28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KULTUR Restorasyon krizi Erzurum’daki Çifte Minareli Medrese’nin dört bir yanında kar ve yağmur sularının tahliyesi için duvarlar üzerine döşenen borular tepki çekti. Vakıflar Genel Müdürlüğü “suların tahliyesi amaçlı” dedi. Pazar 10 Nisan 2016 EDİTÖR: CEREN ÇIPLAK TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ kultur@cumhuriyet.com.tr 17 ‘Korku dağlarını yerle bir edeceğiz’ 17 Nisan’da Yenikapı Meydanı’nda 6. Bağımsız Türkiye konserini verecek Grup Yorum, yine konser izni alamayınca miting başvurusu yaptı. Konsere değil mitinge izin çıktı. n Grup Yorum 31 yıllık geçmi şinde üyelerinin tutuklandığını, al bümlerinin toplatıldığını, konserle rinin defalarca yasaklandığını gör dü. Bu 31 yıl içinde en çok engel lemeyle hangi dönemde karşılaştı nız? Her dönemin kendine özgü bas kı türleri oldu. Yeri geldi konserleri miz yasaklandı, yeri geldi albümleri miz toplatıldı. Görünürde konser ya sağının olmadığı ama polisin salon sahipleri ni tehdit etmesi ile kon ser yapacak salon bula madığımız zamanlar ol du. Örneğin Edirne’de polis beş kez üst üste EZGİ ATABİLEN salon sahiplerini tehdit etti, ama sonunda yap tık. Üylerimiz tutuklan dı. Ama son yıllarda baskılar daha da arttı. Özellikle halk ayaklanmasın dan sonra halktan duyulan korku ile AKP iktidarı herkese sadırmaya baş ladı. Bakın son üç yıldır tek gündem leri halkın yeniden ayaklanmasını önlemek için tedbirlerle geçiyor. Biz de bu süreçten payımızı fazlasıyla alı yoruz. Grubumuzun bir üyesi daha yeni tutuklanıp tahliye oldu. 7 Nisan günü Tayyip Erdoğan polislerle saray toplantısında “İşkenceyi bitirdik, ar tık karakollar korkularak girilen yer ler değil” diyerek yine yalan söyledi. İşkence yapmıyor dediği polisleri bir yorumcuyu sokak ortasında kaçırıp kolunu kırdı, bir diğerinin parmağını kırdı, diğer bir yorumcunun bileği kı rık, diğerinin ise omuz kasları yırtık. ‘Biz çok umutluyuz’ n Bu konser için herhangi bir engelleme girişimiyle karşılaşmadınız mı? Önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne başvurduk. Tam 45 gün sonra cevap verdiler. Ve şöyle bir cevap verdiler: “Uygun değil”. Neden yok, biz öyle istiyoruz diyorlar. Se Grup Yorum’un 30. yıl konserlerinden bir kare. bep olarak gösterecekleri bir nedenleri bile yok. Koca meydan yaptık diye övnüyorlar ama kimseye kullandırtmıyorlar. Biz de miting başvurusu yaptık. Çalışmalarımıza tüm hızımızla devam ediyoruz. Bir yandan provalarımız sürüyor. Bir yandan afiş, pankart, el ilanı dağıtımları devam ediyor. Binlerce insanımız bu konser için çalışma sürdürüyor. n “Bağımsız, özgür ve sosyalist bir Türkiye için şarkılar, türküler söylemeye devam edeceğiz” dediniz hep. Tarif ettiğiniz o Türkiye profiliyle aramızdaki mesafe nedir bugün? Evet ne bağımsız bir ülke, ne de özgür. Baskıların arttığı, artık açık katliamların olduğu bir süreçteyiz. Nasıl olur da umutlu olabiliriz diye düşünebiliriz bu ortamda. Unutmayalım bağımsızlık ve özgürlük karanlığın en yoğunlaştığı anların hemen bitiminde kazanılır. Bu yüzden bağımsızlık ve özgürlüğe ne çok uzağız ne de çok yakınız. Sadece ‘örgütsüzüz’ o kadar. Sanatçı, mühendis, esnaf, öğrenci... Herkes örgütsüz ama öfkeli, bu düzenden nefret ediyor. Bu sorunu ortadan kaldırdığımızda mesafe daha da kapanacaktır. Unutmayalım bir insanın hele hele sanatçı ve aydınların umutları, hayalleri yoksa yaşamazlar, hayat anlamsızlaşır. Biz çok ama çok umutluyuz. Suskunluk nereye kadar? n Başka sanatçılarla işbirliği içerisinde olmaya çabaladınız hep. Gerek konserlerinizde gerekse ortak tepki vermek gerektiğinde, ön ayak oldunuz. Baskılar arttıkça diğer sanatçılardan çağrılarınıza aldığınız yanıtlar nasıl etkilendi? Biz her zaman birlik olmaktan yanayız. Bunun için de sanatçılarla birlikte olmak için çokça çalışma yaptık, yapmak istiyoruz. Ama az önce de söz ettik örgütsüzlükten. Sanatçılar içinde de bu çok ciddi bir sorun. Kendi sorunlarına karşı dahi bir suskunluk içinde olabiliyor sanatçılar. Böyle olunca tabii dayanışma da zayıflıyor. Ama bu suskunlukla nereye kadar gidilir diye düşünmek gerekli. Bugün sustun, bugünü kurtardın. Ama yarın ne olacak? Biz sanatçı dostlarımızla yine bir araya geliyoruz, sağ olsunlar destek oluyorlar ama birbirimize, sanatımıza daha çok destek olmalıyız diye düşünüyoruz. n Bu konser için her yıl olduğundan ayrı, özel bir güvenlik önlemi alındı mı? Hemen hemen tüm konserlerimizde bu güvenlik önlemlerini alıyoruz. Tabii son dönemde yaşananlar herkesi tedirgin etti. AKP de bu durumu tam bir fırsata çevirip halkın korku içinde yaşaması için var olan durumu tetikliyor. Yasakların, engellemelerin bahanesi haline getiriyor. Hayatın düzelmesi, normalleşmesini değil de gerginliğin, korkunun hâkim olmasını istiyor. İşte 17 Nisan Yenikapı konserimiz yaratılmaya çalışılan bu korku dağlarını yerle bir etmek için. Tabii güvenliğimizi, halkımızın güvenliğini sağlayacağız, gerekli tüm tedbirleri alıyoruz. n Konserlerinizde hep konuk sanatçılarınız olur, hatta 30. yıl konserine Joan Baez katılmıştı. Bu kez kimler sahnenize konuk olacak? Konser programı hakkında bilgi verir misiniz? Konserde yine konuklarımız olacak. Danslar, kurgular olacak. Yine orkestramız olacak. Geçen senelerdeki gibi dolu dolu bir program bekliyor tüm herkesi. Çok az kaldı, provalarımız devam edyor, repertuvarımız hazır. 17 Nisan’ı iple çekiyoruz artık. Bu seneki konserin teması “Ya Özgür Vatan Ya Ölüm”. Bu duygularla diyoruz ki: “Bağımsız ve özgür bir ülke için 17 Nisan’da Yenikapı’ya, haydi Türkiye”. Baba’nın emeklilik haberi palavraymış Tarihi bir figür Erkin Baba. Kendini emekliye ayırıyor demişlerdi, ama palavraymış. Baba, Dorock XL’daki konserini “yine görüşeceğiz” sözleriyle bitirdi. Erkin Baba kendini emekliye ayırıyor, son birkaç kon “Anma Arkadaş” ve “Kızları da Alın Askere” dertli geçiyor; ses ser dediler, kalktık gittik. “Yük sorunları bitmiyor, şarkıların selen” Kadıköy’ün insan teriyle yapısının değişmesine ve söz ıslanmış kalabalığından hafifçe lerinin aksamasına neden ola hırpalanarak, kendimizi fiyakalı konser mekânı Dorock XL’a attığımızda buranın tam bir Fight MURAT BEŞER cak kadar. “Sana Bir Şeyler Olmuş”ta gi tar solosu eşliğinde vokal do Club olduğuna şahit olduk. ğaçlamaları yapıyor, “Gaddar” Sahneyi nereden nasıl göreceğim di ve “Çöpçüler” çalarken “Erkin Baba” ye çaresizce çırpınırken, kendimi barın tezahüratları yükseliyor. üzerinde buldum; mübalağa değil, bir Sahneyi göremeyenler ekranlardan bira kasasının üzerine tünemiş vaziyet izlemek zorunda kalıyor. İnsanlar ta teyim. Tavana yakınım, sevinçli bir ha bure ve masa üstlerine, birbirinin sırt ber alırsam heyecandan havaya zıpla larına tırmanıyor. Siyah kıyafeti ve ke mamalıyım. piyle, önündeki kırmızı Gibson’ıyla Burası tam bir rock’n roll cehennemi; (daha sonra sarı Ibanez ve Fender) ta doksanların Kemancı’sının “Yeni Tür rihi bir figür Baba. Kalabalık O’nu ko kiye” tezahürü. Görebileceğim mesafe şulsuz seviyor; sözlerini sorgulamıyor, Baba’nın gitarı distorsiyonlu, cızırtılı, vokali ise diğer çalgılara göre çok de bir kızcağız baygınlık geçiriyor. Ya (gençlere göre) demode esprilerine gü yüksek tonlanmış. Ses işlerine bakan güler yüzlü bir de çocuk var sahne nındakiler su serpiyor yüzüne, bilekle lüyor, klişe cümlelerini alkışsız geçmi de; Baba’nın talimatlarıyla bir oraya koşuyor, bir buraya. rini ovuyorlar. yor. İzleyicisi arasındaki kuşak farkı Baba yaklaşık iki saat çalacak, ama öncesinde en az 1520 dakika çene çalacak kesin. Basçı Ünal Vani, davulcu Alper Tema ve klavyeci Emre Güngörmüş dahil, herkes beklemede. Hayret politik ima yok bu sefer, ama serzenişler, alaylar, şöyle geçerken dokundurmalar hiç eksik olmuyor Baba’nın dilinden. Ses sorunları bitmiyor Kısa rock’n roll girişin ardından “İlahi Morluk” şalter kaldırıyor. Baba’nın gitarı distorsiyonlu, cızırtılı, vokali ise diğer çalgılara göre çok yüksek tonlanmış. Ses işlerine bakan güler yüzlü bir de çocuk var sahnede; Baba’nın talimatlarıyla bir oraya koşuyor, bir buraya. ve çelişkisi, birbirini garip bir biçimde tamamlıyor. Finalde müjde verdi Cebi elinden düşürmeyenlere ince ince geçiriyor, ama ne çare! O da mevzuyu “abidik gubidik”e bağlıyor. İroni yapıyor bu kez: “çekin, çekin, gidip evinizde seyredin.” El kol işaretleriyle sahnenin kenarından seyirciye fotoğraf ve video çekmeyin uyarısı yapan bir görevliye: “Onu anlatamazsın, boşver!” Öten mikrofona bir yaklaşıp bir uzaklaşarak ağzını burnunu burarak “Arap Saçı”nın ilk notalarını basıyor. “Cemalim”den sonra ifadeci, erken dönem Scorpions’vari metalik so lolarla “Mesafeler”e giriyor. Rock’n roll ritimlerinin aralarına serpiştirilmiş saykodelik pasajlar “Yalnızlar Rıhtımı”nda da sürüyor. “Estarabim” ve araya sıkıştırılmış tek cümlelik “Ankara’nın Bağları” ile ardından gelen “Fesupanallah” göbek atmak isteyenlere fırsat sağlıyor. Sesi yetmiyor Baba’nın son şarkılarda, ama fark etmez. Seyirci hepsini ezbere söylüyor, hem de sahneyi bastıracak güçte. Müjde ikinci kez çalınarak finali ilan eden “Çöpçüler”in sonunda geliyor. Dostum, şu emeklilik işi palavraymış, Baba “yine görüşeceğiz” dedi. (muratbeser@muratbeser.com) Tek suçlu o öğretmen mi? Pespayelik ve seviyesizlik, politika diye; ağız dalaşı, kavga ve küfür, tartışma diye yutturulmaya çalışıldığında... Her an aptal yerine konmaya artık tahammül edemediğinizde... Tehdit, baskı, şiddet sarmalı içinde debelenip çıldırmamaya çalıştığınızda... Günlerce, haftalarca taciz edilen 45 çocuğu değil de, taciz edeni korumaya yönelik yollar arandığında... Çocukları değil, taciz edeni savunanların hızla arttığı ve yaygınlaştığı ortamda... “Yeni Türkiye” diye size sunulan, “barış” diyenin içeri tıkıldığı, düşünce ve ifade özgürlüğünün yok sayıldığı, muhalifliğin “terörizm” sayıldığı, insan yaşamı, emeği ve onurunun beş para etmediği bu baskıcı, tehditkâr, şiddet dolu, arsız, hoyrat ortamda hâlâ bir köşede yazı yazmanın anlamı var mı, inanın bilmiyorum. Eyyyy kadınlar! “Önüne yatmak” deyiminin, korumak, savunmak, “altına yatmak”tan farklı olduğunu açık seçik anlatan yüzlerce yazı yayımlandı. İktidar ve yandaşları anlamamakta ısrarcı. Çünkü amaç farklı. Amaç sadece Kılıçdaroğlu’nu değil, CHP’yi yıpratmak, karalamak, silmek. Haydi bakalım nefret dili üzerinden de gelsin ayrımcılık! Küfür yarışını bir yana bırakalım, benim asıl şaştığım başka: “Aile”den Sorumlu Bakan Hanım’ın, Ensar Vakfı savunmasına arka çıkan kadınların fotoğraflarını görüyor, demeçlerini okuyorum. Tanrı aşkına neredeydi bu kadınlar şimdiye kadar? Bu ülkede yaşanan savaşta, analar ölen çocukların bedenine ulaşmaya çalışırken... Her gün en az bir kadın, koca ya da aile şiddetiyle öldürülürken neredeydiler? 910 yaşlarında 45 çocuğa yaşatılanlar açıklanırken duymadılar mı? O çocuklar için niye seslerini çıkarmadılar? Bu rezillik ortaya çıkınca, tek suçlu o öğretmen mi demek akıllarına gelmedi mi? Sistemi sorgulamadılar mı? Orada çalışan tüm görevlilerden yerel yöneticilere, milletvekillerinden Milli Eğitim Bakanı’na, İçişleri Bakanı’na, Başbakan’a uzanan ihmaller, denetimsizlik, hoyratlık zincirini sorgulamak gereğini duymadılar mı?.. Bakanın bağışlanır hiçbir yanı olmayan “bir seferlik” açıklamasını; vakıfta olan biteni örtbas etmek için harcadıkları emeğin binde birini o çocuklara harcasalardı, bunları söylemek zorunda kalmayacaktım. Necatigil 100 yaşında Bu pazarı da böyle pisliklerle geçirmeyelim! 16 Nisan Behçet Necatigil’in yaşgünü. Tam 100 yaşında oluyor! (Sözcükler dergisi harika bir özel sayı hazırlamış, kaçırmayın!) 70’li yıllar. Cağaloğlu’nda Milliyet binası. Sanat Dergisi Odamız. Akal Atilla, Zekai Muratçay ve ben. Behçet Necatigil odamıza geldi mi, her işimizi bırakır sadece onu dinleriz. Az ama öz konuşan, utangaç gülümseyen, müthiş alçakgönüllü, zekâ küpü, çok duyarlı, anıları cömertçe paylaşan “Hoca”... Bu ziyaretlerde ondan ne çok öğreniriz. Yaşamla iç içe soluk alıp veren şiiri izleriz... Gelin bu yazı onun “Sevgilerde” adlı şiiriyle bitsin: Sevgileri yarınlara bıraktınız Çekingen, tutuk, saygılı. Bütün yakınlarınız Sizi yanlış tanıdı. Bitmeyen işler yüzünden (Siz böyle olsun istemezdiniz) Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi Kalbinizi dolduran duygular Kalbinizde kaldı. Siz geniş zamanlar umuyordunuz Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek. Yılların telâşlarda bu kadar çabuk Geçeceği aklınıza gelmezdi. Gizli bahçenizde Açan çiçekler vardı, Gecelerde ve yalnız. Vermeye az buldunuz Yahut vaktiniz olmadı. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear