26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cuma 2 Aralık 2016 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ZARİFE SELÇUK ‘Amaçları susturmak’ haber 5 CHP İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat, ‘Kılıçdaroğlu’na mermi çekirdeği atılmasını protesto ettiğim için ifade verdim. Atan şahıs serbest’ dedi CHP İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na Fatih Camii’nde ayaklarının önüne mermi atıl ması olayının ardından, AKP İl Başkanlığı önünde yaptığı ba sın açıklaması nedeniyle dün “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçlamasıyla FETÖ’nün ‘Selam Tevhid’de kum pas’ davasında yar gılanan cumhuri yet savcısı Murat İnam’a ifade verdi. Canpolat ifadesin ALİ AÇAR de, “Ana muhalefet partisi genel başkanına mermi atan şahsın yaptığı ey lemi protesto olarak kabul edip, ana muhalefet partisi il başka nı olarak bu olayı protesto etmek amacıyla yaptığı basın açıklama sı için sanık olarak çağırılmam dikkatimi çekmektedir” dedi. Canpolat’a destek vermek ama cıyla CHP Grup Başkanvekili En gin Altay, Genel Başkan Yardım cısı Yasemin Öney Cankurtaran, milletvekilleri Sezgin Tanrı kulu, Enis Ber beroğlu, Erdo ğan Toprak, Barış Yarka daş, Gamze Ak kuş İlgezdi, PM Üyesi Kadir Gökmen Öğüt, Maltepe Beledi ye Başkanı Ali Kılıç, Şişli Be Cemal Canpolat lediye Başkanı Hayri İnönü ile çok sayıda partili Çağlayan’daki adliye önünde toplandı. ‘CHP izin vermeyecek’ Kemal Kılıçdaroğlu’na atılan merminin ardından yapılan yürüyüş nedeniyle ifade verdiklerini söyleyen Canpolat, “Devletin içinde çeteleşen gruplara dikkati çekmek için AKP’nin önünde yaptığımız eylemi ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’ diye bugün bizi buraya çağırdılar. İlerici, aydın, demokrat, solcu basını susturarak, özellikle emek dünyasının, yoksulların, ötekilerin cumhuriyette ve laiklikte yeri olan bütün basın emekçilerini susturarak, hapse atarak, ülkeyi tek başına bir diktatör gibi yönetmesine CHP olarak müsaade etmeyeceğiz” diye konuştu. Canpolat, soruşturmayı yürüten FETÖ’nün ‘Selam Tevhid’de kumpas’ davasında yargılanan Cumhuriyet savcısı Murat İnam’a ifade verdi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın isteğiyle ifade sırasında Başsavcı Vekili Mehmet Akif Ekinci de hazır bulundu. Canpolat, ifadesinde, “Tüm devlet erkânının ve binlerce polisin olduğu durumda Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’na mermi fırlatma olayı gerçekleşti. Bunun provokasyon olduğu ortaya çıktı. Bu şahıs hakkında işlem yapılmadı. Hatta Emniyet içerisinde misafir edildiğini öğrendik. Devlet içerisinde başka devlet olma durumu vardır. Bunu protesto etmek için 9 Haziran 2016 tarihinde basın açıklaması yaptım. Suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum” dedi. l İSTANBUL DHA ‘Terörü 4 yılda çözerim’ politikaları izleyenlere oy vermeye devam ediyor. Sonra bana gelip ağlıyor. CHP iktidar olursa bunun hepsi olur. İnsana değer CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün Sivas’ta temaslarda bulundu. Sivas Ticaret ve Sanayi Odası’nı ziyaret eden vereceğiz. Alın terine değer vereceğiz, üretime değer vereceğiz” diye konuştu. “Ben size söz veriyorum. 4 yıl içinde bu Türkiye’yi Kılıçdaroğlu, Sivas’ın işsizlik ve göçle boğuştuğuna dikkat terör belasından kurtarmazsam siyaseti bırakırım” diyen Esrarengiz ziyaretçi!çekerek,“Nüfusunuzazalıyor,fabrikalarazalıyor.Sivaslıbu Kılıçdaroğlu, ülkenin kin ve öfke ile yönetilemeyeceğini söyledi. CHP Ankara İl Başkanlığı’na gece giren bir kişi evrakları dağıtıp kaçtı CHP’nin Kızılay’daki Ankara İl Başkanlığı’na önceki gece bir kişinin girdiği ve kayıtların tutulduğu dosyaları karıştırdığı belirlendi. CHP Ankara İl Başkanı Adnan Keskin, “Adi bir suç da olsa siyasi bir suç da olsa bunun ana muhalefet partisinin il başkanlığına yapılması düşündürücü” dedi. CHP’nin Milli Müdafaa Caddesi’ndeki Ankara İl Başkanlığı’na gece saatlerinde şüpheli bir kişi girdi. İl başkanlığını açmak için gelen İl Sekreteri Erdoğan Doğan, camların açık, dosyaların ise yerlerde olduğunu gördü. Yapılan ilk incelemede hırsızlık olayına rastlanmadığı belirlendi. Kamera kayıtlarını inceleyen polis ekipleri olayı gerçekleştirenin bir kişi oldu ğunu tespit etti. CHP İl Başkanı Adnan Kes kin, kasaya dokunulmadığını söyleyerek il başkanlığında evrak olarak; il örgütleriyle yazışmaların, kayıtların bulunduğunu kaydetti. Evrak’ın tümünün resmi evrak olduğunu belirten Keskin, şöyle konuştu: “Evrakları incelemişler. Biz normal vatandaşa karar defteri dahil istediklerini gösteriyoruz. Herkes her şeyi inceleyebilir. Adi bir suç da olsa siyasi bir suç da olsa bunun ana muhalefet partisinin il başkanlığına yapılması düşündürücü. Genel Başkanımız ‘Bunlar ülkeyi yönetemiyor’ diyor. Başbakanlık’ın, bakanlıkların, 24 saat polis ekiplerinin olduğu böylesine bir bölgede gecenin 23.00’ünde ışık açıkken 1015 dakika evrak lar karıştırılmış. Evrakların bulunduğu odaya bilinçli girildiğini düşünüyorum.” Hükümet kanadından ve diğer partilerin il başkanlıklarından henüz arayan olmadığını söyleyen Keskin, “CHP iktidar olsaydı ve bir partinin il binasında söyle bir olay gerçekleşseydi, ilk önce genel başkanımız ilgilenirdi” dedi. ‘Yıldıramazlar’ Böyle olayları malzeme olarak kullanmak istemediğini söyleyen Keskin, bunun bir algı operasyonu olduğunu belirterek, “Eğer bu bir korkutma, yıldırma politikası ise avuçlarını yalarlar. Ülkeyi, cumhuriyeti kuran partiden söz ediyoruz. Yıldıramazlar” diye konuştu. l ANKARA/ Cumhuriyet ‘Tutuklanacağımı biliyordum’ Selahattin Demirtaş Demirtaş, ‘Yurtdışında olacağıma ülkemde hapis yatarım’ dedi İKLİM ÖNGEL CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem, Edirne’de HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı ziyareti sırasında, “15 gün önceden tutuklanacağımı biliyordum. Çocuğuma geldiklerinde nasıl davranacağını söyledim. Yurtdışına çıkabilirdim, yabancı bir yerde olmaktansa ülkemde hapis yatarım” dediğini aktardı. CHP’li Eren Erdem, Fikri Sağlar, Orhan Sarıbal ve Ali Şeker Edirne Cezaevi’nde HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş’ı ve Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ü ziyaret etti. Demirtaş’ın en çok yasama faaliyetinin engellenmesinden rahatsız olduğunu dile getiren Erdem, Demirtaş’ın, “Önerge yazıyorum ama geri çevriliyor. Bu yetki cezaevi müdürüne değil, Meclis Başkanı’na ait” dediği ni belirtti. Erdem, Demirtaş’ın tecritte olduğu iddialarıyla ilgili de cezaevi müdürünün “Demirtaş’a yönelik provokasyonları önlemek için onu özel bir alana aldık” sözlerini iletti. Erdem’in verdiği bilgiye göre Ahmet Türk ise şöyle konuştu: “Yeter ki ülkeme barış gelsin, istiyorlarsa beni Taksim’de assınlar, altına imza atmaya hazırım, yeter ki kan dursun, ben her şeye hazırım.” l ANKARA Suruç dosyasında İlerleme yok, gizlilik de kalkmıyor Suruç katliamının 500. gününde aileler, yaralılar ve avukatlar, İHD İstanbul Şubesi’nde bir araya geldiler. Aileler şimdiye kadar Suruç’un hiçbir failinin yargı önüne çıkarılmadığını belirterek, dosyada gizlilik kararının kaldırılmasını istediler. Suruç için Adalet Platformu’ndan avukat Özlem Gümüştaş, soruşturmayı yürüten savcının ailelerle görüşmek istemediğini kaydetti. Gümüştaş, savcının bir tek ‘gizlilik kararının süreceğini’ söylediğini ifade ederek, “Bu katliamla karşı karşıya kaldığımızdan beri toplumsal muhalefetle bir araya gelinmezse bu davanın tozlu raflara kaldırılacağını söylemiştik. Hukuki mücadelemizi yürütüyoruz. Bu katliamın arkasında duranlar yeni suçlar işlemeye devam ediyorlar. OHAL dönemi adalet arayışımızı engelliyor” dedi. Suruç’taki saldırıda yaralanan ve tedavisi süren Çağla Seven (29), yaşından çok ameliyat geçirdiğini belirterek, gizlilik kararıyla yaşadığı acıların devam ettirildiğini dile getirdi. Katliamda yaşamını yitiren Cemil Yıldız’ın eşi Sultan Yıldız da ortak basın açıklamasını okudu. 33 düş yolcusunun tüm dünyanın gözleri önünde katledildiğini belirten Yıldız, “Katliamın üzerinde, 500 gün geçti ve gizlilik kararı hâlâ sürüyor. Üç defa savcı değiştirildi. Adaletten ve bizden kaçamayacaksınız. 500 yıl geçse bile bunu unutturamayacaksınız” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Erdoğan’a karşı boykot: Koyun değiliz öğrenciyiz Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Rektörlüğü’nün, ‘külliye’ açılışında zorunlu olarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı dinlemek istemeyen öğrenciler “Koyun değil, öğrenciyiz” diyerek bugün için boykot çağrısı yaptı. Rektörlüğün, bugün Erdoğan’ın katılacağı kampus açılışı için tüm idari, akademik personel ve öğrencilere katılımı zorunlu kılması tartışmalarına öğrencilerden tepki gecikmedi. “Üniversitemizde bilimsellikten uzak bir eğitime tabii tutuluyor olmamız yetmezmiş gibi aylardır topraktan bozma yollarda derslere gidip geldik. Soğuk amfilerde dersleri takip etmeye çalıştık” diye şikâyetlerini dile getiren öğrenciler, Erdoğan gelmeden okulun ‘süs lenmeye’ çalışıldığını aktardı. Erdoğan’ın üniversite diplomasına ilişkin tartışmaları da hatırlatan öğrenciler, “Aylardır öğrencilerin sorunlarına çözüm üretmeyip sırf diplomasız biri geliyor diye üniversite öğrencilerini mağdur etmeye devam ederek zorla sürüye dahil etmeye çalışan sözde üniversite yönetiminin kararı bizler için yok hükmündedir” diye tepki gösterdiler. Öğrenciler, yönetime ve uygulanan baskıya biat etmemek için boykot çağrısı yaptı. Erdoğan’ın gelişi nedeniyle sınavların bir hafta ertelendiği kaydedilen boykot çağrısında “Koyun olma, gel sen de bilimsellikten yana bir öğrenci ol” denilerek bütün üniversite bileşenleri boykota davet edildi. l ANKARA / Cumhuriyet Karanlık kapı Siyaset bir “niyet”, “dava”, “tarihsel misyon” meselesi değildir, daha doğrusu olmamalıdır, ki bu gerekçelere ve gerekçeler ile tutsak düşmeyelim, oysa içinde bulunduğumuz hal, “o hal”dir. Bizde siyaset maalesef, pek çoğumuz için hâlâ bir hak, hukuk, özgürlükler meselesi değil, iktidarı destekleyen de, karşı çıkan da, “öyle ama, niyetleri iyi” veya “zaten niyetleri kötü” fikrinden yola çıkabiliyor. O nedenle biz önce şu “niyet” meselesi ile başlayalım. Tabii ki, her şeyden önce halis niyetli olmak lazım, iyi işler yapmak için ama o yetmez, akıl, izan, bilgi sahibi olmak lazım. İktidar çevresinin niyetinin halis olup olmadığını bilemeyiz, içinde halis niyetli olan vardır, olmayan vardır, dahası niyet dediğiniz davanızın ne olduğuna bağlı, sizin beğendiğiniz dava benim aklıma yatmayabilir. Ama hadi şimdilik, bunu da bir yana bırakalım, ancak halis niyet hiçbir şekilde izi sürülemeyecek bir şey değildir. Kendinizce “iyi niyet” ile işe girişirsiniz ama sonuçlarına bakıp, kendinizi sorgulamaktan kaçınırsanız, ona iyi niyet değil, sabit fikirlilik, dar görüşlülük, dayatmacılık denilir. “Cehenneme giden yollar iyi niyet taşları ile döşenir” atasözü durduk yerde icat edilmiş değil, ciddi bir ihtar, ihtiyat mahiyetinde kabul görmüştür. Tam da bu nedenle, diyelim, iyi işler yapmak için yola çıktınız, önce sonuçlarına bakacaksınız, sonuçta mevcut iktidar ne niyetle yola çıkmış olursa olsun, sonu felaket tablosu oldu. Her şeyden evvel toplum bölünmüş, siyasi gerilim artmış, hapishaneler dolmuş, Kürt meselesi olmadık bir çıkmaza girmiş, dış politika, ekonomi tam bir çöküş içinde. Bu işte bir garabet yok mu diye düşünmek lazım. Ne olmuş da iktidarınızı destekleyenler dışında herkes canından bezmiş, ne olmuş da size itiraz edenleri zorla susturmak yollarına sapmışsınız? İyi işler yaptığına inananlar, itiraz edenden bu denli korkar mı? Bırakın herkes sizin, sizin icraatlarınız hakkınızda ne düşünüyorsa söylesin, siz haklıysanız zaten haksız çıkacaklar, değilseniz siz kendinize çekidüzen vereceksiniz. HHH Bu hesaptan kaçmanın yoludur, işleri olduğundan daha karışık göstermeye çalışmak. “Üst akıl”, “yedi düvel düşman” laflarının bundan başka bir anlamı yok. Zamanında, size karşı olanlar da, toplumsal dinamikleri kavramaktan, içinde yaşadıkları toplumu anlamakta acze düştüğü için, sizin iktidara gelmenizi benzer şekilde açıklıyordu, hâlâ o akılda olanlar var. Var da, bu akılların kimseye ve en önemlisi bu ülkeye hayrı yok, olmadığını gördük, görmeye devam ediyoruz. Ve nihayet, illa da bir “dava” adına büyük iddialarınız var ise, dünya, siyaset, tarih konusunda, iddianızı temellendireceğiniz ölçüde aklınızın, izanınızın, bilginizin olması lazım. Orta mektepte okuduğunuz üç beş derme çatma kitapla, ergenlik öfkenize tercüman olan üç beş şiirle, size yaranmak için, size payandalık etme gayretinde olanların Wikipedia’dan edinilmiş bölük pörçük malumatıyla, bu işler olmaz. “Dava” her ne ise, başına büyük sıfatı yerleştirmekle yücelmez, sadece sıfat eki almış olur. Kişisel hayatında başarısızlıklarını bin bir mazerete dayandırmaya çalışan ama asla kendi hata ve eksikliklerine bağlamayan, o nedenle battıkça batan birinin durumu ne ise, başına gelen felaketleri ve dahi tüm sorunları dış etkenler, gizil güçler, hilelere dayandıran toplumların durumu da o. Bu tür toplumlar, sorunlarına çare değil, mazeret buldukları için, başlarına gelenler içinde boğulup gidiyorlar. Türkiye bu trenden inmek yerine, halihazırda ona lokomotif eklemiş vaziyette. HHH Olgun insan, karşılaştığı sorunların üstesinden gelmeye çalışır, bunun için kendini sorgulaması gereken yerde sorgular, bu toplumlar için de böyle. Mazeret bulmanın sonu yok, iş “amcamlar misafirliğe geldi sınava çalışamadım”la başlar, “yedi düvel rahat bırakmıyor”la devam eder. Ancak, toplumsal düzeyde bu zihniyetin bedelini fazladan bir de aklı buna yatmayanlar çeker, “senin bu işte sorumluluğun yok mu” diyen okka altına girer. Kısacası, mesele sıradan bir savruluş, dünyayı ve Türkiye’yi, sorunları kavrama ve ona göre siyaset kurgulama aczine düşüp çareyi otoriterleşmede görme hatası. Söz konusu olan, “dava”, niyet, misyon falan değil, onlara yüklenmiş zaaflar, daha doğrusu “soylulaştırılmış zaaflar.” Mesele sorunlarla yüzleşmekten kaçıp mazeret uydurmak, dünyayı kavramaktan acze düşüp, kendini biricik sanmak, gelecekten korkup, geçmişe sarılmak ve nihayet hak ve hukuk ile yönetmekten acze düşüp, zora başvurmak. Kısacası, insanlık tarihinin de ve güncel dünyanın da tanıdık olduğu karanlık kapıdan girdik bir kere, çıkışı nereye hiç belli değil. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear