25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Perşembe 17 Aralık 2015 EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN haber 5 güdüler kurudu sanılmıştı. Oysa insan ruhunun en derinlerinde kök salan faşizan eğilim asla kurumaz.” HHH Evet, faşizmin tabanını oluşturanlar, değişik yapıda canavarlar değil. Onlar da sizin, benim gibi sıradan insanlar. Onlar da çocuklarını seven, evlerine, ailelerine bağlı, kimi zaman hayvansever, belki de kedi ya da köpek besleyen, bazen duygulandıklarında gözleri yaşaracak kadar duyarlı adamlar. Ama aynı adamlar, içinde yaşamaya alıştıkları, çıkarlarına iyi kötü yanıt veren koşullar değişti mi, birden tehdit oluşturduğunu sandıklarını “öteki”, “kötü”, “şeytan” ilan edip onu yok etmek için her şeyi mubah görüyorlar. O sıradan insanlar, bunu yaparken bir süre masumiyetlerine mola verseler de faşist dönem geçince yine eski saflıklarına dönüyorlar. Örnek mi? Al sana Almanya! Zaten faşizmin en korkunç yanı da bu. Ve bunu insanlık bir kez daha topluca yaşamaya aday görünüyor ne yazık ki... ransa, geçen pazar ikinci turu yapılan eyalet bölge seçimlerinde, bir kez daha gün yüzüne çıkan faşist Milli Cephe tehlikesini, iki turlu seçim sisteminin sağladığı olanaklarla şimdilik atlatmış gibi görünse de faşizm, ırkçılık ve onun bir türü olan İslamofobi tehlikesi tehdit olmayı sürdürüyor. Tehdit Fransa ile sınırlı değil, Avrupa’nın tümü için geçerli. Tehdit Avrupa sınırlarını da aşıyor, ABD’yi de kapsama alanı içine alıyor. Donald Trump’ın ipe sapa gelmez ırkçı ve İslam karşıtı söylemiyle itibar kazanması, Cumhuriyetçiler’in başkan adaylığı yarışında birinci sıradaki yerini koruması Amerika’da tehdidin büyüklüğünü ortaya koyuyor. Trump’ın, Beyaz Saray’a girememesi hatta Cumhuriyetçiler’in adayı bile olamaması, tehlikeyi ortadan kaldırmıyor, toplumda şimdiye kadar bulduğu yankı bile yeterince endişe verici. Üstelik Amerika’nın bilinçaltında alesta bekleyen, yeni zenciler yaratma kültürü de göz önünde bulundurulunca tehlikenin büyüklüğü kolayca anlaşılır. F Sizin, benim gibi insanlar HHH Nasıl aşılacağı henüz kestirilemeyen küresel ekonomik krize, küresel iklim sorunlarının artık kendini dünya çapında hissettirmeye başlayan etkileri de eklenip bir de bunlara, mültecilerin doğurduğu sorunlar ve İslami terörün desteği katılınca, Batı’da İslamofobi’den kaynaklanan faşizmin şahlanışını gemleyebilene aşk olsun! “Bütün bunlar olmaz, Avrupa’nın birikim ve kazanımları faşizmin şahlanışını engeller, şiddet dini olmayan İslamın hoşgörüsü İslami terörün önüne geçer” boş iyimserliğine kapılmayın! Her şeyden önce, İslami terörün dizginlenemez azgınlığının kaç kanıtı var elimizde. Yine aynı şekilde, Batı’da da toplumların şimdiye kadarki, kazanım ve birikimlerinin kritik dönemlerde faşizmin hortlamasını engelleyemediğini de yaşayarak gördük. Mine Kırıkkanat pazar günkü “Hortlaklar uyanırken” başlıklı enfes yazısında şöyle diyordu: “Rahatı yerindeyken demokrat; efahı tehlikeye girince, ekmeğini başkasıyla bölüşmek gerekince faşist olabilen vasat insanın iskeleti dirildi Fransa’da... ...Fransa’da uzun süren, bir bolluk, demokrasi, cinsel ve tinsel özgürlükler, eğitim kalitesi, az çok dengeli bir gelir dağılımı sayesinde temelinde bencillik yatan ilkel Yeter artık yeter!... ıllardır oluk oluk akan kanla beslendiniz, şehit cenazelerinden “siyasal rant” elde etmek için elinizden geleni yaptınız... Hâlâ doymadınız!... Yaşadığımız coğrafyanın her yerinde bayrağımıza sarılmış tabutlar, ağlayan analar, babalar, çocuklar, eşler, kardeşler... Güneydoğu kentlerinde, kırsalında bitmeyen çatışmalar, Diyarbakır’ın Sur ilçesinden Cizre’ye, Silopi’ye kadar bir savaş... Şehit tabutları, ölüm, ev baskınları... Artık yeter! Akan kan dursun, silahlar değil insanlar konuşsun... Diyarbakır Sur’da, Silopi’de yine çatışma; dört şehit, iki ölü, beş yaralı... Söyleyin bana, yüreğiniz yanmıyor mu? Benim yüreğim yangın yeri, içim acıyor içim... Bir zamanlar bu ülkeyi 13 yıldır yönetenler şöyle diyordu: “Faili meçhuller vardı, bitirdik!” Nasıl bitirdiniz, nasıl? Silahın tetiğine basıp Tahir Elçi’yi ensesinden kim vurdu? Cinayet herkesin gözünün önünde oldu... Ortada bir cinayet var, acı var... Akan kan var, gözyaşı var! Allak bullak olmuş hayatlar var orada... Uyuyan polisi, bankamatikten para çeken sivil giyimli uzman çavuşu alçakça katledenler var; evine ekmek götüren sivil yurttaşı öldürenler var... Şehit düşenler, ölenler... Türk, Kürt, Sünni, Alevi! Bu ülkenin çocukları onlar. Önünde başları sürüyen rüzgârda ölüm ülkesine yolculuğa çıkmış gibi hepsi. Hepsi bir yeraltı ırmağı gibi. Soğuğun meşalesinde, ölümün gölgesinde bir hayat... Oluk oluk akan kan... Çocuklar! Okullar kapalı, herkes korku içinde oralarda... Öğretmenler çaresiz! HHH Ölüm ülkesinde bir ateş kalır sadece. Tüm gülüşler unutulur, tüm sevdalar da... Bir tuhaf müzik başlar, eller, dudaklar titrer. Çocuklar üşür avlunun içinde dolaşırken. Kentler kuşatılmış, okullar kapatılmıştır... Bir çaresizlik, yalnızlık, hüzün kuşatır her yeri... Hayatı çoğaltmak, güzelleştirmek varken, ay ışığı yüzle Y TorpIl kararı Danıştay, kamuya personel alımında KPSS’nin ardından sözlü ya da yazılı sınav düzenlenmesine geçit vermedi: Objektifliğe aykırı anıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kamuya personel alımında “yandaş atamalara ve torpile” son verecek çok önemli bir karar verdi. Danıştay’ın en üst karar organı olan Kurul, personel alımında KPSS’nin ardından ikinci bir yazılı ya da sözlü sınav yapılmasını hukuka aykırı buldu. MUSTAFA Yönetmelik deÇAKIR ğişikliği ile Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ve Orman Genel Müdürlüğü’ne mühendis alımlarında KPSS’nin ardından yazılı ve/ veya sözlü sınav şartı getirilmişti. Enerji, Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası durumu yargıya taşımıştı. Kurulun kararında şöyle denildi: “Adayların eşit şartlarda yarışmalarını sağlayan objektif bir yöntem olan merkezi sınavdan sonra her türlü öznel değerlendirmeye açık bulunan ikinci bir sınavın yapılması, merkezi sınavın nesnel sonuçlarını kısmen dahi olsa etkisiz kılacağı gibi sözü edilen sınavın tek aşamalı olarak sözlü şeklinde yapılması halinde de sınavın yargısal denetimi yetki ve şekil unsurları ile sınırlandırılmış olacaktır.” Kararda, atamalarda ikinci bir sınav yapılmasının eşitlik ilkesine aykırı olduğu, “subjektif değerlendirmelerin oluşabilmesine yol açıcı etkileri bulunduğu” da vurgulandı. Kurul, hukuka aykırı olduğuna dikkat çekerek yönetmeliğin yürütmesini durdurdu. Karar oybirliğiyle alındı. Karar emsal oluşturacak. D Mezar 21 Ekim’de açılmıştı. Eşitliğe aykırı Yeşil olduğu iddia edilen cesetten alınan örneklerin DNA’sı uyuşmadı KEMAL GÖKTAŞ O mezardan Yeşil çıkmadı da Mahmut Yıldırım olduğu iddiaları Yıldırım’ın da aralarında bulunduğu 4 sanık hakkında Diyarbakır’da açılan ancak güvenlik gerekçesiyle Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen yazar Musa Anter’in öldürülmesi ve Orhan Miroğlu’nun yaralanmasıyla ilgili davada da gündeme gelmişti. Mahkeme, 17 Eylül’deki duruşmasında, Erzincan’da Mahmut Özer adıyla defnedilen kişinin kimlik tespitinin yapılması için mezarının açılmasını kararlaştırmıştı. Yıldırım’ın kızının kan örneklerinin eşleştirilmesi sonunda menkara 6. Ağır Ceza Mahke zardaki cesedin Yıldırım’a ait olmesi’ndeki faili meçhul ci madığı sonucuna vardı. Belçika’da yayın yapan bir innayetlerle ilgili davada Yeşil kod ternet sitesinde yer alan haadlı Mahmut Yıldırım olabileceği gerekçesiyle açılmasına ve berde, bu ülkede kanser tedavisi gördüğü hastaneDNA testleri yapılmasıde 3 Temmuz’da hana karar verilen mezaryatını kaybeden Mahdan “Yeşil” çıkmadı. Adli mut Özer’in aslınTıp Kurumu, Belçika’dan da Mahmut Yıldırım olgetirilen ve Mahmut duğu iddia edilmişÖzer’e ait olduğu belirtiti. Mahmut Özer ismiylen mezardan aldığı DNA le gömülen kişinin aslınörnekleriyle Mahmut YILDIRIM A ri aydınlatırken, kar yağarken bazı sabahlar genç bedenler yeraltı yamacına girer biz farkında olmadan. Zordur ölüm ülkesinde yaşamak dostlar zor! Düşünmenin suç olmadığı, insanlığın egemen olduğu bir coğrafyada insanca yaşamak için silahlar sussun artık. Dedim ya her taraf yangın yeri, ateş topu... İnsanlar ve halklar arasında korkunun ve düşmanlığın ekini bitip tükenmiyor... Benim güzel yurdumda da böyle! Oluk oluk akan kan, devletin acımasızlığı, faili meçhuller ve terör belası. Çağdaş insan, düşmanlığın kaynağını, kökenini, gerekçesini, nedenlerini araştırıp bulan, kör güdülerine ve önyargılarına benliğini kaptırmayan kişidir... Düşmanlığın kölesi olan ilkelleşir. Onun için silahlar sussun, onun için hendekler kapansın... Barış türküleri söyleyelim, Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Süryani... Birbirimizi ötekileştirmeden yaşayalım, ayrımcılık yapmayalım. Bir kentin, kasabanın tümünü potansiyel terörist olarak görmek bize yakışmaz, eğer yurttaşlık bilincimiz varsa. Ne kör terör ne de devlet terörü... HHH Bakın her taraf yangın yeri! 30 yıldır vatana “feda edilen evlatlar” diyerek şehit tabutlarını sırtımızda taşımak, o gençleri ölüme götürmek... Uzman çavuşlar, astsubaylar, teğmenler, binbaşılar, polisler... Dağların kuytuluklarında etkisiz hale getirilen gençler... Hepsi ama hepsi bizim insanımız, bizim çocuklarımız... Bu acıyı sadece bir kişi değil, yurdun her yerinde yoksul aileler ve duyarlı olan herkes yaşıyor. Tüm evlatlara hayat, adalet, hukuk istiyoruz... Bizi ölümler ülkesinde yaşatmaya kimsenin hakkı yok... İnsanları asit kuyularına atmaya, çocukların kafasına kurşun sıkmaya kimsenin hakkı yok... O kasalı, bol sıfırlı, dolarlı evlatlar vatana feda edilmiyor, onlara yaşam hakkı tanınıyor... Olan yoksullara oluyor, yoksullara! Büyükanıt’ın 27 Nisan ifadesi ‘Amaç, hassasiyeti vurgulamaktı’ ski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın “27 Nisan emuhtırası”na ilişkin yürüttüğü soruşturma kapsamında talimatla verdiği ifadesinde, “Devletin temel niteliklerine yönelik bazı irticai faaliyetlerin geldiği boyutu ve bu konudaki TSK’nin hassasiyeti, TSK’nin en yüksek komuta kademesinde bulunmam hasebiyle vurgulanmak Büyükanıt istenmiştir” dedi. “Şüpheli” sıfatıyla ifadesi alınan Büyükanıt, savcılığa iki sayfalık yazılı savunma sundu. Önce havuz sonra savcılık CHP’Lİ KOÇ: başkanlık sevdasından vazgeçin HP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, 2002’de bitme noktasına gelen terörün bugün iç ve dış politikadaki yanlış adımlar nedeniyle yeniden öncelikli gündem haline geldiğini belirterek, AKP’lilere seslendi. CHP MYK sürerken gazetecilere açıklamalarda bulunan Koç, “Tek kişinin egemen olacağı bir demokrasi kavramını Türkiye’ye dayatmanız mümkün değil, vazgeçin bu sevdadan. Sınırsız, sorumsuz başkanlık özlemiyle Türkiye’yi kaosa götüren bu strateji, AKP içinde sorumluluklarını hisseden arkadaşlarımız tarafından mutlaka sorgulanmalı” dedi. E Havuz medyasının hedef gösterdiği CHP’li Eren Erdem hakkında soruşturma C Eren Erdem vrupa’dan gelen kimyasal silahların Türkiye üzerinden IŞİD’e gönderildiği yönündeki açıklamaları nedeniyle havuz medyasının linç kampanyasına maruz kalan CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem hakkında soruşturma başlatıldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu, Erdem’in hakkında Rus kanalı RT’ye verdiği röportaj nedeniyle resen soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında, haberler A derlendi, İngilizce yayımlanan haberin de Türkçeye çevrileceği öğrenildi. Çevirinin ardından soruşturma Parlamenter Suçlar Soruşturma Bürosu’na gönderilecek. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Eren Erdem’in açıkladıklarının Cumhuriyet Savcılığı’nın iddianamesinde var olduğunu söyleyerek “İddianameyi yazan savcı ile ilgili bir vatana ihanet iddianamesi açsın, sonra Eren Erdem’e gelsin” karşılığını verdi. l ANKARA Büyükanıt savunmasında, açıklamayı kendisinin kaleme aldığını, hiçbir personelin katkısının olmadığını dile getirdi. Bir kısım çevrelerce iddia edildiği şekliyle kesinlikle yürütme organına yönlendirilmiş bir muhtıra veya anayasamız ile teminat altına alınmış anayasal düzenimize yönelik bir girişim değildir” diyen Büyükanıt, açıklamanın muhtıra olmadığının da yargı kararlarıyla kesinleştiğine vurgu yaptı. Büyükanıt, “Askeri darbe şeklindeki nitelendirmeyi de kesinlikle kabul etmem olanaksızdır” değerlendirmesini yaptı. l ANKARA aşbakan Ahmet Davutoğlu, Nobel Kimya Ödülü alan Prof. Dr. B Aziz Sancar ile kahvaltıda bir araya geldi. Çankaya Köşkü’ndeki kahvaltıya Davutoğlu’nun eşi Sare Davutoğlu ile Sancar’ın eşi Es Sancar el öptü, ABD’ye döndü Erdoğan’a soracaklar ta Gwendolyn Sancar ve kızı Rose Lorraine Peifer da katıldı. Sancar’ı İstanbul’da, emekli Tuğgeneral olan en büyük ağabeyi Kenan Sancar karşıladı. Sancar, ağabeyinin elini öperken diğer aile üyeleriyle de kucaklaştı. Sancar daha sonra ABD'ye hareket etti. l ANKARA/DHA zmir Alsancak’ta geçen yıl bir eylemde slogan atarak İ Cumhurbaşkanı’na hakaret ettikleri iddiasıyla haklarında dava açılan CHP Bornova Gençlik Kolları Başkanı Ömer Ye NA BAŞKANI’ CUMHUR DAVASI HAKARET ner ve eski CHP Konak Gençlik Kolları Başkanı Ali Aktaş’ın, 1 yıldan 4 yıla kadar hapis istemiyle yargılanmalarına başlandı. Hâkim, Erdoğan’ın davaya katılıp katılmayacağının sorulması ve görüntülerin izlenmesi için duruşmayı erteledi. l DHA Aktaş C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear