26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Çarşamba 24 Şubat 2016 KULTUR EDİTÖR: EZGİ ATABİLEN TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Eco’dan ‘yeni’ kitap Umberto Eco’nun İtalyan dergisi L’Espresso’da yayımlanan yazılarından bir seçkiyi içeren yeni kitabı cuma günü İtalya’da çıkacak. Kitabın Dante’nin “İlahi Komedya”sına referans veren adı, “Pape Satan Aleppe”. kultur@cumhuriyet.com.tr Tanıdığım Eco KONUK YAZAR AYÇA ATİKOĞLU 17 ‘Maestro’ya güllerle veda mberto Eco’nun kansere yenik düşerek geçen cuma günü 84 yaşında ölümünün yasını tutan yüzlerce okuru ve seveni, dün İtalya’nın Milano kentindeki Sforza Kalesi’ne giderek yazarın naaşı başında son görevlerini yerine getirdi. Yazarın İtalya’nın kuzeyindeki kentinde yer alan evi önünde buluşup Eco’nun beyaz güllerle örtülü ladin ağacından yapılma tabutu karşısında alkış yağmuru bırakan okurları, 15’inci yüzyıldan kalma kalenin hisarında yapılan devlet töreninde de bir araya toplandı. Törende müzisyenler, yazarın da çok sevdiği ve klarnetle seslendirilen Arcangelo Corelli’ye ait Barok sonatı ‘La Follia’yı seslendirdi. Törene Eco’nun 1962’de evlendiği Alman sanat tarihçisi eski eşi Renate Ramge ve ailesinin dışında, Eco’nun yaşamında okumak, cehalet, aptallık, zekâ temel izleklerdi. Kütüphanelerin sıcaklığına bayılıyor, cahillikten üşüyordu. 84 yaşında ölen yazar, eleştirmen, düşünür ve göstergebilim uzmanı Umberto Eco için dün Milano’daki Sforza Kalesi’nde büyük bir cenaze töreni düzenlendi U İtalyan Kültür ve Eğitim bakanları da katıldı. Eco’nun bir oğlu, kızı ve torunu bulunuyordu. ‘Pencereden baktı’ Törende konuşan Kültür Bakanı Dario Franceschini, “Onun sessizliklerinde, beraberinde taşıdığı o sonu gelmez kütüphanelere akıl danışıyor oluşunu görebilirdiniz. Size, bizler adına pencereden bakmak üzere hayatınızı geçirdiğiniz için teşekkür ederim Maestro” ifadesini kullandı. Törene katılan Eco dostlarından kimileri, usta akademisyen ve yazarı, sağlığında paylaştıkları türlü şakalarla anarken, kimilerinin de gözyaşlarına hakim olamadığı görüldü. Eco’nun yeni kitabını gelecek cuma yayımlayacak Elisabetta Sgarbi ise yazar için son görevini yerine getirirken, “Onun büyüklüğünü henüz anlayabiliyoruz. Bizim dostumuzdu ve onun tarafından böylesine şefkat gördüğümüz için kendisine müteşekkirim,”dedi. Törende söz alan Eğitim Bakanı Stefania Gannini ise, “Eco, yaratıcı klasisizmin sembolüydü ve bu biricik özelliğiyle ülkemizi dünyaya tanıttı. Bir ustayı kaybettik, ancak öğretisini değil” şeklinde konuştu. Yazarın dünyaca tanınmasını sağlayan “Gülün Adı” isimli romanı, 43 ayrı dile çevrilerek 10 milyonun üzerinde okura ulaşmıştı. Kitap, göstergebilim, İncil araştırmaları, Ortaçağ çalışmaları ve edebiyat teorisi gibi pek çok unsuru içinde harmanlıyordu. l Kültür Servisi ‘Mustang’ yine vizyonda Oscarlarda Fransa’nın ‘Yabancı Dilde En İyi Film’ adayı olan ve son olarak İspanya Film Akademisi tarafından verilen Goya Ödülleri’nde ‘En İyi Avrupa Filmi’ seçilen “Mustang”, Türkiye’de 26 Şubat’ta yeniden vizyona girmeye hazırlanıyor. Türkiye kökenli yönetmen Deniz Gamze Ergüven imzalı “Mustang” Oscar adaylığında son beş film arasına kalarak büyük başarıya imza atmıştı. Pazar geceki Oscar ödül töreni öncesinde yeniden vizyona girecek film, sinema izleyicileriyle tekrar kucaklaşacak. Pera’da iki sergi birden ZİYARETE AÇILDI una ve İnan Kıraç Vakfı ikinci etkinlik ise, Hüma KabakPera Müzesi, baharı iki ye çı ve Esra Aliçavuşoğlu eş küni sergiyle karşıladı. 1 Mayıs’a ratörlüğünde düzenlenen, “Anı dek yer alacak etkinliklerin il ve Süreklilik: Hüma Kabakki, metafizik sanatının kuruçı Koleksiyonu’ndan Bir Seçki” cusu, modern sanatçı Giorbaşlıklı sergi. “Hafıgio de Chirico’yu za”, “Formları Şekil(18881978) lendirmek”, “Akışİstanbul’a kokan Kimlikler”, “Monuk ediyor. Sadernite” ve “Yüz Yünatçının yapıtlaze” gibi başlıklarrı “Dünyanın Gila kurgulanmış serzemi” başlığı algide, 45 sanatçıtında ve Roma, nın 70’e yakın yapıGiorgio ve Isa de Chirico Vakfı tı buluşturulurken, işbirliğiyle izlebu sanatçılar arasınnirken, de Chida Aliye Berger, Sabrico ölümünden yılri Berkel, Mübin Orlar sonra, Fabio Benhon, Sarkis, Canan zi küratörlüğündeki Pınar Yolaçan’ın Tolon, Fahrelnissa bu sergi vesilesiyle ‘Tal Gibi’ serisinden. Zeid, Ferruh Başağa, ilk kez babası EvaCanan Dağdelen gibi dikkat çeristo de Chirico’nun doğduğu kici pek çok ismin yanı sıra, Jokent olan İstanbul’u eserleriyseph Beuys, Damien Hirst, David le ziyaret ediyor. Sergi sanatHockney, Max Ernst gibi çağdaş çının yaklaşık 70 resim, 2 litografi serisi ve 10 heykelini sanatın önde gelen imzaları da öne çıkıyor. Bilgi: www.peramubir araya getiriyor. Kurumdaki zesi.org.tr l Kültür Servisi S ayatımıza 80’li yıllarda mıştım. Söyleşi kısa sürmüştü. “Gülün Adı” ile giren Um Hem çok yorgundu hem de roberto Eco bu ilk romanından ve manından bahsetmek istemeonun getirdiği şöhretten o kamişti. Ben de ısrar edememişdar sıkılmıştı ki, 2011 yılında tim. Torino’da yaptığı bir konuşmada “Gülün Adı’ndan bahsedece Cahillikten üşüyordu ğimi sanıyorsanız yanılıyorsuYıllar sonra bir söyleşisinde, nuz, nefret ettim bu kitaptan. karşılaştığı hemen her gazeteSizin de nefret etmenizi umuyo ciye standart 10 sorudan uzak rum. Altı roman yazdım, tabii durması gerektiğini söylediğini ki son beşi çok daha iyi romanokuyacak, solcularla çok dalga lardı. Ama kural şu, ne zaman geçmesine rağmen yaşamının yeni bir romanım çıksa Gülün sonuna kadar çok az solcunun Adı’nın satışları artıyor. Oysa olabileceği kadar ilkeli olduğuki, bu en kötü romanım unutunu görecektim. Irkçılık yakınınlup gitsin istiyorum!” diyecekti. dan bile geçmiyordu, gençlik Umberto Eco’yu 1984 yılınbazen çiğlik oluyor demek ki... da Münih’te yaptığı bir ‘okuUmberto Eco’yu bir daha görma’ toplantısınmedim ama da tanımıştım. l’Espresso derO zamanlar şöhgisindeki hafretinin zirvesintalık yazılarını deydi. Bologna her zaman taÜniversitesi’nde kip etmeye çasalt okur yazar lıştım. Genççevrelerce tanılerin bilgisanan bir entelektüyar ile ilişkileel olmaktan çıkriyle dalga gemış, 12 milyon çiyor, böyle gibaskı yapan romaderse İtalya’nın nının peşinde süüçüncü dünrüklenir olmuştu. ya ülkeleri araSürükleniyorsında yer aladu sürüklenmecağını söylüsine ama ne yayordu. Solculaİtalya’nın edebiyat devi Um rı seçkinci, şıpıp ediyor, “Gülün Adı”ndan bah berto Eco geçen cuma 84 ya marık ama kisetmemeyi başa şında hayatını kaybetti. tap okuru olarıyordu. Nitekim rak tarif edero gün, hâlâ aklımdan çıkmayan ken, sağcıları çoğulcu, açgözlü parlaklıkta bir konuşma yapve televizyonun esiri olarak tamış, giysilerin insanlık tarihinnımlıyordu. deki rolünü anlatırken “ZırhGülün Adı’ndan hoşlanmadıtan Likraya” başlığını atmış, in ğı gibi filminden de hoşlanmasanlığın zırhın sertliğinden lik mıştı. “Bilgelik putları yıkmak ranın bedenin formunu alan yu değil, hiç yaratmamaktır” diye muşaklığa geçerken çekmek zo yazmıştı bir keresinde. Sanırım runda kaldığı zahmeti, savaşları Eco’nun yaşamında okumak, anlatmıştı. Hem dalgasını geçcehalet, aptallık, zekâ temel izmiş hem de özgürlük metaforu leklerdi. Kütüphanelerin sıcakyapmıştı... Bizim İlber Hoca’ya lığına bayılıyor, cahillikten üşübenzeyen, yukarıdan ve dalga yordu. Fotoğraflarından anlayageçen bir üslubu vardı. bildiğim kadarıyla evi sımsıcacık kitaplarla doluydu. Arnavutluk’un Enver Hoca yönetiminde dış dünyaya kapılarını tümüyle kapattığı yıllardı. Eco, “ABD’nin Arnavutluk’tan farklı olduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Hiç haber vermemek ile informasyon bombardımanı yapıp bilgi saklamak aynı şeydir” demiş, “İnsan gereğinden çok konuşarak da, gereğinden çok susarak da günah işleyebilir” diye de eklemişti. Salon tıklım tıklım doluydu. Umberto Eco İtalyanca konuşuyor sonra sabırla çevirmeni bekliyordu. Biz iki arkadaş o konuştukça gülmekten yerlere yatıyor, her çeviriden sonra salon da yerlere yatacak diye bekliyorduk ama nedendir bilinmez, o inanılmaz komiklikteki düşündürücü muhabbet Almanları gülümsetmiyordu bile. Ciddi ciddi dinlemekle yetiniyorlardı. ‘Okuma’ bitip sahne arkasında kendimi tanıtınca “Haa! O çok gülen kız sensin deme. İtalyanca bildiğinden olsa gerek” demişti. Ama sohbetin geri kalanı aynı sıcaklıkta geçmemişti çünkü daha başlamadan Eco “Umarım o aptal 10 soruyu sormazsın” diye ekleyince ben de “Neden? Kadın, genç, Türk ve Müslüman olduğum için mi? Orta yaşlı bir Fransız gazeteci olsaydım aynı tavrı sergileyecek miydiniz? Sizin nesil Avrupalılar için ırkçılık anadan doğma bir durum” diye çıkış H Art Expo’da bir Türk isim Art Expo New York 2016’ya Türkiye’den katılacak tek sanatçı, özellikle kana bulanmış siyahbeyaz ‘tekinsiz’ çocuk heykellerini içeren “Amigdala” serisiyle tanınan Sonia Serpil Aslan oldu. Kişisel sergisini 2014 yılı Ekim ayında Maçka Sanat Galerisi’nde açan sanatçı, 14 17 Nisan tarihleri arasında New York’ta olacak. Aslan fuara iki boyutlu desen çalışmaları ve çocuk heykelleri ile katılacak. l Kültür Servisi Kısa süren söyleşi Giorgio de Chirico’nun ‘Hektor ile Andromakhe’ isimli heykeli. Kültür Bakanı’na soruyorum İran İslam Cumhuriyeti’ndeki 40 medya kuruluşunun, ‘Şeytan Âyetleri’nin yazarı Salman Rushdie’nin başına ödül koyması düpedüz bir terör eylemi değil mi? ran’ın dinsel önderi Ayetullah Homeyni, Hint asıllı İngiliz yazar Salman Rushdie’nin öldürülmesinin farz olduğuna dair fetva çıkaralı, kısa bir süre sonra da Rushdie’nin başına 6 milyon dolar ödül konulalı tam 27 yıl olmuş. Ne yazık ki, bunu bize anımsatan, geçenlerde İran İslam Cumhuriyeti devletine bağlı 40 medya kuruluşunun aralarında “para İ toplayarak” Rushdie’nin başına yeniden ödül koymaları oldu. Çevirmenlerin başına gelenler İran’ın resmi haber ajansı Fars’ın, Rushdie’nin alnına bir hedef işareti yerleştirerek yaptığı açıklamaya bakılırsa, bu kez ödülün tutarı 600 bin dolar. Yani Homeyni dönemindeki miktarla kıyaslanamayacak bir düşüş var ödül tutarında. Bunun nedeni, o günden bugüne İran’ın büyük ölçüde yoksullaşmış olması mı acaba?.. Anımsayacaksınız: Rushdie’nin “Şeytan Âyetleri” adlı romanı 1988’de yayımlandıktan bir yıl sonra İmam Homeyni kitabı “İslam’a karşı bir küfür” sayarak idam fetvası çıkarmış, yazar bu yüzden uzun yıllar koruma altında, gizlilikte yaşamak zorunda kalmıştı. Bir kesim Batılı aydın ve Avrupa Birliği üyesi ülkeler, bunu düşünce özgürlüğüne karşı bir saldırı sayarak protestoda bulunmuştu. Ne ki, bu arada, “Şeytan Âyetleri”ni Japoncaya çeviren Hitoşi İgaraşi bıçaklanarak öldürülmüş; kitabı İtalyancaya çeviren Ettore Capriolo da bıçaklanarak, Rushdie’nin romanını Norveç’te yayımlayan William Nygaard da üç kurşun yarası alarak ağır yaralanmışlardı. Daha sonra yapıtı Türkçeye çevirten Aziz Nesin İslami çevrelerce hedef gösterilmişti. İran hükümeti, 1998’de Rushdie hakkındaki idam fetvasının uygulanması için çaba göstermeyeceğini açıklamış, ama o günden bu yana fetvanın geçerli olduğunu her fırsatta yinelemekten geri kalmamıştı. Bakan’ın haberi var mı? Çok değil, üç ay kadar önce, Hitler’in “Kavgam” kitabının yeniden yayımlanmasıyla ilgili tartışmalar üstüne yazdığım bir “Kö İran’da yazar Salman Rushdie’nin başına 600 bin dolar ödül koyuldu. rün Taşı”nda, “İnsanların düşüncelerini özgürce ifade edebilmelerini gerçekten savunmanın yolu, en karşı olduğun düşüncelerin bile serbestçe dile getirilebilmesini savunmaktan geçmez mi?” diye sormuştum. Ardından da eklemiştim: “O yüzden, tüm kitaplar gibi ‘Kavgam’ın da yasaklanmamasından yanayım kuşkusuz. Ama burada hemen vurgulamam gerekiyor ki, 1989’da İranlı mollaların hakkında ölüm fetvası çıkardıkları Salman Rushdie’nin ‘Şeytan Âyetleri” romanı üstündeki gizliaçık yasağın da kalkmasından yanayım.” Şimdi merak ediyorum, Türkiye Cumhuriyeti’nin 64. hükümetinin Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal’ın, İran’ın Rushie için 1989’da çıkardığı ölüm fetvasını birden yenileyiverdiğinden haberi var mı acaba? Ya da bu aralar kendini kültürden çok turizme kaptırmış olan bakanımız, İran’daki devlete bağlı medya kuruluşlarının Homeyni’nin izinden giderek bir yazarın başına ödül koymalarını düpedüz bir terör eylemi olarak görüyor mu? Ya da İlahiyat Fakültesi’nde İslamiyet üstüne edindiği bilgiler ışığında, bu konuda ne düşünüyor bakanımız? Doktora tezini Thomasçılık akımı ve estetiği üzerine veren, 1971 yılından beri Bologna Üniversitesi’nde Gösteri ve İletişim Bilimleri’nin dekanı olan Umberto Eco yaşamının son iki yılını kanserle savaşarak geçirdi. ‘Savaşarak’ı klişe anlamı ile söylemiyorum. Gerçekten de hastalığın amansızlığına karşı savaş vermiş, öğretmeye, yazmaya devam etmişti. Hatta daha da fazlasını yapmış, Berlusconi, Mondadori Yayınevi’ni satın alınca, ilk kitabından bu yana editörlüğünü yapan Elisabetta Sgarbi ile birlikte İtalya’nın bu en ünlü ve önemli yayınevini bırakarak, ‘Teseo Gemisi’ diye yeni bir yayınevi kurmuştu. Eco’nun ölümünün ardından Corriere Della Sera’nın sorularını yanıtlayan Sgarbi, “Umberto Eco ile çok uzun zamandır birlikte çalışıyor olsam da aramızda hep bir mesafe vardı. Bu mesafe onun zekâsına ulaşamamakla da ilgili bir şeydi herhalde. Böyle bir zamanda yeni bir yayınevi kurmanın delilik olduğunu söylüyordu ama hastalığına rağmen bu cesareti ve onuru gösterdi. Nobel mi? Biz editörleri onun Nobel almasını umuyorduk ama onun aldırdığı bile yoktu...” diyor. Eco, Eren Cendey’in çevirisi ile yayımlanan son romanı “Sıfır Sayı”da ise gazetecilikle dalgasını geçiyor ve soruyordu: “Acaba Mussolini sağ mı?” Nobel’e aldırmadı Yaşayan efsane İstanbul’u sevdi Enrico Macias, geçen yıl verdiği konserin ardından yeniden İstanbul’a geliyor. Albümleri satış rekorları kıran Fransız sanatçı, IEG Live ve Piu Entertainment işbirliğiyle 14 Nisan’da Zorlu PSM’de sahne alacak. Dünyada kalabalık bir hayran kitlesi bulunan Macias, konserlerinde yaptığı eşitlik ve barış çağrılarıyla da biliniyor. Konserin biletleri Biletix’te. Enrico Macias C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear