Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Salı 23 Haziran 2015 yorum TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 18 ar c A n e g z Ö Kavşak batçıkma Melih! aşbakan Ahmet Davutoğlu 22 Mayıs’ta Trabzon’da, 24 Mayıs’ta Ankara Mamak’ta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na şu göndermeyi yaptı: “CHP’nin idaresindeki İzmir’e bakın. İki gün yağmur yağdı. Su şehri bastı da haberleri yok. Zannedersin ki Venedik İzmir’e gelmiş. Kayıklarla dolaşıyorlar.” B 1. Ankara’nın genelde kentsel teknik altyapısı, özelde kentsel drenaj sistemi (yağmur suyu ve pis su kanalizasyon ağı) yetersizdir. Sadece yetersiz değil, çağımızın teknik ve mühendislik yaklaşımına uygun bir altyapısı bulunmuyor. 2. Halen kentsel drenaj birleşik sistem ağırlıklı olduğundan, taşkın sırasında evsel atıksu ve pis sular da yüzeye çıkmakta anıdığın her insanın içinde, mutlaka tanımadığın bir insan daha vardır!” Liderler henüz yakın temasa geçmediler. Açıkta elense çekişip duruyorlar. Koalisyon görüşmeleri başlayınca belli ki birbirlerinin içinden pırtlayacak yeni kişiliklerle tanışma şansını yakalayacaklar. HHH Görüşmelere başlamadan kesinleşti: “Yüzde 60’lık Muhalefet Bloku”nun bir araya gelme şansı artık sıfır. (Bu oran ile Aziz Nesin’in verdiği yüzdenin yine de tesadüf olduğuna inanalım gitsin!) Bu arada koalisyonun 1. ve asli ortağının Tayyip Bey olacağı da daha ilk günden kesinlik kazandı. Koalisyon turlarına bir iki gün içinde başlayacak olan Ahmet Davutoğlu’na ise “sahibinin sesi” deyip geçemeyiz. “Sahibi” bile bu hususa tam olarak kanaat getirmiş değil. Seçimin en muzafferi HDP’li “T AKPCHP ve K. Derviş sözleşmesi Demirtaş sessiz ve derinden belli ki vahşi bir muhalefet sergileme hazırlığı ile meşgul. Parti “Türkiye partisi” oldu. Şimdi asıl hedefi “ana muhalefet partisi” olsa yeridir. Çünkü HDP dışındakiler ona göre “düzen partileri”dir. CHP’nin atacağı yanlış bir adım, HDP’ye bunu sağlayacaktır. CHP, 1997’de Mesut Yılmaz başkanlığındaki (ANASOLD) azınlık hükümetini dışarıdan destekledi. O dönemin CHP’si uzlaşmacı adımıyla biraz takdir ve puan kazandı. Ama bir süre sonra Mesut Yılmaz’ın Türkbank ihalesine karıştığı iddiaları nedeniyle, alelacele bir gensoru verip hükümeti düşürdü. Gensoru sonrasında siyasetin kilitleneceği ve erken seçime gidileceğini hesap edemedi. Ardından gelen 1999 baskın erken seçiminde de barajı geçemedi. Ve böylece “Cumhuriyeti kuran koskoca CHP” TBMM dışında kaldı. DSP iktidar, lideri Ecevit de başbakan oldu. CHP’nin “küme düşmesi”ne bahane arayanlar Apo’nun paketlenip teslim edilmesini gösterdiler. Ama devletlerin (ve partilerin) yaşamında her an beklenmedik hadiseler patlak verebilir. (Baykal’a kaset komplosu gibi) Asıl mesele liderlerin ve partilerin sandıktan çıkan kartları nasıl oynayacaklarıdır! KIRTASİYE AŞKlAR Ankara’nın göbeğinde... Mayıs ayında gazetelere yansıyan bazı haberleri özetleyelim: 12 Mayıs… Cumhuriyet: “Ankara göle döndü.” Milliyet: “10 dakikalık yağmur Ankara’ya yetti.” Sözcü: “Ankara’yı sel aldı.” 13 Mayıs… Sabah: “Başkentte sel alarmı. 269 yeri su bastı.” Sözcü: “Gökçek’in metrosunda şemsiyeyle gezdiler!” Hürriyet: “Metroyu su bastı. Mamak’ta (Davutoğlu’nun konuştuğu semt!) Neşet Ertaş Caddesi, kuvvetli dolu ve sağanak yağışın ardından sele teslim oldu.” ve sel sularına karışmaktadır. 3. Son yıllarda yağışlardaki bazı düzensizlikler, belirsizlikler ve aşırılıkların genelde fosil yakıtların aşırı kullanımından, artan karbon salımından ve iklim değişikliğinden kaynaklanabileceği de ileri sürülmektedir. 4. Ankara çanağı içerisinde yeşil alan azalmıştır. 5. Yapılaşma gerek yatayda gerekse dikeyde çok büyük alanlar, mekânlar kaplamıştır. 6. Bu yeni yoğunluğu olağanüstü artan alanların ulaşım, su, kanalizasyon, elektrik, gaz vb. ihtiyaçlarına koşut altyapı planlaması ve yapımı gerçek KÜRESEl SÖZlER Yuvarlanıp gidiyoruz işte!.. n’APMAK İlÂZIM? Bi insanda utanma yoksa n’apması ilâzım? Utanması ilâzım? Gelen evrak: Seni seviyorum!.. Giden evrak: Ben de seni!.. ARgODAn Al HAbERİ MOSTRASINI BOZMAK: Fiyakasını bozmak POYRAZA ÇEVİRMEK: Durumu kötüleşmek SALOZLAŞMAK: Şaşkınlıktan ne yapacağını bilememek DOğRu SÖYlÜYOSun Yalansız yaşamak yalanmış be aabi!.. OFF THE RECORD İlk kez sıcakkanlı bir balık türü bulunmuş! Sakin olalım beyler, sakin olalım.. HARBİ SEMİH POROY Dün AKPCHP formülü öne çıktı. Bunun işaretleri aslında seçim yapılmadan belirmeye başlamıştı. Örneğin, Kemal Derviş ile Kılıçdaroğlu’nun yaptığı “dışardan bakanlık sözleşmesi”!.. Ama noterde yapılmadığı için CHP Parti Meclisi bu sözleşmeyi, “muta nikâhı” gibi, “mutlak butlan ile batıl” sayabilir. HHH Merhum Ecevit, koalisyon “uzlaşı kültürü” der dururdu. Bu kültürün ilk koşulu elbette “siyasi pazarlık kültürü”. “Koyun pazarlığı” bile usulerkân, nezaket ve tatlı dil gerektiriyor. Paşanın biri “Kasaptaki ete soğan doğramam!” demişti. CHP’nin MHP liderine yaptığı “başbakanlık” teklifine de Bahçeli böyle bir yanıt verebilirdi. Ama tam tersi oldu. Partisinden açıklama geldi: “Devlet Bahçeli, siyasi rüşvet kabul edecek bir lider değildir!” HHH Tayyip Bey’in nadanlığından, nobranlığından yakınıp durduk. 2. parti, 3. çıkan partiye bir teklif yapıyor. Kılıçdaroğlu’nun amacı belli ki biraz fedakârlık jesti yapmak ve kamuoyuna “olamayacak olanı gösterip” muhtemel bir AKP ortaklığında CHP içinde patlak verecek eleştirilere karşı önlem almak. Ama heyhat, “Her kuşun eti yenmez. Ben senin bildiğin liderlerden değilim!” diye feryat! Mübarek koalisyonun ve şu ramazanın yüzü suyu hürmetine ve de hiç değilse, fitre, zekât niyetine biraz nazik olunamaz mıydı acaba? Mesela: “Acaba Kılıçdaroğlu, herkesten habersiz Cumhurbaşkanı’ndan vekâlet ve yetki mi aldı ki başbakanlık teklif ediyor?” falan denilemez miydi? HHH Koalisyonlar oluşturulurken çoğu kez, önce neler olamayacağını göstermek gerekir. MHP, bu mekanizmayı iyi değerlendirmesi sayesinde son kırk yılın en uzun (hem sağ hem sol) koalisyonlarının değişmez ortağı olmuştur. Örnek çoktur.. (Bizzat tanığı ve sonra da bendenizin de üyesi olduğu) 56. Azınlık Hükümeti’nde Ecevit’e başbakanlık teklifini (yoksa rüşvetini mi?) daha sonra MHP milletvekili de olan İçişleri Bakanı Bekir Aksoy götürmüştür. Bu “rüşveti” alan Ecevit, Bahçeli’yi daha sonra 3.5 yıl sürecek olan Başbakan Yardımcılığı görevine atamıştır. Halkımız, Tayyip Bey’i “dili yüzünden” cezalandırdı deniyor; liderlerin de dillerine azıcık özen göstermeleri gerekmez mi? BatÇıkma Melih!.. 15 Mayıs… Hürriyet: “Altyapı baskını. Başkentte son zamanlarda etkili olan yağışlar nedeniyle yaşanan su baskınlarıyla ilgili açıklama yapan İMÖ Ankara Şubesi Su Çalışma Grubu, su baskınlarının en önemli sebebinin altyapı yetersizliği olduğunu savundu. Yerel yönetim sorumlu.” 17 Mayıs… Hürriyet: “Yağmurda yol çöktü.” Şimdi de Hazirandaki haberlere göz atalım: 20 Haziran… Zaman: “Sel Ankara’yı vurdu. Belediye ekipleri detektörle rögar kapağı aradı.” Hürriyet: “Selin bilançosu 7,8 milyon TL. Selden zarar gören konut, işyeri ve araçların zarar miktarları Ankara İtfaiyesi ekipleri tarafından tek tek tespit edilerek rapor haline getirildi.” 21 Haziran… Haber Türk: “Etkili olan yağış, kentin batısında hayatı felç etti. Suyla dolan altgeçitte sürücüler zor anlar yaşadı.” HHH İnşaat Mühendisleri Ankara Şubesi Su Çalışma Grubu’nun sel ile ilgili açıklamasında “Ankara çanağına düşen yağışlar kentin farklı yörelerinde ve semtlerinde su baskınlarına yol açmış bulunmaktadır. Su baskınları, bazı durumlarda ciddi yaralanmalara, sağlık sorunlarına ve maddi hasarlara neden olmuştur” denildi. Nedenleri de şöyle sıralandı: leştirilememiştir. 7. Eski yeşil alanları; binalar, kuleler, iş merkezleri vb’nin çatıları örtmüştür. 8. Toplu taşımanın değil, otomobillerin kenti durumuna dönmüştür. 9. Bunun sonucu yeni yollar açılmış, her yol asfaltlanmış; açık toprak, akışa geçecek suyu emecek yeşil alan kalmama noktasına gelmiştir. 10. Kaldırımlar yollara, yollar asfalta dönmüştür. HHH Yollardaki yeraltı geçitleri için halk “batçık” tanımlaması yapıyor. Ne var ki artık “batçıkların” adını “batçıkma Melih” olarak değiştirmek gerekiyor! Türkiye’de “kentsel dönüşüm” denilince, her nedense gâvurca “tover” adıyla “kule” dikmek akla geliyor. Ama “büyükşehrin” başı olan Melih Efendi’nin aklına temel altyapı yapmak gelmiyor. Çünkü “yeraltına yatırımı seçmen görmez” diye düşünüyor. Bir yerde haklı! 20 yıldır aynı koltukta oturmasının temel nedeni seçmenin bilinçsizliği değil mi? Halkın bilinçsizliğini de Tanrı, yağmurla cezalandırıyor. Olan bilinçlilere oluyor! Acaba Veziriazam Hazretleri Trabzon’da ve Mamak’ta söylediklerini Melih Efendi’nin Ankara’sı hakkında da söyleyecek mi ya da İzmir hakkında söyledikleri için özür dileyecek mi? ON NUMARA 2, 8, 10, 13, 22, 24, 32, 33, 36, 37, 38, 39, 53, 54, 60, 69, 71, 73, 76, 77, 79 ve 80 10 BİLEN: 254 bin 640’ar TL (1 kişi) 9 BİLEN: 2 bin 877’er TL 8 BİLEN: 143.90’ar TL 7 BİLEN: 24.45’er TL 6 BİLEN: 4.15’er TL HİÇBİR NUMARAYI DOĞRU TAHMİN EDEMEYEN: 3.50’şer TL 23 HAZİRAn 2015 SAYI: 32766 Keşke Deniz o cenazeye katılabilseydi! emirel’in ölümünü ilk duyanlardan biriyim. O gece 02.45’te “son dakika” haberi olarak izledim. Ardından da zaten rafta hazır bekleyen ölüm belgeselleri yayına konuverdi. İlk duyan ama son yazanlardan biriyim. Haftada bir yazmanın bedeli bu. Gazeteler ise ölüm saati nedeniyle haberi ertesi gün sayfalarına giremediler bile! Allah rahmet eylesin, ölünün ardından “kötü konuşulmaz.” Ama ünlü biri öldükten sonra, hele ülkeye yön vermiş bir siyasiyse bir muhasebe kaçınılmaz olur. D insanları Köşk’e davet eden bir Demirel bu. O kadar farklı bir kimlik ki, sol eğilimli ve cumhuriyetçi sayısız insan, farkında olmadan antidemokratik her hükümet çıkışına karşı, ona güvenmeye başlıyor. İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ORHAn ERİnç İcra Kurulu Başkanı ‘Toy siyasetçi’den sert başkana bir gezi gözlemleri! Pazar günü dostlarla Gordion Pessinus Alagöz’deki Atatürk’ün Sakarya Savaşı’nı yönettiği Karargâh Müzesi’ni gezdik. Müze her zamanki gibi pırıl pırıl… Önceleri müze hakkında güzel broşürler sağlanıyordu. Şimdi artık basılmıyor! Sivrihisar’a bağlı Ballıhisar köyündeki Friglerin dinsel başkenti Pessinus’da Belçikalılar arkeolojik kazı yapıyorlardı. Ayrılınca Avustralyalı bir arkeolog devreye girdi. Kötü çalışmasının yanı sıra yanlış bir seçimdi. Güney kıtasındaki Melbourne Üniversitesi’nde ders olduğunda, Ankara’da kazı mevsimiydi. Ankara’da kış olup kazı yapılamadığında, orada tatil vardı. Böyle bir uyumsuzluk geçerliydi. Avustralyalı arkeolog beceremeyeceğini anlayınca kazıyı bıraktı. Kazının, buluntuların güvenliği için, bir bekçinin aylığını o ödemekteydi. Ödeme yapılmadığı için bekçi işsiz kaldı. Daha da önemlisi, buluntuların sergilendiği kazı evi bahçesindeki yapıtlar da sahipsiz! Kapıda “girilmez” yazıyordu. Ama elimizi kolumuzu sallayarak girdik, gezdik! Hani Demirel sanki ezelden beri vardır ya... Bizim aile için biraz farklı. 1963 ilkbaharında ben ilk sergilerimi açıp kamuoyuyla tanışmışken, Demirel aynı yılın sonbaharında AP kongresinde liderliği alıp göz önüne çıktı. 1965 yılındaki seçimlere doğru giderken hatırladığım ve evdeki arşivde de gözlemlediğim, babamla onun arasında yaşanan polemikler! Mesela babamın “Demirel toy politikacı, önce öğrensin de gelsin!” sözleri! Dr. Suphi Baykam 1965 seçimlerinde “ortanın solu”nun sözcüsü olarak propagandayı yürütürken, Demirel de buna “Ortanın solu, Moskova yolu” karşılığını vererek düelloyu sürdürüyordu. İnönü ise 60’lı yıllar boyunca Demirel’le kapışırken onun laiklik ilkesinden sapmaları nedeniyle büyük infial yaşıyor, mesela “Demirel ‘Saidi Nursi’ye karşıyım’ diyebilir mi?” diyerek onun gerçek kimliğini deşifre etmeye çalışıyordu. Sonuçta Demirel, Menderes’ten sarkan din eksenli oyların doğal talibiydi. Türkiye bugün bile sözde liberal ve yobazların kin kusmaktan vazgeçemediği 27 Mayıs Devrimi’nin açtığı kapıdan girerek laik demokratik bir hukuk devletine kavuşmaya çalışırken sağ kesimin bunu hazmetmesi kolay olamıyordu. 68 Kuşağı’nın efsanevi lideri Deniz Gezmiş ve mücadele arkadaşları Yusuf Aslan’la Hüseyin İnan’ın 1972’deki idamları, Demirel’in uzun siyasi kariyerinde silinemeyen bir leke olarak kaldı. Her ne kadar Cindoruk, Demirel’in bu konuda bir etkisinin olamayacağını söylese de, tartışılmaz gerçekler farklı bir tabloyu ortaya koyuyor. “Üçe üç” diye açıkça haykıran, idam oylanırken arkasına dönüp grubunu kontrol eden acımasız bir sağ lider var o günlerde... Yaşlı çınar İnönü’nün çabaları yetmiyor idamları durdurmaya, ne yazık ki. 12 Eylül öncesinin inatlarla tıkanmış kanlı günlerinde, MC hükümetlerinin başı olarak “Bana ‘sağcılar da adam öldürüyor’ dedirtemezsiniz” diyen de, faşistleri koruyan da ta kendisi! Silinemeyen idam lekeleri Demirel arkasında sonsuz espri, anekdot, nüktedanlık bıraktı. Gerçekten de bugünün siyaseti halka karşı bir kin kusma yöntemi olarak gören bahtsızların yanında, Demirel’in gazeteciler dahil pek kimseye dava açmayan, karikatüristler ve tiyatroculara hoşgörü ile bakan tavrı, bambaşka bir boyut. Ama “emekli” olduktan sonra, 2000’lerde, Erdoğan faşizmine tepki vermeyen bir Demirel çıkıyor yine karşımıza... O dönemde Çankaya’da “noter” yok! AKIn ATAlAY Genel Yayın Yönetmeni CAn DÜnDAR Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörü Murat Sabuncu Yazıişleri Müdürü Ayşe Yıldırım başlangıç Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Özlem Ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü Hakan çankaya Rezervasyon Yönetmeni Onur Tunalı l Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Ceyda Karan l Ekonomi: Olcay büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Grafik: Ahmet Sungur l Fotoğraf: uğur Demir l Düzeltme: Mustafa çolak l Gece: Ayça bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin görgüner Binaenaleyh... keşke... 90’ların farklı Demirel’i 90’lı yıllarda önce başbakan, sonra cumhurbaşkanı olarak gittikçe farklı bir Demirel portresi görüyoruz. 28 Şubat’ta MGK ile beraber, giderek küstah provokasyonlara girişen antilaik akımlara dur diyen, laik cumhuriyet ve demokrasiyi savunan bir Demirel var artık sahnede. Gerek RP’nin, gerek benzer şeriatçı grupların çıkışlarında yere sağlam basan, 60’lı yıllardaki politika stilini yerle bir eden bir Demirel! Aynı süreçte sanatçılarla, gazetecilerle, aydınlarla da arasını belirli ölçülerde düzelten bir lider var karşımızda. Sergilerimize, tiyatrolarımıza gelen, konserlere giden, yaratıcı demokrat “Binaenaleyh, GAP’ı ve şapgayı gaptırmadığıma göre, olsa olsa 276’yı bulecekler, ancak o zaman düşeriz, va mı bunun başka türlü bir izah tarzı! Türkiya, büyük ülkedir! Her sorunun altından galkar!” İşte bu ve benzer her türlü sempatik cümleyi gülümseyerek kuracak sonsuz malzememiz var elimizde. Ama bir de maalesef değişmez ağır gerçek var: Deniz Gezmiş’lere yapılan çağdışı, hukuk dışı infaz. İşte Demirel’in yaşadığı dönüşüm ve yaşattığı algı değişimine rağmen bu leke bir türlü çıkarılamıyor. Ben de, son dönem Demirel’in çıkışlarını olumlamışsam da, yüreğimde taşıdığım bu acıyı unutamıyorum. Çünkü kendimi o ailenin bir ferdi sayacak kadar yakınım. Keşke Demirel o ağır suçu işlememiş olsaydı da, bugün Gezmiş, onun cenazesine katılan siyasi liderimiz olabilseydi. Tarih derslerle dolu... Web Koordinatörü: Oğuz güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem gül İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Halit Ziya Bulvarı 1352 S. 2/3 Ahmet Rasim Sok. No: 14 İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Çankaya 06550 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Cüneyt Arcayürek, Ali Sirmen, Hikmet çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Mustafa balbay, Hakan Kara. Mali İşler Müdürü: bülent Yener l Muhasebe Müdürü: günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Cumhuriyet Caddesi Beşler Apartmanı No: 44 Kat:3 Daire:4 34367 Elmadağ/İstanbul Tel: (0212) 251 98 74 75 81 82 Yaygın süreli yayın baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: YAYSAT Doğan Medya Tesisleri Hoşdere 34850 Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İmsak İstanbul 03.23 Ankara 03.16 İzmir 03.32 nAMAZ VAKİTlERİ Güneş Öğle İkindi 05.25 13.1 3 17.11 05.13 12.58 16.53 05.41 13.24 17.20 Akşam 20.49 20.30 20.48 Yatsı 22.40 22.17 22.39 C M Y B