22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazartesi 16 Kasım 2015 EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ AnKARA BoMBASI Gaziantep’te, polis operasyonu sırasında kendini patlatan canlı bombanın, Ankara katliamına canlı bombaları taşıyan Halil İbrahim Durgun olduğu ortaya çıktı aziantep’te, önceki gece polisin IŞİD’in hücre evine yönelik operasyonu sırasında kendisini patlatan ‘canlı bombanın’, Ankara’daki katliamı gerçekleştiren ‘canlı bombaları’ bu kente taşıyan Halil İbrahim Durgun olduğu ortaya çıktı. 5 polisin yaralandığı hücre evi operasyonu ile kendisini patlatan ‘canlı bombanın’ yapmayı hedeflediği yeni bir katliamın da önlendiği belirlendi. Ankara katliamının ardından Halil İbrahim Durgun’a ulaşmaya çalışan polis, 30 Ekim günü Gaziantep kent merkezinde eylem hazırlığındaki 2 IŞİD’liyi takibe aldı. Teröristler kaçmaya çalışırken yakalandı. Bu kişilerle bağlantısı olan adreslere yapılan operasyonlarda çok sayıda patlayıcı ve silah ele geçirildi, 7 kişi tutuklandı. Yapılan incelemede bu kişilerin de İstanbul’da siyasi bir partinin il başkanlığı ile bir Cumhuriyet’e yönelik bombalı eylem hazırlığında olduğu ortaya çıktı. Polis bu olayın ardından düzenlediği operasyonda 2’si firari durumda olan 9 kişiyi gözaltına aldı. Bu kişilerin sorgulamasında polis, Halil İbrahim Durgun’un izine Gaziantep’te ulaştı. Ekipler Beylerbeyi Mahallesi’ndeki 9 katlı apartmanın 5’inci katındaki Durgun’un hücre evi olarak kullandığı daireye baskın düzenledi. Durgun, kaçamayacağını anlayınca intihar yeleğiyle kendisini infilak ettirdi. 5 polis yaralandı. terör 7 EVİnİn ÖnÜnDE HEDEF oLDU Durgun E nUSAYBİn’D ÇATIŞMA Eylem hazırlığındaydı atlamanın ardından bomba imha uzmanları uzun süre evde başka tuzaklanmış patlayıcı bulunup bulunmadığını araştırdı. Harabeye dönen evin banyosunda 2 kadın ile 3 çocuk bulundu. 2 yıl önce boşandığı bilinen teröristin yanındaki kadın ve çocuklarla aile görüntüsü vermeye çalıştığı belirlendi. nBANYODA 2 KADIN 3 ÇOCUK BULUNDU P alil İbrahim Durgun’un, ‘canlı bomba’ olarak eylem hazırlığı içerisinde olduğu ileri sürüldü. Ne zaman, nerede eylem yapacağı henüz saptanamayan Halil İbrahim Durgun’un, tüm hazırlıklarını tamamladığı ve harekete geçeceği için polis operasyonu sabaha bırakmadan önceki gece gerçekleştirdi. nYENİ EYLEM İÇİN HAZIRLIKLARI TAMDI H ücre evinde silahın yanı sıra 7 TNT kalıbı, 7 bilye ile güçlendirilmiş, fünye ile patlatmaya hazır TNT kalıbı, 1 bilyeli TNT kalıbı, 2 ateşleme fitili, 12 bölmeli düzeneği hazır canlı bomba yeleği, 7 el bombası, 1 plastik patlayıcı ile düzenlenmiş bomba düzeneği ele geçirildi. l DHA nİNTİHAR YELEĞİ ELE GEÇİRİLDİ H ardin’in Nusaybin ilçesinde önceki gün başlayan sokağa çıkma yasağının 2. gününde, hendekleri kapatmaya çalışan güvenlik güçleri ile PKK’liler arasında çıkan çatışmalarda kurşunların isabet ettiği 5 çocuk annesi Selamet Yeşilmen (44) isimli bir kadın, evinin önünde kurşunlanarak hayatını kaybetti. Hamile olduğu belirtilen kadının evinin önünde açılan ateşin kobra tipli zırhlı araçlardan geldiği iddia edilirken, Yeşilmen’in iki çocuğunun da aralarında bulunduğu 4 kişinin yaralandığı belirtildi. Hamile kadını öldürdüler M Sırtından yaralandı Hükümet Konağı Caddesi’nde evinin bahçesinde oturan işadamı Abdulhakim Aytimur da, sırtına henüz menşei belirlenemeyen bir cismin isabet etmesi sonucu yaralandı. Nusaybin Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Aytimur’un tedavi altına alındığı ve hayati tehlikesinin olmadığı bildirildi. Terörle Savaş Özgür Basın İster evlet olduğu iddiasındaki terör örgütü IŞİD bu kez Paris’te katliam yaptı. Okudunuz, izlediniz, farklı çevrelerin yaklaşımlarını gördünüz. Türkiye’de de IŞİD sempatizanlarının, yandaşlarının, destekçilerinin olduğunu biliyoruz. Bu da gerek sosyal medyaya, kimi yandaş gazetelerin yazıcılarının kalemine yansıdı. IŞİD terörü, denilebilir ki asıl amacına, yani “terör” sözcüğüyle ifade edilen korkutma, yıldırma, kaos yaratma amacına ulaştı. Şimdi bunu geri çevirmek gerekiyor; bu konuda eğer teröre sempati duymuyor, onun amacına ulaşmasını bir felaket olarak görüyorsa medyaya da görev düşüyor. IŞİD terörünün nedenlerini araştırmak, Batı’nın bu terör odağının ortaya çıkmasındaki rolünü irdelemek kuşkusuz ertelenebilecek bir iş değildir. Bu yapılmazsa zaten terörün yıldırma amacına ulaşmasına da hizmet edilmiş olunur. Geçmişte ve hâlâ IŞİD terörüne şu ya da bu şekilde dar çıkarlar, yanlış stratejiler nedeniyle destek olanların da artık vazgeçmesi beklenir. Vazgeçerler mi? Ne yazık ki bu konuda iyimser olamıyoruz. Çünkü uluslararası çıkar savaşlarında terörün bir araç olarak kullanılmasının önüne geçilmesi kolay görülmüyor. Bunun olabilmesi için halkların ken D Cumhuriyet Gazetesi Yayın İlkeleri üzerine ayın İlkeleri daha önce genel gazetecilik kuralları çerçevesinde yayın yapan Cumhuriyet’in bu durumu yazılı hale getirmesi ve kurallara uyulmasının denetlenebilmesi amacıyla hazırlandı. İlkeleri hazırlayan kurulun üyesiydim. Üzerinde ısrarla durduğumuz ve geçmişte tam olarak uygulanmasını çok özel nedenlerle tam olarak gerçekleştiremediğimiz konu, siyasi parti üyesi yazarların durumu oldu. Yazarlar söz konusu olduğunda ölçü siyasi parti yöneticisi, milletvekili ya da herhangi bir organında sorumluluk sahibi olanlarla, yalnızca parti üyesi olan yazarları birbirinden ayırma zorunluluğu doğar. Doğrusu siyasi parti yöneticisi olanların kural olarak gazetelerde yazarlığa son vermeleridir. Yalnızca parti üyesi olanların ise Y gazetedeki köşelerini, yazılarını parti içi politik tutumlarını, eylemlerini savunmak için kullanmamaları ilkesidir. Bu nedenle geçen günlerde Sayın Bedri Baykam’ın bir yazısının yayımlanmaması Yayın İlkeleri’ne aykırı değildir. Bu konularda gazete ilkesel tutum almazsa Yayın İlkeleri’nde ve Vakıf Senedi’nde yer alan “Cumhuriyet ne hükümet ne de parti gazetesidir” temel ilkesine ve İlkeler’in 1/3. maddesinin; “Siyasi parti üyesi yazarlar yazılarını üyesi bulundukları siyasi parti içindeki konumları ya da faaliyetleri için kullanamazlar” kuralına aykırı hareket etmiş olurlar. Benim görüşüm Yayın İlkeleri’nde bu konunun daha net bir şekilde ifade edilmesinin doğru olacağı yönündedir. KISA... KISA di hükümetlerinin tutum ve eylemlerini denetleyebilmesi, etkin bir şekilde eleştirebilmesi gerekiyor. Şimdi Fransızlardan beklenen de bu. Konu bizi de yakından ilgilendiriyor. Paris katliamının öncesinde biz Ankara’da bir katliam yaşadık. İzlerin IŞİD’i gösterdiği ama akla yatkın bir açıklamanın da yapılmadığı, “kokteyl terör” gibi anlaşılması güç tanımların yeğlendiği görüldü. Medyanın da konu üzerinde yeterince durduğu söylenemez. IŞİD terörünün Batı ülkelerinde demokratik hakların, temel insan haklarının güvenlik gerekçesiyle çiğnenmesine yol açması ise büyük bir tehlike olarak karşımıza çıkıyor. Bu “yöntem”, düzeni korumayı temel içgüdü olarak benimseyen ülke yönetimlerine daha kolay yönetebilmek için bir fırsat olarak görünebilir, ama gerçek bunun tam tersidir. Terörle mücadelenin en önemli aracı saydamlıktır. Halkın ne olup bittiğini tam olarak öğrenebilmesidir. Güneydoğudaki son olaylarda da basının çalışmasının halkın haber almasının zorlaştırılması, önlenmesi, gerçeklerin nasıl saptırılabileceğini gösterdi. Oysa halk ne olup bittiğini öğrenmek istiyor. Karartma yöntemlerine başvuranlar er ya da geç gerçeklerin ortaya çıkacağını biliyor olmalılar. Yakın tarih gerçekle rin ortaya çıkma aralığının artık kısaldığını gösteriyor. Çare medyanın önündeki engelleri kaldırmaktır. Ama öyle olmuyor. G20 zirvesinde de yine gazetelere akreditasyon uygulandı, aynı günlerde beğenin ya da beğenmeyin kimi TV kanallarının yayınlarına yasa ve hukuk dışı bir şekilde engel olundu. Peki, ne yapalım? Amasya’da toplanan Yerel Gazetecilik Semineri’nde konuşan meslek örgütleri temsilcileri, gazeteciler de bu soruyu sordular. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Sibel Güneş tabloyu açıklıkla sergiledi: “2015 yılının 9 ayında Türkiye’nin dört bir yanından sansür haberleri geldi. Ocak Ekim 2015 tarihleri arasında 220 habere ve 100’ün üzerine haber sitesine erişim engellendi. Akreditasyon, cenaze törenlerinden basın toplantılarına kadar hemen hemen her yerde uygulandı. En az 20 olayda 17 medya organı akreditasyon ayrımcılığına uğradı. En az 50 gazeteci fiziksel saldırıya uğradı. 20’den fazla gazeteci tehdit edildi, 2 gazeteci öldürüldü. Yüzlerce gazeteci haklarında açılmış davalarla yargılanıyor.” Durum bu; çare basın özgürlüğüdür, halkın haber alma hakkını her türlü zorluğa, zorbalığa karşı savunmaktır. 2 mahallede sokağa çıkma yasağı kalktı ırnak’ın Cizre İlçesindeki Sur ve Yasef mahalCİZRE lelerinde önceki akşam saat 21.00’den itibaren uygulanmaya başlayan sokağa çıkma yasağı dün saat 14.30 itibarıyla kaldırıldı. Kepenklerin kapalı olduğu ilçede, açık olan 2 fırının önünde kuyruklar oluştu. an’da bir ihbarı değerlendiren polis, İpekyolu İlçesi Hacıbekir Mahallesi’nde faciayı önledi. YDGH’liler tarafından yola döşenen el yapımı bomba, güvenlik önlemi alınarak imha edildi. Van polisi önceki gün bir ihbar üzerine alarma geçti. İpekyolu İlçesi Hacıbekir Mahallesi’nde asfaltın kazılarak bomba yerleştirildiği ihbarını alan polis, geniş güvenlik önlemleri altında bölgeye gitti. Çevrede güvenlik önlemleri alındıktan sonra bomba imha uzmanları çağrıldı. Yapılan incelemenin ardından 12 kilogramlık mutfak tüpünün içine tuzaklanan bomba kontrollü olarak imha edildi. l DHA Ş İhbar faciayı önledi VAn V Ölesiye, öldüresiye Pazar, 8 Kasım tarihli Cumhuriyet’in kapağında, hem de logonun tam altında bir haber var: “Karakolda öldüresiye dövülen kadının dramında yeni halka...” “Öldüresiye dövülen” biri ölür çünkü “öldüresiye” demek “öldürünceye kadar” demektir. “Doyasıya”nın “doyuncaya kadar” demek olduğu gibi. Son zamanlarda bu yanlışı her yerde görüyorum. Cumhuriyet’te olmaması gerekir diye düşünüyorum. Sevgiler... Zeynep Tekince Okur Temsilcisi’nin notu: “Ölesiye”, “öldüresiye” sözcükleri yoğunluğu ya da şiddeti vurgulama anlamı taşır. “Ölesiye tutkundu”, “öldüresiye dövüldü” örneklerinde olduğu gibi... Kayyım mı, kayyum mu? Gazetemde, yanlış olarak bir “kayyum” tutturulmuş gidiyor. Oysa bunun doğrusu “KAYYIM”dır. Nasıl? a Hocam Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu T.A.O. 1954 İstanbulMatbaacılık basımı “MEDENİ HUKUK” eserinin 196. sayfasında: Kayyımlık: MK., kendi işlerini bizzat göremeyecek durumda olanların menfaatlerinin himayesi için ... kayyımlık müessesesi kabul edilmiştir.... kayyım “bir malın idaresi veya muayyen bir iş için tayin olunur” der. b Yine, Velidedeoğlu, 1970 yılında Ankara Üniversitesi Basımevi’nde Türk Dil Kurumu yayınlarında Türkçeleştirilmiş metinleriyle birlikte “Türk Kanunu Medenisinin” Aile Hukuku, beşinci fasılda: KAYYIMLIK başlığını kullanmış Öztürkçe karşılığı olarak “Görmenlik”i türetmiştir. c Türkçe Sözlük (TDK, yayınları, 6. baskıda, s.470) Kayyım: 1 Cami hademesi. 2 Mütevelli, şeklinde tanımlanmıştır. Bu baskı üzerinde çalışanların arasında (Sözlük Kolu Uzmanı) olarak: Ferit Devellioğlu’ da bulunmaktadır. d Prof. Dr. Ejder Yılmaz Hukuk Sözlüğü eserinde (s.660); kayyım demektedir. e Yine, Nihat İnal (kendisi yargıçtır) Adli Tıp ve Ekonomik Terimli Hukuk Sözlüğü’nde (s. 506): Kayyım: Camilerde çalışan kimse. Belli bir işin yapılması veya bir malın yönetilmesi için tayin edilen kişi, görmen. Kayyımlığın nevilerinden sonra, KAYYUM’u: Ezelden ebede kadar var olan Tanrı, olarak tanımlamıştır. Ancak, Türk Dil Kurumu’nun “Türkçe Sözlük” kolu uzmanı, denetçi Ferit Devellioğlu 18. baskı ( 2001) OsmanlıcaTürkçe Ansiklopedik Lügâtı’nda: Kayyım kelimesini kullanmamıştır. Kayyum: ( a.i. kıyâm’dan ) 1câmi hademesi, kayyum. 2. mütevelli. Yargıtay üyesi yüksek Yargıç, Ömer Uğur Gençcan’ın birçok değerli eserlerinden biri de: Vasi KAYYIM, Yasal Danışman ve Vesayet Daireleri, başlığını taşımaktadır. Keza, TMK’nin 426. maddesi ve CMK’nin 133. maddelerinde “kayyım”dan söz edilmektedir. Siz de anımsarsınız, H.V. Velidedeoğlu 2. sayfa yazılarında, yeri geldiğinde hep “kayyım” kelimesini kullanmıştır. Saygılarımla. Alim Önder Okur Temsilcisinin notu: Haklısınız. Sanıyorum “kayyım” ve “kayyum” karışmasının nedeni her ikisinde de “mütevelli” anlamının yer almasıdır. Medyada yaygınlaşmış hatalı kullanımları düzeltmek ne yazık ki kolay olmuyor. Keşke yaygınlaşmış bir Türkçe karşılığı olsaydı. Arkadaşlarımın doğru kullanımı dikkate alacaklarını umarım. Kandil’e operasyon 44 hedef vuruldu rak’ın kuzeyindeki Kandil bölgesine önceki gece düzenlenen hava operasyonunda PKK’ye ait sığınak ve barınaklardan oluşan 44 hedef, “akıllı mühimmatlarla” etkisiz hale getirildi. Askeri kaynaklardan alınan bilgiye göre, temmuzda başlatılan hava operasyonlarıyla büyük yıkıma uğrayan Kandil bölgesinde, PKK’nin yeniden yapılanma gayretleri içerisinde olduğunun belirlenmesi üzerine 14 Kasım gecesi bölgeye operasyon düzenlendi. Gece boyunca havadan yakıt ikmali ve insansız hava araçlarının da desteğiyle, F4E 2020 ve F16’lar ile sınır ötesi hava operasyonları gerçekleştirildi. Operasyonlarda Irak’ın kuzeyindeki Kandil bölgesinde PKK’ye ait olduğu tespit edilen sığınak ve barınaklardan oluşan 44 hedef, “akıllı mühimmat“ kullanılarak tam isabetle etkisiz hale getirildi. l ANKARA I Haber önemli sunum yanlış “http://www.cumhuriyet.com.tr/m/haber/siyaset/410263/AKP de tecavuz depremi.html” linkindeki haber, siyasi görüşlerini beğenseniz de beğenmeseniz de Anadolu’da yaşayan genç bir kadının mağduriyetini pornografik şekilde anlatmakta. Haber önemli ama veriliş biçimi bu olmamalı. Biz kadına nasıl tecavüz edildiğini bilmek zorunda değiliz. Küçük bir kasabada yaşayan ve ilk harfleri ve konumu yazıldığından, basit bir google aramasında gerçek adı ortaya çıkabilecek biri hakkındaki bu haber, kadını tekrar tekrar mağdur edebilecek içerikte. Bu haber yıllarca internette bu haliyle kalacak ve belki ileride çoluk çocuğu da okuyacak. Haberi elbette verin, sürecin takibini ısrarla yapın ama lütfen bu şekilde kadını ikinci kez mağdur etmeyin. Saygılarımla... Ümit Erdem C M Y B Fotoğraf: DİHA G
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear