28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazartesi 11 Nisan 2016 14 ‘Sapık’! Türkiye siyaseti geçen hafta yeni bir çıldırma kuyusuna indi. Cumhurbaşkanı’ndan başlayarak iktidar ve genel başkanından başlayarak ana muhalefet partileri birbirini sapık olmakla suçladı. Şöyle ya da böyle olmuş diye konuşmanın hiçbir anlamı yok; toplumu yeni bir kavga ortamına atan acı gerçek budur. Tıkanan siyasal İslamcı düşüncedir! Siyasal İslam bu ülkede 2002 Kasımı’ndan bu yana AKP olarak iktidardadır. İktidar, kamu yönetiminin dayanakları olan kurumsal yapıları kendine bağımlı kıldı; eğitimi ve hukuku çok büyük ölçüde kendine göre biçimlendirdi; devlet olanaklarını kullanarak yandaş sermayeyi güçlendirdi. AKP iktidarı, aslında yeterince gelişememiş olan bilim ve araştırma kurumlarını sözcüğün gerçek anlamıyla kuruttu; yok etti. Cumhuriyetin değerleriyle yetişmiş olan bilim insanlarını ya kendisine bağımlı kıldı ya da düşmanca bir tutumla dışladı; şimdilerde de özgürlük ve barış isteyen bilim insanları acımasızca avlanıyor. Sonuçta uygulamada katlanarak büyüyen siyasal İslam, düşünce alanında çok yetersiz ve küçük kalıyor; hiçbir gelişme gösteremiyor; kendi düşünürlerini üretemiyor. Türkiye bu büyük çelişkiyi yaşıyor. Diğer siyasal partiler bir tarafa, ana muhalefet partisi de AKP ile güçlenen siyasal İslamın şemsiyesinin altına girdi; gidişe, oyunun artacağı beklentisiyle ilke ve düşünce düzleminde karşı çıkmadı; giderek AKP’lileştirildi ve şimdilerde bunun ağır bunalımını yaşıyor; düşünce de seçenek de üretemiyor. Düşünce yok olunca da ortalık sapıklığa kalıyor. Yanlışın kaynağı ‘mabet ile hükümet’ bütünleşmesi! Siyasal İslam konusunda bu toplumu uyaran ve bu nedenle yaşamını yitiren çok insan var; Bahriye Üçok ve Turan Dursun, Uğur Mumcu, Çetin Emeç, Muammer Aksoy, Ahmet Taner Kışlalı ve Necip Hablemitoğlu ilk akla gelenler. Onların uyarıları dikkate alınmadı. Yalnız onların mı? Sağcı düşüncenin saygın isimlerinden Ord. Prof. Dr. Ali Fuad Başgil, bu konuda ta 1950’lerde bakın ne diyor? “..bugün dinin devletten ve politikadan uzak kalması, yaşaması ve vazifesini hakkiyle görebilmesi için, hükümet ve siyasetten yakasını sıyırması ve hâkimiyetini ferdi fiiller ve ferdi vicdanlar diyarında tesis etmesi bir zarurettir. Bugün din için selamet bundadır. Bu realiteyi görmemek ve diyaneti politikanın kuyruğu haline koymak, ona hizmet değil, kanaatimce ihanet etmektir… …bugün dinin devletten bekleyeceği ‘gölge etme, başka ihsan istemem’dir. Yani dini devlete, devleti de dine tabi olmaktan kurtarmak ve bu sayede mabed ile hükümet arasındaki tezatları kaldırmak; mabedi ferdi vicdanların kalesi, hükümeti de madde ve menfaat dünyasının nazımı yapmak…” (Din ve Laiklik, 1954; 7. Baskı, 2003, Yağmur Yayınevi, s.173174). Başgil, büyük bir olasılıkla, siyasal İslama göz kırpan ve bugünlere gelinmesinin yolunu açan o zamanın Demokrat Parti iktidarını uyarıyordu. Bugün ise AKP, topluma dini devletleştirmenin, devleti dinselleştirmenin “ihanetini” yaşatıyor. Çocuklar sömürülür, eğitim için gittikleri kaçak evlerde cinsel saldırıya uğrarken, büyükler de birbirlerini sapıklıkla suçluyor. Şu gerçeğin altı çizilmelidir. Eğer AKP siyasal İslamı en kısa zamanda sağlıklı bir düşünce açılımı yapamazsa ki bu çok zor görünüyor ya da karşısına din ile devleti yerli yerine yerleştirecek bir iktidar seçeneği oluşmazsa bu da hiç kolay değil geçen hafta yaşanan “sapık” yıkımı daha da ağırlaşabilir. 11 NİSAN 2016 SAYI: 33059 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörleri Murat Sabuncu Ayşe Yıldırım Başlangıç Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörleri Hakan Çankaya Deniz Tufan Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Pınar Ersoy l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. lMuhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi İstanbul 04.53 06.24 13.12 16.51 Ankara 04.40 06.10 12.57 16.35 İzmir 05.07 06.35 13.20 16.56 Akşam 19.47 19.31 19.52 Yatsı 21.12 20.53 21.12 DİŞ HEKİMLERİ Yeni başkan AtalaySEÇİMİNİ YAPTI Seçimleri, 30 yıldır yönetimde olan Birlik Grubu kazandı . stanbul Diş Hekimleri Odası’nın yeni başkanı IProf. Dr. Turhan Atalay Diller Yüksek Okulu’nda yapı ra Üniversitesi Diş Hekimliği lan seçimlerde iki farklı grup Fakültesi emekli öğretim üye yarıştı. 30 yıldır yönetim si Porf. Dr. Atalay, sonuçlar oldu. 7 bin 500 üyesi ile Türk de olan Birlik Grubu Prof. Dr. dan sonra “Bu seçim, Türk Diş Diş Hekimleri Birliği’ne bağlı Turhan Atalay’ın başkan ada Hekimliği Birliği’nin geleceği en kalabalık oda olan İstanbul yı olduğu liste ile bin 257 oy içinde önemliydi. Diş hekimle Diş Hekimleri Odası’nda diş alarak seçimleri kazandı. rinin sosyal ve özlük hakları hekimleri yeni yönetimi belir Diğer aday Önce Diş Hekimi nın korunması için elimizden lemek için dün sandık başına Grubu Prof. Dr. Ender Kaza geleni yapacağız” dedi. Prof. Dr. Atalay gitti. Maçka’daki İTÜ Yabancı zoğlu 909 oyda kaldı. Marma l İSTANBUL/ Cumhuriyet KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com.tr Haberde Nesnellik Üzerine Cumhuriyet gazetesinin Yayın İlkeleri habercilikte bağımsızlığa, özgürlüğe ve nesnel yayıncılığa büyük önem verir. İlgili maddeleri yinelemekte yarar var. İkinci bölümün ilk maddesi şöyledir: “Cumhuriyet gazetesi ve diğer yayınlarda temel amaç halkın haber alma hak ve özgürlüğünü sonuna kadar kullanabilmesinin sağlanması, bunun için gerekli özenin ve çabanın gösterilmesidir. Çabamız, adil ve açık fikirli olmak, çatışan değişik görüşleri irdeleyerek belli başlı bakış açılarına yer vermektir.” İkinci maddede de nesnel yayıncılık vurgulanmıştır: “Bu amacı gerçekleştirmek için bağımsız, özgür ve nesnel yayıncılığın tüm kurallarına uymak zorunludur. Gazete, haberde gerçekliği, güncelliği, kamu yararını, nesnelliği, dengeli ve adil olmayı, yorumda ifade ve eleştiri özgürlüğünü esas alır. Bu ilke yayıncılığımızda temel aldığımız insan ve yurttaş haklarının, kamu yararı ilkesinin de özünü oluşturur.” Özellikle son günlerde yaşanılan utanç verici ağır suç; savunulması insanı dehşete düşüren çocuk tacizleri gazetelerde ne yazık ki hak ettiği yeri, hak ettiği şekilde alamadı. Gerçeğin peşindeki az sayıda gazete, olayları ortaya çıkarmayı görev edinmiş cesur muhabirler, kimi internet siteleri dışında konuyu enine boyuna araştırmaya niyetlenen olmadı. Genel eğilim ortada durmak, sanki nesnellik ortada durmakmış gibi haberi geçiştirmek oldu. Burada iktidar çevrelerinin konuyu kapatmak, saptırmak için gösterdikleri olağanüstü çabayı da kaydetmek gerekir. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuyu çarpıcı bir şekilde gündeme getirmesi de iktidar çevreleri tarafından fırsata dönüştürülmek istendi. Konuyu saptırabilmek için demagojinin tüm yöntemlerini kullanan iktidar çevreleri, medyası ve ne yazık ki “ana akım medya” diye anılan gazeteler ellerinden geleni yaptılar. Ana akım medyada bir iki cesur örnek dışında genel eğilim, nesnellik adı altında ortada durmak, gerçek ile saptırmanın ortasında yer almayı nesnellik olarak tanıtmak ve kimi ünlü köşe yazarlarının yaptığı gibi bunu içine sindirebilmek oldu. “İğneyi kendine çuvaldızı başkasına” atasözüne uyalım. Cumhuriyet gazetesi başından beri konuyu çok yönlü ele aldı. Yalnızca tek bir manşetin özensizliğin kurbanı olduğunu söyleyelim. Kılıçdaroğlu’nun doğru tutumu ile iktidar çevrelerinin saptırma gayretlerinin, İzmir’de iktidar yanlılarının ve CHP’li kadınların eylemlerinin “siyasetteki ‘sapık’ tartışması toplumdaki kamplaşmayı tırmandırdı” üst başlığıyla ve “Karşı Karşıya” başlığı altında verilmesi, haberin bu mantıkla düzenlenmesi doğru olmadı. Haberde nesnellik; gerçekle, saptırma, yalan arasında ortada bir yerde durmak değildir. Nesnellik tüm boyutlarıyla gerçeği ortaya çıkarmak, onun yanında yer almaktır. Bırakalım bu tür “habercilik”, haberi gerçeği arayarak değil, iktidarı kızdırmamak esasına göre kurgulayan, nesnelliği gerçeğin yanında değil, gerçekle yalanın ortasında durmak olarak anlayanlara kalsın. Barış Gazeteciliği El Kitabı İPS İletişim Vakfı Yayınları arasında çıkan Prof. Dr. Sevda Alankuş’un hazırladığı Barış Gazeteciliği El Kitabı bu alanda büyük bir boşluğu dolduracak. Özellikle günümüzde gazetecilerin, muhabirlerin özel çaba göstermesi gereken bir alanla ilgili temel ilkeler kitapta yer alıyor, çok yönlü değerlendiriliyor. Bir dizi ön çalışmadan yararlanılarak hazırlanan kitabı henüz edinmemiş tüm arkadaşlarıma salık veriyorum. Web sitesinde yorumlar aktif değil Merhabalar. Gazetenin web sitesinde yorumlar bölümünün çok aktif olmadığını gördüm. Bölüm site tarafından kullanılmıyor mu, sadece buton olarak öyle mi duruyor yoksa web okurlarından pek yorum mu gelmiyor anlamadım açıkçası ve merak ettim. Ben 4 yıl Radikal gazetesinin web sitesinin yorum editörlüğünü yaptım. Dolayısıyla yorum alanı aktif kullanıma açılırsa bir gazete ve yazarlarıçalışanları vs. açısından ne denli önemli bir alan olduğunu çok iyi biliyorum. Gazeteyi geliştirici yönü olduğu kadar, okurgazete güven ilişkisini de tazeleyici bir yönü vardır yorum alanının kullanılmasının. Ayrıca da gazetenin okurunhalkın nabzını tutmak, fikrini almak açısından çok faydalı olduğuna yıllar içinde defalarca kez şahit oldum. Bu konuyu önemseyip, değişime ve gelişime dönük adım atmanız dileğiyle. İyi günler diliyorum. Saygılarımla... Nilgün Uzun Uluocak Yorumlar konusunda bir öneri Merhabalar. Naçizane bir önerimi iletmek istiyorum. İnternet gazetenizin yorum bölümü çok kullanışsız. Disqus yerine kendi yorum sisteminizi kullanmanız hem arama motorlarınca olumlu algılanacaktır hem de kullanıcılara daha kolay yorum yapma şansını sunacaktır. Eğer gerekli değişiklikler yapılırsa haberlerin yorumlanma oranı bir şekilde artarsa arama sonuçlarında çok daha yukarılara çıkacaktır. Böylelikle “gerçekler” daha çok insana ulaşacaktır. Belki daha iyisini yapacaksınızdır ama dedim ya naçizane fikrimdir. Selamlar, iyi çalışmalar.. Taner U. Newton’un tutkulu ilgileri 10 Nisan Pazar günkü Cumhuriyet’in arka sayfasının son sütunundaki haber (Newton vaktini “boş işlerle” geçiriyormuş) YANILTICI. Zira, sanki yeniymiş gibi sunulan bu habere konu olan yeni belgelerin ortaya çıkması çok ilginç olsa da Newton’un simya hatta teolojiyle tutku derecesinde ilgilenmiş olduğu herhalde iki yüz yıldan uzun zamandır ilgili herkesin bildiği bir durum, yani “yeni ortaya” çıkMAdı! R. Ömür Akyüz (Prof. Dr.) Fizik Bölümü yorum TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ ‘Pencere’ varsa, başka dünyalar da vardır…icedir içinde yaşadığımız, kapka ra bulutlarla sarılı ortamda 6 Ni Nsan Çarşamba akşamı bir tiyatro ya gittim. “Oyun Atölyesi”nin yeni oyunu “Pencere”yi izledim. İngiliz yazar David Hare’in iki perdelik oyunundan beklentim, birkaç saat olsun beni içinde artık boğulmak üzere olduğum bir iklimin gerçeklerinden uzaklaştırmasıydı. Ama tam tersi oldu. Daha doğrusu, karşılaştığımız her gerçek sanat eseri bizi nereye götürürse, “Pencere” de beni kolumdan tutup o noktaya sürükledi. Gerçeklerimizi unutturmak bir yana, tam aksine, onlar bağlamında kendimizle, üstelik şu ana kadar alışageldiklerimizden çok farklı yollardan geçerek, tam damardan hesaplaşmak zorunda kalacağımız bir âleme sürgün edildim. O akşam, “Pencere”nin perdeleri kapandıktan sonra salondan kaçarcasına çıkarken yaşadığım, tam anlamıyla buydu. Bir tiyatro salonundan kaçmak kolaydı elbet ama oraya iki adım ötedeki kendi dört duvarımın arasına sığındıktan sonra nereye kaçacaktım? Umarsız bir ‘dejavu’ ile karşılaşmak… Aynı yazgı ile yıllar önce, Angelopoulos’un o unutulmaz “Sonsuzluk ve Bir Gün” filminde, film boyunca geçmişini ziyaret eden adamın hastanede yatan ve artık bu dünyaya ait hiçbir şeyi algılamayan annesine sorduğu soru yüzünden karşılaşmıştım: “Söylesene anne, biz sevmeyi ne zaman unuttuk?” “Pencere”nin beni ezen sorusu ise şuydu: “Sen ki, şu anda haklı olarak içinde yaşadığın ortamda olup bitenleri çözümlemek ve yargılamak peşindesin, hiç kendine o pencerelerden bakabildin mi? Kendinle hesaplaşmalarında dürüst olabildin mi?” “Pencereler”, bu konuda elbet yardımcı olabilir. Ama o pencerelerin açıldığı yerleri doğru görmeye hazır olmak koşuluyla! “Oyun Atölyesi”nde başlayan üç kişilik Esra Bezen Bilgin, Haluk Bilginer ve Kürşat Demir “Pencere”den bakmaya giderken, kanımca işte böyle bir vurgun yemeye hazır olmak gerekiyor. Haluk Bilginer, oyunun kitapçığı için yazdığı “Sanat ve Ahlak Üzerine” başlıklı yazının bir yerinde şöyle demiş: “David Hare bu oyunda, bir zamanlar sevgili olan iki kişi tekrar birlikte olabilir mi sorusunu irdeliyor. Her şeyi parasıyla halletmeye çalışan ama zenginlikten nasibini alamamış bir adamla, ideallerini kendine siper etmiş bir kadın. Hangi Pencere’den bakmalı geleceğe? Kimin dünyasına boyun eğmeli? Kibir var oldukça ve sadece kendi penceremizden bakarak bir gelecek kurmak mümkün mü?” Geçmişin içsel hesapları kapatılmadan… Yanıt, seyircide. Elbette herkesin yanıtı da kendine. Bundan kaçış yok. Ama bunun için seyirciye sunulan malzeme, dört dörtlük. Yönetmen Birkan Uz, oyunculuklar arasındaki dengeye gösterdiği titizlik ile neredeyse olanaksızı başarmış. Oyunculara gelince, tümü de seyirciyi eleştirel düşünmeye zorlama gücünü yalınlıklarında aramışlar ve bulmuşlar. Öte yandan karakterlerin en genci henüz yirmilerinde Edward’ın geçmişi, öteki iki karakterin aksine henüz verilememiş hesaplarla yüklü değil; bu durum, Kürşat Demir’in oyunu aracılığıyla bir başka karşılaştırmanın kapılarını çalıyor. Bütün bunlara Gamze Kuş’un usta işi sahne tasarımı da eklendiğinde, alın size görünüşteki sıradanlığı(!) ile sırılsıklam bir politik tiyatro! Evet, tıpkı Angelopoulos’ta olduğu gibi, David Hare’in oyununda da “suçüstü” yakalanmak var! Bozdağ’dan karar öncesi AYM’ye ayar Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, cumhurbaş kanına hakaretin suç ol maktan çıkarılmasıyla il gili tartışmalarla ilgili ko nuştu. Bozdağ, “Bu madde (TCK 299) beyler anayasaya aykırı değil. Ama sizin Bozdağ ahlakınıza aykırı. Sizin sahip olduğunuz değerlere aykırı olabilir. Küfretmeyi sizin ahlakınız sizin değerleriniz kabul edebilir. Ama bu toplum bunu kabul etmez. Anaya sa Mahkememiz ne karar verecek hep bera ber onu göreceğiz” dedi.  AKP Yozgat toplantısına katılan Bozdağ, şunları söyledi: “Birdenbire 2 hâkim çıkı yor, ayrı ayrı yerlerde bu maddenin ana yasaya aykırı olduğu kanaatine varıyor lar, Anayasa Mahkemesi’ne müracaat edi yorlar. Birdenbire bazı siyasetçiler çıkıyor, kerli ferli hukukçular çıkıyor, bu madde nin anayasaya aykırı olduğunu söylüyor lar. Ben Yozgat’tan diyorum ki, ne yapsanız boş. Ne ederseniz edin bu milletin cumhur başkanımıza olan muhabbetini yok edeme yeceksiniz.” l YOZGAT / DHA C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear