25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 1 Aralık 2015 KULTUR Rahmi Saltuk korkuttu Bodrum’da dün sabah yürüyüş yaparken fenalaşarak yere düşen sanatçı Rahmi Saltuk, bilinci kapalı olarak hastaneye kaldırıldı. Saltuk’un kalbinde yaşanan ritim bozukluğu nedeniyle rahatsızlandığı, genel sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. EDİTÖR: EZGİ ATABİLEN TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Moreno anılıyor 1 Aralık 1968 tarihinde yaşamını yitiren Dario Moreno, bu akşam 18.30’da Serkan Ünlü ve Orkestrası’nın Asansör’deki konseriyle anılacak. İzmir’de gerçekleştirilecek konserin ev sahibi ise Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş. JEREMY IRONS: ‘Vaaz veren Ünlü İngiliz karakter oyuncusu Jeremy Irons dün Antalya’da sinemaseverlerle buluştu Antoine Helbert imzalı Bizans dönemi Konstantinopolis illüstrasyonu. 17 filmleri sevmem’ Ö meyin, aranıza mesafe koyun diyorlardı. Ben ise daha iletişime yatkındım. Tiyatro bana bunun karşılığını alma fırsatı verdi. Tiyatroda izleyiciyle iletişim olanağı var. Sanat, izleyenle iletişim kurma sanatıdır. Sinemada ise vaaz veren filmleri sevmem. Film size dokunmalı.” Oyuncunun kendisini değil izleyiciyi duygulandırması gerektiğini de vurgulayan Irons, “Oyuncunun ne hissettiği değil, izleyiciye ne hissettirdiği önemli. Büyük eser işte budur, izleyici bunu arzular” dedi. Son olarak oyunculuğuyla ilgili daha fazla risk almak istediğine değinen Irons, daha karmaşık ve yoğun bir oyunculuk için şu ipucunu verdi: “Mimikleri ve jestleri planlamadan içinizden geldiği gibi uygulayın.” l ANTALYA Jeremy Irons İstanbul, hafızasını iki kez sahiplendi Bizans kültürünün gerçek varisi Türkiye nihayet büyük potansiyeli değerlendirecek iki merkeze birden kavuştu ZEYNEP ALTAY nceki akşam yapılan açılış töreninde 52. Uluslararası Antalya Film Festivali’nin ‘Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nü alan ünlü İngiliz karakter oyunCEREN cusu Jeremy Irons, dün ÇIPLAK festivalin ustalık sınıfı oturumunda izleyicileriyle buluştu. Irons, konuşmasında oyunculuk serüvenini şöyle özetledi: “Hayatın kıyılarında dolaşmak istiyordum. Bir gazete ilanında tiyatroda çalışacak eleman aranıyordu. 1718 yaşlarındaydım. Tiyatroda her işi yapan biri olarak çalışmaya başladım, atmosferi sevdim ve tiyatro okuluna gitmeye karar verdim. İngiltere’de köklü repertuvar oyunculuğu geleneği var. Onların hayatı yollarda ve turnelerde geçiyor. Ben bir evim ve ailem olsun istedim. Bu nedenle Londra’da iş aramaya başladım, seçmelere katıldım.” “Ben hep güdülerimi dinlerim, entelektüel değilim, üniversite okumadım, zaten hiç böyle hesaplarım olmadı” diyen Irons, tiyatroda ve sinemada var olma derdinden de söz etti: “Hepimiz sevilmek, saygı duyulmak isteriz. Tiyatroda seçmelere katılmadan önce sosyal yardım çalışmalarına katılıyordum. Ekiptekiler bize çalıştığınız insanlarla özdeşleş ‘Zihin bedene akmalı’ urt dışında, Avustralya ve Japonya’da bile Bizans araştırmaları merkezleri mevcutken, Türkiye’de, özellikle de, Roma İmparatoru I. Constantinus’un başkent ilan ettiği İ.S. 330 yılından 1453’e kadar Bizans İmparatorluğu’na başkentlik yapmış İstanbul’da bu yıla kadar bir merkez dahi yoktu. İlginçtir ki, geçenlerde İstanbul’da iki merkez art arda kuruldu. İlki 13 Kasım’da Koç Üniversitesi bünyesinde açılan Koç Üniversitesi Stavros Niarchos Vakfı Geç Antik Çağ ve Bizans Araştırmaları Merkezi (GABAM). Diğeri de Boğaziçi Üniversitesi (B.Ü.) Bizans Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi. 24 Kasım’da açılan bu merkez, devlet üniversiteleri arasında bir ilk. Patrik I. Bartholomeos ve ABD İstanbul Başkonsolosu Charles F. (Chuck) Hunter’ın katıldığı törenle açılan B.Ü.’deki merkezin müdürü, Bizans tarihi uzmanı Prof. Dr. Nevra Necipoğlu, hedeflerini şöyle özetliyor: “Merkez Türkiye’de ve dünyada Bizans uygarlığıyla ilgili çalışmaların gelişimine katkıda bulunmayı ve araştırmalar için bir platform işlevi görmeyi hedefliyor. Projelerin gerçekleşmesi için Kültür Bakanlığı, Türk Tarih Kurumu, Tarih Vakfı başta olmak üzere, sivil toplum kuruluşları ve diğer kurumsal birimlerle işbirliği yapmak da hedeflerimiz arasında.” Merkezin ilk büyük etkinliği, Y Vakfı ve Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi (ANAMED) başta olmak üzere birçok kurum Bizans konferanslarına evsahipliği yapmakta.” Nevra Necipoğlu Engin Akyürek ‘Entelektüel değilim’ 18 ve 19 Mart’ta yapılacak “Türkiye’de Bizans Çalışmaları: Yeni Araştırmalar, Farklı Eğilimler” başlıklı ulusal konferans. Necipoğlu, bu iki merkezin neden daha önce kurulmadığı sorusunu şöyle yanıtlıyor: “Bizans tarihi ve kültürünün görmezden gelinemeyeceği bilinci toplumda yeni. Bizans’a önyargılı yaklaşan bir kesim ve beraberinde bu sahada yürütülen akademik faaliyetleri Bizans’ı ‘hortlatma’ girişimi olarak algılayan bir zihniyet yakın zamana kadar oldukça baskındı. Ancak, o günlerden bugüne bazı şeyler değişti. 1999’da B.Ü. önderliğinde, Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü işbirliği ve Yapı Kredi Kültür Sanat A.Ş. sponsorluğunda uzmanları bir araya getiren ‘Bizans İstanbul’u konulu bir konferans yapılması dönüm noktası oldu. 2001’de ise Türkiye’yi Bizans çalışmalarında uluslararası düzeyde resmî olarak temsil eden ‘Türkiye Bizans İncelemeleri Milli Komitesi’ kuruldu. 2007’den itibaren her üç yılda bir, uluslararası Sevgi Gönül Bizans Sempozyumları tertipleyen Vehbi Koç Gecikmiş bir merkez! İşbirlikleri yapılacak Diğer yandan, GABAM Müdürü Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Engin Akyürek ise merkezin amacını şu sözlerle açıklıyor: “GABAM Koç Üniversitesi ve Stavros Niarchos Vakfı’nın desteğiyle Rumelifeneri Kampüsü’nde kuruldu. Bu araştırma merkezinin esas amaçları bilim üretmek, kalıcı olacak bir bilimsel yayın gerçekleştirmek, nitelikli projeleri desteklemek, doktora sonrası, doktora ve yüksek lisans bursiyerlerine olanak sağlamak. GABAM, Koç Üniversitesi ve bünyesindeki ANAMED ile Akdeniz bölgesinde Bizans kazılarına da destek veren AKMED’in olağanlarını kullanabilecek. Stavros Niarchos Vakfı’nın adının geçmesi ve nitelikli projelere harcanması koşuluyla verdiği çok ciddi bir bütçemiz var. 2016’da yapılacak 4. Sevgi Gönül Sempozyumları da, GABAM artı ANAMED olarak yürütülecek. Öte yandan, restorasyon yapmayacağız. Fakat restorasyon konusundaki araştırma projelerini de destekleyeceğiz. Koruma konusunda kültürel mirası izleyip, zarar görmesini engelleme, kamuoyu oluşturmak konusunda da proje üreteceğiz. Esas koruma görevi devletindir, yasa çıkarma gücü onda.” Restorasyona destek an Dündar, tutuklandığı gece yaşadıklarını Silivri’de kaleme aldığı bir mektupla anlattı. 28 Kasım günü Cumhuriyet’te yayımlanan mektup, gerçek bir gazetecinin gazeteciliği hiçbir koşulda elden bırakmayacağının somut kanıtıydı. Can’ın mektubu, haksız bir tutuklamanın ardından hapse götürülüşün gerilimli ortamına karşın, soğukkanlılığını hiç yitirmeden, insani ayrıntıları mizahla gözlemleyerek yazılmış, daha C Tuvalet ve adalet... sı edebi tatlar içeren bir “Adalet Sarayı’ndan Silivri’ye” röportajıydı. Ama beni en çok etkileyen şu birkaç satır oldu: “Kibar bir sivil polis, ‘Bir ihtiyacım olup olmadığını’ sordu kapıda: ‘Adalet’ dedim. O ‘tuvaleti’ kastetmiş...” Olanca gerginliğime karşın kahkahalarla gülmekten alamadım kendimi. Gülerken de, 12 Mart’ın karanlık günlerinden bir sahne geçti gözümün önünden. Selimiye Kışlası’nın tuvaletsiz koğuşunun kalın kapısına yumruğunla vuruyorsun. Kapı gıcırdayarak açılıyor, iki irikıyım inzibatın arasında, yüksek tavanlı taş koridorda uzun uzun yürüdükten sonra tuvalete varıyorsun. Klozete oturuyorsun; ama kapı açık kalacak. İnzibatın gözleri üstünde. “İhtiyaKarikatür: Semih Poroy cını” öyle gideriyorsun. Eh, “ihtiyacını” giderince de bir sigara yakayım diyorsun. Sigaran var, ama kibritin alınmış. İnzibattan ateş istediğinde, seninle konuşmasının yasak olduğunu anlıyorsun. Ağzı kilitli. Put gibi. Birazdan, yan tuvaletin üstünden birkaç kibritle bir kibrit kutusunun fosforlu kenarı atılıyor senin tarafa. Sigaranı yakıp derin bir nefes çekiyorsun. Özgürlüğü çekiyorsun içine... Can’ın sigara içmediğini biliyorum. Hatta, “Nerden çıkardın şimdi sigarayı!” diye sitem bile edebilir. Ama “tuvalet” deyince bu sahne geldi aklıma, ne yapayım... Peki, Can’ın sivil polisle o kısacık konuşmasında, birbiriyle uyak yapan “tuvalet” ve “adalet” sözcüklerinin yan yana gelmesi bir rastlantı mı? Şu yaşadığımız günlerde rastlantı değil bence. Tam isabet!.. C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear