28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazartesi 11 Nisan 2016 6 Baş mı eğecektik? haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK Demirtaş bin yıllık Kürt kartını açtı HDP İstanbul İl Örgütü’nün 1. olağanüstü kongresinin yapıldığı Sinan Erdem Spor Salonu’nun içini coşkulu bir kalabalık doldurmuş. “SurCizreNusaybin yaşam için direnenlere selam olsun”, “DiyarbakırSuruçAnkara. Katili tanıyoruz. Unutmadık unutturmayacağız”, “Cerattepe’de isyan eden kadınlarız” pankartları asılıydı salona. En dikkat çekeni “Kürt sorununda siyasi çözüm için müzakereler başlasın” pankartı ise kürsünün hemen yan tarafına asılmıştı. Sahneye kurulan ekrana katliamlarda yaşamını yitirenlerin fotoğraları yansıtılıyordu. Öcalan’ın fotoğrafının yansımasıyla birlikte coşku artıyordu. Bajar, Rewşen, Meral Tekçi’nin şarkılarıyla halaylar çekiliyordu. Kongrenin sürpriz sanatçısı ise Suriye’den siyasi baskılar nedeniyle Almanya’ya gitmek zorunda kalan Xero Abbas oldu. “Özgürlük için direniyor, demokrasi için örgütleniyoruz” sloganıyla düzenlenen kongrede hüzün ve coşku iç içeydi. Cizre’deki vahşet bodrumundan telefonla günlerce haykıran Halk Meclisi Eşbaşkanı Mehmet Tunç ile yapılan son telefon bağlantısının televizyon görüntüleri ekrana yansıtıldığında Tunç’un sesi kapladı Sinan Erdem’i: “Şu anda Cizre’de bir vahşet, bir katliam uygulanıyor.” HDP bayrakları ve Öcalan resimlerinin yanı sıra Sivil Savunma Birlikleri YPS’nin bayrakları da tribünlerdeydi. “En büyük başkan bizim başkan” sloganlarıyla konuşması sık sık kesilen HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “tarihi” bir konuşma yapıyordu. HDP’nin “tarih yazdığını” söylerken bin yıllık Kürt tarihinin sayfalarını açıyordu. Sahte tarihin değiştirilmesi çağrısı yapıyordu İstanbul’dan. HDP’nin bu misyonla yola çıktığını, bunun da bazı çevreleri rahatsız ettiğini anlatıyordu: “Saray’daki zat ve çakma milliyetçiler bugün şunu söylüyorlar: ‘Ya baş eğeceksiniz ya baş vereceksiniz.’ Bize sundukları seçenek buydu. ‘Ya mevcut düzene tabi olacaksınız ya da yüzlerce yıldır olduğu gibi katliama, soykırıma maruz kalacaksınız’ dediler. Savaş seçeneğini asla tercih etmedik. Hiçbir insanın ölmesini kabul etmedik. Karşımızdaki ceberut anlayış bu kadar acımasızca vahşet uyguladığı yerde direnmeyip de ne yapacaktık. Bu kansızlar, soysuzlar önünde baş mı eğecektik...” Çarpıtılmış, tahrif edilmiş, yalan bir tarih üzerine kurulmuş cumhuriyetten söz ederken 1071’deki Malazgirt savaşını örnek veriyordu: “Bin yıllık kardeşliği böldürmeyiz diyorlar. Bunu söyleyene bak ey kardeşim... Alparslan 1071’de Malazgirt’e geldiğinde Ardahan’dan Süleymaniye’ye, Van’dan Botan’a Kürtler yaşıyordu. Alparslan Anadolu’ya girmek istediğinde o topraklarda Ermeniler yaşıyordu. Kürtler kendilerini yönetiyorlardı. Alparslan Mervanilerden yardım istedi. Mervani Kürt Devleti 10 bin süvarisini yardıma gönderdi. Türkler öyle Anadolu’ya girdi. Alparslan Anadolu’ya girdiğinde ‘Kürtler yoktur Kürtçe yoktur’ diyemezdi. Zaten orası Kürdistan’dı. Bin yıllık ortak tarihimiz var diyorlar. Bunun 900 yılında biz Kürt’tük kardeşim. Son yüz yılda bizi Türkleştirmeye çalıştınız...” “Mitoloji, efsane değil” diyerek 400 yıl önce Kasrı Şirin anlaşmasıyla Kürdistan topraklarının iki parçaya bölündüğünü, 100 yıl önce ise SykesPicot anlaşmasıyla dört parçaya ayrıldığını anlatan Demirtaş’ın hem Başbakan Davutoğlu’na hem de CHP lideri Kılıçdaroğlu’na bir çağrısı vardı: “İnkılap tarihi kitaplarının nasıl yanlış yazıldığını anlatın. Gerçekleri anlatın. Türkiye’de tarihi yeniden birlikte yazalım.” Demirtaş, bin yıllık Kürt tarihini açtı. Kürtlerin son yüzyılda neler yaşadıklarını ve nasıl direndiklerini anlattı. Demirtaş’ın sözlerinden de kongre salonunu dolduran kalabalığın coşkusundan da anlaşılıyordu ki Kürtler bu kez de baş verse de baş eğmemekte kararlı. HDP MYK üyesi Yılmaz’a gözaltı HDP MYK üyesi ve Genel Saymanı Hüseyin Yılmaz, Ankara’da gözaltına alındı. Yılmaz, Genel Merkez binasından çıktığı sırada kendisini durduran polislerce gö Hüseyin Yılmaz zaltına alındı. Gözaltına alınma gerekçesi öğrenilemeyen Yılmaz, İl Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Gözaltı işlemini HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Alp Altınörs, sosyal medya hesabından, “MYK üyemiz ve Genel Saymanımız Hüseyin Yılmaz Ankara’da gözaltına alındı” ifadeleriyle duyurdu. HDP İstanbul Kongresi’nde konuşan Demirtaş’tan Erdoğan’ın “Ya baş eğecekler ya da baş verecekler” sözlerine sert yanıt ALİ AÇAR HDP İstanbul 1. Olağanüstü Kongresi dün Sinan Erdem Spor Salonu’nda gerçekleştirildi. Kongrede konuşan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “HDP’nin varlığının birilerinde korku yarattığını” belirterek “Çünkü HDP olarak birilerinin tekerine çomak soktuk. Bu çark basit bir çark değil” dedi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Ya baş eğeceksiniz ya baş vereceksiniz” sözlerini eleştiren Demirtaş, “Bize sundukları seçenek buydu. ‘Ya mevcut düzene tabi olacaksınız ya da yüzlerce yıllardır olduğu gibi katliama soykırıma maruz kalacaksınız’ dediler. Savaş seçeneğini asla tercih etmedik. Hiçbir insanın ölmesini kabul etmedik. Karşımızdaki ceberrut anlayış bu kadar acımasızca vahşet uyguladığı yerde direnmeyip de ne yapacaktık. Bu kansızlar soysuzlar önünde baş mı eğecektik. Kanla beslenenlerin önünde baş mı eğecektik” diye konuştu. Yalan tarih Türkiye’nin tarihinin gerçeği yansıtmadığını savunan Selahattin Demirtaş şöyle devam etti: “Türkiye’yi ele geçiren devleti ele geçirip kendi mülkü gibi görenler sizler Türkiye’yi kandırdınız. Çıkın doğruları konuşun. Davutoğlu, Kılıçdaroğlu çıkın doğruları anlatın. Biz yalan bir tarih yazdık deyin. İnkilap Tarihi kitaplarında yazanların çoğu yanlıştır deyin. Bugün Türklük etrafında ırkçılık yapanlar çakmadır diyorum ya bu yüzden çakmadır. Sahte bir Türklük yarattılar. Ey Davutoğlu biraz akademik ahlak varsa sende ona sadık kal en azından çık gerçekleri an HDP’liler Sinan Erdem Spor Salonu’nu tamamen doldurdu. lat. Türkiye’de tarihi yeniden birlikte yazalım de. Alevilere neler yapıldı nasıl katledildiler siz anlatın. Ondan sonra bize vatan haini diyorlar. Vatan bizim tarif ettiğimiz gibiyse bu vatanın haini sizsiniz. Bu vatanın hırsızı rüşvetçisi bölücüsü siz oluyorsunuz. Saray’daki büyük yalancıdır Türkiye’yi aldatan.” Ensar tepkisi Karaman’da Ensar Vakfı’na ait yurtta 45 erkek çocuğuna tecavüz edildiği iddiaları üzerine Demirtaş şunları söyledi: “Saray’daki bu konu ile ilgili tek bir cümle etmedi. Gazetecilere, akademisyenlere herkese hakaret ve tehdit. Ama bir tek tecavüzcüye sıcak bakıyor ona bir şey demiyor. Çocuk istismarcısına mikrofon başında gürlemiyor. Bizim bu ülkeyi bu anlayıştan kurtarmamız lazım.” Can erok KonnogtrleaDrEN bgpdteiüoerkilvlliçdleseoKiinğ,tkoliTiilkdnsOsgiaak.MylraoeıpAdnnsauvianneçmgeçzıevneırirdvhkçarlekıehauksralvieanzvşçıert ktklÇlmdumsoıalğaşCavpaaampoaprğayoerüeetlyoytaarıımarl,klznnnöuarraDllanrtiraaıdavtnısnrrfkaatnoSkntilellı,Sulüaaaksaşe.taieğoyDlaknrsieğaerDeSlr,raktoaıltıeridprneeoarölınlntşındşoannkaıeklanvz,ıneıakrıednlini.d’yeİaiıazsnrayrbsnlaabdıörlaireedyeGygbrgıuaşyv“naaaaargiaaGıCydleearehiunrsşnzöçmıanozaaeiztindlekmeorramınni”ğçezdmöaaüt,ğssasiömakeymiul’lK“ıışuddrı”ernnzzİıcğaiaaş,zalaeülys”üı’ciiknıuyvM”sl,knt.anMmeuy,iip“eizzvpa“rayçDefaadlyıKezoaipiealhçike5edüknsaryiinnirrianat ANKARA KATLİAMINDA YAŞAMINI YİTİRENLER ANILDI Barışın çimentosu oldular Ankara’da geçen yıl 10 Ekim günü düzenlenen Emek Barış Demokrasi Mitingi’ne yönelik canlı bomba saldırısında yaşamını yitirenler, katliamın 6. ayında Ankara Garı önünde anıldı. Katliamda yaşamını yitiren 101 kişi için ilk patlamanın gerçekleştiği yere 101 karanfil bırakıldı. Patlamada hayatını kaybeden Ata Önder Atabay’ın annesi Halime Atabay, “Ben insan gibi insan yetiştirdim. Elimden aldılar” dedi. Ali Deniz Uzatmaz’ın babası Ogün Uzatmaz da “Bu sevgi çiçekleri boşuna düşmedi. Onlar barışın çimentosu oldular” diye konuştu. Katliamdan yaralı kurtulan Gökhan Yaralı, “Burada ölenlerin tek suçları insanları sevmekti. Onların barış istekleri bize yol gösterecek” dedi. ‘Dosyalar’ kapışacak MHP’de disiplin süreci başlatılırsa, ihracı yargıdan dönen Oğan’ın durumu muhaliflerin kozu olacak. Genel Merkez’in elinde ise Türkeş’in dosyası var SELDA GÜNEYSU MHP’de, Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin verdiği “Olağanüstü kurultay toplansın” yönündeki kararın ardından genel merkez ile muhalifler arasındaki tartışma derinleşiyor. Muhalif kanadın açtığı davada “davacı” görülen 16 il başkanı hakkında MHP Genel Merkezi disiplin işlemi başlatmış ve bu il başkanlarını görevden alarak, yerlerine yenilerini atamıştı. Ancak MHP, genel başkanlık için adaylıkla rını açıklayan Meral Akşener ve Koray Aydın hakkında herhangi bir işlem yapmamıştı. Edilen bilgiye göre, muhalifler “partiden kesin ihraç istemiyle” başlatılabilecek disiplin sürecinde yargıya gidecek. Bunun için eski Iğdır Milletvekili ve genel başkan adayı Sinan Oğan’ı örnek gösteriyorlar. Oğan, 7 Haziran seçimleri sonrasında partiden ihraç edilmişti. Oğan, mahkeme kararıyla geri dönmüştü. Genel merkez ise muhalif lerin böyle bir durumda mahkemeye gitmelerini “Giderlerse gitsinler, tüzük belli” olarak yorumluyor. MHP kurmayları, Tuğrul Türkeş hakkında verilen kararı emsal gösteriyor. Türkeş, 7 Haziran sonunda Başbakan Yardımcılığı görevini kabul edince disipline sevk edilmişti. Türkeş de partisini eleştirmişti. MHP Merkez Disiplin Kurulu, Türkeş’i partiyi küçük düşüren ifadeler kullandığı gerekçesiyle ihraç etmişti.l ANKARA Doğan Kuban 91 yaşına bastı Türkiye’yi tahlil eden ve çıkış yollarını gösteren yazılarıyla, şimdi de Herkese Bilim Teknoloji haftalık dergisinde, çevresinde çok büyük bir okur ve hayran kitlesi oluşan, İstanbul, Mimarlık ve İslam bilimi tarihçisi, bilge insanımız Doğan Kuban’ın, önceki gece dostları, öğrencileri, arkadaşları ve meslektaşları ile Tünel’de Adahan Otel’de doğum gününü kutladık. Dün de Çağdaş Yaşam 10. Cumhuriyet Ödülü’nü aldı. Kuban, 91’den gün almaya başladı. Yanında 92’yi süren eğitimci, mühendis arkadaşı Fahamettin Akıngüç de vardı! Diğer 92’lik arkadaşı Bozkurt Güvenç ise Ankara’dan katılamadı. Hayatımda, hâlâ pırıl pırıl bellekleriyle, üstün kavrayışları ve olayları değerlendirmeleriyle böylesine üç güzel insan var! Onlarla birlikte olmak ve onlardan yeni şeyler öğrenmek beni mutlu ediyor. Tabii bu iyi genetiklerinden belki bana da bir şeyler bulaşır beklentim de var! Kuban’ın çevresinde bir sevgi çemberi vardı. Artık emekli de olmuş profesör öğrencileri, “Siz olmasaydınız ben de olmazdım” diyen Afife Batur’lar, hoca ile fotoğraf çektirme yarışındaydılar... Hoca doğum günü konuşmasını yapıyor. Kısaca özetliyorum: 60 yaş + 90 yaş = 150 yıl eder “Çeşitli yaşlar var, mesela 60 yaşlar farklıydı, 70’ler farklı, 90’lar farklı. 60 yaşlarında olmak fena değildi, bu ayrı bir durum, şimdi 90 yaşındayım, yani 90 üzerine 60’ı da eklerseniz 150 eder... Eh fena yaşamamışım! Bakın orada kitaplarım var, siyaset dedikodusu yok orada, düşüncelerim var, ben bu yaştan sonra böyle düşünüyorum, size benim gibi düşünün demiyorum, ama düşünün diyorum, düşünmek lazım. Bütün dünyayı dolaştım, hocalık falan, Türkiye’ye döndüm. Hâlâ arayıp duruyorum, bilimi arıyorum ama hâlâ bulamadım. Bütün bunları düşünerek yaşayalım diyorum. 30 bin kişi ülkeyi kurtarır mı? 10 yıldır Bilim Teknoloji’de yazdım, şimdi de yeniden çıkan Herkese Bilim Teknoloji’de yazıyorum. Okunduğumu söylüyorlar. Yayıyorlar yazılarımı. 30 bin kişiye mi ulaşıyor yazılarım? Fena sayılmaz... 30 bin kişi Türkiye’yi kurtarır mı, duruma göre kurtarır, ama beraberce olursanız kurtarır. Bunu düşünmeye devam ederseniz eğer. Ben kurtaramam artık, ama siz kurtarırsınız, Allah kurtarsın di yenler korkanlardır. Dergiye destek olun... Tüm der gilere de destek olun. Ama ben bilim ve teknolojiyle ülkenin kurtulacağına inanıyorum, düpedüz bilimle yani. Ellerinizde en son model telefonlar var, son model otomobilleriniz var ve daha neler neler. Bunları siz mi üretiyorsunuz, hayır, başkaları üretiyor, siz de tüketiyorsunuz... Bu köleliktir, kendiniz üretmelisiniz. Yüz binlere ulaşmalısınız Türkiye’de her şey var ama kafa yok, fakat Türkiye’de kafalı adam ise çok var. Biz binlerce insana ulaşamıyoruz, halka inmek lazım, onlara bütün bunları anlatmak lazım, ben bunun için bilim dergisini önemsiyorum. Halkta büyük bir vurdumduymazlık var, ama vurdumduymazlık dünyanın her yerinde var, Amerika’da da var. İnsanlar alışveriş merkezlerinde aval aval dolaşıyor, gözleri boyanıyor, onu mutlu edecek şeylere sahip olmak istiyor, fazla bir şey istemiyor... Onları bilinçlendirmek lazım. Biz gerçek şeyler konuşmalıyız, siyaset lafazanlığı ile ömür tüketiyoruz, boş geçen zamanlar. Mesela bir arkadaşım söyledi. Sadece İstanbul’da trafik sıkışıklığından dolayı kayıp servet ne kadar biliyor musunuz, yılda 600 milyar dolarmış. Olur mu, bilmiyorum, bunun yarısını alın 300 milyar dolar eder. Biz bu sorunlarda uğraşmalıyız, aptal aptal siyasi şeyleri konuşuyor aydını da milleti de...” Akıl kötü ile iyiyi ayıran bir araç Doğan Bey dün de Cumhuriyet ödülünü alırken ilginç şeyler söyledi. Cumhuriyet’le doğduğunu, ilk kez adı Türk olan bir devlet kurulduğunu, Osmanlı padişahlarının Türklükle ilgili olmadığını, ama Avrupalıların buraya hep Türkler dediğini anlattı. “Irkımız değil ama anamız Türkçedir. Cumhuriyet ile Türkiye kuruldu, biz milliyetçi yetiştik, ülke kurucusuyduk... Tek hedef vardı, çağdaşlığı yakalamak. Uygarların elinde ne varsa bizim de üretmemiz gerektiğine inanıyorduk. Böyle yetiştik... Akıl kötü ile iyiyi ayıran bir araçtır. Uygarlık da bununla ilgilidir. Bütün despotluklarına rağmen Batı hâlâ uygardır. Bizim zamanımızda iki üniversite vardı, İstanbul Üniversitesi ve Mühendislik Yüksek Okulu... Şimdi 200 tane var, ama ne uygar olabildik ne bir şey. Bu ödülü alıyorum, ama bu ödülü ‘artık çağdaş oldun, bu ödül senin’ diyerek halka verdiğimiz zaman uygar olacağız.” Çok yaşa Doğan Kuban! MAHKÛMLAR BAŞVURDU, YARGI KARAR VERDİ Che takvimini ‘terörist değil’ kararı kurtardı MAHMUT LICALI TBMM İnsan Hakları İnseleme Komisyonu bünyesindeki Hükümlü ve Tutuklu Alt Komisyonu, Tekirdağ F1 ve Tekirdağ F2 Cezaevleri’nde incelemelerde bulundu. Komisyon üyesi CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, yaptığı incelemeleri raporlaştırdı. Aynı zamanda CHP Cezaevi İnceleme Komisyonu Sözcüsü olan Ağbaba’nın raporundaki tespitler şöyle: TELEFONDAN TEKMİL: Hükümlü ve tutuklular, çıplak arama uygulamasının yapılmasına tepki gösterirken ankesörlü telefonda tekmil verdiklerini ifade ediyor. Çözüm sürecinin bitmesiyle birlikte cezaevinde baskılar arttı. Mahkumların iç çamaşırları bile aranıyor. IŞİD’E LAF YOK: Mektupların içeriğinde siyasi bir değerlendirme olunca mektuba el konuluyor. AKP’ye yönelik siyasi eleştiriler içeren mektuplarımız imha ediliyor. IŞİD’in eylemlerini eleştiren mektuplar da “terörle paniğe sevk etme” gerekçesiyle gönderilmiyor. BARZANİ’YE ELEŞTİRİ YASAK: Mektupta Irak Kürdistan Bölgesi lideri Mesut Barzani’ye yönelik eleştiri yapmak yasaklandı. Bir hükümlünün mektubunda Barzani’ye yönelik yapılan eleştiri “devlet büyüğüne eleştiri yapıldığı” gerekçesiyle karalanarak sansürlendi. YAN FLÜT AMBARGOSU: Çözüm süreci devam ederken cezaevinde hükümlülerin yan flüt kullanmasına izin verilirken, sürecin buzdolabına kaldırılmasının ardından arızalanan yan flüt, tamire gönderildikten sonra içeriğinde ağır metal bulunduğu gerekçesiyle geri verilmedi. CHE RESMİ MAHKEMELİK: Cezaevinde kara kalemle çizilen Che resiminin bulunduğu takvime cezaevi yönetimi tarafından terör örgütünün sembolü olduğu gerekçesiyle el konuldu. Bu durumu yargıya taşıyan mahkumlar, mahkemenin Che’nin terör örgütü üyesi olmadığı yönünde karar verince mahkumlar Che resminin bulunduğu takvimi geri aldı. l ANKARA C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear