26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Çarşamba 16 Kasım 2016 14 yorum Köşemen Artist 2016 ‘Umulmadık Topraklar’da Artist 2016 “Umulmadık Topraklar” isimli geniş bir sergi, bir dizi panel ve performanslardan oluşan bir programla kapılarını açtı. Bağımsız sanatçı gruplarıyla birlikte sivil toplum kuruluşları ve toplumsal hareketlerin bir araya gelmesi ve ana salonda yer alan galerilerdeki sergilerle birlikte yepyeni bir görünüm ortaya çıkmış. Bu bir anlamda 25 yılı geride bırakan Artist Uluslararası İstanbul Sanat Fuarı’nın kendini yenilemesi, değişmesi anlamına da geliyor. Çeyrek yüzyılın biriktirdiği tüm alışkanlıkları ve tabii gelenekselleşen sanat fuarı anlayışını bir yana bırakıp yepyeni bir anlayış oluşturulmuş. Bu yeni anlayışın getirdiği dinamizm de tüm fuar alanına yansımış. Satış odaklı, satılan tabloların, işlerin toplam tutarını başarı ölçüsü olarak gören, gazetelerin sanat sayfalarında değil ekonomi bölümlerinde değerlendirilen fuarcılık anlayışına alternatif olacak bir bakış açısı oluşturulmuş. Fuara ilk gününden beri emek veren, bu yılki proje danışma kurulunda da yer alan Ümit İyem büyük bir heyecanla Artist 2016’daki yenilikleri bizimle paylaştı. Fuarın konseptinden fuara katılan galerilere, düzenlenen sergilere dek bu değişim hemen her şeyi etkilemiş. Dikey yapı, fuarı konseptini, içeriğini önceden belirleyip gerçekleştirmek anlayışı terk edilip “Çok küratörlü yatay bir sanat örgütlenmesi deneyimi” hayata geçirilmeye çalışılmış. İlk yıl için bu yaklaşım hayata geçmiş gibi görünüyor. Her an yeni bir sanat etkinliğinin gerçekleştiği o nedenle de sürekli farklılaşan, değişen bir fuar olmuş Artist 2016. “Ortak deneyimimiz olarak göçmenlik üzerine düşünmeye” çağırıyor Artist 2016. On küratör kendi bakış açılarına göre sergiler hazırlamış, konuyu ele almışlar. Fırat Arapoğlu fuar kataloğunda yer alan yazısında “Fuar alanında bir tür, mini ölçekli bir kent etnografyası kurulacağını söyleyebiliriz” diyor. “Farkındalık yaratmak” günümüzün en yaygın deyimlerinden. Sanata böyle bir işlev yüklemek tartışılması gereken bir şeydir ama sanat eserlerinin gün’den, yaşananlardan tamamen kopuk olmasını da anlamak mümkün değildir. Sanatın bu temel tartışma konusuna örnek oluşturabilecek işler var Artist 2016’da. Artist 2016 Uluslararası İstanbul Sanat Fuarı, TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi, Beylikdüzü’nde, 1220 Kasım 2016 tarihleri arasında gerçekleştiriliyor. Pazartesi akşamı düzenlenen törende çağdaş sanatlara önemli katkıları nedeniyle Sanatçı Onur Ödülü Gülsün Karamustafa’ya, Sanatsever Kurum Onur Ödülü ise Summart Sanat Merkezi’ne verildi. Gülsün Karamustafa’nın retrospektif nitelikli kişisel sergisi “Chronographia” Berlin Hamburger Bahnhof Çağdaş Sanat Müzesi’nde sürüyor. O nedenle Artist 2016’da Gülsün Karamustafa için ayrılan alanda “Sineması” adlı bölümde sanatçının çeşitli dönemlerde gerçekleştirdiği video işleri ve “Kâğıt Üzerinde Gülsün Karamustafa” adıyla sanatçı ve işleri için gerçekleştirilmiş, afiş, billboard, katalog, davetiyeler ve Karamustafa’nın yaptığı kitap ve dergi kapakları, illüstrasyonlar sergilenmiş. Sanatsever Kurum Ödülü verilen Summart Bora Koleksiyonu’ndan seçilen eserler de ayrı bir bölümde sergileniyor. Mete Bora 1989 yılında başlattığı koleksiyonundan seçmeleri İstanbul Seyrantepe’deki Summart’da sanatseverlere sunmakla kalmıyor, Summart’ın müzik dinletileri, sahne performansları, konferanslar, oyunlar ve sergiler sunan bir sanat merkezi olmasını hedefliyor. Görülmesi gereken bir yer. Artist 2016 Uluslararası İstanbul Sanat Fuarı 20 Kasım 2016 Pazar akşamına kadar ziyaretçilerini bekliyor. Kaçırmayın. 16 kasım 2016 SAYI: 33278 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Haber Koordinatörü Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06.15 0559 06.20 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 07.46 12.56 15.29 07.27 12.40 15.16 07.47 13.03 15.42 Akşam 17.54 17.41 18.07 Yatsı 19.17 19.03 19.27 35. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı ile 26. İstanbul Sanat Fuarı geçen cumartesi kapılarını açtılar. İlk iki günün 126 bine ulaşan ziyaretçi sayısı bu yılki fuarların yüksek bir rekora erişeceklerinin işareti olarak kabul ediliyor. Kimi dostlarımız ise bu “sıkışık” dönemde kitaba ve sanata olan yoğun rağbeti anlamakta zorlanıyorlar. Biz ise uzun yılların deneyimine dayanarak bunu olağan görüyoruz. Çünkü gördük ve yaşadık ki ne zaman ülkemizin üzerinde kara bulutlar dolaşmaya başlarsa insanlar kendileri gibi düşünen insanlarla özgürlük ortamlarında buluşmayı, bir arada olmayı arzuluyorlar. Bizler, özgürlükler söz konusu olduğunda direnme gücünü kitlesel dayanışmadan alan insanlarız. Başka bir deyişle çoğunluğumuzun bireyler olarak özgürlük kavramıyla doğrudan illiyet bağı yoktur. Bu, büyük ölçüde Alman toplumu için de geçerli bir durumdur. Bu tür ülkelerde özgürlük, tersi örneğin, Fransa ve İtalya’da görüleceği gibi, uğrunda savaşılan bir kavram değildir. Bu nedenledir ki bireysel özgürlük talepleriyle sokaklara, alanlara dökülen insanlara tanık olmuyoruz. Yazarlar, gazeteciler, sanatçılar, bilim insanları sudan bahanelerle demir parmaklıklar ardına atılırken, televizyon kanalları, radyolar, gazeteler, dergiler susturulurken, tabanları görece dar bazı sendikalar, odalar, dernekler dışında toplumda yaprak kımıldamıyor. Doğal ki üyelerini sokağa döken CHP’yi unutmuyorum, fa Özgürlük kat burada söz konusu olan “kurumsal” girişimler değil, tek tek bireylerin özgürlük haklarını savunmak için ortaya çıkmaları, kendileri gibi düşünenlerle alanlarda buluşmaları, aynı amaç doğrultusunda çoğalarak güçlenmeleridir. Bu ise bir bilinçlenme, özgürlük kavramını içselleştirme sorunudur. HHH Felsefe açısından tanımlayacak olursak, özgürlük, “her türlü dış etkiden bağımsız olarak insanın kendi istencine, kendi yasasına, kendi düşüncesine dayanarak karar vermesidir”. Bu çerçevede, istenç özgürlüğü, kişisel özgürlük, düşünme özgürlüğü, törel bilinç özgürlüğü, eylem özgürlü ğü gibi alt başlıkların üzerinde durmak gerekiyor. İstenç özgürlüğü, insanın istemelerini kendisinden başka bir şeyin engellememiş olması, ya da başka bir şeyce kendisinin dışında bir istemeye zorlanmamış olmasıdır. Kişisel özgürlük, bir insan isteme, düşünme ve eylemlerinde bir başkasınca engellenmiyor ya da bir şeye zorlanmıyorsa, kendi istemesi içinde hareket ediyorsa, o insanın kişiliği özgür olarak gelişmiş demektir. Düşünce özgürlüğü, insanın dış etkilerden kurtularak düşünme özerkliği kazanabilmesidir. Ancak, düşünce özgürlüğünden anlaşılan yalnızca bağımsız düşünebilme yeteneği değildir, düşündüğünü başkaları karşısında çeşitli yollardan dile getirebilmesidir. İnanç özgürlüğü, bir insanın dinsel inançlarında özgür, herhangi bir dine bağlı olma ya da olmamada özgür olmasıdır. Eylem özgürlüğü, dış baskılardan, özellikle başka birinin baskısından bağımsız olarak kendi isteğine göre davranabilmek hakkı ve gücüdür. Bu alt başlıklar birbiriyle bağlantılıdır. Bunların bir tekinin bile eksik olması durumunda Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nde temel insan hakkı olarak güvence altına alınmış olan özgürlükten söz edilemez. Öyleyse kafamızı ellerimizin arasına alıp düşünmemiz, özgür olup olmadığımıza karar vermemiz gerekiyor. Davranışlarımızı da sonuçta bu kararımız belirleyecektir. Olaylar ve GOrUSler EDİTÖR: NAZAN ÖZCAN posta@cumhuriyet.com.tr İklim değişikliği ve sağlık RAŞİT TÜKEL Prof. Dr., Türk Tabipleri Birliği Başkanı HALUK Ç. ÇALIŞIR Doç. Dr., Türk Toraks Derneği, Hava Kirliliği Grubu Eşbaşkanı Geçen mayıs ayında, uzun süre 42 derece seviyesini aşan şiddetli bir sıcak hava dalgası, Hint yarımadasının büyük bir kısmını kasıp kavurdu. İki hafta boyunca devam eden bu tehlikeli sıcaklar döneminin sonunda, en az 2 bin 500 kişinin öldüğü bildirildi. Birkaç hafta sonra, daha kısa süren ancak 49 derecenin görüldüğü bir diğer hava dalgası Hindistan’ın komşusu Pakistan’ı vurdu ve 2 bin kişi yaşamını yitirdi, onbinlerce kişi aşırı sıcak nedeniyle hastalandı. Marakeş’te 7 Kasım’da başlayan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Taraflar Konferansı ikinci haftasına girdi. 18 Kasım’da bitecek olan zirvede geçen sene Paris İklim Anlaşması’nın imzalanması ile artık ülkeler iklim değişikliğini engellemek için somut adımlar ve planlar üzerine tartışmalar yürütüyor. Marakeş İklim Zirvesi’ndeki gündemdeki önemli tartışmaların başında ise özellikle iklim değişikliği ile ortaya çıkan sağlık sorunları. En büyük sağlık riski Ne acı ki, girişte anlattığımıza benzer halk sağlığı krizleri artık ısınmakta olan dünyada bir norma dönüşüyor. Dünyanın dört bir yanından sayısız sağlık örgütü ve sağlıkçı, iklim değişikliğinin halk sağlığı için açık ve net bir tehlike olduğunu kabul ediyor. Dünya Sağlık Örgütü iklim değişikliğini “21. yüzyılın en büyük sağlık risklerinden biri” olarak tanımlarken, dünyanın önde gelen tıp dergilerinden Lancet iklim değişikliği hakkında “insan sağlığı açısından felakete yol açma riski kabul edilemeyecek kadar yüksek ve olası” tanımını yapıyor. Aşırı sıcak hava dalgalarının halk sağlığını tehdit ettiği çok belirgin, ancak aynı derecede sinsi ve muhtemelen de ölümcül olan diğer birçok iklim değişikliği etkisi de mevcut. Değişen hava modelleri, bulaşıcı hastalıkların yayılma kalıplarını çoktan değiştirmeye başladı bile ve dünyada beklenmeyen sıtma, deng ateşi, kolera, keneden bulaşan ensefalit ve Batı Nil virüsü salgınları yaşandı. Gün geçtikçe daha sıklaşan ve yoğunlaşan seller, hastalık taşıyan böceklerin yaşam alanlarının sayısını artırıyor. Değişken, öngörülemeyen yağış modelleri ve yüksek ısılar tarımsal verimi düşürüyor; yetersiz beslen KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI Halihazırda yılda 400 bin ölüm, iklim değişikliği izleri taşıyan açlık ve bulaşıcı hastalıklarla ilişkilendirilebiliyor. Dünya Sağlık Örgütü küresel ısınmanın 2030 yılına kadar her yıl fazladan 250 bin ölüme yol açacağını tahmin ediyor. me ve beslenme kıtlığının yaygınlaşmasına da yol açıyor. Doktorlara göre, ısınan havalar daha çok sayıda astım nöbetine de neden oluyor. Bütün bunlar yeterince ürkütücü değilmiş gibi, dünyanın dört bir yanından savunma ve askeri uzmanlar kaynak kıtlığı ve toplu göçlerin yol açtığı şiddetli çatışmalar ihtimalinin arttığı konusunda uyarıda bulunuyor. Çözümü var İyi haber ise bu sorunları nasıl çözeceğimizi biliyor olmamız: Sera gazı emisyonlarını radikal olarak düşürerek ve yenilenebilir enerji sistemlerine hızlı bir geçiş yaparak. Ve geçen yıl Paris’te dünya liderleri tam da bunları yapacaklarına dair söz verdiler. Peki, bu iklim değişikliğini azaltma çabaları halk sağlığını nasıl etkileyecek? Tıp dergisi Lancet’ın İklim ve Sağlıkta Geri Sayım girişimi ülkelerin iklim değişikliği konusunda kat ettikleri ilerlemeleri ve düşük karbonlu bir geleceğe geçişin insan sağlığı üzerindeki doğrudan etkilerini izleyerek, yıllık “checkup” gerçekleştirecek. Bu yeni ve özgün çalışma, politika yapıcıların iklim değişikliği ile mücadelenin toplumun sağlığını korumak için ne kadar önemli olduğunu anlamalarını sağlayacak ve bunu sayısal olarak ölçmelerine de yardımcı olacak. Lancet Geri Sayım’ın yola çıkacağı temel veriler ne yazık ki karamsar. Halihazırda yılda 400 bin ölüm, iklim değişikliği izleri taşıyan açlık ve bulaşıcı hastalıklarla ilişkilendirilebiliyor. Dünya Sağlık Örgütü küresel ısınmanın 2030 yılına kadar her yıl fazladan 250 behicak@yahoo.com.tr kamilmasaraci@gmail.com.tr bin ölüme yol açacağını tahmin ediyor. Ancak, uygun veri eksikliği ve hâlâ tam olarak ölçülemeyen çok sayıda iklimsağlık ilişkisi nedeniyle, bu büyük olasılıkla düşük bir tahmin. Dünya Sağlık Örgütü Halk Sağlığı Direktörü Dr. Maria Neira’nın açıkladığı üzere, eğer iklim değişikliğine müdahale edilmez ise, dünyada birçok insan hava kirliliğine maruz kalacak; sıtma, ishal, sıcak çarpması ve beslenme yetersizliği nedeniyle yaşamını yitirecek. En çok yoksulları vuracak Dr. Neira “Ne acıdır ki, bunlardan en çok etkilenen ve etkilenecek olanlar iklim değişikliğine en az etki etmiş ve fosil yakıt tüketiminden en az yarar elde etmiş çocuklar, yaşlılar ve düşük gelirli korunmasız nüfus olacak. En korunmasızlar ise çocuklar ve yaşlılar. Üstelik bu insanlar, ortaya çıkacak sağlık sorunları ile mücadele edebilecek sağlık altyapısının en zayıf olduğu bölgelerde ve ülkelerde yaşıyorlar. En ağır darbeyi gelişmekte olan ülkeler alacak. Şimdiye kadar dengelemeye çalıştığımız sağlık eşitsizlikleri daha da derinleşebilir” diyor. Hekimler sağlıkla ilgili bir soruna tanı koyar ve ardından tedavi için bir reçete yazar. Tam da bu yaklaşımla baktığımızda, günümüzde tanık olduğumuz tüm korkutucu istatistik, tahminler ve etkilere rağmen iyimser olmak için nedenimiz var. İklim değişikliğinde hastalığın nedeni çok açık: Fosil yakıt tüketmek ve atmosfere sera gazı salmak. Hastalığın tedavisi de en az nedeni kadar açık: Kirletici yakıtlardan vazgeçip yenilenebilir enerji kaynaklarına geçmek. Bundan daha da cesaretlendirici olan, iklim değişikliği mücadelesinde atacağımız adımların halk sağlığı üzerinde derhal olumlu etkileri olacak olması. Durum, Türkiye için de farklı değil. Temiz Hava Hakkı Platformu tarafından hazırlanan Kara Rapora göre partikül madde (PM10) yoğunluğuna baktığımızda, 2015 yılında 81 ilimizin 80’inde Dünya Sağlık Örgütü rehber değerinin üzerinde yoğun bir hava kirliliği yaşandı. Hava kirliliğinin büyük kentler başta olmak üzere 2016 yılında artarak sürdüğü de biliniyor. Çevre ve Sağlık Birliği’nin (HEAL) hazırladığı rapora göre, Türkiye’de kömürlü termik santrallardan kaynaklanan yerel hava kirliliğinin yılda yaklaşık 3 bin erken ölüme yol açtığı; kömür yakmanın sağlık maliyetinin ise (hastalanmalar, tedavi/ilaç masrafları vb.) yılda 2.9 3.6 milyar Avro arasında değiştiği tahmin ediliyor. Yani iklim değişikliği ile mücadele etmek, sera gazı emisyonlarımızı azaltmak; ciğerlerimizi kirleten puslu havayı temizlemek anlamına da geliyor. Fosil yakıtlardan vazgeçmek Tam da bu nedenle, iklim değişikliğinin kaçınılabilecek etkilerini ve temiz enerjinin olası yan yararlarını da göz önünde bulunduran Lancet Komisyonu, “İklim değişikliği mücadelesi 21. yüzyılın en önemli küresel sağlık fırsatı olabilir” açıklamasını yaptı. Lancet Geri Sayım, iklim etkisinin azaltılmasının sağlık açısından sayısallaştırılması ve paylaşılmasında önemli bir ilk adımdır. Bu bilgiye sahip politikacıların sayısı gün geçtikçe artıyor ve bu politikacılar iklim değişikliğinin halk sağlığı için gerçek bir tehdit oluşturduğunu tanımakla kalmayıp, temiz enerji çözümlerinin hastalarımız ve kırılgan topluluklara derhal yarar sağlayacağını da kabul ediyor. Fosil yakıtlardan vazgeçmek için hızla harekete geçtiğimiz takdirde, bunun iklim değişikliğini geri çevirmedeki yararı çok önemli olacak, ancak on yıllar boyunca bu hissedilmeyecektir. Ama hemen sağlığı iyileştirmeye ve hayatları kurtarmaya başlayacağız. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear