28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazartesi 29 Şubat 2016 4 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: SERPİL ÜNAY Faciaya davetiyeBEYOĞLU’NDAKİ TARİHİ HANIN ALT KATINDAKİ DÜKKÂNIN KOLONLARI KESİLMİŞ Her an yıkılabileceği belirtilen tarihi Beyoğlu Han’daki dükkânlar iki yıl önce ‘yangın güvenliği yok’ diye boşaltıldı ama Narmanlı Han’ın sahibine ait dükkân hâlâ kirada ve açık Tarihi bir binanın çökmesi ve Narmanlı rı kaldırıldığını” tespit etti. Handa dükkân sahibi olan Cemal lu Han’daki 2 adet kolon kesilmişken ve tüm binanın ruhsat iptali varken bir işyeri açık ve Han’ın restorasyonuyla kamuoyunun gün Elmastaş’ın binanın aslına uygun olarak kirada. 27 aydır işyerim kapalı ve bayimi devretmek zorun deminden düşmeyen Beyoğlu’nda bir skandal daha ortaya çıktı. HAZAL OCAK restore edilmesi için açtığı davaya ise yarın devam edilecek. Yaşa da kaldım. Beyoğlu Belediyesi yerimi kiraya bile vermeme izin vermiyor. Ancak tek mülk Tarihi Beyoğlu Han’ın nanları gazetemize an olarak kiraya veriliyor. Zengi alt kısmındaki dükkânda ta latan Elmastaş, “Binadaki tüm ne farklı uygulama yapılıyor.” şıyıcı iki kolonun kaldırıldığı tespit edildi. Yangın gü dükkân sahiplerinin ruhsatlarını iptal ettiler. 2013 yılında Tesadüf değil venliği olmadığı için boşaltılan binada hâlâ açık olan tek dükkân Narmanlı Han’ın da sahibi Tekin Esen’e ait ve içinde kiracısı bulunuyor. İstanbul 2 No’lu Koruma yangın güvenliği olmadığı gerekçesiyle bizi boşalttılar” dedi. Elmastaş şöyle devam etti: “Beyoğlu’nda bir bina yıkılmışken, Narmanlı Han’ın sahibi olan Tekin Esen’in İstiklal Beyoğlu Kent Savuması’ndan avukat Eren Can da, “Yer kazanmak için taşıyıcı kolonları kesiyorlar. İstiklal Caddesi’ne bakan işyeri daha çok kira getirisi için kolonlardan arındırıl Bölge Kurulu, İstiklal Caddesi’ndeki tarihi Beyoğlu Han’ın “zemin kat cephesindeki taşıyıcı duvarların projeye aykı Caddesi Galatasaray Lisesinin tam karşısında günde yüz binlerce kişinin geçtiği 2. derecede tescilli tarihi eser Beyoğ mış. Mal sahibinin Tekin Esen olması tesadüf değil. Belediyeyi görevini düzgün yapmaya çağırıyoruz” dedi. Tarihi Beyoğlu Han’ın önünden binlerce kişi geçiyor. Gerçeğin özgürlüğü... Can Dündar ile Erdem Gül’ün özgür olması aslında gerçeğin özgür olmasıdır. Onların özgür olmalarına ülkede duyulan büyük sevinç, tanıdık tanımadık herkesin “gerçeğin dostları” olmasından kaynaklanmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin bu kararından hoşnut olmayanlar da vardır. Onlar da gerçeğin ortaya çıkmasını istemeyenlerdir. Ama ne çare ki, gerçekler sonsuza dek gizlenemez. Daha gizlendiği sanılan nice gerçek ortaya çıkacak, onu gizleyenlerin suçlarını yüzlerine vuracaktır. “Her şey bitti, artık yapılacak bir şey kalmadı” sananlar yanılmaktadır. Hiçbir şey bitmedi. Hiçbir şey olduğu yerde kalmaz. Dünya her gün, her saat dönmektedir. Yaşam her dakika değişmektedir. Yalanlar bir süre gerçekleri örter ama bu süre bir yerde sona erer ve gerçekler pırıl pırıl ortaya çıkar. Yaygara orada sona ermiştir. HHH Özgürlük hapiste olup olmamak değildir. Nice insan hapiste özgür yaşamıştır. Nice insan dışarıda tutsak olmuştur. Düşünceleri tutsak, iradeleri tutsak nice insan dışarıda gezmekte, dahası yetki verilmiş yerlerde oturmakta, kararlar almakta, emirler vermektedir. Böyle insanların egemen olduğu yerde gerçekler de özgür olamazlar. Onlar da gizlenir, üstleri örtülür, tutuklanırlar. Asıl özgürlük, insanın bilinçli sorumluluğudur. İnsanı özgür kılan, bilinçli sorumluluğuna sahip olmasıdır. Antoine De Saint Exupéry, “İnsanın mutluluğu özgürlükte değil, fakat sorumluluğun kabulündedir” der. İşte bu sorumluluk gerçekleri ortaya koyarken bundan rahatsız olanların da tepkisini çeker. Bu tepki yetkili kişilerin elinde tehli keli bir duruma dönüşür. Burada gene devreye sorumluluk girecektir. Gazetecinin sorumluluğu yerini yargıcın sorumluluğuna bırakır. Yargıç emirle mi karar verecektir, yoksa kendi vicdanı ve önündeki dosya ile mi? Bu da yargıcın sorumluluğudur. Yargıç özgür müdür yoksa tutsak mıdır? O da kendi kararının sorumluluğunu taşıyacaktır. Vatandaş özgür müdür, tutsak mıdır? Vatandaş kendi sorumluluğuna sahip çıktığı ölçüde özgürdür, aksi halde o da kendi hapishanesinin tutsağıdır. Bakınız Doğan Kuban ne diyor: “Biz cehaletin olanak verdiği bir yalan dünyasında yaşıyoruz. Söylendiği zaman kimsenin reddedemeyeceği insanlık ve ahlak dışı, fakat sorumluların ve aydınların sözünü etmedikleri sayısız olgu var. Söz edildiği zaman ise bunun dile getirilmesinden, yorumundan korkan kör, sağır ve dilsiz bir adam türü yarattı yaşadığımız dünya. Bütün bunları seyrederek politik yaşamlarını sürdürenler ahlaklı mıdır? Yasadışı mıdır? Çaresiz midir? Bütün bunlara ve daha binlercesine tanık olup sesi çıkmayan gazete sayfalarını dolduran laf ebeleri ahlaklı mıdır? Çaresiz midir? Ekonomik denetimsizliğin ve yasasızlığın hesabını tutmaktan kaçınan ya da tutamayan allameler sorumlu mudur? Çaresiz midir? Ahlaksız mıdır?” İnsanın özgürlüğü ve sorumluluğu iç içe. Can Dündar’la Erdem Gül’le bizim tutsaklığımız da kalktı. Hoş geldin “gerçeklik”. Hoş geldin “sorumluluk”. Daha çok yolumuz var. Hep beraber yürüyeceğimiz yol. Gene beraber yürüyeceğimiz gerçeğin yolu... (Doğan Kuban, “Türkiye’nin Bağımsızlık Savaşı”, Cumhuriyet Kitapları, 2010) DENİZALTI İHALESİ HABERİ MECLİS GÜNDEMİNDE Cumhuriyet yazdı önerge verildi ELMAS TOPCU Gazetemiz Cumhuriyet’in 17 Şubat 2016 tarihli baskısında ‘Denizaltı İhalesinde Almanlardan Rüşvet’ manşetiyle verilen haber üzerine HDP Diyarbakır milletvekili Ziya Pir, TBMM’ye Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın, cevaplaması isteğiyle soru önergesi verdi. Bremen Başsavcılığı, Alman şirketi Atlas Elektronik şirketine, Türkiye’de yapımı süren yeni tip denizaltı ihalesinin komuta kontrol sistemlerinin, sonarlarının ve konsollarının tedariki ihalesini almak için ‘Türk ordu mensuplarına’ rüşvet verildiği iddiasını soruşturuyor. Almanya kökenli HDP’li Ziya Pir, “İddia edildiği gibi denizaltı ihalesinde yetkililere rüşvet verilmiş ise bu kişilerin tespit edilip, haklarında soruşturma başlatılması gerekmektedir. Almanya’da da savcılık tarafından soruşturulmaktadır” dedi. Ziya Pir ayrıca Türkiye’de 17 Şubat 2016, Cumhuriyet uluslararası projelerde karar ve ren merciinin Savunma Sanayii İcra Komitesi olduğuna, Atlas Elektronik ihalesine ilişkin Almanya’da başlatılan soruşturmanın kapsamı olaZiya Pir rak verilen tarihlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başbakanlık sıfatıyla bu komitede oturduğuna dikkat çekti ve rüşvet iddiasının bütün yönleriyle soruşturulup, hiyerarşik veya zincirleme bir suçun işlenip işlenmediğinin tespitinin yapılmasını talep etti. l KÖLN DEMİRTAŞ’TAN BAŞBAKAN’A SERT ELEŞTİRİLER ‘Davutoğlu BATMAN’DA MİTİNG siyasi bir mevtadır’ HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Batman’da partisince düzenlenen “Barış ve Demokrasi mitinginde” AKP hükümetine sert sözlerle yüklendi. Güneydoğu’daki operasyon nedeniyle Başbakan Davutoğlu’nu “Katliamcı Başbakan” olarak nitelendiren Demirtaş, “Ey Davutoğlu, sen siyasi bir mevtasın. Seni bitiren bu katliamlar oldu, aklın dan çıkarma. Sen tarihe ‘Katliamcı Başbakan’ diye geçtin” şeklinde konuştu. Demirtaş, “Davutoğlu, ‘masayı Demirtaş devirdi’ diyor. E harhalde ‘Erdoğan devirdi’ diyecek cesaretin yok. Zaten sen Erdoğan devirdi desen kulağından tuttuğu gibi kapıya koyar” dedi. Öte yandan miting sonrası çıkan olaylarda 5 kişi gözaltına alındı. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear