28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cuma 14 Ekim 2016 TASARIM: SERPİL ÜNAY yorum 13 Olaylar ve GOrUSler EDİTÖR: ÖZGÜR MUMCU posta@cumhuriyet.com.tr KHK’lere karşı ne yapılabilir? RIZA TÜRMEN Eski AİHM Yargıcı Olağanüstü hal (OHAL) uygulamalarının yol açtığı ürkütücü boyutlardaki hak ihlalleri Türkiye’deki demokrasi krizini derinleştirdi. Hukuk dışı, keyfi bir yönetime yol açtı. Sorunun iki boyutu var: Birincisi 15 Temmuz’dan sonraki OHAL rejiminin hukuksallığı. Bundan önceki iki yazımda OHAL KHK’lerinin Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ndeki (AİHS) ölçütlere uymadığını, o nedenle hukuka aykırı olduklarını belirtmiştim. (Cumhuriyet, 22.08.2016, T24, 02.09.2016) Sorunun ikinci boyutu ise, OHAL KHK’den doğan bireysel hak ihlalleri. Bu konuda Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Muisnieks’in 7 Ekim 2016 tarihli ayrıntılı raporu var. Bireysel ihlaller Ortaya çıkan bireysel hak ihlalleri ve bunlara karşı başvurulacak yargı yolları şöyle özetlenebilir: OHAL KHK’lerinden kaynaklanan ve anayasa ve AİHS kapsamına giren bireysel hak ihlalleri için önce AYM’ye, sonra da AİHM’ye gitme yolu her zaman açık. AİHM’ye gitmeden önce yargı yollarının tüketilmesi gerektiğinden, AYM’ye gitmeden AİHM’ye yapılan başvurular reddedilir. Bunun istisnası, iç yargı yolunun etkisiz olduğunu ya da bir idari uygulama bulunduğunun kanıtlanması. Ayrıca, başvuru sürelerine özen göstermek gerekir. Her davanın farklı özellikleri olmasına karşın, OHAL KHK’lerinden doğan hak ihlallerini ve ileri sürülebilecek argümanları aşağıdaki gibi birkaç grupta toplayabiliriz. Tutuklama ve gözaltılar Tutuklamaya ve tutuklamanın sürdürülmesine karşı yapılan itirazın reddiyle birlikte kesinleşmiş bir karar vardır. O nedenle tutuklamaya yapılan itirazın ilgili mahkemece reddinden sonra, önce AYM’ye, başarılı sonuç alınamazsa AİHM’ye gidilebilir. AİHM çerçevesinde tutuklamaya ilişkin üç şikâyet ileri sürülebilir: Bir, tutuklamanın hukuka aykırı olduğu. Makul bir kuşkuya yol açacak somut veriler bulunmadığı (AİHS 5/1.madde). İki, tutuklamanın devamı kararının klişe gerekçelerle yazıldığı, kaçma ya da kanıtları karartma kuşkusu bulunmadığı. CMUK’nin 100. maddesindeki katalog suçların AİHM’ye aykırı olduğu, sürenin uzunluğu (AİHS 5/3). Üç, tutuklamaya itirazın (habeas corpus) reddi kararının, AİHS’nin aradığı güvencelerden yoksun olduğu, gizlilik kararı nedeniyle dosyadaki kanıtların incelenmediği, ret kararı verilirken duruşma yapılması gerektiği, dosya üzerinden karar verilemeyeceği (AİHS 5/4). Gözaltıyla ilgili olarak, OHAL kararnamesi 4 günlük gözaltı süresini 30 güne çıkardı. Yargıç önüne çıkarılmadan 4 günden daha uzun bir süre gözaltında tutulmanın ve bu süre içinde avukatı ve yakınlarıyla görüşmenin sınırlanmasının anayasanın 15. mad OHAL KHK’lerinden kaynaklanan ve anayasa ve AİHS kapsamına giren bireysel hak ihlalleri için önce AYM’ye, sonra da AİHM’ye gitme yolu her zaman açık. OHAL’le işlerinden uzaklaştırılan öğretmenlerin geri dönüş için imkânları var. desinin ve AİHS 15. maddesinin ön gücünün kullanmasından doğması gördüğü “durumun gerektirdiği ölçü nı AİHM haklı bir gerekçe olarak ka de” ölçütüyle bağdaşmadığı ve AİHS bul ediyor. AİHM bu ölçütten hareket 5/3’ün ihlal edildiği ileri sürülebilir. le, yargıç ve savcıların görevden alın İşkence iddiası varsa bunun bir malarını, polis memurlarına disiplin doktor raporuyla belgelenmesi gere soruşturması açılmasını, 6. maddenin kir. Ancak uzun gözaltı süresi işken kapsamı içinde değerlendirmiştir. Bu ce iddialarını güçlendirir. na karşılık, TSK mensupları ile devlet Savunma hakkına getirilen sı arasında özel bir sadakat bağı bulun nırlamalar ise adil yargı duğunu göz önünde tutarak, lama bakımından sorun doğuracak nitelikte. Ancak AİHM Gazete, dergi, radyo bir TSK mensubunun ordudan ihracına, 6. maddeyi uygulamamıştır. Ay adil yargılama ve televizyon nı ayrımı OHAL dava şikâyetiyle ilgili bir karar vermek için yar kuruluşlarının yargı kararı olmadan ları için de yapması beklenir. OHAL gılama sürecinin sona ermesini bekler. Yargılamanın bütü kapatılması AİHM 10. maddesindeki ifade ve basın özgürlüğünün, KHK’lerine karşı idari yargı yolunun kapalı olması, AİHM 13. maddesi nünü görmek ister. O nedenle yargılama bitmeden, bunların mallarına el konulması mülkiyet bakımından sorun oluşturur. 13. madde sözleşmedeki adil yargılamayla il hakkının ihlaline hakların ihlal edildi gili olarak ileri sürülen şikâyetler (dava sü yol açar. ği iddiasının ileri sürülebileceği bir ulusal yar resinin uzunluğu dışında) gı yolu bulunmasını öngö dikkate alınmaz. rüyor. Ayrıca OHAL KHK’si ge Göreve son vermek Hiçbir nesnel veri olmadan, savunma alınmadan bulundukları kurum tarafından yapılan değerlendirmelerle, bir daha kamu hizmetinde istih reğince, ihlale yol açan görevlilerin hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluklarının bulunmaması 13. maddenin ihlalini doğuracaktır. Başka ihlaller dam edilmemek üzere göreve son ver Vakıfların, derneklerin, sendikala me ve buna karşı yargı yolunun kapa rın, federasyonların yargıç kararı ol lı olması karşısında AYM’ye, sonra da maksızın kapatılmaları AİHM 11. AİHM’ye başvurmak olanağı var. maddesinde öngörülen dernek kurma AİHM açısından bir adil yargılama özgürlüğünün, bunların mallarına el sorunu mevcut (AİHS 6. Madde). An konulması ise AİHM’ye ek 1 numaralı cak adil yargılamaya ilişkin 6. madde Protokol’ün 1. maddesindeki mülkiyet nin kamu görevlilerine uygulanabilir hakkının ihlali niteliğinde. liği bakımından AİHM içtihadı şöyle: Gazete, dergi, radyo ve televizyon 6. madde ilke olarak uygulanıyor. Uy kuruluşlarının yargı kararı olmadan gulanmaması için devletin iki koşulu kapatılması AİHM 10. maddesinde yerine getirmesi gerekiyor. ki ifade ve basın özgürlüğünün, bun Birincisi devletin yasalarıyla ların mallarına el konulması mülkiyet bu kişilere yargı yolunu kapatma hakkının ihlaline yol açar. sı. Açılacak davalarda, devlet OHAL Pasaportların iptaliyle ilgili ola KHK’lerine karşı yargı yolunun ka rak, seyahat özgürlüğünü düzenle palı olduğunu ileri sürebilir. İkincisi, yen söyleşmeye ek 4 No’lu Protokol, devlet yargı yolunun kapalı olması (Türkiye bu protokole taraf olmadı nı nesnel nedenlerle haklı göstermeli. ğından), Türkiye’ye karşı ileri sürüle Dava konusunun devletin egemenlik mez. Onun yerine, örneğin eşinin ya nına gidemiyorsa, özel yaşamın ihlali (AİHM 8. madde) söz konusu. Seçilmiş alınması, belediye başkanlarının ve meclis üyelerinin seçilme hakkına ilişkin önemli bir konu. Seçme ve seçilme hakkı sözleşmeye ek 1 numaralı Protokol’ün 3. maddesinde düzenleniyor. Ancak madde yasama organlarına yapılan seçimlerle sınırlı. AİHM maddeyi dar yorumlayarak, yasama yetkisi bulunmayan seçilmiş kişi ve organları maddenin kapsamı dışında bıraktı. Dolayısıyla, madde ancak yasama yetkisine sahip belediye meclisi üyelerine uygulanır. Belediye başkanları yasama yetkisine sahip olmadığından, maddenin kapsamı dışında kalır. O nedenle, belediye başkanlarının görevden alınmasının ortaya çıkardığı durumla ilgili olarak Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler İdaresi’nin harekete geçirilmesi daha doğru olur. AİHM’nin izleyeceği yol AYM’ye ve AİHM’ye yapılacak başvurularla ilgili olarak AİHM şöyle bir yöntem izler. Türkiye 21 Temmuz’da sözleşmenin 15. maddesi gereğince, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne gönderdiği bir yazı ile, AİHS’yi askıya aldı. Genel bir bildirim yaparak, hangi maddeleri askıya aldığını belirtmedi. Böylelikle her şikâyet için ayrı bir askıya alma savunması yapma olanağını elinde tuttu (Sözleşmenin askıya alınamayacak 2, 3, 4, 7. maddeleri bunun dışında). AİHM önüne gelen davada önce, Türkiye’nin şikâyet konusu uygulamasının 15. maddedeki koşullara uyup uymadığını inceleyecek. Ulusun yaşamına yönelik bir tehdit olduğunu kabul etse bile, dava konusu önlemin tehdidi ortadan kaldırmak için zorunlu olup olmadığına, alınan önlemin durumun gerektirdiği ölçüde, yani tehditle orantılı olup olmadığına ve yürürlükte bulunduğu süreye bakacak. İlgili maddenin askıya alınmasının geçerli olup olmadığına karar verecek. Geçersiz olduğuna karar verirse, askıya alma kararı yokmuş gibi davayı inceleyecek. AYM de herhalde aynı yönteme başvuracak. AİHM’ye birbirine benzer pek çok başvuru yapılacağından, AİHM’nin bir başvuruyu pilot dava seçerek karara bağlaması ve geri kalan bütün davaları aynı biçimde sonuçlandırması beklenir. AİHM’nin Türkiye’nin sözleşmeyi askıya almasına ilişkin geçmiş kararlarını göz önünde bulundurursak, bu sefer de Türkiye’nin askıya alma beyanını reddederek, OHAL KHK’lerinden kaynaklanan uygulamaların, sözleşmenin ihlali olduğu sonucuna varması olasılığının yüksek olduğunu görürüz. O nedenle, buna olanak vermeden, Türkiye’nin OHAL’e son vermesi ve OHAL’den doğan insan hakları ihlallerini düzeltecek bir mekanizma kurması yerinde olur. Böyle bir tutum, Türkiye’nin üzerindeki uluslararası baskının hafiflemesine ve darbe karşısında haklılığını savunabilmesine olanak sağlayacaktır. 14 EKİM 2016 SAYI: 33245 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Haber Koordinatörü Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler Mine Esen Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05.42 05.27 05.49 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 07.08 12.57 16.00 06.51 12.42 15.46 07.12 13.04 16.11 Akşam 18.34 18.19 18.45 Yatsı 19.53 19.37 20.00 KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI behicak@yahoo.com.tr kamilmasaraci@gmail.com.tr Barış pazarı Şu günlerde “AKP” iktidarı, “aman ha ba rış!” diye kalkıyor, “barış” diyerek oturuyor; halk ise sulandırılmış, pazara düşmüş olanı değil, gerçek bir barış istiyor, hele şehitleriyle yürekleri parçalananlar... Bu doğrultuda bir barış isteği de, “ABD”den, Nobel Kimya Ödüllü “Prof. Dr. Aziz Sancar”dan geldi; “Nobel’i vermeye hazırım, yeter ki ülkeme ‘barış’ gelsin!” diyerek yürekten kopan bir sesle katıldı halkımızın barış isteğine. (8.10.2016) Ayrıca bu konuda da örnek aldığı kişinin “Atatürk” olduğunu video konferans yoluyla bize duyurdu. Böylece Prof. Dr. Sancar, Atatürk’ün “85 yıl” önce, “20 Nisan 1931” günü yaptığı “evrensel” çağrı “Yurtta barış, dünyada barış!” vurgulamasını da anımsatıyordu. Ne var ki bu barış çağrısı, “51” yıl sonra “1982”de cezalandırılıyordu ünlü “Barış Davası” ile böylece “barış”, “barışa çağrı” açıkça “suç” sayılıyordu; bu suçu işleyenler arasında olup, bu dava ile mahkum edilen “Ataol Behramoğlu”nun Maltepe Askeri Cezaevi’ndeyken yazdığı şiirleri, hafta başında, köşesinde yayımlandı, umarım kaçırmamışsınızdır. Değerli dostlar bu barış isteği, barıştan yana oluş, binlerce yıldır sürüyor, savaşın “nedeni”ni, “2400 yıl” önce, Yunanistan’ın altı yıldır birbirleriyle savaşan Atina ve Isparta halkına, bu savaş dolaysiyle iyice bunalan, çoğunluğu kömür işçisi olan “Akharnai” kentinin emekçileri: “Savaştan yalnızca sorumsuz birkaç kodaman yararlanmaktadır!” diyerek ortaya koyar. Emekçilerin bu haykırışını, o günleri onlarla birlikte yaşayan ünlü ozan “Aristophenes”, “Akharnaililer” adlı tiyatro oyununda böyle duyurur. Ve bu tiyatro oyunu, “AtinaIsparta Savaşı”nın en acımasızca sürdüğü sırada Atina’da sahnelenir; oyun izleyiciler tarafından coşkun alkışlarla karşılanır; üstelik “yönetim”, ne oyunu engeller ne de yazarını tutuklar... “Barış” konusuna, günümüze yakın bir tarihe dönerek bakalım dersek, “20. yy”ın başında, “1915”in “20 Mayıs” günü, Almanya’nın en büyük “altı sermaye örgütü” “Başbakan Hollweg”e bir dilekçeyle başvurarak, “yayılımcı bir savaş politikası izlemesini isterler; istekleri parlamentoda kabul edilir; Birinci Dünya Savaşı”nın sonu Akharnaililer gibi söylersek“altı kodamanın istediği” gibi olmaz. “1932”nin Kasım’ında “barış”, Almanya’nın yine gündemindedir; ülkenin önde gelen sanayicileri, bankerleri, büyük toprak sahipleri “Devlet Başkanı Hindenburg”a mektup gönderirler, “Hitler”in yönetiminde bir hükümetin kurulmasını isterler; demek ki “kodamanlar” yine bir tarih (!) yazacaklardır... Bilindiği gibi bu süreç, İtalya’da da “Mussolini” önderliğinde benzer biçimde yaşanır; Hitler’in de, Mussolini’nin de isteği, istenci (iradesi) “yasa” niteliğindedir; dolaysiyle “insan hak ve özgürlükleri”nin bir anlamı yoktur; bakanlar, onların buyruklarını yerine getiren görevlilerdir; her ikisi de “sorumsuz”dur; olsa olsa “Tanrı”ya karşı sorumlu olabileceklerinden söz edilir; konuşmalarında “Tanrı”ya yer verdikleri de bilinir, tıpkı bizimkilerin “yerli yersiz” kullandıkları “Allah korusun!”, “Rabbimin izniyle!” de olduğu gibi... Mussolini, kabinesindeki “Damat Bakan Ciano” dolaysiyle şu günlerde bize daha da yakındır. Çünkü “AKP” hükümetinin “Damat Bakanı”nın ekseninde düzenlediği “Dünya Enerji Kongresi” dolaysiyle, “TV” ekranlarını doldurdu “Damat Enerji Bakanı Berat Albayrak”... Bilindiği gibi Albayrak, hem “enerji sektörü”nde “ticaret” yaptığı hem de bu sektörün bir “Bakan”ı olduğu için Akharnai”lilerin diliyle “Kodamanın da kodamanı!”... Üstelik “usta bir kodaman”; “barış, barış” diyerek hem doğal enerji kaynakları, hem de “nükleer enerji” üzerinden, “Barış Kalkanı” arkasında iş yürütüyor, bu konuların dünya tacirlerine, kurtlarına, kuzu kuzu sesleniyor, “enerji konusuna yaklaşımınız, ‘barış’a katkı sağlayacak’ bir bağlamda olmalı!” diyor; ardından bunun nasıl olacağını, çözümü de belirtiyor; “kuzu kuzu” sesleniyorsa da çözümün “küresel çevre kirliliği”ni önleyecek bağlamda olmayacağı dünden belli; dolaysiyle “enerjiyi paylaşalım”, ama öyle paylaşalım ki “BARIŞ (!) getirsin... “Barış” dillendirildiğine göre “olmaz!” demek olası mı? Bu çözüm önerisi, Albayrak’ın, dünya lideri kayınpederine uygun bir “damat” olduğunu, dünyaâlem huzurunda kanıtlamış olmuyor mu? Dünya taciri “kurtlar”a gelince, öylece dinliyorlardı... Üstelik “kayınpeder Cumhurbaşkanı” Erdoğan’ın, “Ortadoğu’ya barış getirmek için paylaşalım!” çağrısını da öylece dinledi onca “kurt” (!)... Eski Bakan Kemal Unakıtan Süleymaniye’ye defnedildi Tedavi gördüğü hastanede önceki gün yaşamını yitiren eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, İstanbul’da son yolculuğuna uğurlandı. Kemal Unakıtan için dün Süleymaniye Camii’nde cenaze töreni düzenlendi. Cenazeye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Binali Yıldırım, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ile kabinenin eski ve yeni üyeleri tam kadro katıldı. Kılınan cenaze namazının ardından Unakıtan’ın Türk bayrağına sarılı tabutu Erdoğan, Gül, Yıldırım ve Davutoğlu’nun da aralarında bulunduğu kalabalık bir grup tarafından omuzlarda Süleymaniye Külliyesi’ne götürülerek toprağa verildi. Cenazenin ardından konuşan Abdullah Gül, Unakıtan’ın Türk ekonomisinin rayına oturmasında, bütün şoklara karşı hazır olmasında ve bugünkü bütün sıkıntılara rağmen sağlam durmasında çok emeği geçtiğini söyledi. l İSTANBUL/Cumhuriyet C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear