20 Mayıs 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumartesi 18 Nisan 2015 haber EDİTÖR: AYŞEGÜL ÖZBEK TASARIM: ZARİFE SELÇUK 6 Erdoğan’ın sözü hakaretmiş Cumhurbaşkanı’na ait olan ‘Eğer bir gün duyarsanız, Tayyip Erdoğan çok zengin olmuş, bilin ki haram yemişimdir’ sözünü pankarta yazan kişiye Cumhurbaşkanı’na hakaretten dava açıldı ozgat Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Yavuz, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın geçmişte söylediği ifade edilen “Eğer bir gün duyarsanız, Tayyip Erdoğan çok zengin olmuş, bilin ki haram yemişimdir” sözünü bir eylemde dövize yazarak taşıyan kişiye, cumhurbaşkanına hakaret suçundan 4 yıl 8 aya kadar hapis istemiyle dava açtı. Diğer yandan başsavcılığın iddianamesi, Erdoğan’ın konuşma metinlerini aratmadı. 1725 Aralık için “yargı darbe girişimi” diyen Başsavcı Yavuz, “Erdoğan’ın yolsuzluk adı altında yapılan soruşturmaların hükümeti gayri meşru yöntemlerle devir Y mek amacıyla yapılzi taşıyan B.E. hakkında dığını tespit ettiğiCumhurbaşkanı’na hakani”, “Fethullah Güret suçundan iddianame len ve cemaatin ise hazırladı. Erdoğan’a karşı saDarbe girişimini vaş açtığını” iddia ALİCAN övmüşler etti. ULUDAĞ Samanyolu Yaİddianamede, söz koyın Grubu Başkanusu eylemin içeriği annı Hidayet Karaca ve Zaman latılırken “Burada bir kısım Gazetesi Genel Yayın Yönetkatılımcılar tarafından taşımeni Ekrem Dumanlı’nın gönan döviz ve pankartlarda gazaltına alınmasını protesto zetecilerin tutuklanmalarını eden grupta yer alan B.E. adprotesto mahiyetinde sloganlı kadın, üzerinde “Eğer bir lara yer verilmesinin yanıngün duyarsanız, Tayyip Erda, bazılarında da bunu fırdoğan çok zengin olmuş, bisat bilerek 17/25 Aralık 2013 lin ki haram yemişimdir. yargı darbe girişimini öven, o RTE. Yorum yok” yazan dödönemde yapılan operasyonviz taşıdı. Eylemi takip eden ların yolsuzluğa yönelik oldupolislerin bildirmesi üzeriğunu, Ak Parti hükümetinin ne Yavuz, söz konusu döviyolsuzluk ve hırsızlık yaptığı nı, yapanlara göz yumduğunu, bunun başının da o tarihte hükümetin başı olan Recep Tayyip Erdoğan olduğunu belirten sloganlara yer verildiği” öne sürüldü. Öte yandan iddianame, Tayyip Erdoğan’ın konuşma metinlerini aratmadı. İddianamede “Kamuoyunda 1725 Aralık yargı darbe girişimi olarak bilinen olayların cerayan ettiği tarihlerde başbakan olan mevcut Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın, yolsuzluk soruşturması adı altında birden çok dosya üzerinden yürütülen soruşturmaların, başında bulunduğu hükümeti gayri meşru yöntemlerle devirme amacıyla yapıldığını tespit et tiği” savunuldu. İddianamede buna karşılık Fethullah Gülen ve cemaatin Erdoğan’a karşı savaş açtığı belirtildi. Dövizin suç nitelemesi ise iddianamede şöyle anlatıldı: “Bu kapsamda şüphelinin elinde yazılı dövize cumhurbaşkanına ait olup olmadığı belli olmayan ‘Eğer bir gün duyarsanız Tayyip Erdoğan çok zengin olmuş, bilin ki haram yemişimdir. RTE. Yorum yok’ yazılı dövizle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aşırı bir zenginliğe sahip olduğunu, bunun da haram yiyerek gayri meşru yollardan edilmiş bir zenginlik olduğunu, daha baştan yolsuzluk ve hırsızlıkla mahkum ettikleri tespit edilmiştir.” l ANKARA Cumhuriyet Nefret Söylemleri DP’ye Oy Vermek” başlıklı geçen haftaki yazım olumlu karşılıkların yanı sıra olumsuz tepkilere yol açtı. Destek mesajları, genellikle ölçülü bir dille yazılmış teşekkür sözleriydi. Olumsuz tepkiler arasında da üzerinde düşünülmeye değerler olmakla birlikte bazıları aşağılayıcı sözler, hakaretler, sövgülerdi. Seviyeyi görmek bakımından örnek olarak birkaç tanesine bakalım: “Lanet olsun senin şiirlerini okuduğum günlere. (...) Pis kalemini lütfen önümüzden çek. Kürt düşmanı çakma solcu. Seni göreceğime bildiğim düşmanı görmeyi tercih ederim. Kalemin batsın.” “Abi yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var, part2 çıkacak mı yoksa o şiirden beri sığır gibi yatıyor musun” “İnsanlığa yakışmıyorsunuz”. “Seninle aynı topraktan olduğumuz için ilk kez utanç duydum..” “Sizden âlâ faşist yok Ataol Bey’ciğim” vb... Doğrusunu söylemek gerekirse, az önce “Twitter”ı gözden geçirdiğimde, çoğalan destek mesajlarının ve “retweet”lerin yanında yukarıdakilerin sözü edilmeye değmeyecek kadar az sayıda kaldığını gördüm. Yine de düzeysizliğin, sığlığın ve körü körüne bir düşmanlığın hedefi olmak insanı ne de olsa üzüyor. Bu üzüntü, internette de yazdığım gibi, kendi adıma olmaktan çok daha fazla ülkemiz içindir. HHH Geçen haftaki yazımda söylediğim özetle şuydu: Sözü edilen siyasal hareket, dincifaşist yönetimin baskıları karşısında laf üretmekten, çoğu kez de suskun kalmaktan ya da (Ergenekon’da, Balyoz’da, Gezi’deki gibi) açık ya da dolaylı destek olmaktan başka demokrasi adına ne yaptı ki, demokratliberalsosyalist vb. olduklarını düşünen kimi kişiler ve çevreler gelecek seçimde bu partiye destek oyu istiyor? Sözü edilen bu siyasal hareketin gelecek parlamentoda bu iktidarla işbirliği yapmayacağının güvencesi var mı? Türkiye partisi olmak istediği söylenen bu siyasal hareketin, etnik ayrım gözetmeksizin bütün emekçileri inleten toplumsal adaletsizliğe karşı ne gibi somut etkinlikleri olmuştur? Son olarak da, kendi gücünle yapamadığın şeyi, ilkelerini benimseyip benimsemediğin belli olmayan bir başkasının yapacağını ummak, bunu ondan beklemek, bu nedenle de ona destek çağrısında bulunmak oportünizm değil midir? Ha, bu partiye destek isteyenler, kendilerini onun yandaşı, sempatizanı olarak görüp tanımlıyorlarsa, yolları açık olsun demekten başka ne söylenebilir... Şimdi bu sözlerimin, faşizmle, insanlığa yakışmamakla, utanç vesilesi olmakla, başkaca hakaretler ve düşmanca sözlerle, bütün bu nefret söylemleriyle ne ilgisi var? HHH Bence bu ilgi, dar görüşlülüğün, sığlığın, kötü niyetliliğin yanı sıra, Kürt sorunu konusunda anlaşmazlığımızın sonucudur. Kürtlere ya da herhangi bir başka halka düşman olmadığımın, olamayacağımın şiirlerimden, yazılarımdan, ilk gençlik dönemlerinden bugünlere yaşamım boyunca bütün etkinliklerimden, eylemlerimden sayısız örneğini sıralamaya tek bir yazı içinde olanak olmadığı gibi böyle bir şeyi gereksiz ve ayıp sayarım. Bu konuda benim biricik kaygım, yine pek çok yazımda dile getirdiğim gibi, bu coğrafyadaki biricik laik ve bütün eksiklerine karşın çağdaş ve uygar dünyanın üyesi bir ülkeyi, Türkiye’yi, dağılıp parçalanmaktan, yok olmaktan korumak duygusudur. Bizdeki etnisite sorunları ne İspanya, Çekoslovakya, Balkanlar vb. ülkelerdeki ayrılma süreçleriyle, ne İrlanda vb. ülkelerin ayrılıkçı savaşımlarıyla, ne de Mozambik, Cezayir vb. gibi sömürge halkların bağımsızlık savaşlarıyla aynılık taşıyan, apayrı bir olgudur. Karşılıklı küfürleşme ve tehditleşme yerine soğukkanlılıkla, bilimsel akılla irdeleyip çözüm aramak gerekir. Bunu öncelikle yapması gereken de, ideolojik programının temeline etnisite sorununu yerleştirmiş olan ve bugün kendileri gibi düşünmeyenlerin de desteğini bekleyen siyasal harekettir. Bu siyasal harekete yakın geçmişteki gibi “yetmez ama evet” mantığıyla destek isteyenlerin acınası durumu ise sanırım öncelikle “kişiliklerinde azımsanamayacak miktarda bulunan oportünizm mikrobu”nun sonucudur. “H Hukukun eli kolu bağlı Erdoğan, makamının tüm olanaklarını kullanarak AKP propagandasını sürdürüyor İKLİM ÖNGEL üksek Seçim Kurulu’nun (YSK) seçim yasakları 10 Mart günü başladı ancak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, makamının “siyaset üstü” özelliğini kullanarak AKP için propaganda yapmayı sürdürüyor. Cumhurbaşkanlığı makamı nedeniyle YSK hukuken yetkisiz kalırken siyasi aktörler arasında eşitsizlik oluşuyor. Hukukçular, Erdoğan’ın adil ve eşit oy hakkını ihlal ettiğini, çözümün ancak halkın kendisinde olduğunu savunuyor. Hemen her konuşmasında başkanlık sistemini yaşama geçirebilmek için AKP’ye “400 milletvekili” isteyen, muhalefet partileriyle güncel siyasi gelişmeler üzerinden “polemiğe” giren Erdoğan, seçim yasaklarını “cumhurbaşkanı” sıfatıyla delerek ekranlardan AKP propagandasını sürdürüyor. RTÜK’ün CHP kontenjanından seçilen üyesi Süleyman Demirkan, Erdoğan’ın konuşmalarıyla ilgili rapor hazırladı. Seçim yasaklarının başladığı 10 Mart’tan itibaren 2 hafta boyunca, televizyonlar tam 533 dakika 38 saniye boyunca Erdoğan’ı yayımladı. Televizyon kanalları 99 kez canlı yayın yaptı. Y le Erdoğan’ın faaliyetlerinin doğrudan seçimlerin güvenliğini ve meşruiyetini ihlal ettiğini belirtti. CHP’nin YSK’deki temsilcisi Mehmet Hamidi Yakupoğlu, anayasada Cumhurbaşkanı’nın “sorumsuzluğu”nun düzenlendiğini anımsattı. “Milletvekillerinin dokunulmazlığı varken cumhurbaşkanının yok. Yakupoğlu şöyle konuştu: “Siyasi aktörler arasında bir eşitsizlik ortaya çıkıyor. Bunun çözümü vicdan, ahlak ve sandıktır. Buna ‘hayır’ demek istiyorlarsa, vicdanlarını sorgulayacaklar, ahlaki değerlerine bakacaklar ve çıkan sonuca göre oy kullanacaklar. Çözümün adresi bir makam ya da bir kurum değildir.” Erdoğan kendisine Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi’nde fahri profesörlük unvanı verilen törene, Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev ile birlikte katıldı. ‘YSK yetkisiz’ HDP’nin YSK Temsilcisi Rüştü Tiryaki ise anayasada cumhurbaşkanının tarafsızlığının çok net olarak ifade edildiğini belirtti. “Cumhurbaşkanı herkes gibi yasa ve anayasaya uymalıdır. Ben tarafsızlığa bağlı kalmadığını düşünüyorum” diyen Tiryaki, cumhurbaşkanının saygılı olmadığı bir yerde yurttaşın saygılı olmasını beklemenin güç olduğunu dile getirdi. Konuyla ilgili siyasi partilerden YSK’ye şikâyette bulunulduğunu belirten Tiryaki, “Erdoğan’ın açıklamalarının seçim yasakları kapsamında olup olmadığı konusunda YSK kendini yetkili görmüyor. Bu yanlış bir değerlendirme değil. Bu hoşumuza gitmese de mevzuata ve hukuka uygun bir değerlendirmedir” yorumu yaptı. lANKARA Cumhurbaşkanı Kazakistan’da kep giydi umhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, Kazakistan’ın Türkistan kentindeki Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi’nde fahri profesörlük unvanı verildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, törende yaptığı konuşmada Türkiye’nin çevresindeki sorunlara değinerek Suriye’deki zulmün hem insani hem siyasi bakımdan giderek kötüleştiğini, Irak’ta C Konu AYM’de CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, konuyu 3 Nisan’da Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. Erdoğan’ın görev ve yetkisini kötüye kullandığını söyleyen Kart, “Erdoğan’ın bu faaliyetleri bizlerin birey olarak anayasal anlamda serbest, eşit ve adil oy hakkımızı ihlal ediyor” dedi. Kart, bu yönüy mezhepçilik fitnesinin hâlâ tüm ateşiyle yandığını belirtti. Erdoğan; Türkiye’nin barış, huzur, refah ve güvenin temel alındığı bir uluslararası sistemin inşası için çalıştığını vurgulayarak “Bu çabaların başarıya ulaşması için uluslararası toplumda etkinliği olan tarafların bir araya gelmesi ve birlikte hareket etmesi şart. Bunun için bir yandan bölgesel işbirliği platformları güçlendirilirken diğer yandan Birleşmiş Milletler başta olmak üzere küresel yapıların çözüm odaklı bir anlayışla yeniden yapılandırılması gerekiyor” dedi. “BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi dünyanın kaderini belirleyemez, belirlememelidir” ifadesini kullanan Erdoğan, tüm dünyanın kaderini bu 5 üyeden 1’inin kararının belirlemesinin adil olmadığını dile getirdi. ‘Paralel’ suçlamasına Erdoğan’lı savunma azi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Büyükberber, tıp fakültesinde tedavi gören siyasilerin ve bürokratların sağlık kayıtlarının servis edildiği, cemaate yakın kadroların işe alındığı iddialarına senato kararı ile yanıt verdi. “Kamuoyuna Açık Mektup” olarak yazılan ve oyçokluğu ile alındığı öğrenilen kararda, “Yalan ve asılsız haberlerin içinde her türlü tartışma ve mülahazanın üzerinde olan Cumhurbaşkanlığı yüce makamının G zikredilmesini devletimizin mehabetine, Cumhurbaşkanlığı makamına ve devletimizin her bir kurumunu olduğu gibi Gazi Üniversitesi’ni de temsil hakkına sahip olan Saygıdeğer Cumhurbaşkanımızın manevi şahsına yönelik yakışıksız bir tavır olarak telakki ediyoruz” ifadelerinin kullanılması dikkat çekti. Sabah gazetesinin haberine göre Gazi Üniversitesi Rektörü Büyükberber, üniversitede cemaate yakın kadrolaşmanın önünü açtığı, mob bing uygulamalarının yapıldığı, Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı’nın istihbarat merkezine dönüştüğü, tıp fakültesi hastanesinde tedavi gören siyasilerin, üst düzey bürokratların sağlık durumlarıyla ilgili kayıtlar örgüt menfaatları doğrultusunda servis edildiği gibi iddiaların hedefi oldu. Büyükberber, hakkındaki iddialara karşı görülmemiş bir uygulamaya imza atarak konuyu senato toplantısı gündemine getirdi. l ANKARA Erdoğan için özel bisiklet Bir bisiklet üreticisi, bugün yapılacak 51. Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu’nun basın tanıtımında pedal çevirecek olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, üzerinde adının yazdığı özel bir bisiklet hazırladı. Erdoğan, Dünya Şampiyonu Fabrice Mels’in bindiği bisikletle aynı özelliklere sahip 20 vitesli, hidrolik frenleri olan, karbon gövdeli bir bisikletle basın turunda pedal çevirecek. l DHA C ‘Suikast girişimi’ davasında karar umhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakan olduğu dönemde, Sultangazi Belediyesi ek hizmet binasının açılış töreninde suikast girişiminde bulunduğu iddia edilen Ferhat Yıldız hakkında açılan davada karar verildi. Mahkeme heyeti, Yıldız’a 14 yıl hapis cezası verdi. İyi hal indirimi uygulayan mahkeme cezayı 11 yıl 8 aya indirdi. lDHA/ İSTANBUL C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear