26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumartesi 28 Mayıs 2016 4 haber EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: ZARİFE SELÇUK Mayısın günleri Mayıs ayı yakın geçmişimizin, önemli tarihleriyle doludur. Onların simgeleri oldukları olayları dikkatle irdelersek, toplumsal yaşamımız hakkında fikir edinebiliriz. Mayısın tarihimizdeki ilk önemli günü 1919 yılının 19 Mayıs’ıdır. 19 Mayıs 1919’un neyin simgesi olduğuna, onu unutturmak isteyenlerin gerçekte neye karşı olduklarını geçen gün burada anlatmaya çalıştığım için tekrar aynı konuya dönecek değilim. Yalnızca, uluslaşma ve dolayısıyla laikleşme sürecinin önemli dönemeci olduğunu anımsatmakla yetineceğim. 19 Mayıs 1919 yerellikten ulusallığa dönüşme dönemecinin köşe başı olduğu hareketi tarih içinde eşsiz kılan özelliklerinden biri de, ulus bilinciyle bağımsızlaşma eyleminin birbirine koşut gelişen sürecin, demokrasi zemininde yeşermiş olmasıdır. Bülent Tanör, “KurtuluşKuruluş” adlı eserinde olayı “savaş demokrasisi” olarak niteler, normalde otoritarizmi ateşleyen savaşın bu kez hangi etkenlerle demokrasiyi doğurduğunu irdeler. HHH 14 Mayıs 1950, savaş demokrasisi içinde boy atan hareketin Cumhuriyet’in ilanının üzerinden daha tam olarak 27 yıl bile geçmeden, herhangi bir toplumsal sarsıntıya yol açmadan, tek parti uygulamasından çok partililiğe geçişin, yani demokrasiye doğru yönelişin tarihidir. Ancak, salt çok parti arasından iktidara gelecek olanı seçimle saptamak demokrasinin yeterli koşulu olarak görülmesi yanlıştır. Günümüzde herkes bilmektedir ki, seçim demokrasinin zorunlu koşuludur, fakat yeterli koşulu değildir. Geçmişte olduğu gibi, günümüzde de iktidarın başlangıçta seçimle belirlendiği, ama demokrasinin temel ilkeler ve kurumlarının çiğnendiği, adı demokrasi olup da özü otoriterden başlayıp totalitere kadar uzanan nitelikte rejimler mevcuttur. Tabanında toprak reformuna karşı “dörtlü takrir” bulunan feodal kökenli DP hareketi de, maalesef büyük umutlarla başlayıp tedrici olarak demokrasiden uzaklaşarak, kuvvetler ayrılığı ilkesini hiçe sayıp, temel hak ve özgürlükleri çiğneyen bir yapıya bürünmüştü. 14 Mayıs 1950’de başlayan, demokrasi denemesi 10 yıl 13 gün sonra, 27 Mayıs darbesi ile sona ermiştir. Mayıs ayının üçüncü önemli tarihi olan 27 Mayıs darbeler döneminin veya başka deyişle askeri vesayet devrinin başlangıcıdır. HHH Bu niteliği tartışma götürmeyen 27 Mayıs hakkında hemen herkesin temennisi sanırım aynıdır: Keşke 27 Mayıs olmasaydı. Yalnız bu temenni tek başına bir anlam ifade etmez. Yani Türkiye 27 Mayıs’ı yaşamasaydı, 26 Mayıs 1960 koşulları kesintiye uğramadan sürseydi de yine demokrasi olmayacaktı. 27 Mayıs darbeydi ama demokrasiye karşı darbe olduğu söylenmezdi. Çünkü DP milletvekilleri arasından saptanmış kişilere yargı yetkisini veren “Tahkikat Encümeni” ve diğer anti demokratik uygulamalarla demokrasi daha darbe gelmeden rafa kalkmıştı bile. Bu durumda sivil vesayetin yerine askeri vesayeti getiren 27 Mayıs olmasaydı, demek tek başına anlam taşımıyor, doğrusu “27 Mayıs’a yol açan koşullar keşke olmasaydı” demek olmalı. Demokrasimizin yalnızca askeri vesayetin tasallutunda olduğunu sanmak, onun önündeki en büyük engeldir. Son olarak, 2016 yılında, mayısın simgesel günlerine, bir de 22 Mayıs katıldı. 22 Mayıs 2016, Cumhurbaşkanı “Reis”in mesajının bütün delegelerce “esas duruş”ta dinlendiği son AKP Kongresi’nin tarihidir. O gün, esas duruşun salt askere özgü olmadığı iyice anlaşılmıştır. Değerli gazeteci yazar Kadri Gürsel 22 Mayıs Kongresi izlenimini şöyle özetlemişti: “AKP’nin vücut dili, Nazizmin ruhu” “Reis sistemi”nin başlangıcı olarak kabul edebileceğimiz 22 Mayıs, bize kimi zaman sivil vesayetin askeri vesayetten de beter olabileceğini gösteriyor. Hemen yeise kapılmanın da gereği yok. Daha önümüzde Allah’ın mayısı çok, kim bilir belki gelecekte, 19 Mayıs 1919’da başlayan öykünün 22 Mayıs 2016’da sonlanmadığını gösteren bir mayıs günü de yaşanır. Üniformalı ABD’li polisler İstiklal Marşı’nı okudu, ABD’liler şaşırdı Vize anlaşması ile Türk pasaportu kanlandı mı? Economist dergisinin son sayısında TürkiyeAB vize anlaşması konu alındı. Dergi şunları yazdı: “Anlaşma uygulamaya girdi, göçmen sayısı düştü. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan eskisinden daha da açık ve kibirli bir şekilde otoriterleşti. Sanki karşılığında bir yaptırıma maruz kalmadan AB normlarının üzerinden geçebileceğini göstermek ister gibiy di. Erdoğan’ın medyaya baskısı da arttı, 900 gazeteci işini kaybetti, 33’ü gözaltında.” Derginin kullandığı karikatür ise üstte. Türkiye’nin şu anki itibarı böyle yani. Bu yıl 35’incisi düzenlenen New York’taki Türk Günü Yürüyüşü geçen günlerde yapıldı. Büyük katılım vardı. Başta New York Başkonsolosu Ertan Yalçın, Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu Başkanı Atilla Pak ordaydı. Azerbaycan, KKTC, Kazakistan ve Özbekistan temsilcileri vardı. Türkiye’den de Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş, eşi Doç. Dr. Nazan Savaş ile birlikte gitmişti. Yürüyüş sonunda, BM’nin karşısındaki Dag Hammarskjold Parkı’nda Antakya Medeniyetler Korosu bir kon ser verdi. Konser öncesi, sıra İstiklal Marşı okunmaya geldiğinde, küçük bir şaşkınlık yaşandı. Üniformalı bazı Amerikalı polisler de İstiklal Marşı’nı okuyordu. O polislerin, Türk kökenli olduğu anlaşıldı. Sonra da ABD milli marşı okundu. Bir konuşma yapan Hatay Belediye Başkanı Savaş ise Hatay’ın da New York gibi farklı din, mezhep ve etnik unsurlara ev sahipliği yaptığını hatırlattı, şöyle dedi: “Hatay, önce Musevilik ardından Hıristiyanlık ve son olarak da İslamiyetle tanışmış bir şehir. 2000 yıldır herkesin barış, huzur ve kardeşçe yaşadığı Hatay’dan sizlere selam getirdim.” Trump’ı başkan adayı seçen Türk Bu ismi mutlaka not alın Amerika’da Donald Trump’ın Cumhuriyet ça, ekonominin Obama döneminde ne kadar kötüye git Çünkü Abdülkerim Taş, yeni Başba ticisi olan ve ALS hastalığından ölen Abdül çilerin başkan adayı olması kesinleşti. Demokratlarda ise, Hillary tiğini anlamanız mümkün değil. Ülke şu anda, büyüyen fakirlikle, sayısı gittikçe ar kan Binali Yıldırım’ın kadir Taş, 2013’te Mil Clinton garantiledi gibi. tan evsizlerle ve her gün ar Özel Kalem Müdürü ol li Eğitim Bakanlığı Özel Kasım ayında yapılacak tan işsizlikle boğuşuyor. Öğ du. Kalem Müdürlüğü’ne seçimde kimin galip gelece renciler iş bulamıyor ve hepsi Yani artık atanmıştı. ğine yönelik anketlerde ise borçlu çünkü üniversite üc Başbakan’ın akreditasyon listelerini o ya Dün itibarıyla Abdülkerim Taş Twitter’da 38 bin takip Hillary Clinton birkaç puan önde. Trump’ın aday olma Türk delege Erbil Günaştı (sağda), eski başkan adayı John McCaine ile... retlerini ödeyemiyorlar. İnsanlar artık yeni otomobil, ev pacak. Buna gazeteciler de dahil. Babası, eski bir AKP yöne çisi vardı, bunun artacağından kuşku yok. Bir an önce takip eden kazanır. Pornografik manşet sı için oy kullanan delegelerden biri de Türk asıllı Amerikalı Erbil Günaştı oldu. Kendisi de politika yapan ve daha önce Cumhuriyet çilerden Palm Springs kentine belediye başkan adayı olan Erbil Günaştı, Trump’a neden oy verdiğini şöyle anlattı: “Amerika’da oturmadık alma şansına sahip değil. Tatili herkes unuttu, sağlık faturalarını kimse ödeyemiyor. Halk umudunu yitirdi. Trump bir işadamı. İnsanlara umut veriyor. Kendi işlerinde çok başarılı oldu, iş alanları yarat ornografinin her türü Pnü duyduk da manşetini duymamıştık. O da oldu. Meydan gazetesi dün, Met ro Seyahat’ta yaşanan skan ‘HassasI.yet’ uzlaştırdıdaliçin“Yüzünepatladı!”man şetiyle çıktı. Metro Seyahat’in patronunun, olayı “Paralel”e bağlamasını böyle yorumlamışlar. Ne diyelim. Bunu da gördük... Günün Sözü Fenerli Şansal Büyüka’dan: 4 “Fena halde ıskalanmış koca bir sezonu, gene de kupayla kapatıyorsan helal olsun... Üstelik bu rakibinle oynadığın beşinci kupa finali, beşte beş yapmışsın... Rakibinin daha siftahı yok...” Şansal Büyüka tı. İşsizlik için umut veriyor. Trump’ın seçilmesi, bence sadece Amerika değil, Türkiye açısından da iyi olacak.” Umarız gerçekten Türkiye için iyi olur. ABD İLE GÜNBOYU SÜREN YPG ARMASI KRİZİ GECE SAATLERİNDE ÇÖZÜLDÜ DUYGU GÜVENÇ “Suriye’ye savaşmak için asker göndermeyeceğim” dedikten sonra bir grup özel kuv 2 ABD’NİN GÖRÜŞÜ ARMALAR SÖKÜLECEK AMA DESTEĞE DEVAM vet gönderen ABD’nin askerlerinin YPG üniformasıyla görüntülenmesine sert tepki gösteren Ankara, Suriye Demokratik 1 TÜRKİYE’NİN GÖRÜŞÜ Ankara’nın tepkisinin ardından ABD ordusu Suriye’deki Amerikan özel kuvvetlerinin YPG/J armaları takmasını “yet eyleme geçtiklerini belirten albay “Bölgedeki askeri ortaklarımız ve müttefiklerimizle iletişime geçtik” diye ekledi. ABD Dışişleri sözcüsü Güçleri’nin (SDG) YPG ön kisiz ve uygunsuz” diye Mark Toner dünkü brifingde derliğinde 25 Mayıs’tan bu ya ABD askerleri YPG armalarıyla görüntülendi. Fotoğraf: DHA niteleyip çıkarılmalarını “Türkiye’nin endişelerini na devam eden Rakka operasyonuna sessiz kaldı. ABD askerlerinin YPG armalı fotoğraflarından duyulan rahatsızlık hem Ankara hem de Washington’da dile getirildi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, En Az Gelişmiş Ülkelere Yönelik İstanbul Eylem Programının Yüksek Düzeyli Kapsamlı Ara Dönem Gözden Geçirme Toplantısı’nın ardından “Telefonda Sayın Obama, Sayın Kerry, Sayın Cumhurbaşkanımıza, bize YPG’nin, PYD’nin güvenilir olmadığını söyleyecek ve terörle mücadelede Türkiye’nin yanında olduğunu söyleyecekler. Sonra da Ankara’daki iki saldırının sorumlusu terör örgütünün armalarını takacaklar. Neymiş efendim, kendi güvenliğini sağlamak içinmiş. O zaman onlara tavsiyemiz Suriye’nin diğer bölgelerine gittikleri zaman DAEŞ’in, El Nusra’nın, El Kaide’nin armasını taksınlar, Afrika’ya gittikleri zaman da Boko Haram’ın armasını taksınlar. Biz bu terör örgütleriyle YPG’yi aynı görmüyoruz diyenlere cevabımız; bu çifte standarttır ve ikiyüzlülüktür” dedi. ABD askerlerinin YPG üniformasıyla görüntülenmesinin ardından önceki gün akşam saatlerinde Türkiye çifte girişim yaptı. ABD’nin Ankara Büyükelçisi John Bass şehir dışında olduğu için müsteşar, Bakanlığa çağrılırken benzer bir girişim ABD’de de tekrarlandı. Bu girişimlerde, askerlerin kendilerini kamufle etmek için YPG armasını, kendi inisiyatifleriyle kullandığı Türkiye’ye iletildi. Rakka sessizliği Ankara “arma” tepkisine karşın, ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin YPG’nin hâkim olduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Rakka’ya başlattığı operasyona ise sessiz kalmayı sürdürdü. İki ülke arasındaki eğitdonat faaliyetlerinin çökmesinin ardından bölgedeki bazı Arap aşiretlerini de dahil ederek SDG’yi oluşturan ABD’nin İncirlik’ten kalkan uçaklarla desteklediği SDG’nin Rakka’ya doğru ilerlemesine tepkisiz kalındı. Bu sessizlik, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ABD Başkanı Barack Obama ile yaptığı 1 saatlik görüşmeden bu yana devam ediyor. Şubat ayında Obama’nın Özel Temsilcisi Brett McGurk’ın Kobani’yi ziyaretine büyük tepki gösteren Ankara bu hafta Kobani’nin yanı sıra birçok YPG bölgesini ziyaret eden ABD Merkez Kuvvetler Komutanı (CENTCOM) General Joseph Votel’i ağırladı. l ANKARA emretti. IŞİD’le savaş anlıyoruz” derken YPG’yi koalisyonunun sözcüsü Warner PKK’nin kolu olarak görme ABD’li albay Steve War diklerini tekrarladı. Toner, ren, dün akşam düzenlediği basın “Biz YPG ve Suriye‘nin kuzeyindeki toplantısında, Özel Kuvvetlerin diğer güçlerin IŞİD’le etkin şekilde destek göstergesi olarak eğit savaştığına inanıyoruz. Onları des tikleri yerel güçlerin armalarını teklemeye devam edeceğiz” dedi. sıklıkla taktıklarını söyledi. Burada Toner, koalisyon üyeleri arasında sözkonusu armaların takılması için görüş ayrılıkları olduğunu belirtip yetki verilmediğini ve etrafındaki “Yok demeyeceğim ve aşikar ki siyasi hassasiyet düşünüldüğünde Türkiye YPG ile ilgili hislerini çok takılmalarının “uygunsuz” olduğunu net ifade etti” dedi. ABD Savunma dile getiren Warren, bölgedeki Bakanlığı Sözcüsü Peter Cook ise, askerlerin durumu gerektiği gibi “Güvenlik nedeniyle yerel silahlı anlayamadığını ya da idrak edeme güçlerin arasına karışabilirız” dedi. diğini söyledi. Bu durumu düzeltici l Dış Haberler 3 MÜSLİM: RAKKA’YI ALMAK PYD’NİN GÖRÜŞÜ ROJAVA’YI RAHATLATIR PYD lideri Salih Müslim, Rakka’nın alınmasıyla, latır. Bu operasyonun amacı oradaki tehlikeyi bertaraf etmektir. Rojava’nın rahatlayacağı vurgusu Diğer amacı Rakka’yla IŞİD’in di yaptı. Sputnik’e konuşan Müslim, ğer bağlantıları arasındaki hatları operasyonun şimdilik Rakka’nın kesmektir” dedi. “Türkiye ve Suu kuzeyine yönelik olduğunu, ken di Arabistan, IŞİD’i destekleyerek tin tamamının ancak aşa Suriye’ye müdahale ediyor. ma aşama alınabileceği Uluslararası hukuka göre bu ni, tamamen alınması kabul edilemez” diyen ya da tecrit edilmesinin Müslim, Türkiye’nin Rojava için hayati önem Cerablus’u “kırmızı çiz taşıdığını anlattı. PYD li gi” olarak değerlendir deri “Rakka IŞİD’in mer meye hakkı olmadığını kezi. Patlayıcılar, sal savundu. Müslim, ope dırganlar hep oradan rasyon hazırlığı yapı geliyor. Bütün Roja lan Menbic ve Cerablus va için bir tehdit oluş için de, “Biliyoruz ki turuyor. Bunun için Afrin’e kadar olan böl Rakka’yı tecrit etmek ya da tamamen almak Rojava’yı rahat Salih Müslim geler Rojava’nın parçası” dedi. l Dış Haberler C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear