22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Perşembe 26 Kasım 2015 haber EDİTÖR: AYŞEGÜL ÖZBEK TASARIM: ZARİFE SELÇUK 8 ayırbucak Türkmenlerine sahip çıkıyoruz derken öyle bir uluslararası yanlışa imza attılarki, işler tam dersine döndü. Türkmenlerin yaşadığı söylenen bölge önceki akşamdan beri karadan, havadan ve denizden hallaç pamuğu gibi dövülüyor ama bizimkiler seslerini bile çıkaramıyor. Çünkü bir kez daha, değil ucunu ipin tümünü elden kaçırdılar. HHH Yunanistan yöneticileri 1970’lerin yarısına doğru tutturmuşlardı: 6 mil bana yetmiyor. Kara sularımı 12 mile çıkaracağım! (1 deniz mili 1852 metre) Bizim yöneticiler de ayaklanmışlardı: “Savaş nedeni sayarız.” Yunanistan’ın adaları da dikkate alınca, 6 milken Ege’nin yüzde 40’ı karasularıydı. 12 mile çıkarılınca Türkiye’ye yüzde 10 kalıyordu. Ege Denizi kapatılıyor; Türkiye, Karadeniz, Marmara ve Ege’den Akdeniz’e çıkamıyordu. Savaş tehditleri bildirilerle, savaş uçaklarının it dalaşlarıyla sürdü, sonunda mayna oldu. HHH Bizimkilerin aile boyu mutlulukları nazara gelip de Esad’ı (çok uğurlu) Esed’e (aslan) çevirmele B Yunanistan’a Özendik Ama Beceremedik... ri sonrasında ortalık tozduman oluverdi. Aşağılamak için adının niye güç simgesi olan “aslan”a dönüştürüldüğü anlaşılamazken yeni anlaşılamayanlar ortaya döküldü. “Düşmanımın düşmanı benim dostumdur” yaklaşımıyla Esad güçleri ile savaşan ve çoğu terörizmi yeğlemiş dinci örgütlerle kol kola girildiği ortaya döküldü. MİT TIR’ları iktidardaki kafa karışıklığının da simgesi oldu. Başbakan “MİT TIR’ları Bayırbucak Türkmenlerine insani yardım götürüyordu” derken, Başbakan yardımcısı hem de yemin ederek “Vallahi billahi Türkmenlere gitmiyordu” deyiverdi. İşin daha da garibi yeni hükümette başbakan yardımcısı yapılarak ödüllendirildi. HHH Esad güçlerinin hava savaş araçlarının etkisini bize yakın yörelerde de yok etmek için angajman kuralları değiştirildi. Yunanistan’ın karasularında yapmak istediğini Türkiye hava sahasında uygulamaya koydu. “Suriye’den sınırıma 5 kilometreden az yaklaşan hava aracını vururum” dedi. Rusya’nın Suriye’de biri hava öteki deniz iki üssü vardı. Putin’in Obama ile anlaşması sonucu, IŞİD ile mücadele ge rekçesiyle ama Esad’ın yanında olmak üzere Rusya da bölgeye girdi. Sınırımızın daha önce de dört, beş kez ihlal edilmesi diplomatik görüşmelerle, hatta Rusya’nın özür dilemesiyle atlatılmışken Davutoğlu’nun “Kesin emir verdim” açıklamasının ardından önceki sabah sınır ihlali yapan bir Rus savaş uçağı, jetlerimiz tarafından vurularak düşürüldü. Diplomasi bitmiş, savaş kapımızı çalmıştı. HHH Bizimkiler şimdi ortalığı yatıştırmaya çalışıyorlar ama olan olmuş bulunuyor. Piyasalar daha da altüst oldu. Dolar ve Avro fırladı, BİST düştü. Zaten yerlerde sürünen dışsatımla turizm yeni bir darbe daha yedi. Halkın tedirginliğine “Bu kış soğukta tir tir titrer miyim” korkusu da eklendi. Güneyimizi ve batımızı çevreleyen dostsuzluğa uzak komşumuz Rusya’yı da kuzeyimizden eklemiş olduk. Her şeyi bilir gözükmek, bilgisizliği ve deneyimsizliği yok etmediği gibi yeni belalara çağrı çıkarıyor. Mesele Esad değil Suriye’yi yemek, hâlâ anlamadın mı! eşbihte hata olmaz: Bir ülke parçalanmayagörsün, tüm çakallar üzerine üşüşür; Suriye tıpkı vahşi yaşamda öldürülen bir hayvanın leşi gibi görülüyor. Şüphesiz Suriye henüz ağır yaralı, ama son darbelerle onu canlı canlı parçalayıp herkesin payını tıkınacağı bir yemeğe dönüştürme uğraşısı var. Hayır, vahşi hayvanın gözü sadece o anı, yemeği görür. Ne gerisi (geçmiş), ne ilerisi (gelecek) vardır. Mesela Osmanlı İmparatorluğu’nun son anını anımsayan var mı? Sevr haritasını? O haritayı yayın masaya ve Suriye’nin parçalanmış haritasını da yanına koyun... 2003’te ABD’nin “22 ülkenin haritası değişecek” sözünü anımsayan var mı? Suriye’yi parçaladılar ya, düne kadar IŞİD’den başka gözü görmeyen iktidarın aklına Türkmenlerin yaşadığı bölge düştü... Yoksa o bölge üzerinden içeride tehlikeli bir başkanlık savaşının temeli mi oluşturuluyor. Affedersiniz, Birleşmiş Milletler’e üye Suriye var! Başkenti Şam ve meşru yönetiminde Esad ve rejimi oturuyor. Diktatör falan, bütün bunları bir kenara koyun. ABD için diktatör olması mı önemli? O zaman Suudiler de diktatör ve Körfez ülkeleri de... ABD için, Suriye’nin parçalanmasının iki yönü var: İlki Rusya’nın dostu Esad’ın yerini bir Amerikan işbirlikçisinin alması, ikincisi de ülkenin parçalanıp bir Kürt bölgesinin daha serbest kalması. Diğer parçalarla da bir şeyler yapılabilir tabii. Büyük mü büyük bölge analizcilerine bakıyorum, ne kadar rahatlar. Rusya’nın stratejik planlarından, ABD ile politik çekişmesinden vb. yazıp çiziyorlar; ama hiçbiri yahu bu ne utanmaz bir durum, bir ülke parçalanıyor gözler önünde, durun, o BM’nin tanıdığı bir ülke, diyen yok. Türkmenlerden bahsedenler, onların Suriye yurttaşı, yaşadıkları bölgenin de Suriye toprağı olduğundan söz eden yok. Ne kadar silahlı çete varsa dağlarda; Suriye’nin Rus desteği ile de olsa (ve İran), ülkesinin topraklarına yeniden sahip çıkma savaşını lanetleyen lanetleyene! Orada gerçekten rejime karşı savaşmayan sivil Türkmen halkına kıyım mı var, T yoksa bu salt bir savaş propaganda yalanı mı?.. Bu köşede, yalan propagandaya bilerek alet olmama kararı var. Gerçek neyse onu bulmalıyız. Yasak protestosuna gaz Nusaybin’de yasağı protesto edenlere polis, gaz bombasıyla müdahale etti ardin’in Nusaybin ilçesinde 13 Kasım’da ilan edilen sokağa çıkma yasağı bugün14. gününe girdi. 9 kişinin yaşamını yitirdiği, 20’den fazla kişinin yaralandığı yasağı protesto etmek için yurttaşlar dün sokaklara döküldü. Çatışma ve operasyoların sürdüğü Abdulkadirpaşa, Dicle, Fırat ve Yenişehir mahallelerine destek için çarşı merkezine doğru beyaz tülbentlerle yürüyen yurttaşlar, “Yaşasın Nusaybin direnişi” sloganları attı. 13 gündür evlerinde hapis olduklarını ifade eden yurttaşlar, yasağı artık tanımayacaklarını dile getirdi. Polis, yurttaşlara biber gazı ile müdahale etti. Mardin’in Savur ve Derik ilçelerinde de halk sokaklara döküldü. Savur ilçesinde Sürgücü Mahallesi’nde toplanan yurttaşlar yürüyüş yaparken, evlerin camlarına çıkanlar da alkış ve zılgıtlarla destek verdi. Derik ilçesinde ise DİSK ve KESK bileşenleri, Nusaybin’de 13 gündür süren devlet şiddetini yaptıkları basın açıklamasıyla protesto et M ti. Dargeçit ilçesinde DBP binası önünde toplanan yüzlerce kişi de araçlarla Nusaybin’e hareket etti. Mardin Büyükşehir ve Artuklu belediyelerinin çalışanları da Nusaybin’deki sokağa çıkma yasağını bir günlük iş bırakarak protesto etti. Öte yandan Gaziantep ve Mardin’in Mazıdağ ilçesinde HDP ve DBP örgütleri süresiz açlık grevi başlattı. Cizre’de çıkan çatışmalar sırasında birçok işyeri ve eve de mermiler isabet ederek hasar verdi. DHA ABD’nin iki yönü Cizre savaş alanı gibi Şırnak’ın Cizre ilçesinde ise önceki gün ilan edilen sokağa çıkma yasağı dün sabah 06.00’da kaldırıldı. Çatışmalarda Yusuf Kara (37) karnından vurularak yaralanırken, Şırnak Valiliği 5 PKK’linin öldürüldüğünü belirtti. PKK’lilerin kontak anahtarlarını gasp ederek barikat kurdukları 10 araç operasyon sırasında tamamen yanarak, Cizre Belediyesi’ne ait bir itfaiye aracı da yoğunlaşan çatışmalar sırasında kullanılamaz hale geldi. Çatışmaların durması ve yasağın kaldırılması ile yol trafiğe açıldı. Şehit komiser ve emniyet personeli için tören düzenlendi Şırnak’ın İdil ilçesinden geçen Çevre Yolu’nda devriye görevi yapan polis ekiplerine, dün PKK’liler tarafından otomatik silahlarla ateş açılıp, el yapımı patlayıcı atıldı. Saldırıda ilk belirlemelere göre bir polis memuru ağır yaralanırken, güvenlik güçlerinin de ateşe karşılık vermesi üzerine çatışma çıktı. Çatışma devam ederken yaralı polis hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı. l Yurt Haberleri 1 polis ağır yaralı Cizre’de PKK’lilerin Kanas suikast silahı ile düzenlediği saldırıda şehit olan Özel Harekât Komiseri Umut Tunçay ve emniyette işçi olarak çalışan Sabri Oğrak için Şırnak 23. Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı’nda tören düzenlendi. Oğrak’ın cenazesi Şırnak’taki Büyük Mezarlık’ta toprağa verildi. Tunçay’ın cenazesi ise Ankara Keçiören’e gönderilerek Cebeci Polis Şehitliği’nde toprağa verildi. Ankara Rus uçağını vurdu. Mesele “sınırı geçti mi geçmedi mi” sorusunun ötesindedir. Geçtiyse bile, bu Türkiye’ye karşı bir saldırı amaçlı mı, yoksa bir kaza mı veya “it dalaşı” mı?.. ‘Angajman kuralları’ymış. Bu “kurallar” sadece siyaseten önem taşır! Uygularsan ne elde edersin, uygulamazsan ne kaybedersin, bunun hesabıyla ilişkilidir. Bu denklemden bakarsan, diyelim bu kurallara uygun davrandın ve vurdun, ne kazandın? Yooo, kazanacağın bir şeye yatırım yaptın: İçeride başkanlık rejimini geçirmek için uygun ortam hazırlıyorsun... Çünkü 7 Haziran’dan sonra gördün ki, bir kaotik ortam yaratma riski alman, sana seçimi kazandırdı. Şimdi savaş aletiyle bu kez Suriye üzerinde oynarsan, içeriden hem büyük alkış yaşa varol, büyük Türk ve Müslüman naraları ve kahramanlık çığlıkları altında, mesela MHP’den 14 kişiyi çekebilirsin hesabına odaklanmayı planlarsın. Bu öncelikle seçime yatırımdır. Bir de “vahşetin içinde olalım, bize de pay düşer” beklentisine yatırımdır... Suriye’nin parçalanmasına hizmet pahasına! Bu kez de Rusya’yı düşman kazanma! Büyük ekonomik kayıplar; yılda 3 milyon Rus turist, 3 milyar dolar döviz... Rusya’ya ihracatımız 4 milyar dolar. Rusya’da inşaat işlerinin son 5 yıldaki rakamı yaklaşık 22.5 milyar dolar. Doğalgaz bağımlılığını, dostluğu geliştirerek ekonomik faydayı artırmayı, Batı’ya olan bağımlılığı dengelemeyi falan bir kenara bırakıyorum. Ve Rusya ile Suriye üzerinde artan çatışma olasılığını da... Tabii ülkemizin bütünlüğünün de masaya konması tehlikesini de... İktidar, risk almanın yararını gördü, ama her risk bekleneni vermez, bazen çökertir de... Vurdun da ne kazandın, kaybettin? Ama ne pahasına? 25 Aralık ALİCAN ULUDAĞ davası terör dairesine gitti ilal Erdoğan’ın şüphelisi olduğu 25 Aralık yolsuzluk soruşturmasını yürütürken görevden alınan ve ihraç edilen İstanbul Cumhuriyet Savcısı Muammer Akkaş ve şüphelilerin mal varlığına tedbir kararı koyan hakim Süleyman Karaçöl hakkında Yargıtay’da açılan davanın ilk duruşması başlamadan bitti. Yargıtay 5. Ceza Dairesi, soruşturmasında operasyon talimatı uygulanmayınca adliye önünde basın açıklaması dağıtan Savcı Akkaş’ın soruşturmanın gizliliğini ihlal suçunu da işlemiş olabileceğini, bu suçun Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin görev alanına gireceğini belirterek, görevsizlik kararı verdi. Dosya, 16. Ceza Dairesi’ne gönderildi. İlk duruşmaya sanıklar Akkaş katılmazken, terör örgütü suçlamasıyla başka bir soruşturmadan tutuklanan Karaçöl ise getirilmedi. İki ismi avukatları temsil ederken, müştekiler arasında yer alan Yasin El Kadı, Usame Kutup, Muaz Kadıoğlu, Nihat Özdemir, Cengiz Aktürk, İbrahim Çeçen gibi isimler ise duruşmaya avukatlarını gönderdi. Bilal Erdoğan ise ne kendi geldi ne de avukatı duruşmaya katıldı. Akkaş’ın avukatı Lütfü Alacaoğlu, duruşmaya Etiler Polis Okulu arazisine ilişkin yapılan toplantının fotoğraflarının yer aldığı dövizlerle geldi. l ANKARA Benzinliğe metreler kala ulgaristan’ın Varna Limanı’ndan B İspanya’nın Algeciras Limanı’na giden Barbados bayraklı ‘Crown Emlarında rotasından çıkıp Kireçburnu kıyısına doğru ilerlemeye başladı. Kıyıda bulunan bir yata hafif şekilde çarma’ isimli kuru yük gemisi, önceki ak pan gemi, Kireçburnu’nda sahile oturşam saatlerinde Karadeniz’den İstan du. Geminin karaya oturduğu yerde, bul Boğazı’na girdi. Dümeninin kilitlen bir akaryakıt istasyonunun bulunduğu diği öne sürülen gemi, saat 21.30 sıra görüldü. l İSTANBUL B Yük gemisi karaya oturdu YASİN BÖRÜ DAVASI Gemi, yaklaşık 2 saat süren çalışmaların ardından arızası giderilerek yeniden denize açıldı. Fotoğraf: DHA Bin polisle operasyon: 20 gözaltı dana Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ekipleri önceki gün Denizli Şehit Özer Özkaya Polis Merkezi’ne yönelik bombalı araçla saldırı girişiminin ardından güvenlik kamerası kayıtlarını topladı. TEM Şube ekipleri, teknik inceleme yaparak saldırganlara ait iz aradı. Polis, elde edilen bilgilerin ışığında operasyon gerçekleştirdi. Dün sabaha karşı polis merkezinin çevresindeki 3 mahallede Özel Harekât, Asayiş, KOM, Narkotik ve İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde görevli 1000 polisle operasyon düzenlendi. PKK üyesi oldukları ileri sürülen 20 kişi gözaltına alındı. Operasyona havadan helikopter de destek verdi. Saldırı girişiminin hemen ardından Polis Merkezi’ne 100 metre mesafedeki bir eve düzenlenen operasyonda 2 Suriyeli gözaltına alınmıştı. l DHA A Nokta’nın kapağına 20 yıl istendi apağında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fotoğrafı ve “2 Kasım Pazartesi Türkiye İç Savaşı’nın başlangıcı” yazısının yer aldığı 24. sayısı hakkında toplatma ve el koyma kararı verilen ve tutuklanan Nokta Dergisi’nin Genel Yayın Yönetmeni Cevheri Güven ile sorumlu yazı işleri müdürü Murat Çapan hakkında iddianame hazırlandı. Güven ve Çapan’ın “Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı silahlı isyana tahrik etme” suçundan 20’şer yıla kadar hapisleri istendi. İddianamede, dergide verilen mesajla devletin bütünlüğüne, milletin birlik ve beraberliğine kastedildiği ve bu amaçla toplumun huzur ve refahının bozulmak istendiği kaydedildi. İddianamede derginin, ülkede kaos ortamı oluşturmak niyetiyle basıldığı iddia edildi. l İSTANBUL K Şehidin kuzenine bir de Erdoğan’a hakaret davası iirt’te 19 Ağustos’ta bombalı saldırıda şehit olan Recep Beycur’un cenazesinde “Kardeşi kardeşe kırdırıyor. Sayın Cumhurbaşkanı bunu bilsin. Allah’tan hiç mi korkmuyor?” diyen amcasının oğlu hakkında “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik”, “Halkı askerlikten soğutma” ve “Terör örgütü propagandasını yapmak” suçlarından 16 yıl hapis istemiyle dava açıldı. Mahkeme Başkanı Hüseyin Öztürk, Bulur’a, “Bir yandan yakının şehit düştü diye ağlıyorsun, diğer taraftan gidip terör örgütünün propagandasını yapıyorsun. Nasıl oluyor bu?” diye sordu. Bulur, “Kimseyi kırmak, devleti kötülemek için söylemedim. O anki acımdandı” dedi. Bulur hakkında “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla 4 yıl 8 aya kadar hapis istemiyle bir dava daha açıldığı ortaya çıktı. l Yurt Haberleri S iyarbakır’da, 67 Ekim 2014’te yaşanan Kobani eylemleri sırasında Yasin Börü, Ahmet Dakak, Riyat Güneş ve Hasan Gökguz’un öldürülmesine ilişkin 21’i tutuklu 34 sanığın yargılandığı davada skandallar zinciri yaşandı. Davanın üç sanığı, olaylar sırasında askerde, cezaevinde ve hastanede olduğunu açıkladı. Davanın gizli tanığı Kanarya 1, soruşturma aşamasında teşhis edemediği sanıkları bir yıl sonra duruşmada teşhis etti. Gizli tanık, yüzü kapalı olan sanıkları “burnundan tanıdığını” iddia etti. Sanık Ahmet Yusufoğlu, bulunduğu cezaevinden görüntülü sistemle alınan ifadesinde, suç tarihinde daha önce işlediği bir suç nedeniyle Diyarbakır Kapalı Cezaevi’nde hükümlü olarak bulunduğunu bildirdi. Sanık Ahmet Tanrıverdi de görüntülü sistemle alınan ifadesinde, olay tarihinde askerlik görevini yaptığını, Diyarbakır’da bulunmadığını, mahkemeye de bu yönde resmi evrak sunduğunu kaydetti. Sanık Yıldız Doğanay, Kürtçe tercüman vasıtası ve görüntülü sistemle alınan beya Gizli tanık skandalı D Askerde ve hastanede nında, olayların meydana geldiği saatlerde hastanede olduğunu öne sürdü. Duruşma sırasında gizli tanık skandalı yaşandı. Soruşturma aşamasında verdiği ifadelerle birçok kişinin sanık olmasına neden olan gizli tanık Kanarya 1’e duruşma sırasında teşhis işlemi yapıldı. Kanarya 1, soruşturma aşamasında tanımadığı sanıkları da teşhis ederek olay yerinde gördüğünü iddia etti. Bunun üzerine Başkan Yeşil, “Bir yıl önce teşhis edemediğini bugün nasıl teşhis ediyorsun” diye sordu. Gizli tanık, “Yüzleri maskeliydi, insan yediğini unutuyor” dedi. Başkan, “Bugün nasıl tanıdın” deyince gizli tanık, “Burnundan” karşılığını verdi. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Yeşil, “Böyle saçmalık olur mu” diye tepki gösterdi. Mahkeme başkanı Musa Yeşil, gizli tanığın söylediklerinde çelişki olması nedeniyle iki sivil polis ile iki kalem personelini sanıkların arasına oturtturdu. Gizli tanık Kanarya 1’in, polis ve kalem personelini de sanık zannederek olaylar sırasında gördüğünü söyleyince yalan söylediği ortaya çıktı. lANKARA/Cumhuriyet C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear