28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazar 10 Nisan 2016 haber 12 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ O şimdi canlı bomba Cemaat beleşçi mi, işbirlikçi mi? Kestirmeden “17/25 Aralık dosyaları” dediğimiz günlerin özü özeti ses kayıtlarıydı. Gizli dinlemelerle elde edilmişlerdi, ardı ardına internete aktarıldılar. Türkiye’yi sallayan, Tayyip Erdoğan komutasındaki AKP tayfasına “Ulan çok yıllar sonra güç bela elde ettiğimiz ve tadını doya doya çıkarmakta olduğumuz iktidar elimizden gidiyor mu” paniğine sürükleyen; geceleri ter içinde uyandıkları karabasanlara yol açan heyecanlı günler yaşadık. Sonra Erdoğan önderliğindeki pişkin siyasetçiler bu badireden ancak “İnkâr, yüksek sesle inkâr, inadına inkâr, asla geri adım atmadan inkâr” yoluyla kurtulabileceklerine karar verdiler. Ardından da hâlâ sürüp gitmekte olan “AKP Cemaat savaşları” başladı. Bugünkü durum Cemaat’in ağır kayıplar vererek çekilmekte olduğunu, AKP’nin ise savaşı kazandığı ama düşmanı tümüyle yok edemediği için hâlâ uykularının kaçtığını gösteriyor. Bugünleri bırakıp o günlere dönelim. O günlerde kafamda çengellenen bir soruydu: Cemaat gizli dinlemeleri kendisinin yaptığını ve internete kendisinin sızdırdığını adeta kabul etmiş bir suskunluk içinde kaldı. Neden? O günlerde Cemaat’ten tanıdıklarıma da bu soruyu bu kadar açık seçik sordum. Akla uygun ve ikna edici bir cevap elde edemedim. “Evet biz yaptık. Gördün mü gücümüzü” diye şişinmiyorlardı. Ama “Hayır biz yapmadık, bize iftira ediliyor” da demiyorlardı. Sorunun olası cevabını o günlerde bulamadık ama bugünlerde sanki bulmuş gibiyiz. Hem Cemaat’in, hem AKP tepelerinin bağırlarına basmadıkları ama vaz da geçmedikleri gazeteci Fehmi Koru geçen günlerde bir kitap yayımladı: Ben Böyle Gördüm. Fehmi Koru kitabında gizli dinlemeleri kimin yaptığına ve ses kayıtlarını internete kimin sızdırdığına cevap vermeye çalışıyor. Kitaba göre gizli dinlemeleri yapan da, tapeleri sızdıran da büyük ihtimalle bir “dış güç”. Cemaate yakın medya ise “güç bizde” algısını yaratmak için dinlemeleri de, ses kayıtlarının sızdırılmasını da sahiplendi. Anlaşılan Cemaat hava basayım, güç gösterisi yapayım derken başına belayı kendi eliyle ve diliyle sarmış. Peki, Fehmi Koru’nun “dış güç” vurgusu ne kadar isabetli? Bence neredeyse on ikiden vuracak kadar isabetli. Hatırlayın 2014 Mart’ında Dışişleri Bakanlığı’nda gizli, hem de çok gizli kalması gereken bir toplantı yapıldı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ve Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler Suriye’ye ilişkin konuşuyorlardı. Hani MİT Başkanı Fidan’ın “Gerekirse Suriye’ye dört adam gönderirim. Türkiye’ye 8 füze attırır savaş gerekçesi üretirim, Süleyman Şah Türbesi’ne de saldırtırız” diyerek Suriye’ye askeri saldırı fırsatı yaratma formüllerinden söz ettiği ünlü ve Türkiye dış politika tarihine bir yüzkarası olarak geçen toplantı… Yine hatırlayın. O günlerde Can Dündar arkadaşımızın başında olduğu Artı 1 Televizyon kanalında yayımlanan Canlı Gaste programına MİT Kontrterör Dairesi’nde başkanlık yapmış, ünlü ve kara ünlü Mehmet Eymür konuk olarak katıldı. Bir üst paragrafta sözünü ettiğim dinleme olayı soruldu. Uzman istihbaratçının verdiği cevap pek kısaydı: Bu düzeyde bir gizli dinleme ancak çok gelişmiş bir istihbarat örgütü tarafından yapılabilir. Bunu öteki gizli dinlemeler için de söylemek mümkün. Eymür adını anmadan CIA’i işaret ediyordu. HHH Bu aktardıklarım doğru ise, ki bana pek doğru gibi geliyor, 17/25 Aralık için “Bana karşı darbe yapılmak istendi” diye bar bar bağıran Erdoğan ve onun her boy ve soydan “hık” deyicileri, olsa olsa kendi başını belaya sokacak kadar avanak bir “eylem tırtıkçısı” olan, eğer değilse görevi el ulağı gibi bir işbirlikçilikle sınırlı Cemaat’in ötesine geçip sahici darbeciler üstüne ne düşündüklerini bir açıklasalar ya… STAR GAZETESİ YAZARI CEM KÜÇÜK Kütahyalı’yı savunduğu için işten atıldı iddiası Star gazetesinde hazırladığı kovdurma listeleriyle anılan yazar Cem Küçük, Star gazetesinden kovuldu. superhaber.com’da yer alan habere gö re Cem Küçük’ün Rasim Ozan Kütahyalı ve Genel kurmay ile ilgili yazdığı tepki çeken yazısı nedeniyle Star gazetesinden kovulduğu iddia edildi. Cem Kü çük, son olarak Genelkurmay Baş kanı için “direnirse istifasını verir” diye yazan ve askeri savcılığa çağ rılan Sabah gazetesi yazarı Rasim Cem Küçük Ozan Kütahyalı’ya sahip çıkan bir yazı yazmıştı. Küçük için, bardağı taşıran son damlanın önceki gün Kütahyalı’nın as keri savcılığa çağrılmasıyla ilgili kaleme aldığı bu yazı olduğu ve Küçük’ün Star gazetesi ile ilişiğinin önceki gün kesildigi, bu durumun ise henüz med yaya duyurulmadığı iddia edildi. Hasan Çayır Babası tarafından IŞİD’e katıldığı belirtilen Hasan Çayır, Adıyaman Emniyeti tarafından her yerde aranıyor. Takip Babasının “IŞİD’e katılabilir” diye ihbar ettiği Hasan Çayır, gözaltına alındı. Mahkeme tarafından serbest bırakılan Çayır, birkaç gün sonra ortadan kayboldu. Şimdi canlı bomba olduğu şüphesiyle aranıyor Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “Eylem yapmadan canlı bombaları tu sorgulandı. Adıyaman Sulh Ceza Hâkimliği tarafından 11 Şubat’ta adli kontrol kararıyla serbest bıra tuklayamayız” sözü bir kez daha kılan Çayır, ortadan kayboldu. Yi gerçek oldu. Adıyaman’da bir ba ne Emniyet’in kapısını çalan baba banın ihbarı üzerine “IŞİD üyeli ALİCAN Şükrü Çayır, 22 Mart’ta verdiği ifağinden” gözaltına alınan Hasan Ça ULUDAĞ dede, “Oğlum adli kontrol kararın yır, mahkeme tarafından serbest dan 34 gün sonra İstanbul’a git bırakılınca ortadan kaybolarak terör ör mek üzere evden ayrıldı. Bir daha haber gütü IŞİD’e katıldı. Babanın ikinci uyarı alamadım. Oğlum, IŞİD terör örgütünün sı üzerine alarma geçen Adıyaman Emni fikir ve görüşlerini benimsiyor ve IŞİD te yet Müdürlüğü Çayır’ın canlı bomba ey rör örgütüne katılmak için gittiğini düşü lemlerinde yer alabileceği uyarısında bu nüyorum” dedi. lundu. Adıyaman Emniyet Müdürlüğü’nün Emniyet’te alarm 23 Mart 2016 tarihli yazısına göre Ha Adıyaman Emniyet Müdür Yardım san Çayır’ın ortadan koybolması süre cısı İsmail İçen; Çayır’ın yakalanması ci şöyle gelişti: Adayıman’da yaşayan amacıyla Gaziantep, Hatay, Kilis, Mar Şükrü Çayır isimli yurttaş, 1988 Kah din, Şanlıurfa ve Umum İl Emniyet Mü ta doğumlu oğlu Hasan Çayır’ın 8 Şu dürlükleri ile Emniyet Genel Müdürlüğü bat günü ortadan kaybolduğunu belir Terörle Mücadele Dairesi Başkanlığı’na terek, Emniyet’e başvurdu. Hasan Ça yazı gönderdi. Çayır’ın yakalanması du yır, 10 Şubat günü eve geri döndü. rumunda kendilerine bilgi verilmesi is Baba Çayır, yeniden Emniyet’i ara tenen yazıda, şu uyarı yapıldı: “Konu ile dı. “Silahlı terör örgütüne üye olma” ilgili olarak kayıp şahıs müraacatı bu şüphesi ile 10 Şubat tarihinde ya lunan şahsın Suriye ülkesi çatışma böl kalanan Hasan Çayır, TEM Şube’de geleri ile irtibatlı gruplara katılmak için yurt dışına çıktığı/çıkabileceği değerlendirilmiş, şahsın Terör Nitelikli Kayıp Şahıs olarak arama kayıtlarına aldırılmış, ülkemizde son dönemde yaşanan olaylarda göz önünde bulundurulduğunda şahsın da bu tür eylemlerde yer alabileceği değerlendirildiğinden şahsın takibi önem arz etmektedir.” Hep aynı film Hasan Çayır’ın örgüte katılma süreci; 102 kişinin öldüğü Ankara saldırısını yapan Yunus Emre Alagöz, 34 kişinin öldüğü Suruç katliamına imza atan kardeşi Şeyh Abdurrahman Alagöz ile HDP’nin Diyarbakır mitingine bombayı bırakan Orhan Gönder’le neredeyse aynı oldu. Alagöz kardeşler ile Gönder, Hasan Çayır gibi Adıyamanlıydı. Üç canlı bomba, örgütle İslam Çayocağı’nda tanıştı. Üç ismin babası da polise başvurup, çocuklarını IŞİD’e katılabilir diye ihbar etti. Buna karşılık gözaltına alınan zanlılar, serbest kalınca IŞİD’e katıldı. Bu üç kişi de “Terör Nitelikli Kayıp Şahıs” olarak tüm yurtta aranırken, Türkiye’yi sarsan katliamlara imza attı. l ANKARA edilirken vurmuşlar Diyarbakır saldırısının failleri patlamadan önce dinlemeye alınmış ancak hazırlık fark edilmemiş ALİCAN ULUDAĞ Diyarbakır’da 7 Haziran seçimleri öncesinde HDP’nin düzenlediği mitingde 4 kişinin ölümüyle sonuçlanan patlamayla ilgili açılan dava, skandal bir bilgiyi ortaya çıkardı. Bombayı miting alanına bırakan IŞİD üyesi Orhan Gönder’i saldırıdan sonra Gaziantep’te kiraladıkları evde saklayan şüphelilerin telefonlarının patlamadan önce savcılık tarafından dinlendiği anlaşıldı. HDP’nin Diyarbakır’da İstasyon Meydanı’nda 5 Haziran 2015’te düzenlediği miting alanına iki bomba bırakan ve patlatan Orhan Gönder, Gaziantep’te yakalanmıştı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, patlamaya ilişkin İsmail Korkmaz, Mustafa Kılınç, Orhan Gönder, İlhami Balı, Burhan Gök hakkında iddianame hazırladı. İddianamede yer alan bilgiler, Orhan Gönder’e yardım eden şüphelilerin telefonlarının Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı’nca dinlendiğini ve takip edildiğini ortaya koydu. Buna göre Gaziantep Başsavcılığı, 2015/1247 sayılı dosyası üzerinden şüpheliler Demir, Balı, Korkmaz, Budak, Çakır ve Karabeyli hakkında “silahlı terör örgütüne üye olmak ve örgüt faaliyetleri çerçevesinde tasarlayarak adam öldürme ve bu suçlara yardım etme” suçlarından soruşturma yürütüyordu. Bu kapsamda söz konusu şüphelilerin telefonları dinleniyordu. Saldırı sonrası görüşme İddianameye göre, 5 Haziran’daki bombalı saldırıyı gerçekleştiren Gönder, aynı akşam otobüsle Gaziantep’e geçti. “Cafer” olarak kendisini tanıtan Gönder, IŞİD’in sınır emiri İlhami Balı’nın telefonuna, 6 Haziran 2015 tarihinde saat 00:19:14 00:32:30 00:34:08 ve 00:39:52’de “abi ben Cafer geldim” şeklinde dört adet mesaj gönderdi. Antep’e geldi, aradı Gönder, davanın sanıklarından İsmail Korkmaz ile 6 Haziran saat 08:12:30’da bir görüşme yaptı. Görüşmede Korkmaz, Gönder’e “Abi siz şimdi buraya (Antep’e) gelmişsiniz, bu şehirde misiniz abi... Şehirde misiniz şu an neredesiniz... Sizin görmeye gideceğiniz arkadaş var ya şu an evinde değil başka bir yerde ama bugün olabilsin evine dönecek anladın mı... Sizi biz alalım inşallah tamam mı... Anladım taksiye binebilir misin taksi... Sen taksiye otur beni ara oldu mu abi... Tamam ver şoförü... Karagöz’de bu arkadaşı alıp Batur top sahasına götürebilir misin Şehreküstü itfaiyesinin oradaki...” dedi. Gönder de “Tamam a geldi bindim onbeş saniye bindim aha bindim” karşılığını verdi. Dinlemeye takılınca... Bu görüşmelerden sonra İsmail Korkmaz, Ökkeş Karabeyli, Selçuk Budak ve Sami Çakır 14 Haziran’da yakalandı. Suriye’de olan İlhami Balı ve Mustafa Demir’e ise ulaşılamadı. Gönder ise 6 Haziran günü gözaltına alındı. İddianamede, şüphelilerden Mustafa Kılınç’ın Şahinbey’deki evi Gönder için kiraladığı, bu sırada yanında şüpheli Burhan Gök’ün bulunduğu anlatılırken, Kılınç’ın Gönder’i 6 Haziran günü söz konusu konuta yerleştirdiği belirtildi. l ANKARA UYARIDAN 4 SAAT SONRA PATLAMA YAÜRÇAKLİAŞNİ DI ABD’nin saldırı olacağı uyarısından dört saat sonra İstanbul Mecidiyeköy’de Metrobüs Durağı’nın üstgeçidi altında dün akşam henüz belirlenemeyen bir nedenle patlama meydana geldi. Olayda ilk belirlemelere göre üç kişi hafif yaralandı. Yaralılar çevre hastanelerde tedavi altına alındı. Patlama nedeniyle yol trafiğe kapatıldı.Yaralılardan Servet Keleş ve ismi öğrenilemeyen bir yaralı Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne, ismi henüz öğrenilemeyen diğer yaralı ise Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. ABD bu kez iki il için uyardı ABD’nin Ankara Büyükelçiliği, Türkiye’deki Amerikan vatandaşlarını olası terör saldırılarına karşı uyarmak için yeni bir duyuru yayımladı. Büyükelçiliğin internet sitesinden ve resmi Twitter hesabından yayımlanan açıklamada, başta İstanbul ve Antalya’daki meydan ve limanlar olmak üzere, turistik bölgelere yönelik “inandırıcı tehditler” olduğu belirtildi. Acil mesaj olarak du yurulan açıklamada, “Bu bölgelerin yakınlarındaysanız, lütfen azami dikkat gösterin” denildi. ABD Büyükelçiliği, Ankara Kızılay’da meydana gelen 34 kişinin yaşamını yitirdiği bombalı saldırı öncesinde de 11 Mart’ta vatandaşlarına yönelik güvenlik uyarısı yapmıştı. ABD’nin Ankara Büyükelçiliği yine bu ay başında vatandaşlarına; Hatay, Kilis, Gaziantep, Şan lıurfa, Şırnak, Diyarbakır, Van, Siirt, Muş, Mardin, Batman, Bingöl, Tunceli, Hakkâri, Bitlis, Elazığ, Adana, İzmir ve Muğla ile ilgili güvenlik uyarısı yapmıştı. ABD geçen ay sonunda Adana, İzmir ve Muğla’da askeri üslerde çalışan Amerikalı personelin ailelerinin ülkeden ayrılması talimatının ardından İncirlik’te ABD’li sivil kalmadığı belirtilmişti. l Haber Merkezi ANKARA KATLİAMI İÇİN BAKANLIĞA TAZMİNAT DAVASI Vahşi saldırı engellenebilirdiTekinArslan 10 Ekim Ankara katliamında yaşamını yitiren İnşaat İşçileri Sendikası kurucularından Tekin Arslan’ın ailesi, İçişleri Bakanlığı aleyhinde “IŞİD terör örgütünün terör eylemini engellemekle görevli ve sorumlu olduğu halde yetki ve görevini yerine getirmediği” gerekçesiyle 1 milyon 200 bin TL maddimanevi tazminat davası açtı. Eski CHP milletvekilleri, avukat Hüseyin Aygün ve Gökhan Günaydın tarafından Tekin Arslan’ın eşi Nebahat Arslan ile çocukları Suna ve Berfin Arslan adına hazırlanan dava dilekçesi, Ankara İdare Mahkemesi’ne verildi. Dilekçede, 10 Ekim saldırısı sonrasında savcılığın soruşturma dosyasına gizlilik kararı koyduğu ve mağdurların dosyadaki delilleri görme ve inceleme haklarının ortadan kaldırıldığını, bu durumun “halktan bazı şeylerin gizlendiği düşüncesine” neden olduğu vurgulandı. Saldırıyla ilgili görevden alınan Ankara Emniyet Müdürü ile Güvenlik ve İstihbarat Şube Müdürleri hakkında hiçbir dava açılmadığına dikkat çekilen dilekçede, “Oysa bu 3 yetkili, idarenin ifa etmesi gereken sorumluluklarını yerine getirmedikleri için görevlerinden el çektirilmişlerdir” denildi. Bakanlık önlemedi İçişleri Bakanlığı ile hükümet, polis, istihbarat, savcılık ve mahkemenin bir bütün olarak saldırıyı engellemek için hiçbir önlem almadığı anlatılan dilekçede, “Saldırıyı yapan 2 teröristin Suriye’nin Rakka şehrinden Adıyaman’a geldikleri, Gaziantep’ten 2 araç ile yola çıktıkları, hiçbir denetime uğramadan rahatça Ankara’ya ulaştıkları, saldırı sabahı Balgat’ta kahvaltı yaptıkları, eylem alanlarına bir ticari taksiye binerek vardıkları ortaya çıktığına göre, bu vahşi saldırıyı davalı idarenin engelleyebileceği halde görevini yapmadığı açıktır” denildi. l ALİCAN ULUDAĞ / ANKARA ESKİ SAMSUN MÜFTÜSÜ O sözler yine unutulmadı Samsun eski İl Müftüsü Hay rettin Öztürk, tecavüzzina karşılaştırmasıyla yeniden tartışmaların gündeminde. Yrd. Doç. Dr. Hayrettin Öztürk, 2 yıl önce düzenlenen bir etkinlikteki konuşmasında, “Bir sınır yoksa hiçbir sınır yoktur. 18 yaşındakinin zinasına karşı çıkamıyorsanız, 7 aylık bebeğe tecavüze karşı çıkmak timsahın gözyaşlarıdır” ifadelerini kullanmıştı. Çocuklara yönelik artan cinsel istismar olayları gündemi kap Öztürk larken, Öztürk de geçmişte yaptığı bu konuşma nedeniyle sosyal medyadaki tepkilerden nasibini aldı. Samsun’da 3 yıl müftülük görevinin yapan Öztürk, 7 Haziran 2015 seçimlerinde AKP’den aday adaylığı için görevinden istifa etmişti. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear