23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Çarşamba 23 Eylül 2015 yorum TASARIM: SERPİL ÜNAY 18 hli sünnetin iki bayramından Kurban olanı, bazı münafıkların “Şeker” demekte direttiği Ramazan Bayramı’ndan daha hararetli bir gayretle kutlanır. Epeyce heyecan üretir ve yüksek dozda adrenalin salgılatır. Ümmetimiz yıl boyunca “helal kesim” hayvan etlerini afiyetle mideye indirir. Zaten yegâne eğlencesi de kırda kıraçta ve hatta otoyol röfüjlerinde mangal sefası yapmaktır. Ama en kıyak mangal sefası bile hâşâ, kurban eti lezzetinde değildir. Çünkü ümmetimiz, yılda bir kez hazırlopa konmayacak ve “kendin pişir, kendin ye” modundan “kendin kes, kendin pişir, kendin ye” moduna geçecektir. Komşusuyla değiş tokuş sonucu “Bizim kurban daha leziz vallah!” diye dedikodu edecek, ama her şeyden önemlisi; sonuçta kendi yese de, kurbanlık hayvanı Allah için kesecektir! İşte bu kutsal görev yüzünden heyecan son dobandır. Sıkışınca “Kurban ruktadır. olayım!” diye yalvarırlar, çoHHH cuklarına kurban olmaya Siz de kabul edersiniz ki bu ümmeti müstesna, hazırdırlar, vb… “Ne iş olursa yaparım abi!” cüretinin gayretkeş ya da Kurbanlığa bunca aday çaresiz halkıdır. olan yerde, elbette herkesin Bizim ellerde çobanlıktan kaldırım döşemeciliğine, kurban edileceği bir sunak amelelikten türkücülüğe, gecekonduculuktan gökdeda bulunur. lenciliğe, muhallebicilikten belediye başkanlığına; za Kurban/Basın İlan Kadın, erkek, çocuk, daiten belediye şoförlüğünden de Cumhurbaşkanlığı’na Kurumu ma bacak arasına inşa ediyatay geçiş yapılabilen hayat üniversitesi kaynar! len namus sunağında, kaHerkes her işi yapabildiği için hiçbir iş doğru düzbaran ve sönen nefslere kurban edilirler. gün yapılmaz; dolayısıyla Kurban Bayramları da “Ya Çocuk yaşta evlendirilen kızlar, ırzına geçilen oğAllah, bismillah!” narasıyla kasaplığa kalkışanlar sayelanlar nefs kurbanı değil midirler? sinde, gülünç gerilimler üretir. Acemi damadın “bakire değilmiş” diye öldürdüğü geKaçan kurbanın atlı ve motorize devriyelerle kovalin ve hatta öldüren damat, namus kurbanı değil midir? landığı biricik ülke, bizim ülkemizdir. İktidarsızlık kurbanı erkeğin, “iktidarsız olduğuma Ölmeyen kurbanın tabancayla işinin bitirildiği, acemi göre beni kesin aldatır” diye boğazladığı zavallı kadın, kasapların kurban yerine kendilerini doğradığı da sık helal kesim bir kurbanlık değil midir? görülen durumlardır. Akrabasıyla evlenip sakat çocuk sahibi olan çiftler ceHHH halet kurbanı değil midirler? Aslında bu ülke ve hatta tüm İslam âleminde, Allah HHH için kurban kesenler de, kesmeyenler de bizzat kur E bir ülkede “Hukuk olmayan rbanıdır.” herkes kader ku MGK İşsiz babanın, istemeden çocuk sahibi olan ananın döve döve öldürdüğü yavru kurban değil midir? Muktedirlerin iktidar uğruna çıkardığı savaşta verilen şehitlerin “kurban” diye anılması, zaten başlı başına bir itiraf değil midir? Üstelik, yobazlık ve bağnazlıkla beslenen cehalet sunağında yalnız canlar kurban edilmez. Onurlar, gururlar da kurbanlıktır. Cumhuriyet’in 21 Eylül tarihli sayısındaki Duvar Yazıları’nda okuduk: Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek’in Twitter hesabı şifre kırıcıların eline geçmiş. Hacker’lar, başkentin halk ekmek fabrikası genel müdürü Ali İlkbahar’a, “Oradaysan 2 kere hav yaz” diye tweet göndermiş. Ali İlkbahar da “başkan”ını saygıyla yanıtlamış: “Hav, hav.” HHH Olayda, Melih Gökçek elbette ki hacker’ların kurbanıdır. Ama günde 1 milyon ekmek üreten koskoca bir fabrikanın havlayan genel müdürü Ali İlkbahar’ın da ağası Melih Gökçek’e kurban olduğu açıktır! Listeyi kendiniz uzatabilir, uzuna kurban olmaya hazır kısaları, kefenimizle geldik diye dantelli çarşafa sarınıp salınan kurbanlıkları ekleyebilirsiniz. İktidarsızların iktidara, muktedirlerin hırsa, becerinin yetersizliğe, iyinin kötüye ve zaten aklın, bilginin açıkgöz yobazlığa kurban edildiği topraklardır bu diyar. Ülkenin alnına “kurbanlık” yaftası asılsa, yeridir. Yılda bir kez kasaplığa soyunan kurbanlıkların bayram coşkusu da böylece daha iyi anlaşılır. Hepinize iyi tatiller. Vatan nasıl sevilir? u ülkede kime sorsan, “Ben bu vatanı çok seviyorum” der. Şimdi sorularımızı sıralayalım: Hiç Güneydoğu ya da Doğu’ya giden bir tura katıldınız mı? Anadolu’nun en önemli uygarlığı Hititlere dair kaç heykel gördünüz, kaç kent gezdiniz? Hasankeyf’i biliyor musunuz? Gittiniz mi? Orada yapılacak barajın neleri su altında bırakacağını biliyor musunuz? Bununla ilgili herhangi bir yere imza attınız mı? Herhangi bir protesto eylemine katıldınız mı? SelçukEfes’e gittiniz, kentin muhteşem genelevine hayretle baktınız, ilk tuvaletleri gördünüz mü? Bodrum Kalesi ve Sualtı Müzesi’nde hayallere daldınız mı? Konya’daki Mevlana şenliklerine gittiniz mi? Kayseri’deki Selçuklu medreselerine, camilerine hayran oldunuz mu? Uluslararası bir çabayla kurtarılan Zeugma kenti mozaiklerinin sergilendiği Antep’teki muhteşem müzeyi gördünüz mü? Peygamberler kenti Urfa’da Balıklı Göl’e yem attınız mı? Bayramınız Zılgıt çeken kadınların buananızın ak sütü nu nasıl başardıklarını düşünüp gibi bereketli olsun. zılgıt çekmeye çalıştınız mı? Resim: Gürcü Maveraünnehir nereye denir? ressam Pirosmani Antakya’da üç dinin bir arada yaşamasına tanıklık ettiniz mi? Bir sabah vakti Karadeniz yaylalarında uyanıp, o günü size bağışlayan hayata teşekkür ettiniz mi? Antalya Müzesi’ne gidip yorgun Herkül’le bir fotoğraf çektirdiniz mi? Mimarların mimarı Sinan’ın kaç eserini gördünüz? Etkilendiğiniz beş romancının adları nelerdir? Klasik Türk müziğinde nam salmış beş şarkıyı söyler misiniz? Beş halk ozanı sayabilir misiniz? Türk sinemasından en sevdiğiniz beş filmi sayabilir misiniz? Karadeniz’de Sümela Manastırı’nda duvarları süsleyen belki de ilk siyahi İsa’yı gördünüz mü? Likya uygarlığının toprak yollarında yürüdünüz mü? Türkiye denizlerinde kaç cins balık yaşar? Türkiye topraklarında kaç bin endemik bitki yaşar? Türkiye topraklarında kaç çeşit endemik canlı türü yaşar? Lüferin soyunun tükenmemesi için mezura ile balıkçılarda sarıkanat boylarını ölçtünüz mü? Hiçbir hayvan barınağında gönüllü çalıştınız mı? Türkiye’nin yeraltı zenginlikleri nelerdir? Termik santral nedir? Zararları nelerdir? Biliyor musunuz? Hiçbir termik santral yapımını protesto eden bir eyleme katıldınız mı? Türkiye’nin altının silme altın madeni olduğunu biliyor musunuz? Hiç inatla bölgenizdeki bir eski binanın resimlerini çekip, binanın yaşatılması için çaba gösterdiniz mi? Anadolu Medeniyetleri Müzesi kimin emriyle kurulmuştur? Hiç gittiniz mi? Osmanlı’dan beri sürgün yeri olan Sinop Cezaevi’nde kaç muhalif yazar yatmış biliyor musunuz? Adana neden Yılmaz Güney’lerin, Yaşar Kemal’lerin, Orhan Kemal’lerin yurdudur hiç düşündünüz mü? En son hangi protesto eylemine katıldınız? Bu soruları sizlere ilk kez 27 Temmuz 2014 tarihinde sormuştum, bakalım neler değişti? Bu arada izninizle birkaç soru daha ekledim: Göbekli Tepe nerededir ve arkeoloji tarihini nasıl değiştirmiştir? Frikya uygarlığı ve Frikya Vadisi ülkemizin hangi yöresindedir? Sinan’ın en güzel eserlerinden Rüstem Paşa Camii nerededir? Gördünüz mü? Ani harabelerine hiç gittiniz mi? Bir kalem kâğıt alıp başlayın. Ama lütfen internete başvurmayın. Bayramınız biraz şenlensin. 23 EYLÜL 2015 SAYI: 32858 B Hepimiz kurban, her gün bayram! KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK Behiç Ak yıllık izninin bir bölümünü kullandığından çizgilerini yayınlayamıyoruz. behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com.tr Cumhurbaşkanı ne demek istiyor? HARBİ SEMİH POROY izim, halk tarafından doğrudan seçilmiş bir cumhurbaşkanımız var. Doğrudan halk tarafından seçilmiş olması aldığı oy oranı/sayısı ne olursa olsun devletin başı olarak onun konumunu daha da güçlendiriyor. Bu gücün kullanımı ise toplum karşısındaki saygınlığının önemli bir ölçütüdür. Dolayısıyla onun başı olduğu devletin vatandaşlarına dinleri, mezhepleri, ırkları, etnik kökenleri, dilleri, siyasal görüşleri, sınıfsal/sosyal konumları fark etmeksizin eşit uzaklıkta durması gerekiyor. Ne var ki “bizim” cumhurbaşkanımız hem vatandaşların beklentisi hem de anayasal bir zorunluluk olan eşitlik ilkesini seçildiği günden bu yana göz ardı ediyor, bir “partili cumhurbaşkanı” olarak davranmakta beis görmüyor. Alanlara çıkıyor, kurucusu olduğu Adalet ve Kalkınma Partisi AKP için oy istiyor. Muhalefet partilerini dışlıyor, hatta 7 Haziran seçimlerinde altı milyonun üzerinde oy alarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne 80 milletvekili sokmayı başarmış bir partiyi, Halkların Demokratik Partisi HDP’yi seçimlerden iki gün sonra terör örgütü “PKK’nin Meclis’teki uzantısı” olarak suçlayıp hedef gösteriyor. HHH AKP ile ona bağlı ve yandaş kuruluşların 20 Eylül günü Yenikapı’da düzenledikleri geniş katılımlı “tek nefes” bayrak mitinginde yaptığı konuşmada bir adım daha ileri giderek 1 Kasım seçimlerinde halktan TBMM’ye 550 “yerli” ve “milli” milletvekili göndermesini istedi. 1 Kasım seçimlerine 18 parti katılıyor: Adalet ve Kalkınma Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi, Halkların Demokratik Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi, Millet Partisi, Vatan Partisi, Merkez Parti, Hak ve Özgürlükler Partisi, Saadet Partisi, Demokratik Sol Parti, Demokrat Parti, Bağımsız Türkiye Partisi, Halkın Kurtuluşu Partisi, Liberal Demokrat Parti, Büyük Birlik Partisi, Komünist Parti, Doğru Yol Partisi, Toplumsal Uzlaşı ve Reform Partisi. Bu partilerin gösterdikleri toplam aday sayısı ise 9 bin 900. Cumhurbaşkanı’nın yukarıdaki isteği milletvekili adayları içinde “yabancı” ve “gayri milli” unsurların olduğuna ilişkin bir işaret/uyarı anlamını mı taşıyor? Adaylıkları Yüksek Seçim Kurulu tarafından onaylanmış, anayasa ve yasalar karşısında eşit Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları hangi ölçüte göre “yerli olmamaları” nedeniyle seçmenler tarafından olumsuz değerlendirilecektir? Cumhurbaşkanı eğer bunu kastetmiyorsa ne demek istiyor? Bu soru “milligayri milli” kavramları için de geçerlidir. Milli sözcüğünün Türkçedeki karşılığı ulusaldır. Ulusal aidiyeti tanımlayan bu sözcük ulusal marş, ulusal değer, ulusal kaynak, ulusal takım gibi çok çeşitli tamlamalarda kullanılmaktadır. Gayri millilik ise bu bağlamda bir karşıtlık söylemidir. Cumhurbaşkanı, “Gayri milli adayları seçmeyin!” derken, kurucusu olduğu AKP’nin öncülü olan kimi partilerin yöneticilerinin İstiklal Marşı okunurken ayağa kalkmamış olduklarını anımsamış olabilir mi? Yoksa Cumhurbaşkanı “gayri milli” unsurlar olarak derelerimiz, göllerimiz, ormanlarımız gibi ulusal/doğal kaynaklarımızı yağmaya, talana açan, ulusal değerlerimizi çiğneyen AKP’li bakanları, yerel yöneticileri mi işaret ediyor? Kimse kusura bakmasın ama “gayri milli” kavramı bizde bunları çağrıştırıyor. Eğer bu çağrışım yanlış ise bunu düzeltmek, ne demek istediğini açıklamak yine Cumhurbaşkanı’na düşüyor. B İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç Akın Atalay İcra Kurulu Başkanı Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörleri Murat Sabuncu Ayşe Yıldırım Başlangıç Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu l Haber l Ekonomi: Reklam Tanıtım ve Halkla İlişkiler Genel Koordinatörü Ayşe Cemal Reklam Genel Müdürü Özlem Ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. Nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni Onur Tunalı Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Pınar Ersoy Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Ahmet Rasim İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Halit Ziya Sok. No: 14 Çankaya 06550 Ankara Bulvarı 1352 S. 2/3 İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Mali İşler Müdürü: Bülent Yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Cumhuriyet Caddesi Beşler Apartmanı No: 44 Kat:3 Daire:4 34367 Elmadağ/İstanbul Tel: (0212) 251 98 74 75 81 82 Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05.18 05.04 05.29 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 06 .45 13.04 16.27 06.29 12.48 16.11 06.53 13.11 16.34 Akşam 19.10 18.55 19.17 Yatsı 20.30 20.13 20.33 stanbul Bienali’nin dev bir haritası var. Boğaz’ın kuzeydeki en uç noktalarından güneye Adalar’a dek uzanıyor. İki yıl önce esas olarak merkezde konumlanıp kabuğuna çekilmiş gibi görünen Bienal bu Köşemen yıl Marmara’nın ve Karadeniz’in akıntılarını izleyerek İstanbul’a yayılmış. Rumeli Feneri’nde Lawrence Weiner, Riva Kumsalı’nda Andrew Yang’ın işleri var. Adalar’da ise işler Büyükada’da yoğunlaşmış. Sivriada’da da Pierre Huyghe’un bir işi olduğu görülüyor haritadan ama oraya nasıl ulaşılır, araştırmak gerek. Bir ev, otopark, tarihi bir sarnıç, oteller, hamam, han odası, kütüphane, Osmanlı Bankası’nın kasa dairesi, Troçki’nin evi, metruk köşkler, balıkçı teknesi ve İDO’nun deniz otobüsü ilginç mekânlardan. Bienal’de 80’in üzerinde sanatçının 1500’den fazla işi sergileniyormuş. Bunlardan 1000 tanesini tek bir sanatçı, Christine Taylor Patten yapmış. Bienal’de yer alan tüm eserleri görmek isterseniz tuzlu suyu izleyip maceralı yolculuklar yapmanız gerekecek. Örneğin Boğaz’ın kuzeydeki en uç iki noktasındaki ve haritaya bakarsanız birbirine yakın görünen sergi alanları arasında yapılacak yolculuk, eğer deniz yolundan olmazsa oldukça uzun sürecektir. Bienal’in yoğunlaştığı bölge ise her zamanki gibi Beyoğlu. İstanbul Modern, Galata Rum Okulu ve Arter, karma sergilerle ana mekânlar. Bienal’in 36 mekânından 21’i Beyoğlu’nda. Boğaz’ın kuzeyinde iki, Balat’ta bir, Şişli’de iki ve Kadıköy’de de bir mekânda işler sergileniyor. Beyoğlu’ndan sonra en çok İ Tuzlu suyun izinde mekân Büyükada’da. Bienal’i gezmek için tek bir gününüz varsa karma sergilere yönelmeniz ve gününüzü Beyoğlu’nda geçirmeniz normal, ama Bienal’in 1 Kasım’a dek süreceğini göz önüne alırsanız bir hafta sonunu Büyükada’ya ayırmakta fayda var. Ama Bienal’in İstanbul’un bilinmeyen mekânlarını keşfetmeye vesile olacağını fark ettiyseniz çeşitli günlerde farklı yerlere seyahatler yapmak gerekli. Örneğin büyük ustalardan Füsun Onur’un bir balıkçı teknesindeki işini görmek heyecan verici olacaktır. Özellikle Bienal’in “hayali mekânları” olarak tanıtılan yerler ve oralarda ne bulacağımız da fazla meraklı izleyiciler için kışkırtıcı. İstanbul gibi bir metropolde bienallerin, festivallerin belirli merkezlerde toplanması kaçınılmaz. Ama bu merkezin hep Beyoğlu olması zamanla tekdüzelik duygusu yaratıyor. Üstelik Beyoğlu’nda kalmak tüm şehre hitap edememek de demek. Kendisine küratör denmesini istemediği için herhalde klasik deyişle sergi komiseri diye tanımlamamız gereken Carolyn ChristovBakargiev iyi bir açılım yapmış. Gelecek binallerde Beyoğlu’nun dışında daha çok mekân kullanmakta fayda var. Kadıköy’de, Balat’ta kolayca birden fazla mekân bulunabilir. Bienalle eşzamanlı düzenlenen Cibali Kadir Has Üniversitesi, Maslak Elgiz Müzesi, Rumelihisarı Borusan Contemporary ve Emirgân Sakıp Sabancı Müzesi’ndeki önemli sergiler, Haliç kıyısında gerçekleştirilen Art International bunun göstergesi. Bir başka açıdan bakıp “Paralel Etkinlikler”le birlikte değerlendirirsek Bienal tüm İstanbul’a yayılıyor da demek olası. İnternette “14b. iksv.org/parallelevents.asp” adresini ziyaret etmeden Bienal turunuza başlamamanızı öneririm. Pera Müzesi’nde, Salt’ta, Akbank Sanat’ta, Tütün Deposu’nda, Şekerbank Açık Ekran’da da önemli sergiler var. İstanbul’un tüm önemli galerileri de Bienal’le eşzamanlı sergilerle sezonu erken açıyor. Bienal’in Büyükada’daki mekânlarındaki yoğunluğa baktığımızda ise şehir hatları kaptanlarının deyimi ile “tekmil adlar”da bir Adalar Bienali yapılsa büyük ilgi göreceği anlaşılıyor. Hemen her adasının bir büyük yazarla anıldığı Adalar’da bir edebiyat festivali bile yapılmadığını düşünürsek Adalar Belediyesi’nden ya da kaymakamlığından böyle bir girişimi beklemek büyük bir hayal olur. İş yine İKSV’ye düşer. C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear