20 Mayıs 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cuma 10 Nisan 2015 KULTUR EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK Latin müziğinin geleneksel tınıları Ayhan Sicimoğlu & Latin All Stars Latin müzik dünyasının geleneksel tınılarınıyla bu akşam Babylon sahnesinde olacak. Dans ve müzikseverler salsa, cha cha ve bolero danslarıyla buluşacak. 19 Bugün gösterime giren, aşinası olduğumuz gerçek bir hikâyeye dayanan “Gül Suyu”, doğrusu festival filmleriyle rekabet edecek düzeyde, etkileyici ve görülesi bir politik seyirlik. Fransız Kültür Merkezi yeniden Sanata ve aşka Fransız kalmayın! stanbul’un belleği, kalbi, dinamosu, Taksim Meydanı’nı, yeryüzünün en çirkin meydanına dönüştürmeyi becerebilmiş bir yönetim var başımızda. Yıllar içinde Taksim ve çevresindeki tiyatro salonlarının tek tek kapanmasına, yok olmasına tanık olduk. AKM’nin çürümeye terk edilmesine... Emek Sineması’nın yıkılmasına... Beton istilasına, sanat ve kültür etkinliklerinin AVM’lerin yer altındaki dehlizlerine mahkum edilişine... İşte bu ortamda Taksim’e bitişik, İstiklal Caddesi’nin başında yıllardır varlığını sürdüren Fransız Kültür Merkezi’nin çok işlevli salonunun kapalı olması hepimize (yani sanat etkinlikleriyle haşır neşir olanlara) eyvah dedirtmişti. Üstelik PEN Türkiye olarak, birçok etkinliğimiz için oradan yararlanıyorduk! Eyvah burası da mı elden gitti endişesi bugün ortadan kalkıyor. Çünkü hızlı bir onarımla Fransa Ulusal Sinema Merkezi (CNC) katkılarıyla salon yenilendi, dijital sistemle donatıldı ve 160 kişilik pırıl pırıl bir sinema ve gösteri salonuna dönüştü. Yüksek bir sahneye, donanımlı bir altyapıya sahip oldu. Bugün Fransa’nın Türkiye Büyükelçisi Laurent Bili ev sahipliğinde Fransız sinema sanatçılarının katılımıyla açılışı var. Yarından başlayarak İstanbul Sinema Festivali kapsamındaki Fransız yapımları ve Türk belgesel gösterimlerine ev sahipliği yapacak. Bir güzel haber daha: Festivalden sonra da, “Başka Sinema” ile işbirliği çerçevesinde haftanın 3 günü burada Fransız filmleri izlenebilecek. Yalnız değilsin! menlik sınavından geçtiği, ilginç ve görülesi bir seyirlik. Vaktiyle Şah rejiminin solcu, bilge babasını (Haluk Bilginer harika) hapse tıkarak öldürdüğü, Humeyni bağnazlığının da ilerici, hümanist ablasını (Golshifteh Farahani) yıllarca hapsettiği, İran kökenli, batı medyasında çalışan gazeteci Maziar’ı, seçimin Ahmedinejad lehine sonuçlanmasıyla sokaklara dökülen Musavi yanlılarının sistem karşıtı eylemlerine destek verdiği gerekçesiyle yatağından kaldırıp tutuklayan, Gül Suyu lakaplı, Javadi adlı (Kim Bodnia) işkenceci polisin, aslında zaten hiç de yabancısı olmadığımız, ümmetçi zihniyetiyle seyirciyi karşı karşıya getiren film, annesinin (Shohreh Aghdashloo) ve Londra’daki hamile karısının çabaları sayesinde, uluslararası basının ve Hillary Clinton’ın ilgisini çekince, bütün Batı’yı kâfir sayan İranlı polis Gül Suyu’yla amirlerinin mecburen (zorla imzalatılan bir itirafın ardından) Maziar’ı serbest bırakmalarıyla bitiyor. Maziar’ın güneş ışığına hasret, hapisteyken duvara yazdığı ‘Yalnız değilsin!’ mesajıyla aklımıza kazınan, Maziar’ın babasına, ablasına ve annesine adanmış bu film, dünyada halen yüzlerce gazetecinin, binlerce bloggeraktivistin sırf ‘suça tanıklık etmek suçu’yla tutuklu bulunduğuna dikkati çekiyor. Yönetmen Jon Stewart’ın birinci asistanının da Atilla Salih Yücer adlı bir Türk olduğu bu “Gül Suyu” kaçmaz! İ dünyaya yayılmış 200’den çok Fransız Kültür Kurumu ağının bir parçası... Başlangıçta bir barınakken, 19. Yüzyılda hastane olarak kullanılmış. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla Fransız hastanesi kapanmış ve Fransa Başkonsolosluğu’na dönüşmüş ve Fransız Kültür Merkezi buraya yerleşmiş. Amaç sadece Fransız dilini ve kültürünü yaymak değil. Amaç iki ülke arasındaki diyaloğu güçlendirmek ve yaygınlaştırmak. Fransa’nın İstanbul Başkonsolosu Muriel Domenach bu yolda kolları sıvamış çok etkileyici ve azimli genç bir kadın. Bu göreve geldiği günden beri hemen hemen kültür ve sanatın her alanını kapsayan çok yönlü köprüler kuruyor. Gazetemizde Eğitim sayfamızda okumuşsunuzdur: St.Pulchéri Lisesi ve Maçka Sanat Galerisi işbirliğiyle, Genç Çağdaş Sanatçılar Yarışması düzenlendi. Ardından Urart’la takı tasarımı yarışması... Gençlere olanak tanıyan, önlerini açan enfes çalışmalar. Bu lisenin galerisindeki sergileri kaçırmayın! Geçen hafta da Fransız Türk yazar ve gazetecilerin buluşması vardı. tan, gülümseten bir çalışma. Fransız Kültür Merkezi ve Başkonsolosluğun çevirmen ekibinin katkılarıyla Fransızca Türkçe bir “aşk sözlüğü”! (Sevgililer Günü içindi ama olsun, öyle gerilimli yaşıyoruz ki, kararlıyım, her yazıya biraz aşk serpiştireceğim!) “Aşkı Hayat Sözlüğü “ adını taşıyan bir el kitabı! Sözlükte, Fransızcada aşka ilişkin sözcükler Türkçe karşılıklarıyla bir araya gelmiş. Fransız Kültür Merkezi’nden (eğer hâlâ kaldıysa) ücretsiz alınabiliyor. aşka ilişkin çağrışımların yanı sıra ünlü âşıklar, âşıklar için mekânlar, aşk filmleri ve aşk romanları listesi de içeriyor. Fransa’ya gidecek her yaştan gençlere önerim bu sözlüğü edinmeden yola çıkmayın! Sanata ve Aşka “Fransız kalmayın!” 009’da, iktidardaki bağnaz, muhafazakâr Ahmedinejad’la daha ılımlı rakibi Musavi arasındaki seçimi izlemek ve muhalif Musavi’yle röportaj yapmak için Londra’dan kalkıp İran’a giden Newsweek muhabiri Maziar Bahari’nin (Gael Garcia Bernal), bir şafak vaktinde annesinin evinden alınıp tutuklanarak hapsedildiği Tahran’da, aylarca hücre hapsinde tutulduğu, çeşitli psikolojik ve fizyolojik işkencelere maruz kaldığı, göz bağı altında, gerçekten yaşadığı, zorlu sorgulama sürecini konu edinen “RosewaterGül Suyu”, sinemalarda bugün gösterime giren ve doğrusu festival filmlerini hiç de aratmayan nitelikte, sarsıcı, etkileyici bir politik dram. Aslında “Paramparça Aşklar, Köpekler”den beri sevdiğimiz Meksikalı aktör G.G.Bernal’in başrolünü üstlenmesiyle radarımıza takılan ve Maziar Bahari’nin 2011’de yayımladığı “Then They Came for Me: A Family’s Story of Love, Captivity and Survival” adlı kitabından sinemaya uyarlanan “Gül Suyu”, ‘The Daily Show’ adlı programıyla tanınan, muhalif televizyoncu Jon Stewart’ın yazıp yönettiği ve ilk yönet 2 Önemli Olan Diyalog Fransız Konsolosluğu’nu da barındıran bu mekân Fransa’ya ait. Fransız Dışişleri Bakanlığı’na bağlı tüm Aşk Sözlüğü Muriel Domenach’ın benim sözünü etmek istediğim çalışması farklı: İnsanın içini ısı Ustalarlagü film keyfi n e bu Film Festivali’nd İstanbul Film Festivali’nde bugün, Yeni Bir Bakış bölümünde yer alan Shawn Christensen imzalı “Ben Ölmeden Önce” Rexx Sineması’nda saat 19.30’da gösterilecek. Bu yıl festivalin Sinema Onur Ödülü’nü alan, Türkiye sinemasının birbirinden değerli isimleri İstanbul Modern’de yapılacak film gösterimlerinde festival izleyi n e d l a v i t s Fe . . . r a notl ‘Hasret’ ‘Gizli Kusur’ de, baskılara karşı dayanışma içerisinde göğüs geren madencilerin ve onlara destek veren bir grup gey ve lezbiyenin hikâyesi anlatılıyor. Matthew Warchus’un yönettiği filmde Gethin Roberts, Nicola Field ve Mike Jackson rol alıyor. “Onur” Atlas Sineması’nda saat 21.30’da gösterilecek. l Kültür Servisi aha çok basın gösterimlerine katıldığımız festivalin ilk günlerinden iz bırakan filmlerin tümünü yazmaya yerimiz müsait değilse de kısa kısa özetyorumlar yapabiliriz yine de. İtalyan sinemasının saygın ustası Ermanno Olmi’nin, 100 yıl öncesindeki ilk büyük dünya savaşının bütün dehşetini yaşamış babasından duyup dinlediklerini anlattığı, tüm siperlerin karlarla kaplandığı bir gece boyunca geçen “Torneranno I PratiHer Yer Yeniden Yeşerecek”i, özellikle daracık mekânların değerlendirildiği, başarılı iç mekân kullanımı, aydınlatma, ses, sanat yönetimi ve yönetmenin oğlu Fabio Olmi imzalı, siyahbeyaz ağırlıklı, her biri tablo niteliğindeki şahane görüntüleriyle öne çıkan, aksiyon meraklısı seyirciye sıkıcı gelse de sonuçta 80 dakika süren, baştan sona tam bir sinema dersi gibi bir ‘usta filmi’ydi. Avustralyalı Warwick Thornton, Brezilyalı Hector Babenco, Hindistanlı Mira Nair, İsrailli Amos Gitai, Sırbistanlı Emir Kusturica, Japon Hideo Nakata, Iraklı Kürt Bahman Ghobadi, İspanyol Alex De La Iglesia ve Meksikalı Guillermo Arriaga gibi sıradışı yönetmenlerin, Hıristiyanlıktan İslamiyete, Katoliklikten Hinduizme, Budizmden Ateizme uzanan, farklı inançlar üzerinden hikâyeler anlattığı 9 bölümden oluşan “Words with GodsTanrılarla Konuşmalar”, Peter Gabriel imzalı müziklerinin de katkısıyla ilginçleşen, değişik bir skeçli filmdi. B.Ghobadi’nin Mardin’de geçen ve büyük bölümü Türkçe konuşulan skecinde Menderes Samancılar’la Yılmaz Erdoğan başrollerdeydi. Geçen yıl “Büyük Budapeşte Oteli”yle ustalığını pekiştirip ününü perçinleyen, Amerikalı yaratıcı yönetmen Paul Thomas Anderson’un kült yazar Thomas Pynchon’un romanından uyarladığı, zengin 34. cisiyle buluşacaklar. “Dikkat Kan Aranıyor”un 13.30’daki gösterimine yönetmen Temel Gürsu ve oyuncu Süleyman Turan, “Maskeli 5’ler”in 16.00’daki gösterimine Yılmaz Atadeniz ve S. Turan, “Seyyit Han” filminin 19.00’daki gösterimine ise Nebahat Çehre katılacak. Akbank Galaları bölümünde bugün gösterilecek “Onur” adlı film D kadrolu “Inherent ViceGizli Kusur”, Joaquin Phoenix tarafından canlandırılan, kafası hep ‘iyi’, keş bir dedektifin, aşırılıklarla dolu, abartılı ve karmaşık hikâyesini aktaran, görselliği ve göndermeleriyle de kafa karıştıran ama yine de kuşkusuz meraklısının ilgisiz kalamayacağı, yeni bir kara film (renoir) örneğiydi. 45 yıl önceki Genco Erkal’ın oynadığı, ödüllü “Bir Pazar Hikâyesi”yle tanıdığımız yönetmen Ben Hopkins’in İstanbul’a güzelleme niteliğindeki “YearningHasret”iyse bir Alman TV kanalı için İstanbul hakkında, düşük bütçeli bir film çekmek üzere kente gelen, bizzat B.Hopkins’in oynadığı, İstanbul sevdalısı, takıntılı bir yönetmenle onu yarı yolda bırakan küçük ekibinin hikâyesiydi. Günümüz İstanbul’unun, çeşitli gözlemlerle, gönderme ve saptamalarla kaydedilmiş, modern ve melankolik hikâyesi olarak seyrettiğimiz, ranta kurban edilmiş eski mahallelerin, kedilerin, hayaletlerin, azınlıkların ve anıların İstanbul’una odaklanan bu “Hasret”, dilerim kent sinemalarında da gösterime sunulur ilerde. ‘Hastalık Hastası’ Malatya’da Bursa Devlet Tiyatrosu’nun oyunu “Hastalık Hastası” Malatyalı tiyatroseverlerle buluşacak. Oyun, bugün saat 20.00’de, yarın ise 14.00 ve 20.00’de Sabancı Kültür Merkezi’nde sahnelenecek. Moliere’in yazdığı, Lütfi Ay’ın çevirdiği oyunu Malcolm Keith Kay yönetiyor. Oyunda, hasta olduğuna inanma rahatsızlığı olan hipokondriyalı Argan’ın, başkasını seven kızını, kendisi için bir doktorla evlendirmeye çalışması konu ediliyor. l MALATYA (AA) ‘Gizli Kusur’ C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear