20 Mayıs 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Çarşamba 23 Eylül 2015 EDİTÖR: AYŞEGÜL ÖZBEK Tahşiye iddianamesinde ‘ÖzkökDumanlı’ trafiği! CANAN COŞKUN haber 7 Gülen için 235 yıl hapis istenen Tahşiye iddianamesinde, gazeteci Ertuğrul Özkök’ün 2009 Nisan’ında gazeteci Ekrem Dumanlı ile 19 kez görüştüğü iddiası da yer aldı. amanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca ve polis amirlerinin şüphelisi olduğu Tahşiye Grubu’na kumpas soruşturması iddianamesinin detayları ortaya çıktı. İddianamede Hürriyet Gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök’ün Nisan 2009’da yayımlanan bir yazısından önce Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı ile 19 kez görüştüğü iddia edildi. İddianamenin bir numaralı şüphelisi Fethullah Gülen ve Karaca için 263 yıl hapis cezası istendi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, devlet mekanizmasını tümüyle ele geçirmeyi amaçlayan cemaat yapılanmasının 40 yılı aşkın süreçte amaçlarını gerçekleştirmek için geldiği aşama dikkate alındığında tüm yönlerinin ve gerçekleştirdiği Siyaset Sıkışınca... S eylemlerinin irdelenmesinin mümkün olmadığı aktarıldı. ErgenekonBalyoz atfı İddianamede, 40 yıllık süreçte kurulup gelişen Cemaat yapılanmasının tüm eylem ve işlemlerinin aynı dosya üzerinden soruşturulması gerektiği, bu durumun Ergenekon, Balyoz ve Casusluk yargılamalarında olduğu gibi karışıklığa ve belirsizliğe yol açabileceği, terör örgütü yöneticiliği ve üyeliği haricindeki diğer suçların anlaşılamamasına neden olabileceği değerlendirildi. Ertuğrul Özkök iddiası İddianamede, Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök’ün Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı ile 2009 Mart ve Nisan aylarında 19 kez telefon görüşmesi yaptığı belirtildi. Özkök ve Dumanlı’nın görüşmelerine iliş kin HTS raporunun analizinde Özkök’ün Hürriyet gazetesinde 9 Nisan 2009 tarihinde yayımlanan “Hoca bu konuyu niye açtı” başlıklı yazısını kaleme almadan önce Tahşiye Soruşturmasının talimatı olarak kaÖZKÖK bul edilen 6 Nisan 2009 tarihinde Gülen’in “İrtica Paranoyası ve Duanın Esası” başlıklı sohbetinden sonra yazısını kaleme almadan önce Zaman gazetesini aradığı belirtildi. Özkök’ün yazısından sonra da aynı gazeteyi aradığının değerlendirildiği aktarıldı. Katalogdan eş seçme İddianamede örgütlenmenin, gizlilik, hiyerarşik yapılanma, pelür kâğıtları ile haberleşme, özgeçmiş raporu verme (CV) ve kod adı kullanma gibi özellikleri ile yasadışı terörist örgütlenmelerin taktiklerini kullandığı belirtildi. Örgüt mensuplarının evliliklerinin bağlı bulundukları imamların izin ve talimatları doğrultusunda gerçekleştiğinin öne sürüldüğü iddianaDUMANLI mede, “Evlilik kararı veren örgüt mensubu bu durumu kendisinden sorumlu imama iletmekte, müstakbel eşini yine örgüte bağlı olan bayanların resimlerinin bulunduğu bir katalogdan seçmektedir” denildi. Örgütün önemli bir ayağını öğrencilerin oluşturduğu iddia edilerek, “Özellikle hukuk Fakültelerinde okuyan öğrencilere “topsakal bıraktırıp, küpe taktırarak, girecekleri ortamda kimliklerini gizlemeleri için ‘stil çalışması’ yaptırdıkları bilinmektedir” denildi. l İSTANBUL 94 kişiye, tek sayfalık iddianame İzmir’de Gezi Direnişi’ne katılan sanıklara iki yıl sonra hazırlanan iddianamede 6 yıla kadar hapis cezası istendi HAKAN DİRİK evlet Gezi’nin peşini bırakmıyor. Direnişin İzmir ayağına katılan 94 kişi hakkında 2 yılı aşkın süre sonra dava açıldı. Bu kadar süre hazırlıktan sonra yalnızca tek sayfa olarak düzenlenen iddianamede sanıkların 6 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor. Savcı Cevdet Aydemir tarafından hazırlanan iddianameye göre sanıklar yaklaşık 10 bin kişi içinden tek tek çıkarıldı. 31 Mayıs’ı 1 Haziran’a bağlayan gece Gündoğdu Meydanı’nda yaklaşık 10 bin kişinin toplandığı anlatılarak, sabaha karşı 06.30’da yapılan müdahaleye direndikleri için sanıkların toplantı ve gösteri yürüşüylerine muhalefet ile kamu görevlisine direnme suçlarını işledikleri iddia ediliyor. Zorla gözaltına alınan sanıkların 2 yıldan 6 yıla kadar cezalandırılması isteniyor. Dava, İzmir 24. Asliye Mahkemesi’nde açıldı. Salon yetersizliği nedeniyle 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. Savcılığın 2 yıl hazırlıktan sonra tek sayfalık iddianameyle mahkeme karşısında yer alması sanıklar ve avukatlarını şaşırttı. Tutuksuz yargılanan sanıkların büyük bölümü duruşmaya katıldı. Sanıkaksim Meydanı’nda 13 Eylül 2013’te lar, ifadelerinde eyleme herhangi bir partamamlanarak yayalara açılan ancak ti ya da örgüt üyesi olarak katılmadıklabetonarme görünümüyle eleştirilerını vurguladı. “Kendi irademizle oradayrin hedefi haline gelen meydandaki dık” diyen sanıklar, “Demokratik haklaçalışmalar sürüyor. Geçen Mayıs ayında yeniden koruma kurulu onayıyla rımızı kullandık. Gezi’ye kendi irademizyürütülen çalışmalarda ilk önce zemin le katıldık. Kimseye taş ve sopayla saldırdüzenleme çalışmaları yapılıyor. Taksim madık. Hiçbir kamu malına da zarar verMeydanı’nda metro istasyonun bulunmedik” diye ifade verdi. Duruşmada sanık avukatları, tüm sanıkların beraatlarını istedi. Ancak mahkeme heyeti, tüm sanıkların ifadesinin alınmadığı gerekçesiyle duruşmayı 8 Aralık’a erteledi. Sanık avukatlarından Oktay Uysal, “Bu kadar uzun süreli bir hazırlıktan sonra 1 sayfalık iddianameyle karşılaştık. İddianamede, müvekkillerimizin üzerine atılı suçlardan hiçbirinde kişiselleştirilmiş bir suçlama yok. Yani sanıklar aleyhine delil anlamında gösterilebilecek neredeyse hiçbir şey yok. 2 yıl uğraşılıp ortaya çıkarılan şey bu. Bu kadar çok sanığı olan bir dosyanın insanların tepesinde yıllarca Demokles’in kılıcı gibi sallandırılmaması gerekir. Bu nedenle davanın bir an önce bitirilmesini ve sanıkların beraat ettirilmesini istiyoruz” dedi. Davanın 2 yıl sonra açılmasında AKP hükümetinin hukuk alanında girdiği hesaplaşma nedeniyle taşları yerinden oynatmasının etkili olduğu belirtiliyor. Sürekli değişen savcılar nedeniyle davanın “sonradan” açıldığı kaydediliyor. l İZMİR Bir avukat böyle bölgeden uzaklaştırıldı. D Taksim Meydanı projesi devam ediyor T duğu bölümde yoğunlaştırılan çalışmaların, önümüzdeki günlerde tamamlanması bekleniyor. Proje kapsamında meydanın bulunduğu alana oturma birimleri ve süs havuzları yapılacak. Meydanda ayrıca 3 bin 500 metrekarelik bir alanda aromatik bitki bahçesi bulunacak. Bu kapsamda da 1700 yeni bitki dikilecek. Projede trafik, tünellerle meydan altına alınmış ve yayaların Gezi Parkı, Atatürk Kültür Merkezi, Talimhane ve İstiklal Caddesi arasında trafik kesintisi olmadan yürüyebildiği 100 bin metrekarelik alan inşa edilmişti. Ancak geçen zaman boyunca meydandaki gerekli düzenlemeler bir türlü tamamlanamadığı için, meydanın hali merak konusu olmuştu. l İSTANBUL/Cumhuriyet Avukat Ebru Timtik’e 1 günlük gözaltı ağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şube Yöneticisi ve Halkın Hukuk Bürosu avukatlarından Ebru Timtik dün İstanbul Yeniköy’deki Avusturya Konsolosluğu önünde darpedilerek gözaltına alındı. Tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edilen Timtik serbest bırakıldı. Avukat Timtik, bir süredir kardeşi Evin Timtik’in Avusturya’da pasaportuna el konulmasına tepki göstermek için konsolosluk önünde imza topluyordu. Önceki gün öğle saatlerinde destek masası önüne gelen çevik kuvvet polisleri tarafından darpedilerek gözaltına alınan Timtik’in ters kelepçeli bir halde çekilmiş fotoğrafı sosyal medyada oldukça tepki çekmiş Ç iyaset sıkıştığında umutlar, olanaklar, olasılıklar da artar. Aynı zamanda uçuk kaçık analizlerin, tehlikeli soyutlamaların, boş ümitlerin de boy gösterdiği zamanlardır. Böyle zamanlarda yalnızlığımızı giderdiği sanılan kimi çıkışların siyasi amaçlarımıza denk düştüğünü sanmaktan daha doğal ne olabilir? Doğaldır doğal olmasına da, gerçekçi değildir. Yanıltıcı olması da cabası. HHH Yitirdiği iktidarı yasalardaki boşluklardan, muhalefetin beceriksizlikliğinden ve bir süredir büyük isyan sonrasında beklemeye çekilmiş halk hareketinin sessizliğinden yararlanarak gasp etmiş partiye karşı, nerede bir itiraz görsek seviniyoruz. O taraflarda çatlaklar aramamız, ideolojik duruşuna pek sadık Abdullah Gül’den muhalefet liderliği beklentileri de bu türden boş, tehlikeli akıl tutulmalarının belirtisi sayılmalıdır. Daha vahimi var. HHH Siyaset sıkıştığında güçlenen ittifak arayışları sınıfsal bakış açılarını da küllendirebiliyor. Karşı tarafın iç çelişkilerini değerlendirme, analizlerde dikkate alma çabası, iktidara yönelen her tür eleştiriyi halk siyasetinin eleştirileri ile iç içe geçiriveriyor. Daha somut konuşalım; sermayenin iktidarın baskılarından şikâyeti bizi yalnız sevindirmekle kalmıyor, sanki hep birlikte büyük siyasi sonuca ulaşılacakmış izlenimi yaratabiliyor. HHH Amerikan elçisinin diplomatik dilin bütün inceliklerine sahip eleştirileri bile muhalefet ideologlarını mutlu etmeye yetiyor. İktidar partisindeki anlaşmazlıklar, sermayenin kendi çizgisinden tehlikeli sapmalara yol açabilecek gelişmeler karşısında takındığı eleştirel tavır bizleri yanıltmamalı. Bu gibi durumlarda çelişir gibi görünen cephenin ideolojik birliğine vurgu yapmakta, itirazların güncel siyasette önem taşımakla birlikte fazla derin, tabloyu halk yararına değiştirebilecek bir özellik taşımadığına dikkat çekmekte büyük yarar var. HHH Siyaset sıkıştığında artan olanaklar, devrimci fırsatlar, tehlikeli dönemeçler bize ideolojik politik bir tutarlılığın safça görünse de gerekli olduğunu kanıtlar. Kapalı kapıcılığı, ittifak arayışlarına kategorik itirazı savunuyor değilim ama tarih bilincinden yoksun, temel itirazlarımızı es geçen boş beklentiler gelecekle ilgili umutların sürekli ertelenmesi sonucunu doğurabilir. İktidar cephesindeki çatlakları, sermaye sınıflarındaki telaşı, Batı’dan gelen itirazları hanemize yazılacak belirleyici bir kazanç değil, karşı tarafın sorunu olarak görmek, orada kalmak en iyisi. HHH “Tersini söyleyen mi var?” derseniz, ikirciksiz “evet var” derim. Daha önemlisi solun ruhunda bir türlü iyileşmeyen bir yara olduğunu söylemeden de geçemem. Eski bir derttir, paşaları “iyiler kötüler” diye sınıflandırmayı başarmış siyasi tarihimizde yeri vardır. İlacı kendine dönmektir. Boş verin siz Gül’ün satır aralarında söylediklerini, TÜSİAD’ın kahramanca çıkışını; halk bizden uzak duruyor, kendine çekidüzen veremeyen solcu siyasetin görünür çelişkilerinden medet umuyorsa çelişkiler bizsiz geliştiği için değil, biz bir şeyleri görmediğimiz, Metin Çulhaoğlu’nun dediği gibi “sergileyemediğimiz” içindir. Bir siyasi varlık olarak azıcık “gösteriş” yapmanın ne zararı olabilir ki... S ti. Timtik dün emniyetteki işlemlerinin ardından Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne sevkedildi. Savcının ifade almadan terör örgütü propagandası, polise mukavemet ve izinsiz gösteri yapmak iddialarından tutuklanmaya sevk ettiği Timtik, İstanbul 7. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından serbest bırakıldı. Hâkimlik kararında, görüntülerde terör örgütü propagandasına ilişkin bir eylemin bulunmadığını belirtti. Timtik’in serbest bırakılmasının ardından avukatlar adliye önünde basın açıklaması yapmak istedi. Bu sırada basın mensuplarına müdahale eden polis ardından avukatları yaka paça uzaklaştırdı. l İSTANBUL/Cumhuriyet Grup Yorum’a ‘kimlik’ gözaltısı eyoğlu’nda aralarında Grup Yorum üyelerinin de bulunduğu 6’sı kadın 11 kişi, Cizre’de yaşanan olaylarla ilgili basın açıklamasını yaptıktan sonra kimliklerini göstermelerini isteyen polise olumsuz yanıt verince yaka paça gözaltına alındı. Gözaltına alınan 11 kişi dün mahkemece serbest bırakıldı. Grup Yorum üyeleri önceki gün akşam Cizre’de yaşanan olaylarla ilgili olarak Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. “Cizre’de AKP katlediyor. Kürt halkı teslim alınamaz” yazılı pankart açan grup üyeleri bir süre slogan attı. Grup Yorum üyesi Ezgi Dilan Balcı burada yaptığı açıklamada, “AKP, iktidarını korumak için terör demagojileriyle katletmekten, linçler örgütlemekten çekinmiyor” dedi. Ardından mini bir konser veren Grup Yorum üyelerine polis kimlik kontrolü yapmak istedi. Selma Altın, kendilerinden başka kimseye kimlik kontrolü yapılmadığını belirterek uygulamanın keyfi olduğunu söyledi. Bunun üzerine, çevik kuvvet ekibi, grup üyelerinin etrafını sararak yaka paça gözaltına aldı. Gözaltına alınanlar dün Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne sevk edildi. Savcının adli kontrol istemiyle mahkemeye sevk ettiği üyeler adli kontrol uygulanmaksızın serbest bırakıldı. l İSTANBUL/Cumhuriyet B Azeri uyruklu turist 150 bin $ fidye için Ukraynalı kaçırdı atil için arkadaşıyla birlikte İstanbul’a gelen ve Azerbaycan uyruklu Enver S., tarafından fidye için kaçırılan Roman O. polisin düzenlediği operasyon sonucu kurtarıldı. Enver S., tutuklandı. Ukraynalı Roman O. (23), tatil amacıyla İstanbul’a geldi. 31 Ağustos’ta ülkesindeki ailesini arayan bir kişi, “Oğlunuz elimde. Serbest kalmasını istiyorsanız 150 bin dolar fidye THE AL NATION T’İN INTERES İDDİASI T vereceksiniz” dedi. Anne Liudmyla O., 1 Eylül’de, oğlunun zarar görmesinden endişe ederek polise bilgi vermeden bir otelin lobisinde buluştukları şüpheliyle istenen fidyeyi ödeyeceklerini söyledi. Annenin bilgi vermemesine rağmen, buluşmayı adım adım izleyen ekipler, görüşmenin ardından şüpheliyi, otomobilini çalıştırdığı sırada gözaltına aldı. l İSTANBUL/Cumhuriyet BD’de köklü yayın kuruluşlarından The National Interest dergisi, son sayısında Türkiye’nin nükleer silah üretmeyi hedeflediğini öne sürdü. The National Interest’te, Alman muhabir Hans Rühle’nin kaleme aldığı yazıda, geçen yıl Der Spiegel gazetesinin, Almanya’nın Dış İstihbarat Servisi’nin (BND) Türkiye’yi dinlediğine dair haberlere dikkat çekildi. Rühle, “Almanya dinledi çünkü Türkiye’nin hedefi zen A Türkiye gizli gizli nükleer silah üretmeyi hedefliyor ginleştirilmiş uranyum kullanarak, gizliden gizliye nükleer silah üretmekti. BND, Türkiye’nin, nükleer silah üretmek istediğine dair bazı bulgulara ulaşmıştı” ifadelerini kullandı. “Batılı istihbarat kurumları, Türkiye’nin yaptığı anlaşmalarla hem nükleer enerji, hem de nükleer silah üretmek istediğine inanıyor” diyen Rühle, Türkiye’nin İran’ı kendine model olarak seçtiğine dair şüphelerin bulunduğunu dile getirdi. C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear