14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 21 Nisan 2015 KÜLTÜR Hindi Zahra bu akşam Babylon’da Caz müziğin genç ve yetenekli seslerinden Hindi Zahra, bu akşam Garanti Caz Yeşili kapsamında Babylon’da konser verecek. Hindi Zahra, prodüksiyonunu ve aranjmanını kendisinin yaptığı albümü “Handmade”i Blue Note’tan çıkardı. EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK 19 Eugene Ionesco’nun ‘Gergedan’ı Barış Erdok’un rejisi, Hasan Anamur’un çevirisiyle Eskişehir BBŞT’de sahneleniyor Tuşlarda ‘tek yürek’ altı el 4. Uluslararası Opus Amadeus Oda Müziği Festivali başladı EGEMEN BERKÖZ ‘Sürü’den biri olmak skişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın bu yıl ki çalışmalarından olan ‘Gergedan’ Hasan Anamur’un çevirisiyle sahneleniyor. Yapım, Barış Erdenk’in sahne düzeniyle Emre Keskin’in dekor, Funda Karasaç’ın giysi, Osman Uzgören’in ışık tasarımıyla oluşturulmuş. İkinci Dünya Savaşı sonrası döneminin sahnede ‘mantık yürütme’ye karşı çıkan ve ‘uyumsuz’ olanın gerçeğini ‘uyumsuzluk’ diliyle anlatmayı seçen yazarlardan biri de Eugene Ionesco’dur. Ionesco, ‘absürd/ uyumsuz tiyatro’ ya da ‘saçma tiyatrosu’ örnekleri sayılabilecek ilk oyunlara imza atanlardan. Ionesco tiyatrosuna ‘öncü’ özelliği kazandıran başlıca olgu ‘gerçek’ ile ‘gerçekçilik’ arasındaki ayrımın yansıtılmasındadır. E ‘Gergedan’ oyunu, toplumu oluşturan insanların, sistematik olarak uygulanan beyin yıkama süreçleri sonucunda, ‘birey’ olma özgürce düşünebilme özelliklerini yitirip ‘birörnekleşerek’, ‘sürü’den ‘biri’ne –birer gergedana dönüşmelerini, bir sonraki aşamada da ‘çoğunluk’ oldukları için müthiş bir ‘baskı gücü’ oluşturarak, kendilerine benzemeyenleri –‘birey’ olmayı sürdürenleri yalnızlaştırmalarını ya da ‘öteki’leştirmelerini anlatır. Ionesco’ya göre, mantıklı bir nedensonuç ilişkisi gözetmekle yükümlü olan ‘gerçekçi anlatım’, bizim için ‘gerçek’ olan düşlerimizi, karabasanlarımızı, sevgi özlemi, ölüm korkusu gibi temel saplantılarımızı dışlamaktadır. Ionesco’nun tiyatrosunda gündelik, sıradan gerçeklerle toplumsal olaylar, evrensel düşler ve korkularla siyasal olgular birbiri içine geçmiş, üstelik tıpkı günlük yaşamda olduğu gibi önem sırasını yitirmiştir. Bir dolu farklı duyarlığı aynı anda taşıyan çağdaş insanın, anlaması ve denetlemesi artık olanaksızlaşmış bir dünyadaki iletişim ve davranış biçimleri zaten ister istemez grotesk ve mantıkdışıdır. Ionesco’nun sahnesinde insanlar birbirlerini dinlemeden, durmadan konuşurlar. Karşılıklı konuşuyormuş gibi yaparak, ama tek başlarına. Hoş, birbirlerini dinleseler bile, ‘dil’ bütünüyle ‘klişe’ kullanımlara indirgenmiş olduğundan, yine de ‘iletişim’ sağlanamayacaktır. Ionesco tiyat Grotesk ve mantıkdışı... Ionesco tiyatrosu ise ‘gerçekçi’ tiyatronun dışladığı ‘gerçek’leri en saf biçiminde, tüm zenginliği ve derinliğiyle sahneye getirmeyi amaçlar. Gerçekçi olanla gerçeküstü olanın yan yana geldiği sahne olayları oluşur böylece. Bu tür tiyatro, Ionesco’ya göre, yaşamdan büyük oluşuyla, abartısıyla, bir başka deyişle, ‘teatral’ oluşuyla sanattır ve güzeldir. Kitap Agora Kitaplığı’ndan çıkıyor rosu gizini ‘metafor’lar yoluyla ele vermektedir. Totaliter rejimlerin tiyatro sahnesine çıkarılmış en parlak eleştirisi sayılan ‘Gergedan’ (1959) oyunu, toplumu oluşturan insanların, sistematik olarak uygulanan beyin yıkama süreçleri sonucunda, ‘birey’ olma özgürce düşünebilme özelliklerini yitirip ‘birörnekleşerek’, ‘sürü’den ‘biri’ne birer gergedana dönüşmelerini, bir sonraki aşamada da ‘çoğunluk’ oldukları için müthiş bir ‘baskı gücü’ oluşturarak, kendilerine benzemeyenleri –‘birey’ olmayı sürdürenleri yalnızlaştırmalarını ya da ‘öteki’leştirmelerini anlatır. ‘Yalnızlaşma’nın tek tedavisi ise ‘sürü’ye katılmak –gergedana dönüşmektir. Oyunun ünlü başkişisi Berenger’in son aşamada yüzleştiği sorundur bu. Ionesco yapıtını, ‘sürü isterisine ve ideolojilerin Naomi Klein’dan uyanma çağrısı o Logo’ ve ‘Şok Doktrini’ gibi kitaplarıyla dünya çapında tanınan Naomi Klein’ın ‘İşte Bu Her Şeyi Değiştirir Kapitalizm İklime Karşı’ isimli kitabı, Agora Kitaplığı etiketiyle Türkçeye kazandırıldı. Çevirisini Osman Akınhay’ın üstlendiği kitap, küresel ısınma ve kapitalizm arasındaki doğrudan ilişkiyi gözler önüne seriyor. 29 Nisan’da raflara çıkacak çalışmada, Klein’a göre, iklim değişikliği uygarlığa seslenen bir uyanma çağrısı; yangınla Uluslararası Opus Amadeus Oda Müziği Festivali 14 Nisan Salı akşamı Maltepe Belediyesi’nin Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde başladı. Açılışta, üç genç Türk piyanisti ellerini ve “yüreklerini” birleştirdikleri bir “dört ve altı el piyano dinletisi” sundular. Dinletiden önce kısa bir sunuş konuşması yapan, etkinliğin sanat yönetmeni Mehmet Mestçi’nin dediğine göre “altı el piyano dinletisi” Türkiye’de bir ilkti ve bu da biz dinleyicilerin (ve sanırım üç genç piyanistin de) kendimizi ayrıcalıklı duyumsamamız için güçlü bir nedendi. Dinletinin izlencesi gerçekten özenle hazırlanmış, 17. Yüzyıldan 20. yüzyıla uzanan ve klasik çoksesli müziğin çok ünlü ya da pek tanınmayan, ama hepsi önemli bestecilerinin dört el için yazılmış olan Mozart’ınkiler dışında tümü altı el için yazılmış ya da sonradan düzenlenmiş yapıtlarıyla oluşturulmuş bir izlenceydi. Dinleti Mozart’ın bir gençlik dönemi yapıtı olan 1774 tarihli Dört El İçin Sonat’ı ile başladı, ardından Gounod’dan Bir Kuklanın Cenaze Marşı ile Vincenzo Panerai adlı doğum ve ölüm tarihleri bile kesin olmayan bir 18. yüzyıl İtalyan bestecisinin sonatını dinledik. Onu, ÇekAvusturyalı , piyano öğrencilerinin çok sevdiği (!) Czerny’nin bir 4. sonatı, Bach’ın Kurtag düzenlemesi bir koral prelüdü ve Schnittke’nin “Stravinski, Prokofiev ve Şostakoviç’e Saygı” adlı yapıtları izledi. Dinletinin ikinci bölümü de dört el için bir Mozart sonatla (K.357 Sol Majör) başladı, ardından sanatçılar Rahmaninov’dan bir vals ve bir romans, Weber’den “Der Freischütz” operasının altı el için düzenlenmiş uvertürünü ve Schubert’den yine altı el piyanoya uyarlanmış üç lied seslendirdiler. Gerçekten güzel bir dinletiydi ,Kardelen 1 salonunu dolduran çoğu Maltepeli müzikseverlerin alkışlarının da gösterdiği gibi. Schubert’in lied’lerinden ikisini altı el piyano için uyarlayanın bize bu özgün dinletiyi sunan üç genç piyanistimizden birinin, Özgür Ünaldı’nın olması da önemliydi bence. Bilkent’te ve sonra Moskova’da eğitim gördükten sonra şimdi Uludağ Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda eğitim veren Ünaldı’yı, Eskişehir ve Moskova’da eğitim gördükten sonra Şimdi Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan Gökhan Aybulus’u ve Bilkent ve Almanya’da eğitim gördükten sonra şimdi İTÜ Devlet Konservatuvarı’nda piyano öğreten Kandemir Basmacıoğlu’nu bu güzel dinleti için kutluyorum. Onların öğrencilerini daha güzel ve sanatın hak ettiği yeri aldığı bir Türkiye’de dinlemek dileğiyle. Akbank Sanat’ta atölye çalışmaları ‘N Dünden bugüne Can Çocuk illüstrasyonları İDSO’yu C Gürer Aykal an Çocuk ve İstanbul SaintMichel Lisesi, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı şerefine “Dünden Bugüne Can Çocuk Kitapları İllüstrasyon Sergisi” düzenliyor. Can Çocuk Yayınları’nın kuruluşundan bugüne yayımladığı kitaplarda yer alan resimlerden seçkinin yer aldığı sergi İstanbul SaintMichel Lisesi’nde 22 Nisan17 Mayıs tarihleri arasında görülebilecek. “Dünün ve bugünün çocuklarını, gençlerini ve yetişkinlerini aynı umutlar çevresinde birleştirme” amacıyla hazırlanan sergide 28 sanatçının eserleri yer alacak. Lisenin Jeanne d’Arc sergi salonundaki sergide Behiç Ak, İsa Çelik, Mustafa Delioğlu, Tan Oral gibi sanatçıların kitaplarda yer alan eserleri görülebilecek. l Kültür Servisi rın, sellerin, kasırgaların ve kuraklıkların diliyle iletilen güçlü bir mesaj. Yazara göre, “...iklim değişikliğine karşı olmanın elektrik ampullerimizi değiştirmekle alakası bulunmuyor. Bu mücadele artık dünyayı değiştirmeyi kapsıyor; üstelik bu hedefe, dünyanın hiç birimizin güvende olmayacağı şekilde değişmesinden önce ulaşılması gerekiyor: Ya ileri sıçrayacağız ya da olduğumuz yere yığılacağız.” l Kültür Servisi mantıklı düşünce silsilesi altında saklı, aynı düzeyde tehlikeli olabilecek nice salgınlara karşı bir uyarı’ olarak tanımlıyor. Yönetmen Barış Erdenk, oyunda önce ‘klişe’ler kullanımıyla konuşan, ‘birey’ olma özentisindeki bir ‘soytarılar toplumu’ ile tanıştırıyor bizi. Emre Keskin’in ‘park/kafe’ esintili dekoru, Karasaç’ın renkli giysi düzeni kusursuz. Bu canlı, parıltılı, hareketli, ama içi boş dünyanın simgesel temsilcileri ‘Patron’(Mete Ayhan), ‘Mantıkçı’(Mustafa Kılıkçı), ‘Mantıkçı’nın arkadaşı (Yalçın Özen) gibi kişiler. Jean (Mert Kırlak) ve Daisy (Özlem Boyacı), soytarı maskesi taşımayan Berenger’e (Hakkı Kuş) daha yakın olanlar. Hoş ve boş toplumu böylece tanıdıktan sonra, ‘birey’ görüntüsü taşıyan kişilerin adım adım birer gergedana dönüşmesine geliyor sıra. Ortaya dev bir kafes konuyor. Berenger ve dostları kafesin içinde insan kalmaya direnirken, artık görmediğimiz toplum sahnesinde gergedana dönüşüm başlıyor. Ne ki sahne olayı görsel çekiciliğini yitirdiği gibi, alabildiğine monotonlaşıyor. Kafes içinde hareket, ses, jest ve mimik kullanımı durmadan yinelendiği için, seyircinin sahneyle olan ilgisi kopuyor, seyir keyfi yok oluyor. İlk bölümde soytarı makyajıyla oynayan sanatçıların hepsi de başarılı. Ama en büyük başarı, ‘son’a doğru ‘gergedan’a dönüşümü de ustaca gerçekleştiren Mert Kırlak’ın. ‘Soytarılar toplumu’ Sedat Girgin kbank Sanat, 29 Nisan Dünya Dans Günü’nü hafta boyunca düzenleyeceği dünyaca ünlü yabancı ve Türk koreografların performansları, dans dersleri ve atölye çalışmalarının yer aldığı farklı etkinliklerle kutluyor. Koreograf Korhan Başaran’ın hazırladığı S.O.L.O. adını ta Dansçılardan uyum ve uyumsuzluk... A şıyan gösteri bugün saat 20.00’de gerçekleştirilecek. Evrim Akyay, Gizem Bilgen, Mert Öztekin, Önder Çevik, Serhat Kural’ın yer aldığı gösteride, dansçılar enstrümanlar eşliğindeki solo performanslarını uyum, uyumsuzluk, ritm, zamanlama ve farkındalık gibi farklı temalarda yapacak. l Kültür Servisi yönetecek stanbul Devlet Senfoni Orkestrası (İDSO), 29 Nisan’da Fulya Sanat Merkezi’nde Gürer Aykal yönetiminde gerçekleşecek konserde keman sanatçısı Priya Mitchell’i ağırlayacak. Konserin ilk yarısında Mitchell, Felix Mendelssohn’un Keman Konçertosu’nu seslendirecek. İkinci yarıda ise Dimitri Şostakoviç’in 15 No.lu senfonisi orkestra tarafından seslendirilecek. l Kültür Servisi İ C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear