25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Perşembe 12 Mart 2015 EDITÖR: HAYRİ ARSLAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK haber 15 uluslararası standartları bir yana bırakılarak ‘kişiye özgü bir rejim kurmanın’ Türkiye’yi dünya sistemlerinden koparacağını” açıkladılar. Dikkate bile almadı. Gözü, Meksika’da görüp hayran kaldığı, başkanın yürütme ve yasama organlarını emrine alan sistemde. Kişiye özgü başkanlık sistemini överken bunun neresi diktatörlük diye sorabiliyor. HHH Türkiye Hakan Fidan sorununa yanıt ararken Başbakan AD; bir imzamla ayrıldı, bir imzamla geri döndü diyerek siyaseti de devlet geleneklerini de altüst eden olayı böyle basit bir yanıtla geçiştirebiliyor. Fakat sarayla görüşlerimizde ayrılık gayrılık yok diyebilen bir Başbakan ile diktatörlükten başka gözü hiçbir şey görmeyen bir Cumhurbaşkanı’yla demokratik rejim nereye yol alıyor? Yanıtı 7 Haziran seçim sonuçlarında! Demokrasi Nereye? Dünyada bizdekine benzer demokratik rejime çarpık bakan başka bir devlet yönetimi ve düzeni kuşkusuz yoktur. Halk oylarıyla seçildiğini ikide bir yineleyen bir Cumhurbaşkanı var. Nasıl bir cumhurbaşkanı mı? Örnek yanıt: Faizleri indirme dayatmasına direndiği için vatan haini diye suçladığı Merkez Bankası Başkanı Başçı’yı; inanılmaz bir yüzsüzlükle, sanki o ağır suçlamaları yapan o değilmiş gibi, dün Kaçak Saray’da kabul etti. Görüştü. Sorun kendisine, yanıtlarken soruyu; tarihin yazmadığı yeni bir yüzsüzlük örneği sergileyebilir. HHH Hiçbir batı demokrasisinde bir cumhurbaşkanında asla görülmeyen bu davranışındaki nedeni; badem bıyığının altından gülerek sözde devlet adamlığının gereği diye açıklayabilir. Önceki suçlamalarından sonra dolar yükseldikçe kendinden başka sorumlu aradı ve baktı ki yaptığı ekonomik açıklamalarla dolardaki yükseliş duramıyor, hem sorumluluk üstlenmeyen hem de çözüm üretecek kişi olamıyor. Sırtında sorumluluk küfesi yok ya; Gaziantep’te halka konuşmasında kendine özgü acayip, demagojiye sınırsız açık mantığıyla savunuya geçti. O güne dek söylediklerinden inanılmaz biçimde çark ederek; “Merkez Bankası çıksın çözsün bu sorunu. O çözecek, ben mi çözeceğim” deyiverdi.. HHH Önceki gün Başbakan bu ülkenin ekonomiden sorumlu yetkili ve etkili kişilerini topladı. Toplantıya katılanların Merkez Bankası’nın arkasında durdukları açıkladı. Bir anlamda bu sonuç; Bay RTE’nin ekonomik palavralarının, Merkez Bankası’na saldırılarının geçersizliğini içermiyor mu ve... ...ülkenin ekonomiden sorumlu kurumlarının başındaki kişilerin vardığı bu ve bugüne kadar söylediklerine ters düşen sonuçtan sonra Merkez Bankası başkanını kabulünde yine örneğin faizi indirmesini öneren görüşleri yineledi mi, yinelemedi mi diye merak etmez misiniz? HHH Zira; ülkeyi önü alınmaz büyümeye ve refaha ancak başkanlık sistemi ile kendisinin götüreceğini sürekli yineleyen Bay RTE, bu görüşünü kanıtlamak için MİT müsteşarı konusundaki hükümete direnişinden sonra, ikinci kez devlet yönetiminde iki başlılığa son vermeyi öne sürerek başkanlığa geçişi zorunlu kılabilmeyi sağlamak için hükümetin dolar politikasına direnişini bugün yarın yineleyebilir. HHH Başkanlığa öylesine bağlandı ki; ülkenin önde gelen akademisyenleri “demokrasinin AKP Parti Kapatma Yetkisi İstiyor akın tarihimizin önemli alan konularından biri siyasi partiler mezarlığıdır. Pek çok siyasi hareket partileştikten sonra aradığı toplumsal gücü bulamamış, kendisini ya feshetmiş ya da tabela partisi olarak kalmıştır. Bunun dışında pek çok parti de yasaların kıskacında varlık mücadelesi vermiştir. Anayasa Mahkemesi bir dönem parti kapatmalarıyla anılır hale gelmişti. Ne var ki bu yöntem parti kapatmalarıyla amaçlanan sonuçları doğurmamıştı. Bir başka deyimle kapatılan her parti Anayasa Mahkemesi’nin kararına ramak kala yeni bir isim altında kurulmuştu. Bir çırpıda bunun 10’u aşkın örneğini sıralayabiliriz. En son AKP 2008 yılında parti kapatma davası ile yüzyüze gelmiş, ortaya ilginç bir karar çıkmıştı. Anayasa Mahkemesi’ne göre AKP, kapatma nedeni olabilecek laikliğe aykırı davranışların odağıydı ama bunu para cezasıyla karşılamak da mümkündü! AKP bu davaya değişik yöntemlerle karşılık vermişti. Konunun bu yanı uzun ve derin! HHH AKP’nin son olarak getirdiği sözümona “Siyasi partilerin kapatılmasını yasaklama” önerisi aklımıza yukarıdaki özeti bir kez daha getirdi. AKP’nin önerisine “sözümona” diyoruz çünkü ortaya konan öneri siyasi partilerin kapatılmasını yasaklamaktan öte aklımıza AKP’nin bin bir türlü şeytanlığını getiriyor. AKP’nin önerisine göre siya Y Kabataş montajı Sabah gazetesi ‘Kabataş yalanını’ Photoshop’la manşet yaptı Grafikte insanlar, deri giysili ve yarı çıplak değil, tek tip çizildiler. Kabataş fotoğrafı da olayın yaşandığı yaz aylarının tersine, ağaçların yapraklarının döküldüğü kış günlerine aitti. “Twitter cemaati” bu iki noktayı alaya alıp, “Kırbaçlı, yarı çıplaklar nerde?” diye sordu. üvenlik kamerası görüntülerinin ardından 232 farklı kameranın 2560 saatlik görüntülerinin yer aldığı polis raporuyla da yalanlanan “Kabataş saldırısı” iddiaları bir kez daha tartışmalara yol açarken hükümete yakınlığıyla bilinen Sabah gazetesi, taciz iddialarını Photoshop’lu görselle dün manşetine taşıdı. Sabah’ın “Kabataş yalanı”nı ispat için hazırladığı “grafik”le süslediği manşeti sosyal medyada birçok kullanıcı tarafından mizahi bir dille eleştirildi. Sabah gazetesi, Gezi Parkı protestoları sırasında Kabataş’ta, “belden yukarıları çıplak, ellerinde deri eldivenler, başlarında siyah bandanalar bulunan 80100 kişilik grubun, başörtülü bir kadını dövdüğü ve üzer si partileri kapatmak için önce Meclis’ten izin alınacak, sonra dava açılacak. Bugünkü hukuk sistemi içinde bu yasanın Meclis’ten geçmesi halinde basit bir örnekleme yapalım, diyelim ki bir partinin kapatılması ile ilgili bir tartışma başladı. Konu Meclis’e gelecek bugünkü Meclis aritmetiği içinde oylanacak. Kaçak Saray sakini o partinin kapatılmasını istiyorsa AKP milletvekilleri tamamen bağımsız iradeleriyle oy kullanıp dava açılması yönünde parmak kaldıracak. TBMM bu kararı aldıktan sonra dava açılacak ve duruşmalar başlayacak. Yine bugünkü mahkemelerin karar verme biçimiyle düşünürsek bu bağımsız mahkemeler kapatmaya evet diyecek. Bugünkü koşullarda başka bir sonuç mümkün mü? Mümkün olur ise o mahkemenin yaşaması mümkün mü!? HHH AKP düpedüz parti kapatmaları da tekeline almak, muhalefetin tepesine indirebileceği bir sopa daha edinmek istiyor. Sanki âlem sersem millet kör, al meclisi eline istediğin gibi ör! AKP’liler hiç düşünmek istemiyor, aklından dahi geçirmiyor ama bir gün iç güvenliği imha yasasının gündeme getirdiği parti kapatma kuralının başka bir iktidarın eline geçtiğini düşünsünler. Biz böyle bir günde AKP’nin nasıl bir tepki vereceğini düşünmüyoruz. Çünkü tamamen iktidar ve çıkar odaklı bu parti seçimi kaybettiği gün dağılacak. G lerine idrarlarını yaptığı” yolundaki iddialara ilişkin olarak “polisin, eldeki tek kamera kaydında yaptığı incelemeye göre, 2030 kişilik bir grubun, Zehra Develioğlu ile bebeğinin yanında toplam 52 saniye kalıp sözlü ve fiziki tacizde bulunduğunu” öne sürdü. Herhangi bir kamera kaydının yer almadığı haberde, taciz iddiaları Photoshop’lu görselle figüre edildi. Sabah, haberinde taciz iddialarına ilişkin görüntülerin yer almaması ise Kabataş’ta olayın yaşandığı dönemlerde çevrede bulunan Mobese sisteminin Gülen cemaatine yakınlığıyla bilinen Sürat AŞ’nin kontrolünde olduğu iddia edildi. “Kaynak Holding’e bağlı şirketin, Mobe se görüntülerini karartmış olabileceği şüphesi, soruşturma kapsamında inceleniyor” denilen haberde, “Kamera kayıtları (Mobese) Sürat Teknoloji bünyesinde toplanıyordu. 17 Aralık sonrası sürat ile ilişki kesildi” ifadeleri yer aldı. Sabah’ın haberinde kullandığı grafiği yorumlayan uzmanlar, tasarımı başlangıç seviyesindeki herhangi birinin kolayca yapabileceği bir çalışma olarak değerlendirdi. Grafiğin perspektif açıdan da kötü olduğunu kaydeden uzmanlar, aynı figürün defalarca çoğaltıldığını, estetik olmadığını ve mekânla bütünleşmediğini vurguladı. l Danıştay saldırısını gerçekleştirdiği için 2 kez ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırılmıştı Uzmanlar: Tasarım çok basit Alparslan Arslan tahliyesini istedi rgenekon davası kapsamında Danıştay saldırısını gerçekleştirdiği için 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Alparslan Arslan, davaya ilişkin temyiz incelemesini yapacak Yargıtay 9. Ceza Dairesi’ne dilekçe göndererek kararın bozulmasını, yeniden yargılanıp tahliyesine karar verilmesini istedi. Arslan’ın avukatı Oğuz Kayıran tarafından Yargıtay 9. Ceza Dairesi’ne gönderilen dilekçelerde, tanıkların ve bilirkişilerin hükmü etkileyecek bir biçimde Arslan ile diğer sanıklar aleyhine kasıtlı olarak beyanda bulunduğu iddia edildi. Arslan’ın yeniden yargılanması gerektiği belirtilirken kapatılan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Ergenekon davası ile ilgili hükmünün bozu E AKP’nin ‘Haziran’ korkusu B irleşik Haziran Hareketi (BHH) İzmir Yürütme Kurulu Üyesi Onur Kılıç, AKP’nin “Haziran” ve “İzmir” korkusunun sürdüğünü belirterek “Valinin AKP’nin en parlak memuru olma konusunda gayreti ortada. Altı aylık mazisi olan bir hareketin de iktidarın üzerinde bu denli bir korku yaratması, hareketin doğru yoldu olduğunu gösteriyor” dedi. İzmir’de valiliğin protesto ve basın açıklamalarına yönelik yasaklama kararlarının ardından, “Katil Hırsız Erdoğan” sloganı attığı için 15 gün cezaevinde tutulan Kılıç’a adliye önünde açıklama yaparak destek veren 100 avukat hakkında da soruşturma açılmıştı. Bu gelişmeyi değerlendiren Kılıç, İzmir Valiliği’nin sıkıyönetim kararının “Haziran” korkusundan kaynaklandığını vurgulayarak “Birleşik Haziran Hareketi üyelerinin neredeyse tamamı, sosyal medya hesaplarında yaptıkları paylaşımların ardından ifadeye çağrılmaya başlandı” diye konuştu. Kılıç’ın avukatı Cemal Doğan da, soruşturma açılan avukatların içinde kendisinin de olduğunu belirterek “AKP, seçimler yaklaştıkça Gezi’nin yıldönümünde, insanların toplumsal muhalefeti yeniden canlandırmasından korkuyor. Ülkenin giderek ekonomik krizin içine doğru sürüklenmesiyle de bu korku daha fazla ortaya çıktı” dedi. Soruşturma açılan avukatlardan Dinçer Çalım da AKP’nin valiler aracılığıyla baskı rejimi getirmek istediğini söyledi. İzmir Valisi Mustafa Toprak’ın sıkıyönetim valilerine özendiğini belirten Çalım, “Yoksulluk, sefalet, baskılara karşı sokaklarda olmaya devam edeceğiz” diye konuştu. l İZMİR Dalan: 7 yıl içinde utanç yaşadım HAZAL OCAK larak duruşmanın yerel mahkemede yeniden açılması istendi. Dilekçede, Ergenekon davası gerekçeli kararı ise “hukuki varlığı sona ermiş olan yerel mahkemenin yoklukla malul olan gerekçeli kararı” olarak değerlendirildi. Dilekçede, İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde duruşmanın yeniden açılması, yargılamanın kısmen yeniden görülmesi istendi. Arslan’ın 21 Mayıs 2006’dan bu yana 8 yıl 10 aydır tutuklu bulunduğu kaydedilen dilekçede, ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde tutukluluk süresinin 5 yılı geçemeyeceğine dikkat çekildi. Dilekçede, Arslan’ın adli kontrol hükümleri dikkate alınarak tahliye edilmesi talep edildi. l İSTANBUL /Cumhuriyet Vuslateri’nin yazısına büyük ilgi onca Vuslateri’nin Türk Dil Kurumu’nun “Müsait” skandalı üzerine gazetemize yazdığı “Aslında hep müsaittik biz” başlıklı yazısı büyük yankı uyandırdı ve sosyal medyada en çok konuşulan konulardan birisi oldu. Vuslateri’nin yazısı cumhuriyet.com.tr ’de dün akşam saatlerine kadar yaklaşık 200 bin kez okundu. Yazıyı birçok internet sitesi sayfalarında yer verirken, yüzlerce kişi de sosyal medyada kendi hesapları üzerinden paylaştı. Vuslateri’nin instagram hesabında da paylaştığı yazıya takipçileri büyük ilgi gösterdi. Yazıya yapılan bazı yorumlar şöyle; efetanay “Yazmak da ayrı bir güzel. İlk yazımı Cumhuriyet’e yazmıştım. Ama senin ki ka Ergenekon davasının firari sanığı olarak yargılanan ve hakkındaki yakalama kararı kaldırılınca Türkiye’ye dönen Yeditepe Üniversitesi kurucusu Bedrettin Dalan yaşadıklarını anlattı. Almanya’dan Türkiye’ye dönen Bedrettin Dalan dün Ataşehir’deki Yeditepe Üniversitesi Rektörlük Binası’nda basın toplantısı düzenledi. Dalan “Yurtdışında bunun utancını çok yaşadım. Kime, hangi hâkime, hangi savcıya ve hukukçuya, aleyhimde yazılmış ‘iddianame’ denilen şeyi Almanca ve İngilizceye çevirtip gösterdiysem hepsi gülüp geçtiler ve alay ettiler. Alay etme, içime kurşun gibi çöktü; çünkü benim ülkemin adaleti, hâkimleri, savcıları böyle olmamalıydı. Sadece ülkemin hasretiyle değil, 7 yıl bu utançla da yaşadım” dedi. Türkiye’ye döndüğü için çok mutlu olduğunu belirten Dalan “En çok vatanımı özledim. 7 yıl boyunca her gün yüreğim dağlandı. Her kalkan uçak İstanbul’a gidiyordu. Şu an kanatlandım adeta uçuyorum” ifadesini kullandı. G Firar etmedim Dalan, sözlerine şöyle devam etti: “Hayatımda hiçbir şeyden firar etmedim. Hayatımda hiçbir tehlikeden kaçıp kurtulmayı denemedim. Ancak bu seferki tehlike değil, bu seferki doğrudan doğruya Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği gibi ‘kumpas’. Yani hukuku gayelerine alet eden, kendini hukuk adamı zanneden birtakım kişilerin kurduğu şeytani bir kumpastır. Şu anda avukatım bu konuda şikâyette bulundu. Eğer savcılık çağırırsa çok detaylı anlatırım. Bu kumpasın bütün detaylarını anlatırım” yanıtını verdi. l İSTANBUL Ebru Akel, Instagram hesabından Vuslateri’nin Cumhuriyet’le çektirdiği fotoğrafı yayımladı ve altına “Bu minik dahi sonunda yazma potansiyelini açığa çıkarttı. Gonca ile tanışın” mesajını paylaştı. dar iyi değildi :) inrenetten okudum yazıyı tebrikler.” elvinyilmazzzz “Can Dündar’ı dava edin.. Mutlaka... Okudum..tabiki okudum” l Haber Merkezi C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear