25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cuma 13 Mart 2015 haber 12 Gazeteci Tolga Tanış, kitabında Washington’un MİT Müsteşarı’nı nasıl gördüğünü anlattı ABD: Fidan İran bağlantılı ABD’nin başkenti Washington’da Hürriyet Gazetesi’nin temsilcisi (H) olarak görev yapan gazeteci Tolga Tanış, “POTUS ve Beyefendi” adında bir kitap yazdı. Başkan Obama’nın 2009’da görevi devralmasından Erdoğan’ın 2014 Ağustosu’nda başbakanlığı bırakmasına kadarki süreci ve iki liderin ilişkisini konu alan kitapta, Çuval Geçirme olayından Hakan Fidan’a, ErdoğanObama ilişkilerinden Türk generalleri’ne Ermeni meselesine her konuda ilginç anekdotlar yer aldı. İŞTE KİTAPTAN BAŞLIKLAR: olga Tanış’ın kitabında, ABD gizli belgelerinde MİT Müsteşarı Hakan Fidan’la ilgili yazılanlar da yer alıyor. Tanış, Hakan Fidan’ın İran bağlantısı ve İran gizli servisine bilgi aktardığı iddialarının, sanıldığı gibi İsrail kökenli değil, bizzat ABD kaynaklı olduğunu öne sürüyor. Kitabın o bölümü şöyle: ABD, Suriye’ye müdahale etmedikçe Erdoğan sinirleniyordu. Erdoğan sinirlendikçe de MİT Müsteşarı Hakan Fidan’la ilgili Amerikan basınında öyküler çıkmaya başladı. Haberler, Wall Street Journal’ın 10 Ekim 2013 tarihli yazısıyla başladı. “Türkiye’nin istihbarat şefi Suriye’de kendi yolunu çizdi” başlıklı haberde, şöyle deniyordu: Geçmişte ABD’nin Türkiye ve Irak Büyükelçisi olarak görev yapan James Jeffrey, “Hakan Fidan yeni Ortadoğu’nun yüzü. Onunla işbirliği yapmalıyız, çünkü işleri halledebiliyor. Ancak ABD’nin gözü kapalı dostu olduğunu da düşünmemeliyiz, çünkü değil” dedi. ABD’li yetkililere göre, Türkiye’nin generalleri Arap Baharı’nı Türkiye’nin bölgedeki liderliğini genişletmeye odaklanmak için kullanan Erdoğan ile en yakın danışmanları Fidan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu’na boyun eğiyor. (...) Fidan, Başbakan’ın baş uygulayıcısı. Fidan’ın gittikçe artan rolü Washington’da telaşa, şüpheye ve kıskançlıkla karışık saygıya neden oldu. (...) Üst düzey ABD’li yetkililer, Fidan’ın üç yıl önce ABD ve İsrail tarafından toplanan hassas bir istihbaratı İran’a verip Türkiye’nin müttefiklerini rahatsız ettiği dönemde kaygıların arttığını ifade ediyorlar. Haberin ardından Türkiye karıştı tabii. Sonra da Washington Post’ta David Ignatius’un köşesinde Hakan Fidan’ı suçlayıcı ifadelerin yer aldığı haberler patladı. Ignatius bir yazısında, Hakan Fidan’ın İran’a istihbarat aktardığına dair ilk kez somut bir suçlama dile getirilmişti. Görev başındaki bir ABD’li istihbarat yetkilisi, MİT Müsteşarı Hakan Fidan için, “Dünyaya farklı gözle baktığımız çok net” demişti. Ancak Fidan’ın İran’a bilgi verdiği iddiaları aslında yeni değildi. Daha önce de İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak söylemişti: “Türkiye dost bir ülke ve stratejik müttefik. Fakat Türk gizli servislerinin başına İran’ın bir destekçisinin getirilmesi bizi endişelendiriyor. Bu atama, İranlıların gizli bilgilere ulaşmasına neden olabilir.” Benim konuştuğum bir kaynak, Fidan’ın İran’a verdiği öne sürülen bilgilerin bazı önemli İranlı figürler hakkında ABD istihbaratının topladığı bilgiler olduğunu söyledi. Yani Fidan, aslınTolga Tanış da İranlıla T ra bilmedikleri bir bilgi vermemişti. Ancak istihbaratçıların kıymetli saydıkları bir bilgiydi bu. Çünkü Fidan, İranlılara bunu söyleyerek Amerikalıların bu bilgilere sahip olduğunu bildirmiş oldu. Ancak bunun dışında Fidan’ın İranlılara verdiği Amerikan ve İsrail istihbarat bilgilerinin, PJAK’a karşı yürüttükleri terörle mücadelede İran’a yardım edecek detaylar olduğunu söyleyenler de vardı. Kısacası, Fidan’ın Tahran’a ne verdiği, tam olarak net değildi. Hakan Fidan’ın İran bağlantısıyla ilgili ABD’nin resmi görüşü, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki’ye soruldu. Psaki, “Türkiye ile yakın çalışıyoruz. Türkler, yakın bir müttefik. Türk istihbarat şefi de dahil olmak üzere tüm düzeylerde bir dizi yetkiliyle yakın temas halindeyiz” dedi ve orada bıraktı. Fidan İran’a bilgi vermiş mi, buna girmek yasak. Peki, bunlar niye üst üste çıktı? POTUS: President of the United States (Amerika Birleşik Devletleri Başkanı sözlerinin başharfleri.) (H) Erdoğan, Mayıs 2013’te Beyaz Saray’daki Kırmızı Salon’da ABD Başkanı Obama ile akşam yemeği yemişti. Yemekte Fidan, Kerry ve Davutoğlu da vardı. Erdoğan ve Obama masa altından tekmeleşecekti G ezi olaylarından sonra Erdoğan ve Obama birbirlerinden hızla uzaklaştılar. 21 Ağustos’tan sonraki buluşmalarında ise, masanın altından karşılıklı tekmeleşecek hale geldiler. Hatta bunu sorduğum eski bir yönetim yetkilisi, “Amerika’nın ikili ilişkilerinde bu kadar keskin iniş çıkışlar yaşadığı başka bir ülke var mı?” dediğimde gülüp “Bütün müttefikler arasında o özellik bizim Türklerle olan ilişkilerimize özgü bir durumdur” demişti. Amerikalılar sadece, Hakan Fidan hakkında NSA belgeleri hazırlamadılar. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hulusi Akar da bu şekilde kriptolandı. Akar için ABD’liler ne düşünüyordu. 18 Ekim 2012 tarihli belge, Amerikan Genelkurmay İkinci Başkanı Oramiral James Winnefeld’in o ay Türkiye’ye yapacağı ziyaret öncesi hazırlanmıştı. ABD’li komutan için yazılan tanıtım belgesinde Akar için şöyle deniyordu: “Sizin asıl muhatabınız, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, harika İngilizce konuşuyor, parlak ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki çalışmalara ve gelişmeye tamamen hâkim.” Kaynak: NSA CIA eski ajanı Edward Snowden’ın belge sızdırdığı üç kişiden biri olan belgeselci Laura Poitras, Alman Der Spiegel dergisi için bir haber hazırladı. Ve haberin yanında da, Türkiye için şok etkisi yaratacak bir belge yayımladı. Buna göre POTUS ve Beyefendi’nin 2013 Mayıs görüşmesinden önce hazırlanan bir NSA istihbarat raporunda, Fidan’ın İran’la ilişkisine değiniliyordu. Ve Amerika’nın en gizli istihbarat örgütü sayılan, Ulusal Güvenlik Ajansı NSA’in elli yıldan fazla süredir Türkiye ile sinyal istihbaratına dayalı bir işbirliği olduğu hatırlatılan, bazı kısımları kapatılmış dört sayfalık belgede de aynen şu ifadeler kullanılıyordu: Son yıllardaki ABD istihbarat raporları, MİT/SİB’in (Sinyal İstihbarat Başkanlığı) başındaki Dr. ...’ın (burada Hakan Fidan’ın adı kapatılmış) İran bağlantılarına işaret ediyor. Bu bağlantıların ABD sinyal istihbarat ilişkilerine muhtemel etkileri şu anda bilinmiyor. Tanış’ın kitabında Erdoğan’ın Suriye’ye müdahale etmeyen ABD’ye sinirlendiği belirtiliyor. Kitapta, bu duruma ABD basının büyük ilgi gösterdiği aktarılıyor. Fidan’ın adı kapalı Çuvalcı General: Paraşütle atlayalım olga Tanış kitabında, 2003’te, ABD askerlerinin K. Irak’ın Süleymaniye kentinde, 11 Türk askerini yakalayıp, başlarına çuval geçirmesi ve 60 saat alıkoyması olayıyla ilgili bir belgeyi de ilk kez yayımladı. İşte o bölüm: Çuval geçirme olayından tam iki hafta sonra ise... 18 Temmuz 2003’te adı “Çuvalcı General”e çıkan 101. Hava İndirme Tümeni’nin başındaki Tümgeneral David Petraeus ile Türk Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral Sadık Ercan gizli bir toplantı gerçekleştirdiler. Görüşmenin tutanaklarına ulaşmam tam üç buçuk yıl sürdü. Görüşmede, masaların yumruklanmasını, karşılıklı restleşmeler, tehditler vesaire beklersiniz değil mi. Hayır. Bir masanın etrafına dizilmişler. Hiçbir şey olmamış gibi konuşuyorlar. Öyle ki, Petraeus bir ara Ercan’a her şeyi geride bırakıp ortak bir paraşüt atlayışı yapmayı, sonra da törenle Silopi’de bir anlaşma imzalamayı önerecek kadar ileri götürüyor işi. Askerleri Türklerin başına çuvalı geçirmiş ama hiç sıkılmadan, “Türk Özel Kuvvetleri ile devam eden operasyonları dört gözle bekliyorum” diyor. “Türk irtibat subayından memnunum” diyor. Ercan da ona cevap veriyor: “İşbirliği için teşekkür ederim” diyor. Şimdi ikisi de yok. T Türkiye karıştı merikalı ünlü gazeteci Seymour Hersh, bir kaynağına dayanarak ErdoğanObama görüşmesiyle ilgili anekdotunu 6 Nisan 2014’te London Review of Books dergisindeki yazısında şöyle anlattı: Washington ve Ankara’daki yetkililerle düzenli olarak konuşan bir Amerikalı dış politika uzmanı, bana Obama’nın Mayıs (2013) ziyareti sırasında Erdoğan için düzenlenen bir çalışma yemeğinden bahsetti. Yemek, Türklerin Suriye’nin kırmızı çizgiyi (kimyasal silah kullanımı) geçtiği yönündeki ısrarı ve Obama’nın bu konuda bir şey yapma konusunda isteksiz olmasından duydukları şikâyetlerle geçiyordu. Obama’ya, John Kerry ve yakında görevi bırakacak olan Ulusal Güvenlik Danışmanı Tom Donilon (o toplantıdan üç hafta sonra 5 Haziran 2013’te istifa etti) eşlik ediyordu. Erdoğan’a ise Türkiye’nin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve MİT’in başındaki Hakan Fidan katılmıştı. Fidan, Erdoğan’a olan güçlü sadakatiyle bilinir ve Suriye’de radikal Obama Fidan’ın sözünü kesiyor A Kara Kuvvetleri Komutanı Hulusi Akar hakkında hazırlanan NSA belgesi. isyancı muhalefetin tutarlı bir destekçisi olarak görülürdü. Dış politika uzmanı, duyduklarının Donilon kaynaklı olduğunu söyledi. Ki bu olay, konuyu daha sonra üst düzey bir Türk diplomattan öğrenen eski bir ABD yetkilisi tarafından da doğrulanmıştır. Uzmana göre, Erdoğan bu toplantıyı Obama’ya kırmızı çizginin aşıldığını göstermek için beklemiş ve konuyu dile getirmesi için de yanında Fidan’ı getirmişti. Erdoğan’ın, konuşmanın içine Fidan’ı çekmeye çalıştığı ve Fidan’ın da konuşmaya başladığı sırada Obama sözünü kesti ve şöyle dedi: Biliyoruz. Erdoğan, Fidan’ı ikinci kez konuşmanın içine çekmeye çalıştı ve Obama yine sözünü kesti: Biliyoruz. Kızan Erdoğan, “Ama kırmızı çizginiz aşıldı” dedi ve uzmanın aktardığına göre Donilon daha sonra bu olayı anlatırken, Erdoğan’ın “Beyaz Saray’ın içinde Başkan’a o lanet parmağını salladığını” söyledi. Obama daha sonra Fidan’ı işaret etti ve şöyle dedi: Biz Suriye’deki radikallerle ne yaptığınızı biliyoruz. Yine yorum yok Beyaz Saray yine yorum yapmadı elbette. Ama belge, 2013’ün Ekim ayında üst üste çıkan, Beyefendi’nin en yakın adamı Hakan Fidan haberlerinin kaynağının ne olduğuna da açıklık getirdi. Amerikalılardı. Beyefendi’nin sağ koluna vuranlar, POTUS’un adamlarıydı. Amerikan medyası yandaş değil, Amerikandır İki öykünün Türkiye’yi böylesine sallaması başka bir gerçeğin de bir kez daha anlaşılmasına neden olmuştu bu arada. Hiçbir şey olmamış gibi... Bir şerpamız oldu akan Fidan ile ilk 2010’da tanıştık. Nisan ayında Washington’da kritik bir nükleer güvenlik zirvesi düzenlenecekti. Erdoğan’ın da, 47 liderden biri olarak katılacağı zirvede Obama dahil birçok devlet başkanı ve Başbakan’la görüşmesi planlanıyordu. Namık Tan, Mart’ta yaşanan Ermeni tasarısı krizinin ardından o dönem geri çekilmiş. 6 Nisan 2010 Salı günü kente döndü, iki gün sonra da ilk iş, Türk Büyükelçiliği’nde bir bilgilendirme toplantısı yaptı. Washington’daki gazetecilere, zirvede neyin nasıl olacağını anlatmakiçin. Konuşuyor, arada sorular geliyor, onlara cevap veriyor. “Şerpamız Hakan Fidan olacak” diye bir şey söyledi bir ara. Bir değil, iki değil... Sonra birkaç kez aynı şeyi tekrarladı. Birileri üstüne bir şey sorsun da cevap versin ister gibi. Ben vurgusunu fark ettim. Ama “şerpa” ne demek bilmediğim için bir gaf yaparım diye soramıyorum. Toplantı bitti. Büyükelçimizin yanına gittim, “Namık Bey” dedim, “bu şerpa, nükleer uzman mı demek oluyor?” “Hayır” dedi, “uluslararası zirvelerde ülkeleri temsil H edenlere deniyor.” “Peki” dedim, “Ben gazetelerde, Hakan Fidan’ın adı MİT Müsteşarı olacak, diye okudum. Bu şerpa işinin bununla ilgisi var mı?” “Hayır hiç ilgisi yok” dedi. İlk iş, nedir bu şerpa diye internete baktım. Nepal’in Himalayalar Bölgesi’nde yaşayan etnik bir grup olduklarını, Himalayalara tırmanmak isteyenlere genelde hep bir şerpa eşlik ettiğinden ülkeleri zirvelerde temsil edenlere de şerpa denildiğini öğrendim. Sonra bu Himalaya işini alta bir kutu yapıp İstanbul’a hemen bir haber geçtim: “Şerpamız Hakan Fidan.” Gazete de sonra o hikâyeyi aldı, “Nükleer şerpa” diye bir başlıkla 10 Nisan 2010’da manşetten verdi. Atanacağı önemli görev öncesi Fidan’ın medyanın başköşesine ilk çıkışı işte o haberdi. Fidan’ı zirve boyunca hiç görmedim. Fidan’ın manşete ilk çıkışı ‘Gül onlarla börek yedi, biz unutmayız’ itapta, Azerilerin, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, 14 Ekim 2009’da maç izlemek için Bursa’ya gelen Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın onuruna bir yemek verip yemekte konuğuna tandır böreği ikram etmesine o kadar bozuldukları da yeraldı. 2013 Eylülü’nde protokoller konusunu görüştüğüm üst düzey bir Azeri yetkili şunu söyledi bana: “Gül onlarla börek yedi, biz unutmayız.” K C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear