26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazartesi 3 Ekim 2016 EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN haber 5 ‘SAATLİ’ TSSAAKKVAİPCNSIDDİZAALLİNK KARARTMA Mesele Lozan değil Dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz, II. Abdülhamit, Sultan Vahdettin, Lozan, Birinci Meclis gibi konular tarihle hesaplaşma değil, uzun bir siyasi hesaplaşmanın kodları olarak sürekli gündeme geliyor. Tam da bu nedenle, tartışma “hezimet” ve “zafer” tabirleri çerçevesinde gelişiyor. 4 14 yaşındaki Emirhan Nas’ın son anları dakika dakika kaydedildi. Savcıya göre intihar anının cezaevi görevlilerince görülmesi olanaksız. Çünkü, Cumhuriyet Türkiyesi, Lozan Antlaşması üzerine kurulmuş, resmi ideoloji de doğal olarak, Lozan’ı “zafer” olarak tanımlamıştı. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana onca zaman geçti, bu zaman zarfında resmi 16 eşit parçaya bölünen 4 televizyon ekranında 64 görüntü oluşuyor. Bölünen ekranlardaki saat ve kamera adı ise görüş açısını engelliyor. ideolojinin de, tarihsel olayların da farklı bakışlar çerçevesinde yeniden tartışılması tabii ve de faydalı bir iştir. Ama şu anda, Türkiye’de söz konusu olan bu değil, mesele Cumhuriyet rejiminin toptan ve doğru dan tartışılması yerine tarihsel kodlar, imalar üzerin Savcı, ‘intihar etmek suç değil’ dedi, anneyi suçlu çıkardı. Emirhan Nas 9 Ekim 2015’te tutuklandı. 10 Kasım’da intihar etti, 11 Kasım’da yaşamını yitirdi den siyasi zeminde dolaşıma sokulması. Sağ, muhafazakâr, İslamcı siyasetler, aslında öte den beri, bazı tarihsel kodlar üzerinden Cumhuriyet, modernleşme ve laikliği eleştiri konusu yapmaya çalışıyor. II. Abdülhamit’i İslamcı bir sultan halife ola Trabzon E Tipi Kapalı Cezaevi’nde 32 gün tutuklu kalan, 10 Kasım 2015’te, kantinden aldığı çamaşır ipiyle kendini asan 14 yaşındaki Emirhan Nas’ı ölüme götüren süreç, FETÖ operasyonunda açığa alan cmhu HİLAL KÖSE nun karşısında ise şu ifade yazıyor: “Kaşüstü Hst. psk. ted. gör. İlaçları kendi bırakmış.” Yani, Kaşüstü Hastanesi’nde psikolojik ya da psikiyatrik tedavi görüyor. “Geçmişte kendine zarar verme girişimi oldu mu?” Bu sorununu yanıtı ‘Pişmanım’ demişti Emirhan, ilkokul 7. sınıf öğrencisiydi. Okula bir hafta gitmiş, kavgaya karıştığı için okuldan atılmış, açık ilköğretim sistemine gece yarısına doğru, Demirkırlar İş Merkezi’ndeki çay ocağına girip, 250 TL’ye yakın bozuk parayı alınca yine mahkemelik oldular. Emirhan, rak kutsuyor, Vahdettin tartışması üzerinden Milli Mücadele anlatısına karşı çıkıyor, Lozan’ı bedeli halifelik ve İslami kimlik olan bir hezimet ve dahi ihanet vesikası olarak görüyor. Sağ, muhafazakâr, İslamcı siyaset geleneği Kemalist resmi tarih yazımcılığına karşı, özellikle ellili yıllardan itibaren alternatif bir tarih anlatısı kurguluyor, siyasi iddialarını bu kurgu içine oturtuyor. Bu anlatıya göre, Osmanlı modernleşme hareketlerinin tümü, İkinci Meşrutiyet’in ilanı ve nihayet Cumhuriyet’in kuruluşu; İslama karşı riyet savcısı Hüseyin Tunçer tarafından karanlığa gömüldü. Savcı Tunçer, hukuk tarihine geçecek takipsizlik kararında, “İntihar etmek suç değil. Ölenin intihara yönlendirildiğine dair herhangi bir delil elde edilemedi” dedi. Acılı anne Semra Omak ise oğlunu kaybettiği günden beri ilaçlarla ayakta duruyor. Anayasa Mahkemesi’ne iki ayrı başvuru yaptı. Oğlunu ölüme götüren sorumluların yargılanmasını istiyor. ‘Görüntü engeli var’ Emirhan’ın son anları, güvenlik ka ise korkunç: “Silah (silahla intihar girişimi.) Cezaevi psikoloğunun görüşme notlarında, Emirhan’ın ailevi problemleri üzerinde çalışıldığı, psikolojik destek verildiği yazıyor. 23 Ekim’de yapılan son görüşmenin notlarında ise şu bilgiler var: “Stresle başa çıkma anlatıldı. Olumsuz duygularını ifade etmesi sağlandı.” Savcının bu duruma dair tespiti birkaç cümleden ibaret: “Kurum psikososyal servisince resen iki görüşme yapılmıştır. Aynı odada kalan arkadaşlarının beyanlarından anlaşıla yönlendirilmişti. Ancak, bu eğitime de devam etmiyordu. Bütün zamanını dışarıda geçiriyordu. Arkadaşlarıyla yolu sık sık adliyeye düşüyordu. Motosiklet ya da otomobil çalıp, biraz dolaştıktan sonra araçları bırakıyorlardı. Emirhan, bir keresinde, polise kendisi teslim olmuştu. Başka bir gün ise bir markete girmiş, bir tane muz yemiş, iki sigara paketi alıp çıkacakken yakalanmıştı. Yargıç karşısında, yaptığı her şeyi de bir bir anlatıyordu. Üç arkadaş, 1 Ekim 2015’te, Trabzon 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nde, olay anında orada olduğunu ama içinde para olan kutuları almadığını söyleyerek “pişmanım” dedi. Mahkeme ise yargılama sonucu verilmesi muhtemel ceza nedeniyle oluşan kaçma şüphesi, delillerin henüz toplanmamış olması ve eylemin niteliği gibi gerekçelerle tutuklama kararı verdi. Emirhan için bu bir ilkti. 9 Ekim’de cezaevine girdi. Kayıtlara, aylık bin TL kazancı olan bir tabela işçisi olarak geçti. savaş yürüten Batılıların komplosu ve bu komploya hizmet eden bir ihanetler zinciri. Mesele özetle bu, “değil” diyen beri gelsin! Açıkça tartışmadığımız sürece... Peki, böyle düşünenler olamaz mı, tabii ki olur. Hadi geçmişte yasal sınırlar, baskılar sonucu görüşlerini açıkça dile getirmiyorlardı, ama artık daha açık konuşsunlar ki hakkıyla asıl tartışmayı yapabilelim. Zira, laiklik, modernlik, Cumhuriyet gibi temel kavramları açık ve dürüst bir biçimde tartışmadığımız sürece, didişme bitmediği gibi, ikiyüzlülük ortalığı kaplıyor. “Laiklik İslama, bizim inancımıza ters” diyen açıkça söylesin, dahası alternatif olarak nasıl bir dinsiyaset ilişkisi önerdiğini izah etsin, tartışalım. Kim ne kadar ikna oluyor ortaya çıksın, mese meraları tarafından dakika dakika cağı üzere intihar fikrinden kimseye la Medeni Kanun yerine şeri kanunun almasına din kaydedildi. Savcı Tunçer’e göre, in bahsetmemiştir. Ailevi sıkıntıları yü dar, muhafazakâr, İslamcılar ve bilhassa bu çevre tihar anının görevlilerce görülmesi zünden psikolojik rahatsızlıklarının nin kadınları ne diyor, bilelim. Hilafetten ne kastedi imkânsız. Çünkü, cezaevinde tüm güvenlik kamera görüntülerinin canlı izlendiği 4 adet LCD televizyon ekranı var. Ekran 16 eşit parçaya bölünüyor. 4 ekranda toplam 64 görüntü oluyor. Bölünen ekranlarda, saat ve güvenlik kamerasının adının yazıyor olması, intiharı kaydeden kameranın görüş açısının uzak bölümünde bazı alanla bulunduğu anlaşılmıştır.” Saat çelişkisi... Dosyadaki bilirkişi raporu, gardiyanların tutanağı ile çelişiyor. Savcı, bu çelişkiyi ise hiç mi hiç irdelemiyor. Gardiyanlar 19.55 dese de, bilirkişi raporunda, Emirhan mutfak denilen bölümde dolaşmaya başlıyor, yorsunuz? Velev ki arzuladığınız gibi Türkiye hilafetin merkezi oldu, dünya Müslümanları bu işe ne diyecek anlayalım. Velev ki, Lozan çok ama çok yanlış bir anlaşma, kandırmaca idi, Musul, Halep böylece elden gitti, Yunan adalarını alacakken gaflet ile Yunanistan’a terk ettiler, geri mi alacaksınız? Hem de daha Suriye’de 45 kilometre derinliğe ulaşılamamış, güvenli bölge gibi meşru bir talebi bile uluslararası çevreye kabul ettirememişken! Sınırlarımız konusunda söz sahibi olmak önünde bunca en rın görüntülenmesini engelliyor. O saatte görevli yokmuş Cezaevi idaresinin tutanağına göre, Emirhan saat 19.55 sıralarında, iki duvar arasında düz bir çizgi halinde gidip geliyor. 19.59’da tezgâha yanaşıyor. 20.12’de tezgâhın yanındaki çekmeceli dolabın üstünden ipi alıyor. Sonra iki eli boğaz hizasında Yolu sık sık adliyeye düşen Emirhan için cezaevi bir ilkti. Yargıç, koruma gel olduğunu görenlerin, Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkmış bir ülkenin, galip devletler ile üst perdeden pazarlık yapabileceğini iddia etmesi, bunu yapamayan Cumhuriyet kadrolarını karalama girişimi nasıl bir akıl? bir sonraki vardiyaya görev teslimi için akşam sayımı hazırlığında intihar etti. Saat 17.00’den sonra kameraları takip etme sorumluluğu vardiya baş memurluğundaydı. O akşam, görevlendirilmiş herhangi bir personel yoktu. O anlarda vardiya baş memurluğu görevine geçici olarak bakan infaz koruma memuru ifadesinde, “Olay tarihinde baş memur izinliydi. Sayım hazırlığı yapıyorduk. B1 koğuşuna gittiğimizde, ölenin boynunda iple bağlı kalorifer borusunun yanında oturur vaziyette olduğunu gördük. Hemen 112’yi aradık” dedi. Savcı Tunçer, 17.00’den sonra neden kameralara kimsenin bakmadığına dair tek bir araştırma yapmadı. Bu bile tek başına dava konusu olduğu halde. ‘Suçu anneye attı’ Emirhan, cezaevinde kaldığı süre içinde, annesiyle bir kez açık görüş yapabildi. Annesine, cezaevinde kendisine kötü davranıldığını, kilolu, uzun boylu, kaba bir görevlinin her hafta sıra dayağına çektiğini, omuzlarına vurduğunu anlattı. Tuvalet temizlettirdiklerini, bulaşık yıkattıklarını söyledi. “Anne para verme, sigara kullandırmıyorlar. Daha önce verdiğin para duruyor” dedi. Anne Sem ipi kafasına göre ayarlamaya çalışıyor. İpi kafasından geçirip, ensesine kadar indirerek kontrol ediyor. Sonra ipi kafasından çıkarıp, kalorifer borusuna bağlıyor. 20.13’te, yüzü güvenlik kamerasına bakacak şekilde, ipi kafasından geçiriyor. Yarım adım geri gidip, öne doğru eğiliyor. Boynu öne geliyor. 13 saniye sonra sol ayağını bir adım öne atıyor. Sağ bacağını diz kısmından bükülü halde, 5 saniye sonra, arkaya yere doğru yavaş yavaş düşüyor. Bir dakika sonra, kalorifer peteğine yanaşmış, bacakları açık görülüyor. Bedeni son kez 20.17’de hareket ediyor. Emirhan’ı, 20.28’de koğuştakilerden biri fark ediyor. Boğazındaki ipi onlar kesiyor. Cezaevi görevlileri ise 20.30’da geliyor. Sağlıkçılar 20.46’da müdahale etmeye başlıyor. 20.49’da ambulans cezaevinden çıkıyor. Görüntülere göre, Emirhan’ın intiharı sırasında banyoda başka bir tutuklu var. l İSTANBUL kararı verdi, tahliye etmedi Emirhan Nas, Trabzon E Tipi Kapalı Cezaevi kantininden aldığı çamaşır ipiyle kendini astı. Trabzon Çocuk Mahkemesi yargıcı Metin Küçük, 5 Kasım’da, iddianameyi kabul etti, aynı zamanda Emirhan’ın tutukluluğunun devamına hükmetti. Gerekçe ise kaçma, tanıklara baskı yapma ve delil karart ma ihtimalinin bulunmasıydı. Atılı suç, katalog suçlardandı. Diğer sanık çocuk ise tutuksuzdu. Emirhan, bu karardan 5 gün sonra intihar etti. Davanın ilk duruşması 3 Aralık’ta yapılacaktı. Yargıç Küçük, Emirhan hakkında, 20 Nisan 2015 tarihinde koruma kararı vermişti. Karara göre, Emirhan aile yanında takip edilecekti. Danışmanlık, eğitim ve sağlık tedbiri uygulanacak. Mahkeme kararını, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü, İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve İl Halk Sağlığı Müdürlüğü uygulayacaktı. Küçük, korunmasını istediği çocuğun, tutukluluk halinin devamına karar vererek hukuk tarihine geçti. Cihat ilan etti de ne oldu? Hilafete gelince, Osmanlı’nın son döneminde sanki hilafetin siyasal gücü kalmıştı, dahası II. Abdülhamit döneminde dahi bu güç dünya Müslümanlarını Rus, İngiliz, Fransız idaresinden kurtarabilmiş veya kurtarabilirmiş hayali nereden çıkıyor? Birinci Dünya Savaşı’nda, İttihatçı hükümet ve dahi Osmanlı Halife/Sultanı cihat ilan etti de ne oldu, nihayetinde Arap isyanının bile önüne geçilemedi. Daha hilafet varken, ona rağmen milyonlarca Müslümanı idareleri altında tutabilen, dahası Araplar ile anlaşıp isyan tertipleyen İngilizler, yenilmiş bir ülkenin hilafet makamı olmasından neden çok ama çok korksun? Son halife Abdülmecit Efendi dünyaya nizam verecek güçteydi de, Cumhuriyet hilafeti kaldırdığı için mi gücü kırıldı? Saltanatın kaldırılmasına ne diyorsunuz, konu “Osmanlı gücüne ihanet”se o da ihanet mi, değilse niye? Neden Cumhuriyet’i tercih ediyorsunuz? Laiklik Batı icadı, milli bünyeye karşı da demokrasi “Batı icadı” değil mi? Niye halkımız “demokrasi” uğruna şehit oluyor, Şehitler Günü ilan ediliyor? Madem konu evrensel değerler falan değil, Batı icadı, “Batı’nın İslam dünyasını boyunduruk altına alma aracı”, yüzyıldan uzun zamandır neden karar veremediniz “Batı’nın nesini alalım, nesini almayalım” meselesine. Kapitalizm de Batı icadı değil mi, neden ona karşı çıkmak bir yana, bunca sarılıyorsunuz? “Kul hakkı” İslamın en önemli değerlerinden değil mi, bırakın kul hakkını, “milletin anasına…” kastedenler ile işiniz ne? Sahi, neyi savunuyorsunuz, ne için savunuyorsunuz, hem tam olarak ne diyorsunuz? Bizi hasta ettiniz de, sahi siz iyi misiniz? ra Omak, cezaevine bir kez daha gitti. Görüş günü değişti diye kapıdan geri çevrildi. Oğluna getirdiği pantolonu da almadılar. Oğlu hızla kilo kaybetmiş, kıyafetleri bollaşmıştı. Savcı Tunçer, annenin şikâyetini tek kalemde boşa çıkardı. Takipsizlik kararındaki o ifade şöyle: “İleri sürülen Öz babasıyla ilk kez 13 yaşında tanışan Emirhan Nas’ın mezarının tek ziyaretçisi ise acılı annesi... ANNESİNİN ANLATTIKLARI EMİRHAN’IN BULUNDUĞU İÇ DÜNYASINI GÖZLER ÖNÜNE SERİYOR ‘Öfke patlaması yaşıyor’ kötü muamele iddiaları soyut nitelik te kaldı. Ölenin annesinin, kötü muamele iddialarını öğrenir öğrenmez değil de, oğlu öldükten sonra yani delillerin sağlıklı bir şekilde toplanabilmesi için gereken süreden sonra gündeme getirmesi nedeniyle somut herhangi bir delil elde edilemedi.” Silahla intihar girişimi Emirhan’ı hızla ölüme götüren ihmaller zinciri, cezaevine girer girmez başladı. PsikoSosyal Yardım Servisi ile ilk görüşmeyi iki gün sonra yaptı. O gün hazırlanan tanıma takip formuna göre Emirhan’ın sağlık durumu iyi. Sosyal güvencesi yok. “Şu anda tedavi görmesini gerektirecek psikolojik bir rahatsızlığı var mı” sorusu Trabzon Çocuk Mahkemesi’ne gönderilen ‘Sosyal İnceleme Raporu’ da Emirhan, tutuklanmadan yaklaşık altı ay önce hazırlanmış. Emirhan ve annesiyle ayrı ayrı yapılan görüşmelere dayanıyor. Emirhan’ın anne ve babasının bir yaşındayken boşandığı, velayetin annede olduğu, annenin üç yıl önce ikinci evliliğini yaptığı, bir buçuk yaşında ve dört aylık iki çocuğunun daha olduğu bilgisi raporda yer alıyor. Rapora göre, Emirhan, anneannesinin yanında kalıyor. Öz babasıyla 2014 yılında ilk kez karşılaşmış. Annesi, çocuğunun durumunu şöyle anlatıyor: “İkinci evliliğimden sonra davranışları değişti. Üvey baba sevgi göstermi yor. Bir yıldır anneannesiyle. Zaman zaman evden ayrılıyor. Haber alamıyoruz. Dışarda kalıyor. İstekleri karşılanmayınca agresif. Çabuk sinirleniyor. Öfke patlamaları yaşıyor, kendine zarar verme, eşyaları kırma gibi davranışlar sergiliyor.” Anne, çocuğunun iki hastanede psiyatr tarafından takip edildiğini, ilaç tedavisi önerildiğini ancak çocuğun ilaç almadığını da anlatıyor. Raporda, çocukla yapılan bireysel görüşmeye dair notlar da var. Emirhan, görüşmede, sakin ve uyumlu davranışlar sergilemiş. Duygu ve düşüncelerini ifade edebilen, olay ve olguları algılama yeteneğine sahip bir çocuk olarak gözlemlenmiş. ‘SRisk altE ında’srEaçAgiÇuobkmlçsoeunslloaıouicdniusnbrcnoumdaahneuaulğnliadalkrtçuovunnyomayeebl,ıolmsaöekareMşuylirörğnasyoieaaadeznlikrikdebtladlekysbtaHeneköaedaeealdlvitrrtpşzemlboısıe,işunmrınsaesylyemdauTlodeolneçmmeaçaaestro.nkod:i”yıiğyhUcyçit“luayaeouauoÜezylorkrrğmrva.r.,aek.ay elköoagnrnsrafnnnuköeuaradiıcmuammrzyaşgeürllod.şaö.,işidBrdlçaBbymam3m,intıölaarpçb0eiüuıimvzbmaa,reyaedmahkattn.yoneı”naamuletedrlkndmyaaduniı,yaeuştkmiameAzyaııaşyyybl.sprd.tioıodıki3imuDt.rlnriruıkrByr:döuıT4uarndaa“emraıcçİppıbgtşybmuk.’ıkatükatiyAele.emkanenioyAnunkzızelodailrni C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear