21 Mayıs 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumartesi 4 NİSAN 2015 yorum TASARIM: EBRU ADALI 20 Eğer ABD Anayasası’ndaki başkanlığı istiyorsan... Faydalı Makale u laikçiler yok mu, hani şu otoriter laikler... Onlara inat, Türkiye’nin Malezya’ya benzemeyeceğine dair kesin kanaatim vardır benim. Hem, Türkiye’de ayyuka çıkan “dinci” korkusu ile bunca yıl mücadele etmiş olan da benim. Kendini laikliğin tek savunucusu sayanların estirdiği korku rüzgârına karşıyımdır. Neden? Kemalistlerin bizi zorladığı niyet okumasını reddediyorum da, ondan. Ben, değil eşi türbanlı, kendi türbanlı olan bir kadının cumhurbaşkanı olabilmesinden yanayım. O yüzden, Kemalistler gibi darbeciliğe, otoriterliğe savrulmayı reddettim. Ş Gün geldi, ben, İslamcılarla Kemalistler kapışırken, demokrasi mücadelesi verdiğimi sanarken düpedüz “faydalı salak” durumuna düştüm. İyi kandırıldım vallahi, helal olsun bana. Cumhuriyet zor bir proje idi, Cumhuriyeti demokratikleştirmek daha da iddialı bir işti. Altından kalkabilmek için ciddi bir çaba göstermek gerekirdi, zira altında kalmak işten bile değildi. Bakın bana, ben altında kaldım mesela! Demokratikleştik, demokratikleşiyoruz, ha bugün, ha yarın derken uyanamadık erken... Dipnot: Bu makale her ne kadar kurgu gibi görünse de gerçekten alınmıştır. nayasayı açık açık ihlal ede ede her gün AKP için 400 milletvekili istiyor musun? Evet. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki başkanlık sistemini istiyor musun? Evet. Bütün dünyaya hükmetmek ve bunu yapabilmek için de Obama gibi olmak istiyor musun? Evet. Peki o zaman, şunları da bilmen lazım. ABD Anayasası’nın basınla ilgili maddesi aynen şöyle: “Congress shall make no law respecting an establishment of religion, or prohibiting the free exercise thereof; or abridging the freedom of speech, or of the press; or the right of the people peaceably to assemble, and to petition the government for a redress of grievances.” A Seni fazla uğraştırmayayım, kısaca, “Kongre, basın özgürlüğünü yasaklayan kanun yapamaz” diyor. (Metnin Türkçesini Wikipedia’da aradım, nasılsa Türkiye’de işe yaramaz diye böyle bir maddeyi koymamışlar. Bu arada onu da hatırlatalım.) Amerika’da, bu özgürlüğü kısıtlayan çok az istisna vardır. Onları da istersen başka bir gün yazarım. Yani dün uçağına aldığın gazetecilere, savcının başına silah dayanmış fotoğrafı için, “Cumhurbaşkanı olarak Slovakya’dan kal kıp Türkiye’yi arayacağım, ‘Bunlar yayından kalksın’ diyeceğim, olur mu ya...” diyorsun ya, Obama bırak Slovakya’dan kalkıp ülkesinde bir fotoğrafı yasaklamak için telefon etmeyi, bunu aklına bile getiremez. Çünkü, kendi anayasası, basın özgürlüğünü engelleyen madde çıkarmasını yasaklar da ondan. Ve bu anayasa maddesini değiştirmesi de öyle kolay kolay mümkün değildir. O yüzden, 220 yılı aşkın süredir ABD Anayasası’nda durur o madde. Ve Amerikalı gazeteciler, bu [email protected] yasaya dayanarak, ülkelerinde Watergate skandalını ortaya çıkarıp başkanı devirdiler, Pentagon belgelerini yayımlayarak ülkelerinin boşuna savaştığını ortaya çıkardılar, eski bir başkanın stajyer kıza nasıl oral seks yaptırdığını canlı yayınlarda anlattırdılar. Dolayısıyla, eğer ABD başkanının yetkilerini kullanmak istiyorsan, onun gibi bir Boeing 747 özel uçak istiyorsan (Beyaz Saray’dan daha büyük saray yaptırdın ama henüz kendine Boeing 747 alamadın, çünkü bu uçak daha Türkiye’de bile yok), önce anayasanın öteki maddelerine de bakıp öyle karar vermen lazım. Türkiye’de o fotoğrafı yayımlayan gazetelere kızıyorsun ama unutma ki, o fotoğrafı Amerikan gazeteleri bile 1’inci sayfalarında manşetten kullandılar. (Bakınız USA Today 1’inci sayfası.) KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK Ayrışmanın Yarattığı Siyasal Düzen Kulak asmayın siz yeni dünya düzeninin cafcafına. Yeni bir ortaçağdayız. Feodalizm; kavimleri, klanları, aşiretleri, soyu, sopu, özetle tüm kalıntıları ile iliklerimize dek işliyor. Bindik küreselleşme denen gericileşme makinesine... İnsanlığın uygarlaşma, özgürleşme çabaları ile geçen en az 200 yıllık süreci geriye döndürdük. Batı, kanlı sömürgecilik maskesini çoktan duvarından indirip suratına taktı. Ortadoğu mezhep bataklığında debeleniyor. AKP sayesinde, laik ulus devlet yapısından giderek sıyrılan Türkiye de bu girdaptan payını alıyor: 1970’lerden başlayarak MC’lerle, kanlı boğuşmalar ve 12 Eylül karabasanı ile çıkılan “Türkİslam sentezi”nin yolu, tepkisellikle Kürtçülüğe ve devlet desteğiyle de dinciliğe varmıştı. Türk partisi vardı. Artık bir de Kürt partisi var. Sünni partisi deseniz, iktidarda. AKP’nin yobazlığı karşısında ezilen Aleviler de, bir savunma güdüsüyle, kendilerini geçmişten bu yana en üst düzeyde temsil edebildikleri CHP’ye, üyelikten adaylığa, oradan yöneticiliğe de ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] ğin tüm kademelerde örgütlü bir biçimde egemen oluyorlar. Son yapılan önseçimler bunun bir göstergesi oldu. Örneğin, Ankara’da iki ayrı bölgede yapılan önseçimde, milletvekili seçilebilecek sıraların hemen hemen hepsini Alevi kökenli adaylar kazandı. Yani, kitle partisi olan CHP’de de, Alevi partisine dönüşme eğilimi başgösteriyor. Böylece, bizim gibi ülkelerde eşitliği, yurttaşlığı, uluslaşmayı parçalamayı amaç edinen küreselleşmenin istediği büyük ölçüde yaşama geçmiş oluyor. Kimlik özgürlüğü filan derken, sosyal ve siyasal ayrışma giderek büyüyor. HARBİ SEMİH POROY Gelelim gazetecilik ve vatanseverlik ilişkisine. Biz gazeteciler olarak Türkiye’deki politikacılara ve başkalarına da bu ayrımı bir türlü anlatamadık. Arkadaş, gazeteciler için vatanseverlik nedir biliyor musun? Tane tane anlatayım: Bizim için vatanseverlik, eğer birileri, ülkeyi iyi idare edemiyorsa, bunu açık açık yazmaktır. Biri, 2015 yılında ülkeyi karanlıkta bırakmışsa bunu yazmaktır vatanseverlik. Birilerinin yüz milyarlarca lira harcayıp inşa ettiği adliyelerinde savcılar odalarında rehin alınıp başlarına silah dayanarak öldürülüyorsa, bunu yazmaktır vatanseverlik. Birileri, bakanlık koltuğunu kullanarak sadece görgüsüz birkaç Arap şeyhinin koluna taktığı yüz binlerce dolarlık saati hediye olarak almışsa, bunu yazmaktır vatanseverlik. Ve mahdumları, yeğenleri, bilimum akrabaları denetlemektir vatanseverlik. Bu arada, açlıktan sokakta çöp toplayan fakir fukarayı, madende ölen madenciyi, fazla mesaisi çalınan işçiyi, hakkı yenen köylüyü, sokakta ekmek almaya çıkıp öldürülen çocuğun hakkını aramaktır vatanseverlik. Ve vatansever gazeteciler, bu saydıklarımı yapanlara denir. Bunları hiç yapmayıp gözden kaçırmaya çalışanlar, politikacı uçaklarında dolaşıp, kasıla kasıla poz verenlere ise başka isimler takılır hep. “Liboş”tan “yandaş”a, “havuzcu”dan “döneğe” değişik kelimeler vardır onlar için. O yüzden, gerçek gazetecilerin vatanseverliğini hiç sınama. Önce içindeki başkanlık maddelerine özenerek baktığın ABD Anayasası’nın basınla ilgili ilk değişikliğini oku. Şunu da ekleyeyim, çünkü birçok hukukçunun bile bilmediğini fark ettim. ABD Anayasası “Basın özgürlüğünü kısıtlayan yasa çıkarılamaz” derken, Türkiye’de basın özgürlüğünü kısıtlayan veya düzenleyen binlerce yasa maddesi var. Sen asıl, bu kanun maddelerini tek tek ayıklat. Gazeteciler ve vatanseverlik 90. YIL SAYI: 32665 Savcı Neden Öldürüldü? Yargıç Ömer Faruk Eminağaoğlu, şehit edilen İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın, Berkin Elvan soruşturmasında mesafe aldığı bir süreçte öldürülmesine özellikle dikkat çekiyor. Açıklığa kavuşturulması gereken asıl nokta, savcı Kiraz’ın neden ve nasıl kim vurduya gittiğidir. Savcı Kiraz, Berkin Elvan’ın öldürülmesi ile ilgili kanıtlara ulaşıyor, soruşturmayı epeyce ilerletiyor, Berkin Elvan’a nişan alan polisin kayıtlarını TÜBİTAK’a gönderiyor... İşte tam o sırada, taşeron terör örgütü devreye sokuluyor... Yüce değerler uğruna savaştığına inandırılan iki gözden çıkarılmış çocuk bulunuyor, sinsi oyunda kullanılmak üzere. Savcılığa gönderiliyor. Sonuç? Berkin Elvan cinayetinin failini kesinleştirmek üzere olan savcı öldürülüyor. Öldürülünce ne oldu? l Savcının öldürülmesi ile biten kirli tezgâhta kullanılan çocukların “Biz Berkin’in mahalleden arkadaşıyız” yönündeki sözleriyle Recep Tayyip Erdoğan’ın “Berkin Elvan ekmek almaya gitmiyordu, teröristti” tezi güçlendirildi. l Yeni diktatörlük paketi ile getirilen yasaklar bu olayla denendi ve meşrulaştırıldı. AKP’ye karşı en güçlü muhalefetin dile getirildiği Gezi eylemlerinin simgesi olan Berkan Elvan’ın toplumda gerginliğe yol açan cinayetini çözmek üzere olan bir yürekli savcı ortadan kaldırıldı. Özetle, ölüler üzerinden en iğrenç siyasi çıkarlar inşa edilebildi. l Birinciyken İkinci Olmak stanbul Üniversitesi’nde rektörlük seçimlerinde 908 oyla ikinci olan Prof. Dr. Mahmut Ak, Yüksek Öğretim Kurumu kendisini Cumhurbaşkanı’na sunduğu üç kişilik listede seçimlerde 1202 oy alarak birinci olan Prof. Dr. Raşit Tükel’in yerine ilk sıraya koyunca rektör seçildi. Üniversitelerimizde rektörler üç aşamalı bir seçim süreci sonucunda seçiliyor. İlk aşamada, üniversite öğretim üyeleri altı aday seçiyor, ikinci aşamada YÖK Genel Kurulu’nda yapılan oylamada, altı aday arasından üç aday belirlenerek liste Cumhurbaşkanlığı’na sunuluyor. Son aşamada cumhurbaşkanı bu üç kişiden kendisine en yakın gördüğünü rektör seçiyor. Bu uygulamada üniversite öğretim üyelerinin verdiği oylarla altıncı olan aday, eğer YÖK’ün üç kişilik listesinde yer alabilmişse rektör seçilme şansına da sahip oluyor. Dünyanın hiçbir üniversitesinde böyle ucube bir sistem yok! Rektörler ya atanıyor ya da seçim yoluyla belirleniyor. Dünyanın kimi üniversitelerinde yalnızca öğretim üyelerinin değil, üniversite çalışanlarının ve öğrencilerin de oy hakkı bulunuyor. HHH Türkiye’de “demokrasi”, egemenlerin ayakları altında çiğnene ezile paspasa dönmüş du İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay İ Tam Oradayız Böp böp böbürleniyorlardı. Yaptıkları hızlı tren raydan çıktı Pamukova’da. Yolcular öldü. Unutuldu. Kös kös köstekleniyorlardı. Ocakları özelleştirdiler. İşçiler kavruldu. Unutuldu. Cak cak konuşuyor, “Artık yok yok” diyorlardı. Türkiye her anlamda karanlığa sürüklendi. Göreceksiniz, o da unutulacak. Ünlü İtalyan gazeteci Curzio Malaparte’nin bir sözü vardır: “Umutsuz bilinç erdemi.” Bilincimizi koruyacağız. Yarınlarda umutlu olabilmek için. rumda, bu nedenle rektörlük seçimlerindeki ucubeliğin olağanüstü bir yanı yok. Beni, girdiği yarışta ipi göğüsleyemeyen, üçüncülükle, beşincilikle yetinmek zorunda kalan bir bilim insanının demokrasi bir yana atılarak Cumhurbaşkanı tarafından rektörlüğe atanmasını içine nasıl sindirebildiği ilgilendiriyor. Örneğin, seçimlerde ikinci olmasına karşın Cumhurbaşkanı tarafından İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’ne getirilen Sayın Prof. Dr. Mahmut Ak bu durumu hiçbir şey olmamışçasına nasıl kabullenebiliyor? Düşünelim: 400 metre yarışında bir atlet ikinci geliyor; elektronik tabelada da adı ikinci sırada gösteriliyor, izleyiciler birinci geleni alkışlıyorlar. Fakat o da ne? Tabelada birden birinci ile ikincinin yerleri değişiyor, biri birinciyken ikinci, öbürü de ikinciyken birinci oluveriyor. Haksız yere birinci ilan edilen, bir madalya ile ödüllendirilen hangi sporcu birinci olan arkadaşının uğradığı bu haksızlığı içine sindirip o madalyayı boy nuna takabilir? Sporda “fair play” denen bir şey var, rektör seçimlerini düzenleyen 2547 sayılı kanunun 13. maddesinde olmayan… 1992 yılında bu maddede yapılan bir değişiklikle sözünü ettiğimiz bu haksızlıkların yolu açıldı. HHH Sayın Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer 7 yıllık görev süresinde 123 rektör atamıştı; bunlardan 95’i seçimde ilk sırada yer alan adaylardı. Onun ölçütü adayların laikliğe ve Atatürkçülüğe yaklaşımlarıydı. Ardından gelen Sayın Abdullah Gül’ün ölçütü ise adayların dünya görüşü açısından AKP iktidarına yakınlıkları ve muhafazakâr bir kimliğe sahip olmalarıydı. Recep Tayyip Erdoğan da Cumhurbaşkanı olunca Abdullah Gül’ün ölçütünü bire bir devraldı, uyguluyor. Bu uygulamaya son verilmediği sürece Türkiye’de ağızlarda sakız gibi çiğnenen “demokratikleşme” havada kalacaktır. Bu konuda ilk sesini yükseltmeleri gerekenler, üniversitelerindeki seçimlerde öğretim üyelerinin çoğunluğu tarafından o makama layık görülmeyen fakat makam kendilerine Cumhurbaşkanı tarafından “yandaşlık ödülü” olarak armağan edilen rektörler olmalıdır. Boşa çıkacağı başından belli bir umut işte! Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörü Murat Sabuncu Yazıişleri Müdürü Ayşe Yıldırım Başlangıç Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Özlem Ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. Nazende Körükçü Reklam grup Koordinatörü Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni Onur Tunalı l Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Ceyda Karan l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Düzeltme: Mustafa Çolak l Grafik: Ahmet Sungur l Fotoğraf: Uğur Demir Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Ahmet Rasim Sok. No: 14 Halit Ziya Bulvarı 1352 S. 2/3 Çankaya 06550 Ankara İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Cüneyt Arcayürek, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Mali İşler Müdürü: Bülent Yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Cumhuriyet Caddesi Beşler Apartmanı No: 44 Kat:3 Daire:4 34367 Elmadağ/İstanbul Tel: (0212) 251 98 74 75 81 82 Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: YAYSAT Doğan Medya Tesisleri Hoşdere 34850 Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERI Istanbul Ankara İzmir Imsak 05.07 04.54 05.20 Güneş 06.37 06.22 06.45 Öğle 13.14 12.59 13.22 İkindi Akşam Yatsı 16.48 19.49 21.02 16.32 19.24 20.44 16.54 19.45 21.04 C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear