ilişkin yaptığı yazılı açık lamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la çay toplayan Yargıtay Başkanı’nı sert sözlerle eleştirdi. Bahçe li, “Çay toplamaktan fırsat buldu ğu bir arada, hâkimlerin vicdan larının sesini dinlediklerini söy lemesi, durumu kurtarma adına telaşla yapılan bir açıklamadan öte bir anlam taşımamıştır” de di. Yargıtay’ın hızla “Yandaştay” Devlet Bahçeli olma yolunda ilerlediğini dile getiren Bahçeli, şunları kaydetti: “Paralel yönlendirme ve telkinlerin hissedilir öl çüde somutlaştığı, örtülü siyasi hedeflerin inkâr edilemez biçimde sabitleştiği karar her yönüyle tartışmaya açıktır.” Böyle bir kararın “hukuki kı lıfa gizlendiğini” de vurgulayan Bahçeli, kararın, “siyasi tasarım ve düzenlemelere de net olarak hizmet ettiğini” söyledi. l ANKARA/Cumhuriyet haber EDİTÖR: SERKAN OZAN/ASLAN YILDIZ Karanlığa teslim olmayacağız KİÇESİNKÇALIKALTAİKINLAİK KESK’in Bakırköy’de düzenlediği mitinge binlerce yurttaş katıldı. (Fotoğraf: CAN EROK) ‘Yalnızca Kamu Emekçileri Sendikaları Konfe du. KESK’in İstanbul Bakırköy Özgürderasyonu (KESK), “laik yaşam, la lük Meydanı’nda düzenlediği mitinge de ik eğitim” için alanlara çıktı. Ankara’da binlerce yurttaş katıldı. Mitinge KESK’in binlerce kişi “Karanlığa teslim olmaya yanı sıra, siyasi parti üyeleri, çeşitli sivil cağız” sloganı attı. toplum kuruluşları ve demokratik kitle Ankara’daki miting için katılımcılar örgütleri katıldı. İzmir Dokuz Eylül Üni öğle saatlerinde Kurtuluş Kavşağı’nda versitesi Dokuz Çeşmeler Kampusu’nda toplandı. “Laik eğitim, laik yaşam ve iş ise laiklik eylemi yapan öğrencilerden güvencemizden vazgeçmeyeceğiz. Bas 4’ü, polis tarafından gözaltına alındı. kı, sürgün ve işten atmalara karşı alanlardayız” pankartı açan KESK’liler, “la Üç ilde izin verilmedi ik, bilimsel, demokratik eğitim; AKP’ye KESK’in Antalya, Van ve Trabzon’da teslim olmayacağız; kölelik yasasına ha ki mitingine ise valilikler tarafından izin yır; karanlığa teslim olmayacağız” slo verilmedi. KESK Trabzon Şubeler Plat ganları atarak Kolej Meydanı’na yürü formu Sözcüsü Muhammet İkinci, “Bizi dü. Kolej Meydanı’nda platform kuruldu. yasakla, baskıyla susturabileceğini zan Miting öncesinde 10 Ekim’de katledilen nedenler yanılıyorlar” dedi. 101 kişi için saygı duruşunda bulunul l Haber Merkezi inananlar Diyarbakır’da toplu açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, HDP’yi Kandil’le birlikte hareket etmekle suçlayarak, “Bunlar ateist, bunlar Zerdüşt. Bunlardan bir şey olmaz. Ben inanıyorum ki Diyarbakırlı kardeşim er veya geç bunlara gereken dersi ERDOĞAN, HDP’Yİ ATEİST, kardeştir’ZERDÜŞTOLMAKLA SUÇLADI sandıkta verecek” dedi. Erdoğan, bölgede ki operasyonlarla ilgili “örgütün infaz ettiği kendi militanlarının ve masum bölge insanlarının sayısı devletin operasyonlarında ölenlerden çok daha fazladır” diye konuştu. ABD’YE TEPKİ: BİZE VERİLEN SÖZ BU DEĞİL Suriye Demokratik Güçleri (SDG) tara değil. Bize dost olanlar, bizimle NATO’da fından IŞİD’e karşı başlatılan Rakka ope beraber olanlar kalkıp da kendi askerini Demirtaş:l DBP KONGRESİ Diyarbakır’da temaslarda bulunan Erdoğan, Anıt Park’ta yurttaşlara seslendi. Hükümetin icraatlarını anlatan Erdoğan şunları söyledi: “Eğitimde 4 bin 655 yeni derslik yaptık. Maalesef bu dersliklerin bir kısmı terör örgütü tarafından yakıldı, yıkıldı. Bunlar camilerimizi yakmadılar rasyonunda ABD Özel Kuvvetleri askerlerinin üniformalarında “YPG arması” görülmesine tepki gösteren Erdoğan, “PKK, PYD, DAİŞ, YPG bunların hiçbirinin birbirinden farkı yok. Hepsi de terör örgütü. Şu anda Amerika’nın PYD’ye, YPG’ye vermiş olduğu desteği Diyarbakır’dan seslenerek söylüyorum. Kınıyorum. Bize verilen söz bu YPG’nin işaretleriyle Suriye’ye göndermemeli, gönderemez. Hâlâ ‘YPG’ye biz destek vermeye devam edeceğiz, o PKK değildir’ diyenleri lütfen gel de bunun bizden dersini al. Yanlış yerde duruyorsunuz. Bizzat terör örgütüyle ilgili bütün belgeleri veriyoruz, söylüyoruz ama attıkları adımlar yanlış” diye konuştu. Sana ne kardeşim! mı, camilerimizi yıkmadılar mı? Bunlar ateist, bunlar Zerdüşt. Bunlardan bir şey olmaz. Bunlar bizim değerlerimizle hareket etmediler, etmiyorlar. Biz sandıkla hareket ediyoruz. Bunlarsa Kandil’le hareket ediyorlar.” Diyarbakırlı işadamlarının gazeteye ilan vererek PKK’ye silah bırakma çağrısı yaptığını dile getiren Erdoğan “Kuru kuruya silah bırakmak değil. Gömecek ve betonlayacak ve bunların koordinatları da verilecek” dedi. Sivil ölümleri itirafı Tartışma yaratan fotoğraflar MAHMUT LICALI Demokratik Bölgeler Partisi’nin (DBP) 4. olağanüstü kongresi, başta Eş Genel Başkan Kamuran Yüksek olmak üzere çok sayıda partilinin tutuklu olduğu bir dönemde dün Ankara’da gerçekleştirildi. Kongrede, eski HDP Milletvekili Sebahat Tuncel eş genel başkan olarak seçildi. Kongrede konuşan Demirtaş, “İktidarın boyun eğdiremediği herkese be “Örgütün infaz ettiği kendi militanlarının ve masum bölge insanlarının sayısı devletin operasyonlarında ölenlerden çok daha fazladır” diyen Erdoğan, “Sıkılı yumrukla müsafa olmaz. Nerede olursa olsun elinde silahla ortaya çıkan herkes karşısında güvenlik güçlerimizi bulur” dedi. Toplu açılış töreninin ardından Diyarbakır’da STK temsilcileriyle biraraya gelen Erdoğan, konuşmasında sık sık ayetler ve hadislerden örnekler verdi. Kardeşlik mesajları veren Erdoğan “Ancak inananlarlar kardeştir” dedi. Çözüm sürecine ilişkin de konuşan Erdoğan, “Artık bizim için Kürt sorunu yoktur terör sorunu vardır. Kürt’ü, Türk’ü, Laz’ı Çerkez’i beraber terör sorunun da çözeceğiz” dedi. l DİYARBAKIR / Cumhuriyet CUMHURİYET’E ENGEL Gazetemizin Diyarbakır Muhabiri Mahmut Oral’a, Cumhurbaşkanı’ın programını izlemek için akreditasyon verilmedi. Yetkililer, bu konuda açıklama yapmadı. Erdoğan açılış töreni sırasında halkı selamlarken “Serok (Başkan) Erdoğan”, “Diyarbakır seninle gurur duyuyor” sloganları atıldı. Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın Diyarbakır’a yaptığı ziyarete katılan Sabah gazetesi yazarı Melih Altınok ve Akşam gazetesi yazarı Kurtuluş Tayiz’in Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ı selamlamak için bekleyen askerlerle çektirdikleri fotoğraf dün sosyal medyada paylaşıldı. Melih Altınok Instagram hesabında fotoğrafın altına “Nassın asker! Sana ne!”, Kurtuluş Tayiz ise (darkapi isimli hesabında) “Umarım askeri askerden soğutmamışızdır” notu ekledi. Fotoğraflar kısa sürede sosyal medyada yayıldı ve büyük tepki çekti. Tepki üzerine fotoğraflar silindi. ‘Safınızı belirleyin’Erdoğan’dan Dürüm’lü çıkışı: her şeyi devletten beklemeyin Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Yıldırım, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile yemekte bir araya geldi. Tanışık köyü Dürümlü mezrasında 12 Mayıs’ta PKK’ye ait bomba yüklü kamyonun patlaması sonucu 16 kişinin öldüğü 23 kişinin yaralandığını anımsatan Erdoğan, “Paramparça olan bedenlerin hesabını hep beraber sormamız lazım. Her şey devletten beklenmez. El ele, omuz omza vereceğiz ve bunun hesabını da soracağız. Biz de safımızı belirleyeceğiz. Biz safımızı belirlersek o zaman bilesiniz ki er ya da geç hak batıla galip gelecektir” dedi. Erdoğan ve Yıldırım, daha sonra Tanışık köyünü ziyaret etti. Sıkı güvenlik önlemlerinin alındığı köyde yaşayanların dışında hiç kimsenin girişine izin verilmedi. Erdoğan ile Yıldırım, ölenlerin yakınlarıyla görüştü. del ödetmek istediğini belirterek, “Nerede incelmişse orada kopacak ama biz asla geri adım atmayacağız. Tarih başka türlü yazılmaz. Karşımızda diyalog ve müzakereyi, vatana ihanet olarak gören bir anlayış var. Biz buna yalvarmak zorunda değiliz. Kendi geleceğimizi kendi ellerimizle öreceğiz. Fatura ağır olacak, ama sonuç zafer olacaktır. ‘Türkiye Türklerindir’. Eğer halen öyleyse birlikte yaşamın formülünü kendileri bulsunlar. Yok, eğer hepimizinse birlikte yaşama şansına sahibiz. Kürt halkı vardır, bir ulustur ve anavatanı Kürdistan’dır” dedi. Soruları yanıtlayan Demirtaş, dokunulmazlık konusunda Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvurunun bir sonuç getirmeyeceğini söyleyen Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a tepki gösterdi. Demirtaş, “Sana ne kardeşim ya! Nereye başvururuz, ne sonuç alırız seni ne ilgilendirir? İşine bak, ülkedeki adaletsizliklerle uğraş” dedi. Demirtaş, Erdoğan’ın yargıya açıkça talimat verdiğini, yargı başkanlarının da bunu alkışladığını ifade etti. Demirtaş, “Hitler de böyleydi. Bütün bürokrasi onun önünde el pençe divan CEYDA KARAN / HİKMET ÇETİNKAYA KARARI dururlardı” dedi. l ANKARA Yargıç şeriata göre karar verdi Cumhuriyet gazetesi yazarları Hikmet Çetinkaya ve Ceyda Karan hakkında ANALİZ “Hâkimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm ve verilen 2 yıl hapis cezasının gerek rirler” (Madde 138). Emredi çeleri açıklandı. Hatırlatmak gere ci anayasal hükmü “sadece” kirse, mahkeme, IŞİD saldırısı so sözcüğüyle aşan hâkime göre, nucu 12 kişinin hayatını kaybettiği hukuk ve vicdan dışında “ne Fransız Charlie Hebdo mizah der ye uygun” karar verileceği ise gisinin çizdiği ve Hz. Muhammed’in tasvir edildiği iddia edilen karikatürleri köşelerine taşıyan Çetinkaya ve Karan’ı 2’şer yıl hapis cezası KGeömktaal ş “Hiçbir hâkimin içinde yaşadığı toplumdan koparak farklı hareket etme hakkı ve lüksü yoktur” cümlesiyle ifade ediliyor. Ge na çarptırmıştı. rekçeli karardaki “Bu mantıkla Teorik olarak mahkemelerin verdikle içinde yaşanılan toplumda İslam peygam ri kararlara ilişkin gerekçeleri, tez (iddia), berinin resminin görüntüsünün olmaması, antitez (savunma) ve yargılamaya ilişkin bunun belli dinsel dayanaklarının mevcut analizin yer aldığı (sentez) metinler olur. olması ve Müslümanlar tarafından bunun ÇetinkayaKaran kararı ise savunmayı genel kabul gören mutlak doğrulardan bi tersyüz eden ve iddiaların da ötesine ge ri olarak hem kabul edilmesi hem de bu çen, tez ve antitez dışında konumlanan, doğru çerçevesinde eylemli olarak yaşa “kurucu bir metin” olarak karşımıza çıkı nıyor olması, mahkememiz tarafından dik yor. Metnin kurucu özelliği, doğası gereği kate alınmıştır” cümleleri referansı açık bi “hukuksal” bir dil olması gereken gerek çimde işaret ediyor: Müslüman çoğunlu çeli kararı siyasaltoplumsal ve dini bir ze ğun inanışı, yani şeriat. mine oturtuyor. Hâkim de kararını geçerli hukuk düze ‘Sözde’ bile değil ni dışında bir zeminde verdiğini “Unutul Hâkim, Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan mamalıdır ki, hâkimler sadece hukuka ve bilirkişi görüşü alınmamasını eleştiren vicdana uygun karar vermezler” cümle “şikâyetçilere” yanıt verirken de şer’i hu siyle ifade ediyor. Oysa anayasaya göre, kuka göre karar verebilmek için buna ge rek olmadığını, mahkemenin bizzat bunu yapabileceğini şöyle savunuyor: “Mahkememiz, içinde yaşanılan toplumda büyük kesimi oluşturan İslami dinsel topluluğunun inançlarına, doğrularına saygı duymakla yükümlü olup, bu realiteyi de görebilecek yeterliliktedir.” Hâkimin hareket noktası İslam inancının belli bir yorumu olunca dinsel değerlendirmelerle sonuca ulaşılması da doğal hale geliyor. Bu yüzden hâkim “Müslüman” olduğunu belirtme ihtiyacı duyuyor. Hz. Muhammed’den söz ederken “Peygamberimiz” ifadesini kullanması, müştekilerin davaya katılma talebini kabul ederken “Müslüman” olma ölçütünü dikkate alan hâkim için “tarafsızlığın” sözde bile kendisine yer bulamadığını gösteriyor. Böylece hâkim, kararına temel olan “inanış” açısından, sanıkların karşısında ve müştekilerin tarafında bir konumda olduğunu gizleme ihtiyacı bile duymuyor. ‘İyi niyetli’ katliamcı Gerekçeli kararda, dinsel/mezhepsel kı lıflı Zirve Yayınevi, Sivas, Maraş, Asteğmen Kubilay, Rahip Santoro cinayetleri tek tek sayılıyor ve “ani toplumsal tepki” diye nitelenerek temize çıkarılıyor ve üstüne bunları yapanların “iyi niyetli” olduğu belirtilerek katliam savunusuna bir adım yaklaşılıyor: “Bunlar ve daha örneksenecek birçok olay, dinsel saikle ve din adına yapanlar tarafından iyi niyetli olarak yapıldığına inanıldığı şekli ile yaşanan olaylardır.” Hakimin, şer’i hukuk referansıyla kaleme aldığı kararda, Sivas katliamını anlatırken Aziz Nesin izin “ateist olduğunu gizlemeyen yazar” nitelemesini kullanılıyor. Böylece hâkim, ateistliği “olmaması gerekengizlenmesi gereken” bir hal olarak gördüğünü söylemiş oluyor. Sivas katliamına ilişkin “Aziz Nesin bu olaydan kurtulmuştur” hatırlatması da bir hayıflanmayı akla getirecek biçimde metinde kendine yer buluyor. Bu haliyle KaranÇetinkaya davasında mahkemenin verdiği karar, hâkimin de yer yer açıkça belirttiği üzere, “Anayasa, hukuk ve vicdan” temelinde değil, “toplumun çoğunluğunun inanışı” ifadesiyle perdelenmeye çalışılarak “şeriata” göre verilmiştir. Yani, dinsel inanışların “hukuk normu” yerine geçtiği, laik hukuk yerine “şeri” bir hukukun referanslarıyla karar verilen bir metin ve mahkeme kararı ile karşı karşıyayız. Birçok mahkeme kararında uç veren bu yaklaşımın giderek yaygınlaşmaya başlayacağından şüphe etmemek gerekir. C MY B